19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER veriımeli, fakat sırtlar ve tepeler mutlaka yeşil bırakılnıalı idi. Park haline getirilmeyen koruluklarda da az yoğunlukta bir iskân bulunabilecekti. Boğazda yapılacak binaların en düşük noktadaki yüksekliklerinin üç katı ağaç yükseklikliğini geçmemesi de şarttı. Günümüzde yapı yasaklan sürüp giderken Boğaz sırtlan, tepeleri Bebek'te, tstinye'de Ulus mahallesinde olduğu gibi şimdi de Büyükdere de tepede yeni yapümakta olan binalarla dolmaktadır. Bu gidişle yakın gelecekte Boğaziçi, Tophane ve Cihangir sırtları gibi tas yığını haline gelecektir. Ne yazık ki son yıllarda tamamen yanlış ve ters karar ve uygulamalara da tanık olmaktayız. ' Boğaziçi trafığinin büyük kısmını sağlayan vapur seferlerinin kaldırılması ile Boğaz'ın şahdaman kesilmiş, halkın denizle ilişkisine büyük bir darbe vurulmuştu. Kara trafiği artık deniz kıyısında yaşamak isteyen halkı rahatsız ederken deniz, vapursuz, sandalsız bomboş durmakta idi. Biz, şehir ile Bostancı, Büyükada ve Bakırköy arasında pahalı da olsa süratli teknelerle yararlı bir ulaşım yolu açan belediyenin artık deniz yolu ulaşımının değerini anladıgını zannediyor ve Boğaz seferlerinin daha da takviyeli olarak başlatılacağını ümit ediyorduk; hayır. Belediye trafiği rahatlatmak bahanesi ile kazıklar üzerinde yaptırdığı gidişgelişi ayrı geniş yollarla yalılarm, gazino ve lokantaların kıyı yaşamı ile denizin arasına bir bıçak gibi girdi. Böyle bir harekete mevkii ve sıfatı ne olursa olsun kimsenin, hiçbir heyetin hakkı yoktur. 21 AĞUSTOS 1988 tıklan yolculuklarda kurulan yakın dostluklann sohbetlerine doyum olmazdı. Kaptanlar tanıdıklan yalılarm yakınından geçerken dostlarını selamlardı. Yalılarm alt kat giriş taşhklarında kara tarafına Biz, şehir ile Bostancı, Büyükada ve Bakırköy arasında pahah da olduğu gibi deniz tarafına doğru da bir kapısı varolsc süratli teknelerle yararlı bir ulaşım yolu açan belediyenin artık dı. Bu kapı sandalların yanasabileceği merdivenli bir rıhtıma açılırdı. deniz yolu ulaşımının değerini anladıgını zannediyor ve Boğaz Ziyaretler çoklukla bu kapıdan yapıhrdı. Gezici seferlerinin daha da takviyeli olarak başlatılacağım ümit ediyorduk; esnaf ve satıcılar tekneleri ile denizden geçerler ve hayır. Belediye trafiği rahatlatmak bahanesi ile kazıklar üzerinde alışverişlerini buradan yaparlardı. Yalılarm altlayaptırdığı gidişgelişi ayrı geniş yollarla yalılarm, gazino ve nnda ya da bahçelerinde birkaç sandalın barınacağı Kayıkhane bulunurdu. Boğaziçi, doğanın verlokantaların kıyı yaşamı ile denizin arasına bir bıçak gibi girdi. diği olanaklar ve buna ayak uyduran mimarisi ile insanlara denizle iç içe ve zevkli bir yaşama şekli sağlıyordu. O dönemde bir imar hareketi yapılamamakla beraber Boğaz'ın özellıği korunuyordu. Su kıyısında yaşamak insanoğlu için daima bir tin kuruluşunu izleyen zamandı. Yanan ve bakımDeniz ulaşımı, uzak iskelelerle, Eminönü arasıntutku olmuştur. Ancak denizler şiddetli fırtınala sızlıktan yıkılan bir ktsım yalılarm harap bodrum da doğrudan seferlerle takviye edilmiş olarak dürı, sularının alçalıp yükselmesi ile genellikle buna duvarlannın bulunduğu arsalar, tütün deposu hazenli bir şekilde sürdürülüyordu. Şehir, Şişli'den olanak tanımarnışlardır. Bu yüzden su kıyısı yer linde kullanılan yalılar, kısımlara bölünerek birçok başlayıp tepelerin arkasından geçen yollarla Boğaz'leştneleri ekseriya Amsterdam veya Venedik gibi aileye kiraya verilen yapılar arasında korunmaya ın Rumeli yakasından lstinye, Tarabya ve Büyükancak kanallar üzerinde gercekleşebilmiştir. Türn çalışılan dede yadigârı yalılar Boğaz'a hazin, yokdere'ye kıyılara zarar vermeden bağlanmıştı. Kodünyanın hiç olmazsa birkaç gününü su kıyısında sul, fakat soylu bir güzellik veriyordu. rular korunuyordu. lskâna ilk açılan Ortaköy'degeçirmek için koştuğu Venedik, bugün de tamamen Ev yaptıracakların ya da evini tamir ettirecekle ki Vafi konısu, uygulaması az yoğunluk sayesineski gravürlerde görülen mimarisi, görkemi ve derin yapı malzemesini Şirketi Hayriye vapurları üc de ağaçlarından ve yeşilliğinden fazla bir şey kaynizle iç içe yaşamı ile varlığını sürdürmektedir. retsiz tasıyordu. Artık Boğaziçi'nde eskisinden daha betmeden yaşıyordu. Ne yazık ki doğasının güzelliği, suyunun temiz yoksul insanlar yaşıyordu. Ama herkes boş vakitMemleket zenginleşiyordu, şehirlere büyük nüliği, hatta mimarisi ile Venedik'ten çok daha gü lerini balık tutmak, denize girmek, sandalla gez fus akımı başlamıştı. Kalabalığa hoş görünmeye zel olan eski Boğaziçi'ni biz, ancak eski gravürler mekle geçiriyordu. Denizle iç içe yaşam sürüyordu. bağlanan politik çıkarlar yüzünden ciddi önlernler den izleyebiliyoruz. alınamadı. Boğaziçi'ni, Fatih'ten sonra Türkler kunnuştur. Bir zamanlarki yaşam... Bir süre inşaat yasağı konan Boğaziçi tepelerini Yazın aylı gecelerde Bebek, Kanlıca ya da Ta doldurmaya başlayan gecekondular, yeşilliği de keHarekeüi yeşil tepeleri, onu kucaklayan denizin durmadan akan berrak sularının munisligini görmüş rabya koylarında fenerlerle donanmış teknelerin mirmeye başladı. Çıkanlan aflarla bunlar yasallaşler ve evlerini, hemen denizin kıyısına yaptıklan nh birbirine bağlanması ile oluşturulan sallar üzerin tmlıyordu. tımı, duvarlar üzerine oturtmuş ve hatta cesaretli de tanınmış sanatçılardan kurulu saz takımları ve çıkmalarla suya doğru uzanmıslar ve Boğaziçi'ne güzel sesli şarkıcıların katılrnasıyla, musiki âlem İyileştirme için gerekenler yerleşmeye başlamışlardır. Gerçekten Boğaziçi, fır leri yapıhyor, denizi kaplayan yüzlerce kayık içinHiçbir ilkeye bağlanmayan ve hatır için verilen tınası olmayan, su üst düzeyi az değişken olan eş deki insanlar sabahlara kadar oradan avrılamıyor mevzii imar durumları ile Boğaz tepeleri taşlaşmasiz bir doğa harikasıdır. Zaman içinde iki yaru bah lardı. ya, korular yok olmaya başladı. Yasaklama ile deçeli tek yalılan, sıra halinde bitişik >alılan, arka Boğaz köylerindeki yollar ancak mahalledeki ev ğil, Boğaz'ın yeşilliğini koruyacak ve karakterinf yolun üzerinden köprülerle bağlı olan ve tepelere leri birbirine bağlayacak genişlikte idiler. Köylerin belirgin hale getirecek biçimde yapılarla daha çok kadar yükselen korulukları ile kıyı sarayları, vadi birbiri ile ve şehirle ulaşımı deniz yolu ile yapılır insanın Boğaz yaşamından yararlanmasını sağlalere sığınmış birbirinin görünümünü kapamayan dı. mak gerekirdi. yamaçlara doğru yükselen şirin köy içi evleri, isDenize açık piyasa yollan ve meydanlan beUi yerBu Uk dönemlerde pazar kayıklan tek, iki,ttççif lere toplayarak deniz kıyısında yeni yalılar yapılkeleleri, kahveleri ile denize açılmış rneydan ve pite kayıklarla sonralan Şirketi Hayriye ve daha son masına olanak sağlanmalı idi. Bu yalılar otel, panyasa yerleri ile muhteşem bir Boğaziçi ve yalı mi ra denizyollan Şehır Hattı vapurları ile sağlanmış siyon ya da az odalı küçük konut birimlerini bamarisi doğmuş ve gelişmiştir. Bizim kuşak Boğaziçi'nin yoksulluk dönemine tı. nndıran binalar olabilirdi. yetişti. tmparatorluğun son yılları ve CumhuriyeYamaçlarda az yoğunlukta bir yapılaşmaya izin Terbiyeli Boğaaçililerin tertemiz vapurlarda yap Boğaziçi Dranıı PENCERE Prof. Dr. ASIM MUTLU Mimar Sonuç Devam eden işlerin hemen durdurulması ve yapüanlann sökülmesi şarttır. Nedim, Yahya Kemal, Tanpınar, Orhan Veli gibi ona âşık ozanlan yetiştirmiş olan tstanbul'un aydın halkına, sanatçılarına, şehircilik, mimari ve sanat tarihi kürsüleri olan üniversitelerimizin bilim adamlan ve sanatçılanna, Mimarlar Odası'na, belediyenin sanat, şehircilik ve mimarlık danışmanlarına ve hele Anıtlar ve Eski Eserler Kurumu'na karşın tarihe mal olmuş görkemli Boğaziçi ve yalı mimarisini hiçe sayan, yok eden kültürümüzün bir parçası olan denizle kaynaşmış Boğaziçi yaşamımıza kasteden ve bizim milyarlarımız harcanarak gerçekleştirilen bu kazıklı yollann ne cesaretle ve nasıl yapıldığına akıl erdirmek güçtür. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL TURK SOLUNU PARÇALAYAN OLAY 1968'den önce Türk Solu bir bütündü... Önce Çekoslovakya'mn Sovyetler Birliği'nce işgali, sonra başka olaylar... Türk Solu, 70'li yıllann sonlanna doçrru "elli parça" oldu... Mehmet Ali Aybar/Şaban Ormanlar/Vahap Erdoğdu/Sadun Aren/Murat Belge/Mustaia Lütfü Kıyıcı/Fahri Aral/Atilla Coşkun/Osman Safiet Arolat/Doğu Perinçek/Şahin Alpay/Çağatay Anadol/Can Yücel/Çetin Altan/Mustafa Gürkan... "Ağır toplar", Türk Dİunun yol aynmmı bilinmeyen yönleriyle anlattüar... Bu kalp seni unuturmu? BJ bıt Bülent OrtaçgilFikret Kııılok (CEKIRDEK) ortalt yapımıdır OAĞITIM KAVNAK MUZIK TIC Tayyarecı M«hmet Aiı Bey Sok 6 4 Sısll Tei 131 35 74 Gidenler, Kalanlar... Romanyalı şair İon Arion "Erken ölüyoruz Ölüme gecikemiyoruz" diye yazmış. ulüme kimse geç kalamaz. Buluşrna saati herkes için aynıdır. Bir yılın, bir ayın, bir günün, bir saatindedir ölüm denen gerçekle karşılaşma anı... Necati Zekeriya içiı. yazmış bu dizelerı Romen şairi: "Erken ölüyoruz Ölume gecikemiyoruz Üsküp'te, Priştine'de, İstanbul'da Üzgün üzgündür harfler Saygı duruşunda." Necati Zekeriya'dan mektuplar gelmeyecek artık! Gazetemize Üsküp'ten, Priştine'den, Yugoslavya'dan haberler, yorumlar yazardı. Priştine'nin Türkçe 'Tan' gazetesinde haftada bir köşe yazısı çıkardı. Dergilerde de şiirleri... Dostum Tarık Dursun şöyle yazmış Necati için: "Çocukluğunun ne zaman başladığını bilmiyorum, ama hiç bitmediğini çok iyi biliyorum. Çocuklar gibi şendi, çocuklar gibi hırçın vekızgın, çocuklar gibi barışık, onlar kadar yorulmaz, onlar kadar konuşkan ve öğrenmeye aç ve onlar kadar yaratıcı ve üretkendi. Bu çocuk halini mektuplarında da özel yaşamında da yitırmedl hiç. Çocuktu, çocuk kaldı." : Yazarlann, sanatcılann yaşı ilerler, ama çocuk, taze, yeni, genç yanları hiç değiçmez. Hangisinin içten yaşlandığını görürseniz bilin kı o gerçek bir sanatçı değildir, hiçbir zaman da olamamıştır. Yaşiarı seksene de gelse hep çocuk kalırlar onlar! Bakışları, duyuşlan, anlayışları yenidir, tazedir, canlıdtr. Kişilere, nesnelere, olaylara ilk kez bakar gibidirler. Bu yüzden yaratıcıdırlar. Eskımedikleri, yaşlanmadıkları, içlerindeki çocuğu ölene dek koruduklan için... Ferruh Doğan'ın yazdığı gibi Necati Zekeriya 'Bir sevgi köprüsüydü.' Zaten 'sevgi', 'sevmek' en çok sevdiği, en çok kullandıgı bir sözcüktü. "Sevgi" hemen bütün şiirlerinde geçer. Ne mutlu ona, yaşamında, dilinde, kaleminde sevgiyle yaşadı. Ölüm karşısında eli kolu bağlı kalıyoruz. Tabut önündeki dualar, saygı duruşları bu yüzden midir? Elimizden bir şey gelmez, dua etmekten, anısı önünde saygıyla eğilmekten başka... Geçen gün Şişli Camii avlusunda yine bir aradaydık gazeteci, yazar dostlarla... Bu kez aramızdan ayrılan ünlü bir gazeteciydi, o da hep genç kalan bir arkadaş... Yaşı altmışa yaklaşmış! Zordu bunujtahmin etmek. Hele bizler gibi belli bir yaş dönemecini donmüş*blan'ar için!.. Kayhan Sağlamer 57 yaşında koptu yaşamdan. Son olarak İznik Gölü kıyısındaki küçük evinin bahçesinde görüşmüştük. Elinde şarap bardağı! Elinde hep sarap bardağı vardı. Bahçeye gul diker gibi şarap şişelerini dikmişti, göz alabildiğıne... Nedendi bu denli içki düşkünlüğü? Hep içiyoruz, ama tadında bırakarak. . Ölüm korkusundan değil; içkinin çoğu anlamsız oluyor da ondan... Sen içkiyi değil, içki seni ele geçiriyor. Sağlamer, daha 'Cumhuriyet'te çalışırken ki gazetemizde muhabir, temsilci, sekreter, yazı müdürü olarak görev yapan bir arkadaştı masasının göeünde bir viski şişesi saklardı. 1957 seçimlerınin nabız yoklama döneminde Afyon'da beraber olmuştuk. Otuz yıl önce, demek daha yırmı yedisindeymiş. Çok gençti, ama muhabir olarak benden ustaydı. Ben hiç muhabirlik yapmadım, oysa gerçek gazetecilik haber alma sanatıdır. Mutfakta çalışanların en başarılıları muhabirlik yapanlardan çıkar. Kayhan da 'Cumhuriyet'te uzun yıllar muhabir olarak çalıştı. 'Akis'in de temsilcisiydi. Aryon'da birlikte valiyi görmeye gittik. Valiliğin tüm araçları iktidar partismin hizmetine verilmişti. Açık açık görüyorduk bunu. Yirmi yedi yaşındaki Kayhan en ağır biçimde gerçekleri belirterek valiyi şaşırtmıştı. Gazeteciliğin görevleri arasında gerçekleri yazmak kadar, yeri gelince bunları savunmak da vardı. Kayhan'ı artık göremeyeceğiz. İznik Gölü kıyısındaki küçük ev boş şimdi... Toprağa dikilmiş şarap şişeleri duruyor mu bilmem. Usta bir gazeteciydi, ama kendinden beklenecek kadar verimli olamadı. Kapandı kaldı evine, içki şişeleri ne, üç beş dostuna... "Erken ölüyoruz Ölüme gecikemiyoruz" dizelerini haklı çıkarmak istercesine!.. Her yitip giden dostla bizlerden de bir şeyler eksiliyor. Yalnızlığımız artıyor. Yaşadıkça koyu bir yalnızlığa batacağız. Biriki dost, sevilen bir insan yaşama bağlayacak bizi. Bir de insan olarak, yurttaş olarak elimizden gelen görevleri yerine getirebılmek isteği, hepsi bu... BILIYOR MUSUNUZ? • Sendikaalara, referandumda "hayıı" kampanyası başlatabilmelerinin yolu nasü açıldı? • GAP briiıngıne lcatüan yedi bakan, proje hakkmda neden konuşamadılaı? • Fuhuşun Çin'de yayıLmcısıınn nedenleri neleı? • Moskova'daki "enteüer sokağı" nasıl bir yer? • Engin Ardıç, TRT'nin "Anjelik rezaleti" üzerine neler anlatyor? ¥ • Atilla Dorsay, Humeyra, İlhan Akuzüm, Nevzat Ayaz, Ali Kocman ve diğer sanatçı, yazar, siyasetçilere göre bu yd hangi takım şampiyon olacak? İLAN KARTAL 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN 1988/88 Kartal 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 18.7.1988 tarih ve J988/88 esas 1988/809 sayıU karan ile Devrim olan ismi Derviş Devrim Bozkurt olarak duzeltilmişür. llan olunur. 17.8.1988 Basın: 8549 Bayanlar çocuk bakarak tngilizce öğrenmeyi AuPairlik yaparak gerçekleştirebilirsiniz. 1158 53 42 4213 68 67 Biz erkek mılletiz. Oturuşumuz, kalkışımız, tespih çekişimiz, yürüyüşümüz, küfrümüz, nüktelerimiz. bıyıklarımız, kadına bakışımızla erkekliğimiz vurgulanır. Öylesine erkeğiz ki İsmet Paşa'nın İkinci Dünya Savaşı'nda Türkiye'yi kavganın dışında tutmasına öfkelendik; Mecliste bir mebus kürsüye çıkıp dedi ki: Paşa, Paşa!.. Bizi harbin dışında bıraktm. milletin erkekliğini ötdürdün. Kadını övmek için: Erkek kadın... deriz. Trafik polisi ceza yazmasın diye dil dökerken, yine erkekliğe sığınırız: Abi, yap bir erkeklik be!.. Erkeği yüceltirken bıle kullandığımız sözcük yine erkeklik üzerinedir: Erkek adamdır. Gerdek gecesi beceriksizlık erkekliğe sığmaz; cinayeti mesrulaştınr; zavallı kızcağızı yirmi sekiz yerinden bıcakladıktan sonra yargıca söylediğimiz: Erkekliğimle alay etti. Ya da: Kız çıkmadı. * Ne var ki son yıllarda ülkemizde bir değişiklik izleniyordu; dilimizde yeni sözcükler türedi: "Hötöröf, şorolo, nonoşiann yanı sıra, Frenkçe vurguiamalar da arttı: Filanca travesti imiş, falanca transseksüel eğilimlere kendıni kaptırmış. Gazetelerin sosyete köşelerinde bir dedıkodu, bir dedikodu... Zengin sınıftan olduğunda eşcinsele saygınlık, alt katmandan geldığinde emniyette polis dayağı yoğunlaştı. Düğünlerde, balolarda, partilerde burma bıyık erkeklerin iki kadeh içince ayağa fırlayıp, gerdan kırmaları, kalça oynatmaları da doğallaştı. Televızyonda o biçim sanatcılann reklamı arttıkça arttı. Soru ışaretlerinin çengeline bir kuşku asıldı: Hani erkek millettik? İşin içindeki iş, son günlerde anlaşıldı. Meğer kaç yıldan beri yediğimiz et, erkekliğimizi öldürüyormuş. Çünkü kasaplık hayvan yetiştirenler eczanelerden aldıkları kadınhk hormonlarını sığırların, koyunların kulak arkasına şırınga ediyorlarmış. Hayvan kısa sürede okkalanıyor, palazlanıyor; ama etini yıyen ne oluyor? * Abüzittin'i gördüm; bjifiklarının ucu sivrilmişti, gözleri çakmaktı; homurdanıyordu: Asmalı abi.. Kimi asmalı? Kadınhk hormonunu hayvana şınnga edip, bize etini yedirenleri asmalı.. Ah, elimde yetkiolacak, tümünü Taksim Meydanı'nda sallandıracağım. Oysa bu Abüzittin, mahalle kahvesine geldığinde umursamaz bir kabadayılıkla bağırırdı: Yap, bir radyasyonlu!.. Abüzittin, sağlıkla oyun olmaz.. Radyasyon bize ne yapar abil.. Çayda radyasyon vız gelir; Gökova Körfezi ölüyormuş ne yazar: Abi, elektrik santralı kurmayacaksın da ne yapacaksın? Memleket kalkmmalı... Marmara ölüyormuş, doğa yok ölüyormuş, uzayda kara delik açılmış, Manyas'takı kuş cenneti can çekişiyormuş, zehirli çöpler kıyılanmıza dayanmış; Abüzittin'in nesine!.. Ama tehlıke gelip erkekliğe dayandı mı, iş değişir; Abüzittin'in öfkeden ağzı köpürüyor.. Üsteledim: Neyin var ulan senin? Abi, yengen şikâyetçi, halsizim... Hah şöyle... Çevre kirlenmesi beiden aşağıya inmeye başlayınca Abüzittin de bilinçlendi, Yeşılci oldu Beiden Aşağıya... Mehmet Topaç imzalı 1 Ağustos 1988 tarihli GENELGEYE HAYIR! Istanbul Milletvekilleri, SHP ll Bşk. Ercan Karataş'ın katılımıyla BİLSAKTA 22 Ağustos 1988 pazartesi günü saat 11.00'de yapüacak BASIN TOPLANTISINA insan hakları savunucularımız, aydınlarınuz, D.K.Ö'leri, Odalar ve Partililer davetlidir. TEMPO'DA "ZEVKLE OKUYUN, KEYİEE BAHN" Büroda çahşacak emekli bay, bayan eleman aranmaktadır. 11.0017.00 arası Tel: 522 98 66 TAYAD Tbtaklu ve HükUmlü Aileleri Yardımlaşma Derneği ANMA HÜSEYİN ULÜ Bu yolda dönenler oldu Mum gibi sönenler oldu Yar goğsüne baş koymadan Vurulup düşenler oldu. Öldürülüşünün 9.uncu yılında Seni saygıyla aruyoruz. Kardeşi EROL UUJ ve DOSTLARI SICAK BİR SESTEN ÇAGDAŞ BİR YORUM Kooporatlfler, Beledlyecller, Toplu Konutçular inşaat Şlrketlerl, İmar Plancıları, Öğrenciler, kitabı 2. baskısı son değişikliklerle 684 sayfa Cilt kapaklı fiatı: 16.200. TL. Ödemeli Isteme Adresi: Anadolu Basın Yayın Gazetecilik P.K. 77 • 06582 Bakanlıklar / ANKARA Telefon: 230 96 84 AÇIKLAMALI İMAR KANUNU TÜRKİYE PETROLLERİ A.O. 7. GELENEKSEL AIATÜRK RESİM 1ARIŞMASI DUYURUSU KONU ÖDÜL MANStYON MALZEME VE EBAT : : : : Serbest 1 Eser'e 1 müyon TL. 2 Eser'e 750 Bin'er TL. Tuval üzerine yağlıboya, akrilîk veya tampera tekniğiyle yapılmış olacak, kısa kenan 70 cm Jen küçük, uzun kenan ise 150 cm.den büyük olmayacak. T.C. BAŞBAKANLIK HAZİNE VE DIŞ TİCARET MÜSTEŞARLIĞI BANKALAR YEMİNLİ MURAKIP YARDIMCILIĞI GİRİŞ SINAVI T.C. Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müstesarlığı Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulu Başkanlığı'nca 12, 13 ve 14 Eylül 1988 tarihlerinde Ankara ve tstanbul'da Bankalar Yeminli Murakıp Yardımcılığı giriş sınavı yapılacaktır. SINAVA KATILABİLMEK İÇİN: 1) Devlet Memurları Kanunu'nun 48'nci maddesinde yazılı nitelikleri taşımak, 2) 1.1.1988 tarihinde 30 yaşını doldurmamış olraak, 3) Üniversitelerin Siyasal Bilgiler, Hukuk, tktisat, tşletme ve lktisadi ve tdari Bilircler FakUltelerinden veya bunlara eşiüiği YDksek Öğretim Kunılu'nca kabul edilen yerli ve yabancı fakülte veya yüksek okullardan birini bitırmiş olmak gerekmektedir. lsteklilenn sınav için gerekli belgelerle sınav konularını bebrten broşürü Ankara'da Mithatpaşa Cad. 18/6'daki Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulu Baskanlığı için, tstanbul'da da Halaskârgazi Cad. 220/2 Osmanbey adresindeki tstanbul Grup Baskanlığı'ndan bizzat veya mektupla sağlayarak baş'urma ve kayıt işlemi için 22 Ağustos 1988 günü akşamına kadar Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulu Başkanlığı'na başvurmalan rica olunur. Basın: 21514 DUYMAK HİSSETMEK ASLATABİLMEK Mulluluk haykıran ozan da sertsin Kader çizgtsini bozanda sertsin Koç yiğide idanı yazan da sensin Kalem seni parça parça kırartm MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI'NDAN MALİYE MÜFETTİŞ YARDIMCILIĞI GİRİŞ SINAVI Maliye ve Gümrük Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'nca, 05 Eylül 1988 pazartesi günü saat 09.00'da Ankara ve tstanbul'da Maliye Müfettiş Yardımcılığı Giriş Sınavı açılacaktır. SINAVA KATILABİLMEK İÇtN a Devlet Memurlan Kanunu'nun 48'inci maddesinde yazılı niteliklere sahip olmak, b 01.01.1988 tarihi itibariyle 30 yaşını doldurmamış bulunrnak, c Siyasal Bilgiler, lktisat, Hukuk, İktisadi ve tdari Bilimler Fakültelerinden, tktisadi ve Ticari tlimler Akademilerinden, (veya eşiüeri olan yurtdışı fakülte veya yuksek okullanndan) birinden mezun olmak gerekmektedir. Sınavlara giriş şartlarını ve sınav konularını gösteren kitapçık ile başvuru formu, yukarıda belirtilen ejiüm kunımlanndan, Ankara'da Teftiş Kurulu Baskanlığı'ndan, tstanbul ve lzmir Defterdarlıklarında Maliye Müfettişlerinden sağlanabilir. tsteklilerin gerekli belgelerle birlikte, en geç 25 Ağustos 1988 Perşembe günü çalışma saati bitimine kadar Tefıiş Kurulu BaşkanlığYna bizzat veya posta ile başvurmalan (postada vaki gecikmeler dikkate alınmayacaktır) gerekmektedir. llan olunur. ISTEDIGINİZ TÜM DUYGULAR BİRARADA İLK TÜRKÇE KUR'ANI KERİM 1. Prof. DT. Tuna EROL Ressam, Hü. Güz. San. Fak. Res. Bl. Bşk. 2. Jale ERZEN Ressam, ODfTÜ öğretim Üyesi 3. Dogan KUBAN İTÜ öğretim Üyesi 4. Beral MADRA Sanat Uzmaru 5. Alâaddin KAVIHAN TPAO Genel Müdür Yardımcısı SON KATILMA TARİHİ: 17 Ekim 1988 Saat 17.00 GENİŞ BİLGİ VE KATILMA KOŞULLARI İÇİN: TPAO Genel Mudürlüğü Sosyal lşler ve Halkla tlişkiler Müdurluğü Müdafaa Caddesi No. 22 Bakanlıklar/ANKARA Tel: 117 91 60/263 TPAO tstanbul Satınalma ve Gümrük Müdürlüğu Kore Şehitleri Cad. Miktat Uluünlu Sk. No. 25 Zincirlikuyu/İSTANBUL Tel: 174 47 80174 47 81 SEÇta KURUL : Tercüme: Osman Nebioğlu Onerenler Behçet Kemal Çağlar, Besım Atalay. Cemıl Sena Cıhat Abaoğlu. Hasan Ah Yucel, Kazım Namı Duru. Mustafa Guven, Nıhat Samı Banarlı Ulunay Birinci hamur, ciltli Edeo 10 800 TL KDV ıçınde Odemelı eden 12 600 TL olup posta pulu karşılığı gönderılır SÜMER KİTABEVİ Sahallar Çarşısı No 2 Beyazıt/lst 528 37 62 Resim, Heykel, Seramik, Özgün Baskı, Ebru, Minyatür, Fotoğraf, Çiçek, Pul, Kartpostal, Eski Kitap, Antika, Takı, Cam Eşya, Batik Orlaköy Iskele Meydanı yt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle