19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER MSP liderı Necmettın trbakan ve çevresim Kıb rıskonusundafetihçidavranmayaitenpekçokne ,., B j r ( d e n A B Q te iflasını belgeleyen MC hukümetleri dönemınde ise iç savaş ortamı yaşanacaktır. operasyonlann, iç politika stratejilerineı malzemek yapan CHPMSP hukümeti sor u m l u l a r v e özelli le b u operasyoniardan bir se^ » f « ^leyenCHP * l a r ı konusundabugun 27 AĞUSTOS 1989 Kıbrıs ve Iç Geçen 14 yıl aradan sonra Yunanistan ve Türkiye'riin Kıbrıs sorununu çözmek gereğini kavramaları, çaba göstermeye kararlı görünmeleri gerçekten sevindiricidir. Dileriz, atıiacak adımlarda karşılıklı olarak iç politika hesabı yapılmıyordur. 1989, Yunanistan 'da Başbakan Papandreu ve partisi için seçim yılı çünkü. Türkiye'de de Başbakan Özal'ın önünde cumhurbaşkanlığı seçimi var. Taraflar, sorunun çözümünü içerideki seçim stratejilehnden bağımsız düşünme becerisini göstermek zorundalar. Yoksa adı üstünde "ruh" diye piyasaya sürülen "Davos zirvesi" bir işe yaramayacak. "Kıbrıs gerçeği" herkesi çarpacaktir. fl3 y0 L a < ^ U A Ş m l e V e gCreJ^'rSC r'S t PENCERE Bu Kalemi Kim Kırdı? £XSnda£53JSSS geiisme üzerine Basbakan Ecevifin M S P iie "hü Dr. HİKMET ÖZDEMİR 1974 yazı başlarken Türk dış poliıikasında beklenmeyen gelişmeler yaşanacaktır. Komşu Yunanistan ile Ege sorunu dolayısıyla artan gerginlik ve ardından Yunan askeri rejiminden destek alan aşın sağcı EOKA milislerinin Kıbrıs Cumhuriyeti'nde gerçekleştirdikleri hükümet darbesi, ada Türkierinin varlıklannı korumayı Türkiye'nin siyaset gundeminde baş sıraya yerleştirmiştir. Yine o günlerde Türk hükümetinin daha önce 12 Mart 1971 rejimi dönemınde yasaklanan haşhaş ekimine cesur bir tutumla izin vermesi üzerine ABD'ce askeri yardımın kesilerek ambargo kararı alınması; ülke genelinde 1968'deki gibi Amerikan aleyhtan dalganın yükselmesine yol uçmıştır. Amacı, aşırı sağcı Rum milislerinin ada Türklerine yönelik saldırılannı önlemek, toplumlararasında bozulan dengeyi yeniden kurmak ve Türkiye'nin güney kıyılarında güvenliği sağlamakla sınırh olan askeri operasyonlar sırasmda, hükumetteki MSP kanadının Kıbns'ın tümden ele geçirilmesi yolundaki fetihçi önerisinin Turk Genelkurmavı'nca nasıl karşılandığı hakkında şimdilik bilgi bulunmamaktadır. Bununla birlikte hukümeti oluşturan iki parti arasında Kıbrıs'a ilişkin olarak yaşanılan ilginç bir cekişme vardır: Askeri operasyonlann MSP'li bakanlann zoru ile başlatıldıkları söylentisinin kasıtlı şekilde yayılması... MSP yanhsı basının özellikle yaydığı söylentiye göre, 11 CHP'li bakan çekimser kalmışlar ve Başbakan Ecevit başta olmak üzere öteki CHP'li üyeler karşı cıkmışlardır. Kısaca, sö2 konusu askeri operasyonlar hemen bir iç politika malzemesi olarak kullamlmış; hükumetteki parti!er biraz da abartarak kamuoyuna şöven bir kahramanlık gösterisi vapma eğilimi göstermişlerdir. Barış yanlısı bir insan olarak bilinen Bülent Ecevit'in miğferli "Kıbrıs Fatihi" posterlerinin köy kahvelerinde duvarları ve şehirlerarası otobuslerin arka camlarını aniden dolduru\ermesi, bu eğilimin kanıtlarından sayılabilir. tki operasyon ve iktidar ortaklanmn tutumu Dış siyasal etmenleri ve Kıbrıs toplumuna yönelik faşist saldırıları dikkatle izleyen Bülent Ecevit başkanlığındak: CHPMSP ortak hukümeti, 1959 tarihli Zurih ve Londra Antlaşmalan'na dayanarak lngiltere ile birlikte yükümlülük haklarını kullanmak istemiş; bu kabul edilmeyince Türkiye, ilki 2022 Temmuz, öbürü 1416 Ağustos 1974 gunlerinde olmak üzere adanın kuzeyinde havadan ve denizden büyük çapta iki askeri operasyon gerçekleştirmiştir. kumet « m e ve siyaset « m e anlayışının çok farkholuşunu onaklığın bozulmasına gerekçe dıye göst J i e s i v e CHPkurmaylannca, Kıbns'takiasker operasyonlar sırasmda Türkiye kamuoyunda yaratılan heyecanın CHP oylarını arttırıcı etken şekl l n d e d ü S u n u l m e s l üzenne, görevınden ıstıfa ede bilinmek' r e k < < e r k e n s e ç i m , , o n e r i s i n d e buX{jndugu tedir. . .. .. ,. .... Erken seçım tezını partının tek başma ıktıdarına gıdecek bır ıç politika stratejısı olarak gorer CHP yönetimi, iki onemli noktayı unutmuştur: Bın, erken secım kararmı anayasaya göre (1961 Anayasası, md. 69 veya 108) parlamentonun verebıleceğini; bunun ise o günkü koşullarda kuşkulu olduğu (hatta olanaksızdı); oburü, mevcut seçim sısteminde. ancak yüzde ellüere varan oy oranı ile parJamentoda ÇOl"nl"k sağianabilecegi... Nitekim ote kı partıler, CHP oylarında yukselme olacağı endışesıyle erken seçıme yanaşmayacaklardır. 1977 seçımlennde ise CHP oy oranını yiıkseltecek, fakaı seçim SlStemi parlamentoda ÇOğunluk kazanmasiengelleyecektlr m eneelleyecektir Ote yandan, 1974 yazında Kuzey Kıbrıs'ta gerçekleştirdikleri askeri operasyonlar ile adaya ve Yunanistan'a "barış ve demokrasi" goturduklerinı söyleyenler (o nasıl şey ise aradan 14 yıl geçti, herkes hâlâ barış istiyor!) dış politikada çozümsuzlüğe ve yalnızlığa doğru yol alırken, içeride de belirsizliklere dayalı politika yapıcılığının örneklerini sergilemişlerdir. Turkıye'nın, Bülent Ecevit ve ötekı CHP yöneticilerinin geliştirdikleri iç politika stratejisinin sonucunda Kuzey Kıbrıs'taki askeri operasyonların ardından içeride MC (Milliyetçi Cephe) iktidarlarına ve 1980'de de 12 Eylulculere teslim edilmesindc, sözü edilen erken seçime dayalı iç politika stratejisinin payı olduğu açıktır. Bu «stratejinin pratik "f ları, çaba göstermeye kararlı görünmeleri gerçek ten sevindiricidir. Dileriz, atıiacak adımlarda karşıhklı olarak iç politika hesabı yapümıyordur. 1989, Yunanistan'da Başbakan Papandreu ve partisi irin seçim yıhçünka. Türkiye'de de Başbakan özattn önunde cumhurbaşkanlığı seçimi var. Taraflar, so„,„„„ ç ö z ü m ü n ü İçerİdekİ seçim stratejilerinden bağ l m s l z d ü ş ü n m e becerisini göstermek zorundalar Y oksa adı üstünde " r u h " diye piyasaya surülen "Davos zirvesi" bir işe yaramayacak "Kıbns gerçeği" herkesi çarpacaktir a o n u yeffi.im w^Z?u«kSSk^vTaîâ Gecen 14 vıl aradan sonra V b u n a | ı m ı v e , 9 7 4 a s k e r i Operasyonlann| e r T ü r k s i y a s e t tarihinde p o i i t i k a n ı n birbirine geçmesine anlamlı ve ; v ed oze, bjro m e k t i r 1950Mİ llarda lstanbul v e izmir.. rf va<;anıli)nfi/7evliil oiinlerini hatırlavanlar hıı yaşanılan 6/7 eylül gunlerını natırlayanlar bu tur polıtıkalann vah.m sonuçlann, çok .y, bılırler. Yirminci yüzyıl başından beri devam eden ve uluslararası boyutu olan Kıbrıs bunalımının tırmandırılmasında adadaki Rum ve Türk toplumlarından bağımsız olarak Yunanistan'da ve Türkiye'de siyaset adamlannca geliştirilen iç politika stratejilerinin rolü acaba nedir? üzerinde düşünülmesi gereken bir soru. Savaşın askerlere bırakılamayacak kadar önemli bır siyaset aracı olduğu söylenir. Fakat, iç politikadaki miıcadelede komşu ülkelerle olan lcimi sorunlardan ve bunalımlardan yararlanmayı uman çevreler, her dönemde ve tüm ulkelerde bulunabiliyorlar. Böylelerine halklar arasındaki barışın yeminli düşmanları denilmelidir. Bunlann Yunanlı ya da Türk oluşları, günahlarını azaltmayacaktır.' K l b n s d a n b uy a n a s ü r e n g e l i ş m e EVET/HAYIR OKT4YAKBAL Bir büyük cezaevınden siyasi tutuklular adına gönderilen bir mektubun bazı parçalarını ilgililere ve okurlarıma sunmakta yarar görüyorum. Bilindiği gibi, yeni Adalet Bakanı Bay Topaç, önceki Bakan Sungurlu'nun uygulamaya koyduğu bırtakım önlemleri, koşulları değiştirmiştir. Tek tip elbise yeniden zorunlu hale getirılmiştir. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürluğü'nce yayımlanan genelgede tek tip elbise uygulaması konusunda şöyle denilmekte: "Her ne kadar tüzüğün 139. maddesi hükmü ile hükümlü ve tutuklulara tek tip elbise giyme mecburiyeti getirilmiş ise de bilâhara yapılan açıklamada tek tip elbise giydirilmesınin mecburi olmayabileceği belirtildiğinden bu konuda mevzuat değişikliği çalışmalarına başlanmış olup sonuç alınıncaya kadar yasal zorunluluk nedeniyle tüzüğün 139. maddesi hükmünün uygulanmasının sağlanması konusunda azami hassasiyet gösterilecektir." Siyasi tutuklular adına T.S.'nin mektubunu birlikte okuyalım: "Cezaevlerinde yeni bir sürece giriliyor. Tutuklular, aileleri, duyaıiı bir kaç insan dışında sorunun yakıcılığını, yüreğinde, bilincinde hisseden hemen hemen yok gibi. Özellikle demokrasi cephesinde tam bir sessizlik egemen! Sorun, onca acılara, insanlık dışı uygulamalara neden olan ve yürütülen kararlı mücadele sonucu kaldırılan tek tip elbisenin yeniden uygulamaya sokulması. 1 Ağustostan itibaren uygulamaya giren genelgenin ana gerekçesi 'cezaevleri arasındaki farklı uygulamaları ortadan kaldırmak1 olarak getiriliyor. Dıştan bakıldığında bunu tepkisizce kabullenmek doğru gibi gözükebilir. Bir insan kalkıp 'Metris1 te teyp, daktilo vs. var, ama Ankara Merkez Cezaevi'nde bunlar yok, bu eşitsizliği gidermek gerekir' derse ilk anda reddetmek mümkün mü? Elbette değil. Burada sorun neyin ölçü olarak alındığıdır. Genelgede vurgulanan 'farklılıkları ortadan kaldırma' anlayışını yeni Adalet Bakanı'nın göreve geimesinden hemen sonra öğrenme fırsatımız olmuştu. Cezaevini ziyarete geldiğinde kendisiyle temsılci olarak görüşmüş ve böyle bir anlayışın hangi ölçülere dayandınlacağım sormuştum. Yanıtı çok açıktı: 'Kazanılmış haklardan geriye dönüş olamaz, elbette şartların en uygun olduğu yerler ölçü alınacaktır. Böyle düşünen ya da o an böyle görmek zorunda olan birinin kalkıp tam ters düşünceler içeren bir genelgeyle karşımıza çıkması samimlyetsizlığın en açık kanıtıdır." Siyasal tutuklular adına T.S. mektubunu şöyle sürdürüVor: "Cezaevlerinin bir direniş odağı olmasını siyasi iktidar bir türlü hazmedemiyor. Tutukluları insanlık dışı yaşam koşullarına iterek teslim almak istiyor. Tutuklu ailelerinin çocuklarının onurlu kavgasına omuz vermesinden rahatsızlık duyuyor. Onları da acılar ve türlü engeller içinde bırakarak cezalandırmak istiyor Hükümlülerin üzerinde 'infaz yakma' tehdidinı Damokles'in kılıcı gibi sallandırmak istiyor. Özgürlüğe kavuşması gereken insanları içerde daha fazla tutarak edilgen kılacağını sanıyor. Mahkemeleri süren insanların sivil elbiseyle duruşmalara götürülmesini engelleyerek zaten sınırh olan savunma hakkını tümden ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Mektup yazma ve alma yasağı, avukat ve aile ziyareti yasağı, hücre uygulamaları, infaz yakmalar, sosyal yaşamı çekilmez kılacak uygulamalar hep bu amaç ıçin karşımızda... ANAP iktidarı bunları düşünüyor. Ama ilerici ve demokrat olarak bilinenler ne yaptyorlar? On beş günden beri bu konuda tek bir açıklama yaptılar mı?" T.S., basına ve yazarlara da kırgın, hatta biraz da öfkeli!.. Kendilerine büyük bir ilgi gösterilmedigi kanısında... Haklı yanları var, ama 'Cumhuriyet'i ve yazariarını bunun dışında tutması gerekmez miydi? 'Cumhuriyet'i yakından izleyen okuriarımız insanlık dışı tutumlara, uygulamalara karşı sürdürdüğümüz savaşımı bilirler. Ama gazeteyi arada bir alıp okuyanlar ya da her gün 'Cumhuriyet'i okumak olanağını bulamayanlar elbette kı gazetemizde bu konularda yıllardır çıkan haberleri, yazıları bılemezler. Türkıye'nifi ilerici güçleri, insanları, yazarları, sosyal demokrasiyi kurmak amacında olduklarını söyleyen, açıklayan partiler ve liderteri, hapishanelerde yatan elli bini aşkın yurttaşımızı, özellikle de siyasal nedenlerden ötürü 'içeri' düşmüş gençlerimizi, aydınlarımızı, emekçılerimizi düşünmek, haklarını aramak, savunmak göreviyle karşı karşıyadırlar. Bu görevı de ellerinden geldiği kadar başarmak zorundadırlar. Ne var ki siyasal iktidarı halkın oylarıyla elde etmeden bu tür haksız uygulamaları tümüyte durdurmak, değiştirmek olası değildir. 12 Eylül'ün ortaya çıkardığı ANAP iktidarından bu konularda yararlı davranış beklenemeyeceği bir kez daha ortaya çıkmıştır. ANAP'lı bir bakanın yaptığını başka bir ANAP'lı bakanın bozması bu gerçeği açıkça gözler önüne sermiştir. Anason alımı tlçemiz ve köylerinde buğday, arpa, kısmen pancar ve anason yeiistirilir. Anason mahsulünden başka çiftçinin yetiştirdiği bitkiler hükümetin ilan ettiği fiyatlara göre maliyeti fazla, satışı ucuzdur. Bu yıl anasona verilen fiyat biraz yüz güldurücü oldu. Ancak satımı tam bir facia haline gelmiştir. Geçen yıl yetiştirici anason mahsulünü TekeVin belirlediği yere götürüp, fiyatı da saptandıktan sonra, aynı gün veya ertesi gün parasını alırdı. Bu yıl sadece bizim ilçemize ait olmak üzere çuvallama usulü getirildi. Bu usule göre üretici her çuvala 3S'er kilo anason dolduracak, TekeVin verdiği etiketleri de bu çuvallara yapıştıracak. Satış merkezine bu çuvaUarla götürülecek olan anason Tekel yetkililerince kontrol edilip depoya teslim alınacak. Getirilen bir başka değişiklikle üretici geçen yıl Tekel'e teslim etmis olduğu anason miktarımn yüzde 4O'ı oranmda ürünü Bjr; Yapar Biri Bozar ne gibi bir başan bekleniyor? anason üreten üreticinin teslim ÇlkmiYOr J edeceği miktardan fazla ürünü v ÖĞRETMEN B t R G R U P Tekel tarafından alınmayacak. Bizler 5. Hizmet Bölgesi'nde Yeşilova ilçesi çiftçisi bizlerin, 1984 yılı ocak ve şubat TuriZTtl <upa, buğday. anason ve aylannda göreve başlayan ve , tatiümin bir boCumanü nohuttan başka ürün üretmek bölgedeki zorunlu hizmetini ^ ç ^ , ^ y e gecirdim tki imkântmız yok. Gelir bitiren öğretmenleriz. aile (Toplam 8 kisi) olarak kaynağımız, anasondur. Üç defa rotasyon dilekçesi Çesme'nin tamamen gittiiimiz Alımlarm sımrlandmlması biz d,°.jdurduk: Buf,ü™ k.adal'. . yabancı turizme açıldığını üreticiler için facia denilecek dılekçelenmız ile ılgıh herhangı Her gün Çeşme'ye 5 km Geçmiş bJ^ iflem ?ap'!n"ld'$'"'.v*. . kadar ağlr b\r karardır. ^ ^ i 'n,ca plajUmna dılekçelenn Merde Mılü Eğıtım y l l d a b i r Tekel memuru günde s $0 ton anason alımını TÎ"Î , V,e, ? ° T ,.,,,•,, • • gittik. Tahminen 2 km ' oUm hu k u m s a l gerçekleştirirken getirilen yeni Müdürlüklennde bekledtklennı uzunblkta gerçekten bir doğa harikası. usülde ise günlük aiım 3 ton öğrendık. binlerce y e r ü v e civarında gerçekleşmektedir. Şımdı ugilılerden ogrenmek yabancı turist getiyor. Ne var Gerek üreticinin bir yıl önce istediğimiz iki soru var. teslim ettiği ürününün yüzde 1 Göreve başlarken 5. Hizmet ki Çeşme Belediyesi'nin kararı uyarmca halka acık olması 40'ının alımı ve üreticinin Bölgesi için "Burada bir kisi 500 g e r e k e n b u piaja, mahsulünü çuvala doldurma yaşanmaz, görev yapılmaz" ıulrflğt*lruıa TL giriyor zorunluluğu ile karşı karşıya demeden göreve koştuk. G rev v a t a n fl 1 (ÇeŞmespor'a yardtm adı bırakılması biz üreticileri son ? > ** obnayan altında bilet kesiliyor). Aünan derece mağdur edecektir. kişiutr zorunlu hizmetini karsıhk verilen hkbir Anason üreticileri olarak yeni tamamlamadan uygulamaların kaldınlarak oduUendırılırcesıne kısa surede c a n k u r t a r m y o k k u m s a b t u r l ü üreticinin ürününün tümünün y°Ilarla atamalanm temizlemek yok. Çeşme almmasını ve bedelinin peşin yaptınrken yine sesimiz Belediyesi'nin turizrn anlayış, ödenmtsim bektiyoruz. çıkmadı. . d* Şimdi zorunlu hizmet süremız ŞAKİR ONGUN dolduğu halde neden hakkamz ALİ MIRCIOĞLU7 BURSA BURDUR/YEŞILOVA oum tayinimiz çıkmıyor? OKURLARDAJN JSÎü'SŞŞ ŞÎ'S,/ Tayinimiz Günaydın Gazetesi'nde perşembe günü ilgi çekici bir duyuru yayımlandı: "Başyazanmız Rahmi Turan, yazılanna bir süre ara verece tir. Okurlarımızın bilgilerine sunarız, saygılanmızla." (25 Ağus tos 1988) Bir gazetede başyazar, yazarlar, yöneticiler arasında nöbet değişimi doğal sayılmalıydı. Ancak bu tür bir duyuru, işin içinde iş olduğu kuşkusunu yaratıyordu. Nitekim olayın ardındaki gerçek ertesi günü basında sergilendi: Rahmi Turan siyasal ıktidara muhalefeti yüzünden susturulmuştu. Kim yapmıştı bu işi? Hiç kuşkusuz kararı gazetenin yeni sahibi Asil Nadir vermişti, ama Asil Nadir'in ardında kimin bulunduğu sorusu ilginçti. • Olay, bütün Türk basınını ve basın özgürlüğunü kapsayan bir boyut taşımaktadır. Eİinden kalemi alınan ilk başyazar Rahmi Turan değildir; Nazlı llıcak da "Özal'ın özel yöntemlerı;"yle susturulmuş, eşi Kema llıcak'ın sahibi bulunduğu Tercüman'daki başyazı koşesi kapatılmıştır. Nasıl? Babtali'de gazete sahiplerinin çoğu önce "işadamı"d\r. 12 Eylül'den sonra bu süreç tamamlandı. Artık gazete bir büyük holdingin koludur, uzantısıdır, şirketidir, pazarlama organıdır. Tercüman sahibi Kemal llıcak'ın da basın dışında çeşitli alanlarda yatınmları vardır. Ancak gün geçtikçe yoğunlaşan ekonomik bunalımda çeşitli holdinglerin darboğazlara sürüklendiği ızlenmektedir. Kemal llıcak'ın bır yandan gazetesinın tirajı düşerken, öto yandan işleri güçleşmektedir. Peki, ne yapmalıdır? Bu gibi durumlarda kurtancı "devlef'Ur; daha doğru deyişle devlet yetkilerini elinde tutan siyasal iktidardır, ama Nazlı llıcak da yazılarında inatla Süleyman Demirel'i tutmakta, Özal'ı kızdırmaktadır. Pazarlık işte bu noktada odaklanır. Başyazar Bayan llıcak'ın köşesi kapatılmış, patron Bay lltcak'a kolaylıklar gösterilmiştir. llıcakların öyküsünü bilmeyen yok; olay daha önce pek çok gazete ve dergide yayımlandı; dünya basınında kendine özgü niteliğiyle anı defterine yazıldı • Rahmi Turan olayı nedir? Günaydın'ın eski sahibi Haldun Simavi güney kıyılarında turizm yatınmlarına girişmiştir; ama güçlükleri büyümektedir. Her işadamı gibi bankalardan kredi gereksinmeleri vardır. Zorlandıkça başvurduğu kapıların anahtarı da ANAP yönetiminin elindedir. Ne yapmalı? Gazetelerde çıkan haberlere göre Başbakan Özal'ın Göcek'teki bir tatilinde iş bağlanıyor; Haldun Simavi, Günaydın'la birlikte sekiz yerel gazeteyi içeren holdingini Asil Nadir'e satıyor. Asil Nadir kim? Kıbrıslı genç bir işadamı. Son yıllarda birden parladı. Kıbns, İngiltere, Türkiye, Arap ekseninde ılişkileri var. Peki Babıali'ye uluslararası sermaye el attığında iş ne olur? ANAP yönetimi Asil Nadir'e kolaylıklar gösterir; Asil Nadir de Özal iktidânna kolaylıklar gösterir. Babıali'de bir genç başyazarın elinden alınan kaleminin öyküsü bakın nereye dayanıyor? Rahmi Turan yetkin bir gazeteci, ama yazgısı kimin iki dudağının arasında? * Batı'daki fikir özgürlüğü Türkiye'de yok. Elbette fikir özgürlüğünün bulunmadığı yerde basın özgürlüğü de olamaz, ama bu kadarı yetmiyor. Tam güdümlü basın isteniyor. Siyasal iktidar elindeki devlet yetkilerini bu amaçla kötüye kullanıyor. Peki Gazeteciler Sendikası ne yapıyor? İstanbul Gazeteciler Cemjyeti Başkanı Nezih Demirkent'in bu konudaki düşüncesi ne? Ozal, yakın ve gözde işadamlarına (devlet yetkilerini kullanarak) kolaylıklar gösterip basını eline geçirme planını yürütürken "dördüncü kuvvet" susup oturacak mı? Havalı fren yapımında ünlü International güvencesini Türkiye'ye sunuyoruz... Gazetelerimiz günlerdir birbirinden korkunç trafik kazalarını yansıtan haberlerle dolu. Karşılaşılan dehşet tabloları, kazaların nedenleriyle ilgili çeşitli görüşlerin ön plana çıkmasına yol açmış durumda. Eğitim eksikliğinden denetim yetersizliğine kadar her konuyu işleyen uzmanlar, yerli kamyon ve otobüslerdeki fren, balata, aks gibi parçaların nitelikleri üzerinde de duruyorlar. Bu üzüntülü ve endişeli günlerde, huzur yaratacağına inandığımız bir haberimiz var. Dünya uzay, elektronik ve otomotiv sanayiinin öncü kuruluşu Rockwell International'ın ortaklığıyla, İzmir'de ürettiğimiz Kammaster ve Stopmaster havalı frenlerini, Türk otomotiv endüstrisinin hizmetine sunmaktayız. Frenlerimizi ünlü Rockvvell lisansıyla ve Rockvvell teknolojisiyle üretiyoruz Batı Almanya'daki RockwellBremsen fren fabrikasından kesintisiz araştırmageliştirme hizmetleri sağlayarak... En ileri kalite kontrol imkanlarryla da donanmış olarak... Ülkemizin yollarında güveni ve huzuru bir an önce hakim kılma çalışmalarına katkıda bulunmak ümidiyle. İzmir, Gumuldür, Özdere'de Fransız Tatil Köyu bitışığinde Yabancı konuklarla birlikte su kayağı, surf, yüzme havuzu, sualtı sportan. EYVAN TATİL KÖYÜ İstanbul Irtibat: Tel.: 586 24 58 İzmir İrtibat: Tel.: 9 08 14 34 24 Y. PANSİYON 15.000 TL Cumhuriyet Kitap Kulübü Gülhane Şenliği'nde İMZA GÜNÜ ZJ AfrBtos 1988 Cumartesi Saat: 16.0020.00 KAMMASTER FRENLERİ • Bakım kolaylığı • Çabuk pabuç değıştırme • Ağır hızmette dayanıklılık. • Otomatık ayar kollu. ALİ SİRMEN MUSTAFA EKMEKÇİ CumhurİYet Cumhuriyet Kitap Kulöbü Gülhane Şenliği'nde K.tapKulutHi 28 Ağustos 1988 Pazar saat: 16.0020.00 NOT: Ykrından başteyarak ıznimin bir bölümünü kullanacağımdan yazılanma bir süre ara vereceğımı okurlarıma duyururum. İŞKENCE SÖZLEŞMESİ VE YARGILAMALAR Paneli Konuşmacılar: SHP İsıanbul Milleıvekilleri İldenız Kurtalan (Doktor) Osman Ergin (Avukat) Mesut Demirel (Tutuksuz sanık) Mustafa Eryukscl (TAYAD Ba^kanı) Yer: Orlakov Kultür Merkezı (Dereboyıı Caddesıf Saar: 16.0020 00 T\\VI) Tuluklu \e Hukumlu Aileleri Yardımlasma Dernegi STOPMASTER FRENLERİ • Yuksek performanslı hafıf ve guvenh • Kendinden otomatık ayarlı. • Opömal balata ömrü. EGE FREN Yazışma Necati Bey Bulv. 19 İzmir, Fab. Kemalpaşa Cad. 1820 Pınarbaşıizmir, Tel: 18 90 91, 18 90 93, Fax: 18 24 68, Tlx: 53600 egen tr AZİZ NESİN TEŞVİKİYE'DE Teşvikiye'de sahibinden satılık süper lüks daire. Tel: 158 14 84 EGE FREN SANAfİİ VE TİCARET A$ BIR OZAKAT GRUBU ROCKVVELL ORTAKLlGlDIR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle