19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
R EFERANDUM'88 HABERLER CUMHURİYET/7 EFERANDUM'88 REFERANJ IDUM'88 EFERANDUM'88 YALÇIN DOGAN Çekilirsek kim gelecek? f Referandum sonucunun yüzde 49 olmasıdurumunda M Yüzde 30'un altında sonuç alınsa dahükümetten ^ / iktidardan uzaklaşmak gerektiğini söyiemek için ^ iayrılmayacaklannı söyleyen Oltan Sungurlu, ^ cesaret ister" diyen Sungurlu, referandumun ^ypartisinin başarılı sonuç alması durumunda, Y amacının, milletin kendi iradesini hâkim T tnönü ve Demirel'in, partilerinin ulmak olduğunu belirtü. kapılanna 'kilit vurmaları gerektiğini' belirtti. SRBlL TUŞALP ANKARA ANAP Genel iaşkan Yardımcısı Oltan Sungura, parti teşkilatında referandum onucu yüzde 49 veya altında evet' çıkması durumunda iktidarian çekilmesi gerektiğini söylenek için "cesaret istediğini" söyedi. Sungurlu, "Yüzde 30'un aliına düşülse bile hüküraetten lynlmayacaklannı" belirterek, '60 milletvekili ile DYP iktidar Jİsun da memleket batsın mı istivorsunuz?" dedi. Referandumda yüzde 50'nin üzerinde evet çıkma5i durumunda SHP ve DYP liderlerinin "partilerinin kapısına kilit vunnalan" gerektiğini söyleyen Sungurlu, referandum öncesi partisinde bazı zorluklann bulundu|unu söyledi. Sungurlu, "Ben teşkilat başkanı olarak bir bölünmc olsa bile, var diyemem" dedi. ANAP'ın teşkilatlanmadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sungurlu'ya yöneltilen sorularla yanıtları şöyle: Referandumda tek amaç DYP'nin dagılraasını saglamak mıdır? Hayır, tek amaç milletin kendi iradesini hakim kılmaktır. Anayasa değişikliği tecrübesine millet burada alışırsa yarın daha ciddi meseleleri getirebiliriz. Referandumun sonucu ne olursa olsun, hiçbir şey değişmeyecektir. Niye değişsin ki! Bu konuda bir tane örnek gösterin. 1979 milletvekili ara seçimlerinde, CHP'nin parlamento aritmetiği degişmediği halde, Bülent Ecevit AP'nin 50'tak sonucu ile iktidardan çekildi. 1979'u ben anlatayım. Transfer milletvekilleri ile iktidar ayakta zor duruyordu. tktidardaki parti seçimlerde, iktidarda söz hakkı olmayacak oranda düşük oy alıyor. Scrin partinizde transfer milletveküi yok mu? Yok. Çok var efendim, hem de çok. (Cumhuriyet'in notu: ANAP'ta HP ve MDP'den 17 milletvekili var) Siz 1979'daki karanlık bir tablo gereği hukumetin çekilmek zorunda kaldığını mı söylüyorsunuz? Evet. Sizin düşündüğünüz gibi düşünelim. 292 milletvekili olan bir parti referandum sonucunda hükümetten çekilsin. Hükümeti kim kuracak, söyler misiniz? Anayasada ba sorunun çözümii var. Siz olmazsanız, hiikiimetsiz mi kalacak Törkiye? Hükümetsiz kalmak diye bir sorunu olmaz parlamenter demokrasilerin. Ben yoksam tufan mı diyorsunuz? özal istifa etti, ANAP iktidan kurmuyor diyorum ben; hadi buyrun. Kaos olur beyefendi, kaos olur. Bu ülke karanlığa gider. 292 milletvekili ile başaramadıysak, biz ne koalisyona gireriz, ne de azınlık hükümetlerini des tekleriz. Siz ANAP gitsin de 60 milletvekili olan parti hükümet kursun diyorsanız o başka. Ben öyle bir şey söylemedim. Yüzde 36 oyla 292 sandalyc kazanan ANAP'sız da bir hiıkumet kurulabilir ve ülke yönetilir, bunun anayasada y öntemleri var dedim. Sizin düşüncenize göre siz 60 milletvekili ile kunılacak bir hükümet ve dolayısıyla karanlık bir tablo istiyorsunuz. 292 gibi çoğunlukla iktidardaki ANAP, iktidardan gitsin, 60 milletvekili ile DYP iktidar olsun, memleket batsın diyorstınuz. ANAP iktidarından rahatsız olmayınız. Bizim demokratik yapımızdan sizin düşünceleriniz çok istifade edecektir. Bir de şu var; referandumda bütiın siyasi partiler bizim karşımızda. Düşünün ki referandumdan yüzde 50'nin üzerinde evet çıktı. O zaman bizim karşımızdaki siyasi partiler ne yapacak? O zaman ne diyecekler? Kapılanna kilit vurmaları lazım. Genel secimlerde öteki siyasi partiler sizinle birlikte mi hareket ediyorlardı, onu anlamadım? Ama o seçimlerde bizim yüzde 50 oyumuz olmadı. Düşünün ki bu kadar siyasi parti, bu kadar değişik siyasi eğilim var. Şimdi karşımızdalar ve yüzde 50'nin altında oy aldılar. Ne diyecekler? Süleyman Demirel, Erdal İnönü partilerinin kapısını kilitleyip allahaısmarladık demeyecekler mi? Siz parti kapısına kilit vurmayı nasıl düşünebiliyorsunuz? Yüzde 36'nın altına düştüğumiiz zaman, sizin ifadenize göre yüzde 50'nin altına düştüfümüz gün bizim gitmemiz gerektiğini siz düşünüyorsunuz. ANAP'ın teşkilattan sorumlu GenelBaşkan Yardımcısı Sungurlu ilesöyleşi ANKARA'dan "Başkan Babamızın Sonbaharı" "Başkan Babamızın" iki sonbaharı var. Birinci sonbaharda "Başkan Babamız" gidecek. Ama ikinci sonbaharda "Başkan Babamız" dönecek. Latin Amerika edebiyatının şimdiden "ölümsüzler" arasında yerini alan Nobel Ödüllü yazarı Gabriel Garcia Marquez, yaşadığı bölgedeki, Güney Amerika'daki siyasal tarihi ve siyasal olayları bir başka açıdan anlatıyor. Doyumsuz bir anlatım, bir yandan Güney Amerika'daki askeri diktatörlüklere ışık tutuyor, bir yandan da insanların tek tek yaşamlarını anlatırken gerçekte toplumsal ilişkileri gözler önüne seriyor Marquez'in en çok anılan kitabı "Yüz Yıllık Yalnızlık". Hemen sonra anılan kitabı da "Başkan Babamızın Sonbaharı". Bu kitapta Marquez, ülkeyi yöneten başkanla ilgili gözlemlerini, onun yaşamını, iktidara gelişini yine toplumsal bir çerçevede anlatıyor. Latin Amerika'da "Başkan Babalar" var da başka ülkelerde neden olmasın?.. Latin Amerika'da bu tür romanlar yazılır da başka ülkelerde neden yazılmasın?.. Roman bir yana, gününe göre neden öyküler kaleme alınmasın?. Güncel siyasal olaylarla bağlantı kurulup neden "akla gelebilecek senaryolar" üzerinde kafa yorulmasın?.. man "güçlü bir başkanlık" sistemiyie Çankaya1 ya oturmak ve fakat bir başbakanın uğraşması gereken günlük işlerden arınmak. Bir yandan "güçlü başkanlık sistemi" ile ülkeyi fiilen yönlendirmek, ama aynı zamanda günlük uğraşlardan uzaklaşmak. İşte tam "Başkan Babamız" olarak halkın başında bulunmak. Peki, böyle bir senaryo "uzun ince bir yol" değil mi?.. Evet, öyle. O zaman bu yoldan nasıl geçilecek?.. Başkentin çeşitli merkezlerinde geliştirilen senaryo oldukça ilginç: 25 Eylül'de halkoylamasından alınacak sonuçta "hayır" oylarının yüzde 50'nin üzerine çıkması durumunda "Başbakan Özal çekilebilir". Muhalefete dönüp "Sizler benim istifa etmemi istemiyor muydunuz, işte size istifa" diyerek başbakanlıktan ayrılmak. "Örnek bir siyasal tavır" gösterisi altında başbakanlıktan aynlmak. Ama parlamentodaki çoğunluğu elinde tutarak. Yeni bir genel seçime gitmeden, sadecebaşbakanlıktan aynlmak. Senaryoda ikinci perde: SHP ile DYP'yi "bir azınlık hükümeti" kurmaya özendirmek. SHP ile DYP ne yapacak?.. Böyle bir hukümete razı olacak mı?.. Genel seçimlere gitmeden "azınlık hükümeti" kurmaya yanaşır mı SHP ile DYP?.. Çok güç. Ama işte senaryo bu ya... Özal'ın iktidardan aynlması kendi açısından en olumlu olay. Çünkü bıraktığı noktada ekonomi işin içinden çıkılır gibi değil. İç borç, dış borç, enflasyon, bütçe açıkları, toplu konut çıkmazı, büyük firmaların sallanmaları, bankalar sistemindeki çatlaklar... Yani, tam muhalefete bırakılacak bir ekonomik tablo... Bir yandan her şeye rağmen yeni seçim hazırlıkları, öte yandan ekonomik sorunlar arasında uğraşan bir muhalefet ya da "yeni azınlık hükümeti"... Senaryoda üçüncü perde: Sorunlann kısasürede çözülemediğinin halk tarafından anlaşılması üzerine, "Başkan Babamız neredesin" özlemiyle karışık... Evet, huzurlarınızda yeniden Turgut Özal... Ama bu sefer "Başkan Babamız" olmaya aday bir biçimde... Nasıl olacak?.. Gelsin haziranda yeni bir halkoylaması... Cumhurbaşkanlığının yetkilerini arttıran bir anayasa değişikliğinin halkoylamasına sunulması... Ardından Mecliste bir cumhurbaşkanlığı seçimi... Senaryoda son perde: Turgut Özal ikinci sonbaharda "Başkan Babamız" olarak yerini alacak. Düşler sınır tanımıyor. İktidar hırsı, gerçekleşmesi hemen hemen çok güç senaryoları akıllara yerleştirebiliyor. Senaryodan boı ne var?... İşte, biz de bunlardan birini cımbızla çekiyoruz... "Başkan Babamızın" bir sonbaharı yok. "Başkan Babamızın" iki sonbaharı var. Birinci sonbaharda "Başkan Babamız" gidecek. Ama ikinci sonbaharda "Başkan Babamız" dönecek. GEMUK'ten HİKMET ÇETİHKAYA Sevgi Yumağı Şimdi de SHP Gemlik Belediye Başkan adayı, alkışlar arasında huzura geliyor. Demek ki Gemlik'te başkanltk, çantada keklik! Ama ANAP ve DYP, her seçimde, sosyal demokratlara büyük farklar yapıyor. Kimse de "Yahu 25 eylülde ha/koy/aması var, seçim fa/an yok" demiyor. GEMLİK İskele alanı yıkılıyor sanki. Gemlik Körtezi'ne bakan çay bahceterinde oturanlarla birlikte iskele alanını dolduran insan yumağı saat 20.30'da SHP'nin Güneş1 otobüsünü "Özal İstifa... Özal istifa..."' sesleriyle çevreliyor. İnönü ve Baykal, Güneş1'in üzerinde görününce sanki kıyamet kopuyor. Coşku alabildiğine artıyor. Genel sekreter yardımcılarından Adnan Keskin. "Kalabalık nasıl?" dıye soruyor. Önceden organize edilmiş bir kalabalık değil bu. İnsan yumağı İnönü ve Baykal'ın Gemlik'te bir turistik tesiste geceleyeceklerini öğrenince alana toplanmışlar. Baykal, otobüsün durduğu yeri beğenmiyor. Çünkü hükümet konağı ile otobüs arasında kalan yerde büyük bir topluluk var. El işaretiyle topluluğu deniz kıyısına çekmeye çalışıyor. Deniz Baykal da bu coşkulu görüntüden memnun. Güneş1'in içi ise bir zamanların Haliç vapurlarını anımsatıyor. İnsanlar sırt sırta oturuyorlar. Sanırsınız her iskelede yolcu almış. Üstüne üstlük bir de ter kokusu sarmış ki burun direğinizi kırmak için zorluyor. Gemlik'teki parti yemeğinde sunucu, konukların adlarını saymadan önce, ilçe yöneticilerini sahneye çağırıyor. SHP İlçe Başkanı genç, bir âlem, neredeyse kanat takıp Gemlik Körtezi'ne havalanacak. O da ne? Şimdi de SHP'nin Gemlik belediye başkan adayı alkışlar arasında İnönü, Baykal, Keskin, Anadol, Selvi, Sağ, Işıklar, Ün ve Moğultay'ın huzurlarına geliyor. Sayın Nezih Demirli, demek ki Gemlik belediye seçimleri SHP için çantada keklik! Ama ANAP ve DYP sosyal demokratlara Gemlik'te büyük farklar yapıyor her seçimde Kimse de "Yahu 25 eylülde halkoylaması var, seçim falan yok" demiyor. Olsun varsın; SHP iktidara geliyor ya, İzmir'de eski bakanlardan Alev Coşkun bile partiye üye oldu ya, ne gam! Bu arada İstanbul'da 5 ilçeye yenı yönetım kurulları atandı. Oh ne güzel! I f O n f l İ U Ü C S i n i l i l İ h l S t l D e n ı z " Ve 9 e i e n Ulaştırma Bakanı Ekrem Pakdemirli için Çardak HaI V C I I U I j a o a l j l l l l l l l i a i yaaiam'nda yapılan karşılama toreninde, konvoyda bulunan resmı plakalı makam araçlarında, yasak olmasına karşın, Özal'ın buyük poslerlerinin asılı olduğu göruldu. Halkoylaması öncesi, polıtık amaç taşıyan bakanlann gezilennde resmi araçların Özal'ın posterlerıni asması yadırgandı ve savcılığın bu konuda gerekli soruşturmayı yapması ıstendi. Olayı protesto eden SHP il Başkanı Ali Marım, "Resmi araçların poliGemlik'ten sonra, Orhangazi tik kullanılması suç. ilgılilerin buna seyircı kalması da ayıptır" dedi. Başbakanhğın, karşılama törenlerinın belediye de İnönü ve Baykal'a büyük ılgi sınırlarmda yapılması yolundaki genelgesine karşın, Ulaştırma Bakanı'nın Çardak sınırında karşılanması, ıktıdann kendi koyduğu yasağı. kendismin ihlal etmesi olarak yorumlandı. (Fotoğraf: Ûmer Yurtseven) gösterdi... SHP'nin iki günlük Bursa çıkarması bir şeylerin habercisi bıze göre, ANAP'ın gün gün yok oluşunun göstergesi de diyebiliriz. dönüp "Sizler benim istifa etmemi istemiyor muydunuz, işte size istifa' diyerek başbakanlıktan aynlmak. "Örnek bir siyasal tavır" gösterisi altında başbakanlıktan aynlmak. 25 Eylül'de Türkiye'de referandum mu var?.. Evet. O halde, "1988 sonbaharına" dönük neden bir senaryo kaleme alınmasın?.. Önce birinci sonbahara, sonra da "1989 sonbaharına", yani ikinci sonbahara dönük bir senaryo. Birbırıyle bağlantılı bir îenaryo: Başbakan Turgut Özal'ın en büyük amacı ne? ikinci sonbaharda "Başkan Babamız" olarak Gumhurbaşkanlığı Köşkü'ne oturmak. Ama bu o kadar kolay mı?.. Önce son gensl seçimde alınan bir yüzde 36'lık oy var. Yüzde 36 ile cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmak o kadar kolay mı?.. Ardından önümüzdeki halkoylamasında ve onu izleyecek yerel seçimlerde sağlanacak oy cranı Ozal'ı "Başkan Babamız" olarak Çankaya'ya götürmeye yetecek mi?.. Ayrıca sağtık sorunlarından dolayı, fiilen bir başbakanlığı yürütmenin güçlüğü ortada. O za Muhafefete CÜNEYT ARCAYOREK BURDUR'dan yazıyor SHP'nin Kamburu Merkez politikacılarından yakınan, ama konu Burdur olunca, her seçimde masaya koyduğu 4 telefonla gelene gidene iş bulan, dert çözen Fethi Çelikbaş, aynldığımız gün Burdur'a geliyordu. Menderes'e kafa tutan eski bir politikacı, gidişatı bilen siyasetçi olarak nasıl olacak da 'evet'e çalışacak. BURDUR Isparta ile Burdur yapışık kardeşler. Siyamlı ıkizler demeye insanın dili varmıyor. Ama bü iki il, aralarında karayoluyla 50 kilometre var futboldan ekonomik konulara değin çekişme içinde. Demirel iktidarları zamanında Isparta'ya yatırtm, Burdur'a biraz yan çizmeli uygulamalar yapılmış. İki il arasındaki rekabet dikkate alınırsa, 1980 sonrası seçimlerde DYP'nin Burdur'da SHP'yi sollaması olanaksız gibi görülebilir. Bu mantığa karşın 1987 oylarına bakınız: DYP 34 bin, SHP 25 bin. Ekonomik yönden, siyasal etki açısından Burdur, Isparta ve Antalya ile ıç içe. ANAP burada, 55 bin oyla başı çekiyor. Her yerde görüldüğü gibi Burdur'da da iktidara halkoylaması yoluyla dur demenin, hadi Özal'ı sevindirelim onun deyişiyle uyarıda bulunmamn gerekliliğine inanılıyor. Nerelerde?.. Parti merkezlerinde. aydın çevrelerde, kent merkezindeki bürokraside. Ne var ki, "köylerin henüz hayır bilincine geldiği" söylenemez. SHP il yöneticileri, bu gerçeğe gerçekçi gözle baktıkları için 25 Eylül uyanışının tam anlamıyia sindirilemediğini söylüyorlar. Asıl hedefin köy kesimi olduğunu vurguluyorlar. Peki çare?.. Kadir Karakurt, dinamik yapısı, sosyal demokrasiye inancı ile insanı çeken Erol Palaz gibi yöneticiler, iki ana öğeden yoksun olduklarını belirtiyorlar, hem de açık yüreklilikle şarının bir ayağı para ise öteki ayağı çalışmak, çalışmak! Genel merkezin maddi yardımı olacak mı, bilemiyorlar. Çalışmayı etkili duruma getirmek için kendi çabalarına merkezden güç katılması gereğine işaret ediyorlar. Kullandıkları deyime göre "sırtlannda bir kambur taşıyarak halkoylamasına gidiyorlar". 1984'te SODEP'ten belediye başkanı seçılen Nurhan Çiftçibaşı'nın SHP'Iİ görüntüsü verdiğini, ne çare kent içinde beğeni çekecek hiçbir çalışma yapmadığını örnekleriyle veriyorlar. Daha önemlisi, başarısız saydıkları bir başkanın, hâlâ SHP'li görünmesini ANAP'ın "istismar" ettiğtnden yakınıyorlar. Bir belediye ki maaş ödeyememiş iki ay. ANAP'lı gitmiş başkente, para çıkartmış. "Ücretleri veremeyeh bir SHP'den ne yarar umulur ki". İşte ANAP sloganı! Fakat SHP'liler bu handikapları aşmak becerisini gosterecek girişimlerine hız veriyorlardı. İl genelinde oyların yüzde 25'ini alan ANAP, toplam muhalefet oylarını ezebilecek mi? Eğer DYP, kırsal alanda "kıpırdanırsa" hayır'ın erdemini elbirliği, gönülbirliği ile anlatabilirlerse, zaten beklenen "hayır" daha yüksek orana çıkabilir. Merkez politikacılarından yakınan, ama konu Burdur olunca her seçimde koyduğu dört telefonla gelene gidene iş bulan, dert çözen Fethı Çelikbaş, ayrıldığımız gün Burdur'a geliyordu. Menderes'e kafa tutan eski bir politikacı, "gidişatı" bilen siyasetçi olarak nasıl olacak da "evet'e" çahşacak? Halk, 25 Eylülde dar particilik görüşünden sıyrılırken, deneyimli politikacılar hâlâ 1950de mi kalacaklar? Ne dersiniz Fethi Bev? MGDE NOTLARIMUSTAFA EKMEKÇİ İnsanları Korkutanlar NİĞDE Nevşehir'den Derinkuyu'ya Sulusarayiı, Almancı Hasan Çuhadar'la gittik. Hasan Çuhadar'ın. Almanya'dan birlikte getırdiği mınıbusü vardı. Oraları da lyı biliyor, konuşa konuşa gidiyoruz. Hasan Çuhadar, yıllar önce MHP eğilimli bile olmuş. Yurtdışında gözü açılmış daha çok... Hasan Çuhadar: Abi, ben yurtdışına gitmeseydim, ne olurdum? diyor. Bu kez köyünün ımamını, babasını, yakınlarmı da Hacıbektaş Şenlikieri'ne götürmüş. "Burada da hacı olursunuz, kötü mü?" demiş. Derinkuyuya giderken Kaymaklı'yı geçtik. Orada yolun solunda, çadır içinde kalabalık köylüler toplanmışlar. Yol kıyısında polisde var; "inelim bir bakalım" dedik. İndik. Köyiülerle, Tariş'e benzer bir kuruluş yöneticileri arasında patates tohumlarının ölçuleri tartışılıyor. Kamu yöneticileri de var. Bir bayan bilgi veriyor Tohumluk patateslerin altı santimden büyük olmaması gerektiğini söylüyor. Köylülere: Bizde tanm polisi yok, girtiğimde gördüm, Hollanda'da var. Artık siz birbirinizi denetleyeceksiniz diyor. Köylülerden yaşlı biri, sakallı, konuşuyor: Biz sahipsiziz. Bizim haklarımızı kimse aramıyor diyor... Köylü, tarım köylüsü örgütsüz belli. Derinkuyu'da, yontucu Hakkı Atamulu'yu göreceğim. O, 1983'te. SODEP'ten Derinkuyu Belediye Başkanlığı'na seçilmişti. Türkiye'de en büyük Atatürk anıtı Derınkuyu'dadır, onu da yapan Hakkı Atamulu'dur Bir ara, SHP'lilere kızdı mı, ne oldu, SHP'den ayrıldı, belediye başkanlığını da bırakh. Hakkı Atamulu'nun yaşı seksene yaklaşmış olmalı, ama dipdiridir. Akşam olmuş, ortalık kararmıştı. Bir yurttaşı durdurup sordum: Hayır! diye bağırdı, "Hayır!" Haydı, onunla yürümeye başladık. Almanya'lara gidıp gelmiş. Çok tatlı bir adam. Adı Abdullah... Şu gelen çifte de sormak istiyorum, bakalım ne diyecekler? Yanlarına yaklaşıp kendimi tanıttım, sordum: Affedersinız, ben gazeteciyim, 25 Eylül'de "evet" mi diyeceksiniz, "hayır" mı? Genç bir öfÇok tatlı bir adam. Adı Abdullah. Almanyalara gidip kelendı: Yanımda eşim varken, nagelmiş. 'Hayır' diye bağırdı. Onunla yürümeye baş sıl böyle bir soruyu sorabılırsitadık. Şu gelen çifte de sormak istiyorum, bakalım neniz? Allah, Allah! dedi, kadının diyecekler! Kendimi tanıtıp sordum. "Yanımda eşim kucağında, mınicik çocuğu varvarken nasıl böyle bir soruyu sorabilirsiniz! Allah Al dı. Karşı kaldırıma geçtiler. Abtah!" dedi. Karşı kaldmma geçtiler. "Göruyorsun, işidullah Bey'e: Göfüyorsun, dedim, işimiz miz ne zor. Bir sorunun yanıtını bile alamıyorum" ne zor! Bir sorunun yanıtını bile dedim Abdullah Bey'e... alamıyorum... Yazzık! dedi, çok üzüldü 1987 halkoylamasında Derin rıymış Nığde'nin. "Aman iyı..." benim adıma... Üzülmeyin, dedim, insanlakuyu'da yüzde 70'in üzerindey dedim, "hem bir nabız yoklarımızı böyle korkutanlar utansın! di "yasaklar kalksın" oyu. 29 Ka rım!" Gece saat 21.00 stralarında İssım 1987 seçimlerinde de SHP Dört beş kişi oturuyorlardı. 2440, ANAP 2293, DYP 1651. RP Kendimi tanıttım, bir anket yap tasyon Caddesi'nde, gece süren anketım sona ermişti. Otele girip 1073, MÇP 277, DSP 535, İDP 66 tığımı söyledim. oy almışlardı. Hakkt Bey'in kanı Söyleyin bakalım, halkoyla odama çıklım. Halkı korkutup, demokrasiden uzaktastıran faşist sına göre bu oylamada da yüz masında evet mi, hayır mı? de 80 "hayır" oyu çıkar. Hakkı İki kişi "evet", iki kişi "hayır" yönetimleri bir daha suçladım. Atamulu dedi. Kimlik soran ise yanıt ver Yarım saat sonra, koca Niğde'de medi. "Bilmiyorum" gibisine mı sıkıyönetim varmış gibi, cadde iyiden iyiye ıssızlaşacaktı. Ama Deniz Baykal gibi et rıldandı. kili biri gelsin, bu koşulla diyor. Niğde'ye giderken, yan koltukta oturan bir genç yolcuyla tanışıyorum. Adı Serdar Eken. Borluymuş. Fizik mühendisi olmuş, ama işsiz Üniversite öğrencılerinin sorunlarını konuşuyoruz. . iki yol çantasıyla daktiloyu, "Evim" Oteli'ne bırakıp Niğde'yi şöyle bir dolaşmaya çıkıyoruz Serdar'la Daha önce, 1977'lerde Niğde'de nabız yokladığım zaman, Nığde'nin pazarına gitmiştım. Şimdi geldiğimde de paza ESKİŞEHİR İZLENİMLERİ Erbakan: Basın sağır mı? R P Genel Başkanı, düzenlediği basm toplantısında, basını, "lktidarın zulmüne karşı gelmek için kendilerine katılmamakla" suçladı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan, referandumda verilecek "evet" oylarının, "zam ve zulme evet", "hayır" oylannın ise "zam ve zulme hayır" anlamını taşıdığıru söyledi. Referandumla milletin bir trene makas açarak bu trenin nereye gideceğine karar vereceğini de belirten Erbakan, "Salun tnönü gelir diye korkmayın. tnönü falan gelmeyecek. Milli görüş gelecekür" diye konuştu. Erbakan konuşmasında basını da eleştirerek, "Basın, size sesleniyorum. Sagır mısınız? Bu zulme karşı gelmek için niçin bize katılmıyorsunuz? Sizler, gazete yöneticiİerinin yakasma yapışın. Bu gerçekler ortada iken niye yazmıyorsunuz diyecek cesareti gösterin" dedi. RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan, dün Balgat'taki RP Genel Merkezi'nde düzenlediği aylık basın toplantısımn başında, Pakistan Devlet Başkanı Ziya ÜlHak'ın ölümü nedeniyle duydugu üzüntüyü dile getirerek, "Temennimiz kardeş Pakistan'ın Ziya ÜlHak'ın baslatüğı yolda huznr, birlik, beraberiik içinde kalkınmaya devam etmesi ve emperyalizmin her türlü tesirinden en kısa zamanda kendisini kurtararak örnek bir ülke olmasıdır" şeklinde konuştu. Saffet Talat kahve; Terzi renk vermiyor DYP İl Başkanı Ismet Angın, Eskişehir'de yüzde 70'in üzerinde 'hayır' bekliyor, "ANAP milletvekilleri halkın içine çıkamıyorlar" diyor. BETUL UNCULAR ESKİŞEHİR Anadolu'nun hemen her yöresinde duyulan "feryat'ar", İç Anadolu'nun Eskişehir'inde de yankılanıyor. Sivrihisar'daki un tüccarı Mehmet Bacayapan'dan, Eskişehir'e girişteki benzin istasyonunda karşılaştığımız İttihat \e Terakki'nin lideri Talat Paşa'nın torunu otobüs şoförü Saffel Talat da, lokantanın garsonu Zafer Sucu da "hayır"ı yapıştırıyor daha sorumuzun sonunu beklemeden... Eskişehir'de öğle yemeği yediğimiz lokantanın sahibi isminin yazılmasını istemedi. Ancak, referandumda "evel" demeyeeeğinin gerekçelerini bir çırpıda sıraladı: "Adisyon, esnaf için dert oldu. Bunaldık. On masalık yer burası. Yemeğe zor yetiştiriyoruz. Her îki seçimde de Özal'a oy >ermiştik. Şimdi boş atacağım. Hiç kimseye vermeyeceğim. İnönü ve Demirel'in dışında biri çıkarsa oyumu vereceğim." Lokantanın bir köşesinde sakin, sessiz yemeğini yiyen milli maratoncu Mehmet Terzi'nin masasına yoneldik. Terzi, oyunun rengini açıklamak istemedi, spor yaptığı için siyasetle fazla ilgilenmediğini söyledi. 11 eylülde olimpiyatlar için Seul'e gideceğini bildiren Terzi de pahalılıktan yakındı. Eskişehir'deki spor malzemesi sattığı ınağazasına her mal alışında üst üste konulan zamlara dikkat çeken Terzi, herkesin, ülkenin iyiye gitmesi için çalışması gerektiğini vurguladı. Referandum göstergesi için önemli saydığımız sokaktaki vatandaşlann nabızlannın yoklanmasının yani sıra, Eskişehir'de politika yapanları ziyaret ettik. DYP il binasında bulamadığımız İl Başkanı İsmet Angın ile evinden telefonla göruştuk. Eski parlamenter Angın, kendi illerinde yüzde 70'in üzerinde "hayır" çıkacağı görüşünde. Halkta bugüne değin görulmeyen bir hareket olduğunu bildiren Angın'a gore, "ANAP milletvekilleri halkın içine çıkamıyorlar". "Enflasyon fevkalade etkiüyor" diyen Angın, parti olarak büyük kentlerde boşlukta kaldıklarını, kentlere ağırlık vereceklerini söyledi ve İnönü'nün "Özal gider, SHP gelir" sözlerine dikkat çekerek, fanatik oyların teTcihini değiştirebileeeğini savundu. Eskişehir çıkışında uğradığımız benzin istasyonunda otobusüne doldurduğu mazotun parasım ödeyen gür kırçıl saçlı ve sakallı sürücüye "hacı" diye hitap eden benzinci, oyunun "evet" olduğunu söyledi. Gerekçesi ise, "Yerel seçimde beyazın tersini verecek olması". Benzinci, "İlla yerel seçim yapılsın. sonra gerçek olsun" ısrarında. İttihat Terakki'nin unlu lideri Talat Paşa'nın öz be öz torunu olduğunu one süren Hacı Saf fet Talat, oldukça eski model bir otobüsün sahibi. "İsmimi vererek yazın, hayır diyeceğim" biçiminde çıkış yaparken şöyle dedi: "Yollar, vergiler, zamlar... Kazalann yüzde bini trafigin şoförü sıkmasından ileri geliyor. Şoför esnafının murali bu kadar bozulmaz. Bir yerden nıaliye. bir yerden belediye, bir yerden Irafik çıkacak diye adam şaşırıyor. Kazaları sıcaklara verdiler, yanlış. Ben Arabistan'a gittim geldim, kaza yapmadım. Yeter arlık..."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle