18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
r . CUMHURİYET/8 HAVA DURUMU A A A A A A A AmaKya A Analya A Artvm A Mm A BaMesr A Bıiee* A BıngH A Büts A Bolu A Btırsa Çanakfcıie A A Çorum A Dentrt Adana Adapazan Adıyaran Afyon AOn Anora HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE'DE BUGÜN 35° 17» Oıyartakır 33° 1«° Mamsa 31° 14° Edırne 32°17°KMaraş 34° 16" Erancan 30°10°Meıan 29° 10° Erajnjm 26° 2°Mu$9 25° 5° Eskı$«tHr 29° B°Muş 31° 11° Gızantep 33°° 0 31° 22° Gıresun 25°16°0n)u 32° 16° Gumuştıane A 26° 6 ° R B B 27°W°H*«n 30° 15° Samsun 34° 18° Isparta 30° 8°Sıır1 31° 10° Isörtml 28o17oSın00 28° 11° tamr 34°19°SıMS 29° 8°Kars 25° 28° 8°Kasaownu A 30° 29° e*1aıaf 29° 7°Ka»sen 27°W°U$ak 32° 13° Kırtbrelı 30°W°V*i 29°16°«onya 30° 8°ytH(ja1 30° 9°Küöhya 32° 10° Zonguk)* 32° 14° Malatya A A A A A A A A A A A A A A A A A A A 33° 18° 30° 14° 31° 20° 3)° 15° 28° 9° 30° 7° 26° 16° 25° 15° 26° 16° 34° 16° 25° 18° 28° 8° 28° « ° 26° 16° 30° 8° 29° 9° 27° 8° 29° 6° 26° 17° 16 EYLÜL J988 DÜNYA'DA BUGUN 6 26° A 41° e 34° A 38° A 32° B 26° Y 28° B 22° B 20° B 20° B 24° B 24° A 35° A 42° A 42° Ouftayı Frankfuri B 23° A 35° Gime B 17° Hslsınlo A 40° Kahıre B 18° Kopentıaj B 21° KAIn A 34° Amsteftlam Amman Atına Bajdat B Bascl Betgrat Bertn Bonn Brulsci Budapeşte Cenevre feayır CMde Y 24° B 19° A 30° B 26° A 21° Y 23» B 23° A 24° B 16° Oslo B 22° Pans B 22° Prag A 38° ftyad B 30° Roma Şoly» Y 29° San A 40° 1M Avn A 37° A 35° Tunus B 20° B 24° Veneötk 8 22° Ytyanı VtashırçttıA 25° Zunh B 25° Lenıngrad Londra Madra) Mlanö Montreai Moskma Mürah Bneteoroloji Genel Müdürtüjjü'nden alınan bilgıye göre, butun bölgelerimiz az bulutlu ve açık geçe1 cek. HAVA SICAKLIĞI: Artmaya' devam edecek. RÜZGÂR: Kuzey ve ^ bat) yönlerden haflf ara sıra orta kuvvette esecek. DenizJerde, table gün batısından 24 yer yer 5 kuvvetinde saatte 416 yer yer 21 deniz mifi hızta esecek Oene mutedil dalgalı olacak dalga yuksekhği 0.3 g e ç e c e k ^ ^ k u z e y ve bat yönlerden hafif ara sıra orıla yer yer 15 göruş uzakJığı 10 ıla ö k u w e t t e e s e cek. Göl kuçük dalgalı olacak Görüş uzak15 km. dolayında bulunacak. Van h g ı 1 0 1 5 k m a o | a y i n d a olacak. GöKı'nĞe hava: Az bulutlu ve açık » buMHu j yaOmurk, MÜSERREF HEKtMOĞLU ANKARA..,A]\KA A açık 8 OuMu K wrtı S ssfc V yagmunu Iııöııü: Davos süreci uzlaşma sağlayamadı '112 MkYONU D0UMMRDI' DİYE K M \M Federal Almanyalı işadamı Lutz Rıetzschel'i (solda) sahte kimlitde. mal almak bahanesıyie Istanbul a çağırarak kaçıran Namık Yasa ve dört suç ortağı (sağda) Asayiş Şubesi elemanlannca yakalandı. (Fotoöraf. Esat Pala) Bakan Yılmaz SHP liderine dışpolitika anlattı Kıbrıs Sayın Bakan Denktaş'a baskı olmadığını söyledi. D a v o s Temel sorunları bir arada ele alacak bir yol bulunmadıkça Türkiye açısından ilerleme sağlanamazEge Bu konuyu ciddi anlaşmazlık konulanndan ayırarak ele almak bizi karşılıksız ödün vermeye götürür. ta kamuoyuna duyurmaya devam edecegim" diye konuştu. İnönü, Türkiye ile Yunanistan arasında başlatılan Davos sürecinin henüz hiçbir temel sorunda uzlaşma sağlamadığını da belirterek, Dışişleri Bakanı Yılmaz'ın bu konuda çok dikkatli olduklarını ve karşılıklı taviz verraenin söz konusu olmadığım bildirdiğini söyledi. İnönü, "Benim göriişüm temel sorunlan bir arada ele alacak bir yol bulunmadıkça Türkiye açısından ilerleme sağlanamaz" dedi. tnönu, hükumetin KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a baskı yaptığı yolundaki haberler anımsatılınca da şöyle konuştu: "Sayın Bakan boyle bir baskının söz konusu olmadığını, göriişmeleri KKTC Cumhurbaşkanı Denktaşın yünittuğünu söyledi. Bizim karşılıklı olarak yapbğımız eleştiriler görüşmeleri etkilemez. Bakan herhangi bir baskı yapmadıgını bana ifade etö." Erdal İnönü, Ege hava sahası ve karasulan ile ilgili hükümete uyanlan ve bu konuda taviz verildiği görüşü anımsatılınca da, "Ben göriişümü koruyorum. Ege'deki ha Borcunu ödemeyen Ahnan işadamını kaçıırhlar milyon lirasıru dolandırdığı gerekçesiyle Federal Almanyalı işadamı Lutz Rietzschel'i iş anlaşması yapacağını öne sürerek tstanbul'a getirip kaçıran Namık Yasa ve dört suç ortağı Asayiş Şube Müdürlüğü elemanlannca yakalanarak gözaJtına alındı. Polis yetkililerinden alınan bilgiye göre kaçırma olayı şöyle gelişti: Namık Yasa 1984 yılında Caterpiller iş makineleri temsilcisi Alman işadamına alacagj mal karşılığı 110 bin rnark verdi. Daha sonra söz verilen raakinelerin kendine teslim edilmedigini gören Yasa, işadamı hakkında Almanya'da bir dava açtırdı. Geçen yıl sonuçlanan davada işadamı Lutz Rietzscbel'in suçlu olduğuna karar verildi. Ancak paranın iadesi konusunda herhangi bir biiginın verilmediği öğrenildi. İstatıbtıl Haber Servisi 112 Bunun Uzerine bir süre önce Türkiye'ye dönen Namık Yasa, işadamını sahte bir kimlikle mal alma bahanesiyle tstanbul'a çağırdı. Geçen pazartesi günü " i ş anlaşması" gerekçesiyle Namık Yasa'nın arkadaşları Ozgül Giilseven, Mustafa Degerli, Osman Uçan ve Selçuk Elveriş Etap Marmara Oteli'nin alt katında bulunan Opera Pastanesi'nde işadamı ile bir araya geldiler. Buradan bir arabaya bindirilen Lutz Rietzschel kısa bir Istanbul turundan sonra önce Üsküdar'daki bir eve, ardından Mustafa Değerli'nin Küçukçekmece'deki yazlığına ve oradan da telefonu olduğu için Kadıköy'deki bir eve götürüldü. Namık Yasa, işadamına Almanya'ya telefon açtırarak Türkiye'ye 100 bin mark (100 milyon) göndermelerini söyiemesini ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz, ana muhalefet lideri SHP Genel Başkanı Erdal tnönıi'ye dış politikadaki son gelişmeler konusunda bilgi verdi. Yılmaz, tnönü ile dün 1.5 saat süren görüşmesinde Kıbns'ta başlayan toplumlaraistedi. rası görüşmeler, TürkYunan SiyaTelefondan kuşkulanan işada si Komisyonu ile Irak'tan Türkimı Lutz Rietzschel'in arkadaşla ye'ye sığınanların durumu konurı olayı Alman polisine bildirdi sundaki gelişmeleri anlattı. ler ve Interpol aracıhğıyla Mesut Yılmaz öteki muhalefet "kaçınna" Istanbul Emniyet Mülideri DYP Genel Başkanı Süleydürlüğü'ne ulaştı. man Demirel'e de dış politikadaIstanbul polisj gelen bu bilgi ki gelişmeler konusunda bilgi verUzerine, ilk önce Ozgül Gülseven'i mek istediğini, ancak Demirel'in Atatürk Havalimaru'nda Almanprogrammın yoğunluğu nedeniyya'ya kaçmak isterken yakaladı. le görüşme olanağı bulamadığını Asayiş Şube Müdürliiğü Dolan söyledi. Yılmaz, Inönü ile görüşdırıcılık Masası'na getirilen Lutz mesi konusunda bir acıklamada Rietzschel ile Namık Yasa ve ar bulunmadı ve "Sayın tnönü gerekadaşlarının sorguları yapıldı. ken açıklamayı yapar" dedi. Yasa, işadamının kendisine 110 bin mark borçlu olduğunu ve buErdal Inönü, Mesut Yılmaz'ın nu alabilmek için Türkiye'ye ge anlattıklarım dikkatle dinlediğini, tirttiğini söyledi. bakanın kendi yorumlarını dile Ahnan işadamı ise Namık Ya getirdiğini bildirerek "Görüşme sa'ya, verdifi paranın üçte ikisi yararlı oldu. Ama her zaman olni geri ödediğini, kalan bölümünü duğu gibi kendi göriişümü korude daha sonra ödemeyi düşündu maya devam ediyorum. Muhalefet olarak eöriislerimizi her fırsatğünü belirtti. va sahası ciddi bir ihtilaf konusu. Bu konuyu öbıır ciddi anlaşmazlık konulanndan ayırarak ele almak eninde sonunda bizi karşılıksız ödün vermeye götürür" dedi. tnönü, hükumetin güven arttırıcı bir önlem olarak, Yunanistan'ın hak iddia ettiği 10 millik hava sahası içine mümkün olduğu kadar az girmek kararı almasını da eleştirerek, "tşte bu, önemli bir anlaşmazhk konusunu tek başına ele almanın bizim açımızdan getirdiği olumsuz sonuçtur. Sayın Bakan bunun görüşme süreci içinde karşılıklı anlayış ile vanlan bir yer olduğunu ve bizim açımızdan yanlış olmadığını düşünüyor" dedi. tnönüYılmaz görüşmesinde Irak'tan kaçarak Türkiye'ye sığınan Kürtlerin durumu da ele alındı. Yılmaz, konunun 26 eylülde toplanacak Milli Güvenlik Kurulu'nda değerlendirileceğini ve sığınmacılann durumuna çözüm aranacağını înönü'ye iletti. İnönü, gazetecilerin bu konudaki sorulan uzerine, "Yeni bir şey öğrenmiş değilim. Anladığım kadanyla geçici sığınma konusu devam ediyor. Aldığım izlenim halkoylaması bilmeden, batta bitlikten sonra da karar vermenin zaman alacağı şeklindedir. Kendilerine sorulacak istedikleri uluslararası çerr?ve, bizim yasalanmız... Bütün bunlar içinde kalıcı durum meydana çıkması zaman alacak" diye konuştu. inönü 26 eyluldeki Milli Güvenlik Kurulu toplantısında da bu konuda bir sonuç alınacağından emin olmadığını bildirdi. ANAP Beyoğlu Ilçe Örgütü'nün de adı karıştı yan bir kişi, Istanbul polisinin yürüttüğü son eroin operasyonuna ANAP Beyoğlu tlçe Başkanı Nimet Özriirkatalay'ın adının kanştığını ve gözaltına aündığını söyledi. Kendisine bu bilginin kaynağı sorulduğunda da "Narkotik'te çalışan çok iyi çocukiar var" yanıtını verdi. Bu ihbar ve iddialar uzerine Cumhuriyet muhabirlerinin yaptığı araşbrma sonunda, Istanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şubesi tarafından bir dizi operasyonun bir süredir yürütüldüğü, 12 kilogram eroinin ele geçirildiği ortaya çıktı. tstanbul 53 kîlo eroîn yakalandı Emniyet Müdür Yardımcısı Tayyar Sever, operasyonda yakalanan kişilerin adlannı açıklamadı; ancak yakalananlar arasında ANAP'la ilgisi olan birine rastlamadığını söyledi. Istanbul Emniyet Müdürü Hamdi Ardalı ise konuyla ilgili olarak şunları söyledi: "Şu anda birkaç operasyonumuz var. Bir tanesinin tahkikatı tamamlandı. Tahkikatı bitende ANAP'la ilgisi olan biri yok. Ancak ikincide, üçüncii operasyonda boyle biri var mı yok mu, ofıu bilemem. Belki çıkacak." Ardab'nın sozunu ettiği operasyonun önceki gun Hasköy Sütluce'de yapüdığı öğrenildi. Sütlüce mezbahasının yakmındaki dort katlı bir binanın altındaki garaj, dozerle kazılarak toplam 53 kilo eroin, bir tabanca ve bir miktar altın ortaya çıkarıldı. Eroinle ilgili olduğu belirtilen ve "Eşmeli Hasan" olarak tanınan bir kişi de gözaltına ahnarak sorgulandı. Gözaltındaki kişinin ANAP'la ilişkisine ise değinilmedi. ANAP Beyoğlu İlçe Başkanı Nimet Öztiirkatalay, gözaltına ahndığı jleri süriilen günü (dün) fabrikasında geçirdiğini belirtti. Öztürkatalay, eroin operasyonunun partisiyle ilişkisi konusundaki soru uzerine şöyle konuştu: "Fabrikadan yeni geldim. Böyle bir haber bana da geldi. Bu işi yapanın bizim ilçeye kayıtlı olduğu söylenisor. Zannedersem bizim bir uyemiz. Sapık biri olabilir yani. İlçemde 10 bin üyem var. Hangisi yaptı bilemem yani. Ama partide boyle bir şeyin bulunduğunu söylemek çok çirkin. Partide arama bile yapılmadı. Yapanın bir uyemiz olduğu hakkında bana bilgi geldi." Umut randevusu (Baştarafı 1. Sayfada) Ledra Palas'ta gerçekleştirilen dunkü görüşmeler süresinde Denktaş ile Vasiliu birbirlerine hitaben birer metin okudular. Bu metinlerde, "geçmişteki hatalann yineienmeraesi" ve bir bakıma "geçmişin unutularak banş ve iyi ilişkiler (emelinde Türk ve Rum toplumlarımn geleceklerini" öngören, "iyi niyetlerini" birbirlerine aktardılar. Görüşmelerden sonra Denktaş ve Vasiliu'nun birer yazıh açıklamaları, gazetecilere dağıtıldı. Denktaş, açıklamasında, Cenevre'de yaratılan olumlu havanın devam ettirilebileceği umudunda olduğunu belirtti. Yapılacak çalışmalann, her iki tarafın 25 yıldır uzak kaldığı barışı sağlayacak tatmin edici ve dengeli bir banş, yeni ve mutlu bir gün için yol göstermesi dileğinde bulunan Denktaş şöyle dedi: "Biz, geçmişten söz ettiğimiz zaman bunu Rumlara karşı içimizi kızgınlıkla doldurmak ya da kötü duygular beslemek için değil, geleceği kurarken, geçmişte yapılan hatalann tekrar etmemesi için yapıyoruz. Birbirimizin korkulanm ve endişelerini anlamaya çalışmalıyız. Gelin Kıbns'ı dinleri, lisanlan, milliyetleri ve kültürieri farklı. fakat bu adanın doğurduğu ve yüzyıHarca beslediği iki halkın ülkesi yapalım. Nihai banş için çalışalım." Kıbnsh Türklerin ve Rumlann, gelecek kuşaklann çıkarı için ellerinden geleni yapmak zorunda olduklarını belirten Vasiliu da açiklamasında şöyle dedi: "Karşı karşıya olduğumuz zorluklan kiiçümsemiyorum. Kıbns sorununu, çabuk ve kısa yoldan çözmek gibi yanlış beklentiler yaratmamalıyız. Ancak birbirimize karşı zafer kazanmak uğraşı yerine, bütün sakinlerinin banş ve mutluluk içinde yaşayıp, çahşacağı bir Kıbns'a sahip olmak için ber zamankinden daha fazla çaba harcamalıyız. Eğer Kıbns'ı bugünkü feci durumdan kurtarmak istiyorsak, kendimizi geçmişin acı hatıralarından anndırmamız gerekiyor. Samimiyetle kabul etmeliyiz ki, hiç kimse yamlgısız ve hatasız değüdir." Dünyada yaşanan banş salgınından Kıbrıs'ın da yararlanmasmı dileyen Vasiliu, tüm olumsuz tavırlann terk edilmesini ve geleceğe güvenle bakılmasını istedi. Vasiliu, hoşgörü, samimiyet, anlayış, güven ve hepsinden daha çok iyi niyet sahibi olunması gerektiğini vurguladı. BM Genel Sekreteri'nin özel temsilcisi Camillion, görüşmelerden sonra basın mensuplanna yazılı olarak dağıtılan bir açıklama yaptı. Camillion'un açıklamasına göre, "tki lider bu toplantılardaki müzakerelerin gizli tutulacağı konusunda anlaşmaya vardı." Açıklamaya göre, "tki taraf da bu anlaştna gereği gönişmelerin içeriğini ilgilendiren hiçbir konuda beyanda bulunmayacak, toplantılar konusundaki bilgiler Lefkoşa'daki BM Sozcusu aracıhğıyla açıklanacak." Dünkü gönişmelerin açıhş konuşmasım da Oscar Camillion yaptı. Camillion önlerindeki görevin Kıbrıs sorununa müzakereler yoluyla çözüm sağlamaya çalışmak olduğunu söyledikten sonra, "Bu görev Kıbns için önemli olduğu kadar da güçtür" diye konuştu. Camillion, "Toplantıyı çevreleyen olgular dverişlidir. Gelecek kuşaklann geleceği için bu fırsatı değerlendirmek durumundayız" dedi. Dün sabah 11'de başlayan görüşmelere, Denktaş, KKTC tarafından, Vasiliu ise Rum tarafından, plakalarında "Kıbrıs Cumhurbaşkanı" ve "KKTC Cumhurbaşkanı" yaalı otolanyla vardılar. Denktaş "randevu" yerine tam 10.58'de, Vasiliu ise 10.59'da üçer ve beşer kişilik heyetleriyle geldiler. tki lider Ledra Palas Oteli'nin avlusunda bekleyen yaklaşık 150 kadar Rum, Türk, Yunan ve yabancı basın mensuplarını kendi dilleriyle, "Merhaba" ve "Yassas" sözleriyle selamladıktan sonra otelin "Venetiyan" salonundaki yeşil yuvarlak masaya oturdular. Topİumlararası görüşmeler hep bu salonda yapılırdı. Venedik nizamı ile dikkati çeken bu salondaki şöminenin önünde ve şömine üzerindeki BM bayrağı altındaki büyük yuvarlak masada, iki sandalye boşluğu ile yan yana oturan iki lider, fotoğraf çeken gazetecilerin "işleri bitene dek" sohbet ettiler. Göruşmeden sonra Denktaş, kendilerini bekleyen gazetecilere sadece "Çok iyi bir görüşme oldu" demekle yetindi. Vasiliu da Rumca aym görüşte olduğunu söyledi. Görüşmeleri süresince, liderler Kıbns sorununun çözümü için en iyi dileklerini dile getirirken, yapılacak açıklamaların çıkmasını avluda bekleyen basın mensuplan da birbirlerinin görüşünü alıyordu. Bunlann arasında, 45 hatta 6 yıl birbirini göremeyen eski dost Kıbnsh Rum ve Türk gazetecileri vardı. lstanbui Haber Servisi lstanbul narkotik polisinin yürüttüğu ve dış piyasa değeri 5 milyar lirayı bulan 53 kilo eroinin yakaJandığı operasyona Anavatan Partisi Beyoğlu tlçe örgütü'nün adı da karıştı. ANAP Beyoğlu llçe Başkanı Nimet Öztiirkatalay konuyla ilgıli olarak, "Bu işi yapanın bizim ilçeye kayıtlı olduğu söyleniyor. Zannedersem bizim bir üyemiz. İlçemde 10 bin uyem var, kim olduğunu bilmiyorum" biçiminde konuştu. Doğru Yol Partisi Istanbul İl örgütü'nden dün gazetemizi ara UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) GOZLEM Tip öğrenimi beş altı yıldır, uzmanlık dört. Meslek dallan ıçinde en uzun öğrenim ve uzmanlık eğitimi tıp alanındadır. Ya "mecburi hizmet?" Tıp fakültesini bitirenler iki yıl zorunlu hizmet yaparlar. Uzmanhğını tamamlayan hekim de ayrıca iki yıl daha zorunlu hizmete gider. Altı yıl tıp öğrenimi, dört yıl uzmanlık süresi, dört yıl da zorunlu hizmet.. Eder on dört yıl. Bu on dört yıla erkek hekimler için bir de bir buçuk yıllık askerlik hizmetini ekleyin Bu kadar uzun bir eğitim ve zorunlu hizmetten sonra hekimin eline geçen para 300 küsur bin TL'dir. Bu, başlıbaşına bir adaletsizlik kaynağıdır. Sorunlar bununla da bitmiyor. Bir hekim hastanelerde günde 80100 hastaya bakmak zorunda kahyor. Tabii bu durumda da hastaya tanı (teşhis) konamıyor. Kbnulmayınca da hastahekim ilişkileri zedeleniyor. Bir hekim haftada 90 saat çalıştırılabiliyor. Diyelim ki, hekimlerin bu kadar saat çalışmaları zorunlu... Öyleyse, bu çalışma karşılığı hekimlere ücret ödeniyor mu? "Angarya yasak" ama hayır ödenmiyor. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ile üniversiteye bağlı hastaneler hekimlere nöbet ücreti ödemiyor. Oysa Bakanlar Kurulu'nun nöbet ücreti ödenmesi için çıkardığı 14.4.1986 gün ve 86/10573 sayılı kararname var. Var ama bu konuda ödenek olmadığından para ödenmiyor. HayaH ihracatçıya bir çırpıda milyarlarca lira para ödeniyor ama hekimlere "nöbef ücreti" ödemek için devlet para bulamıyor. SSK, gerçi hekimlere nöbet ücreti ödüyor Ödüyor ama ne kadar? SSK'nın kuruma bağlı hastanelerde hekimlere ödediği nöbet ücreti çok "astronomik"tir! Saat başı brüt 280 TL... Devlet, bu koşullarda kamu kesiminde çalışan hekimlere açıkça "muayenehane aç" demek istiyor. Ya aç kalırsın, ya özel muayenehane açarsın... 1978 yılında bir hekimin aylığı 19.764 TL'ymiş, bu 790 dolar karşılığı... 1988'de 470 bin TL olan hekim aylığının dolar karşılığı 280 dolar. Bakın doktorların eline geçen para ne kadar azalmış? Kamu kesiminde çalışan memurların ve işçilerin "ree/ ücretleri" gün gectikçe azalıyor. Bunlar azaldıkça, işveren kazançları çoğalıyor; bunlar azaldıkça hayali ihracatçılara ödenen milyarlar artıyor. Bu para ile nasıl geçinsin bir uzman hekim? Evinde çocuğu acsa, hastalara nasıl baksın hekim? Nasıl nöbet tutsun? Ne yapsın? Söz gelişi, ev kirasını nasıl ödesin? Düşünün; ev kiraları gün gectikçe yükseliyor. 300400 TL aylık alan bir hekim, nerede, nasıl otursun? Kimse, "Hekimleretojmangereklklir" diye düşünmüyor. Haydi lojman bulunmadı diyelim. Kimse kamu kesiminde çalışan hekimlere "kira tazminatı" ödemeyi aklına bile getirmiyor. On beş yıl, tıp öğrenimiydi, uzmanlıktı; zorunlu hizmetti; çalış, didin, sonunda aç kal... Ya özel muayenehane aç para kazan ya da sürün! Ooğum gününüzü kutlar mısınız.ben kutlanm, üstetik coşkuyla, sevdiklerimle bir arada, yaşama sevincimi, acı tatlı olaytarı paylaşarak, "iyi ki doğdum" diye şarkılar söyleyerek... Bu doğum günüme balıklann şarkısıyla başladım. Balıklar nasıl şarkı söyler derseniz, bir eylül sabahı ören koyunda uyanmanızı dilerim. Balıklar dansediyor denizde, mavi bir düşe gümüş parıltılar serpiyorlar, kanat sesleriyle güzel bir müzlk oluşuyor!. Boyle bir sabaha uyanmak mutfuluk gerçekten. Geçmiş yıllarda anneciğime teşekkür ederdim doğum günlerimde. Artık güzel hayaline gülümsüyorum. İnsan kaç yaşına gelirse gelsin annesine yaslanmaktan geri kalmıyor galiba! Ancak annemle söyleşiye vakit bulamadım, Ankara'dan, İstanbul'dan, Kilis'ten, Singapur'dan telefonlarla sevgi ve dostluk dolu bir sabah yaşadım. Sonra Emel ve Hamit Batu geldi, Ayvalık'a gittik, deniz ürünleriyfe bir şölen kutladık kıyıdaki balık lokantasında. Midyeler, kalamarlar, ahtapotlarla bir deniz bahçesi donattı garson Ali. Körfez lokantaları gerçekten bir doniz bahçesi, her şey çiçeği burnunda, deniz kokuyor, mavi mavi Ege kokuyor. Bir sofra, çevresindekilerle güzelleşir kuşkusuz. Benim mavi günlerim sofralanm da milattan önceki dostlanmla güzelleşir her zaman. Ooğum günümü de onlarla kutladım, Savcılar daha gelmedi, ama ablacağım, EmelHamit Batu ile biıiikte. Yalnız deniz ürünlerini değil, yılların ürettiği bir güzelliğin, güzel bir dostluğun tadını da duydurn çok derinden. Bu tadı duyanlar bilir ancak güzel bir dostluk, insanı çok mutlandıran, boyutlandıran bir olay. Ama kolay kazanılmıyor, sevgi ve saygının ötesinde bir ilgi istiyor, emek istiyor, alınteri istiyor, süreklı iletişim istiyor. Bencilliğe gelmiyor hıç, yoksa örseleniveriyor. Bir dostluğu örselenmeden korumak da büyük basan bence. Çok mutluyum, yaşam boyu yitirmediğim dostlarım var. Doğum günümde hepsini selamladım. Emel ve Hamit Batu ile de milattan öncelerine uzandık Ayvalık kıyılarında. Büyükelçi Hamit Batudan bu köşede birkaç kez söz ettim. Çağdaş bir insan örneği bence. Geniş kültürü, birikimi, mizah gücüyle tatil döneminde mavi ya da yeşil gezılerimize başka bir boyut katar. Bergama'da Akropol'ü gezerken, Truva yıkıntılarını dolaşırken, Midilli'yi seyrederken bir öyku, bir olayla güzel bir pencere açar, o pencereden Anadolu uygarlıklarına uzanırız. Çağdaş Batı uygarlığındaki yerimizi, düzeyimizi düşünürüz sonra. Diplomat dostum ilginç yorumlar yapar, söyleşi derinleşir giderek. Kimi zaman üzülürüm, Hamit Batu'dan yararlanamayan bir Kültür Bakanlığı'na tepki duyarım. Yararlanmak için başka bir ortam, başka bir düzey gerekiyor. O düzeye ulaşmamız da güç görünüyor. önce bu arabesk ortamı aşmak gerekiyor daha doğrusu referandumu... Ahmet Ybrulmaz ve eşine bir merhaba, bir de Tomris Uyar'ın çevrisi "Mırıldanan Öyküler..." Ayvalık'tan Dikili'ye yollandık, Tevfik Gülcüler'in atölyesine. Bergamalı Tevfik Usta'yı geçen yaz Çeşme'de Zeynep Unsal'ın güzel evinde tanıdım ilk kez. Çiçekli bir sandığını seyrederek. Kim yaptı, diye sordum. Sizin orada, Dikili'de bir arabacı, dedi. Geçen yaz ben vakit bulamadım, ama Batular grtmişler, bir de küçük masa almışlar bana, onu görünce Tevfik Usta'yı ya kından tanımak istedim. Şimdi az rastlanıyor; geçmiş yıllarda Ana"f dolu yollarında, köylerde. kasabalarda yaylı arabalar vardı, tahta bölümünde renkli çiçeklerle çok neşeli görünürlerdi. Tevfik Gülcüler de Bergama'da araba boyuyor önceleri sonra bir yayık, bir hamur tahtası, bir sandık, dolap derken İzmir ve Çeşme evlerine gıriyor ve de çıkamıyor. Dikili tepelerine çıkan bir yokuşta sardunyalar kahkahalar açmış bir bahçeye bakan atölyesinde durmadan çiçek üretiyor. Sandıklar, tuzluklar, kutular çiçekliyor. O çiçekli sandıklardan biri Ûren'deki odamda şimdi. Batular'ın armağanı, içinde o güzel günü saklayacağım. Dikili kahvelerinde andığımız dostlan, Emel Batu'nun erikli pastasıyla içtiğimiz çayları, çaycı delikanlının sevecen davranışlarını... Oren'e dönünce güneş batıyordu, doğru denize, bir güzel yüzdüm... Bir eylül akşamında güneşin başka güzelliği var Kaz dağlannın ucunda. Ya da ben sonbaharı daha güzel buluyorum. Daha oturmuş bir güzellik, coşkusu yok, ama bilinci, birikimi var. Bir ölümlünün sonbaharı da öyle değil mi? Her şeyi daha oturmuş hissetmiyor mu yüreğinde? Bir kulaç daha, güneş battı birden, ben de yüreğimi dinledim bir an. Bunca yılı geride bırakıp sonbaharı aşarken mutlu muyum, mutsuz muyum diye sordum özüme. Bir bakıma çok mutlu, güzel, renkli, zengin bir dünyam, her kuşaktan dostlarım var, çalışmayı seviyorum, mesleğimi seviyorum, insanları seviyorum, severek yaşadım her zaman, güzel tepelere çıktım tırmanarak, ama yaşam defterini mutlu kapatabilır miyim? Galiba hayır! Çünkü yıllar boyunca özlediklerim gercekleşmedi henüz. Bir insan olarak mutlu olamadım. Çağdaş bir insan olmak özlemini dindiremedim. Tersine o özlem giderek derınleşiyor. örneğin denizden çıkarken bir tutuklu babası dikildi karşıma, tek tip elbise haberleriyle cezaevlerinde tedirginlik başladığını anlattı, sonra da ekledi: Bu güzel akşamınızı bozmak istemem, ama cezaevinde kan kanseri olan bir delikanlıyı çarmıha gerer gibi bağlamışlar... Yüreğime bir diken saplanıyor. Çağdaş insan olmak özlemi nasıl diner? Her gün kaç saat kaç diken batıyor boyle! Bu dikenler sökulebilecek mi gelecek yıllarda, o yıllara ulaşabilecek miyim, derken Sıdıka Su telefonda: Çocukiar, Ruhi'nin toprağına yeniden ekin dikmişler ve de yeşermiş diyor. Ruhi Su'yu ölüm yıldönümünde tüm dostlarım çiçeklerle selamlayacağını söylüyor. Saygısız ellere en güzel yanrt yeseren ekinler. 20 eylülde ben de çiçeklerle selamlayacağım . Ruhi Su'yu. Ören tepelerinden, Kozak yaylasından ve de Kaz * dağlanndan bir demetle. Dikenleri de çiçeklerle sökeceğiz sözün kısası. Sevgisizliği sevgiyle, yozluğu yürekle aşarak... Diken CALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "Bordrodan maaş abyorduk" 1%9 yılı temmuz ay ında öğretmenliğe başladım. 1984 yılında tutuklandım ve 1982'de gorevime son verildi. S yıl hükiim giyerek cezamı tamamladım. 1984 yılı mayıs ayından bu yana bir özel şirkette. sigortalı olarak çalışmaktayım. Bildiğim kadanyla, hizmet birieştirmesi yaptırarak 1994'te emekli olabiiecegim. Bu arada, samyorum çalışmalanra boşluklar olduğu halde 5000 iş gününu geçmiştir. Sorum şu: 1963 yıhnda başlamak üzere yaz tatillerinde, Orman tşletmesine bağlı işyerlerinde yevmiyeli olarak çalışmalanm var. O yıllarda, bizim gibi çalışanlar için sigorta yoktu. Bordrodan maaş alıyorduk. Bu çalışmalan borçlanarak değerlendirebilirsem böylece, ilk çalıştığım yıl olan 1963'u sigorta başlangıcı saydırabilir miyim? YANIT: 1965'te yürürlüğe giren SosyaJ Sigonalar Yasası "tanm işlerinde çalışanlar"ı kapsamına almamış ve 1 Nisan 1965 tarihli protokolle, orman işleri, tanm işi sayılmış ve bu iş kolunda çalışanlar 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası kapsamı dışında tutulmuştur. Bu uygulama, 2100sa.h yasanın yürürlüğegirişi ile 1977 yılında son bulmuş ve "orman işleri ile kamu veya özel sektöre ait tanm işlerinde ücretle çalışanlar", 1977'de sigorta kapsamına almmıştır. Sosyal Sigortalar Yasası kapsamının yasal düzenlemelerle, kademeli olarak genişletilmesi sonucu, geriye dönük sigortasız geçen sürelere borçlanma hakkı tanınmış ancak, bircok sigortalı, yasanın getirdiği bu haktan bilgi sahibi olamadığı için yararlanamamıştır. Borçlanma hükümlerinden, Sosyal Sigortalar Yasası'na göre malulluk, yaşlıhk ve ölüm sigortalarına tescil edilmiş ve borçlanma isıeğinin yaplldığı tarihte bu kanuna tabi işte çalışmakta olanlarla, isteğe bağlı veya topiuluk sigortasına prim ödemekte bulunan kimselerin hizmet akdine dayanak" çalışanlar yararlandırılmıştır. 2167 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği, 11.7.1978'den borçlanma hükümlerinin son bulduğu, 11.7.1979'a kadar sigortalı bir işte çalışıyor durumda olmayanlar borçlanma kapsamı dışında bırakılmıştır. Bu nedenle, borçlanma hükümlerinin yürürlükte kaldığı 1 yıl içinde TC Emekli Sandığı iştirakçisi bulunanlar da borçlanma hakkından yararlanamamıştır. Kısaca, kimilen "hizmet akdine dayanarak" ve "bordrodan maaş alarak" çalıştıklan sureleri borçlanamadığı için saydıramamış, aym konuda olan kimilen ise yasal koşullaıa sahip olduğu için borçlanabilmiştir. Kısaca, bugün için borçlanabilmeniz olanaksızdır. SOR U: Sınıfta (Boftarafı 1. Sayfada) mesini istiyoruz. Sıaıfta kalma korkusu elbette eğitimde önemli bir unsurdur ve şu anda esas itibanyla, sistemi yönlendiren de budur. Boyle oiunca da öğrenmek değil, sınıf geçmek ön planda gelmektedir. Ancak sınıfta kalma usulüne son verilmesiyle Tiirk eğitiminde en başta gelen etken ortadan kaldınlmış olacak; bu da öğretim sisteminde bir boşluk yaraıabilecektir. Onun için dikkatli olmak zonındayız. Başannın değerkndirilmesi ve ölçülmesi, öğrencinin motivasyonu açısından sistemde boşluk olmaması için sisieme yeni unsuriar getirmeliyiz. Ancak bu yeni ve modern unsurian uygulayabilmek için, eğitiıiKİe aityapının tamamlanması gerekJidir. Biz analizlerimizi iki safnaya ayınyoruz. Öncelikle beş yıllık ilkokullarda yeni meludlann uygulanmasını öngöriiyoruz. tkinci aşamada, ortaokullar ile lise ve dengi okullarda sınıf geçme sisteminin uygulanabilirliğini araştmyonız." (Baştarafı 1. Sayfada) ladı. 8) Yatınm Bankası, Bahreyn Trans Arabian Yatınm Bankası'ndan 10 milyon dolarlık üç yıllık bir kredi aldı. Dış borçta hızlı artış olan fona ortak garanti verecek olan yatınm kumluşları şunlar: Solomon Brothers, Merilly Lynch, Deutscbe Bank, Nomura, Morgan Stanky. IFC Türkiye Masası'na göre bu bir borçlanma değil. "Hisse senedi yatınmı" olarak adlandırılan fonlar Dünya Bankası yetkililerince "borçlanmadan daha iyi bir kaynak yaratma biçimi" olarak nitelendiriliyor. Ülkenin ekonomisi iyi giderse, hisse senetleri kârlı bir yatınm, kötü giderse kötü yatınm haline geliyor. Ayrıca fon saglanan ülkenin borsasırun da bu şekilde geliştiği kaydediliyor. kaydediyorlar. Aym şekilde Tayvan fonunun da çok kârlı yüriimekte olduğunu belirtiyorlar. Buna karşın fonlann başarıh örnekterinin başansızlara göre daha az olduğunu da kabul ediyorlar. tsviçre fonu, Fransız fonu, Malezya fonunun aym şekilde kârlı sonuç vermediğini anlatıyorlar. Borçlanmaya yeni bir formül olarak geliştirüen ülke fonlan, kaynak sağlamanın henüz başansı tam kanıtlanmamış bir deneyim olarak nitelendiriliyor. Doğrudan borç almdığmda sadece borçlananın üstünde kalan sorumluluk, fon yaratılması durumunda hisse senedi alanlann da bir ölçüde riski paylaşmasını sağlıyor. Aynca fon için, borçlanmada konulan şartlar getirümiyor. Böylece şartsız bir kaynak oluşturuluyor. Yeni formüller Bir Dünya Bankası kuruluşu olan Uluslararası Finans Kunımu IFC'nin desteğiyle Türkiye kaynak yaratmada yeni forraüller denemeye başladı. Uluslararası banka ve banker kuruluşlarmın garanüsiyle 60 milyon dolarlık bir "Türkiye Fonu" oluşturuluyor. IFC Türkiye Masası'na göre, ilk iyi niyet anlaşması yapılan ve biçimi konusunda görüşmelerin hâlâ sürdüğü fon aracılığıyla özel sektöre ait hisse senetleri yabana yatıruncılarca satın alınabilecek. Türkiye için Kore fonunu örnek veren banka yetkilileri, Kore"den hisse senedi alan yatırımcıların paralannın yaklaşık beş katını çıkardıklarını söyleyerek Kore"nin son derece oluşturulmakta parlak bir fon örneği olduğunu 1988'in ilk 6 ayında Türkiye'nin çıkardığı tahviller Borçlu Merkez Bankası Turkıye Ihracat Kredı Bankası T.C. Tun7m Bankası A Ş Ganntfir Commerzbank veT.C Dresdner Bank veTC. Commerztıank Nıkko Secuntıes veTC Tutan 300 milyon 0M (177.76 m. ABD $) 200 mHyon DM (120.13 m. ABO $) Vadesi 1995 1994 Fatoi(H) Fiyatı 6.75 6.75 6.50 6.40 100 100 100 100 ' İkraç Tar. Mart Ocak I 500 mılyon DM 1995 (299.23 m ABD $} 10 milyar yen 1995 (77 82 m ABD S) 674.94 mılvon Ntsan Mart ~I ABÖ Dofarı olarak tbotam:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle