19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ler'in üstün toplum çıkarı için savaş tutsaklan üzerinde yaptığı deneyler dolayısıyla toplumsal suçlara, bir çırpıda karşı çıkılabilir. Oysa ilaç araştırmalarında hukuka aykınlık her zaman bu kadar açık görulmeyebilir. 1960'lı yıllarda her türlü denetimden sonra sakıncasız sayılarak piyasaya sürülen "contergan" olayının yarattığı facialar Dünya Sağlık Örgütu'nün Hipokrat yemini ile başlayan tıp töresi kurallannın yeniden düzenlenmesine yol açmıştır. 1964 yılında Helsinki Bildirisi ile insan üzerinde yapılan deneyler "salt araştırma amaçlı insan deneyleri" ve "sağaltım (tedavi) amaçlı insan deneyler" olarak ikiye ayrılarak başka başka özgün koşuüara bağlanmıştır. Daha sonra 1966 yılında, Dünya Sağlık Örgutü verdiği bir kararda, insan deneylerinin değil, yeterince incelenmemiş etken maddenin ilaç olarak kullanılmasının tıp töresine aykırı sayılacağını vurgulamıştır. 1975 yılında da yeniden gözden geçirilmiş Helsinki Bildirisi'nde insan uzerindeki deneylerin ancak töresel tıp kurulu denetiminde gerçekleştirilebileceği belirlenmiştir. Helsinki Bildirisi ulusal sağlık bırimlerinin tümunu bağlayan uluslararası yazılı tıp töresi kurallarıdır. ve Isviçre uygulamaları bu ayrımda yer alır. Bu ulkelerde töresel tıp kurullarına buyuk sorumluluk düşmekte, yetkili kılınan her bir kuruluşun kendine ozgu töresel tıp kurulunun onayı ile işlemler yürütulmektedir. Toresd tıp kuruOan: tlk töresel tıp kurulunun ilaç sanayiinin buyuk merkezi olan Amerika Birleşik Devletleri'nde kurulması doğaldır. 1960 yılında Boston Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmada özellikle deneklerden deneye katılma belgesi alınmamasl? na dikkat çekilmektedir. 1969'dan başlayarak ilaç araştırmaları nedeniyle insan deneylerinin yapılabilmesi töresel tıp kurulunun denetimi ile öngörülmuştur. Töresel tıp kurullarının en öneı.ıli görevi, deneye katılan insanın korunmasıdır. Ortaya koyulan ön araştırma çalışmasının bilimsel ve bilimsel olduğu kadar hukuksal değerlendirmesini de yaparak bilim dışı ve töre dışı bir eyleme engel olmaktır. Kurumun yapısı hem kamu hukuku sorumluluğuna ve hem özel hukuk sorumluluguna açıktır. tlaç Araştırmaları ve Töresel Tıp Kurulu İlaç araştırmaları nedeniyle insan deneyleri bir zorunluluktur. Yapılması değil, yeterince yapılmaması sakıncalıdır. Zorunluğun sınırım, töresel tıp kurallan çizer. Ülkemizde bu konuda çağdaş ölçütleri yansıtan düzenlemeler yoktur. Bu nedenle aralarında hukukçunun da bulunacağı töresel tıp kurullarının işlevi "töre, hukuktur" ilkesi uyarınca, her somut girişimde tıpsal ve hukuksal koşulları belirlemek ve sonuçtan payına düşen sorumluluğu üstlenmektir. PENCERE Hayıhn Anlamı 17 AĞUSTOS 1988 TENNUR KOYUNCUOĞLU tlaç araştırmaları nedeniyle insan deneyleri bir zorunluluktur. Yapılması değil, yeterince yapılmaması sakıncalıdır. Zorunluğun sınırım, töresel tıp kurallan çizer. Ülkemizde bu konuda çağdaş ölçütleri yansıtan duzenlemeler yoktur. Bu nedenle aralarında hukukçunun da bulunacağı töresel tıp kurullannın işlevi "töre, hukuktur" ilkesi uyannca, her somut girişimde tıpsal ve hukuksal koşulları belirlemek ve sonuçtan payına duşen sorumluluğu üstlenmektir. Dünyada ilaç araştırmaları nedeniyle insan deneyleri yaklaşık 10 yıldır hekimin sorumluluğu açısından en çok konuşulan konulardan biridir. Olayın, hekimin sorumluluğu açısından ele alınışı, kişisel kusurun hiçbir zaman gözden kaçırılmaması yönü ile önemsenraekte, oysa sorunun bireysel değil, uzman bir kadro işi olduğu bilinmektedir. Bu uzman kadronun oluşturulması ve ilaç araştırmaları yapılması, bugün çokuluslu şirketlerin elindedir. Bu şirketler tarafından sahneye koyulan ve ait oldukları uluslann politik ve ekonomik gücünü tüm ülkelere onaylatan bir ilaç oyunu oynanmaktadır. Bu arada geri kalmış ülke isanlan kobay gibi kullanılırken, kurulan ara ilaç sanayileri de kıfıtiı pay ile yetinmek zorunda bırakılmaktadır. Türkiye'de de hammaddesi dışandan getirilerek "iyi üretim teknolojisine uygun ucuz üretim kaynaklan ile dış pazarlardan daha ucuza mal edilen, ancak ülkemız insam'için her zaman çok pahalı olan bir ara ilaç sanayii bulunmaktadır. Son günlerde töresel (etik) tıp kurulunun kurulması ile patlak veren olay, ilaç oyununun dışında olduğumuzu göstermeye yetmiştir. Bir ilacın ortaya çıkması kolay değildir. Uluslararası ölçuler benimsendiğinde: Örneğin 10 bin yaklaşık ilaç adayı arasından yalmz birinin pjyasaya sürülme olasılığı için her bir ilaç adayma 200 milyon dolara varan parasal yatırım ve 12 yıla varan emek yatırırnı gerekli olmaktadır. Gelişmiş ülkelerde bu araştırmaJar devletin yönlendirici denetimi altında kurulmuş ve amaca özgülenmiş (mahsus) özerk ve bağlı kamu kurumlan Hukukçu aracıhğı ile yapılır. Her ülkenin ilaç araştırma duzeninden sorumlu ulusal ilaç araştırma merkezleri ancak, uluslararası uygulamayı benimseyen ilaç yasaları vardır. Araştırma sorumluluğu sağlık politikasından başlayarak planlama grubuna, Töresel Tıp Kurulu'dan klinik uygulamayı gerçekleştiren sağlık kurumlarına, araştırma ekip şefine kadar uzar gider. Olayın özelliklerine göre hem birlikte hem ayn ayn sorumluluk ilkeleri vardır. Işin rizikosu baştan var sayılarak araştırma girişimi yapanın, özel sorumluluk sigortası olası zararlara karşı yasal koşuldur. Ayrıca ilaç deneylerine katılan kişi, zorunlu kaza sigortası ile en az düzeyde ilk güvencesine sahiptir. Tüm bu alt düzey gereksinmelerinde belli bir diızeye vardıktan sonra ilaç araştırmaları önce laboratuvar dencyimleri ile maddeler üzerinde, sonra hayyan üzerinde başlayabilir. Etken (müessir) maddenin aynştınlması ile kimliğinden başlayarak toksisitesi, farmakoknetiği, farmakodinamiği hayvan üzerinde incelendikten sonra sakıncasız görülürse insan üzerinde denevlere sıra eelir. Ülkemizde durum Ülkemizde ilaç araştırmalan konusunda insan deneyleri aşamasına varacak bir sağlık polıtikası ve altyapısı yoktur. Yeni ilaç bulma politikasından söz Helsinki Bildirisi'ne uygun olmak koşulu ile dün edebilmek için hammadde bilgisine ve bu yolda araşyada ilaç araştırmalan nedeniyle insan deneyleri ko tırmalan destekleyecek gelişmiş bir hammadde kimnusunda dön ayn sistem gurülebilir. (1). Bu dene yasal ilaç sanayiı ile butünleşmiş gerçek ilaç sanatim sistemleri şöyle sıralanabilir: tstem üzerine izin yii politikasına gereksinme vardır. Araştırmaya özsistemi, standartlara uygunluk koşulu ile ve redde gülenmiş sağlık merkezleri kurulmamıştır. Bilgi ve dilmedikçe kendihğinden ızın sistemi, genel hukuk becerı olsa bile parasal yatırım yeterli değildir. Hepkurallan doğrultusunda bildirim sistemi ve var olan sinden önemlisi gerekli hukuk düzeni kurulmamışhukuk kurallarına ters düşmedikçe insan deneyle tır. rinin serbest bırakılması sistemi. Sonuç, doğal olarak kocakarı ilaçlan ile ilaç satngiltere ve Italya'da kanunlara uygun olarak ya nayiinin birbirine karışmasına yol açmakta, daha pılacak istem üzerine ilgili sağlık kurumunun izni da kötüsü dunyada ilaç araştırmaları için gerekli inile deneylere başlanır. Almanya'da da konu yasa san deneyleri için kolay kobay pazan olmamıza da lar ile ayrıntılı olarak duzenlendiğinden, bu koşul neden olmaktadır. Bu yalnız araştırmaya girişilen lar yerine getirildiğinde, sorumlu sağlık kurumu veni ilaç adaylan için değil, piyasaya sürülmuş ilaçna bildirim yapılır. Yazılı hukuk sisteminin geçerli lar için de söz konusudur. Gelişmiş ulke insanı için olduğu bu Kara Avrupa ülkesi hukuklannda yasal hazırlanan ilaçlann Turk insanı için sakıncasız olup denetim esastır; yuklenilen riskin kabul editebilir olmadığı gündeme bile gelmemektedir. Oysa ilaçİnsan deneyleri olması, üzerinde deney yapılacak kişinin aydınla lann insandan insana (yaş, cins) ve yöreden yöreye Bu aşamada hukuk kurallan yürürlükteki dar tılması ile elde edilen yazılı onay açıklaması, araş gösterdiği farklılaşmalar farmakoloji biliminde bikapsamı ile değil, olması gereken şekilde geniş an tıncının en az üç yıl araştırma deneyimli olması ve linen bir gerçektir (2). lamı ile yorumlanır. Tıp töresi kurallan da uygula sigorta korumasının sağlanması zorunludur. Amerika'da yılda 140 bin kişinin sağaltımda kulnan hukuktan öte bir önem kazanır. "İnsan yaşaYazılı hukuk sisteminin dışında yer alan Ameri lanılan ilaçlarla ölmesi, rizikonun boyutlarının ne mı ve sağlığı en yüce değerdir" ilkesi insan deney kan sisteminde ıse insan deneyleri açısından hukuk kadar buyuk olduğunu göstermektedir. Az gelişmişlerinin tek yol göstericisi olur. İnsan bedenine ve sal koruma, yargıç hukuku ile kurulan bir savun lik değil yeni bir ilaç bulma umudunu, yeni ilaçlayaşam onuruna zarar verilmemesi her türlü çıka ma sistemi içinde gerçekleştirilir. Girişimci olan nn kobaylan olmaya itiraz hakkımızı da elden alnn üstündedir. araştıncı bu işe başlarken çalışma plar.ını, bilimsel maktadır. Ancak, bir başka doğal yasadan, sürekli devinim düzeyi, belli standartlara uygun biçimde oluşturur. Töresel tıp kurulunun ilaç araştırmalan nedeniyle yasasmdan da kaçımlmaz. tlaç araştırmaları insa Ayrıca bu konuda kendisini destekleyecek bilimsel insan deneylerini bu kapsamda ele almasını, kökrun tükenmez yaratıa gücünun sergilendiği bir alan kuruluşlar bulur. Üzerinde deney yapılacak kişile lü duzenlemelerin yapılmasının beklenmesini ve geolarak engellenemez. Hukuksal sorunun ise re göstereceği özeni de en yüksek gözetim kurulu çici çözümlerin kolaylıklanna kapılmamasını dile"nasılın" yarutında aranması gerekir. Bir yandan nun onayı ile alır. Bu kurulda bilim adamları, hu yelim. Yoksa yapılan tartışmalar ile mahalle kahilaç araştırmaları nedeniyle insan deneyleri onay kukçular, din adamları ve hastalar bir arada yer alır velerinin coskusunun ötesine geçilemeyecektir. lanırken bir yandan da nasıl yapılacağının saptan lar ve karara varırlar. (1) E DEUTSCH, Conırolled Clınıcal Tnals ın Drug Reseaıch, ması can alıcı nokta olur. Bir başka sistem de ülkede uygulanan genel ku Medmne and Law, 1985 4.493497. Bu nedenle de Kleopatra'nm içeceği zehri önce rallara ters duşmemek koşulu ile insan üzerinde ilaç (2) H.KOYUNCUOĞLU Klinık Farmakolojimn Günümüzkölesinde denemesi gibi kişisel suçlara ya da Hit deneylerinin yapılageldiği sistemdir. Güney Afrika dekı önemi İTFM, 1974:313325. Denetim sistemleri Bir ülkede askeri darbeyle hükümeti devirerek siyasal iktidarı eline geçiren subaylar kuruluna siyasalbilim sözlüğünde "cunta" denir. 12 Eylül askeri darbesiyle Türkiye'de iktidara el koyan MGK (Milli Güvenlik Kurulu) doğaldır ki cunta idi. Bu kurul üç yıl boyunca anayasayı bir yana koyarak devleti yönetti. Nasıl bir yönetimdi bu? MGK yönetiminin siyasalbilim sözlüğündeki karşılığı "faşizmdır; kısa tanımıyla "sermaye dtfrfasTdır. Bu dönemde faşizm, yalnız "uygulama" olarak kalmadı; bütün yasalar elden geçırılerek demokrasiye kapalı bir hukuk düzeni oluşturuldu. İç ve dış baskılar nedeniyle Türkiye yeniden çok partili rejime açılırken, bu iş bitirilmiş, antidemokratik çerçeve çekilmişti. Baskı altında yapılan referandumla 82 Anayasası yürürlüğe girdi; gudümlü 83 seçımleriyle ANAP iktidara getirildi; halk ya MDP ya ANAP ikilemi karşısında bırakılmıştı. Bir seçim ya da referandum yasaklar altında yapılırsa, halk sınırlı seçenekler arasında tercıhe zorlanırsa, sonuç baştan bellidir. Çoğu az gelişmiş ülkede seçim, çok kısıtlı bir anlam taşır. Seçim, demokrasinin vazgeçtlemez bir koşuludur, ama demokrasi yalnız seçim değildir Demokrasinin evrensel anayasası "İnsan Hakları Sözfeşmes/"dır. Eğer bir ülkede bu sözleşme geçerli değilse, demokrası vardır denemez. 82 ve 83 yıllarında yapılan halkoylaması ve seçim, baskı yonetimi altında güdümle gerçekleştırildı. 12 Eylül yonetimi, iç ve dış sermaye çevrelerinin istekleri doğrultusunda Türkıye'yı programlamak ıstıyordu. 12 Eylül'ün felsefesi, siyaseti, ekonomisi 1995'e kadar sürdürülecekti. * 12 Eylül askeri yönetiminin Devlet Başkanı bugün Cumhurbaşkanıdır; 12 Eylül askeri yönetiminin Başbakan Yardımcısı bugün Başbakandır. 12 Eylül programına ilişkin uygulamalar, yargıda, yönetimde, rejimde, hayarta yürürlüktedır 12 Eylül programı nedir? Hukukta "vesayet demokrasisi" ile ekonomide "ucuz emek" felsefesine dayanan çağdışı sermayecilik... 1989'a dört ay kaldı 12 Eylül'ün Genelkurmay Başkanı Evrenin cumhurbaşkanlık suresi doluyor; ama 12 Eylül davalan sürüyor; kimi davada sanıkların savunmalarına daha sıra gelmedi; Barış ve DİSK davalarının da 1990'lara uzayacağı anlaşılıyor. 12 Eylül, hem rejimde hem sıkıyönetim mahkemeferinde sürüyor. Başbakan Turgut Özal seçim yasalarını ciklet gibi çiğniyor; maddelerte, sürelerle, oranlarla, koşullarla istediği gibi oynuyor. 12 Eylul'ü uzatmak, Özal'ın iktidannı uzatmak demek... • Siyasetin artık bilimi ve ünrversitede siyasalbilimin kürsüleri (Arkası 11. Sayfada) EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Son Reçete... Nükleer sözü aklınıza ne getiriyor? 23 Nisan Uluslararası Çocuk Şenliği'ne katılan çeşitli uluslann çocuklarına bu soruyu sormuşlar. İlginç yanıtlar almışlar. 'Nükleer savaşın önlenmesi için hekimler derneğinin yayın organı' olan "Son Reçete"nin son sayısında, dünya çocuklarının bu soru ve buna benzer başka sorular karşısında neler düşündüklerini okuyoruz. Nükleer sözü aklınıza ne getiriyor? Venezuelalı Ulian, "Yıkım, savaş, savaşın dehşeti" diyor. İspanyalı Maria, "Dünya için kötü olan her şeyi." Ürdünlü İmad, "Bir çeşit bulaşıcı hastalık. Öyle bir hastalık ki, dünyadaki bütün ülkelere büyük bir hızla yayılacak"; Kanadalı Stoney, "Dünyanın sonunu"; Sovyetler Birliği'nden Maria, "Korkuyorum, savaş isteyen, nükleer silahlara taraftar olan insanları anlamıyorum. Ve çocuklar geliyor aklıma, onlar için insanlar barış içinde yaşamayı öğrenmeliler." Bir nükleer savaşın sonuçları ne olur? sorusuna verilen birkaç yanıt da şöyle: Çekoslovakyalı Milena, "Karanlık bir çağa geri döneriz"; Polonyalı Karolina, 'Tüm canlıların ölümü"; Finlandiyalı Mari, "Her sey yok olur"; Sovyetler Birliği'nden Marina, "Dünya bomboş kalır anlamsızlaşır, ne yaşam ne bir gülüş ne şarkılanmız kalır." Sizce barış nasıl sağlanabilir sorusuna da Finlandiyalı çocuklar en güzel yanıtları vermişler. Mari diyor ki, "Çocuklar için barış festivalleri yapılıyor, ama aslında yetişkinler ıçın bu tür festivaller duzenlenmeli. Bızim konuşmamız yeterli değil." Mari, kesin konuşmuş: "Çocuklar sonuçta bir şey yapamıyorlar. Kararlan yetişkinler veriyor." "Son Reçete" Dergisi bir savaşım organı. Barış için savaşım verenlerın başında elbetteki hekimler yer almalı... "Son Reçete"nin adı bile anlamlı değil mi? Dünyanın korkunç bir sondan kurtulması için bir reçete sunuyoriar, o reçete bize dostluğu, sevgiyi, saygıyı öneriyor. "SonReçete'nin "BirGörüş"sütunundadostumMustafaEkmekçi de "Sevmeyı Bilmek" nedir onu kendi güzel diliyle anlatmış, sonunu şöyle bağlamış: "Barış tüm insanlan sevme ile gerçekleşebilir. İnsanlan herkes sever. Geçenlerde ölüm yıldönümünde andığımız savunman Niyazi Ağırnaslı için bir konuşmacı, galiba Süleyman Ege'ydi, şöyle dedi: O, sevmeyi bilirdi. Banşı kurtarmak, korumak, sevmeyi bilen insanlann elinde gerçekleşecektir." Politikacılara önce 'sevmeyi öğretmek' gerekir. Kendini sevmek, bencilce bir duygudur. Onemli olan başkalarını sevebilmektir. Bu da belirli bir anlayışa ulaşmakla olur. Oysa kötü politikacılar için 'barış' sözü bir umacı gibidir. Yeryüzünde konuk olan insanlann temel amacı niye savaş olsun? Gerçek amaç, şu kısacık yaşam süremizde günlenmizi, yıllarımızı barış içinde geçirmek olmamalı mı? Elimde bir güç olsa, bir olanak olsa, uçaklar tutar Hiroşimtf ya, Nagazaki'ye götürürdüm gençleri, çocukları, yarının büyuklerini... Dünyanın her yanından gelsınler, görsünler, yaşasınlar Hiroşima'da, Nagazakı'de... Oysa belli kişıler geliyor bu yerlere... Şu Türkiye'den bunca insan Japonya'ya gitmiştir. Osaka^ ya, Kioto'ya... Geyşalar, eğlenceler, hamamlar, en incelikle yapılmış araçlaroır gördüklerı, bıldikleri. içlerinden kaçı Hiroşima'ya, Nagazaki'ye kadar uzanmıştır? Amerikalı şair John Donne'un uzun yıllar önce yazdıklannı bütün insanlık benimsese o zaman barış dünyası kurulurdu belki: "Herhangi bir insanın ölümü Beni de yaralar ey insanlar Çünkü parçasıyım ben insanlığın Sorma kimin için çalıyor çanlar CMa ki senin içindir • Sana da tehlike var." Okurlarıma "Son Reçete"yi alıp okumalarını öğütlerim. Banş savaşımına bir katkıları bulunsun onların da... iste, "Son Reçete"nin adresi: Ankara, Necatibey Cad. 27/11... Nâzım Hikmet'in günlüğünden alrnmış şu sözleri birlikte okusak mı: "Bir şiir yazacağım. Yapabildiğim tek şey işte bundan ibaret. Bir şiir yazmak. Yazmasam rezalet, nasıl yazmam, yazsam rezalet, şiirle Strantium 90'la savaşılabilirmiş gibi." Ama Nâzım Hikmet, o şiiri yazar sonunda. "Acayipleşti havalar Bir güneş bir yağmur bir kar Atom bombası denemelerinden diyorlar Strantium 90 yağıyormuş • Ota süte ete umuda hürriyete kapısını çaldığımız büyük hasrete. Kendi kendimizle yanşmadayız gülüm Ya ölü yıldızlara hayatı götüreceğiz Ya dünyamıza inecek ölüm." 1988 yılının ilk yansında Garanti'de mevduat 1 trilyonu aştı. Aktif, dinamik, çağdaş bankacılık anla\ışıyla. Gın'enle. Garanti Bankası bu dönemde de, sektörün en likit bankalan arasında yer almayı başardı. Aynca, uluslararası alandaki etkinliğini ve saygınlığını artırarak, Dış İşlem Hacmini yaklaşık 3 katına çıkardı. 1988'in ilk altı ayının sonuçlanna birlikte göz atalım: Mevduat Krediler Özkaynaklar : Büyüme % 106 : Büyüme °/i>77 : Büyüme'* oU7 Dış İşlem Hacmi: Büyüme °/& 1 7 1 1988 YlttNIR İLK YARISINDA GARANTI^gKASr OZETBTL ANÇÖSU Bilanço Ana Kalemleri (Karşılaştırmajı} Ozet KârZarar 30,6.1988 30.6.1987 VE MENKUL DEĞERLER MUNZASfe KARŞILIKLARI l TAKİPTEKİ İŞTİRAKLER\T ^ j j l k g : KURULUŞLAR ( FAİZ DIŞI GELİRLER FAİZD1ŞIGİDERLER KARŞILIKLAR = = = = = NET DÖNEMTCÂRT SABİT KJYMmLFJT(NE^ DIŞ İŞLEM HACMİ (Milyon $) B A N K A C I L I K T A Bir açıklama; İnsan Hakları Derneği Başkanı Sayın Nevzat Helvacı'dan aldığım bir açıklamayı okurlarıma sunmak isterim: "Sayın Akbal, sürekli bir okurunuz olduğum için, 10 Ağustos 1988 tarihli Cumhuriyet Gazetesı'ndekı "Hıroşıma'lar, Nagazaki'ler." başlıklı yazınızı da okudum. Yazıda açıkladığınız görüşler, banştan yana olan tüm insanlar gibi, benim de paylaştığım düşüncelen yansıtıyor, eleştırilennızın bir bölumune de katılıyorum. Bu arada yazınızın bir yerinde, "Oysa başta SHP, İnsan Hakları vb. dernekler 6 ve 9 Ağustosu anmalıydı; büyük toplantılarla, şıddete. savasa, düşmanlığın her turlüsün6 karşı çıkmalıydı!" tümcesı yer alıyor. Belkı bilgı(Arkası ı> Sayfada) Elinizdeki bilanço, Garanti Bilançosu'dur. Onu dikkatle incelediğinizde, siz de Garanti'yi seçecek, yüksek geliri güven içinde kazanacaksınız. GARANTİ 1727 yaşlannda bayanlar Ingilıere'dc çocuğa bak, Ingilizce öğren. IIİ8 53 42 4213 68 67 M.Ü.İ.I.B. Fakültesi bölümü oğrenci kimlık ve SSK kartımı kaybettım. Hukumsuzdur. BENtYE A Y Gnsel ilişki ile bulaşan hastalıktan kuskunuz mu var? Lütfen bizi arayın. İMonbul Iıp Fokultesı DfTO!)to!:;i An;bılım Dsi TeJ:SZ4 5487 Saat: 12 30 1330 YEŞİLİ SEVENLER Sapanca'da satılık göl manzaralı arsa ve araziler. Tel: 9. 2641 1396 Sapanca
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle