27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 OCAK 1989 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5, YAYIN DU1NY4SEVDA SANATEDEBIYAT HAYVANLAR ISHAİL aCiMK John Berger'dan bir seçku 'O Ana Adanmış' Bergerda gözün dili John Berger / Yayına hazırlayanlar: Yurdanur SalmanMüge Gürsoy / Metis Yayınlan / 192 sayfa. O Ana Adanmış / FÜSUN AKATLI John Berger'ın Türkçeye çevrilmiş birkaç kitabından hangisini okumuş olursanız olun. büyük bir olasıhkla O Ana Adanmış adıyla yayımlanan bu yeni Berger seçkısine de kayıtsız kalamayacaksmızdır. Ama özellikle Görme Biçimleri ve Ve Yüzlerimiz, Kalbim. Fotoğraflar Kadar Kısa Ömürliı ile ilgilendiyseniz, O Ana Adanmış kaçınılmazlık kazanmalı sizin için. Berger'dan ilk kez bir şe> okuyacak olaniar için de bir o kadar çarpıcı olacaktır sanınm bu kitap. Seçkide yer alan yazılar, yazarın About Looking, Another Way of Telling, The Look of Things adlı üç kitabından derlenmiş. Hangi yazılann, hangi ölçütlere göre seçileceği; bu yazılann "şimdi ve burada" okuyacak olanlara neler taşıyacağımn düşunülmesi, bunun yanı sıra ilettiği mesajlar kadar "yazar"lığı da önem taşıyan Berger'ı tanıtmakta hangilerinin en temsil edici sayılabileceğinin hesaba katılması, üstesinden kolay gelinebilecek bir iş değil. Bu bakımdan, seçkinin en bu Kertesz'in fotoğrafını okurken John Berger yaşarken bakan, baktığını gören, gördüğü uzerine düşunen, sonra dönerek baktıklarını yaşayan bir yazar. "0 Ana Adanmış'ta sözü edilen görünümlerin gözde canlanmasını sağlamak üzere resim ve fotoğraflar da yer alıyor. Kitapta. Berger'ın okuduğu" fotoğrafiar arasında A. Kertesz'in "Sevgililer'i de var. yuk şanslanndan biri, Metis Yayınlan'nın derlemeyi hazırlarken yazarın kendisiyle ortak çalışma olanağı bulabilmiş olması. Sonunda on dokuz yazı seçmişler. Çevirmenlerin de olanca ozeni esirgememeleri sonucu, nefis bir denemeler kitabı oluşmuş. Berger; yaşarken bakan, baktığıru gören, gorduğü üzerine duşunen, sonra dönerek, baktıklarını yaşayan bir yazar. Bu dört eylem: Bakma, görme, duşunme ve yaşama eylemleri, hem kendi içlerinde hem birbirleri uzerine kallanarak malzemesini oluşturuyorlar yazılann. İnsanın aklına şu ünlu "esseesl percipii" (\ar olmak, algılanmış oimaktır) mottosu duşuyor sık sık O Ana Adanmış'ı okurken. Ama bu artık iki yüz kusur yıl oncesinin, idealizmi uç noktasına götürmuş "lekbenci" (solipsist) mottosu olmaktan çok uzak. Tam tersine, bir imgeler çağının özellikle Mehmet Karaman'ın ilk karikatür albümü Çizgilerle çağatlamak Çağatlatnak / Mehmet Karaman / Oluşum Sanatevi Yayınlan / 48 sayfa. TURGUT ÇEVİKER Yaşamını tsviçre'de sürdüren Mehmet Karaman (d. 1964), ülkemizde tanınmayan bir genç karikatürcü. Karikaturlerini Yann, Öferenci Postası, MilHyel Sanat, Karakare vetmaradlıdergilerde yayımlamış. Aralık 1988'de elime geçen Çağatlamak'ta yer alan karikatürlerden anlaşıldığma göre, Avrupa'da da karikatür yayımlıyor. Karaman, çizgilerini daha önce görmüş olsam da anımsayamadığım bir karikatüreü. Genç bir çizgi erinin daha işin başında bir albumle izleyici önüne çıkması güzel belki, ama bir o kadar da güç bir durum. Karikatürcüler, albüm konusunda genellikle çok duyarlıdır. Yayımladıkları yüzlerce karikaturü beğenmeyip, enikonu çalışıp albüm hazırlaınayı düşlerler. Bu nedenle de hep ertelenir bu düş. Mehmet Karaman, karikaturlerini albümleştirme cesaretini göstermiş. Karaman, Çağallamak'ta kırk dokuz çalışmasına yer vermiş. Bir Avrupa ülkesinde yaşadığı karikaturlerinden hemen anlaşıhyor. Ele aldığı birçok evrensel olguda, A\rupa imgesiyle karşılaşıyoruz. Karaman, karikatürlerinde işkence, aydınyazar, hapisane, cinsellik, çevre kirliliği, TV, kitap gibi beylik olguları ele ahyor. Bunlan, çeşitli çizgi ve biçemler kullanarak yansıtmaya çahşıyor. Bu değişken tutum, karikatürcülerin yetişme dönemlerinde görülür. Bir arayıştır bu. Karikatürleri ortaya çıkaran değişik anlatımlardan, Karaman'ın yeteneği seziliyor. Sanınm bu noktada çok çahşmak, ustaları incelemek önem kazanıyor. de görselliklerinin altı çizilmiş imgeler çağının gerçekliği zaman ve mekân içindeki somut varoluşlarla belirleyen algılama yaklaşımıdır artık söz konusu olan. Çözumleyici ve bireştirici bir tavır; bakmaya, görmeye, diışunmeye ve vaşamaya geçirildiğinde; "esse est percipii" neredeyse devrimci bir içerik kazanarak, felsefeyi havatla barıştırır. Gerçekten de John Berger'ın bu yazılarla yaptığı, halis bir felsefedir. Tabii felsefeden, salt kuranısal ve "teknik" bir etkinlik kastetmemek koşuluyla. Felsefenin telaşla, genç beyinlerin oluşma ve gelişme sürecinin dışına kovulmak istendiği günumüz Türkiyesi'nde, ben, resmi eğitimin cevaz verdiği felsefe kınntılanndansa, O Ana Adaıımı>taki gibi; sanatran cinselliğe, ka\ramdan nesneye, köy deneyiminden şehir yaşantısına, toplumsala ve bireysele uzanarak bir bakma ve gorme tavnna dönüşen saptamaları, bin kez daha hakiki ve özgun felsefe sayıyorum. Size Berger seçkisinin yalnızta bir yazısından, yazarın babasımn olümunden sor.ra onun yüzünün ve başının çizimlerini yapma deneyimini anlattığı ilk yazıdan birkaç alıntı aktararak örneklemek istiyorum bu kitaptan bekleyebileceklerinizi: "Şimdi babamın hayatı, çizmekle olduğum kâğıdın dikdörtgeni kadar sonluvdu; ama kâğıdın içinde, hertıangi bir çizimden çok daha sonsuz, gizemli bir >olla, kişiliği ve ajınvazısı doğmuştu." (s. 10)/ "Öykü nisvana karşı kazanılan bir zaferdir; raüzik bir odak sunar; çizim gözden kayboluşa meydan okur." (s. 12) / "Foloğraflan.vanımızaalarak, vaşamlanmıza, larlışmalarımı/a. anılanrnıza sokarak kullanıriz; fotoğrafları harekele geçiren bizizdir. Oysa bir çizim ya da resim, bizi durmaya ve kendi zamanına girmeye zorlar. Fotoğraf duraldır. çünkü zamam durdurmuştur. Çizim ya da resimse. zamanı kuşatlığı için duraldır." (s 12). Özeğinde görünümlerin yer aldığı bu seçkiden bir tümce daha eklemek iyi oiabilir orneklerimize: "Görünümlerin lutariılık içinde oldugunu soyler söylemez, bu tutarlılığın dilinkinden çok daha değişik olmayan bir biıiik düşüncesini akla getirdiğini fark ediyoruz." (s.114) Görüyorsunuz; çözümlenen, aslında yine dil'dir. Her felsefe etkinliğinde yapıian da bu değil mi? Bu kez söz konusu olan dil, gözün dili. Berger seçkisini, bir de bu gozle okumak ilginizi çekecek sanınm. O gözle ya da bu gözle, O Ana Adanmış'ı gözden kaçırmamanıza yardımcı olmak istedim. Kitapta ayrıca, sözü edilen görunümlerin gözde canlanmasını sağlamak üzere resim ve foîoğraflar da yer alıyor. Ama aynı amaca yazıiar, neredeyse görsel unsurlardan daha derin bir yolla ulaşıyor. KİM KÎME DUM DUMA BEHİÇ AK 34£=*X1^ P İ K N İ K PtYALE MADH4 HIZLJ GAZETECI AECDETŞEA YANUSUC. YoLlAttMtZ TtKANrYo KoHüMAYMtM \ Karaman, yazısız çizgileri tercih ediyor. Çizgiyle mizah anlaşıyını benimsediği açık. Bu anlayış, kara mizaha her zaman yakın olmuştur. Karaman'da da bu eğilim gözlemleniyor. Nezih Danyal'ın önsöz yazdığı Çağatlamak, acemiliklerine karşın dünya sorunlarına insanca bakmaya çalışan bir ilk albüm. Edebiyat ile bilim arasında gezinen okurların, az sayıda yayımlanan karikatür albumleri için mola vermelerini salık vereceğim. ÇİZGtLİK KÂMtL MASARACI YAYEV RAPORU NAR ÇİÇEĞİ Yazan: Aras Ören / Afa Yayınlan / 204 s. İstanbul doğumlu olan Aras Ören, 1969'dan bu yana Batı Berlin'de yaşıyor. 1980 yılında Alman Sanayiciler Birliği ödülü'nü, 1985 yılında da Almanya'da yaşayan yazarlara verilen Chamisso Ödülü'nü alan Ören "Nar Çiçeği" adlı yapıtı için şunları söylüyor: "Aslında ben dinlenceye belki de Side'ye) gidenlerin o uzun bomboş saatlerinde kumsalda bir şemsiyenin gölgesine uzanıp keyifle okuyacağı bir aşk hikâyesi yazmak istemiştim. (...) İtiraf edeyim ki beceremedim. Tek tesellim, insanların günümüzde artık şair fantezilerinden çıkma böyle hikâyeleri okumaya pek vakitleri olmadığını bilmem. tlerde insanların âşk hikâyesi okumaya vakitleri olursa, belki bir kez daha denerim ve kimbilir, belki o zaman başarınm." Atac FROSPKRO ikCAÜBAN Prospero "mutlu azınlığı", Caliban ise beğenisi incelmemiş çoğunluğu temsil ediyor. "Söz Arasmda"da yer alan yazılar ise gençlerin nasıl birer aydın olmasını anlatıyor. Batılılaşma hareketinin aksayan yönlerini ele ahyor. TÜRK KİTAP TARİHİ Yazan: Alpay Kabacah / Cem Yayınevi / 176 s. IlijyJ'Jİ'JÜJA AĞAÇ YAŞKEN EĞİLÎR KEMAL GÖKHAN GVRSES ... < 'AKLA* İNANIRPIM...TA yı{{aR önce. o/e/i JJJJ'JilÜL! Alpay Kabacalı'nın yazdığı "Türk Kitap Tarihi (Cilt1)" 1987 yılında Gazeteciler Cemiyeti Yayınlan arasında "Türk Yayın Tarihi" adıyla çıkmış, Gazeteciler Cemiyeti'nin "Basın Üzerine Araştırma" yarışmasında PROSPERO İLE ikincilik odulünu almıştı. KabaCALİBAN calı kitabının ikinci baskısında Yazan: Nurullah Ataç / Ek'lerle birlikte konu alınan dönemin yayınlarının özelliklerini KRONOLOJİK TÜRK Can Yayınlan / 168 s. kapsayan sayfa ve kapak örnek1957 yılında 59 yaşındayken lerini de sunuyor. İlk Türk Mat SİNEMA TARİHİ (19141988) ölen Nurullah Ataç deneme, eleştiri ve çevirileriyle üne kavuştu. Yazan: Agâh Özgüç / Edebiyatımızda yenilik hareketleKiiltür ve Turizm Bakanlığı rinin bir oncüsu olan Ataç TürkGüzel Sanatlar Müdürlüğü çenin ozleşmesi, vabancı sozcükSinema Dairesi Başkanhğı DEMIR OZLU lerden arınması için de büvük çayayını / 128 s. ba harcadı. Kendine özgu, devrik Stockholm ()\küleri cümleleri çoğunlukta bir anlatım Agâh Özgüç'ün hazırladığı biçimi olan Ataç, kendinden son"Kronolojik Türk Sinema raki birçok yazan da etkiledi. Tarihi" adından da anlaşılacağı Ataç'ın deneme ve eleştirilerinin üzere tarihsel sıralamaya göre toplandığı başlıca kitaplan şunlar: Türk sinemasımn gelişimini özet Gunlerin Getirdiği (1946), Karabilgilerle sunmayı amaçlıyor. lama Defteri (1952). Sözden Sö1914'ten başlayarak 1988 yılına ze (1952), Ararken (1954), Diyekadarki filmlerin, önemli sinema lim (1954), Söz Arasında (1957), adamlannın adlann\n verildiği yaOkuruma Mektuplar (1958), pıtta çok sayıda fotoğraf da yer Günce (1960), Prospero ile Calibaası oncesındeki oluşumlardan alıvor. Özguç kitabının sonuna ban (1961). Ataç'ın toplu yapıtyapımcı, yönetmen ve önemli larını yayımlamaya başlayan Can yola çıkarak Tanzimat'a kadar oyunculann kısa biyografilerini olan donemin Türk Kitap TarihiYayınlan ilk olaıak onun iki yao.unoı de eklemiş. Yapıt Turk Film Hafpıtını, "Prospero ile Caliban" ile ni anlatan yapıt Kaynakça ve Di taları ve Uluslararası Festivallenn "Söz Arasında"yı birarada sunu zin'le son buluyor. Titiz araşlır Kronolojisi ile son buluvor. macı Alpay Kabacalı'nın Türkçe STOCKHOLM ÖYKÜLERİ >or. Ataç'ın son vıllarda yazdığı ve yabancı dillerdeki kaynakları Kitabın önemli ve olumlu özelProspero ile Caliban'daki yazılara Yazan: Demir Özlü / Ada temei olan benzetmenin kaynağı tarayarak hazırladığı yapıtı, özel liklerinden biri de resmi bir kuruYayınlan / 96 s. nın Shakespeare'in "Fırtına" adlı likle gazetecilik ve kutüphaneci luş tarafından yayımlanmasına Uzun bir suredir İsveç'te yaşa oyunu olduğu biliniyor. Yapıtta lik eğitimi görenler için de önem karşın YılmazGüney'le ilgili billi bir başvuru kaynağı. gileri içermesi. yan Demir Özlü 14 öyküsünü bir araya getirdiği "Stockholm Öyküleri"nde hem oradaki, kuzey CUMHURIYET KİTAP KULUBU'NDE YENI KITAPLAR deki yaşadığı yerleri, hem ülkesi Kod: Kitabın Adı: YazarÇevirmen: Yayınevi: T8rü: Fıyatı: ni, dönemediği ülkesini, belleğiıı 002.360 Mıramar Adam Necip Mahfuz/Yüksel Peker Roman 4600. deki anıları anlatıyor. Özlü'nün 002.361 CezaevınrJen Memet Fuat'a Mektuplar Nâzım Hikmet Adam Mektup 3900.kitabında yer alan öykulerin baş 002.362 Şiir 5900 Yatar Bursa Kaiesinde Nâzım Hikmet Adam Nazım ile Piraye lıkları şöyle: Stockholm'de Bir 002 363 Nazım Hikmet Adam Mektup 8900 Pıniatan Bal Azız Nesın Adam Çocuk 2500 Öğle Vakti, Cristina Nilsson'u 002.364 Kızıl Ekim Tom Clancy/Tezer Ûrkuatam Altın Roman 11000Aramak, Akşamuzerleri gidilen 007.284 Ingıliz Edebıyatı Tarıhill Mına Urgan Altın İnceleme 9900 Bir Bar, Lilla Maıia, Sürgün Ku 007.285 Avrupa'yı Düşunmek Edgar Morin/Şirın Tekeli Afa inceleme 5600 çük Bulutlar, Bellman Sokağında, 011.068 Prospero ile Caliban Nurullah Atac Can Deneme 3650 Votka, Dünyanın Bir Yerinde, 021.336 Don Kişot İstanbul da Rıfat llgaz Çınar öykü 3150 Komşum, Bir Kadın, Saatçi, Dis 026.035 Toplumbilımlerinde Yontem Muzaffer Sencer Beta İnceleme 11000kotekte Bir Yazar, Charlotten 151.098 192.009 Fılistın Kazanacak Der. Hakan Etyemez jnceleme 2500 burg, 1, Charlottenburg/11. TARtHTE BUGÜN MÛMTAZ AJUKAM 19 Ocak alpay kabacafı türk kitap tarihi ÇİZGİ ROMAN USTALARINDAN.. 194?'DE BUSÜN, UMLÜ AMERIKAM Ç'ZSİ RoMANl ''STElrg CANVON (ŞTİV KSNYIN) YAYIMLAMMArA SAŞlAMIŞn ESKİ USmLAEDAN ALEr RAYfaCMP (FLASH GORDOhl ÇİZEÜı) 'CJN VE HAROLD fzoSTSfl(KAHÇAMAN PK£N£ )' İN 8AŞLATTTĞI SİNEMASAL ANLATlMı DA GE~LİÇTİe£N MtLTOM CANrFFÇ KA NlP), t93O'L4GM KEHOİNE özeü BİR ESTBTTK YAGATMtŞTI. RESSAtolN, SÎYAHBEYA2 KAEŞITU6IYLA EU>E ETTİĞİ ETKİU KOMPOZİSfCfJLAÜ, YAZATTIĞI SÜÇUj KA£A<er£RLER HEP SfNEMA ÇAĞINM tZLE&Hİ TAÇIMAKTAYC»'• CAKIIFF'(N eAPfn fCAu're, DAHA SCNFKANK eoSgltiS(JDHNNY HAZA&D ÇİoMAAJciAe/ en</c£Mçrr 19 Ocak 1929 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet Mazhar Osman Bev 304.007 Kadın Sorunu Uzerine Secme Yazılar Clara Zetkln/lsmaıl Yarkın Inter İnceleme 4700 ınuştekidır. Fakülıeciler, Tiirk hekimlerinin ınemlekeıe olan hizmetlerini kendilerine malediyorlar. Fakal valanm Tıp fakullesi, kendi aleyhinde uzak köşeleriııde, hudut bazı doktorlarm vaki olan boylannda, hasla başında (enkillerine cevaben ımiderrisin yeuşenler. fakulle hocatarı meclisi karanyla bir tebliğ değil, TUrk hekim/eridir. neşretlı ve tenkitlerın indî Haındolsıın, Avrııpada tahsıl ve oldugunu, hiçbir esasa istinuı ecnebi lisanlara vukuj eımediğıni, fakulie sayesınde pek iyi doktorlarınnz muderrislerinin vazifelerini var. Lâkin fakülle gibi bir müdrik bulunduğunu ilân müessescyi idare edebiiecek eyledi. üstadımız bulunduğunu ben bilıniyorum. Fakülıe Tıp faküllesinin bu lebliği, hocalarınm lıbbî lerakkıyalı mes'eleyi kapalnuş olınadı, lakip ellikleri ıddiasını da bilâkis işi alevlendirdi. Filhakika, fakulteyi lenkıl eden doğru bulnıaııı. Bir iki klasık kitap okuınakla, tıbbî doktorlanımzın ilk safında bulunan Mazhar Osman B. bu cereyanlan lakip ediyoruz, sanıyorlar. Mutlâka bir tebliğ üzerine diyor ki: "Fakiıheden, 20 seneden beri Tıbbıyeıniz olsıın deniyorsa, mahdııl büıçeli. devanısız kurak kalan bu muesseseden ıuüderrısleri çekilıniye kbar hançteki Turk iababelı editecek bir mekıep köfidır. O zaman fakiılıeye sarfetıiğiıniz para ile bu ınektepieıı çıkacak gençler; bir iki sene lahsile gönderıııek ııuimktiıı olur. Bu, bir içtihaıtır, gene iliınle reddedilebilir; hiddet ve şiddetle değil. Bılmelıdirler ki, bizim de kendileri kadar bu işlere aklımız erer." kanun lâyıhası vekâletçe ikmal edilıniştir. Lâyıha ıınumıi htfzüssıhha hakkında ınuhiın bazı esasaıı muhtevidir, yakında meclise verilecektir. Unıumi htfzüssıhha kanunu lâyıhasııu leıkik elnıek üzere Ankaraya giden Tıp fakullesi müderrislehnden doktor Server Kânıil Bey şehriınize avdel etmiştir. Servet Kâmil Bey diın kendisiyle görıişen bir ınuharririıuize deıniştir ki: ' Yenı hıfzüssıhhai uınuıniye Hıfzüssıhha kanunu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle