27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbi Cumhurtyeı Matbaacılık ve Gazetecılık Turk Anonım Şırk«ı adına N«dir Vuti • Gcncl Yayın Muduru H«uw Ccnul, Muessesc Muduru Eminc U$aklıgil. Yazı tşlcn Muduru: Oka> GoMnsin. % Hab«r Merkezı Muduru YtlçiH B»>«rt Sayfa Duzenı Yoneımenı. Ali Acır. 0 Temsılaler \NKARA Do*«n. IZMİR HikraK Çetiakcn. ADANA Cttal B>»l»ftK Uıarbul Haberlerr Erhn Akvıldız, Dış Haberler Ergun Balci. Ekonomı Ctngb Turtau, Kulıur Ctial listtr. Spor Damşmanı Abdalkadir Yicrlmın. Duzdımc: Rcfik Dıırbaş. Araştırma Şıhin Alpı>, IşSendıka Şnkr»n Ktlrncı, Yurt Haberlcn NtcdM Do£u>, D\zı Yazılar Ktrtm Çalışkın, # Koordmaıor Ahmct Koruls», • Malı tşler Erol trkul. • Muhasebe: Balenl Veoer • BuıçePlanlama. Sevgı Anın • RekUm Vşt Toraa. Ek Yayınlar Hnly. Akyol • Idare: Hoscyin Gurer, Işktme. Öader ÇHik, Bılgılşkm S«il Inal. Basan > • Yayan. C u m h u n y a Malbaaalık v* C ı m e a h l t T A Ş. Turk Ocafc Cti. J9/4İ C<(lloglu < 34334 l « PK 246kıanbul Ttl ! I 2 0 ! 05 (20 hao. Teleı 22246 Fax II) 526 60 72 O Surotor * n k ı n . Zıya Ookalp Blv InkılapS N o 19/4. Tel: 133 11 »147. Tclex. 42344 Fax (4) 133 ' 1 4i. »28 • itmir. H Zıy» BK » 5 2 S 1 / 5 , Tel 13 12 30. Tekx 52359 Fıx. (5!) 19 53 60 # A d u a : Inonu Cad 119 S Nn I Kaı 1. Tcl 114550119731, Tele* 62155. Fa» (71) 328 056 TAKVİM: 9 OCAK 1989 tmsak: 5.50 Güneş: 7.21 Öğle: 12.16 lkindi: 14.39 Akşam: 17.00 Yatsı: 18.25 Hükümet yun çızıyor Hükümet, ILO'ya verdiği taahhütleh gerçekleştirme yerine "savunma" mekanizmasım işletecek. Türk hükümeti, onaylamadığı bir ILO sözleşmesi nedeniyle sorgulandığım ileri sürerek, ILO'nun ısrarlı eleştirilerini üstlenmeme eğiliminde. IŞIK KANSL ANKARA Turk hukumeti, ILO (Uluslararası Çalışma Orgutu) karşısındakı stratejisini değiştiriyor. Hukumet. ILO'ya verdiği "taahhutleri" gerçekleştirme yerine, "sa>unma" mekanizmasım işletecek. Turk hukumeti, onaylamadığı bir ILO sözleşmesi nedeniyle sorgulandığım ileri surerek, ILO'nun ısrarlı eleştirilerini üstlenmeme eğilimi içıne girdi. TurkJş, iktidarın asıl sorumlu gorulduğü sendika ozgurluğune saygısızlığını gozlerden gizlemeye çalıştığını one suruyor. Hukumettn, ısrarlı istemlere karşı bir süre Turklş'e gondermediği. onaylanan ILO sozleşmeleriyle ilgili uygulama raporunun "eki" bellı oldu. Hukumetin ILO'ya gonderdiği \e 1989 vılında ILO'daki stratejisini belirlediği uygulama raporunun ekinde \er alan en önemli unsur, Turkiye'nin bugune değin verdiği, "taahhut mektuplan"nda vurguladığı bir taahhuıten vazgeçme hazırlığı ıçıne girmesi olarak beliriyor. Turkiye, İ986 yılına değin, ILO'ya "demokratikkşme süıecTnden ve bu yöndekı olurrüu adımlardan söz etti. 1986'dan bu yana ise ILO Anayasası'nda ve bu konudaki normlarda ifadesini bulan sendika özgürlüğü ilkelerine tam olarak uyulmasını sağlayacak her çeşit onlemleri alına taahhüdu altına girdi. Bu kez Turk hukumeti, bu yıl için ILO'ya gonderdiği raporun ekinde, geçen dönemlerdeki yaklaşımını tumüyle terk etti. Türk hukumeti, ILO tarafından sorgulandıjı konuların, Turkiye'nin de onayladığı "örgütlenme ve loplu pazariık" hakkına ilişkin 98 sayılı ILO Sozleşmesi'ne değil, Turkiye'nin onaylamadığı "sendika özgürlüğü ve sendikalaşma hakkının korunması"na ilijkin 87 sayıh sözleşme ile ilgili olduğunu ileri sürdu. Boylelikle Turkiye, ILO'nun eleştirilerı çerçevesinde ulusal yasalarını duzeltme ya da değiştirme yerine, "Bu elestiriler, benim onaylamadığım bir sözleşmenin kapsamındadır. Ben bu eleştirilere karşılık vermem" deme yolunu seçmiş oldu. Türk hükümetinin, ILO nezdinde gundeme getireceği bu yeni strateji, ILO'ya gönderilen raporun ekinde açıkça belli oluyor. Rapor ekinin ilgili bölümunde şöyle deniliyor: "Daha samut olarak belirtilmek gerekirse, 98 sayıh sözleşmenin incelenmesi sırasında Turkiye, henüz onaylamamış bulunduğu 'sendika ozgurlüğü ve sendikalaşma hakkının korunması'na dair 87 sayıh sözleşme ile ilgili olarak devlet memuıianna sendika kurma ve sendikalara uye olma hakkını tanımaması sebebiyle eleştirilmiştir. Incelenmekte olan konu ile ilgisi olmayan eleştirilere karşılık vermenin, görüş bildirmenin, yerleşmiş usul hükumlerine göre oldukça gereksiz olduğu düşüncesindeyiz." Türklş yetkilileri, hukumetin ILO'ya gonderdiği son rapora ilişkin şu eleştirileri gundeme getiriyor: "tktidar bir yandan işçiişveren görüşlerini göz onune almaya ve üçlü ILO vapısına uygun hareket etmeye özen gosterdiğini belirtirken, Türkİş'len sorgulandığı konularda görüşlerini gizlemeye çalışmakla bu alanda ne denli samimivctsiz olduğunu bir kez daha gözler önune sermiştir. Bu durumdan ILO da haberdardır. ILO Ktüziik hukumlerini hazırlavnnlara içlüzüğıi ll'ye 5 kala halırlatarak, asıl sorumlu gorüldüğu sendika özgurlüğüne saygısızlığını gozlerden gizlemeye kalkışması, hele bu alandaki laahhutleri komitelerde her yıl yaptığı açıklamalan, resmi sunuşları dikkale alınırsa, kimw tarafından inandıncı ve samimi kabul edilemez. Bunun boyle olduğunu pek kısa süre içinde, ozellikle haziran 1989da bir kez daha gormuş, >aşamıs olacaklardır. tktidar bu tutumu ile AT kapısında, insan haklan ve sendika 6zgurlugu alanlarında mevcut kilitlere bir venisini daha takmış ve gerçeklcri saptırma çabasımn hiçbir sonuç vermevecegini çok daha acı deneyimleıie ögrenmiş olacaktır." Hukumetin ILO'ya gonderdiği raporda, 87 sayıh sözleşme ile ilgili olarak hukumetin ayrıca devlet memurlarının sendikalaşma konusunda sorgulandığı izlenimi verilmeye çalışılıyor. Oysa bu yön ILO'da eleştin konusu yapılan ihlallerden yalmzca birisi olarak gundeme geliyor. tşveren Konfederasyonu TtSK ise, ILO'ya gonderdiği raporunda, hukumetin verdiği bilgilcre ve yapılan acıklamalara tümüylc katıldığını aktardı. Şahap Sıtkk sanat çevreleriyle ilgili yarım yüzyılhk anılannı yazdı IL0\u• • / Anılar da kuşlar gibi... Lokantanın on dört masasımn on üçünde poüsler otururdu. Pantolonlannın altından görünen çizmelerden tamrdık onları. Bir gün lokantanın sahibi yanımıza geldi, "Ne olur gelmeyin" diye yalvardı. "Ne alırsam sizden alıyorum. Onların hepsi yirmi kuruşluk şarap getirtiyorlar önlerine, siz gidinceye kadar oturuyorlar." ALPAY KABACALI "Tav f alar ağır bir işe koşuMuklan zantan. hep bir ağızdan şarkı söylerlermiş. Şarkı direnme giicü verirmis onlara. Kolavca yaparlarmış o işi. Tercüme biırosu da öyle bir şarkıyla gidiyordu. Altı >üz tane klasik çıkardık." Şahap Sıtkı, o günlerin coşkusunu hiç unutamıyor. Yalnız o gunler mi? Ankara'nın, tstanbul'un sanatçı çevrelerinde geçen UZUP yılların anılanyla dopdolu. "Bizim aramızda yalnız sanat solunurdu" diyor. Bugun sanatçılar arasında rastlanan çekememezliklere, kırgınlıklara yer yok o dunyada. Karşılıkh güven, saygı, sevgi var. Sanatçılar içiçe: Yazarlar, şairler, ressamlar, Devlet Tiyatrosu'nun kadınlı erkekli bütün oyunculan... O gunlere geçmeden, 1936 Antalyası'na kadar uzanmak gerekiyor. Falih Rıfkı Atay, Bizim Akdeniz adlı kitabını yazmak uzere Antalya'ya gitmiş. 23 Nisan toreninde halkı coşturan bir söylev veren, konuşmasının başında da kendisine "hoşgeldiniz" diyen lise son sınıf oğrencisi Şahap Sıtkı'yı yanına çağırtıyor: "Konuşmanızı çok begendim. Tebrik ederim. Lisevi bitirir bitirmez Anka Ziraatçılarda da yürüyüş hazırlığı ANKARA (ANKA) Hekimlerin ardından ziraat mühendisleri de haklanna yönelik girişimleri protesto amacıyla yürüyüş eylemine hazırlanıyor. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Mahir Gürbüz, son yıllarda ziraat mühendislerinin ücretlerinde gorülen "erozyonun" yanı sıra Bakanlar Kurulu 'nca yan ödeme ve tazminatlarda da iyileştirme yapılmadığım ifade ederek "Bu durumu değerlendiriyoruz. Özlük ve mali haklarımızda iyileştirme yapılmaması halinde, yürüyüşler yapmayı planlıyoruz" dedi. Gurbüz, yarm başlayacak "Türkiye'de tarımsal eğitimin başlamasının 143'üncu yıldönümü" etkinlikleri öncesinde yaptığı açıklamada, özellikle sözleşmeli personel uygulamasmın önemli rahatsızlık yarattığınt söyledi. PORTRE ŞAHAP SITKI Öykü ve romanlar 1915'te doğdu. Antalya Lisesi'ni (1936), Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni (1941) bitirdi. Öğrenciliği sırasında Matbuat Urnum Müdürlüğü'nde, PTT'de, Ankara Radyosu'nda çalıştı. Daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu'nda, Basın Yayın Umum Müdürlüğü'nde ve Ziraat Bankası'nda görev aldı. 1972'de emekli oldu, İstanbul'a yerleşti. Edebiyata şiirle girdi (193741), ardından Doğuş, Yaratış ve Varlık dergilerinde elestiriler yazdı. Daha sonra öyküler (Çınlçıplak , 1957; Bulut Gelir Pare Pare, 1958; Gnlen A>va Aglayan Nar, 1959; Şubat Gecesi, 1964; Acı, 1970 Türk Dil Kurumu öykü ödülü) ve romanlar (Gün Görmeyen Sokak, 1958; Toprak, 1962; Gökkuşağı, 1965; Horoz Değirmeni, 1967; Kimin tçin, 1967) yayımladı. Ayn Dünyalar adh oyunu Devlet Tiyatrosu'nda sahneye konuldu (1%1), kitap olarak basıldı (1965). Çevirileri ve Orhan Şahap Sıtkı Insanlann ıdealde değil. gerçek içın Peker adh anılar kitabı (1980) var. Soyadım de mutlu olabileceklerine inandım. (tlter) yazılannda kullanmadı. ra'ya. bana gelin. Sizi Avrupa'ya gonderecegim." Şahap Sıtkı liseyi bitirince doğru Ankara'ya, Ulus Gazetesi'ne gidip Falih Rıfkı'yı soruyor. O akşam Yugoslavya'ya hareket ettiğini soylüyorlar. Kolu kanadı kırılmış, arkadaşlarının yanına dönüyor. Onlar "aJdırma" diyorlar. "Biz hukuka girecegiz. Sen de yazıl." Fakulteye kaydını yaptınyor, Matbuat Umum Müdürlüğü'nde iş buluyor. O sıralar şür yazıyor, şiirleri Varlık'ta yayımlanıyor. Matbuat Mudurlüğu'nde altı ay çalışıyor. Sadri Ertem'i, Vedat Nedim Tör'u, Burhan Belge'yı tanıyor orada. Sonra PTT'ye, yarım gün fakulteye gjtmesine olanak veren bir goreve geçiyor. "Orhan Veli'yi orada tanıdım. Zat işleri odasında kucük bir masası vardı. Varlık'ta yazan Sehap Nafiz tanıştırdı. Orhan'da ilk dikkatimi çeken dar pantolon giymesi, sivilceleriyle oynayıp durmasıydı. O gün bana, 'Şahap Bey' dedi, 'Benim burada çalış. tığımı kimseye söylemeyin.' O zaman iinlu bir şair değildi. Ben bu sözlerine şaştım. Ama sonra anladım ki Orhan Veli bir masa başında oturup çalışacak adam degilmiş. Nitekim Tercüme Bıirosu'na gelince d e . " Tercüme Bürosu'na geçmeden Şahap Sıtkı'nın Ankara Radyosu'nda çalıştığı günlere de değinivermek gerek. O dönemde radyo, PTT'ye bağlı. PTT'nin paraları paketleyen, muhurleyen "korkunç" servisinden radyoya geçince rahathyor. Orada Mesut Cemil'leri, Ruşen Ferit Kam'lan, Ekrem Cemal Reşit Rey kardeşleri, öteki unlu müzisyenleri tanıyor. Günün birinde yöneticilerden birine kızarak istifasım veriyor; radyoevinden çıkıp sanatçıların toplandığı Kutlu'ya geliyor. Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'.î karşılaşıyor orada. Yücel, "Yann git, Faik Rcşit'i gör" diyor. Ertesi gün Faik Reşit'i görmesi ve iki satırlık bir dilekçe yazması, ise alınmasına yetiyor. "Ben o toplulukta bulunduğum döneme 'Havariler Devri' derim. Coşkuyla, örverivle çalışıyorduk, elbirliğiyle." Ataç, Sabahattin Kyuboğlu, Nusret Hızır, Melih Cevdet, Orhan Veli, daha nice aydın... "Orhan Veli, buroya girdiği gün büyük bir şişe şarapla geldi, 'Bunu nereye koyalım?' dedi. Masamın yanına bıraktım. Orada kalorifer varmış. Biraz sonra şişe patladı, şarap ortaya yayıldı. Talim Terbiye Reisi Kadri Bey falan da yerinden fırlamış, ne oluyor dive asagıya inmişler... Orhan kapıva dikilmiş, gülüyor. Arkasında da Melih..." Uzun süre birlikte çahşıyorlar. "Öyle bir hava içinde ki hukuku bitirmişîm, bitireyazmışım. umrumda değil. Öyle bir coşku içiııdeydim. Bitirseydim ne olacaktı yani!" Hasan Âli, buroda çalışan gençlere Evkaf Apartmanı'nın üst katında birer oda veriyor. Bir süre sonra savaş yuzünden Avrupa'dan dönen Cahit Sıtkı Tarancı da Şahap Sıtkı'nın odasında yatmaya başlıyor... Onlar çalışmanın klasikleri birbiri ardınca yayımlanan coşkusu içindeler; polis de surekli kendilerini izliyor. tkinci Dunya Savaşı'nın o bunalımlı günlerinde, kabine içinde bile Almanlardan yana olanlar. ırkçılara hoşgörü gösterenler var. "Tercüme Bürosu'ndan çıkınca Şukran Lokantası'na giderdik. Sabahattin Eyuboğlu'lar, Nusret Hızır'lar... On, on beş kişi olurduk bir masada. 'İkinci oturum' yapılırdı. Daha doğnısu, böyle adlandınlırdı Şukran'daki toplantılar. Lokantanın on dört masasımn on üçünde de poüsler otururdu. Pantolonlannın altından gorunen çizmelerinden tamrdık onları. Bir gun lokantanın sahibi yanımıza geldi, yalvardı: Nolur gelmeyin' dedi. 'Ne alırsam sizden alıyorum. Onların hepsi yirmi kuruşluk şarap getirtiyorlar önlerine, siz gidinceye kadar oturuyorlar. Siz de gec gittiğiniz için, başka müşteri gelmiyor.' Sonradan Üç Nal di>e bir yer keşfetük..." Turizmin sorunu çevre kirliliği Amerikan TV'sinin en palıalı fiyaskosu' Bu akşam, TV l'de ikinci bölümü yayımlanacak 'Savaş ve Anılar' adlı dizi ABD'de beklenen ilgiyi uyandırmadı. 110 milyon dolara mal olan dizinin 20 milyon dolarlık zarara yol açacağı tahmin ediliyor. Kultür Servisi Televizyonun 1. kanalında bu akşam ikinci bolumu yayımlanacak olan ABD yapımı "Savaş ve Anılar" adlı program ABD televizyonunun "en pahalı fiyaskosu" olarak tanımlanıyor. ABD'de 1988 kasım ayında gosterime giren ve TRT tarafından da satın alınarak geçen hafta ekrana getirilen bu dizi "Savaş Rüzgârları" adlı popüler dizinin devamı olarak çekilmişti. Der Spiegel dergisinin haberine göre Amerikan ABC Televizyonu tarafından yapımı gerçekleştirilen "Savaş Rüzgârlan" ABD'de yuzde 40'lık bir izleme rekoı u kırmış ve firmaya büyuk kâr sağlamıştı. II. Dunya Savaşı'nı başından sonuna kadar kapsamlı bir biçimde ekrana getiren bu dizi için 40 milyon dolar harcanmıştı. (Yaklaşık 72 milyar TL.) Savaş Rüzgârlan 1983 ekiminden ıtibaren TRT'de 18 bolum halinde yayımlanmıştı. Ancak 110 milyon dolara mal olan (yaklaşık 198 milyar TL) "Savaş ve Anılar" adlı dizi ABD'de beklenen ilgiyi uyandırmadı, ancak yuzde 24'luk bir izlevici kitlesıni ekran başına çekebildi. ABD televizyonu yöııeticileri dizinin sonuçta 20 milyon dolarlık bir zarara (yaklaşık 36 milyar TL) yol açacağını hesaplıyorlar. Japonların Pearl Harbour baskınıyla başlayan'"Savaş ve Anılar" Midway deniz savaşı ile suruyor. "Savaş RıugârlarT'nda olduğu gibi deniz subayı Victor Henry (Pug) rolundeki Robert Mıtehum yeni dizinin de baş aktoru durumunda. Mitchum için daha once "göz kapaklan yanya çekilmiş" tanımını yapan Nevv York Times Gazetesi, yeni dizideki Kaptan Henry'nin "bir deniz subayı için geçerli bütün bedeu sınırlannı aştığını" öne suruyor. Yazar Herman Wouk her iki dizinin de senaryosunu hazırladı. Birinci bölümun başarısı Wouk'a ikinci dizi için sıkı pazarlık şansı verdi. ABC TV firması Wouk'a "Savaş ve Anılar"ın senaryosu ve haklan için 4 milyon dolar ödedi, ayrıca yapımcı Paramount şirketi de 2.5 milyon dolar ve satıştan yuzde 35 pay aldı. Wall Street Journal Gazetesi, bu ödemeleri "fazla" buluyor. ABC'nin boyle "kötu" bir anlaşmaya imza atmasını da, Seul Olimpıyatları sırasında diğer TV firmalarıyla sıkı bir rekabet içindeyken elde iyi bir yedek dizi bulundurmak kaygısına bağlıyor. Ortodoks bir Yahudi olan Wouk, ayrıca ABD ile ABC firması ile yaptığı anlaşmada Auschvvitz bölumleri gösterilirken dizinin içine "sabun, böcek ilacı ve deodorant reklamı sokulmaması" gibi şartları kabul ettirmeyi başardı. Savaş ve Anılar'ın yonetmeni Oan Curtis, Pasifik ve Avıupa"da savaşın yapıldığı yerlerde binlerce uzman yardımıyla çekim yapacağı yerleri saptadı. Konuşma rolleri için 258 oyuncu bulundu. Polonya hukümetinden Auschvvitz'in gerçek mekânında çekım izni alınması için iki sene beklemek gerekti. Filmin tümünün hazırlığı neredeyse II. Dunya Savaşı savaş suresine yaklaşarak 5 yılı buldu. Çekimler 6 Ocak 1986'da Fransa'da başladı ve Italya, Avusturya, Yugoslavya, Isviçre, İngiltere ve Polonya'da devam etti. 1987 eylülüne kadar suren çekim Kanada, ABD ve Havvaii'de tamamlandı. Tam 2027 sahne çekildi ve gerçekte yayımlanacak 32 saatlik dizi için 370 saati dolduracak kadar çekim yapıldı. Yonetmen Dan Curtis, Polonya'da Auschvvitz'de olası "kötülük ruhlannı" kovalamak için butun ekiple beraber büyuk bir açıkhava duası gerçekleştirdi. Yine de bazı şanssızlıklar oldu. Bir yıl sonra ekip tekrar Auschvvitz'de çekime gideceği sırada Çernobil kazası patlak vermişti ve ekip radyasyon etkisindeki bir Doğu Bloku Sava$ Rüzgarian'nın devamı "Savaş Rüzgâhan" adlı dizinin devamı olarak çekılen "Savaş ve Anılar" Japonların Kadın kahranan Seyaovr Savaş Rüzgârian'nın kadın kahramanı Ali McGravv'd Yenı dızıde bu rolü Jane Seymour oynuyor. Peart Harbour baskınıyla başhyor. Dizinin baş aktönj Robert Mitchum. 6 Devlet Bakanı Kahveci Çevre konusunda Yeşiller bizden geri ÇEŞMETAA) Devlet Bakanı Adnan Kahveci, çevre konusunun çozümunde, çevre bakanlığının kurulmasından çok, kaynak sorununun önemli olduğunu söyledi. Kahveci, Çevre Genel Müdürlüğü ve tzmir Buyukşehir Belediyesi tarafından duzenlenen "yerel yönetimler ve çevre" seminerinin tamamlanmasından sonra izmir'de gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Bu yıl ağaçlandırmaya hız vereceklerini belirten Kahveci, bu konuda Genelkurmay Başkanlığı, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığf yla goruşmeler yapıldığını kaydetti. Kahveci, ağaçlandırma kampanyasının Başbakanın katılımıyla başlatılacağını bıldirdı. Adnan Kahveci, çevre bilincinin gelişmesi ve sorunlann çozumlenmesi için Yeşillerle işbirliği yapıp yapmayacaklarına ilişkin bir başka soruya da "Yeşiller bizden daha yavaş gidiyorlar. Bizim gerimizdeler. Biz onlardan daha yeşiliz" karşılığını verdi. Petersberg 2 aydır Sovyet limanında İstanbul Haber Servisi Aylarca Turkiye kamuoyunu ^ehirli olduğu öne sürülen yükuyle meşgul ettikten sonra bu yukü geri götürmek için veniden Karadeniz'e açılan Batı Almanya bandıralı Petersberg gemisi yeni yıla Karadeniz'de girdi. Sovyetler Birliği'nın Karadeniz'deki limanı Ismael açıklarında iki ayı aşkın bir suredir geçiş izni bekleyen geminin kaptanı ve sahibi Günther Grossjahn'ın sınir krizleri geçirdiği oğrenildi. Konuyla ilgili olarak Cumhuriyet muhabirine bilgi veren Grossjahn'ın avukdtı Dr. Dieter Rabe Sovyetler Birliği yetkililerinin ge AILE TOPLUMUN TEMELIDIR ulkesine gitrneyi reddetti. Dan Curtis, ekibi ikna edene kadar epey uğraştı. Polonya'daki sahneler sırasında kar gerekliydi, ancak Chicago'dan kar makinesi getirtmek 120 bin dolara paılayacaktı. Yonetmen kar yağmasını beklemeyi tercıh etti. Ancak bekleme süresinde hem Jane Seymour hem de kendisi şiddetli gribe yakalandılar, çekim iki hafta uzadı ve toplam maliyet 500 bin dolara yukseldi. Doların A\rupa paralarına karşı değer kaybetmesi sırasında da 1.2 milyon dolarlık bir zarar ortaya çıktı. En sonunda 1988 kasımında ABD'de gosterime giren dizi ancak yüzde 24'lük bir izleyici kitlesine ulaşabılince ABC firması bir zarara daha uğradı ve anlaş Martı çığlığı ma gereği reklam firmalarına ye19571970 arasında beş roman, ni ve bedelsiz ek surelcr tanımak beş de öyku kitabı yayımlayan Şazorunda kaldı. hap Sıtkı, kendini "toplumcu gercekçi" olarak niteliyor: "Küçük mutlulukların, küçük sevinçlerin, küçük acıların yazan oldum" diyor. "Yaşam, küçuk sevinçlerden, kederlerden oluşur. Benim çevrem küçük insanlardı, onlan yazdım. Bugün küçük insanlar kendi alınyazılarıyla başbaşa bırakıldı. Ötekilerse büyük bir saltanat, gösteınıdc buluııaıı vukıen bir örnek riş içindeler. İnsanlann gerçek alarak incelediklerıni ancak ince içinde mutlu olabileceklerine lemenin sonucunun hâlâ bildiril inandım, idealde değil. Vakadan, mediğini söyledi. Geminin Isma eskilerin lahkiye sanatı dedikleri el limanı açıklarında iki ayı aşkın şeyden (oykülemeden) kaçındım. bir süredir devam eden bekleyişi En son söyleyeceğim şeyi en başboyunca birçok kez açlık tehlike ta söyledim. Aynca dilime özen si ile karşı karşıya kaldığına deği gosterdim. Nurullah Ataç'la 've' nen Dr. Rabe, "Şimdilik açlık teh sözcüğünü kullanmamaya karar likesini uzaklaştırdık. Yakıt ikmali vermiştik. İkimiz de sonuna kadar yapılmasını da sağladık. Ancak direndik. kullanmadık. Hiçbir kiKaradeniz'deki olumsu/ hava ko tabımda 've' yoktur." şulları Petersberg'i çok zorluyor" dıye konuştu. Petersberg ile çok Şahap Sıtkı'nın evinden ayrılırguç bağlantı kurulduğunu da vur ken Oktay Rifat'ın "Hatıralar da gulayan Dr. Rabe, kaptanın birkaç kuşlar gibidir dal ister konacak" kez sinir krizi geçirdiğini ve ruh dizesi dilimden düşmuyor. "Anısal durumunun giderek ağırlaştı lan bir an once yayımlansa..." ğını öğrendiklerini belirtti. diyorum. KUŞADASl (Cumhuriyet) Kuşadası Otel Motel Pansiyon ve Lokanta Işletmecılerı Derneği tarafından duzenlenen toplantıda ilçenin en buyuk sorununun "çevre kirliliği ve kalifiye eleman eksikliği" olduğu belirtildi Şahap Sıtkı, klasiklerin düzelti ve sorunların çözümü için işleriyle ilgilenmek uzere sık sık İs turizm polısı, jandarması tanbul'a, Milli Eğitim Basımevi uygulamalannın ne gelir. Bu nedenle tstanbul'da yaygınlaştırılması istendi. ki sanat çevreleriyle de ilişkidedir. Kuşadası Otel Motel Bir dergi çıkarırlar 1940'ların ba Pansiyon ve Lokanta şında. Salâh Birsel, Cavit Yamaç İşleımecileri Derneği vb. gençlerin katılımıyla çıkan bu tarafından duzenlenen sanat dergisinin adı Yenilik'tir "Kuşadası turizminin (1952'de Naim Tirali aynı adla bir sorunları" konulu başka dergi yayımlayacak). iki sa toplantıya Kaymakam yı çıkabilen Yenilik'le ilgili şöyle Ismail Üstuner, seyahat bir anısı var Şahap Sıtkı'nın: acenıeleri, TURSAB ve "Şür üzerine bir yazı yazdım, otel, motel işletmecilerınin 'Türk edebiyab Nedim'den bu ya temsilcileri katıldı. na bu kadar olgunluğa Turizmciler, yörenin diğer ulaşmamıştı' dedim. Üç de örnek önemli sorunları ile ilgili verdim. Fazıl Hüsnü'den, Necip olarak da şu noktalara Fazıl'dan, Ahmet Muhip'ten... Yer dikkat çektiler: kalmayınca, Cavit Yamaç örnek "Kuşadası'nda yeterli leri yazının altından çıkarmış; bir miktarda tuvalet yok. arkadaşın kuçiik parcacıklardan Korsan acenteler, yetkisiz oluşan şiirini koymuş. 'Aşağıdaki rehberler çalışıyor. Trafik örnekler' diyorum bari onu da çı sistemi yetersiz. Yaz kar... Bize bir yaylım ateş açıldı. aylannda nüfus 500 binlere İlk tepki de Cumhuriyet'ten Do ulaşırken yollar yürunmez ğan Nadi'den geldi. 'Bu ne hale geliyor." husnükuruntu' diye yazıjordu. 'Yukandaki iddia güzel. Ama ornekler o kadar tuhaf ki... Nedim1 den bu yana boylesi yazılmadı mı?" Ters ruzgârlar esip de Milli Eği LEFKOŞA (AA) Kıbrıs tim Bakanhğı'na Reşat Şemseltin sorununa barışçı bir çözum Sirer getirilince, Tercüme Bürosu bulmayı amaçlayan dağıtılır. Şahap Sıtkı bir süre da toplumlararası göruşmelerin ha görevinde kalır. O yıllarda ırk ikinci turunun ikinci çılar gemi azıya almışlardır. Bir toplantısı, bugün KKTC grup ırkçı ötede beride solcu bili Cumhurbaşkam Rauf nen aydınlara saldırmaya bile kalkışır. Polisçe izlenenler arasında Denktaş ile Kıbrıs Rum eski bakan Hasan Âli Yücel de yönetimi lideri Yorgo Vasiliu arasında yapılacak. vardır: Cörüşme, yine BM Cenel "Reşat Şemsettin, Köy Enstitu Sekreteri'nin Kıbrıs Özel leri'nin 'sol yatağı' olduğunu gösTemsilcisi Oscar termek için, Meclis Başkanı Ka Camillion 'un ara bölgedeki zun Karabekir'i Hasanoglu'na da evinde gerçekleşecek. vet etmiş. Orada geçen bir olay, Sabahattin Eyuboğlu'nun evinde anlatıldı. Ben o sırada Hasan Âlinin liselerde okutulan mantık kitabındaki terimlerin Türkçeleşürilmesiyle uğraşıyorum. Zaman İSTANBUL (AA) Kentzaman buluşuyomz, kitabın tas Koop Başkanı Murat hihleri için basımevine gidiyoruz. Karayalçın, 1988'in konut Bir gün otomobilde, Sabahattin Eyuboğlu'nun evinde işittiğim ola sektorü için yı kendisine heyecanla anlatıyo olumsuzluklarla dolu bir yıl rum. O durmadan beni tekmeli olarak geçtiğmi söyledi. Kent Koop'un, Pera yor. Sonradan anladım, sözü dePalas Oteli 'nde yapılan ğiştirdim. İnince 'Ne yaptığının J989'un ilk yönetim kurulu farkında mısın?' dedi. 'Farkındatoplantısının açılışında yım, ama çok geçV dedim. 'Yahu' dedi, 'benim evin karşısındakı bü konuşan Karayalçın, geçen tün otomobillerde poüsler çalışı yıl içinde kredilerin yor." zamanında vehlememesi, verilenlerın ihtiyacı Yine o yıllardaki ilişkiler sonukarşılayacak düzeyde cu, birçok ressamla dostluk kurar Şahap Sıtkı. 1956'da tanıdığı Or olmaması gibi çeşitli han Peker'le dostlukları, unutul etkenlerin, konut maz anılarla pekişerek sürüp gi sektöründe sıkmtılara der. Orhan Peker'in genç yaşta neden olduğunu anlattı. olümunun (1978) ardından, onun Karayalçın "1988 yılı konut la ilgili anılannı yazıp yayımlar. sektörü için ciddi Sanat çevrelerinde geçen yılların olumsuzluklarla dolu bir yıl olarak geçmişıir" dedi. renkli anılannı da kaleme alır. Bunlar basılmayı bekliyor. Basılmayı bekleyen bir de romanı var. Kıbrıs görüşmeleri Kent Koop'un toplantısı Av yönetmeliği ASKARA (AA) İçişleri Bakanlığı, 2521 sayılı avda ve sporda kullamlan tüfekler, nişan tabancalan ve av bıçaklarınm yapımti alımı, satımı ve bulundurulmasına daır kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikte değişiklik yaptı. Dünkü Resmı Cazeıe'de yayımlanan yönetmeliğe göre, av tezkereleh, illerin merkez ilçelerinde valıterce, ilçelerde ise kayınakamlarca verilecek. İlk defa av tezkeresı almak isteyenler, cumhuriyet savcılığından alınacak sabıka kayıt belgesi, ikametgâh belgesi, silah taşınmasına engel halinin bulunınadığını gosteren doktor raporıı ve iki adet foioğrafla oturdukları yerin bağlı bulunduğu valılik veya kaymakamlığına başvuracaklar. Av tezkeresi harcını ödeyenlere, 5 yıl geçerli av tezkeresi verilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle