19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sattibı Cumhuriyeı Maıbaacılık ve Gaznecüik Tttrk Anonım Şırkeıı adma Nıdir N«di # Genel Yayın Muduru: HasuCcmıl. Muessese Muduru EmiM Işakbgil. Yuı Ulcn Muduru Okıy G M « k . • Habcr Mcrkezı Muduru. YtJçın Baytr. Sayfa Duzeni YOnetmenı: Ali Ac*r, # Temsılctler ANKARA Yaktn Dofcan. İZMİR. Hikmct Çttiakay*. ADANA: Otal Istanbul Habcrlcrr Erkaa AkyıMız, Dı; Haberter: Efgua Bakt, Ekonomı: Osmu Ulagay, Kullur: Cdal ÜMtr, Spor [)anı>manı. Abduikadir Ynccinu, Duzelıme. Rcflk Durbsş. BihmEgıtım Şahia Alpıy, lşSendıka. Ştıkraa Kciraci, Yurı Habcrlen: NtcdM Do|aa. Dızı Yazılar Kcranı Çatafkıa, • Koordınaiör Akmcl Kontkan, # Maiı lşler. trol Ertut. • Muhastbt Buknl Vcacr • BuıçePtonlama. Stvgi A.rum % Rcklim Ayje Tonın. Ek Yayınlar Huly» Akyol # Idare Hux>ıa Guırr. tşleımt Ondrr Çtlik, Bılgılskm Naii Inal. Basan *t Yayan. Cum hunyct Mıtbuohk vc Cazacolık T\$. TOrk OdjJ Cad. J9/4I Cajılotlu 54354 !sı PK 246laanbul. Tel S12 05 05 (20 hat). Telcc Z U « F » (1) 526 60 72 # Burolar Amkan: Zı>a Gokalp Blv lnkıUp S. No: 19/4, Td. 13} II 4147, Tefe». 42344 Fu. (4) 133 II 41/428 • tınur H Ziyı Blv 1352 S.2/3. Tcl 13 12 30. Tdcı 52339 FM. (51) 13 12 30 • Adı..: Inenu Cad 119 S. No I Kal 1. Tcl: 114550119731. Tdeı 62155. Fax (71) 328 056 TAKVİM: 8 ACUSTOS 1988 imsak: 4.18 Güneş: 5.59 ögle: 13.14 Ikindi: 17.07 Akşara: 20.20 Yatsı: 21.54 Özel koruma alanlarına 'patmrf arayışı özel koruma alanlarının sorumluluğu için 2 sistem üzerinde duruluyor: Bunlardan biri 'turizm bölge valiliği' oluşturulması, diğeri de Başbakanlığa bağlı bir 'özel koruma birimi' kurulması. TUNCAY ÖZKAN ANKARA Dalyan, Fethiye, Gökova ve Köyceğiz'in bir kısmı için ilan edilen "özel koruma alanlarTnda, kimin yetkili olacağı konusu açıklığa kavuşturulamadı. Çevre konularından sorumlu Devlet Bakanı Adnan Kahveci koruma alanlarının "soruralusunu" saptamak amacıyla çalışmalar yapıyor. llgililer, koruma alanları için hazırlanacak yönetmeliğin hazırlanmasının uzun süreceğini, ancak koruma alanlarııun kimden sorumlu olacağı konusunda yapılan çalışmaların sonuçlanmak üzere olduğunu ifade ettiler. Koruma aianlanndan sorumlu birim konusunda halen iki eğilim bulunuyor. Bunlardan bir tanesi "turizm bölge valiligi" oluşturulması, diğeri de Başbakanlığa bağlı bir "özel koruma btrimi" kurulması. "Turizm bölge valiliği" konusunda uzmanlar "Türkiye şartiarmda zor uygulanacak bir yöotem" derken, yetkililer yaklaşık 2 yıldır çalışmalar yapıldığıru ve söz konusu valiliğin özel koruma alanları da dahil olrrtak üzere turizm için koordinasyon getireceği ve başanlı olacağı görüşünü savunuyorlar. Başbakanlığa bağlı ayrı bir "özel koruma birimi" oluşturulmasını savunan yetkililer ise özel koruma alanlarının direkt Başbakana bağlı bir birim oluşturularak korunmasının, buralardaki ekolojik dengenin tahrip edilmesini engelleyeceğini ifade ediyorlar. Özel bir birim oluşturulması için ayn bir kanun hazırlanması da gerekiyor. Başbakanlığa bağlı bir Çevre Genel Müdilrlüğü'nün de bulunması bu konudaki çalışmaları etkilıyor. Bir kısım uzmanlar Çevre Genel Müdürlüğü'nün taşra teşkilatı olarak örgütlenmesinin özel koruma alanlarının korunmasında daha etkili olacağım savunuyorlar. Çevre Genel Müdürlüğü'nün direkt çev(Arkası 13. Sayfada) Şairin durumunu, bilim adamıyla çok benzer tutuyorum diyen Melih Cevdet Anday: îir bir araştırma alanı PORTREM. CEVDET ANDAT 1915'le Çanakkale'de doğan Melih Cevdet Anday, ilk ve ortaokulu Kadıköy'de, liseyi Ankara'da okudu. DDY'de, Milli Eğitim Bakanhğı Neşriyat Müdürlüğü'nde, Ankara Kitaplığı'nda çalıştı. tstanbul'da Akşam, Tercüman, Büyük Gazete, Tanin, Cumhuriyet gazetelerinde sanat sayfası yönetmenliği, fıkra yazarlığı yaptı. tstanbul Belediye Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nde fonetik ve diksiyon öğretmeni olarak görev aldı. Şiir, roman, tiyatro, deneme turlerinde otuzu aşkın kitabı bulunan Anday'ın son şiir kitabı Tanıdık Danya'dır (1984). Teknenin Ölüraü (1975) ile Yeditepe Şiir Armağanfm, Sozcükler (1978) ile Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülu'nü, MEÜH CIVDCT ANDAY • Çok sıkıntı çektim. para sıkınbsı. Ölümsiizliik Ardında Gılgamış (1981) ile de İş Bankası Ödülü'nu kazandı. Ama zamanla unutuluyor galiba... ro kolundadır. "Sonra beni Oktay'la tanıştırdı. Üçiimüz dergi komitesinde çalışmaya basladık. Çok güzel bir dergi çıkanyorduk, dışarda basılıyordu. Bir de son sınıfta Faruk Miimtaz adlı bir arkadaşımız vardı. Yaşça ve sınıfça bizden büyiik olduğu için dergide birinci şiirler onundu. Bu Faruk Miimtaz kimdir bilir misiniz? Ünlü ceza hukukçumuz Faruk Erem." Gitgide üçünu, Melih Cevdet, Orhan Veli ve OkUy Rifat'ı şiir daha çok kendine bağlayacaktır. 1936'da ilkin Melih Cevdet'in Ukde adlı şiiri çıkar Varhk'ta. Yaşar Nabi, Varhk'ın orta sayfasmı ayırmaktadır üç şaire. Her sayıda birkaç şiir birden çıkmaktadır. Hece, kafiye bir yana bırakılmıştır artık. "Sonra ben askere gittim, Aydın'a. Orada peritonit oldum, apandisit patlaması. Ameiiyat için Istanbul'a gönderdiler. Deniz Hastanesi'nde yauyordum. Orhan Veli'yle Oktay geldiler, dediler ki, bu şiirieri kitap yapacagız biz. İşte ilk çıkan Garip adlı kitap budur. Hatta Oktay, 'Orhan kitabın üzerine üçümüzün adını yazalım diyor, ama ben taraftar degilim buna' dedi. 'Kitap Orhan'ın çıkardığı bir antoloji gibi olsun.' Demek bir aynlık var, dedim, birleşme yok, öyle istiyorsan öyle olsun. Kitap Orhan Veli'nin Adıyaman'da petrol ADIYAMAN (Cumhuriyet) // düzeyinde sürdürüien petrol arama çalışmaları olumlu sonuç veriyor. Son olarak kent merkezine 50 kilometre uzakhkta ve Batıfırat19 kuyusunda yapılan sondaj çahşmalannda yüksek kalitede petrol tabakasına rastlandı. Batıfırat19 kuyusundan alınan örnekler üzerinde Ankara'da yapılan incelemede kalitenin 34 gravite dolayında olduğu saptandı. Kuyuda hampetrol üretimine eylül ayı içinde başlanacağını belirten yetkililer, ilk günlerde 2100 varil petrol elde edilebileceğini, bu rakamm daha sonraki günlerde 3 bin varile kadar yükselebileceğini açıkladılar. Askerdeyim... Bir gün mahfelde radyo dinliyoruz. Ruslar ilerliyor. Alay komutanı seslendi: "Anday, Rusça bilirsin değil mi?" "Hayır" dedim. Yıllar sonra Orhan Apaydın, Yanyana adlı kitabım için açılan dava dosyasından Milli Emniyet raporunun kopyasım almış. Rahmetli son yıllarmda bana bir örneğini verdi. Orada da Rusça bildiğim yazıhydı. A T İ L L A ÖZKJRIMLI "Çok sıkıntı çektim, para sıluntısı. Ama zaman gecince unululujor galiba. Hatta şimdi gençlere para sıkınnsının önemli olmadıgını bile söyleyebilirim." Kim bilir kaç kez işten aynlmak zorunda bırakıldığını anlatırken duygulannı bu sözlerle dile getiriyordu Melih Cevdet Anday. Şiirin, edebiyaun sorunlanndan çok yaşam öyküsel bir söyleşiydi yaptığuruz. Geçmişte, anilarda dolaşmaktı amaç. Anılar deyince de elbette Garip'ten başlayacaktık. "Ben Kadıköylüyüm. Ailem Ankara'ya taşınınca ben de Aokara Lisesi'ne girdim, dokuzuncu sınıfa. Orhan Veli ile Oktay Rifat onuncu sınıftaydılar." Önce Orhan Veli'yle tanışır Melih Cevdet. Liseye girer girmez hem tiyatro hem de dergi koluna kaülmışür. Orhan Veli de tiyat 30'u aşkın kitap GÖCEK ZİRVESİ HİKMET ÇETİNKA YA 'nm yazısı 7. Sayfada adıyla çıktı." Üç şiir sevdalısının lise yıllarında başlayan şiir serüveni 1941'de Garip adlı kitapla noktalanır böylece. Çok geçmeden yeni bir şiir hareketinin adı olur Garip. Bütün genç şairler, Garipçiler gibi yazmaya başlarlar. Bir espri, üçdört dize, biraz siyasi hiciv... Kolayca şiir oluvermektedir. "Garip anlayışını sömürdük iyice. Herkese kolay geldi çünkıi. Ama bırakmak gerekiyordu dogrusu. Garip hareketi, şiir bakımından getirdigi özgürliikle, cesaretle yapacagım yapmıştı zaten. Onu sonsuza dek surdürmenin anlanu yoktu. Bu yiizden Garip anlayışından önce ben aynldım. Türkiye için hizmetveren yabancılara Sıişan' ANKARA (ANKA) tngilizlerin "Dizbagı", Fransızların "Legion de Honeour", Federal AJmanların "Şövalyelik" nişanlan gibi, Türkiye'nin de "Deviet", "Cumhuriyet" ve "Liyakat" gibi adlar taşıyan nişanları Türkiye için hizmet veren yabancılara takılacak, yabancı uyruklu kişilere verilecek. Bu nişanların yanı sıra, Türk ve yabancı uyruklu kişilere 3 de madalya verilebilecek. Bakanlar Kurulu'nca onaylanan "Devlet Madalya ve Nişanlan Yönetmeiiği" Resmi Gazete'de yayımlandı. Yönetmelik, yurtiçinde ya da yurtdışında Türkiye'nin yararına hizmetler veren Türk uyruklu kişilere 3 ayn tür madalya verilmesini öngörüyor. Buna göre, Türkiye'nin yararına hizmet veren Türk ve yabancı uyruklu kişilere Bakanlar Kurulu'nun önerisiyle, Cumhurbaşkanı tarafından altın kaplama "Devlet Şeref Madalyası" verilecek. Yurtiçinde ve yurtdışında yaptığı başarıb hizmetler sırasında malul veya şehit olanlarla bunların yakınlarına ise yine altın kaplama olan "Devlet Övünç Madalyası" verilmesi öngöruldu. Yurtiçinde ya da yurtdışında yaptığı calışmalarla "Dünya çapıoda emsallerine göre üstün başan göstererek" Türkiye'yi yükselten kişilere de "Devlet Üstün Hizmet Madalyası" verilecek. Sonra da Oktay. Çankü şiir, bildiğiniz gibi bir araştırma alanı. Ben şairin durumunu araştıncılık bakımından bilim adamımn durumuyla çok benzer tutuyorum." Aslında çalışma hayatında da aynlmaJarla araştırmalar sürecektir Melih Cevdet Anday'ın. Küçük bir farkla yalnız: Kendisi işi bırakmayacak, işten çıkanlacak, sonra yeni bir iş arayacaktır. ilk işi Devlet Demiryollan'nda memurluktur. Liseyi bitirince önce Hukuk'a, ardından DilTarih'e girmiş, ama ikisine de devam etmemiştir. DDY'nin olanaklarından yararlanarak Belçika'ya gider, üç ay kadar kalır. Dönüşünde askerlik gelip çatar, askerlik sonrası da işsizlik. "Ankara'da iş anyordum. Hasan Âli Bey'e (Yücel) rastladım. Bakandı. Ne yapıyorsun diye sordu. Anlattım. Canım, bankaya memur olacak degilsin ya, Neşriyat Müdürlüğü'nde çalışmaya başla dedi. Çok güzel bir dönemdirodönem." Her güzel şey gibi, o guzel gunler de gecicidir. 1946'da Reşat Şemsettin'in temizlik harekâtında Melih Cevdet'in payına da Konya düşer. Ama kütüphaneler müdürünün aracılığı üzerine Ankara Kitaplığı'na tasnif memuru olarak atanır. "Kitaplıkta otuz bin kadar kitap vardı. Bunun yirmi bini Arapça, Farsça, Osmanlıcaydı. Eski yazıyı, Osmanlıcayı bilivordum, ama orada çok ilerlettim. Ögleye kadar tasnif yapıyor, ögleden sonra da ayırdıgım kitaplan okuvordum. Bu kiuplar Osmanlı tarihi, Osmanlı grameri konulannda olurdu hep. İki yıl surdu bu." Nazım Hikmet'in serbest bırakılması için Orhan Veli ve Oktay Rifat'la birlikte yaptıklan açlık grevi de o günlere rastlar. Ardından iş aramaya tstanbul'a gider Melih Cevdet. Akşam Gazetesi'ne girer bir süre sonra. Hem iç sayfa sekreterliği yapmakta hem de bir sanatedebiyat sayfası hazırlamaktadır. Orhan Kemal. Oktay Rifat sayfanın sürekli yazarlandır. tdeolojik açıdan biraz sert bir sayfadır, epey de etkili olur. Derken bir gün, Necmettin Sadak'ın kızıyla evli olduğu için gazetede hissesi bulunan spor sayfası yöneticisi bir eski futbolcu, Melih Cevdet gazetede yokken gelip "Burası komünist yuvası oldu" diyerek masasını kaldırtır. "Sonra Vedat Nedim Tör, Doğan Kardeş'in kitap yayınlannda çalışır rnısın dedi. Gittim. Şevket Rado da ortaktı Doğan Kardeş'e. Orada bem çeviri yapıyordum, hem de kitaplann baskı işleriyle uğraşıyordum." Yine çok sürmez. Yine bir gün Şevket Rado uğrar. Polis geldi, seni sordu der. Burada çalışamazsın. Eh, polis sorduysa yapılacak bir şey yoktur. Bitmez. Bir de Tercüman serüveni vardır Melih Cevdet'in. Tercüman muhalif bir gazetedir 1960 öncesi. Sahiplerinden biri, Semih Tanca'dır. Gazete Cihat Baban'ın yönetiraindedir. Yazı işleri müdürü de Semih Tuğrul. "Tercüman'da takma adla fıkralar yazıyordum. Sonra kendi adınla yaz dediler bana. Kendi adımla ancak bir a> yazabüdim. Patron, Peyami Safa'yla anlaşmış. Bir gün Semih Tuğrul, Peyami Safa'nın ilk şartı senin yazmaman dedi. Bari bugun son yazını yazıp bırak." Sonra Büyük Gazete, sonra Tanin, sonra Cumhuriyet... "Nadir Be> okurmuş benim yazılanmı. Bizim gazeteye fıkra yazar mısınız dedi. Önce orta sayfa yazıları yazmaya başladım, sonra ikinci sayfa." Bir gün bu, iyi bir gündür artık Nadir Bey... "Benden ünzamla bir roman istedi. Ben o güne kadar birkaç gazetede takma adla romanlar yazmıştım. Ama imzamla roman yazmanuşnm hiç. Nadir Bey'in Utegi üzerine Aylaklar'ı yazdını. Daha sonra imzamla yazdığım üç roman da önce Cumhuriyet'te tefrika edildi. Bunu da Nadir Bey'e borçluyum. Çunkü o beni özendirdi imzamla roman yazmaya." Yalnız kafama takılan bir soru vardı söyleşimizin başından beri. Şu pou's konusu... Sormaya da çekiniyordum doğrusu. Nasıl oluyordu da polis işi gücü bırakıp kimi insanlann ekmeğiyle uğraşıyordu? Bir sann olamaz mıydı bu diyecektim ki... "Bakın, bu polis konusunu nasıl ögrendim. Ikinci askerliğim sırasında Balıkesir'in Öaıer köyüne atadıklannı bildirdiler. Beni Ankara'da alıkoyan Hasan Âli Yiicel'di. Haftada bir iki gün izinle Neşriyat Mudurlugü'nde çalışabiliyordum. Hasan Âli Bey'e söyledira. Ben Milli Müdafaa Bakanıyla konuşurum dedi. Sonra bana Milli Emniyet kararrvla sürüldüğümü, önleyemediğini soyledi. Köyde gözaltında tutuldum. Askerlere verdigim dersler dinlenirmiş. Bunu, dolabın içine saklanıp dinleyen bir subay lerhisten sonra anlattı. Bir gün de mahfelde radyo dinliyoruz. Ruslar ilerliyor. Alay komutanı seslendi bana, 'Anday, Rusça bilirsin değil mi?' Hayır, dedim. Yıllar sonra Orban Apaydın, Yanyana adlı kitabım için açılan dava dosyasında Milli Emniyet raporunun kopyasanı almış. Rahmetli son yıllannda bana bir ornegini verdi. Orada da Rusça bildiğim yazılıydı." 'Karpuz festivali yapılsm9 DtYARBAKIR (AA) Diyarbakır Ziraat Odası Başkant Şevket Kaya, karpuz festivali yapılmamasının, iri karpuz üretimini engellediğini belirtti. Kaya, festival nedeniyle Diyarbakır'ın günlerce kamuoyunun dikkatini çektiğini, aynca çiftçiler arasında rekabeti sağladığını söyledi. Dünyantn en büyük karpuzlan için festival düzenlenmemesinin üzücü olduğunu anlattı. Ancak Diyarbakır Belediye Başkan Vekili Suphi Aydın, yer ve maddi olanaksızlıklar yüzünden, bu yıl da festival yapılmayacağmı bildirdi. Sahillerdeki evler MERSİN (AA) Türkiye Mimarlar Odası Mersin Temsilcisi Doğan Kalkancı, Akdeniz sahilinde 78 ay boş kalan deniz evlerinin turizme kazandırümasını istedi. Kalkancı, "Akdeniz sahilleri, ikinci ev olarak nitelendirilen, yaz aylarında 12 ay kullamlan evlerle doludur. Bu evler, yılın öteki aylarında terk edilmiş ölü şehir havasına bürünmekiedir. Mersin Silifke arasındaki sahil şeridinde 400 sitede yaklaşık 50 bin daire vardır. Bu dairelerin toplam yatak kapasitesi 100 bini bulur. Bir taraftan iç ve dış turizme açacağımız otelmotel, pansiyonların azaidığından şikayetçi olurken, diğer taraftan dayalı döşeli daireler yılın en az 78 ayı boş durmaktadır" dedi. Hazar Gölü'ne ilgi ELAZIĞ (AA) Elazığ yakmlanndaki Hazar Gulü, güneydoğu insanının tek dinlenme yeri haline gelirken, Elazığ ve Sivrice ' belediyeleri tarafından yaptırüan 38 konaklama tesisinin yetersiz olduğu bildirildi. Elazığ Belediye Başkanı Mustafa Temizer, önceki yıllarda Hazar Gölü 'ne olan ilginin yok denecek kadar az olması yüzünden yeterli tesis yapılamadığınt belirtti. Temizer, son iki yıl içinde ; yaptırüan 30 konaklama tesisinin yanı sıra, birçok kamu kuruluşunun da tesis yapımma yöneldiğini ifade etti. Türkiye ile ülkeleri arasında dostça ilişkilerin geliştirilmesıne çaba harcayan devlet başkanlanna da, Bakanlar Kurulu'nun kararı ile, Cumhurbaşkanı'nca "Devlet Nişam" verilecek. Yönetmelik, Türkiye ile mensup olduğu ülke arasında yakınlaşmayı ve dostça ilişkilerin kurulmasını sağlayıa çabaları bulunan Brüksel'de "akşam çıkmak" fiilinin ülkelerin başbakanları, bakanla tanımlandığı üç unsuru kahve, lokanta ve rı ve dış temsilcilik görevlilerine de "Cumhuriyet Nisanı" verilme dans oluşturur. Brüksel gecesi kahveye ve sini öngörüyor. içkiye, lokantaya ve yemeğe, dansa ve raks Türkiye'nin bilim ve sanatta edilen mekâna aittir. uiuslararası alanda tanıtılmasını lann mukaddes olduğu şehir. Busağlayan yabancı uyruklu kişile 9 rası, Avrupa'da kişi başına en çok re de Atatürk Kültür, Dil ve Talokantanın duştüğü, mıdye s c ı rih Yüksek Kurumu'nun görüşleri H A D İ U L U E N G İ N formüllerinin sır saklandığı, safak alınarak, ilgili bakanın önerisi ve başbakanın onayı ile cumhurbaşBRÜKSEL Şehrine sadık bir vakti seyyar patates kızartması kanı tarafından "Uyakat Nişanı" şarkıcı olarak ölmüş olan Jacqu dükkânlanmn önünde kuyruk yapıldığı şehir. Burası, vücudu ve inverilebilecek. es Brel'in "Brüksel Hiilyaday sanı özgürleştiren her çeşit dansın ken" şarkısı, "Vakti zamanında kült olduğu şehir. Brüksel gecesi, hanımlar ve beyler bir de / Raks kahveye ve içkiye, lokantaya ve ederierdi neşeyle Meydanı Kebir yemeğe, dansa ve raksedilen mede. / Etekler fistolu, redingotlar kâna ait. yerlerde, / Hiilya, Brüksel'in omBurarun dansı, Luven Şose'sinnibiis treniydi gecelerde" der. de The Communards'ın klipiyle Eteklerde fısto kalmadı. Redin ritm yakalanan Palladium'a; LoANKARA (AA) Türkiye'de gotlar da yerlere sürünmüyorlar. uise Caddesi'nde, genç sekreterantibiyotik tüketiminin hızla art Omnibüsler çalışmaz oldular. lere yalancı slovvlarla sürdürülen tığı, her dön reçeteden uçunde an Ama yine dans ediyorlar. Gecenin mihrak noktasını da yine tibiyotiğin yer aldığı bildirildi. Gazi Üniversitesi Eczacılık Fa Meydanı Kebir oluşturuyor. Yakültesi öğretim üyelerinden Doç. ni, Brüksellilerin medarı iftihaDr. Okan Atay, antibakteriyel te rı, ünlü belediye meydanı Grand davinin her hekimin yetki alanı Place, Brüksel gecesinin cazibe na girdiğini ve antibiyotiklerin or merkezi olmayı sürdürüyor. Şetalama her dört reçeteden üçün hirliler ve turistler, önce aydınlatılmış lonca binalannı temaşa edide yer aldığını söyledi. yorlar ve geceye, İspanya Evi'nde, Doç. Dr. Atay şöyle konuştu: "Bunun büyiik bir oranı yansıt Aziz Hubertus Pasajı'nda, Mettıgı açıktır. Son yıllarda pahalı an ropol Oteli'nde içilen ilk aperitiftibiyotiklerin kullanımında dikka lerle başlıyorlar. Sonra Küçük ti çeken bir artış gözlenmektedir. Kasapçılar Sokağı'ndaki, MenekBu antibakleriyel etkenlerin kul şe Sokağı'ndaki, Hançerci Sokalanımındaki başıboşluk, başlıca ğı'ndaki lokantalarda devam edifedavf endikasyonunun isabetsiz yorlar. Çunku Brüksel'de "akşam ligi, ila< seçiminin, yarar ve mali çıkmak" fiilinin tanımladığı üç yet hesabının iyi yapılmaması, an unsuru, kahve, lokanta ve dans tibiyotik kullanımını sınırlayan oluşfuruyor. Çünkü burası, Breözel hallerin iyi bilinmemesi, bil ughel'in ve hiç bitmemiş payen gi açığı (egitim yetersizligi), ve bayramların şehri. Burası, biralayogun propaganda gibi nedenler rın kokularıyia tadımlandığı, biralann yüz bardak içildiği, biraden kaynaklanmakttdır." Casanova Hukuk doktoru, edebıyatçı, Papa'nın Altın Mahmuz nişanını almış bir şfjvalye Milyoner, müflis, mahpus. Hepsinden önemlisi. kadınlann kalbinde taht kurmuş, geniş hayal gücüyle ün yapmış, birliktelıkleri sona Casanova'nın âşıkları^ • ermiş olsa da sevgilılennın gözunde cazlbesînı kaybetmemiş efsanevi bir âşık. 17251798 yıllan arasında yaşayan ve çapkınlığın simgesi haline gelen Casanova'nın hayat hikayesı, Hans Nogiy'nin kaleminden, Stem Dergisi'nde bir yazı dizisi haline getirilmiş. Herlinde Koelbl, Casanova'nın Avrupa'da gezdigı ve âşık olduğu kentlerde, bugünün genç kadınlarını fotoğraflamış. Casanova'nın her sevgilısi için değişik meslekten bir genç kadını model olarak seçmış. Bir şirkette yöneticı olan 23 yasındakı Martina da Prag'da tanıştığı ve üç gün boyunca bir dakika bile yanmdan ayrılmayan dans yıkjızı Morelll'yi temsil ediyor. 'Brüksel Hülyadaykerf ile son dans TakeOff a; VVashington Sokağı'nda, henüz gün ışımadan eski Amerikan otomobilleriyle gelinen Gece Uçuşu'na aitse de esas olarak hâlâ Jacques Brel'in şarkısına sadık kalanlara aittir. Yani, Grand Place'nin hemen ötesinde Borsa Sokağı'nda, Auguste Orst Sokağı'nda cuma akşamlan, cumartesi geceleri, ucuz bira kokusunda, akordeonları akortsuz, mikrofonları parazitli, şantörleri alkolik orkestralarda, yaşh şarkılarda, pasadobleleri, tangoları, çarlistonlan, gengetleri, genç dansedenlere aittir. Buralann raksı ve gecesi, adi rujlar ve kötü allıklar sürunmüş dul kadınlann; takma yakalı görnlek ve aşuımış astarlı ceket giyinmiş emekli işçilerin, cumartesi şehvetinde, kötü allık sürürunüş dul kadınlara fit olan genç göçmenlerinkisidir. Avamdır. Böylesi, gerçek Brükseldir. Böylesi Brüksel hülyadaykendir. Ama Brüksel'in öteki gerçek gecesi yan taşralıdır. Yani, gecesi yoktur. Televizyonlann akşam haberlerinde biter. Gün batar ve şehir yatar. İlk gecede New York uçağından inmiş yolcunun, akşam ekspresiyle Paris'ten gelmiş metropollünün, Hölderlin'den bezip aniden sevişmek ihtiyacı duymuş münzevinin gidecekleri yer neresidir ki? Sablon Meydanı'ndaki kahveler mi? Çok snopturlar ve erken kapanma ihtimali mevcuttur. Ricks Cafe'nin ban mı? Fazla Anglosakson'dur. Mozart'ın ban mı? Tenha olması mümkündür. Falstaff mı? Aşın kalabalık ve aşırı gençtir. Plan K mı? Çok avangarddır. Paul'ün Cazban mı? Kadınlar albeniden yoksundurlar. Brussel's Jazz Club mü? Viski pahalıdır ve iyi orkestraya ender rastlanır. Schumann Meydanı'nın etrafındaki publar mı? Sırf Ortak Pazar memurudurlar. Vendome'de, Acropolo'de sinema mı? Cumartesi, pazartesi dışında asladırlar. Stassart Sokağı'ndaki pavyonlar mı? Turistlerin yüzülme mevkileridirler. Kömur Pazan Sokağı'ndaki eşcinsel dansingleri mi? AIDS sonrasında tenhalaştıklan rivayeti dolaşır. Mezarlık Meydanı'ndaki Bastoche mu? Ebedi öğrenci kalmak lazınıdır. Küçük tsviçre Kavşağı'ndaki Chinatown lokanta ve kahveleri mi? iyi tilt, usta langırt oynamak gerekir ve Pekin ördeği kokusunda Corto Maltese okumak dikkat ister. New York uçağından inmiş yolcunun, Paris'ten gelmiş metropollunun, Hölderlin'den bezmış münzevinin, Brüksel gecesi tercihleri bunlarla sınırlıdır. Bu tercihler de metropolle taşra arası şehirlerin evrensel tercihleridirler. Pıenim tercihim Chinatown tercihleridir. Kıyamet Zamanı'nda Sesuan usulü pirinç lezzetsiz, kadınlar, münzevilikleri paylaşacak kadar akıllıdırlar. Bir de tabelasında Coppola'nın fılmine atıfta bulunabilen bir göçmen lokantası çekicidir. La Boheme'de Kantom ördeği şayanı tercihtir. Balerin kızlar ise artık çok nadiren uğramaktadırlar. Buranın gecesinin devamı, aşağı Molonbeek'te kanal boyundaki sabahçı kahveleridir. Yağmur çiseler ve sarhoş çift, Brel'in Brüksel Hulyadayken'iyle son dansı yapar. Brüksel'in gecesi biter. Kanala günün şavkı vurur. Gece, Brüksel'de dahi cazibelidir. BtR YAZ GECESİ RÜYASI BRÜKSEL'88 Turistler için broşürler yetersiz ANKARA (AA) Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma ve Pazarlama Genel Müdürü Aydın Baskm, Türkiye'ye gelen turist sayısını arttırmak için broşür sayısının da çoğaltılması gerektiğini söyledi. Baskın, ödenek yetersizliğinden geçmiş yıllardaki broşür tirajına ulaşamadıklarım öne sürerek şöyle konuştu: "Üç yıl önce yılda 10 milyon tirajımız varken, bu yıl 6 milyon 500 bine düştü. Şayet ülkemize yılda üç milyon turist gelmesini istiyorsak, 30 milyon tamtıcı ve broşür basmamız gerekir." Antibiyotik tüketimi doludizgin Turistik tesislerde doluluk oranı ANKARA (AA) Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından turistik bölgelerdeki 100 otel ve tatil köyünde yapılan araştırmayla tesislerin ytizde 70'inin en az yüzde 80 oramnda dolu olduğu belirlendi. Turizm Genel Müdürü Tankut Ünal'dan alınan bilgiye göre, otellerin mevsimlere göre doluluk oranı konusunda yapılan araştırma, Antalya, Aydın, Balıkesir, îzmir, Muğla ve bu illerin turistik ilçelerindeki her sınıftan otel ve tatil köyünde gerçekleştirildi. StRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle