25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/14 EKÎM 1989 Vah Kuşadası Iferine Bizim Kuşadası KUŞADASI (Cumhuriyet) Aydın Valisi Recep Yazıcıoğlu, "Vah Kuşadası Yerine Bizim Kuşadası" konulu etkinliklerin açıhş konuşmasmda, "Ülkemizde 'büyiikler bilir, küçökler ona uyar' deniyor. Bu felsefenin adı, faşizmdir. Herkes görüşunü iletirse, onun adı demokrasidir. Demek ki, bizim iilke olarak sorunumuz, demokrasidir" dedi. konuşmasının bir bölümünde ABD'ye değinen Aydm Valisi Recep Yazıcıoğlu, 1960*Iı yıllarda bu ülkede bir model şehir uygulamasından söz etti ve "Bugünkü ABD'li yöneticiler o zamanın yerel yönetimlerinden yetişenlerdir. Bugünkü gençliğin felsefesi ise 'savaşma seviş' üzerinedir. Bu insanlardan ne hayır gelir" dedi. 9. Prof. Dr. Lütfü Taî Sempozyumu ANKARA (AA) Ankara Üniversitesi Tlp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı ile Ankara Deri ve Zührevi Hastalıklar Derneği tarafından düzenlenen " 9 . Prof. Dr. Lütfü Tat Sempozyumu" başladı. Sempozyumun dünkü bölümünde "Güneş ışınlannın deri üzerine etkisi ve konınma yolian" konusunda bir bildiri sunan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. M. AM Gürer, ozon tabakasındaki delik nedeniyle güneş yanığı şikâyetiyle başvuran hasta sayısında bu yıl büyük artış olduğunu bildirdi. Prof. Dr. Gürer, günese maruz kalanlann derilerinde yanık ve kararma, rieri yaşlanması, deri kanserlerinde artış, gözde katarakt ve bağışıklık sisteminde baskılar meydana geldiğini kaydetti. Rengârenk bir bahar Modacılar gelecek yılın bahar/yaz kreasyonlarını sergilemeye başladı. Milano'da düzenlenen bir defilede Missoni imzasını taşıyan giysiler, canlı renkleri ve özgür biçimleriyle büyük ilgi topladı. (Fotoğraf: AP) Pptııla A m e ı i k a h u n l u clPetlJ aC ı | a r k (? r 1 a " . o arkl da) şarkılannı kendi yazdığı bir müzikaHn 25 ekimde yapılacak galası içjn Londra'ya gitti. Fotoğrafçılara, müzikalde rol alan Clive Carter ve Dave VVılleîs ile bııiıkte poz veren Petula Clark, oyurtun başarılı olacağına ınandığmı söyledi. (Fotoğraf: AP) Almanya'nın Hamburg kentinde yaşayanlar ilginç bir dosöuk ilişkısine tanık oluyorlar Mellovv adlı 5 haftalık bir kedi yavrusu, kendisinı tehlikelere karşı koruyan güçlü bir kurt köpeğınin başında, dünyayı yüksekten izlemenin keyfini surüyor. (Fotoğraf: AP) HABERLEREV DEVAMI Çözüm yolu 3'lü uzlaşma ABD'ye 5 sarsıcı uyarı (Baştarafı 1. Sayfada) laflıdır. Bu açıdan bakıldığında Sayın Özal'ın tnilletin birliği ye bütünlüğünü temsil eden cumhurbaşkanlığı makamına seçilmemesi gerekir. Sayın Özal'ın ANAP grubunda yaptığı anketin amacı kendi kendini inandırmaktır. Büyük bir ihtimalle, erken seçime karşı çıkacak olan milletvekilleri Sayın Özal'ın cumhurbaşkanlığına aday olrnasını isteyecektir. Bu anket, Sayın özal'ın kendi grubuna güvenememesinden de kaynaklanıyor olabilir. Orhan Balaban (Türktş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri): Seçmenin yuzde 80'inin reddettiği bir politikanın mimarı olan Sayın özal'ın ülkede cumhurbaşkanı mevküne gelmesi düşünülemez. Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılması için en uygun yol öncelikle erken seçime gitmektir. Eğer bu gerçekleştirilemiyorsa, sayın Erdal lnönu'nun söylediği gibi parlamento içindeki üç partinin uzlaşacağj bir adayın ortaya çıkmasıdır. Sayın özal'ın, A N A P grubunda yaptığı ankette, umuyorum, Sayın milletvekilleri, kişisel, partisel kaygıiarıru bir yana atmışlardır. Çünkü akıl, Sayın özal'ın aday olmamasını söylüyor. Sabri Özdeş (Tarımlş Genel Başkanı): Üç partinin uzlaşarak bir cumhurbaşkanı adayı çıkarmasmdan yanayım. Milletten yüzde 21.80 oy almış tek bir siyasi gorüşün cumhurbaşkanlığı mevküne hâkim olması, ülkede hoşnutsuziuk yaratacaktır. Fanık Banıt (Tesİş Genel Başkanı): Cumhurbaşkanlığı seçimi bir oldu bittiye getirilmemelidir. Uzlaşma yolunun denenmesi gerekiyor. Halktan yuzde 21.75 oy almış bir paıtının adayıru milletin birliğini temsil eden cumhurbaşkanlığı makamına getiriyorum demek ulkeye fayda sağlamaz. Tüm Meclisin büyük ekseriyetinin olur dediği bir aday cumhurbaşkanı olmalıdır. Mustafa Orhan (Türkiye Madenlş Genel Başkanı): Sayın özal'ın cumhurbaskanı secilmesi memlekete fevkalade huzursuzluk getirir. Anlaşarak bir cumhurbaşkanı secilmesi Türkiye için en iyi yoldur. Sayın Özal'ın tek başına aldığı kararla o makama secilmesi, ileride telafısi mümkün olmayan huzursuzluklar yaratır. Kenan Dunıkan (Türk Harbtş Genel Başkanı): Sayın özal'ın emeğe, işçilere bakış açısı şaşıdır. Bu açıdan Sayın Özal cumhurbaşkanı olmamahdır. Başbakanlığı dönemi boyunca çalışma yasalarında en ufak bir ilerleme kaydedilmemiştir. Cumhurbaşkanı seçildiği takdirde, çalışma yasalarında işçiler lehine yapılacak değışiklıkleri veto etmeyeceğini garanti etmek mumkun değildir. ANAP gnıbu, Sayın Özal'ın yaptığı anket sonucunda, kendisine muhtemelen, "aday olma" demıştir. Ali Ekber Guvenç (Basınİş Genel Başkanı): Cumhurbaşkanını halkın seçmesinden yanayım. Eğer bu gerçekleştirilemiyorsa, tüm partiler uzlaşarak bir aday belirlemelidirler. Sayın Özal'ın bu makama seçilmesini ülke yaranna düşunemiyoruz. Eğer ANAP grubu, Sayın Özal'ı aday gösterirse, o aday ANAP'ın adayıdır. Sayın Özal da yalnızca ANAP oylarıyla cumhurbaşkanı secilirse, tüm Türkiye'nin değil, ANAP'ın cumhurbaşkanı olur. (Baştarafı 1. Sayfada) olan ilişkilerimızde tamiri ımkânsız yaralar açması ve sonucu önceden kestirilemeyecek gelişmeler yaratması kaçımlmaz olacaktır" dedi. Yümaz konuşmasmda, TBMM Başkanı Yıldınm Akbulut'un da ABD Senatosu çoğunluk lideri Mitchell'e bir mektup gönderdiğini anımsattı. Dışişleri Bakam Mesut Yılmaz, Ermeni tasarısımn, her türlü temelden yoksun birtakım iddialan içerdiğini vurgulayarak, "Türk milletinin hissiyatını rencide eden ve küçük iç politika besaplannın etkisinde kalan davranışlann, kanun koyuculugu gibi ulvi bir görev üstlenmiş olan yasama organlanna hiçbir şekilde yakışmadıgi kuşkusuzdur" dedi. Yılmaz, ABD Kongresi'nin tutumu çerçevesinde Türk kamuoyunda iki ülke arasında işbırliğinin nasü devam edeceği konusunda ciddi bir soru işareti başlamış olduğuna işaret etti. ken, savaş halindcki ülkesine karşı ayn bir devlet kurmak amacıyla isyan eden, dişinden tırnağına kadar silahlanarak vatandaşı olduğu ülkenin askerini arkadan vuran. hatta düşman ordusu saflanna kablan bir azınlıgın savaş alanı dışına kaydmlmasına a>nı sıfat elbette yakıştınlamaz. Bu iki olay arasında bir benzetme, günahsız Yahudi toplumunun anısına hakaret teşkil eder. Ozal (Baştarafı 1. Sayfada) kBTtann, anketi "gayri ciddi" diye niteterken, özal'ın Cumhurbaşkanhğı için yanıp tutuştugu" gorüşünü savundu ve Ozal cumhurbaşkanı oJnun>aii, oUmayacak'' dedi. Izmir Milletvekili Ahmet Ersin ise anket için "yntturmaca" ifadesini kullanırken, genel sekreter yardımcısı Tufan Dogu, "Yapüan anketin sonucu ne olursa olsun, Özal'ın kendisini tatmin etmesinden başka bir şey değildir"değerlendirmesi yaptı. Doğu, "Ozal'ın riddi bir rahatsızhk gecirdigi inancı taşıdıgını" kaydetti ve doktor kontrolünden geçmesi önerisinde bulundu. Kenan Gürbüz (Tezkooptş Genel Başkanı): Sayın Özal'ın aday olmaması lazım. Ya parlamentonun içinden ya da dışından partilerin uzlaştığı bir bağımsız cumhurbaşkanı seçilmelidir. Tamer Eralan (ÇimseIş Genel Başkanı): Cumhurbaşkanı, halk tarafından seçilmelidir. Aday, SHP milletvekilkrinden bir bö yalnızca ANAP destekli çıkarsa, muvaffak lümü, anket uygulamasını, o cumhurbaşkanı "Özal'ın cumhurbaşkanugı aday olamaz. lıgı konusunda kararsızlıgının bir ifadesi" olarak yorumladılar. Ankara Milletvekili Yaşar Yılraaz, Özal'ın "kendi milletvekillerinden (Baftarafı 1. Sayfada) sagdnyulu olanlann miktarını bet ederken "Cumhurbaşkanlığı ögrenmek" amaayla anket yaptığı seçimleri Bulgaristan sorununun görüşünü savunurken, Artvin çözümünü geciktiriyor" dedi. Başbakan Özal'ın 3 sorudan Milletvekili Ayhan Arifağaoglu, anketi, "miUetvekillerini oyalama ibaret olan ve cumhurbaşkanlığı taktigi" olarak niteledi. adayhğı konusundaki anketi ile ilUıresun Milletvekili Mustafa gili olarak sorularımızı yanıtlayan Çakır, anketin grupta değil, ka diplomatik çevrelerin görüşleri muoyunda yapılması gerektiğine özetle şöyle: Anket biraz 2. Özal'ın böyle bir ankete ihtiyaç duyması aynı zamanda, "adaykğımı koyarsam partim beni her açıdan destekleyecektir" görüşünün fazla basit olduğunu ortaya çıkarıyor. Kendinden bu kadar emin olan bir Başbakan'ın niçin bir ankete ihtiyaç duyduğu sorusu doğal olarak akla geliyor. Demek oluyor ki, adaylığıru koyaiba pdi tisinden tam destek göremeyeceği yolunda bir kuşku var UFUK GÜLDEMİR içinde. Bu da tabii ki muhalefet WASHINGTON Daha ön partilerine eleştiri için önemli malce ABD Senatörü Robert Dole ta zeme sağlamış oluyor. rafından Senato'ya sunulan Er3. Anket sonuçlarınm olumsuz meni soykınmı tasansmdan son çıkması Başbakan'ı bağlayacaktır. ra, Temsilciler Meclisi'ne de ay Anketin aksine hareket ederse bunı paralelde bir karar tasansı su nun ortaya çıkması fazla zaman nuldu. almaz. Böyle bir gelişrnenin ö z a l Böylece Türkiye'nin, Senato' için büyük bir siyasi yıpranma nedaki 100 üyeyi ikna etmek için deni oluşturacağını görmek için göstereceği çabalara bir de 435 de kâhin olmak gerekmiyor. üyeli Temsilciler Meclisi eklene4. Başbakan Özal'ın bu geç sacek. ö t e yandan Türk makamla atte ve bu şekilde bir anket yapn , Amerikan yönetiminin Erme ması tam anlamıyla bir güvensizni karar tasarısı konusundaki per lik belirtisidir. Demek ki partisiformansından mernnun değil; yö nin bu konuda nasıl hareket edenetimin yeterince çaba gösterme ceğini halen bilmiyor. diği kanısında. Bu da bir liderin imajı açısmTemsilciler Meclisi'ne sunulan dan olumlu bir puan sayılmaz. Bir karar tasansını Demokrat Parti liderin partisini bu şekilde, yani Florida üyesi David Bonior hazır " E v e t veya hayır yanıtınızı ladı. Ancak tasarıya 6 üye destek istiyorum" demek suretiyle böyimzası verdi. Tasarı, tıpkı Sena le önemli bir konuda milletvekilto'daki gibi 24 nisan tarihinin Er lerini köşeye sıkıştırmasının ne meni soykınmmın 75. yüdönümü denli sağlıklı olduğu da tartışılaolmasını öngörüyor. biür. işaret etti, "Önceki günkü anket Özal'ın moral bulma çabası" dedi. Manisa Milletvekili Hasan Zengin de "Özal kendi eliyle seçtigi insanlann iki yıl sonra bozuInp bozulmadığtnı kontrol ediyor" ifadesini kullandı. Diyarbakır Milletvekili Fnat Akalay'ın değerlendirmesi de "ANAP grubunnn serbest iradesinin baskı altına ahnması yöntemi uygulanıyor" oldu. tstanbul Milletvekili Mehmet Moğultay, "Özal, grup içinde çetişkileri arnrarak, olumsuz bnlduklanm tespit etmeye çalışıyor" dedi. 1. Başbakan'ın bu denli önemli bir kararda partisine mensup milletvekillerinin ne düşündüklerini öğrenmek istemesi genel apdan değerlendirildiğinde doğal olarak karşılanmalı. Ancak garip olan zamanlama ve yöntem. Normal şartlarda Başbakan'ın bu konudaki nabız yoklamasım daha önce ve parti içi kulis faaliyetleri çerçevesinde yapmış olması gerekirdi. Bir Ermeni yazann bulduğunu iddia ettigi, Talat Paşa tarafından Halep Valiliği'ne gonderilmiş sözde soykırım talimatlannın sahteliği hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde ispatlanmıştır. Aynca tstanbul'un işgali sırasında işgal kuvvetleri, arşivlerde yaptıklan yoğun araştırmalara ragmen Ermenilerin soykınmına tabi tutulduklannı gösteren hiçbir belgeye rastlayamamıştır. Bu gerçekler karşısında ben, Türk milletinin, tarihinin hiçbir döneminde böyle bir suç işlemediğine olan kesin inancımı huzurunuzda bir Tasarının kabulü halinde, kere daha içtenükle açıklamak "soykınrn" gibi insanlığın en iğisterim. renç suçlanndan biri olarak kabul Bu inancımıza ragmen hüküedilen bir fıilin Türk milleti tarafından işlenmiş olduğuna karar raetimizin bu konudaki bilimsel verilmiş olacağına işaret eden Yıl çalışmaların kolaylaştınlması amacıyla ve açık ve ivinîyetli bir maz şunları söyledi: "Büyük bir olastlıkla ne sözde yaklaşımla Osmanlı arşivlerinin Ermeni meselesinin içerigi ne Os tasnif edilip kataloglan yapıldıkmanlı ve Türk tarihi ne de bölge ça, peyderpey, tarihçilerin, bilim de o tarihlerde mevçut sosyoeko adamlannın ve araştırmacılann nomik düzen hakkında hiçbir in tetkiklerine sunulması karannı alceieme ve araşbrma yapma olana dığı, bu karann tatbike konulmuş gı bulunmayan kimselerin, kendi bulundugu yüksek malumlarıdır. lerini bir tarih mahkemesinin üye Her şeyden önce 18951923 doneleri yerine koyarak, temyiz imkâ mine Uişkin olup esasen araştırnı bulunmayan bir karar ile bir macdar tarafından kullanılmakta milleti 'soykınm' fülinden suçlu olan sayısız belgenin mevcut olduilan etmelerinin adalet ve hakka ğunu da hatırlatmak isterim. Buniyet ilkeleriyle bağdasonlmasına nun dışında mevcut 80 ila 100 milyon belgenin bilimsel bir tarzda imkân bulunmamaktadır. düzenlenmesinin belirii bir zamaABD Kongresi uyelerinin, tarih na ihtiyaç gösterdiği takdir buyuboyunca ezilen kitlelere kucak açnılacakür. Bu islera gerçckleştirilmış, beş asır önce engizisyon memeden sağlıklı bir araştırma yapzaliminden ve 50 yıl önce Nazi cimak da tabiatıyla imkânsızdır. nayetlerinden kaçan Musevüere üHükümetimiz tasnif faaliyetleritica hakkı sağlamış, bugün hâlâ nin süratle ikmaline büyük önem çevre iilkelerden sığınanlan bagvennekte ve calışmalar büyük bir nna basmış. diğer dinlere mensup hızla ilerlemektedir. Halen tetkiinsanlara gösterdiği engin hoşgoke açılan 16911895 döneminden rii ile tarihe geçmiş bir milleti sonra 18951923 döneminin de en'soykınm' suçunu işlemiş olmakçok iki üç yıl içinde tetkike açılla itham etme yetkisini nereden almasına çalışılmaktadır." dıklan bizim için cevaplandınlması güç bir sorndur." "Malum çevrelerin, arşiv belgeSoykınm suçunun tanımının, lerinin tümünün tetkike açılmaayBM tarafından 1948'de kabul edi la 'soykınm' iddialannın her türlen ve 1951'de yürürlüğe giren lü dayanaktan yoksun kalacağı bi"Soykınm Suçunun Önlenmesi ve lindyle ABD Kongresi'nden bir an Cezalandınlmasına Uişkin Sözleş once karar çıkartma çabasına hız me"de yapıldığını anımsatan Dı verdiklerini" anlatan Dışişleri Başişleri Bakam Yılmaz, "Bu sözleş karu Yılmaz, "Oysa her biri kenmeye göre, böyle bir suçun sabit di dalında degerii çalışmalanyla olması için bazı şartlann yerine tanınan Amerikalı 69 bilim adagelmiş olması gerekir. Bu şartla mı. yayımladıklan ortak bildiride, nn başında 'bir ırkı yok etme ni ortada tartışmah bir tarihi sonıyetinin mevcut bulunması' gelir" nun var olduğunu, bu soruna andedi. Yılmaz, sözlerini şöyle cak arşiv belgelerini inceleyecek bilim adamlannın açıklık getiresürdürdü: bilecegini, sijaselçilerin bu husus"Diğer bir deyişle soykınm su ta karar vermelerinin hatalı bir çunun işlenmiş olması için bir hü davranış olacağını belirtmişlerdi. kümetin, milli, ırki, dini veya,et Sagduyuya dayanan bu çağnya nik bir gnıbu yok etmeye karar rağmen, her türlü temelden yokvermiş olması ve bu karannı tat sun birtakım iddialan mesnet adbike koyması gerekir. Bunun için dederek Türk milletinin hissiyaünı dir ki Nazi Almanyası'nda yasa rencide eden ve küçuk iç politika lara saygılı olarak yaşayan, kendi hesaplannın etkisinde kalan davdevletine karşı herhangi bir ayak ranışlann, kanun koyuculugu gilanmaya girişmeyen, silah olarak bi ulvi bir görev üstienmiş olan yabir çakıya bile sahip bulunmayan sama organlanna hiçbir şekilde bir toplumun şuurlu bir şekilde yakışmadığı kuşkusuzdur. Bu kayok edilmesi soykınm teşkil eder bfl teşebbüslerin dünya banşına ve ülkelerimiz arasında mevcut ilişkilere katkıda bulunmayacagı inancındayım" diye konuştu. Yılmaz, "böyle bir karar tasansının kabulünü, bugüne degin Türk veya yabancı 72 kişinin ölümüne yol açan terör eylemlerinin mükâfatlandınlması olarak görmemenin mümkün olmadığını" belirtti ve "Teror eylemcileri, haklı olarak, bu karan kendi faaliyetlerinin pariak bir sonucu olarak memnuniyetle karsılayacaklardır" dedi. Her türlü terör eylemine karşı olduğunu daima vurgulayan ABD Kongresi'nin, sözleri ile işlemleri arasındaki çelişkinin bazı çevrelerin dikkatinden kaçmayacağına ve bu çevrelerin ABD'nin bu tutumundan gerekli sonuçlan çıkaracağına işaret eden Dışişleri Bakam Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dikkatinize sanmak istediğim vahim bir husus, Türk kamuoyunun zihninde Amerikan Kongresi'nin tutumu rauvacehesinde, iki ülke arasındaki işbirliğinin nasıl devam edecegi konusunda ciddi bir soru işaretinin giderek kokleşmeye başlamış olmasıdır. Türkiye'nin güvenlik politikasında ABD ile olan ittifak bağlanmn ve dostluk ilişkilerinin önemli bir yeri vardır. Hukumetimiz bu bağlara itina gösterdiğini, bunlan konımak istedigini defaatle vurgulamışür. Ancak her demokratik ülkede olduğu gibi memleketimizde de hükümetler milletimizin haklı olarak gösterecegi tepki ve infiale kulak nkayamaziar. Türk milletini soykınm işlemiş olmakla suçlayan bir karann da, bu çerçevede. ABD ile olan ilişkilerimizde tamiri imkânsız yaralar açması ve sonucu önceden kestirilemeyecek gelişmeler yaratması kaçımlmaz olacaktır. Bu husus gerek ABD yonetimine gerek Kongre üyelerine defaatle izah olunmuştur. Bizzat Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Basbakanımız tarafından ABD Başkanı Bush'a birer mesaj gönderilerek endişderimiz kendisme duyundmuştur. Yuce Meclisin değerli uyelerinin hislerine tercüman olan bir mesaj da Meclisimizin sayın başkanı tarafından ABD Senatosu çoğunluk liderine gönderilmiştir." Ankara ve VVashington'da aydmlatma girişimlerinin aralıksız sürdürüldüğüne işaret eden Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı: "ABD Kongresi'nin değerli uyelerinin küçük siyasi çıkar endişelerinden annmış olarak, TürkAmerikan ilişkilerinin konınması ve daha da geliştirilmesi görevinin sadece Türk tarafına ait olmadığını ve bu konuda iki tarafın da iyiniyetle çaba göstermesi gerektiğinin bilinci içinde, sorumlu ve sağduyulu bir davranış sergileyeceklerine inanmak istiyor ve önümuzdeki günlerin bu inançlan boşa çıkartmayacağım umuyorum." Yılmaz'dan sonra SHP'mn görüşünü açıklayan Ankara Milletvekili Erol Ağagil, ABD yönetimi ve Kongresinin, Türkiye'yi böyle hassas konuda daha fazla incitmekten derhal vazgeçmesini istedi. Ağagil, böyle bir karar tasansının çıkması halinde, Türkiye ABD ilişkilerinin tümüyle yeniden gündeme getirilmesinin İcaçınılmaz olacağını söyledi. SHP'li sözcü, " A B D yönetimi Türkiye'den yanadır diye genel bir tez ve kabul vardır. Oysa bunun böyie olmadığı bir çok kere tekrarlanmışür. Hâlâ Kongre Türkiye'ye karşı ama, yönetim Türkiye'den yana demenin anlam ve mantığı var m ı ? " dedi. DYP grubu adına konuşan Vefa Tanır, tasannın kabulünün Ermeni terörüne hız veTeceğini ve ABD'nin terör aleyhinde olmasının askıda kalacağını söyledi. ANAP grubu adına konuşan Ülkü Güney de "tftiralar ve baksız \ere milletimizin yüzüne süriilmek istenen lekeler karşısında da infialimiz o derecede büyük olacaktır" dedi. A B D Kongresi'nin söz konusu karan kabul etrnesinin A B D Kongresi'ne olan güvenin onanlmaz şekilde sarsılmasına yol açacağmı söyleyen Guney, "Amerikan yöneticilerinin çok iyi besaplamalan gerekir. Aksi takdirde Türk balkının kendisini haksız yere suçlu sandalyesine oturtanlar ile kader birligi etmesi güç olmayacak mıdır?" diye sordu^ Ekononıi yine dalgalanır (Baştarafı I. Sayfada) politikada sıcak günlerin yaşanacağı bir ortamda ekonomi daha da tepetaklak gidecek, ekonominin raydan çıkması kolaylaşacakto. Yani Özal'ın cumhurbaşkanlığı ekonominin düzelebileceğine Uişkin son umutlan da söndürmektedir. • Üçüncü eğilim ise iş âleminde "kuralsızlığa" ve "ben yaptım olducnluga" karşı duyulan tepkidir. Bu kesime göre özal'ın cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturup oradan bir başbakan gibi ülkeyi yöneteceği kesindir ve Türkiye Cumhuriyeti'nde cumhurbaşkanlığı koltuğunun tartışılır hale gelmesi "dehşet verid", "ürkütücü"dür. Bizim dün iş çevrelerinde yaptığımız küçük bir nabız yoklamasından elde edebildiğimiz ipuçlan bunlar. Bir de Türkiye'de çalışan yabancı işadamlan ve yöneticilerin eğilimleri var ki onlann ilgılendikleri nokta, Turk işadamlarınınkinden oldukça farklı: • Türkiye'de çalışan yabancılar için cumhurbaşkanlığı koltuğuna kimin oturacağı pek önem taşımıyor. Kim olursa olsun havasındalar. Ama cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra siyasi kriz doğar mı? Merkez Bankası Başkanı Rüşdü Saracoğlu ve DPT Müsteşarı Ali Tigrel gibi teknokratlar görevlerinden aynlmak zorunda bırakılırlar mı? Işte bu tür sorular onlar için çok önemli. ANAP'ta dinci çevrelerin dizginleri tümüyle ellerinde toplamalanndan ve bu çerçevede teknokrat kadroda o yönde bir değişiklik olasılığından fena halde rahatsızlık duyuyorlar. tş âleminden bu konuda dişe dokunur şeyler söyleyenlerin hiçbiri, adıru vererek cumhurbaşkanlığı tartışmasına girmek istemiyor. Ama adlan bizde saklı kalmak kaydıyla söylenenlerden bazı bölümleri kendi ağızlarından aktarabiliriz: • "Temsil konusu beni dehşete düşüriiyor. Anlaşılan bundan böyle Çankaya'dan başbakanlık yapılacak. Bu durumun hnkuk sislemimizde çok ciddi problemler doguracagından endişeliyim. Eskiler hatırlar. Cdal Bayar cumhurbaşkanıyken bir toplantıda elinde tutacak yeri D P harfleriyle süslü bir bastonla göriinmüştü de 'cumhurbaşkanı bir parti sembolünu taşıyamaz' diye yer yerinden oynamışh. Moralite yönünden kaybedeceklerimizle çocuklanmıza çok kötü miraslar bırakmış olacağız." • "Bizim bazı arkadaşlanmız Özal yönetiminin kural tanımazhğından pek hosnuttular. Ama bu gayri ciddilik ve kural tanımazhğin bir ucu kendilerine de dokunmaya başlayınca şimdi bağırıyorlar. Her gün tersyüz edilen kararlar, tutuklanan işadamlan bu kural tanımazhğm uzantısıdır. Gayri ciddiliğin en son ve muhteşem göstergesi de toplumsal desteği yüzde 15'in altına düşmüş bir parti liderinin cumhurbaşkanı olinaya kalkışmasıdır. Kural tanımazİığa başlangıçtan beri hep birlikte direnseydik, belki bugün bunlar olmazdı. Onun için sorumluluk sadece Özal'ıu değil, belki hepimizindir." • "Türkiye bir seçim atmosferinden mutiaka çıkmahdır. Mesele sadece cumhurbaşkanlığı seçimi değildir. Ne olacak, 226'yı buldun mu cumhurbaşkanını seçersin. Ama 7 yıl boyunca tartışüacak bir makam oluşursa ve ülke seçim ortamından çıkmazsa ekonomide çok karanlık günler yaşayabiliriz. Seçim psikozu siyasilerin başında olduğu sürece ekonomi düzelmez. Bence Özal parti başkanlığını Mehmet Keçedler'e, başbakanlığı Ekrem Pakdemirii'ye vererek ve hükümeti de liberaller ve hareketcilerden oluşturarak parti içindeki dengderin üçünü de tatmin edecek bir formül bulacaktir. • " ö z a l ' ı n cumhurbaşkanı olmasına şekil bakımından bir mani yok. Ama cumhurbaşkanlığı makamımn erozyona uğramasından tutun da ANAP'ın dağılmasına kadar pek çok olayın bir başlangıcı olabilir. Yeni bir takım siyasi gelişmelere neden olabilir. Özal bence henüz karannı tam vermiş değil. Kendi kendini ikna arayışı içinde. Yoksa etrafının tepkisini ölçtüğü falan yok. Çünkü onun etrafındaki cevrenin, kendisine itiraz edecek, tepki gösterecek hali yok. "Türkiye'de şimdiye kadar eieştirdiğimiz ve kötü olan ber şey bundan sonra da devam edecek. Bence Özal, Mesut Yımaz'ı başbakan yapar. Hatta Güneş Taner bile olabilir. Çünkü Ozal'ın aradıgı birinci şart sadakat. Pakdemirii'yi başbakanlık koltuğuna oturtacağım sanmam. Onun kişiliğinde kendi kararianm kendi veren bir yan var." ABD Kongresi'ne mesaj DYP, SHP ve ANAP gnıp başkanvekilleri tarafından A B D Kongresi'ne gönderilmek üzere hazırlanan mesaj, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Oybirliğiyle kabul edilen metinde, Ermeni karar tasansının Kongre'de kabul edilmesinin Türkiye ABD ilişkilerinde onanlması olanaksız yaralar açacağının unutulmaması istendi. Dışişleri Bakanlığı araalığıyla ABD Kongresi'ne gönderilecek mesaj da şu noktalara dikkat çekildi: "• Pek çok masum Türk diplomaümn hayadna kastetmiş olan Ermeni leroristlerinin haksız iddialanna bu suretle destek verilmesinin terorizmi teşvik edeceği göz ardı edilmemelidir. • Hiçbir zaman sorumlu ounadıgı ve esasen gerçekliğine ilişkin hiçbir güvenilir kanıt da bulunmayan bir soykınm iddiası ile Türkiye'nin mahkum edilmeye kalkışılmasımn adalet ve hakkaniyet ilkeleri ile bagdaşraayacağı da unutulmamalıdır. • TBMM bu nedenlerle ABD Kongresi üyelerini şağduyunun sesine uymaya ve 24 Nisan 1990 tarihinin sözde soykınmı anma günü olarak kabulünü öngören karar tasansını bütünüyle reddelmeye davet eder." AT belgesinin havası ırkçı (Baftarafı 1. Sayfada) Akarcalı'ya yönelttiğimiz sorular ve yarutları şöyte: Komisyon neden 'Türkiye ile müzakerelere başlamama önerisi' içeren bir rapor hazırladı sizce? AKARCALI Rapordan, Türkiye'nin Avrupalı olarak algılanamadığı seziliyor. Ashnda Avrupalılığın ölçütü Roma Anlaşması'dır. Bu gözden kaçınlıyor. Sanki tek pazarla yeni bir ölçüt ortaya çıkmış havası estiriliyor. Oysa Batılı bürokratlann unuttuğu bir şey var. Onlar Türkiye'yi biriki tanıyorlarsa, Türkiye Batı'yı beşon tanıyor. AT Türkiye ile saglam bir diyalog kurmadığı için, Batılı bürokratlar Türkiye'ye ilişkin önyargı ve yetersiz ufuklarıyla elde edilen bilgileri yoğurarak ortaya Türkiye ekmeğini çıkartabildiiderini sanıyorlar. Oysa sonuç gerçeklere ters düşmektedir. Diyalog eksikliğı neden kaynaklanıyor? AKARCALI Öncelikle, Avrupa bürokratları ile Türk bürokratları arasında sağlam ve sürekli bir birlikte çalışma organı yok. tkincisi, bakanlar düzeyinde sürekli diyalog ortamı yok. Bir tek, kimi siyasi tavırlann ele alındığı KPK var. Ama hazırlanan raporda etkili olan ilk iki söylediğim diyalog türüdüı, yani olmayan diyalog türiidür. Raporun üslubunu nasıl değerlendiriyorsunuz? AKARCALJ Yalnız basma yansıyan paragrafları yorumlayacak olursak, belgenin Türkiye'ye ve Türk insanına yaklaşımı ve düşünce tarzı son derece ilkeldir. Biraz sert yaklaşırsak, bu düşünce tarzının neredeyse ırkçı bir hava koktuğunu bile söylebiliriz. Ama kesin olarak aynma ve bölücü bir anlayışta ele alınmış gibi. Belgenin tümü böyleyse, bazı kelime ve cümleleri değiştirirsek, o zaman 1930'lu yıllarda ttalya, Almanya, Avusturya gibi ülkelerde çıkan yazılara ya da ABD'nin güney eyaletlerinde, zencilerin çoğunlukta olduğu eyaletlerde yazılan yazılara benzer havada yazıldığını soytehdidinden korkmaz hale gelip Türkiye'ye sırtını çevirebileceğini samyorsa, ondan da Türkiye aym şekilde yararlanabilir. Türkiye1 nin kendine alternatifler yaratması imkânı çok daha fazladır. Doğu Bloku'yla, Ortadoğu'yla, tslam ülkeleriyle, Asya ülkeleriyle ilişkileri açısından... Bu ne bir şantaj Demokratikleşme sürecinin dır ne de bir kötümserliktirî' Avnıpa'da 'yavaş ve yetersiz' bulunraası da komisyonun egiliminde etkili oluyor mu sizce? AKARCALI Türkiye'de de (Baftarafı 1. Sayfada) mokratikleşme süreci olmasaydı, vermeye zorlayabilecek. Siyasi çevrelerde olduğu kadar Türkiye ne kendini Avrupa Konseyi'nde bulabiiirdi ne de diğer ge bürokrasi koridorlarında da lişmeier olabilirdi. Bugün A\Tupa uzunca bir süredir cumhurbaşParlamentosu Sosyalist Grubu kanlığı seçimi ve Özal'ın aday Türkiye'ye karşı çok daha yumu olup olmayacağı tartışılıyordu. şak havaya girmiştir. Önemli olan Özal'a yakın ve istediği zaman Türkiye'nin gittiği istikamet. Bu Başbakanlık Konutu'na girip çıkabilen bazı ekonomi kurmaylanun hızı, konforu o kadar önemn, bir süredir Başbakan özal'ın li değil. Tabii bizim bir de gerekcumhurbaşkanlığına aday olacasiz yere önümüze çukur kazıp sonğı ve seçileceği inancını zaten tara o çukura düşmemiz var. Batışıyorlardı. A N A P grubunda dün da aleyhimize kullanılabilecek yapüan anket ise bürokrasinin üst malzemeleri bizim Türkiye'de yakademelerinde Başbakan Özal'ın ratma becerimiz var. En son Iz cumhurbaşkanlığına adaylığını mir'deki çocuğun durumu gibi. kesin olarak koyacağı görüşünü Peki, Türkiye'nin çaba ve gi yaygınlaştırdı. rişimlerine karşın rapor basına Ekonomiden sorumlu bürokyansıyan içerikte çıkarsa Türkiye ratlann görüşüne göre, Turgut nasıl bir karşdık vermeli sizce? AKARCALI O zaman Av Özal cumhurbaşkanı olsa bile, nıpa'da geniş bir karşı kampanya dolayb biçimde de olsa ekonomi ya geçmemiz gerekir. Saldırgan, yönetimini yine kendi üzerinde kendi görüşlerimizi kabul ettire tutacak. Ekonomiden sorumlu bürokcek bir kampanyaya geçmemiz ratlann en büyük merakı ise yeni gerekir. Bu kampanyanın unsurlan başbakanın kim olacağı ve hüküneler olabilir? Avrupa ile ilişkile metin yapısının nasü biçimleneceri kökten etkileyecek, ömeğin NA ği noktalannda yoğunlaşıyor. "Ekonomi yönetiminde sağlıklı TO üjeliğini de etkileyecek yaplıbir koordinasyon ve tutarlılık olnmlara gidilebilir mi? AKARCALI Gidilebilir ta ması gerektiğini" savunan bazı bii. AT gerçekten Türkiye'ye *Ya bürokratlar, şimdi ki iki bakanlı sak kardeşim' derse, onlar için ye ekonomi yönetimi biçiminin deni bir macera, bizim içinse yeni bir ğiştirilmesini istiyorlar. tarih başlar. Eğer DoğuBatı araBu arada cumhurbaşkanlığı sesındaki yaklaşım, glasnost, perest çimlerinden sonra oluşacak yeni royka Türkiye'nin stratejik önemi hükümetle birlikte bürokraside de ni azaltıyor, NATO'daki ağırlığı kapsamlı bir tayin operasyonu nı azaltıyor gibi laflar ediyorlar beldeniyor. Kasım ayında çok sasa, bundan asıl yararlanacak ül yıda üst düzey bürokratın değişkenin de Türkiye olduğunu unut tirileceğine kesin gözüyle bamamalılar. Baıı artık bir Sovyet kılıyor. leyebiliriz. Bir çeşit 'Hitler üslubu' mu yanr? AKARCALI Yok. Hitler'irı üslubunun nasıl olduğunu bilmiyor um. Ama kendi tanıdığı toplum dışındaki insanları ve milletieri horgören bir uslup. Sömürgeci zihniyetin kalıntıları şeklinde. Direksiyon Rapora son biçim (Baştarafı 1. Sayfada) de yapılacak özel toplantıda kesinleşecek. Burada alınacak olan karar, çok büyük bir olasılıkla, AT'nin önümüzdeki dört yıl boyunca Ankara'ya karşı izleyecegi siyasetin ana hatlannı saptayacak. Diğer bir deyişle, Türkiye'ye ilişkin 1112 kasım toplantısı, geleceğe yönelik bir "kader oturumu" olacak. Söz konusu gizli oturumda, AT yürütme orgam, Ankara'mn tam üyeliği konusunda Topluluk Bakanlar Konseyi'ne sunulacak "mütalaa raporunun" nihai içerigi ni belirleyecek. Daha sonra bu içerik, Komisyon Akdeniz Havzası sorumlusu Abel Matutes'in kabinesi tarafından kâğıda dökülecek ve yeni bir Brüksel birleşmesinde "resmileşürilecek". "Mütalaa raponınun" bu son hali ise, buyük bir olasüıkla, kasım ayı sonu veya aralık ayı başlannda AT Bakanlar Konseyi'ne iletilecek. Böylelikle, Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin başlatılıp başlatılmaması kararı, on iki dışişleri bakamnın gündemine resmen gelmiş olacak. Ancak bu resmi süreç biraz göstermelik bir nitelik taşıyacak. Çünkü 1112 kasım toplantısında almacak karar, esas olarak, zaten AT başkentlerinin bundan böyle Türkiye'nin tam üyeliği konusunda izleyecekleri siyasetin gösîergesini oluşturacak. Güvenilir kaynaklardan edinilen bilgilere göre Topluluk yürütme organı durumundaki Brüksel Komisyonu, Türkiye'nin AT üyeliğine ilişkin "mütalaa rapora" konusunda, ilk tartışmaları, 31 ekim tarihinden itibaren başlatacak. ha değişik doğrultuda olması amaayla "yükleniyor". Öte yandan, aralık ayı sonunda bitecek Fransa dönem başkanlığı sırasında, herhangi bir TürkiyeAT Ortaklık Konseyi'nin toplanamayacağı da kesinleşmiş durumda. Bunun nedeninin de Ankara ile Atina arasındaki uyuşmazlığın giderilememiş olması oluşturuyor. Bılindiği gibi, Türkiye ile AT arasındaki en yüksek karar organını oluşturan ve dışişleri bakanlan düzeyinde gerçekleşen "Ortaklık Konseyi", 12 eylül müdahalesinden bu yana yalnız bir kez gerçekleşmiş bulunuyor. 1988 nisan ayında Lüksemburg'da ikinci defa yapılmaya çalışılan bu Konsey oturumu, son anda fiyaskoyla neticelenmişti. Bunun nedenini de Yunanistan'ın, "Kıbns sorunu Türkiye AT ilişkilerini etkiler" maddesini Konsey tutanaklarına gecirtmesi, Ankara'nm ise bunu kabul etmeyerek oturumdan çekilmesi oluşturmuştu. Güvenilir kaynaklardan edinilen bilgilere göre Fransa dönem başkanlığının yeni bir "Ortaklık Konseyi" toplanması için yaptığı nabız yoklamaları, Türkiye ve Yunanistan'ın tutum değiştirmemesinden dolayı başansızlıkla sonuçlandı. tasarısı Ifenibir Ermeni Ankara taarruzda Bu nedenlerden dolayı da 1112 kasım tarihlerinde yapılacak "özel toplanö" öncesinde, Ankara diplomasisi yoğuu girişimlerde bulunuyor. Bazı AT başkentlerine ve Brüksel Komisyonu'na yönelik bu girişimlerin odak noktasını, 1112 kasım karannın "yaraya yol açacak bir nitelik taşımaması" istemi oluşturuyor. Türk diplomasisinin ana hedefini, "mütalaa raporuna" 1993 sonrası için bir "irade beyanımn" girmesi oluşturuyor. Özellikle, "mütalaa raponı"na temel olması için hazırlanan ve tam üyelik konusunda tamamen olumsuz görüşler içeren ilk Komisyon belgesinin, AT'nin Türkiye başvurusuna en erken 1993 sonunda cevap verilmesi tavsiyesini içermesinden sonra, Ankara tarafı, 1112 kasım oturumunda çıkacak karann da
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle