19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 AĞUSTOS 1988 • *•• CUMHURİYET/13 Av tüfeği üretimi BEYŞEHtR (AA) • Konya'nın Beyşehir ilçesine bağlı Huğlu kasabasında kurulacak entegre av tüfeği üretira tesislerinin yapımınabaşlandı. 1990 yılında tamamlanması planlanan ve 10 bin metrekarelik bir alan üzeriıfe kurulacak olan tesisler, 1 milyar liralık bir harcamayla gerçekleştirilecek. Huğlu Av Tüfekleri Kooperatifi'nce yapunlan tesislerde, yılda 50 bin adet yivsiz av tüfeği üretilecek. Yetkililer, 2 bin kişiye iş imkânı sağlayacak tesislerin, gerektiğinde savunma sanayiine yönelik üretime geçebileceğini söylediler. Üretilen av tüfekleri ile ünUnU yurtdışında da duyuran Huğlu kasabasında, evlerin alt katlan atölye olarak kullanılıyor. Huğlu'da bir yılda üretilen 20 bin tüfeğin, yüzde 4O'ı ihraç ediliyor. Bolulu aşçıların rekor denemesi 8. Mengen Aşçılık ve Tunzm festıvalınde 4 metre uzunluğunda ve500kg ağırtığında yapılması planlanan "Dünyanın en büyük döneri" ancak 1.60 boyunda ve 150 kg olarak gerçekleştı. (Fotoğraf. AA) Ülkemizde yapılmayan at arabası yanşlan Batıda ve özellıkle ABD'de büy u k j|gj topiayan spor dallarından biri. New Jersey'in East Ruttierford kentinde yapılan Hambletonian yarışlarının 1 millik tıns koşusu ayağında da bitiş çizgisini en önce geçerek rakiplerıni geride bırakan Armbro Goal ve sürücüsü John Campbell aynı yanşlarda elde ettikleri diğer ikı birincilikle birtikte topJam 1 mılyon 156 bin dolar ödül aldılar. (Fotoğraf: AP) cü, para ve uçma tutkusunun bırbiıiyle yarışan ürünlerı. Bundan 60 yıl önce babası Walt Disney'in fırçasından doğan Miki Fare de bir balon tutkununa esin kaynağı olmuş. 12 katiı bir apartman yüksekltğındeki bu Miki Fare balonu mayıs ayında başlayan Kuzey Amerika turu sırasında ünlu Niagara şelalesinin üzerinden de geçti. (Fotoğraf: AP) Zengin Amenkalıların Miki Fare Niagarada oyuncaklan balonlar hayalyeni gü1 HABERLERİN DEVAMI "Eğlence Bitti ArtıkL" Türk ekonomisinde işlerin iyi gitmediğini, en nihayet, Turgut Özal'ı baştan beri destekleyen The Wall Street Journal da görerek eski müşterisini sonunda uyarmaya başlamış; geç de olsa olumlu bir gelişme... Bu ünlü Amerikan gazetesindeki satırlar, Başbakan Özal açısından hiç de parlak değil. O kadar ki, yazıda diplomatik bir üslupla, dış borçların yeni bir takvime bağlanması, yani ertelenmesi gündeme getirilmektedir. Değerlendirme yazısının ilginç bir yanı daha var: Ekonomiden sorumlu üst düzey bürokratlarının siyasal otoriteye ilişkin eleştirileri. Merkez Bankası Başkanı Rüşdü Saracoglu, ekonomideki olumsuz gelişmeleri bir yerde 1986 ve 1987'deki seçimlere bağlamaktadır; şubat ayında para musluklarının sıkıldığını, şimdi de aynı şeyin maliye politikasında yapılması gerektiğini söylemektedir. Yazıda, DPT Müsteşarı Ali Tigrel'e atfen şu satırlar yer alıyor: "Söyiedim Ahmet'e (Mr. Özal'ın oğlu), bu yıl baban üst düzey bürokratlannı, bakan/arma tercih etmelidir diye." (Baftarafı 1. Sayfada) Evren: B u a t a göztim Devlet Planlama Müsteşan'nın bunlan neden "Ahmet'e" söyleme gereğini duyduğunu, "Mr. Özal'ın oğlu"nun devlet işlerindeki yerinin ne olduğunu bilemiyoruz. Ama öyle anlaşılıyor ki, son faiz kararlarının da gösterdiği gibi, özal, "bürokratlar"\m değil "bakanlan"n\ dinlemiştir; dinlemeye de devam edecektir. Çünkü önünde sandığından da uzun bir seçim dönemi açılmaktadır. Başlangıçta üç aylık kısa bir seçim dönemiyle yerel seçim leri atlatabileceğini uman ANAP lideri, bu sürenin sekiz aya kadar uzayabileceğini herhalde düşünmemişti. Referandumda "hayır" oylannın ağır basması seçim dönemini 1989 mart ayı sonuna kadar yayacaktır. 1986 ve 1987'deki neredeyse 1,5 yıllık seçim dönemi Özal hükümeti tarafından ekonomide dengelerin altüst edılmesine ve ipin ucunun kaçırılarak enflasyonun şahlanmasına yol açmıştır. Bugün de işlerde en ufak bir düzelme belirtisi yokken, ANAP lideri, yeni bir seçim dönemini gene kendi eliyle açmış bulunuyor. Kimbilir, belkı de bu kez Sayın Özal, 1987'nin aksine, önceden kemer sıkarak, zam yaparak gider seçimlere! (Baştarafı 1. Sayfada) da birinci geldi" diye ekledi. Gaa Koşusu'ndan farklı olarak 3 ve daha yaslı atların katılabildiği dünkü yanşta, 14 safkan tngiliz atı, nefes kesici bir mücadele verdi. 2400 metre startında harekete geçen atlardan Fugace, son 600 metreye kadar öteki atları geriden takip etti. 600. metreden itîbaren Jokeyi Ahmet Atçı'nın, atın başını sürekli ileriye iterek gücüne katkıda bulunması sonucu Fugace son düzlükte rahatlamaya başladı. Son 200 metrede inanılmaz bir atakla yarışı birinci götürmekte olan 3 yaşındaki favori safkan tngiliz atı Gazi Koşusu birincisi "Top lmage"ı sıkıştıran Fugace, başa geçerek yarışı birinci bitirdi. CÜNEYT ARCAYÖREK yazı or y Âteşkes, ilk (Baftarafı 1. Sayfada) güçlenen barış umutlanna katkıda bulunmuş oldu. İRNA'nın haberine göre, Rafsancani, önceki gün Tahran'daki Hindistan Büyükelçisi ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada "Irak ile savaşın sona ermesi isteğinde ciddi olduklannı" söyledi. "Bağdat ile yuzyüze görüşmeye karşı değüiz. Ancak, cepbedeki birliklerimiz tetikte olmaya devam edecektir" diyen Rafsancani, 598 sayılı kararı kabul etmelerinin bir "taktik" olmadığım belirtti. Özal'ın işi zor (Baftarafı 1. Sayfada) azaldığını" yazdı. The Wall Street Journal Gazetesi'nin 56 ağustos tarihli sayısında ya. yımlanan Kathryn Christensen imzah yazımn bir özetini aşağıda sunuyoruz: Eğlence bitti artık. tkinci dönem iktidarının dokuzuncu ayına girerken, Başbakan Turgut özal belirsiz bir ekonomik manzara ile karşı karşıya: Yıllık enflasyon oranı yüzde 50'yi geçiyor. Türk Lirası'ndan kaçış ekonomideki liberalizasyon programını yavaşlatıyor. Türkiye'nin 7987 ekonomik göstergeleri Nüfus Ihracat Ithalat Reel GSYH Dış borç Faız ödemelennm ihracata oranı 51 7 milyon 13.8 milyar dolar 15 2 milyar dolar 58.22 milyar dolar 38.3 milyar dolar % 17.4 Reel GSYH artışı 10% I Anavatan Partisi'nin Kasım 2% 1987'deki seçim 1981 '82 '83 '84 '85 ' 8 6 "87 zaferini sağlayan yoğun kamu harKaynak Uluslararası Fınans Enstıtusu, Washıngton camalan, Türkiye ekonomisinin 1987 yılı sonu itibarıyla 38.3 mil rekiyor. yar dolar dış borç ile karşı karşıÖyle anlaşılıyor ki özal'uı poya kalmasını getirdi. Türkler için pülerliği son aylarda azalıyor. yaşamı daha da zorlaştıracak ve Hem de haziran ayındaki suikast kendi kitle desteğini de tehdit ede girişiminin, toplumda kendisine cek yeni kemer sıkma önlemleri olan semDatiyi arttırmasına karni almak zorundadır Özal. şın. Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı Ali Tigrel, "Son birkaç yüda çok hızlı geliştik. Şu anda gerçekten düzenleme gereken bir noktaya gelmiş bulunuyoruz. Bu yıl herkese son derece katı davranacağım" diye konuşuyor. Bir Batılı ekonomist de, "Ozal, vakit yilirmeksizin gerçekçi davranmaya ve çok sert önlemler almaya mecburdur. Bunu ya kendisi yapar ya da onun yerine IMF..." değerlendirmesini yapıyor. Uluslararası Para Fonu'nun bir ülkenin dış borçlarında yeni bir düzenleme yapılmasına yardımcı olmadan önce, alınacak istikrar önlemlerini onaylaması geözal'ın geçen yıl aldığı AT'ye tam üyelik başvurusu kararı, "Türkiye'ııin demokratik ve ekonomik olarak Batı'daki yerinj alabileceğini ilan etmek" anlamına geliyordu. Ekonominin içinde bulunduğu durutna çarelerle ilgili olarak bir ekonomist, "Özal ve onun politikacı olmayan üst düzey adamlannın bilgi ve anlayışının yerinde olduğunu söyleyebiliriz, ama biitün sorun bunlan gerçekleştirecek siyasal istege sabip olup olmadıklan" diyor. Merkez Bankası Başkanı Rüşdü Saracoğlu da "Hökümet 1986nın ikinci yansında ve 1987'de secimler nedeniy BM Genel Sekreteri Javier Perez de Cuellar, tran ile Irak arasındaki ateşkesin tarihini muhtemelen yarın ya da salı günü açıklayacağını ve ateşkesin, yaklaşık iki hafta içinde yürürlüğe girebileceğini söyledi. Perez de Cuellar, tran Dışişleri Bakanı Ali Ekb«r Velayeti ile görüşmek üzere aynı gece BM merkezine gelişinde gazetecilere, Velayeti'den, tran'ın ateşkes konusundaki son gelişmelere tepkisini öğreneceğini söyledi. Cuellar, ateşkesin ne zaman uygulamaya konacağı yolundaki sorular üzerine, "Sanınm iki hafta içinde tabii, ateşkes tarihini belirlemekten söz etmiyoram, onu yakın ya da pazartesi günü açıklayabilirim, kasdettigim, ateşkesin DPT'de, dış borç alacak kamu yüriirluğe gireceği tarih... Biliyorkuruluşlanna onay veren yeni bir sunuz birçok hazırlık gerek" dedörtlü komitenin uyesi olan Ali di. Tigrel de "Önümüzdeki dört yü Cuellar, Irak Devlet Başkanı boyunca kimseye taviz venneme Saddam Hüseyin'in doğrudan gomiz gerek" diyor. "Söyiedim Ah rüşmelerin ateşkesten sonra yapılmet'e (Mr. Özal'ın oğlu); bu yıl masını kabul etmesi üzerine, tebaban üst düzey bürokratlannı, maslarına yeniden başlamıştı. bakanlanna tercih etmelidir diye." . Parlamento çoğunluğu sayesinde Başbakan özal, Türkiye'nin kemerini sıkma konusunda fazla zorlanmaz. Ama bu çoğunluğu, Çanakkale eşrafından merhum öğretmen Sabri Bayar'ın eşi, yalnızca yüzde 36 oy alarak sağZiya Bayar, Bilge Aydın ve Sağra Bayar'ın annesi, Solmaz lamış bulunuyor. Üstelik, kendiBayar ve Necdet Aydın'ın kayınvalidesi, Pınar Kırkali'nin si ve Batı'da öğrenim görmüş anneannesi, Can, Emre ve Dünya Bayar'ın babaannesi, genç danışmanlan, çeşitli siyasi Damla Bayar'ın büyukannesi y akımlara ve silahlı kuvvetlerin Ötmen Öğret müdahale eğilünine karşı ihtiyatlı olmalılar. le biraz ileri gitti" diyor. Saracoğlu, sorunların biraz da yalnızca inşaat projelerine destek olan uluslararası finans topluluğu ile TL'ye talebi yaratabilecek bir faiz artışını sağlayamayan 'oligopolistik bankacılık sistemi' tarafından büyutüldüğu kamsında. Döviz mevduatımn 1987'de yüzde 141 artarak, yüzde 54 artış gösteren TL raevduatından daha iyi durumda olduğunu söyleyen Rüşdü Saracoğlu, şubatta alınan sıkı para politikası kararlarını bütçede alınacak benzer tedbirlerin takip etmesi gerektiğini söylüyor. Güney Amerika'nın dış borç sorunlan üzerine çahşmaları bulunan bir Batılı, "Türkiye, Latin Amerikalılardan, sorunlarla karşılaşmak ve bunlan çözmek için adımlar atmak açısından, birkaç ışık yılı geridedir. Yetenek ve uzmanlık var. Şimdi siyasi istekliliği görmek gerek" diyor. "Bugüne kadar katıldığım Cumhurbaşkanhğı koşulannın beşinde de en iyi derece olarak ikincilik aldım. 20 yıldır jokeylik yapıyorum." Yarışseverlerin sportmenliği ile tanıdıklan Hipodromlarda en çok sevilen jokeyler arasında yer alan Ahmet Atçı bu yıl katıldığı 133 yanşın 22'sini birincilikle, 21'ini ikincilikle, 20'sini de üçüncülükle tamamladı. Yarış sonunda düzenlenen kupa töreninde görüşlerini belirten Cumhurbaşkam Kenan Evren, "Fugace'nin birinciliginin kendisi için sürpriz olmadıgını" vurguladı. Atın sahiplerine kazandıkları birincilik için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Kenan Evren yarış konsey üyelerinden Nurettin Ersin, tstanbul Valisi Cahit Bayar ile izledi. Yanşta birinci olan Fugace, sahibine 53 milyon 600 bin lira kazandırırken Jokey Ahmet Atçı'da 2,5 dakika süren yanşın sonunda 5 milyon 300 bin liranın sahibi oldu. Yanşın sürpriz birincisi Fugace'ye ise kupayı kazanması nedeniyle geleneksel ödül olarak kabul edilen bir şal takıldı. Jokey Ahmet Atçı ile Antrenör Yaşar Kara yanştan sonra yaptıklan açıklamada, "Tamamıyle Özdemir Ataman'ın taktiğini uyguladık. Baştan özellikle favori atlann ön plana çıkmalannı istemiştik nitekim de oyle oldu. " Ü n i " olsun, " l c r a " olsun, "Top Image" olsun bu atlar yanşın basından öne çıkınca hayli ümitlendik. Bütün gayemiz yanşı en önde götürep atla başbaşa gelebilmekti. Gerisi Fugace'nin inatçı yaraülışma kalmış(. Zaten bu yıl atımız son derece iyi perforraans gösteriyordu. 2400 metreyi 2.28 dakikalık derecesiyle birinci bitiren Fugace adh at, Türkiye'nin en eski at yetiştiricilerinden Özdemir Atman'ın (Baştarafı 1. Sayfada) kızı Lale Atman'a ait. Son dere yüzde 60'lere varan enflasyon ce inatçı oluşuyla tanınan Fuga ne de yaren çevreler çıkarına süce, adlı at 4 yaşında olup dün 60 regelen vurgunlar söz konusu kilo ağırlığında koştu. Top lma edilsin. Halkın seçimi yadsımage'a göre bir yaş daha yaşlı olan yacağını bildiği için muhalefetin Fugace'nin birinciliği yarış uz de katılacağı bu tür kampanya ile manları tarafından kemık yapıla kendine göre ayarladığı 13 karından ve adele yapısındaki geliş sımda seçim yapılabilsin. mişliğe bağlandı. Son haftaların en surprizli yarışı olarak nitelenElinde muhalefeti ezeceğini dirilen, 41. Cumhurbaşkanhğı sandığı tek silah kaldı. MuhaleKoşusu'nda, ilk kez birincilik el fet partilerini seçim, hatta halde eden Jokey Ahnıet Atçı, birinci koylamasının kaçağı gibi gösterkupasını Kenan Evren'in elinden meye çalışıyor. Oysa muhalefet, aldıktan sonra duygulanm "Al halkoylamasının yalın konuyu lah sizden razı olsun" sözleriyle astığına, Özal yönetimınden kurdile getirdi. Atçı, Cumhurbaşka tulabilme kapısını aralayacağına nı Kenan Evren'in, "Bu ilk birin inanıyor. Bu nedenle Özal'a bir ciliğin mi?" sorusuna ise şu yarutı güvenoyu niteliğine büründüğüverdi: nü açık seçik söyluyor. Kim, Neden Kaçamaz? Kendine güvenen bir siyaset adamı muhalefetin halkoylamasını güvenoyuna çevirdiğini görünce kaçacağı yerde bizzat kendi bu istemde bulunur ve öyle bir hodri meydan çeker ki, dağlar taşlar yerinden oynar. Ama nerede? Halkoylamasını kendine değil muhalefete çevrik bir silah olarak görüyor Özal. Bakıyor ki, bu sandık başka sandığa dönüşüyor, hemen 50 yöreyi ilçe yapma kararı alıyor. Tabii ilçeye dönüştüreceği yörelere "ver oyu, al kaymakamı" diyecek. Eski propaganda filmlerini tazeleyecek. Hani korkmuyordu halk oylanndan, bu acelecilik neden; insanların sağduyusuna, bilinçlerine güvenini mi yitirdi acaba? Özal'ın sergilediği mantık, "ya hayır" çıkarsa korkusundan. Yüzde 50'den bir fazla olumsuz oy, düşlerınde dev bir soru. Güvenemiyor; kısacası ne kendine ne de halkoylamasından dilediği sonucun çıkacağına inanıyor. Saptırma çabalan bu yüzden, eski oyunlarla halkı kandırmaya yönelen acele kararların gerçek içyüzü de korkudan. Ciddi hukuk kurallannı anlayarak ve bilerek yasa çıkarma çalışmaları geride kalınca, ANAP çoğunluğuna dayanarak yasaları istediği gibi yoğurma gücünü bulunca, tutmayın iktidarı. Dün sabah başladı. ANAP'lılar diledikleri yasayı istedikleri gibi çıkarmaya son hızla çalışıyorlardı. Önceki gün görülen yüksek tansiyon düşmüştü. Yer yer Cumhurbaşkanı'nın ne yapacağı sorusu tartışılıyordu. SHP'nin yönetici kadrosunda anayasa değişikliğini Evren'in veto etmesi olasılığından söz ediliyordu. Anayasadan sonra halkoylaması, yasasının çıkarılmasını Cumhurbaşkanı'nın hukuksal açıdan kabul etmeyeceği öne sürülerken, Anayasa Mahkemesi'ne gidilebileceğini irdeleyenler de vardı. Hukuksal açıdan veto için Evren'in çeşitli gerekçeler bulabileceği söyleniyordu. SHP'lilere göre, anayasanın 48 saatle sıkboğaz edılrnesi, komisyonda 13 kasım tarihınin yedi imzalı önergeyle maddeye geçirilmesi gibi hukuka ters düşen işlemler, Evren'in bulabileceği ana gerekçeler olabilirdi. Tabii işin bir de siyasal yanına bakabilirdi. Halkoylaması, sonra seçimte partiler arası kıran kırana bir savaşın başlayacağını göz önünde tutabilir, ulke gerçeklerini gözeterek gereken incelemeyi yapabılırdi. Bu varsayımlara DYP, başka bir kanıyla katkıda bulunuyordu. DYP'lilere göre Evren yasaları onaylayacaktı. Halkoylaması yasasının anayasadan sonra çıkmasından kaynakianan hukuk hatasını düzeltebilirdi. Evren, ilk önce halkoylaması yasasını onaylar, sonra anayasa değişikliğini imzalardı. Kuliste araştırmalar sürerken telefonla bağlantı kurduğum Ali Baransel beklentilerin tersine anayasa değişikliğinin istanbul'a dün henüz gelmediğini söyledi. Baransel, elbette Cumhurbaşkanı'nın eğilimlerini söyleyecek durumda da konumda da değildi. Ancak TBMM Başkanlığı'nın "yasaları ayrı ayrı göndermesi yerine toplu halde onaya sunabileceği" olasılığına ağırlık verıyordu. Böylece Cumhurbaşkanı'nın "biribirini tamamlayan, ama dört ayrı konuyu içeren" yasaları toplu halde incelemeye alacağı anlaşılıyordu. Ne kadar sürede bu inceleme tamamlanırdı, hangi gün Resmi Gazete'de yayımlanırdı. Henüz hiçbiri İstanbul'a gönderilmediğine, Evren'in inceleme süresi bilinmediğine göre, kesin tarih vermek olanaksızdı. Bu hafta içinde Cumhurbaşkanı'nın tutumu sıyasette ağırlık kazanacak, sonra yeni açılışlar mı başlayacak, yoksa halkoylamasına doğru geri saymaya mı geçilecek belli olacak. Coğu gitti, azı kaldı. özal, demagojik çıkışlarla muhalefetin halka sindirmeye çalıştığı gerçeği gözlerden kaçırmaya uğraşıyor. Ya haik, anayasayı onaylarsa ana muhalefet lideri istifa edecek mi gibi şernsiyeyı tersine çevirmeye çalışıyor. Peki, ama Özal bu soruyu İnönü'ye soracağma, halkoylamasından kendi adına olumsuz sonuç çıkarsa istifa edeceğini niçin açıkça söyleyemiyor? Sonuç çift taraflı bıçak. Neden sadece ana muhalefet liderini şimdiden bağlayıcı bir söze doğru ıtmeye çalışıyor da hani pek begendiği deyimle bir güzel hodrı meydan çekip; "eger halk yarıdan bir fazla hayır oyu verirse çeker giderim" diyemiyor. Tüm yurda vazgeçilmez insan damgası vurduğuna inanıyorsa Özal, buyursun "beni oylayın" deyiversin. O zaman kimin saçı ak, kimin kara, net biçimde ortaya çıkacak. Yok eğer Özal, yerine koyacak insan bulunamayacağı sanısıyla sıkıntı içindeyse, bu sıcak yaz günleri yüreğini fazla zorlamasın. Neler geldi neler geçti. Vazgeçilmez dediklerimiz bir fiskeyle çekip gittiler; beğenelim beğenmeyelim, nöbeti alan bir başkası ülkeyi yönetti. Ozel koruma Beyaz çekici, kahverengi 14. Sayfada) reyle ilgili bir birim olması ve Başbakana bağlı bulunmasının yeni bir birime ihtiyacı ortadan kaldırabileceği de belirtiliyor. Edinilen bilgileıe göre özel çevre koruma alanlannın sorumluluğunun devri için "turizm bölge valiliği" kurulması, üzerinde en çok durulan teşkilat modelini oluşturuyor. Ancak bölge valiliği konusunda çeşitli olumsuz göruşler de bulunuyor. Bunlar şöyle: "Bölge valiliği Dogu'dakinden çok farklı olacak. Doğu'da düşman ve hedef belli. Ancak turizm bölge valiliği böyle değil. Turizm ve koruma olayıyla geliştirme olayı iç içe geçecek bölgelerde bu olnşturulacak. Valilik bunun altından kalkamaz. Valilik ve yerel yönetimler gene de bugüne kadar çevrenin korunmasında etkili olamadılar. Bunun en açık örneği Güney kıydanmızdaki betonlaşmadır. Buralardaki betonlaşmava yerel yönetimler ve valiler izin vermektedir. Valilerin pohtik baskılara kaışı durabilmeleri de giderek güçleşmektedir. Valiler komma alanlannda bu baskılar sonacu yeterli hizmeti veremezler. Çevre olgusuyla Turkiye'de büyük bir pazar oluştunılmaktadır. Bu konuda çok çeşitli şirketlerin büyük talepleri olacaktır. Bölge valileri bu baskılara dayanabilirler mi?" Devlet Bakanı Adnan Kahveci ve Başbakanlık yetkilileri arasında devam eden çalışmalarn önümüzdeki günlerde sonuçlanacağı bildirildi. Koruma alanlannın kimin sorumluluğuna bırakılacağı konusunda son sözün ise Başbakan Turgut Özal tarafından söyleneceğine dikkat çekiliyor. Koruma alanlannın boyutları konusundaki tartışmalar da devam ediyor. Köyceğiz gölünün bir kıyısının koruma alanı ilan edilmesine karşm, diğer kıyılann koruma dışında bırakılması ve bölgede bulunan NATO'ya ayrılmış alanların koruma içine alınmaması eleştiriliyor. Koruma alanlannda hâlâ kimin sorumlu olduğu konusunun da çözümlenememesi nedeniyle yapılanma ve diğer koruma çalışmalarında da bir belirsizlik bulunuyor. Koruma alanlannın yönetmeliği konusunda belirsizlik de hâlâ devam ediyor. (Baftarafı 1. Sayfada) liyor. Siyasal amaçla yapılan renk seçimlerinin gelişigüzel değil, belirli araştırmalann sonucunu yansıttığı vurgulanıyor. Hacettepe Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağhğı Anabilim Dah Başkam Prof. Dr. Atalay Yöriikoğlu, ANKA muhabirine, renklerin ulusal temalara göre değişik anlamlar taşıdığına dikkati çekerek, "Yeşil tslamın, kırmızı Bolşeviklerin, beyaz banscılann rengi gibi algılanır, ama kişisel anlamda bu tür bir çağnşım olmayabilir" dedi. Renklerin kültürlere ve topluluklara göre değişken anlamları olduğuna değinen Prof. Yörükoğlu göruşlerini şöyle sürdürdü: de reklamcıların yaptığı araştırmaların bir Uriinü olarak ortaya çıknuş olabileceğini ifade etti. Hacettepe Tıp Fakültesi Psikiatri Bölümü'nden adıru açıklamak istemeyen bir öğretim üyesi ise, siyasal tercih sorunu olan bir olayda rastgele renk seçimi yapılamayacağına dikkat çekerek, "Bu işte bir hinlik var. Renklerin insanlan nasıl etkilediğine ilişkin bir araştırmanın sonucu olabilir" dedi. VEFAT Bir Türk işadamı, "Başbakan ve genç prensleri fincancı katıriannı ürkötmemeye çok dikkat etmeliler" diye konuşuyor. ANAP'ın başkan yardımcısı ve partinin tslamcı kanadının lideri de benzer bir uyarıda bulunuyor: "Eğer önümüzdeki 5 yılın sonunda enflasyonu tamamen kontrol altına alamazsak, hiçbir kuvvet bizi bir daha geri getiremez." ÜRÜ MÜRÜVVET BAYAR geçirdiği bir rahatsızhk sonucu 6.8.1988 Cumartesi günü tzmir'de vefat etmiştir. Merhumenin cenazesi bugün (pazartesi) Çanakkale Hastahanebayın Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra, Şehir Kabristanlığı'nda toprağa verilecektir. AİLESt MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI'NDAN GÜMRÜK MÜFETTİŞ YARDIMCILIĞI GİRİŞ SINAVI Maliye ve Gümrük Bakaıüığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'nca 26.9.1988 Pazartesi günü baslamak üzere Ankara ve Istanbul'da Gümrük Mufettiş Yardımcıhğı giriş sınavı yapılacaktır. Sınava katılabilmek için; 1. Devlet Memurları Kanunu'nun 48'inci maddesinde yazılı genel nıtelıkleri taşımak, 2. Hukuk, iktisat, siyasal bilgiler, işletme ve idari bilimler fakülteleri ile iktisadi ve ticari ilimler fakülteleri ya da aynı konularda ögrenim yapıp yukarıda belirtilenlere denkliği Milli Egitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'nca kabul olunan yabancı oğretim kurumlanndan bırini bitirmiş olmak, 3. 1.1.1988 gününde otuz yaşını doldurmamış olmak, 4. Sağhk durumu Türkiye'nin her yerinde görev yapmaya, her türlü ıklim ve yolculuk koşullanna ve her turlü taşıt araçlarıyla yolculuk yapmaya elverişli olmak, 5. Yapılacak inceleme ve araştırmada gerek sicil gerekse tutum ve davranış yönünden Gümrük Müfettişliği özyapı ve niteliklerini taşıdığı saptanmış bulunmak; gerekir. Sınav, maliye, ekonomi, kamu ve özel hukuk, muhasebe ve tıcarı hesap ile yabancı dil gruplanndan yapılacaktır. tstekliler ayrıntılı bilgileri kapsar sınav broşurünu Ankara'da Teftiş Kurulu, İstanbul ve Izmir'de gümrük mufettışlerı grup başkanlıklanndan temin edebilırler. Sınav ıçın başvurulann en geç 6.9.1988 günu çalışma saatı bıtimine kadar Teftiş Kurulu Başkanlıgı'nda olacak şekilde şahsen ya da posıayla ileıilmesinin gerektiği ve gecikmelerin değerlendırılme yece|ı duyurulur tstanbul Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Aysel Ekşi, "beyazın insanlara daha yakın bir renk olduğunu düşunüyorum" dedi. Kahverengiyi antipatik ve albenisi olmayan bir renk olarak "Aslında bilimsel olarak renk tanımladı. lerin insan duygu ve duşünceleriFarkü kültürlerde renklerin etni etkilemesi fazla olası gözükmüyor. Bu referandumda, beyazı sa kisinin değişik yorumlandığını bevunanlar, beyaz için 'aktır, banş lirten Prof. Dr. Ayhan Songar, tır, hayıriıdır' diyecekler. Karşıl "Uzakdogu'da beyaz matem kılan da kahverengiyi belli bir esas yafetidir, ama biam ülkemizde lela savunacaktır. Ama asıl önemli mizliği, rahathğı ve ferahlıgı ifaolan iknadır. Beyazın çekiciliği de eder" dedi. Songar, kahverenvar. Göze daha hoş gözüküyor. giyi itici olarak tanımladı ve "Ben Ancak hangisinin hoş olduğunu gençliğimde hep kahverengi elbisonuç tayin edecek. Bilimsel ola se giyerdim" diyerek güldu. rak bir etkisi yoktur. Ama beyaGünümüz Almanyası'nda kahzın, kahverengi karşısında insana verengi ağır hakaret olarak kuldaha rahatlık verici olduğu söy lanılıyor. 2. Dünya Savaşı'nda lenebilir." Alman Nazi rejiminin Yahudiler Boğaziçi Cniversitesi Psikolo ve öteki azınlıkların toplu kıyıji Bdlumü'nden Prof. Dr. Çiğdera mında etkin roller üstlenen SA Kâğıtçıbaşı ise, ABD ve Kanada' (SturmabteilungenHücum kıtada çocuklar üzerinde yapılan araş ları) adlı Nazi Partisi'nin militantırmalarda, kahverenginin "pisli larının kahverengi üniformalar ği, kötülüğii", beyazın ise "temiz giydiğini hatırlatan uzmanlar, Alb'ği ve iyiligi" sungelediği sonucu mancada "Braoner" deyiminin na vanldığını anlattı. Kâğıtçıba (kahverengici, faşist) olarak kulşı, referandumdaki renk seçiminin lanıldığını belirttiler. Ne biçim hazırlık (Baftarafı Spor'da) Forvette Erdi ve hücumlarda Serdar'ın tutuk kaldıkları gözlendi. Kısacası Fenerbahçe henüz laboratuvarda, Veselinoviç'in de bu takımı tam bir ekip haline getirmesi için daha çoook zamar.a ihtiyacı var. Sanyer de tam kadrosu ile sahaya çıkmadı. Sanki o da esas kadrosunu lige saklıyordu. Öjneğin Brezilyahnm böylesine ciddi bir hazırlık maçı için yedekte neden bekletildiğini anlamadık. Cruyffun "Harika çocuk" dediği Mustafa Yücedağ'ı da oyuna geç almasmın nedenini de çözemedik. Belki Yugoslav Teknik Direktörün, de Veselinoviç gibi bir bildiği(!) vardır. Dün Erdoğan'm jübilesi vardı. Ama galiba Erdoğan ile birlikte hakem Sezai Temel'in de jübilesini yaptık. Temel, bir lig maçında dünkü gibi eyyaracı olursa o 90 dakika kolay kolay bitmez. Hatırlatalım dedik. F. Bahçe'de (Baftarafı Spor'da) namıyorlar. Atılan uzun paslarda geriden gelen arkadaşlarıyla yardımlaşarak oynayacaklanna, inatla bireysel olarak rakiplerinin üzerine gitmeleri, sürekli top kaybetmelerine neden oldu. Bu topların kolay kaybedilmesi orta alandan gelen oyuncuların da kontra yakalanarak sürekli oyundan düşmelerine neden oldu. Fenerbahçe, tstanbul'da oynadığı diğer maçlara göre bu maçta biraz daha olumlu gözüktü. Sağ taraftan tsmail'in ataklara katılması dışında planlanmış bir organizasyon yok. Sol bekte Birol şimdilik K. Şenol'dan daha olumlu görundü. Abdülkerim geride sadece süpürücü görevi yaptı. Yerinde kademe yaparak Sanyer ataklarını kesmede başanlı oldu. Geçen yıl ligde umduğunu bulamayan Sanyer, bu yıl daha oturmuş bir takım görunümü verdi. Özellikle yeni transfer Mustafa Yücedağ gollük pasları ve seri driplingleri ile iyi bir transfer olduğunu kamtladı. Sercan ve Mustafa başanlı olurken Selçuk kişisel oyununu devam ettirdi. Ayrıca Sanyer savunmasının yan toplarda daha dikkatli olması gerekir. Veselinoviç, hangi (Baftarafı Spor'da) yuyor. Bir iki uç sınıf bir de çift dikiş yapmış öğrenciler. Bir arada nasıl eğitilecek? Bu da önemli bir sorun... Korkumuz Veselinoviç, sınıf ayrımı yaparken, sınıf ayrımı ile zam an geçirirken diğer takımların atı alıp Üsküdar'ı geçmesi... Düşünüyoruz da dünkü Sanyer maçında sadece bir Rıdvan yoktu. Fenerbahçe de yoktu. Geçen yıl da böyle değil miydi. O halde bunca milyarlar boşa mı gitti dersiniz? Dünkü sonuç hiç de önemli değil. FenerbahçeSarıyer'e yenilecekti de. Asıl önemli olan sorun, alınan büyük transferlerin hiçbiri henüz kıvama gelmemiş. Diğer takımlardakiler ise canavar gibi. Neden böyle oluyor? Tüm bunlara karşın yine de umutluyuz. TSYD Kupası maçlan Fenerbahçe'yi mihenk taşına vurmak için büyük fırsat. OKTAY AKBAL (Baftarafı 2. Safyada) EVET/HAYIR tngiltere'de AUPAtR organizasyonu Tel: 362 39 59 362 40 96 Bostancı'da Bağdat Caddesi'nde kiralık dairt Tel: 362 20 77 ğini yitirmiştir. Boş laf karın doyurmuyor! Halkımız artık Özal ve takımının gerçek niteliğini öğrendi. Doğrusu ya ben, bu halkoylamasında ANAP'ın yüzde 25lere varan bir destek bulacağını hiç ummuyorum. Gerçek şudur; Özal halkoylamasında 'hayır' oyu üstün çıkarsa ne görevinden ayrılır ne de erken bir genel seçimden yana olur! Bunu açıkça söyluyor. Eline geçirdiği olanakları hiç bırakır mı? Sonuna kadar gidecek, en sonuna kadar!. Halkın özlemlerine, isteklerine bu denli ters düşen iktidarlar ve liderler bu çıkmaz yoiun sonunda bir uçurumun kendilerini beklediğini ne yazık ki göremiyorlar. Gözlerine perde mi iner, yoksa tutkulan mıdır onlan körleştiren, bilmem. Şurası kesin, halkoylamasını yitiren Özal ve ANAP'ın sonu gelmiştir. Bütün çabaları, debelenmeleri sonucu değiştirmeyecektir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle