19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
''CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜSLER 4) Belediyeleri işlevsiz kılma operasyonunun bir başka önemli belgesi, 17 Temmuz 1989 tarihli bir başka genelgedir. Bu kez, daha önce planlama yetkileri merkeze alınan 25 turizm merkezine ek olarak, "tüm ülkedeki" turizme yönelik planlamalarda Bayındırlık BakanlığYrun onayı gerektiği belirtilmiş ve bu "gereklilik" 2634 sayıh Turizmi Teşvik Yasası'nın 7. maddesine dayandınlmıştır. Oysa, anılan yasa yürürlüğe girdiğinde (12 Mart 1982), 6785 sayıh Imar Yasası yürürlükteydi ve buna göre salt turizm amaçlı değil, tüm imar planları için yerel meclis kararlannın ardından bakanlık onayı gerekiyordu. 1985'de Imar Yasası değişmiş, 3194 sayılı yeni yasa bu kuralı kaldırnuş ve onay kurumu olarak yerel yönetimleri ve meclislerini kabul etmişti. Çünkü, '82 Anayasası'ndaki belediyelere tanınan yetkiler bunu öngörüyordu ve İmar Yasası'ndaki bu "köklü" değişiklik, hükümet tarafından "demokratikleşmenin göstergesi" olarak da övunçle duyuruluyordu. Dolayısıyla, "yeni düzenleme" nedeniyle, 1982 martımn Turizm Teşvik Yasası'ndaki "bakanlık onayı" şartının da yasal dayanağı artık kalmıyordu. Bakanlığın 17 Temmuz 1989 tarihli genelgesinde, bu tür "tartışmalı" ve "eskimis" bir yasa rnaddesini arayıp bulması ve hem anayasaya, hem yürürlükteki imar yasasına, hem de genel hukuk kurallarına aykın bir yorumlamayla bu kez tüm belediyelerdeki planlama yetkilerini kendinde toplamak istemesi, "operasyon" için ne denli "titiz" bir çalışma içersinde olduğunu gösteriyor. Aynca, "dayamlan" Turizmi Teşvik Yasası'nın, 12 Eylül dönemine ait olduğu, yürürlüğe girerken Türkiye'de anayasa bulunmadığı ve daha sonra (7 Kasım 1982'de) halkoyuna sunulan anayasanın geçici 15. maddesi ile de bu tür 12 Eylül yasalannın "anayasaya aykınlığı savınm" ileri sürülraesinin olanaksız olduğunu, 17 temmuz genelgesinin bu şekilde "korunan" bir yasaya dayandınldığını anımsamak gerekiyor. zenginlikler uzerinde hak ve karar sahibi olamayacaktır. 6) Yine son bir buçuk ay içerisinde, Bayındırlık Bakanlığı'nca "revizyon" çalışmalan yapılan ve ülkenin en önemli turizm potansiyeli yüksek bölgelerini içine alan 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planlannda, lejantlara özel notlar yazılarak, imarla ilgili kararlann bakanlığa ait olduğu yazılmış, belediyeler yine devre dışı bırakılrmştır. Bu notlarda da göze çarpan, daha önce 25 merkezde yetkilerin alındığı "yasal dayanaktan", yani İmar Yasası'nın 9. maddesinden söz edümesidir. Başka devişle, söz konusu yasamn "amacına aykın yonımu", fîziksel planlamalarda da sürdürülmektedir. 7) Belediyeleri ve yerel meclisleri "işlevsiz bırakma" operasyonuna Sanayi ve Ticaret Bakanlığı da "katkısmı" koymuştur. 23 ağustosta Resmi Gazete'de yayımlanan bir tebliğle, belediyelerin, imar planlannda bakanlık göruşu olmadan sanayi alanlannı belirleyemeyecekleri bildirilmistir. Bu alanlann saptanmasında, yerel halkın ve kent yönetiminin, beldenin genel fîziksel gelişmesi konusundaki demokratik hak ve kararlanmn ne denli önemli olduğu ortadadır. Bu hakkm kullanılmasında da "merkezi vesayet"in yeniden gündeme getirilmesi, demokratikleşme sürecinde atılan yeni bir geri adım olmaktadır. 8) Son olarak, 13 Eylül 1989 günü Resmi Gazete'de yayımlanan yeni bir Bakanlar Kurulu karanyla, yine bir dizi kentimizde yaünmcüar için "çekici" olan bazı yeni bölgeler daha "turizm alanı" olarak ilan edilmiş ve imar yetkileri yerel yönetimlerin elinden alınmıştır. Böylece, "kent topraklannın kullanılmasında", yerel halkın demokratik temsilcileri eliyle kararlara katılmalan ve kentlerini "imar etmeleri" olanağı daha da kısıtlanmıştır. örneğin, "operasyonun" bu son karanna göre; tstanbul'un Çamlıca tepelerinde, KaJamış, Ataköy, Taksim, Maçka, Galata, Sanyer, Istinve, Levent, Besiktaş gibi semtlerinde, Izmir'in tnciraltı ve Alsancak bölgelerinde, Antalya Alanya kıyı kuşağında, Muğla'mn Milas ve Marmaris kıyılannda, tcel'in Erdemli, Aydın'ın Kusadası ve Davutlar, Balıkesir'in Ayvahk yörelerinde, Nevşehir'in tarihi topraklarında, Yozgat ve Afyon'daki kaplıcalar bölgelerinde artık belediyeler "söz sahibi" olamayacaklardır. Resmi Gazete'de "turizm alanlan" sıralandıkça, halkın "yerel iktidan"da bölge bölge sona ermektedir. 'Operasyon* Stirıiyor»». Belediyeleri işlevsiz kılma operasyonunun bir başka önemli belgesi, 17 Temmuz 1989 tarihli bir başka genelgedir. Bu kez, daha önce planlama yetkileri merkeze alınan 25 turizm merkezine ek olarak, "tüm ülkedeki" turizme yönelik planlamalarda Bayındırlık Bakanhğı'nın onayı gerektiği belirtilmiş ve bu "gereklilik" 2634 sayılı Turizmi Teşvik Yasası'nın 7. maddesine dayandınlmıştır. PENCERE 4 EKİM 1989 Dünyada 'Soğuk Savaş" Bittı. Ya Bizde?.. İkinci Dünya Savaşı bitimi. Herkes şaşkın. Şimdi ne olacak? Ülkeler birbirine girmiş. Devletler yıkılmış. Her yerde işgal kuvvetleri. Çoğu yerde geçici hükümetler. Sömürgelerde beklenti. Bozulan dünya yeniden düzenlenecek... Nasıl? Avrupa'da Amerikan ordularının 'kurtardığı' ülkeler Batı Bloku'nu oluşturuyor; Sovyet ordularının 'kurtardığı' ülkeler Doğu Bloku'nu. Sömürgelere birbiri ardına siyasal bağımsızlıklan tanınacak, Üçüncu Dünya kurulacak. Peki Türkiye ne olacak? Bizi kimse kurtarmadı ki... Bir ülkenin yabancı ordularca işgal edilmesi birinci felatef, yabancı ordularca kurtanlması ikinci fe/akeftir. Türkiye ise ne işgal edilmiş ne de kurtarılmış. Yine de soruluyor: Ne olacağız? Bir telaş ki sormayın! Stalin'in Türkiye'ye yönelik olumsuz yaklaşımı imdada yetişiyor; mütarekeden beri Amerikan güdümü özleyenlere fırsat doğuyor; ABD'nin kucağına oturuyoruz. Daha sonrakı yıllarda 'soğuk savaş' buz gibi rüzgârlar estiriyor. Devlet içinde kurulan devlet, bağımsızlığı savunmak isteyenlere soruyor: Amerika'nm kucağına oturmayalım da Rusyafnın kucağına mı oturalım? 'Soğuk savaş' süresince 'kucak politikası' sürdü. 21'inci yuzyıla 11 kala durum değişmiş değildir. • Ne var ki 'soğuk savaş' da bitti. Ama Türkiye içinde değil; soğuk savaş, Doğu ile Batı arasında noktalandı. Bu sonuca nasıl ulaşıldı? Kuşkusuz Sovyetler'in barış saldırısıyla. Gorbaçov herkesi şaşırtan bir atılımla soğuk savaşın siperlerinı aşıyor, kalelerinı yıkıyor. Kimine göre bu Marksizmin yıkılışıdır, kimine göre sosyalizmin demokratikleşmesidir, kimine göre yeni bir çağın başlangıcıdır. Ne olursa olsun, dünya yeniden bozulup düzenleniyor ve kırkyıl önceki soru yeniden gündeme giriyor: Bizim yerimiz neresi? Türkiye ne olacak? Kendi içinde 'soğuk savaş'ı en sıcak biçimde sürdüren bir Türkiye'nin barış dünyasında yerini bulmak çok güç. NATO'dayız, 'Bağlantısızlar'a katılamayız; laik devletiz, islam Konferans/'nda ne ışımiz var? AT'nın kapısını tıkırdatıyoruz, açılmryor. ABD'nin kucağına da artık sığamıyoruz. Evet, yerimiz neresi? • Parlamentodaki üç siyasal parti diyorlar ki: Türkıye'nin yeri ATdir. Ne var ki AT bızi dışlıyor. AT'nin kabaca ıkı kanadı var: Sağına Hıristiyan demokraüık (Arkoa 19. Sayfada) OKTAY EKİNCİ Mimarlar Odası 2. Başkanı 26 marttan sonra ortaya çıkan "tablo" karşısında, yerel yönetimlerin "kıskaca alınması" ve "işlevsiz" kılınarak başarısızlığa itilmesi "operasyonu" surmektedir. Ardı aıdına yürürlüğe konulan kararlar ve genelgelerle, bir yandan "daha önce verilmiş izinleri tehlikeye düşen" bazı yatmmlann "kurtanlması" için imar yetkileri bakan'kğa ahnırken, öbür yandan meslek odalarıyla be'fediyeler arasında giderek güçlenen "dayanışmanın" yasal olup olmadığı taıtışması başlatılmıştır. Son iki ay içinde yayımlanan belgelere baküırsa, bu operasyonda yerel yönetimleri her yönden kıskaca alacak değişik konulardaki "yetkileri" içeren bir "önlemler paketi"nin açılarak yürürlüğe konultoaya baslandığı anlaştlmaktadır. Teker teker irdeliyoruz: 1) 12 Mart 1982 tarih ve 2634 sayılı Turizmi Teş•vik Kanunu, "Turizm Bölge, Alan ve Merkezlefindeki" planlama ve imar yetkilerini Turizm Ba•kanlığı'na vermiştir. Bu yetkinin "nasıl 'kullanılacağııu" belirleyen 27 Ocak 1983 tarihli yönetmelikte ise imar planlannın bakanlıkça onaylanabilmesi için, ilgili belediye meclisince de karar alınması öngörülmekteydi. Aynca, planların en az 500 m. çevresındekı yerleşme alanlannı kapsayacak şekilde ve bu alanlardaki tarihsel kalıntılar da göstcrilecek biçimde dUzenlenmesi koşulu da yer al'maktaydı. Böylece, yerel yönetimler, bakanlığa gidecek bir planlamayı "kentsel" ve "kültürel" çevre koşullan içinde inceleyip, görüşünü bildinnek olanağma sahipti. 2) Yine haziran (1989) ayı sonlannda, belediyelere gönderilen bir genelgeyle, îstanbul'daki bazı "gökdelenotel" yatınmlan da içinde olmak üzere ülke düzeyinde önemli 25 turizm merkezindeki planlama yetkileri, Başbakanhk onayıyla Bayındırlık Bakanlığı'na alındı. Kamuoyuna '^Suzer'e Dolmabahçe sırtlannda Dalan döneminde verilen ek kat izinlerinin kurtanlması karan" olarak yansıyan bu yetki gaspı, Imar Yasası'nın 9. maddesine dayandınlıyordu. Oysa, 11 Temmuz 1989 gunü Cumhuriyet'te yayımlanan "Operasyon ve Nedenleri" başlıklı yazımda da açıkladığım gibi, söz konusu yasa maddesi, "özel girişimlerin" değil, "birden fazla belediyeyi etkileyebilecek ve ülke çapında merkezi kalkınma kararlarma dayanılarak gerçeklestirilecek havaalanı, otoyollar, limanlar v.b. gibi yatınmlann" planlanmasında Bakanlığın yetkilendirilebileceğini belirtiyordu. Kaldı ki aynı maddede, bu yetkinin de "geçici olarak", yani söz konusu büyük yatınmın gerçekleşebilmesi için geçecek süre içinde yerel yönetimlerden alınacağı, buna karşın yine de ilgili belediyelerle eşgüdüm içinde kulİanılacağı açıkça yazılıydı. Yani, yasa, temel ereğine aykın bir yönde yorumlanmıs ve kullanılmıştı. 3) Ardından, yine Bayındırlık Bakanlığı, bu kez 5 Temmuz 1989'da 71 il valiliğine yeni bir genelge göndererek, 26 marttan sonra yaygınlasan ve iki kamu kurumu arasında teknik konularda işbirliği yapmaktan başka hiçbir ereği olmayan, belediyelerle meslek odalan arasındaki OMDU (Ortak Mesleki Denetim Uygulaması) protokollarının "yasal olmadığını" duyurdu ve engellenmesini istedi. Pek çok belediyeye, bu genelgeyi, "merkezi yönetimin kendilerini teknik bilgi açısından da yalnız bırakmak istediği" şeklinde yorumlayarak "uymayacaklannı" kamuoyuna duyurdu. Bakanlık ise yoğun baskılar karşısında 11 Ağustos 1989 tarihinde aym konuya ilişkin ikinci ve kısa bir genelge yayımlayarak, "yerel yönetimlerin meslek odalanndan görüş isteyebileceklerini" acıklamak zorunda kaldı. Ne var ki, yerel halkın demokratik yönetimleri olan belediyelerle, teknik elemanlann demokratik drgütleri olan odalann, belde yönetimindeki uzmanlık isteyen kararlarda "birlikte davranmalan ve sorumluluk üstlenmeleri"nin "kurumsallaşmasına" yarayan ortak protokoUann "yasal olup olmadığı" şeklinde bir tartışma da başiatılmış oldu. Az sayıda da olsa baa "ikircikli" yerel yöneticiler, bu tanışmadan çekinir oldular ve protokollan iptal ettiler. GökovaKöyceĞizFethiye 5) Bu genelge ve kararlar ardı ardına çıkarken, bu arada bazı kararnamelerde de "yeni duruma" ve "operasyoaun ruhuna" uygun değişiklikler yapılması için hazırlıklara başlanmıştır. önemli düzenlemelerden biri, 5/7/1988'de yürürlüğe giren ve salt Muğla kıyılannda birkaç bölgeyi (GökovaKöyceğizFethiye) içine alan "özel Çevre Koruma Bölgeleri Kararnamesi" uzerinde yapılacak değişikliklere ilişkin çalışmadır. Tasan metni tamamlanarak baa resmi kurumlara da görüş alınmak üzere gönderilmiş bulunan bu çalışmada, doğrudan Başbakanhğa bağlı bir "Koruma Kurumu Başkanı"nm, ilkeleri tasarıda belli olmayan bir "seçme" özgürlüğüyle, Türkiye'nin dilediği yerini "koruma bölgesi" olarak üan etmesi ve buraiardaki tüm imar ve planlama yetkilerini yerel yönetimlerden alması öngörülmektedir. Bu yazı kaleme alındığında tasan henüz yasallaşmamıştı. Düzenlediği şekilde Bakanlar Kurulu kararnamesi şekline dönüşürse, "operasyon sürecinde" çok önemli bir aşama da geride bırakılacak ve ülkede hiçbir belediye, yöre halkının cıkarlannı gözeterek, çevrelerindeki doğal ve tarihsel Temel erege aykın... 16 Haziran 1989'da yayımlanan bir yönetmelikle, bu iki önemli koşul kaldınldı. Yeni getirilen hükümlere göre, belediye meclisleri, kendilerine sunulan turizm planları hakkında 30 gün içinde bakanlığa görüşlerini bildinnezlerse, bu planları "kabul etmiş" sayüacaklar. Belediye meclislerinin "olağan" olarak her üç ayda bir toplanabileceği başka bir yasa tlükmü olduğuna göre, başkanlar eğer meclislerini "olağanüstü" toplanüya çağırmazlarsa, planlar kent halkının temsilcilerince "hiç görülmeden ve görüşülmeden" kabul edilmiş sayüacak. Her turizm planı veren kişi ya da kuruluş için yerel meclisler durmadan toplanamayacağına göre, aynca "belediyeye turizm planı verilince, 30 gün içinde meclis toplanır" gibi bir yasa da bulunraadığına göre, yönetmelikte yapılan bu değişiklik, belde yöneticilerini tümüyle dışlamak anlamına gelmektedir. Sonuç Yukarıda, 26 marttan bu yana geçen 6 aylık süre içerisinde, daha önce belediyelere tanınan planlama ve imar yetkilerinin ardı ardına nasıl geri alındığım özetlemeye çahştım. Gelişmelerin hızı ve kararlann "birbirini tamamlayarak" yürürlüğe ginneleri, merkezi yönetimin yerel yönetimler uzerinde, onları etkisiz ve işlevsiz kılmaya yönelik bir operasyonu, planlı olarak sürdürdüğünü gösteriyor. Belki, bu yazı yayımlanıncaya kadar, operasyonda yeni adımlar da atüacaktır. "Muhalefet" panileri ve yerel yönetimler bu surecin ayırdına varmak ve dembkrasinin geleceği açısından gerekli önlemleri ivedilikle almak için acaba daha ne kadar bekleyecekler? EVET/HAyiR Ben bıktım. Yazmaktan, konuşmaktanl.. Özal, Çankaya'ya çıkacak mı? Çıkmalı mı? Çıkabilir mi? Nasıl, özal cumhurbaşkanımız olur? Ne yapmalı da önlemeli, yolunu kesmeli? Muhalefet TBMM'den ayrılmalı mı? Yoksa ayrılmamalı. Yok ayrılmalı1 Hele bir çıksın o zaman düşünürüz. Onursuzca ındirmesini bilirız. Nasıl? Nasıl mt? Nasıl çıktıysa öyte. Vteni bir seçim olur, muhalefet Meclıs'te çoğunluğu ele geçirir, Cumhurbaşkanını indirmenin yolunu bulur. Nasıl bulur? Bulur işte1.. Bir yazı daha mı yazsam bu konuda? Özal'ı, Türkiye'nin sekizinci cumhurbaşkanı olarak düşünmek, bunu kabullenmek, bana da acı veriyor. Denecek ki önceki cumhurbaşkanları içinde sana acı vermeyen yok muydu? Vardı elbet. Hiç değılse onlar TBMM'de büyük bir çoğunluğun oylannı almışlardı. Şöyle ya da böyle... Ad vermeyeyım, yakınları üzülmesin, ama İnönü'den bu yana gelen cumhurbaşkanları arasında benim sevgi ve saygımı toplayan bir Sayın Fahri Korutürk olmuştur. Kültüre, sanata yakın bir kişi olduğu için... ' Turgut Ozal'ın cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağı konusunda ne çok yazı yazıldı! Ciltler doldurur hepsi bir araya toplansa... Doğrusu, ben de birkaç kez değindim. Elde değil değînmemek; söz konusu, Türkiye'yi içte dışta temsil edecek, gerektiği zaman savaşa girme karan verecek, en yuce görev, en önemli makam... Böyle büyük bir sorumluluğu yüklenecek kişi daha önce kendini kanıtlamış biri olmamalı mı? Nasıl kamtlayaCak? Yüklenmiş olduğu görevlerden başarıyla, yüzünün akıyla çikarak... , Başbakan yardımcılığı ve başbakanhk yıilarında neler yapttğ"ını düşününce, ülkeyı altı yılda hangı uzülesi durumlara düşürduğünü anımsayınca, Bay Turgut Özal'ın cumhurbaşkanlığını sineye çekmek doğrusu oldukça zor. Zor zor, ama bir kez Çan(Arkaa 19. Sayfada) Bıkmadınız mı? OKXa AKBAL K Ikinciliği hiç sevmem... Şampiyonu...ReriauIt'yu seçtim î İki yıla yakın sizlerle birlikteyim.. Türkleri.. Türkiye'yi çok.. çok sevdim. Dostluğunuz ve futbola olan tutkunuz beni büyüledi. Benim futboldan sonra en büyük tutkulanmdan biri de otomobil kullanmak. Otomobilden iyi anlarım.. dünyada kullanmadığım otomobil kalmadı! Türkiye'de bir konu özellikle dikkatimi çekti: Ülkenizde anlamda otomobil üreten tek marka Renault Renault, Türkiye'de dünyadaki benzerlerinden farksız.. mükemmel otomobiller üretiyor. Duydum ki, Avrupa'ya da ihraç ediliyonnuş. Bravo Türk mühendislerine... Bravo Türk işçilerine. • • • T O N I S C H U M A C H E R 11 Flash gerçek bir şampiyon: çevik.. hızlı ve güçlü! Dış görünümü çok etkileyici.. dinamik! Flash iyi bir kaleci gibi insana güven veriyor. Dıştan da içten de cesur ve atak.. güvenli! • • • tim. Bana kaleler dar geliyor.. Flash'ın iç mekanında rahat ediyorum: geniş.. rahat.. çağdaş. Renault Ben ralli şampiyonu Flash'ı seç Kolay dünya markası olunmuyor.. kolay şampiyon olunmuyor! (y ^ RENAULT Evlendik mutluyuz SEVİLAY KILDIOĞLU ŞEREF KÜÇÜKAKYÜZ 3.10.1989 BAKIRKÖY İLAN İSTANBUL 1. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1989/233 Vasi Hükumlüluğü sebebıyle Mehmet Aktas'ın hacredilerek Av. Hanife Çiftçi'nin vesayeti alüna konulmasına mahkememizce karar verilmiştir. İlan olunur. 29.9.1989 Basın: 11261 Haikalı Gümrük Mudürlüğü'nce tescil edilen 26.9.1989 tarihli 57350 sayılı Geliş Beyannamesi muhteviyatı 1.501.039 TL. Gümrük Vezne alındı makbuzunu zayi ettim. Hükümsüzdür. MARTİNO GÖMLEK TİCARET AŞ. DÜZELTME 3.10.1989 gunü gazetemizde yayımlanan Kadıköy 2. Sulh Hukuk Hâkimliğine ait ilanda Tereke no.su yayımlanmamıştır. Doğrusu 1988/270 Tereke'dir. Düzeltiriz. öğrenci kimligim, pasom, harç kredi ve SSK karam kaybolmuştur, hükürasUzdür. HİLAL ELHAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle