19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 OCAK 1989 HABERLER CUMHURtYET/13 j Yükseköğretimde vazgeçUmez 5 temel kavram YÖK değişince, her şey yerli yerine oturacak mı? Evrensel bir üniversite hangi temel kavramlar üzerine yükselmelidir? adeta kutsal kavramı bir türlü içimize sindiremePROF. HASAN YAZ1CI miş oluşumuzdur. Demokrasiyi tüm kurumlanyla tstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi uygulayabilmemiz için her şeyden önce bireyin fiYüksekoğretim Yasası'mn yakında değişeceği kir özgürlüğüne saygı duymayı benimsemeliyiz. b. Taklitçilikten uzak durmak: Özgün düşünsöylenti ve beklentisi yaygmdır. tzleyebildiğim kadarıyla yasa yapıcı hazırlamış veya hazırlamak ce üretmenin birinci duşmanı eleştiri özgürlüğüta olduğu (asarı hakkında universite çevrelerin nün kısıtlanması ise ikinci düşmanı da taklitçiden hiç olmazsa açık seçik fıkir sormaya niyetli liktir. Özgun ve taklit karşıt anlamlıdırlar. Bir bideğildir. Ana görevlerinden, var olmasınm temel lirnadamı için taklitçilik kendini inkâr etmektir. nedenlerinden en önde geleni fikir üretmek olan YÖK düzenini savunanlar sürekli olarak ileri Batı üniversite ise yasa hakkında fikir verrneye pek he üniversitelerine ne kadar yaklaştığımızı söylüyorvesli gözükmemektedir. Böyle bir "suskunluk" lar. Böyle üniversitelerden yayın kopyacıhğı yaiçinde yapılacak değişikliğin olumlu yönde ola pan, yani başka birisinin yayını kendi yayını gibi gösteren kişilere uygulanan yaptırımları bilmezcağını beklemek ise en azından safdillik olur. miş gibi davranıyorlar. Öğretim üyeleri dokunulBiltm üretiminrfe artış var mı? mazlıkta taklit ürünler verebilen bir ülkenin üniKonu hakkında sorulmayan kişisel düşünceleversiteleri hiçbir zaman uygar ulkeler üniversiterimi belirtmeden, yükseköğretimde güncel polileriyle bilimsel alışverişe giremez. Belki girerler tikayı özetlemek, konuyu gerekli çerçeveye oturtarna başları çok eğik girerler. Ancak iaklilin de mak da yararlı olacaktır. YÖK ile başladığı sanıimasın. Basit kaynak verYÖK savunuculan 1981'den bu yana yükseköğ meden ders kitabı kopyacılığından en özgün eserretimde olumlu yönde çok önemli değişiklikler lere kadar bilimsel ürün kopyacılığı YÖK önceolduğu kanısındadırlar. Üniversitelerimiz YÖK sinde de bütün utanç vericiliğiyle vardı. yöneüminde tarihlerinin en onemli atıhmını yapc. Bilgi alışverişinin vazgecilmezliğine tiolayımışlar, bilunsel ürünleri her geçen yıl giderek artmış, gene bu yıllar içinde universite özgürlük ve siyle uluslararası bilimsel kıstaslara inanmak: Biözerkliğj Batı'mn en ileri üniversitelerinde bile zor limadamlan arasında bilgi alışverişi zengin kitaplıklar, bilimsel dergilerde bilimsel hakemlerden rastlanan bir düzeye erişmiş. Bu üç sav arasında "mugalataya" en az elve geçen yazılar, bilimadamlarının yurtiçi ve yurtrişli olan bilimsel üriinlerdir. Sayın Yüksek Öğ dışı başka öğretim kurumlannda bilimsel fikirretim Kurulu Başkanı tarafından öğretim uyele lerin savunmalan gibi yollarla sağlamr. Uygar ülrine son gonderilen ve YÖK sisteminin basanla ke üniversitelerinde emeklerin ve para kaynağırını öven bir kitapçıkta (1) konuya değinümekte nın çok büyük bir kısmı bu işlevlere ayrılır. Halve belirli yurtdışı kaynaklara gore uluslararası bi buki hiçbir evrede iılkemiz üniversitelerinde kilimsel yayın yapan araştırıcılanmızın sayısında taplıklara, ciddi bilimsel dergilere ve üniversite1983'ten bu yana büyük artış olduğu renkli bir ter arası bilgi alışverişine gerekli yatırımlar yetegrafıkle \oirgulanmaktadir. Halbuki konu yakın rince yapılmamıştır. Aksine üniversitelerimiz sudan incelendiğinde ortaya çıkan gerçek şudur: Ta rekli kapalı kutular halinde kendi dediğini kenmamen bir rastlantı eseri 1983 yılına kadar, bi di dinler, uluslararası eleştiriye kapalı uzak kallimsel yayınların yazarlan arasında (ki günümuz mıştır. de çoğunlukla bir bilimsel yazının birden çok yad. Teknoloji hayranlığı ve yükseköğretime zarı vardır) salt birinci sırada gelen isimleîi liste olumsuz elkisi: Kendileri de yadsımamaktadırlar. lerine alan bu kaynaklar, 1983'ten bu yana aynı Ülkeyi halen yönetenler teknoloji hayranıdırlar. yazılann diğer yazarlarını da listelerine almaya Bilgisayarların sorunları bir çırpıda çözuverecebaşlamışlardır (2)! Nitekim bu yanlışı vurgula ği, yeterli araç ve gereç sağlandığında bilimadamyan diğer bir veri aynı süre içinde uluslararası ya lanmızın hemen özgün ürünler verebileceği göyın sayımızda belirgin bir artma olmamasıdır (3). rüşündedirler. Sosyal bilimler uvey evlat muameKonunun ciddiyeti ve bu verilerin ülkemizin lesi görmekte, ülkede kimse felsefeci, hukukçu, 9000'i aşkın öğretim üyesine gönderildiği düşü sosyolog, edebiyatçı olmak istememektedir. BinulUrse verilen grafıkteki keşke doğru olsaydı de raz abartmayla bu yeni modelde yukarıda saydıdığimiz yanlışın önemi daha iyi anlaşılır. ğımız sosyal bilimlerin yerini milli gelenek ve göYÖK v e i k i g ö r ü ş reneklerimiz almıştır diyebiliriz. Bu milli gelenek ve göreneklerde baa yanlış ve eksikler olabileceYÖK duzerünin karşısında ana hatlanyla iki ği ise tamamen unutulmuş gibidir. Sadece geligrup düşunce vardır. Birinci grup esas olarak şen teknolojinin beraberinde getirdiği sorunlara YÖK öncesini arzulamaktadır. Aynı grup için uniçare bulabilmek için bile özgün ürünler verebiversitelerimızi düzekmekte birkaç ufak değişiklen, sosyal bilim ağırhklı yükseköğretim kurumlikle YÖK oncesine geri donmek yeterlidir. Boylarına ivedi gerek vardır. Önce teknik sonra adil, lelikle yeniden kavuşacağımız özgürlük ve özerkönce teknik sonra uygar olamayız. lik ortamında istenilen düzeye er veya geç erişie. Yabancı dilde yükseköğretim: YükseköğreJecektir. YÖK'ün karşısında ikinci grup ise sayın Milli tim kurumlarımızın yabancı dil ile bugüne dek Eğitim Bakanı'mn önderliğini ya^uğı, özetle YÖK ilişkileri tek cümleyle özetlenebilir. Yabancı digibi bir kuruma kesinlikle gerek duyan ancak aynj lin amaç olmayıp, uygarlığı izlemek için bir araç kurumun hükumete ve dolayısıyla Büyük Millet olduğu unutulmuştur. Üniversitelerimizde yıllarMeclisi'ne karşı sorumlu olmasını savunan kişi dır yabancı dil sınavları yapıhp durur. Bu sınavlerden oluşmaktadır. Bu kişüere göre yükseköğ lar hemen daima çeviri smavlardır. Adaya hiçbir retimin ana sorunu YÖK'u kimin veya kimlerin zaman yabancı dildeki metinden ne anladığına yöneteceği sorunudur. Ne büyuk ibret derşidir ki Turkçe cevap verebileceği sınavlar uygulanmaz. YÖK savunucularının doğru olarak işaret ettik Halbuki ana amaç bilimsel yayın izlemek olduleri üzere YÖK zembille gökten inmemiştir. Ha ğundan sınav yöntemi de böyle olmalıdır. kikaten 1980 öncesinde de dunya görüşleri buSon yıllarda, milliyetçiliğimizin çok arttığıru sagünkü kanun yapıcıdan tamamen değişik olan vunduğumuz bu son yıllarda, üniversiteyabancı gruplar tarafından da YÖK benzeri bir modelin dil ilişkisine yeni bir boyut daha eklenmiş, üniisıendiği konuyla yakından ilgilenenler tarafın versitelerimizde yabancı dilde eğitim yapan fakuldan bilinmektedir. teler açmak adeta moda olmuştur. Anadilin fiSavımız yükseköğretim sorununun çerçevele kir üretmekte ne kadar önemli olduğu yadsınrini yukarıda çizmeye çalıştığımız uç ana kalıp maktadır. Adeta anadilimizin bilim üretmeye yetiçinde kesinlikle çozülemeyeceğidir. Çünkü her mediğini ve daha acısı bunu düzeltmeye de niyeüç görüşün esas olarak uzerinde durduğu ve çok timiz olmadığını tüm dünyaya ilan etmekle meşyanıldığı olgu, esas sorunlar olarak tanımlanan gulüz. Bu ne biçim ters bir milliyetçilik anlayışıözhık hakları, öğrenci politikası ve mali konula dır. Evrensel yabancı dillerden bir veya birkaçını rın hallolmasıyla yükseköğretim sorununun çö kesinlikle çok iyi öğrenelim. Ancak uygarlığı yazülebileceğidir. Oysa bilinmesi gereken, evrensel kalamayı bir parça umut ediyorsak anadilimizin bir üniversitenin altyapısmı ayn bir kavramlar di gelişmesi için vargucumüzle çalışalım. Hiç olmazzisinin oluşturduğudur. Bu kavramları içimize sin sa gelişmesini kosteklemeyelim. dirmeden yükseköğretimde yapacağımız her deYukarıda sunmaya çalıştığım yukseköğretimi ğişikliğin sonu hüsran olacaktır. Nedir bu kav düzeltmek hevesinde olan birçok kişiye çok soramlar: yut gelecektir. Ancak kesin kanım odur ki söz koEvrensel ••iversilenin altyapısı nusu kavramlara inanmadan hazırlanacak hera. Eleştiri özgürlüğü: Başka bir yazımda yük hangi bir yükseköğretim yasasında, bu kavramseköğretımin bilgi üretmek, bilgi aktarmak ve ları çok titizlikle korunmadan uygar ve evrensel topluma zor durumlarda yardımcı olmak gibi üç bir üniversite kuramayız. Aynı kavramların yerana işlevi olduğunu belirtmiştim (4). Esasında bu leşmesi için özgürlük ve özerklik dahi yeterli deüç işlevde de ortak payda özgur fikir üretmektir. ğildir. Hele binaların, unvanların ve göz boyayıBu kavramda en uzak gibi görunen bilgi aktar cı teknolojinin bu kavramlarla hiç ilişkileri yokmada dahi esas amaç oğrenciye ileride karşıla tur. jacağı sorunlar karşısında fikir üretmesini öğretmektir. Fikir üretmek ise daima eleştiri, yanı du Kayaaklar /. Kasım 1981 • Kasım 1988 Donemmde rumdan hoşnutsuzluk ile başlar. Tüm ilgili kişiYukseköğreıımdeki Getışımler. Meıeksan ler hoşgörsunler YÖK'ün hakikaten çok kısıtlaLtd. Şti. Ankara dığı eleştiri özgürliiğü, YÖK öncesinde de pek 2. A. Onat. Turk KardiyoL Dern. Arşv. 15: yoktu. Ö devrede de çatlak ses çıkaranların işle176, 1987. ri pek iyi gitmezdi. Bundan böyle de iyi gidece3. K.CGuven. Cumhunyet Gazetesi, 5.1.1989 ğine dair bir belirti yoktur. Bu umutsuzluğun ana 4. H.Yazıeı. Cumhuriyet Gazetesi (Bilim nedeni toplum olarak eleştiri özgürlüğü denen o Teknik) 13.6.1987. Konuk yazar OECD rektörlerinden Doğramacı'ya destek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara'da yapılan ve OECD'ye üye ülkelerden 24 rektörün katıldığı "Yüksek Öğretimde Yönetim" konulu konferansın son gunünde yabancı konuklar "YÖK'ür. başanlı bir uygulama olduğunu" savundular. Hilton Oteli'nde 3 gün süren toplantıda alman kararlan bir bildiri ile açıklayan OECD temsilcisi Peter Lykke, üniversitelerin siyasi iktidarların yönetimi ve denetiminde bulunmalannın bu kurumlann poliüze olmalanna yol açabileceğini söyledi. Bildiride üniversite rektorlerinin seçimle veya atama ile göreve getirilmelerinin i»e özerklikle ilgisi olmadığı hususunda görüş birliğine varıldığı belirtildi. Yabancı ve Türk rektorlerinin oluşturduğu çalışma gruplannda üniversitelerin yönetimmali sorunlarına ilişkin görüşler tartışıldı. Konferansa katılan yabancı rektörler, YÖK sisteminin Ingiliz üniversite sistemine yakın ve olumlu olduğu görüşünü dile getirdiler. Fransız Rektörler Komitesi Başkanı Frezal da Fransa'da YÖK'e benzer bir kurumun oluşturulması için girişimde bulunulduğunu, ancak siyasi otoritenin desteklememesi nedeniyle bu girişimin sonuçsuz kaldığını bildirdi. Rektörler, genel değerlendirmelerinde "YÖK'ün üniversite sistemine yararlı bir organ olduğu" gorüşünde birleştiler. Konferansa katılan uyelerin en özerk universite olarak İngiliz ve ABD üniversitelerini seçtiği bildirildi. OECD rektörler temsilcisi Peter Lykke'in okuduğu konferans ortak bildirisinde şu görüşler dile getirildi: "Konferansta devlet universiteleri ve özel üniversiteler üzerinde durulmuş ve genelde devlet üniversitelerinin büyük olçüde özel sektör tarafından desteklendiği; öte yandan özel üniversitelerin ise genel olarak mahalli ve federal hukümetler tarafından yardım gordügü göz önunde tutularak bunlar arasında kesin bir aynm yapılmadığı sonucuna vnnlmıştır. Özel üniversitelerin yonetiminde bazı kolaylıklann mevcut olduğu hususunda göruşbirliğine varan konferans, kazanç amacı gütmeyen bu kuruluşlann hükümetlerden yardım almasımn yaran üzerinde durmustur. Üniversite özerkliği üzerinde duran konferans heyeti OECD ülkeleri içinde üniversitelerin en özerk olduğu lespit edilen İngiltere ve ABD üniversite rektorlerinin veya üniversitenin yetkili yöneticisi durumunda olan başkanı ve>a Vis Şansölye'lerin üniversite öğretim üyelerinin katıldığı kunıllarda seçilmediği, bunun yerine, Türkiye'de Yükseköğretim Kurulu'na tekabül eden konseyler veya üniversitelerin mütevelli heyetleri tarafından adaylann tespiti ile yapılan çaltşmalar sonucu ve atanma yolu ile görev başına getirildiği tespit edilmiştir. Öte yandan öğretim üyelerinin oylarıyla ve seçim yoluyla görev başına getirilen rektörler ile yönetilen üniversilelerle özerkliğîn, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'ne nisbetle çok daha az olduğu sonucuna vanlmıştır. Bu da üniversite rektörierinin seçimle veya atama ile göreve getirilmelerinin özerklikle ilgisi olmadığı hususunda konferansa katılanlar görüş birliğine varmışlardır. Üniversitelerin siyasi iktidarların yönetimi ve denetiminde bulunmalannın ve bu suretle üniversitelerin politize olmalannın tehlikesi de dile getirilmiştir. Üniversile eğitim modellerinin çeşitliliğinin yanı sıra mütevelli neyet, konsey ve yükseköğretim kunılları gibi organların yararlan üzerinde ittifak hasıl olmuştur." YÖK Başkanı Prof. Dr. thsan Doğramacı da, OECD Rektörler Komitesi'nin Türkiye'de gerçeklestirdiği toplantı sonucunda ortava çıkan görüşlerden YÖK'ün olumlu bulunduğu izlenimini edindiğini "Yüksek Öğretimde Yönetim" Konferansı i Gençlerin okııma alışkanhğı yok" ANKARA (Cumhuriyet söyledi. Bürosu) Devlet Bakanı UBA'nın haberine göre konfeCemil Çiçek, gençlerin ransa katılan konuklar, "Üniverkitap okuma sitelere polis girmesi doğru mu? Sayın Doğramacı üniversiteye po alışkanltğırulun yoksun olduğunu betirterek, lis girmesini olumlu bulduğunu söylemişti. Sizler bu konuda ne gençlere okuma alışkanlığı düşünüyorsunuz?" şeklindeki sokazandırma doğrultusunda ruya cevap vermeden söz alan çalışmalar başlatılacağını Doğramacı şunları söyledi: bildirdi. Çiçek, düzenlediği "Ben, üniversitelere hiçbir za basm toplantısında, "Bir . man polis çağırmadım. Bu polis araştırmaya göre gençlerin cağırma olayı anarşi döneminde çok büyük bir bölümünün bir fabrikada yapıldı. O zaman son bir yılda hiç kitap grevler vesaire varken, adam ada okumadığınm anlaşıldığını mı kırarken, bir fabrikaya, 11 vak söyledi. fın sahibi bulunduğu bir fabrikaya böyle bir çağrı vapılmıştır, üniversitelere böyle bir cağn yapılmamıştır." İSTANBUL (AA) OECD Rektörler toplantısımn üçüncüsunün 26 Ağustos 1989 gü Boğaziçi Üniversitesi'nde , bir grup öğrenci, 80 nü Federal Almanya'nın Trier Üniversitesi'nde yapılması karar arkadaşlannın okuldan laştınldı. atılmalarım protesto için oturma eylemi yaptılar. Yabancı Diller Yüksekokulu önünde biriken yaklasık 50 öğrenci, okul binasına girerek ' koridorda oturdular. Öğrenciler, 1984 yılından itibaren dil barajmm katdınlmasıyla, okutu kazanan koiej mezunu olmayan arkadaşlannın bitirme sınavında başarısızl'ğa uğrayarak okuldan atıldıklarını belirttiler. BoğaziçVnde oturma eylemi İptal istemine ret ANKARA (AA) Anayasa Mahkemesi, "fuhuşu kendine meslek edinen" kadınlarla ilgili ırza geçme ve kaçırma fiillerindeki ceza indiriminin anayasaya aykırı olmadığma karar P f l l f I f İ A İ n ' p fahrİ rinlftnrllllc EKonometriye Katkılarmcian dolayı 1980 yılmda Nobel verdi. Anayasa Mahkemesi; r I U I . I \ I C I I I C l a i l l l U U I V U I I l U I V Q dü | ü k a z a n a n p r o f iawrence Robert Kleıne Bilkent Antalya 2. Ağır Ceza Üniversitesi tarafından fahrı doktora unvanı verildi. Bilkent Üniversitesi Rekiöaı Prof Mittıat Çoruh, duzenlenen Mahkemesi'nin TCK'nın törende yaptığı konuşmada, Prof. Klein'in uluslararası boyutta ekonomik politika oluşturabilme konusunaaki bakonuyla ilgili maddesinin şarılarından söz ett. Klein'in taşıdığı ustün nıtelikler nedeniyle fahri doktorluk unvanına layık göruldüğunü beliriptal istemini dün karara ten Prof. Çoruh, Klein'e fahri doktorluk beratmı sundu ve kep giydirdi. Prot. Klein'in de yaptığı kısa konuşmada, bağladı. Mahkeme, söz Bilkent Üniversitesi taratından kendisine verilen fafm doktora unvanmdan dolayı duyduğu memnunıyeti dile getir konusu madde ile ilgili di. Törende, YÛK Başkanı Prof. Dr. Ihsan Doğramacı da bulundu. (Fotoğraf: AA) iptal istemini reddetti. YÖK'ün büyük atağı. GENCAY ŞAYLAN ANKARA Programa göre 911 ocak tarihleri arasında Ankara'da toplanacak olan "Uluslararası Yüksek Öğretimde Yönetim Konferansı" hızını alamadı, bir gün daha sürüp dün sona erdi. Konferans, Sayın Prof. Dr. İhsan Doğramacı ve YÖK için bir bakıma tam bir zafer ile sonuçlandı. Konferansa katılan ve çoğu OECD ülkelerine mensup akademisyenler arasında çok ünlü kişiler de vardı. Örneğin Pennsylvania Üniversitesi'nin Nobel ödüllü profesörlerinden Lawrence R.Klein, ilk gün "Üniversite Öğretimi ile Ekonomi Arasındaki tlişkiler" konusunda bir konuşma yaptı. Ekonomistler arasında Keynesçi çözümlemelere bağlıhğı ile tanınan Profesör Klein'in güncel ekonomik sorunlar ve yaklaşımlar üzerindeki görüşleri kuşkusuz Türk kamuoyu için çok ilginç olacaktı. Ancak konferansı düzenleyenlerin, katılanları adeta bir devlet başkanı gibi koruma ve kollama altına almaları, etraflarında sağlam bir duvar örmeleri bu kişilere ulaşmayı oldukça zorlaştnmıştı. Konferansı örgütleyen komite, Karadeniz, Fırat, Bilkent, ODTÜ. Ondokuz Mayıs ve Boğaziçi üniversiteleri rektörlerinden oluşmaktaydı. Konferansın açılış otururaşarak izin alabilmişti. Konferansm sonuçlan dün OECD temsilcisi Peter Lykke tarafından okunan bir bildiri ile basına duyuruldu. Bildiri içinde göze çarpan en ilginç noktalardan biri OECD ulkelerinde en ozerk üniversitelerin öğretim üyeleri tarafından seçilmediği, "bunun yerine Türkiye'de Yüksek Öğretim Kurulu'na tekabül eden" kuruluşlar tarafından "atama yolu ile göreve" getirildiğiydi. Bildiride buna ek olarak yöneticilerini öğretim üyeSayın Doğramacı'nın konuşma lerinin seçtiği üniversitelerin "çok sındaki ilginç nokta, üniversitele daha az özerk" olduğu \urgularin işlevlerini daha iyi bir biçim nıyordu. de yerine getirebilmeleri için keBildiride üzerinde durulan bir sinlikle siyasi iktidarın denetimi diğer husus da üniversitelerin sialtına girmemeleri gerektiği'di. yasi iktidarlann denetim ve yoneParlamentonun ve üniversiteye timinde bulunmasının yarattığı kaynak ayıran, bütçe tahsisi yapan politize olması tehlikesiydi. ÖrneMilli Eğitim Bakanlığı politika ta ğin üniversite yöneticilerini devlet yini, koordinasyon ve yönetimde başkanının ataması, bir sosyalsöz sahibi olmamalıydı. demokrat vakfa üye olmuş olmaGenel oturumlar ve başına ka nın rektörluğu engellerken, devlet palı komisyon çalışmaları ile yu başkanı katında Aydınlar Ocağı, rutülen konferansa katılım çok sı TÜSİAD gibi derneklere yakınlınırlı kaldı ve yabancı konuklar ço ğın rektörluk için bir avantaj oluşğu zaman çok küçük gmplara ko turması "politize olma" sayılmınuşmak zorunda kaldılar. Bunun yordu. Ama kamu kaynaklaruıı başlıca nedeni organizasyon ko kullanan üniversiteler üzerinde mitesinin çağnları çok sınırlı tut parlamentonun ve hukümetin bir masıydı. Örneğin ODTÜ Rektoru denetim ya da politika tayini yetProfesör Saatçıoğlu, üniversitesin kisine sahip olması politizasyon deki bölüm başkanlarmın katılı tehlikesi olarak irdeleniyordu. Bu mı için Doğramacı'dan epeyce uğ durumun da çağdaş üniversite munda bir konuşma yapan Profesör Doğramacı, önce uzun uzun Osmanlı İmpatatorluğu'ndaki yükseköğretimden, medreselerden söz ettikten sonra cumhuriyet dönemine eğilerek 1980 oncesi üniversitenin akademik yönden nasıl zavallı bir duruma düştuğünü anlattı. Profesör Doğramacı. bilinen görüşlerini tekrarlayarak YOK düzenlemesi ile Türk üniversileleıinin ileriye doğru büyük bir hamle yaptığını vurguladı. kavramı ile bağdaşmayacağı konferansa katılan üniversite yöneticilerine ve yabancı akademisyenlere kabul ettirilmiş oluyordu. Sonuç olarak görkemli konferans YÖK için önemli bir atak olanağı sağlıyor, mevcut sistemin ne kadar çağdaş ve özerk olduğu yabancı akademisyenlere tasdik etürilmiş oluyordu. YÖK sistemi uzun bir sureden beri ülke içinde giderek artan yoğunlukta eleştirilmekteydi. Önemli olan nokta üniversitelerin, öğretim üyelerinin artık suskunluktan sıyrıhp seslerini yükseltmeye başlamalarıydı. Bu arada hükumet ve özellikle Milli Eğitim Bakanı, YÖK sisteminin çeşitli sakıncalar içerdiğini ve değiştirilmesi gerektiğini belirtmekteydi. Bu ortamda böyle bir konferansın YÖK sistemini savunanlar için etkin bir silah olacağı düşunulmüş ve bu doğrultuda başta Amerikalılar olmak uzere çeşitli OECD ülkeleri ile temas kurularak gerekli mali destek sağlanmıştı. Bunun Sayın Doğramacı'nın başarı hanesine yazılacak bir gelişme olduğuna kuşku yoktu. Başarılı bir girişim sonucu elde edilen bu dış desteğin farklı ve çeşitli çevrelerden YÖK'e yöneltilen eleştirileri ne ölçude etkileyeceği onumüzdeki günlerde açıklık kazanmaya aday gözükmektedir. YSK'dan döndü ANKARA (ANKA) Bursa il merkezinde Osmangazi, Yıldırım ve Nilüfer adıyla üç ilçe kurulmasına ilişkin 3391 ' sayıh yasada, Emek kasabasının Osmangazi ilçesine bağlandtğınm belirtilmesi unutulunca, YSK, DYP'nin itirazı üzerine Emek beldesinde belediye başkanlığı ve belediye meclisı uyeliğı seçiminir, yapılmasma karar verdi. Milli Eğitim'de Türk bilgisaynn 4NKARA (A A) * TÜBtTAK'm geliştirdiği ilk Türk bilgisayannı, HESİA elektronik firması üretecek. HEMA, Milli Eğitim Cençlik ve Spor Bakanlığı 'nın "bilgisayar destekli eğitim projesinde" de kullanılması tasarlanan kişisel bilgisayar prototipinden, mart ayına kadar 100 adet üretecek. Tıp asistanları dertli SAÖL1K... SAÖL1K... SAÖLIK... SAÖLIK... SAĞLIK... SAÖUK... SAÖUK... SAĞLIK... SAĞLIK... SAÖLIK... SAÖ însanhğın ölümden bile daha korkunç efendisL. Ağrıları, sızıları Büyük hümanist Mbert Scfaweitzer'in "İnsanlığm iüümdetı bile daha korkunç efendbr olarak lanımladığı k ağrriardan kurtulmak, "Infrarex Fizik Tedavi Cihazı" ile artık çok kolay... dindirin. fizyo TEDAVİ REHABILITASYON MERKEZİ ZEKÂ ÖZÜRLÜYE BURS DİTEKS Örme Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. 412 yaşlannda, zekâ özürlü bir çocuğa bir yıllık eğitim bursu verecektir. Başvuru için: Özel KÜÇÜKBAHÇE ZEKÂ ÖZÜRLÜ ÇOCUKEVİ 366 70 81 Beyin ve Sinir Cerrahı Infrarex nedir? Infrarex. devrıtn >aratacak nılelıkte, yepyeni bir Fızık Tedavi Cihazı'dır. lnfrarex Fızık Tedavi Cıhazf nın yaydığı kızılolesı îbinlar (Enfraruj), dokunun dcrınliklerıne kadar nufuz ederek vucutla yararlı bir etkı me>dana gctırır. Adale genlimkrinı ve kasümalannı gevşetır lllıhaplanmayı. yangıyı azalur ve MAFSAL İLTİHABIBL'RSAN İLTtHAPLANMASIÇEŞİTÜ KOL AĞRILARISINCZİTSIRT AĞR1L ARlLUMB AGOROMATİZMAŞİDDETLI SİNİRSEL AĞRILAR (NEVRAUİ)BAŞAĞRISIMİGRENMAFSAL BURKULMALARIKİREÇLENMELERTENtSTEN tLERİ GELEN KOL AĞRILAR1SPORCULARIN ADALE AĞRILARI Ue diğer Kas ve İskelet Sıstemleri'ne an ağnlan ve stalan dindırir. YÜZDEKİ StVİLCELERİ yok eder. CİLT KIRIŞIKLIKLARINI gıderir. İşte Infrarex îabıı ve hıçbır yan elkısı olmadan guneşin "lnfraruj Havat Isınlan" savesındc airılarınızıderhal ve tumuyle \ak cder. Romadzmal hastalıklar Merkezı smır sistemi Dozuk'uklan (Multıpl Skleroz, Parkınson Hefnıpleıı. Parapleıı. vb) Mıgren ve diğer başağnlan Pettfenk sınır sıstemı zedelenmelerı (Smır kesısi felçlerı, dısk hernılen ve sınır amelıyatı sonrası bakımları) Ortopedık fıastalıKtar (Skolyoz duruş bozuklukları kırık burkulma vb travmatılı Ourjmlar amelıyat sonrası eğıtımlen konularinda rıızmet verılmekted'r Ihlamur yolu, Kuyulu Boslan Sokak Gücer Ap. no 46/A O. '0 Teşvıkıyelstanbul Tel 131 32 33(3f 71 11 Çalışma saatleri (9 0018.00) OP. DR. ÜMİT ZENGİN Kırtasiyecı Sokak, Danişbey Apt. K: 1 (Vakko Arkası) Altıyol/Kadıköy'deki muayenehanemde hastalarımı kabule devam edıyorum. Tel: 345 07 15 (16.0019.00 aası) ANKARA (AA) Asistan doktorların dörtte birinin bu mesteği seçtiğine pişman olduğu, üçte birinin de ileride mesleği bırakmayı düşündüğü belirlendi. Tstanbul Tabip Odası tarafından 394 asistan arasında yapılan ankette eğitim hastanelerindeki asistanların büyük çoğunluğunun, ekonomik durumlarından ve bulunduklan sosyal statüden hoşnut olmadıklan belirlendi. Ankara Tabip Odası'nın bülteninde yer alan anket sonuçlarma göre, asistanların yüzde 74'ü, "Bugün meslek seçiyor olsamz, hekimliği seçer "Ağrt stzt btrakmaz" TURKİYE MUMESSİLİ AKTAŞ FİLM SAN. ve TİC. A.Ş. Aöres Harrvdıye Cad Aıt<n Han Kat 3 No 103 Sırkecı Islanbul Tel 522 25 07 520 13 96 527 14 24 Posıa Odemelı fıyalı 57 500 Tl <KDV datıılcto ) Banfca Havalesı ile f yatı 55 000 ıKOV da^ıkiıf l Yefle» Ampul Fıyalı 10 000 Tl IKDt/ dahılclır) Banka Hesap No AkDank S'rtıecı ŞubesJ 4314 Fizik Tedaıi Cibazı. ALMAN HASTANESİ PROF. DR. ALAEDDİN VARDAR Damar Cerrahisi • Roppler Sonografi ile Arter Tetkiki • Areriografi • Varislerin Tedavisi Sıraselviler Cad. 119Taksim Doktorlordan tehdidi ANKARA (UBA) Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Selim Ölçer, doktorların "her an" eylenı yapabilecekleri konusunda yetkilileri uyardı. Ölçer, sadaka niteliğindeki ücret artışlarından doktorların memnun kalmadığını belirterek, "yemek yememe", ücret artışlarını almama biçiminde, kendiliğinden gelişen eylemler olabileceğini söyledi. A TO Başkanı Dr. Selim Ölçer, düzenlediği basm toplantısında doktorların ücret artışının 40 bin lira gibi "komik" bir rakam olduğunu, bunun "sadaka" niteliğini taşıdığmı öne sürdii. sorusuna mısinız "Haytr" cevabını verdi. KALBİNİZİ KORUYUNUZ TürkKalpVakfı Ondokuz Mayıs Cad. No: 8 Şişli Muayene ve kontrol için: Tel: 175 12 45 »148 58 66 Muayene için randevu alınız. Tel.: 151 77 00 MAKADİ, BAĞIRSAK HASTALIKLARINDA TEHLİKE, TEŞHİSTE YANLIŞLIK VE GEÇ KALMAKTIR o PROCTOMED KLİNÎĞÎ Muayene: 14.00 19.00 Lütfen randevu alınız Büyükçiftlik Sk. No: 2 Nişantaşı Tel: 146 27 05 DİŞ HEKİMİ MEHMET YAVUZ i ğ Cad. No: 80/3 Atamtürk Apt. kuyubaşıKADlKÖY Tel: 336 92 51 I Temmuz 1VM lanh ve M72 \aidt *cfcr rV Süj/t*. Vı\ıu/ Yurthm BakaHİıÇı Tretovı Htzmctlen (,rnet Mmiurtuİu'mUn zararı huiunmattıiutü datt nnu\ uitnmtMir ,'j? X*
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle