18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER koltuklar, kanepeler, halılar hep birilerinin bağışı olacak. Fonda birikea paraların kullanılış biçimi serbest bıraküacak. Yargıçlar alım satım işiyle uğraşacak. Ve parayı verenin dudüğü çalacağı yolunda bir anlayış yerleşip kalacak. Belki daha görkemli binalar kurulacak, lojmanlar yapılacak, ama kesinlikle yargının onuru kalmayacak. Bize göre başta gelen sorun, bu sorundur. gıçlar yeni atamalar korkusuyla yatıp kalkıyor. Hepsi eylülde çıkacak kararnameyi konuşuyor. Atamalar bir karabasan olup çıktı. Biz, yargı yılı açılışında, yargıyı saran bu bunalımı dile getirmeyi kaçınılmaz bir görev sayıyoruz. 5 EYLÜL 1988 Tenmuız Kararnamesi ve Yargı Bağınısızlığı Yargı bağımsızhğını gerçekleştirmeye çâlışmalıyız. Bırakahm, anayasa durduğu yerde dursun. Artya, 2461 sayılı "Yargıçlar ve Savalar Yüksek Kurulu" yasasıyla 2802 sayılı "Yargıçlar ve Savcılar" yasasını ele alıp yeni düzenlemeler sunmalıyız. Çok değil, 'yüksek kurula bakanlık dışında bir bina sağlanmalıdır. Kendisinin ayrı bir sekretaryası olmahdır. Ve kurul üyeleri başka görevleri bırakıp yalnız bu görevi yapmalıdır. Ancak o zaman atamalar bakanlık sultasından kurtulup kurul güvencesine kavuşur. CÜMHURİYETTE/V OKURLARA... OKAY GÖNENSİN Demokrasi ve yargı Hemen belirtelim ki, bağımsız yargı demokrasinin ve hukuk devletinin koruyucu kalkanıdır. Bu nedenle, demokrasiye ve hukuk devletine ilişkin sorunlar, bağımsız yargı sorunundan ayrı tutulamaz. Tüm yasaklar kalkmış olsa bile, yargı bağımsızlığı sağlanmadan doğru bir demokrasi kurulamaz. Ama bakıyoruz, yargıda yapılan yıkımla bir ilgilenen yok. Muhalefet ve basın temmuz atamalarını hiç konuşmuyor. Oysa, belki eylülde yeni adımlar atılacak. Mutemet yargıçlar il ve ilçe seçim kurulu başkanı olacak. Acaba, bu koşullarda seçim güvenliğini kim sağlayacak? Fon yasası durdukça, adalete nasıl güven duyulacak? Hiç değilse, yargı yılının açılışı nedeniyle konuyu ele almalıyız. Adalette ticaret dönemini başlamadan kapatmalıyız. Eylül kararnamesinin yaratabileceği kötulüklere karşı uyamk davranmamalıyız. Ve asıl önemlisi, yargı bağımsızlığını gerçekleştirmeye çâlışmalıyız. Bırakalım, anayasa durduğu yerde dursun. Ama, 2461 sayılı "Yargıçlar ve Savcılar Yüksek Kurulu" yasasıyla 2802 sayılı "Yargıçlar ve Savcılar" yasasını ele alıp yeni düzenlemeler sunmalıyız. Çok değil, yüksek kurula bakanlık dışında bir bina sağlanmalıdjr. Kendisinin ayn bir sekretaryası olmahdır. Ve kurul üyeleri başka görevleri bırakıp yalnız bu görevi yapmalıdır. Ancak o zaman atamalar bakanlık sultasından kurtulup kurul güvencesine kavuşur. Eğer, bu kadarı bile yapılamayacaksa, çok yazık. Bilelim ki, ulkemizde yargı bağımsızlığı yok olmuştur. Açılış törenlerinde ne söylenirse söylensin boştur. Atamalar konusu Aynca sözünü ettiğimiz ikinci adımla 800'ü aşkın yargıç (hallaç pamuğu gibi) oradan oraya atılmıştır. Eyüp'teki insanın Zeytinburnu'na, Kadıköydekinin Üskudar'a, merkez adliyedekinin Bakır köy'e gonderilmesinin açıklanabilir hiçbir yanı yoktur. Bu atamalarla, en azından her dosya için sağlanan onalama üç yıllık çalışma birikimi yok edilmiştir. Yani, davalar bir tıkanıklığa itilmiştir. Şimdi, durup dururken her dosya yeni bir yargıç önüne gelecektir. Ve o yeni yargıç da başka bir atamanın düşünu gorecektir. Elbet, böyle bir uygulama sıradan bir yanlışlık değildir. Yapılan işin amacı yargıya göz dağı vermektir. Temmuz kararnamesi ile bize yakın olanlar lojmanı alır, dilediği yerde kalır, diğerleri kendini ya orada bulur, ya burada bulur denilmiştir. 88/34721 sayılı bu karann yalnız ilk sayfasına bakanlar, 13. sırada "Kadıköy Ağır Ceza Mahkemesi Başkam'nın Beyoğlu Asliye Ceza Mahkemesi'ne atandığını" görurler. Peki, bu atamanın hukuk içinde yeri ne olabilir? Hiç Kadıköy Ağır Ceza Malıkemesi Başkanı, Beyoğlu Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderilir mi? Hele o yargıç, görev yaptığı yerde ilçe seçim kurulu başkanıysa, bu durum düşündürücü değil midir? Ve aynı yargıç iktidar partisinin bir seçim eylemini yasaya aykın bulup durdurmuşsa, insanın aklına baskıdan başka ne gelir? Herkes bilmelidir ki, Temmuz Kararnamesi yargıda büyük bir panik yaratmıştır. Şimdi, butun yar Dram... / karşısında bu ülkedeki Kürtlerin Türkiye'ye rak birliklerinin geçen hafta giriştikleri yoğun saldırı sığınmalannı ilk kez gazetemiz bütün boyutlarıyla gündeme getirirken, 30 ağustos tarihli manşetimiz şöyleydi: "Irak sınırında dram". Olayın çapından kuşkusuz Ankara'da en ust düzeyde yetkililer haberdarken kamuoyu önüne en geniş biçimde çıkaran Cumhuriyet oldu. Arkadaşımız Erbil Tuşalp o sırada, referandum öncesi nabız programı çerçevesinde bölgede bulunuyordu ve hemen referandumu bırakıp Iraklı Kürtlerin toplandıkları bölgeye gitti. Göç sürerken tam olayın ortasında bulunan tek gazeteci olan Erbil Tuşalp'in sıcağı sıcağına aktardıklan, sezgilerimizi fazlasıyla doğruluyordu. Nitekim daha sonra diğer basın organları da olayın boyutlarını yansıttılar. Bu arada Cumhuriyefin haberlerinin hep önde olması nedeniyle yabancı ajanslar da haberlerinde gazetemizi kaynak gösterdiler. Olayın izlenmesi için tek gazetecinin fiziksel gücünün yetersiz kalacağını görünce İstanbul'dan Halil Nebiler ve Erdoğan Köseoğlu arkadaşlanmızı da acele bölgeye gönderdik; daha sonra İdris Akyüz de onlara katıldı. Yöredeki muhabirlerimiz, Siirfte Cengiz Mumay, Diyarbakır'da Ziya Aksoy, Hakkâri'de Mecit Öztunç da bütün çabalanyla ekibe katıldılar. Bir arkadaşımız Hakkâri'yi merkez tutuyor, bir grup Uludere'ye inerken diğer grup Yüksekova'ya geçiyor. Erdoğan Köseoğlu sırtında faksı Çukurca'da fotoğrafhane arıyor, fotoğraflannı basıyor... Arkadaşlarımızın bu yoğun çalışması sürecek, çünkü bu olay ve sancıları kolay dineceğe benzemiyor.. • Iraklı Kürtlerin göçü olayı, gerginleşmeye başlayan siyasal ortama olan dikkatin yönünü değiştirirken iktidar ve muhalefet liderleri yurt gezilerine başladı. Ankara temsilcimiz Yalçın Doğan Başbakan Özal'ın peşinde bir oraya bir buraya koşuştururken, İzmir temsilcimiz Hikmet Çetinkaya 10'u aşkın ilde siyasal havayi yazdıktan ve iki günlük bir dinlenmeden sonra yeni turlara başladı. Uğur Mumcu, Ali Sirmen ve Mustafa Ekmekçi de liderlerin geçtikleri yeherde yarattıkları tansiyonu Yalçın Bayer'/n hazırladığı ayrıntılı programa göre izleyecekler. Bu arada propaganda dönemine girilmesiyle, siyasal parti ilanları da ANAP ile birlikte başladı. Kimi okurlarımız bu tür kampanyalarda siyasal içerikli ilanların gazetemizde yer almasını eleştirmektedir. Siyasal ya da ticari nitelikteki ilanlar kbnusunda Cumhuriyefin tutumu tüm dünyada her tür gazetenin tutumu gibidir, yani ilanın içeriğinde yasal bir sakınca olmaması, başka ı kişi ya da kurumlara ' haksız saldırı niteliği taşımaması, yasalara göre suç olan fiillere övgü bulunmaması.. Bu ilkelere uyması koşuluyla siyasi ya da ticari nitelikte ılanının yayımlanmasını ıstemek, herkesin hakkıdır. TURGUT KAZAN İstanbul Barosu Avukaüarından Bugun yeni yargı yılı başlayacak. Parlak torenlerde güzel sözler söylenecek. Kimi hukuk diyecek, kimi bağımsız yargıyı övecek. Mülkün temeli sayılan adalet üzerine çeşitli demeçler verilecek. Bunları hep birlikte dinleyeceğiz. Bazen gülüp bazen sinirleneceğiz. Doğrusu, biz bir açilış yazısı yazmayı hiç diışunmedik. Ama, son günlerde yargıya ilişkîn olarak beliren tehlikeleri görünce, açılışı ele aJarak bu durumu sergilemek istedik. Geçen gunlere şöyle bir baktığımız zaman, iki önemli adım atıldığıru gorüyoruz. İlkin, 3454 sayılı "Adalet Fonu" yasası çıkarılıyor ve hemen ardından 10.7.1988 günlü Resmi Gazete ile Temmuz Kararnamesi yayımlanıyor. Adalette ticaret Birinrisiyle, resmen adalette ticaret dönemi başlıyor. Artık, hakkını arayan insana yasa zoruyla dosya satılacak. Ve devlet yurttaştan dilediği kadar bedel alacak. Bu yolla yargıya gelir sağlanacak. Ardından, 647 sayılı yasanın verdiği olanaklar aynı amaçla kullanılacak. Yargıç para cezasını erteleme yahut hapis cezasını çektirme konularında hep bu gelir sorunuyla karşı karşıya kalacak. Yani, vicdani kanaat adalete yabancı unsurlardan oluşacak. Daha çok lojman, daha çok olanak umuduyla hükümler kurulacak. Üstelik, adalet için kampanyalar açılacak. Oturulan ev, binilen araç, adliye binası, masa, kürsü ve Yargıda bunalım Evet, ulkemizde yargı tam bir bunalım yaşıyor. Ancak, bu bunalım bina, lojman, kadro ve maaş gibi sorunlardan kaynaklanmıyor. Elbet, bu sorunlar çok önemlidir ve yargı organına yaraşır biçimde çözülmelidir. Çürikü, deraokrasilerde yargı, devlet gücünü kullanan üç temel erkten biridir. Ve sağlam bir hukuk devleti için, sağlam bir yargı organı gerekir. tşte, biz bunalım derken, bu temel niteliğe dönük bozulmayı kastediyoruz. ARADABIR ISMET KEMAL KABADAY1 Em. C. Savcısı OKURLARDAN Hukuk öğrencisinden öneriler Hukuk fakülteleri, avukat, sava, yargıç gibi hukukçular yetiştirir. Bu amaçla kurulmuş başta İstanbul, Ankara, lzmir olmak üzere birçok fakülte bu konuda hizmet vermektedir. Ancak özellikle büyük şehirlerimizde bulunan fakültelerde, mevcut fazla olduğundan amfîlerde verilen eğitim çok verimsiz olmaktadır. Okullardaki sınav dönemleri ise tam bir karmasa içinde geçmektedir. Hiçbir şekilde sağlıklı bir eğitim gördüğümüzü söyleyemem. Tabii eğer eğitim, yılda 4 ara sınav ve yıl sonu sınavlan ise ona bir şey diyemem. Hukuk fakültelerinde birçok sorun birarada yaşannıak tadır. Bunlardan biri de sınavlardaki "objektiflik" konusudur. Oğretim elemanlanmn (istisnalar hariç) giderek objektiflikten uzaklaştıklannı gözlemlemekteyiz. Tek dersten mezuniyet aşamasına gelip de bir türlü mezun olamamak, vize alamadı diye ilişiğinin kesilmesi, ders tekrarları vb. sorunlar öğrencilere çok zor günler yasatmaktadır. Tüm bu sorunlara çare' olarak, smavlartn bilgisayarla yapılması ve değerlendirilmesini ^örüyorum. 56 bin kişittk bir kitlenhı sınav sorunlannı asgariye indirmek, başarı düzeyini yükseltmek amacıyla, objektif, adil bir sınav sistemi olan bilgisayarü sisteme acil olarak geçilmelidir. Bu konuya en iyi örnek, sınavlan bilgisayarlı sistemle yapılan Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi deneyimidir. ANKARA HUKUK FAKÜLTESfNDEN ÖĞRENCİ BİR İnsan Hakları ve İnfaz Uygulaması Cumhuriyetimizin ilanından sonra, zindana atma ve kalebentliğe mahkum etme yöntemlerine de son veren, "infaz"a ilişkin ilk yasa 1930 tarihlidir, "Hapishane ve Tevkifhanelerin İdaresi Hakkında Kanun" adım taşır. Bununla yeni cezaevleri yapımına gidilmiş, cezaevlerinin yönetimi içişleri Bakanlığı'ndan alınarak Adalet Bakanlığı'na verilmiştir. 1943 günlü yasa ile "Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Umum Müdüriüğü" kurulmuştur. "Ceza ve Tevkifevleri Nizamnamesi"nin (tüzüğünün) tarihi 1941, "Ceza ve Tevkifevleri Dahili Talimatnamesi"nin (yönetmeliğinin) tarihi ise 1953'tür. Oldukça ileri bir adım sayılan 647 sayılı "Cezalann İnfazı Hakkında Kanun" (1965), 1961 Anayasası ile 1964 yönetimlerinin çağdaşlığı arayan iyi niyetleriyle getirilmiş, buna uygun olarak hazırlanan "Ceza İnfaz Kurumları ile Tevkifevlerinin Yönetimine ve Cezalann İnfazına Dair Tüzük" (1967) yayımlanarak yürürlüğe konmuştur... Gerek yasa, gerekse tüzük üzerinde geriye çekişin en kötü örnekleri, 2.8.1983 gün 6920 sayılı (ayda altı günlük indirimi getiren tüzüğün 245/A maddesi dışında) ve 17.8.1987 gün 12046 sayılı (örneğin tek tip giysiyi getiren tüzüğün 139. maddesi başta..) değişiklik yasaları ile 1987 günlü "kanun kuvvetinde kararname", son olarak da Adalet Bakanı Mehmet Topaç imzasıyla tüm kuruluşlara gönderilen 7.7.1988 günlü genelgedir... işkencelerin, keyfi uygulamaların yaşandığı, gözlemlendiği, basın aracılığıyla duyurulduğu günümüzde konu, dayanılmaz boyutlara ulaşıyordu ve İnsan Hakları Dernegi'nin İstanbul Şubesi de birçok kişi ve kuruluş gibi görevi üstlenerek 27.8.1988 günlü "panel"ini düzenlemişti. Oraya 1954'lerie başlayan uğraş çalışmalarımdan, 1965'lerle sürdürülmüş yayınlarımdan yararlanarak inceleme ve görüşlerimi sunmuştum. Av. Kemal Keleşoğlu'nun yönettiği panelde özetle şunlan söylemiştik: Infazla ilgili olarak birçok yönde olduğu gibi altında imzamız bulunan İnsan Hakları Bildirgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Helsinki Sonuç Belgesi; aflara, işkence ve ölüm cezası yasaklanna değinen türlü uluslararası anlaşmalar savsaklanmakta, hatta şaşılası bir aldırmazlıkla çiğnenmektedir. 647 sayılı yasanın getiriliş amacına ve çağdaş gelişmelere, değişimlere uygun olarak daha lyıye, gerekene, gerçeğe doğru adımlar atılacakken bu yapılmamış, üstelik dar ve yanlış politikalarla gerilere gidilmiş, kargaşa yaratılmıştır (ismet Kemal Karadayı). Ulkemizde düşünen, hak arayan, iş gören hemen herkes cezaevıne gönderiliyor. Gönderenler bilmiyorlar ki o gönderiliş bir gün kendi başlarına da gelebilir, gelmiştir de... Öyle ise sağlam, adil bir cezaevi geleneği kurulmalı. cezada "zindancılık" anlayışına son verümelidır... Kanunilik ilkesı uygulanmamaktadır. Şartla salıverilme, bir hükümlünün on yıl mı, yirmi yıl mı yatacağı (Arkası Sa. 8. Sayfada) ANA DÎÜNİZl Bf.LMEk VCTİVOCOU ToDAY Türkiye Bilişim Derneği 7.ULUSAL BİLtŞİM KURULTAYI 2224 Eylül 1988 Anadolu Üniversitesi ESKÎŞEHİR BİLÎŞIM TOPLUMU aşamasına gelmenin, toplumsal, psikolojik, ekonomik ve çğitsel koşullannın, teknik boyutunun yanında geniş olarak tarüşılacağı ve çeşitli sosyal eıkinliklerin yer alacağı bu Kurultayda, konuyla ilgilenen herkesi aramızda görmekten mutluluk duyacağız. Ayrıntılı bilgi için tclefon: TBDAnkara : (4) 1254817 Anodulu Üni. Eskişehir. (221) 51804 BİRLEŞİK TÜRK KÖRFEZ BANKASI A.Ş. YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞFNDAN Birleşik Türk Körfez Bankası A.Ş. Yönetim Kurulu'nun 22.08.1988 tarih ve 1988/8 sayılı kararı ile bankamız sermayesinden 1.000.000.000 (bir milyar) TL. tutarındaki ödenmemiş bölümün 30.9.1988 cuma günü mesai saati sonuna kadar ödenmesine karar verilmiştir. Bu karar gereğince, pay sahibi ortaklarımızın taahhütlerini üçüncü apel olarak bankamızın merkez şubesine 30.9.1988 cuma günü mesai saati sonuna kadar yatırmaları saygı ile duyurulur. Türkiye'den New York şimdi30 saniye! THY, artık sizi New York'a da götürüyor... Sadece 30 saniye'de. Çünkü New York'ta uçağınızın merdivenlerinden ininceye kadar kendinizi hep evinizde hissedeceksiniz... Yolculuğunuz sıcak bir "İyi günler!" dileğiyle başlayacak. Yemekler bildiğiniz damak lezzetinde olacak. 0 yakın, tanıdık ilgiyi göreceksiniz yine... Yeni dünyaya THY'nin yepyeni, geniş gövdeli AIRBUS' lanndan biri ile uçacaksınız. Uçağınız İstanbul'dan 11.15'de kalkacak, sadece Brüksel aktarmasıyla 17.10'da sizi New York'a ulaştıracak. Şimdi karşdaştınn. New York'a daha uygun sürede uçan, sizi daha iyi tanıyan, daha da önemlisi sizin olan başka havayolu var mı? İSTANBUL\EW YORK TK 581 Cnnu/har İstanbul Brüksel Brüksel NewYofk Kalkış 11.15 Vanş 13.25 Kalluş 14.55 Vanş 17.10 NEW YORK İSTANBUL TK582 INGÎÜZCE BİLMEK. tursem İngiliz Lisan Okulları Danışma Merkezi Cumhunyet Cad 173/1B Elmadağ İstanbul 80230 Hılton Otelı karşısı Tel (1)148 39 77148 7943 Tlx27498TUSMTRFax (1)1329729 TURSEM'IN İ INGÎLTERE'DE SECKÎN DİL OIOIUARINDK, SİZ DE INöÎLlZCE ÖĞRENCCEK, VAZACAKVC K0NUSÛJCAKSINİ2 BENAN (Zeki) HAKAN ORBAY evlendiler. Harbiye Orduevi 3 Eylül 1988 Cuma/Pazar NewYork Bnıksd Bruksd İstaı*ul Kalluş 30.10 Vanş 09.40' Kalluş I1J0 Vanş 15.35 " Vanş. ertesı gundür. BİRLEŞİK TÜRK KÖRFEZ BANKASI A.Ş. YÖNETİM KURULU TURK HAVA YOLLARI Avnntılı bilgı. rezcr.as\on \c bılcı satişlan ıçın THY buro ve acoıteleriiK ba^vurabıliRmız var». "Sizm/e birlikte, daima daha yükseklere..."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle