28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/8 HAVA DURUMU A A A A A Gene! Mudüriüğü'nden < A bügiye göre. bütün bölgeler az A A buhfthı ve açık geçecek. KAVA SICAK' A LHÜ: Biraz daha artacak RÛZGÂR: KuA zey ve doju yönlerden hafif ara sıra orA BaMesir ta kuvvette esecek Oenizterde. AkdeA BdBdk A niz'de günbatısı ve lodos. oteki denizBingfl lefimizde yıldız ve poyrazdan 35 kuvA Bitfs A Bokı vetinde, Batı Karadeniz. Marmara ve A Bursa Ege'de 6 kuvvetinde esecek. OENİZ: ÇaokJale A Mutedıl dakjaiı otacak Van Gölü'nde ha ve doflu yönlerden hafif. ara sıra orta kuvvette esecek Göl muA Çorum va az bulutlu geçecek. Rüzgâr kuzey tedil dalgalı. A Demzi HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYETJE BUGÛN 38° 22° Diyarbakır A 41" 21° Manisa A 34° 18° K Maras 32° 20° E*ne A 30° 15° Metsn 37° 21° Erancan A 26° 12° Mujla 30° 14° Erzurum 23° 10° Estaşetnr A 31° 15° Muş 32° 15° Gaaanteç A 38°27°P*jde A 28°22°Ordu 34° 25° 39° 22° Gumuştıane A 29° 14° Rae 29° 16° H a M r i A 31° 20° Samsun 39° 21° IspartJ A 31° 17" Siirt 33° 19° İsönbul A 31° 20° Sinof) 30° 18° ionif A 37° 21° Snas 35° 19° Kaıs A 23° 10° lekintaO 33°20°Kastamonu A 30° 9°Tratawı 30° 13° Kaysari A 22° 13° üınceK 35° 17° Kırttareiı A 34° 18° Usak 33°22°Konva A29°15°\ön 28° 11° KüOhya A 31° 16° Vtegal A 34° 18° Zongutcüfc 36° 20° Malatya A A A A A A A A A A A A A A A A A A 39°24° 38° 26° 33° 24° 37° 22° 33° 20° 29° 15° 28° 21° 28° 21° 28° 20° 39° 26° 28° 20° 29° 12° 31° 21° 28°21° 35° 19° 31° 16° 27°'6° 29° 13° 75 AĞUSTOS 1988 DUNYA'DA BUGUN Amstefdam B Amman A Asna A A BafrJat Baralona A Baseı A A Bdorad Bertn A A Bonn Bruleel B Budapeşle A A Cenevn A Cearı Cftkfe A Duba A FfanMurt A Girne A Italsnki Y A KaMre Kopaihag Y Kttn A A Lffkosa 20° 32° 32° 38° 30° 26° 34° 22° 23° 21° 28° 25° 30 40° 27° lenıngrad B Lnndra Y Madhd A A Mlano Montreal A Y Moskcra Munh A New York A Y Oslo Paris A A Praj Rryad A A Roma Solya A $am A TeiAvıv A A Tunus Y Varsova vteniedik A A Vıyana WsshınQtr>n A Zünh A 20° 19° 36° 31° 30° 20° 33° 18° 26° 23° 40° 29° 30° 32° 35° 36° 24° 31° 25° 32° 25° f\ Heteı/ı Helsinki ^ ^ I • A ^^<S*Lenıngrad ^^ /7 T fnh •Berlin • J Moskova MEHMED KEMAL POLTTIKA VE OTESİ 27° * Kore Nerede?.. Metin Toker'in bir yazısında okumuştum. Yakınında olduğu için ( Metin, İsmet Paşa'ya sorar: "Kore'ye asker gönderilmesine karşı mıydınız?" "Kore'ye asker göndermelerine karşı değildim. Meclise danışmadan, Meclis kararı almadan asker göndermelerine karşıydım." "Peki, sizin döneminizde asker isteseler gönderir miydiniz?" "Meclisten karar alır, gönderirdim." Uzun süre İsmet Paşa'nın Kore'ye asker gönderilmesine karşj olduğu söylenmiştir. Oysa Meclisten karar almadan gönderilmesine karşıymış. Biz de sanırdık ki: Ankara nere? Kore nere?.. Bir savaş çıkana değin Uzakdoğu'daki Kore'den pek haberimiz yoktu. Belki oradaki ülkelerin de bizden haberleri yoktu. Kore'ye asker gönderdik, askerlerimiz savaşa girdiler, epeyce şehit verdik, ayranımız kabardı. Ne denli kahraman olduğumuzu anladık. Çünkü İkinci Dünya Savaşı'na girmemiştik. Birincisinden bu yana da (Kurtuluş Savaşı dışında) savaşla ilgimiz olmamıştı. Kore bir övünç örneği oldu. Kore'ye giden askerlerimiz çok şeyler öğrenmişlerdi. Bunun başında askeri darbe gelir. Çoğu subayımız, ismet Paşa'ya göre Kore'de askerliği değil darbeciliği öğrenmiştir. Bir, iki, üç darbe yapan subayların çetelesine bir bakın, hepsi de Kore kökenlidir. Geçende Talat Aydemir'in talihsiz darbe girişimini yazmıştım. Dostumuz Turgut Alpagut'tan acı bir mektup aldım. Talat Aydemir'in darbeciliğini küçümsüyorum diye bana kjzryordu. Oysa Aydemir'i ben ne diye küçümseyeceğim, talihsiz girişimini anlatmak istemiştim. Yanlış anlaşılmış. Kore Savaşı, Kore ikiye bölündü diye çıkmıştı. Savaş kaç yıl sürdü, sonunda gene Kuzey ve Güney diye iki Kore kaldı. Öyleyse bunca savaş niye yapıldı? Amerika'nın Uzakdoğu'da ne işi vardı? Bunca adam niye öldü? Bu soruların yanıtını veren olmamıştır. Kore ikiye bölündü, ama biz gene Güney Kore'den yana çıktık. 'Kuzey'i komünist Kore olmuştu, 'Güney'i de demokrat Kore olacaktı. Oldu mu? Bizim yöneticiler Kore'nin ekonomik kalkınmasına hayrandırlar. Ağızlarını her açtıklarında Kore kalkınmasını överler. Demokrasi için pek bir şey söylemezlerdi. Şimdi söylüyorlar. Güney Kore kalkınmış, ama demokrasiyi yitirmesi pahasına. 12 Eylül rejimi varken bu pek söylenmiyordu. Çünkü bizde de demokrasi yoktu. Şimdi demokrasinin biraz ucu göründü. Kore'de demokrasiyi kınıyoruz. Bizdeki demokrasi askerli tartışmalar içindedir. Hem asker olacak hem demokrasi olacak... Bilmem nasıl olacak? Dünya ba ' sın konferansına, darbe yapıp başa geçen generalleri cagırmadılar, neden? Çünkü hem darbeci hem demokrat olunmuyor. Boylesi bunalımlarda Mehmet Ali Aybar'ın çıkışlarını çok severim, parmağını sorunun gözüne saplar. Bunalımın görünemeyen umarlarını da gösterir: "Gerçek şu: Sosyal yapımız bozuk, bozuk yapı üstüne kurulan demokrasi de demokrasi değil. Çünkü sosyal yapının değiştirilmesini değil, korunmasını amaçlıyor. Rejimi bey ve paşalar takımı kuruyor, onlar yıkıyor, gene onlar kuruyor." Bizim demokrasi halkın elinden çıkıp beylerin, paşaların eltne geçti mi, bir yandan yıkıyorlar, sonra onarıyoıiar, ondan sonra da kendilerine göre kurmaya çalışıyorlar. Elbette yıkılan demokrasi de yeniden kurulmaya çalışılan demokrasi de tövbe tutmayanlar arasına karışıyor. Gerçek demokrasi, herkes bilir ki halkın katıldığı, kuruluşunda halkın emek verdiği demokrasidir. Beyler eliyle sıkıyönetim ilan et, sıkıyönetim eliyle demokrasiyi yerle bir et, birkaç yıl iktidarda kal, çekilirken demokrasi kurdum de... Bunu kimse yutmuyor dışarda. Şurda kaç yıl var, anayasayı delik deşik ettiler; deldirtmem diyenler ne oldu? 38° 36° 16° 34° 18° 23° 37° A 27° 19° A açık B öukılfcj K kari S sst V yajmurlu Kahire • Ciddiyet ve Özal... riyet; 6.7.1984; S.11) Siyaset adamları, kendi sözlerini önce lemek çok zor bir iştir. İşin anahtarı sıkı para kendileri ciddiye alırlarsa, politika sahnesinpolitikasıdır. Enflasyon meselesini bizim gibi de ancak o zaman inandırıcılık kazanabiherkes ciddiye almalıdır." (Cumhuriyet, lirler. 6.7.1984). Geçelim. Başbakan Özal'ın enflasyon la mücadele• yi kendisi gibi herkesin de ciddiye alması geEnflasyon bugün düştü mü? rektiğini öğütlediği, siyasal istikrar için buEnflasyon yıl sonuna düşecek mi? nun şart olduğunu vurguladığı 1984 temmuz Bu sorulara bugün için "evef" yanıtı veayında yıllık enflasyon yüzde 50 civarında rebileceklerin hayli azınlıkta olduklarını saseyrediyordu. nıyoruz. Aradan dört yıl geçti. Herhalde bu az sayıda kişilerden biri de Özal yine Başbakan. ekonomik işlerden sorumlu Devlet Bakanı Ve bugün yıllık enflasyon yüzde 75.5'tir. Yusuf Özal'dır. Enflasyonun hem düştüğün1984 yazındaki yüzde 52.4'ten 1988'deki den, hem de düşeceğinden ciddiyetle söz yüzde 75.5'e... edebilmektedir. Hani ciddiyet, nerede? İlginç bir hesaplama yöntemi var. Haziran, Dört yıl önce bize "En büyük sıkıntı enflas temmuz, ağustos gibi, fiyatlann göreceli olayondur. Enflasyon meselesini bizim gibi herrak düştüğü kaldı ki bu yıl geçen yaza göre kes ciddiye almalıdır" diyen bir Başbakanı, katlanmış duaımda yaz aylarındaki enflaslütfen söyler misiniz, bugün biz nasıl ciddi yonu baz alıp, 12 ayla çarparak yıllık enflasye alacağız? yon oranını kestirebiliyor; buna bakarak da Ama doğrusunu isterseniz, dört yıl önce enflasyonun düşeceğini iddia edebiliyor. Önki sohbetimizde de Sayın Özal'ın bu sözle ceki gün AA'ya verdiği demeçte demiş ki:rini biraz kuşkuyla karşılamıştık. Yaptığımız "Bilmeyenler konuşuyorlar... Muhalefet b//değerlendirmede şu satırlar var: meden veya kasıtlı olarak söylüyor... Ama bo"Acaba Sayın Başbakan 'ın kendisi sıkı pa şuna. Ben size söylüyorum ve ben ta baştan ra politikası ile enflasyonu son altı ayda ye da söyledim, 'enflasyon inecek' dedim ve terince ciddiye almış mıdır? Başbakan 'ın para aşağı inmiştir. Dedim, oldu ve daha da inemusluklannı yeterince sıkmadığını, son altı ay cektir." (Cumhuriyet; 14.8.1988; S.13) da ekonomik konulara yeterli zaman ayırmaNe denir? dığını, bütçe açığını hükümete gelir gelmez Tanrı ülkemizi, her şeyi bilir gecinenleryeterince ciddiye almadığını ve enflasyonun den, eski deyişle, allâme kesilenlerden tırmanışında bu etkenlerin de rol oynadığını korusun! söyfeyenlere rastlayabiliyorsunuz." (Cumhu(Baştarafı 1. Sayfada) REFERANDUM '88 DAYANIŞMA PİKNİĞİNM REFERAMHJM TARTIŞMASI Hakls £ bağlı Oz Gıda Is Sendıkası İstanbul Şubesı'ne üye işçiler "dostluk ve dayanışma pikniği"nde eğlendiler 21 otobüsle Belgrat Ormanları'na götürülen ve çoğunluğunu Ulker fabnkasında çalışanların oluşturduğu işçiler. oyurtlar oynadılar sarkılar söylediler. çeşıtli yarışmalar yaptılar. Gazetecilerle reterandum üzerine sohbet eden işçılerden bazıları şunları söylediler: Aleyhimize olan bir iktidara evet denir mi? Türklş bile hayır dedikten sonra biz haydi haydi hayır deriz İşçilerin En büyük başkan başka büyük yok" sloganlan arasında omuzlanarak pikniğe katılan Hakİş Konfederasyonu Genel Başkanı Necati Çelik ise işçilerin arasında referandum konusuna değinmedi (Fotoğraf: Ali Tevfik Berbeı) Hakİş'in sandıktaki tavrv Referandumda Wet' 6 seçimde OzaPa hayır' "referandumda hayır denilmesinin de bir anlamı bulunmadığım" ileri sürdü. Çelik, sendıkaların ekonomik çıkar grupları olduğunu, ekonominin de siyasetten soyutlanamayacağını ifade ederek, "Sendikalar siyaset yapamaz demek yanlıştır. Ekonomik çıkarlara dayalı siyaset yapar. Bu ortamda sendikalann susması. çalışanların haklannı ortada bırakmak anlamındadır" dedi. Sendıkaların da demokratik işlevlerini yerine getirmelerinin zorunlu olduğunu kaydeden Haktş Genel Başkanı, demokratik yaşama katkıda bulunmanın yolunun da seçimden ve sandıktan geçtiğine işaret etti. Necati Çelik, iktidarla muhalefet partilerinin referanduma "hayır" ya da "evet" denilmesi olayını bir inatlaşma içinde sürdürdüğünü öne sürerek şöyle konuştu: "Kişisel olarak şunu söyleyebilirim: Referandumda evet deriz, seçimde de hayır deriz. Çünkü, yerel seçim, Özal'ın kalmasım ya da gitmesini belirler. Eğer, Özal, yüzde 36'nın altına düşerse yıpranır, yüzde 30'un altına düşerse de gider." "Ülkenin uzun süre seçim atmosferi içinde tutulması, çalışanların da devletin de yararına gel Vasilîu: Cenevre başlangıç olacak (Baştarafı I. Sayfada) ma değil. başlangıç görüşmesı olacağını belirten ve bu zirvede toplumlararası göriişmelerin tarihinin saptanacağını hatırlatan Vasiliu, "Uzlaşma veva anlaşma>'a, Kıbns'ta yapılacak göriişmelerden sonra vanlacak" dedi. Kıbrıs'ıa bir federasyonun işleyebilmesi için iki tarafın da iyi niyetli olması gerektiğini vurgulayan Rum Yönetimi lideri, bu konuda halka da görevler düştüğünü ve barış içinde yaşanması için şoven duygularla hareket edenlerin u>arılması gerektiğini söyledi. özgürlükten (verleşme, dolaşma ve mülk edinme) söz ediyorsur.uz, bu durumda iki bölgeli federasyon nasıl işler" şeklindeki bir soruya karşılık, bu aşamada esaslan açıkça tartışmak istemediğini, bu konuların görüşmelerde ele alınacağını belirtti. Bunları şimdi gazetecilerle tartışırsa, Denktaş'la tartışacak bir konu kalmayacağını söyleyen Vasiliu, şöyle devarn etti: "Önemli olan Kıbns'ı tek bir ülke olarak kabul etmektir. Ancak tek bir Kıbrıs'ta. iki toplum olduğunu dikkate almalıyız ve her iki toplumun kendi çıkariarını, federal bir hiikümet çerçevesinde en iyi sağlay^bileceği düzeni kurmalıyız. Benim gönişüme göre, genelde federal hükümrtin görevi, ülkenin bütünliiğiinü konımak ve yaşatmaktır. Eyalet hükümellerinin görevi ise toplumlann kendi bölgelerindeki belirli çıkarları korumaktır. Esas olarak bizim yapacağımız, ayrı ayn calışma yollannı degil, daha fazla birlikte calışma yollannı aramaktır." ANKARA (ANKA) Hak tşçi Sendikaları Konfederasyonu (Haktş) Genel Başkanı Necati Çelik, referandumda "evet" oyu kullanarak yerel seçim yolunun açılacağını, seçimlerde ise "hayır" denilerek, Özal iktidarının gidebileceği görüşünü savundu. Necati Çelik, ANKA'nın sorulannı yanıtlarken, referandumun "mantığının olmadığını", ancak Ekonomik konular Vasiliu, başka bir soruyu yanıtlarken de Kıbrıs sorununun çözüm aşamasına girdiği dönemde, ilk ele ahnacak konunun ekonomik sorunlar olacağını kaydetti. Kıbns'ın küçük bir ada olduğunu, ekonominin bölünmeye tahammülü olmadığını anlatan Vasiliu, Kıbrıs ekonomisinin, barıştan sonra hızla düzeleceğini ve kalkınmanın gerçekleşeceğini ifade etti. Vasiliu, ilk aşamada, ekonomik durumu daha kötü olan Türk toplumunun ekonomik düzeyinin Rumlann seviyesine çıkartılacağını, bundan sonra da birlikte kalkınmanın sağlanacağını söyledi. "Banş için, Türklerin ve Rumlann eşit bir'ekonomik diizeye sahip olması gerektiğine inandığınıza göre, neden Türk tarafına ambargo uyguladınız?" şeklindeki bir soruya yanıt verirken, konuyu 1974 olaylarına bağlayan Vasiliu, bunları şimdi tartışmak istemediğini kaydetti. Nasıl bir federasyon Vasiliu, "Bir taraftan federasyondan, diğer taraftan üç temel 30 ölü, 43 yarah (Baştarafı 1. Sayfada) likleri belirlenemeyen 2 kişi hayatını kaybetti. Kazada, 13'ü ağır olmak üzere 24 kişi de yaralandı. tstanbul Narkotik Şube Müdürü Sarper Baltacıoğlu'nun yönetimindeki 34 N 1115 plakalı Toyoto marka otomobil de dün sabaha karşı saat 02.30 sıralarında Levent Kavşağı'nda gübre yüklü Mehmet Kunur idaresindeki 34 DUC 64 plakalı kamyona arkadan çarptı. Sarper Baltacıoğlu, kazadan hemen sonra alev alarak yanmaya başlayan otomobilden yaralı olarak kurtarılırken, 2 yıl önce Florya Polis Koleji'nden «nekli olan emniyet amiri eşi Şiikran Betiil Baltacıoğlu ile lise öğrencisi oğlu Gökhan Baltacıoğlu (14) yanarak can verdi. Önce Şişli Etfal Hastanesi'ne, daha sonra IÜ Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'ne götürülen Sarper Baltacıoğlu, ameliyattan sonra yoğun bakıma alındı. tstanbul'daki diğer kazalarda da 3 kişi öldü, 16 kişi de yaralandı. Haliç Köprüsü'nün Otakçılar girişinde Kâni Demirgan yönetiraindeki 34 CPY 28 plakalı otomobilin carptığı Gogos Memoyan, Soğütlüçeşme'de Ahmet Zeki Ekşioglu idaresindeki yabancı plakalı otomobilin carptığı Kâmil Kılıç ile Kavacık'ta sürücüsu ve plakası belirlenemeyen bir aracın carptığı 6570 yaşlannda bir şahıs öldü. Bursa'dan İstanbul yönüne gitmekte olan Musa Göktan yönetimindeki 07 PD 081 plakalı tuğla yüklü kamyon ile karşı yönden gelen Habil Yıldız'ın kullandığı 41 AS 133 plakalı otomobil, dün saat 10.30 sıralannda eski Gölcük yolunda çarpıştı. Kazada, otomobilde bulunan sürücü Musa Göktan, Bahattin Yanardağ (30), Hasan Çalışkan (45) ve kimliği belirlenemeyen bir kişi yaşamını yitirdi. tstanbul 'dan Ankara yönüne gitmekte olan Coşkun Çetin yönetimindeki MCJ 4485 plakalı yabancı otomobil, Bolu yakınlarında Abant sapağında hatalı sollama sonucu karşı yönden gelen Ali Yalçmkaya'nın kullandığı 34 AFJ 04 plakalı otobüsle çarpıştı. Dün sabaha karşı saat 03.00 sıralarında meydana gelen kazada Muam•ner Bayraktar ile Ali Keskin öldü, otomobil sürücüsu ağır yaralandı. İzmir'in Balıkova semtinde Hasan Alkoyun'un kullandığı 36 HE 657 plakalı otomobil, aşırı hız nedeniyle devrildi. Otomobilin sürücüsu ile Gülşen Nazife Alkoyun öldü, Pınar Tulgar (4) yaralandı. Rize"den Trabzon yönüne gitmekte olan M. Salih Turanlı idaresindeki 53 AV 858 plakalı minibüs, Araklı ilçesiııde Osman HelvacTya (28) çarparak ölümüne neden oldu. (Baştarafı 1. Sayfada) Erdal Inönü, AA muhabirinin sorusu üzerine, Başbakan Özal'ın bugünkü açıklamasıyla ilgili görüşlerini açıkladı. Başbakan özal'ın yerel ve genel seçimler arasında 1.5 yıl olmasının sakıncalı olduğu şeklindeki görüşünü eleştiren tnönü, şunları söyledi: "Başbakan hem secimi çok sevdiklerini, hep seçim yapraak istediklerini söylüyor hem de genel ve yerel seçimler arasında 1.5 yıl olursa bunun zararlı olacağını, çiinkü seçim atmosferi yaşanacağını söylüyor. 'Bütün seçimleri arka aıkaya yapalım, ondan sonra 4 yıl hiç seçim olmasın' diyor. Seçime gitmeyi seven insan, '4 yıl seçim olmasın, bu çok iyidir' diyebilir mi?" Avrupa'nın demokratik ülkelerinde yerel seçimlerin tarihini erkene alma diye bir usuJ bulunmadığım, böyle bir yetkinin kimseye verilmediğini kaydeden tnönü, şöyle konuştu: Inönü: Seçimden "Milleti düşünen muhalefettir. tktidar partisi, yalnız kendini diişünüyor. Ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak için anayasayı, yasalan zorlayarak her yola başvuruyor. Milleti düşünen bir iktidar, seçimlerin zamanını değiştirmek için anayasa değişikliğine gitmez." özal'ın, seçimleri hep bilinen tarihlerden başka bir zamanda yapma nedenini, herkesin düşünmesi gerektiğini kaydeden tnönü, "Bugüne kadar geçen 5 yılda, yurt çapında hiçbir büyük secimi zamanında yapmamıştır, her seferinde özel yasa çıkararak normal seçim takvimini kısaltmıştır" dedi. tnönü,sözlerini şöyletamamladı: "Halkoylaması. bütün bu keyfi yönetime son vermenin yolunu açmıstır. Milleti düşünmeyen, milleti pahalılık içinde, geçim sıkıntısı içinde, türlü baskılarla ve aldatmalarla ezeıı A.NAP iktidannın isteklerine, milletimiz kesin olarak 'Hayır' diyecektir." GAP'a 230 milyar (Baştarafı 1. Sayfada) ne kadar çabuk bitirilirse o kadar faydalı olacak bir'proje. GAP bitirildiğinde, 1987 fiyatları ile sanınm 650 milyar lira kadar bir gelir getirecekbir elektrik potansiyeli yaratacak. Bu tür projeler ne kadar erken biterse, ekonomiye o kadar fayalı. Dolayısıyla GAP'ın gecikmeden bitirilmesi lazım. GAP ; ın bir güzelliği de tamamen Türk mühendisliği ve Türk insanı ile yapılan bir proje olması. Kaynak sorununa gelince, belirli bir temboyu tutturabilmek için zaten bizim programda olan bir miktar vardı. Şu andan itibaren yıl sonuna kadar GAP'a, birikmiş istihkaklarla beraber yaklaşık 230 milyar lira harcamamız olacak. Bu harcamalar için zonınlu tasarnıflar üzerinden gelir ortakhğı senedi çıkanlması yoluna da gidilecek mi? GÜLTEKtN O da söz konusu. Orada biriken paraların normal nemalandırılması lazım. GAP'ta hangi projelere kaynak aktanlacak? GÜLTEKİN Bizim 13 tane baraja verdiğimiz ödenek var. Bunları aksatmadan götürmeye çalışacağız. GAP'ta Atatürk Barajı dışında, programımızda proje yok. Müteahhit alacaklarını yıl sonu itibarıyla sıfırlayacağız, barajın mevcut temposunu devam ettireceğiz. Zorunlu tasarruflar bize yıllık 350400 milyar liralık yeııi bir kaynak sağladı. Gelecek yıl daha fazla artacak. rını vermek ister. O kaynaklan bayram öncesinde vermek istedik, başanlı olduk. Tamamlama kredilerinin açılacağı yönünde haberler oldu. GÜLTEKİN Tamamlama kredilerinden taahhütlerimiz arasında olanları vermeye çalışacağız. Kaynaklanmızın akışındaki yavaşlama, toplu konutta öncelikleri getirdi. Birincisi, doğu bölgesinde inşaat mevsimi kısa olduğu için buradaki projderin hızlandırılması lazım. tkinci olarak da genelde dar gelirli kesime yönelik büyük projelerin gerçekleştirilmesi. Böylece aşağı doğru bir öncelik sıralaması olacak. Biz bütün bunları mart ayından itibaren planlamaya başladık. Yönetmelik değişikliği hazırlıklannız ne durumda? GÜLTEKİN Yönetmelik değişikliğini sanırım yakında açıklayabiliriz. Ama oradaki prensipleri şöyle sıralamak mümkün: Daha çok konut yapabilmek, daha dar gelirli kesime yönelmek ve dolayısıyla küçük konutlara öncelik verebilmek. Bir de tasamıflan daha iyi yönlendirebilmek. Tasavvur edersiniz ki, sadece tek bir fonla ülkenin konut politikasının tamamını çözmek mümkün değildir. Ancak ona bir öncülük edilebilir. Çözüm bankalann devreye girraesi mi? GÜLTEKİN Onu da düşünüyoruz. Siz, faiz sübvansiyonu vereceksiniz, banka kredi açacak. GÜLTEKİN İlk aşamada ona geçmesi biraz zor olacak. tdealde örneğin, Batılı ülkelerde iyi örnekler var. Amerika'da fonların yüzde 70'i konut sektörüne girer. Hem inşaat sektörüne girmesi hem de bireylerin inşaat başlamadan finanse edilınesi. Böyle bir sisteme bizim zaman içinde geçmemiz lazım. Hem finansal sistem açısından hem toplu konut açısından, hem de konutun finansmanı açısından. Mali sistemimiz çok süratli gelişmesine karşın kendi düzeyindeki ülkelere göre daha geri. Konut sektöründe bu daha da fazla. O arayı da kapatmak zorundayız. Tek başına bir kuruluşun konut sektörünü hallederiz demesi çok zor. Yeni sistem, alternatif mali kaynaklara açık olacak. Küçük konuta daha yüksek kredi teşvikini düşünüyor musunnz? GÜLTEKİN Toplu konutun başından beri bir özelliği pragmatik olması, caydırıcılıktan çok teşvik edici tedbirlerle olaya yaklaşması. Aynı krediyi verdiğiniz zaman, küçük konut maliyetinin daha büyük kısmını karşılaması mümkün. İkincisi de faiz oranları ile bir teşvik sağlanır. Daha önce böyle bir uygulamaya gidilememesinin nedeni, başlangıçta yürüyen kooperatifleri desteklememiz. Onları değiştirmek mümkün değil. tnsanların tercihleri kolay değişmiyor. Ama fıyatlar bir sektör Geçmişteki hatalar ve Enosis Türklere karşı uygulanan ekonomik ambargonun, 1963 yılından itibaren başlatıldığinın anımsatılması üzerine, "Tarihe döniilmemesi gerektiğini, gecmişte iki tarafça da hatalar vapıldıgım" söyleyen Vasiliu, şimdi iyi bir gelecek kurulması için çaba harcanmasının önemli olduğunu bildirdi. Kıbrıs'ta yapılan hatalardan bir tanesinin de Enosis olduğunu belirterek, bu düşünceyi ortadan kaldırıp kaldırmayacaklarını soran bir gazeteciye Vasiliu, şu yanıtı verdi: "Ben Enosis veya bağımsızlık seceneği ile karşı karşıya kalırsam, bağımsızlıktan yana oy kullanınm." Bu arada, Vasiliu'nun, tatil yapmak üzere gittiği Federal Alman^'dan doğruca Cenevre'ye geçeceği bildirildi. Havaalanı (Baştarafı 1. Sayfada) cağız. Onlar inebileceklerini söylerlerse ineceğiz" diye konuştu. tstanbul'da bulunan SHP Genel Başkanı Erdal Inönü de Şanlıurfa Havaalam'na uçak inebildiğini belirterek, bu konudaki gelişmelerin genel sekreterlikçe izlendiğiru söyledi. tnönü, konu kesin olarak belirginieşmeden bir şey söylemek istemediğini de belirtti. tnönü'nün uçağımn inişine izin verilmeyen Şanlıurfa Havaalanı 23 ağustos salı günü Başbakan Özal tarafından hizmete açılacak. Bilindiği gibi Başbakan Özal, Devlet Bakanı Kâmran İnan aracılığıyla SHP Lideri tnönü ve DYP Genel Başkanı Siileyman Demirel'i de bu açılışa davet etmişti. Ancak, İnönü ve Demirel başka programları olduğunu bildirerek bu daveti reddetmişti. Başbakan Turgut Özal, AA'ya yaptığı açıklamada, "SHP Genel Başkanı Erdal tnönü, 17 ağustosta parti toplanüsı için Urfa'ya gidecek. Sayın İnönü'yü götüren uçağa, resmen hizmete 23 ağustosta sokacağınız Urfa Havaalam'na iniş izni verilecek mi?" sorusunu da şöyle yanıtladı: "Ne yapalım yani. Alan resmen açılmamış. Bir düsünelim. Yalnız alana ufak tayyare ile gidecek herhalde. Pervaneli ile gitmesi lazım. Büyük jetler inemez zannediyorum. Bizimkisi için de baktırmamız lazım. Resmen açılışı yapılmadan nasıl olacak, onu bir düşünelim. Yoksa herkese yardımcı oluruz. Diyarbakır ile Urfa arası da çok bir mesafe değil." de arttığı zaman sistem, düzen ona uymak zorunda. Küçük konutlar belirli kaynakla daha fazla iş yapmak imkânı verecek. tkinci konuta kredi verilmeyecek mi? GÜLTEKtN Aynı aileye ikinci konut için kredi verilmeyecek. Ama beyana bağlı çalışıyoruz biliyorsunuz. Kamu ortaklığında kalkınmada öncelikli yörelere açılacak krediler için bir yöntem değişikliği üzerinde çalısmalannız var mı? GÜLTEKİN Evet var. Şunu yapmaya çalışıyoruz: Finansman metotlannı geüştirmek. Piyasalarda ne kadar çok çeşit olursa, tercihleri tatmin etmek o kadar kolay olacak. Finansal kiralama yolu da bazı konumlarda daha ekonomik olur düşüncesiyle onu da kattık. Daha iyi disiplin getirebilir. Kredi müşterisini değiştirebilmek gibi. GÜLTEKİN Tabii. Özelleştirme Özelleştirmede önümüzdeki iki ayda satışa hazır olacak kuruluşlar var mı? GÜLTEKİN Çitosan var. Çitosan'ın özellestinne çalışmalannda yeni bir şirket kurma aşamasındayız. Amacımız, yönetimin tamamen özelleştirilmesi ve mülkiyetin de özelleştirilmesi. Ayrıca şu anda 10'un üzerindeki kunıluşta değişik safhalarda çalışıyoruz. Bizdeki kuruluşlar, bir bağlı ortakhklar, iki KİTMer ve Teletaş gibi zaten özelde olan şirketlerden oluşuyor. Petkim ve Sümerbank gibi kuruluşlarda yeniden yapılanmaya gereksinim var. Çünkü bunları şu haliyle satmak doğru olmaz, bunların gerçek değerini ortaya çıkarmak lazım. Hükümet, yaklaşan referaudum ve seçimlerde idarenin yeni GAP yardımını, toplu konut projelerinin hızlandınlması faaliyetlerini malzeme olarak kullanırsa, bunu nasıl değeıiendirirsiniz? GÜLTEKİN Hükümet, inandığı ve güzel olduğuna inandığı projeleri halka açıklayabilir. Bu onların en tabii hakkıdır. GAP, hükümet için değil, Türkiye için önemli bir proje. Bittiği zaman hepimizin iftihar edebileceği bir proje. Dolayısıyla onun zamanında bitirilmesi için elimizden gelen her çabayı, kaynaklan sefeTber etmek zorundayız. Konut sorunu da aynı şekilde. Süratli kentleşmede, ileride 21. yüzyıla girerken kentlerin gecekondulaşıp, Güney Amerika gibi görüntülere dönüşmesini de engellemek lazım. Hayat standardını sadece yediğimiz içtiğimizle, televizyonla ölçmemek gerekir. Çevreye baktığımızda, içimizin açılması lazım. Toplu konut da bu çalışmalann • bir parçası, ama yolumuz da uzun. Başanlı olmak zorundayız. Kim olursa olsun, bu Türkiye için gerekli. Konut projeleri Büyük toplu konut projeleri ne yıl sonuna kadar sağlanacak özel desteğin boyut ve biçiminde açıklayabilir misiniz? < GÜLTEKtN Bu konuda hiçbir karar yok. Toplu Konut Fonunun bu yılki sorunu, bütçeye verilen yüzde 30 dolayındaki kesintilerdendir. Geçen yıl hazırlanan bütçede daralma olunca başta biriki aya varan gecikmeler oldu. Görevimiz önce bu gecikmeleri kapatmak. tkinci bir sorun kaynak akışlannda. Bizim bu yılki bütçemiz kesintilerden sonra 800 milyar lira. Ancak girişler yıl içinde eşit olaıak değerleniyor, yıl sonuna doğru artıyor. Talihsizlik şu: İnşaat faaliyetleri yazları daha fazla oluyor. Bunları düzeltme>re çalışıyoruz. Yani 6 ay sonra gelecek kaynağı şimdi kullanmak gibi. Kaynak tahsisi üzerinde çalışıyoruz. Emin olamadan kredi açmamız çok zor. Fonun birinci görevi, söz verilmiş kredileri ödemek, taahhütlerimizi yerine getirmek. Fondan destekleneceği açıklanan büyük projeler ne olacak? GÜLTEKİN Şu ana kadar kredi vermeyi taahhüt ettiğimiz tüm kooperatiflere zamanında gecikmesiz kaynak vermeyi hedefliyoruz. İnşaat sektöründe herkes bayram öncesinde işçilere maaşla Mersin eşrafından merhum Mustafa Sağlamer ve merhume Fatma Sağlamer'in oğullan; Semra Sağlamer'in sevgili eşi, Neslihan ve Sami Eren ile Gülsüm Sağlamer'in sevgili babalan; merhume Firdevs ve merhum Hayri Sağlamer, Burhan ve Hatice Çekinmez, merhum İsmail Koçer ve Semiha Koçer, Hulusi ve Sevgi Sağlamer, Hayriye Sağlamer'in kardeşleri; Yücel ve Mehmet Canaran, Günsel ve Çetin Kocaer, Nursel ve Yakup Demirtaş, Figen ve Ahmet Çekinmez, Gülnur ve Mehmet Çekinmez, Canan ve Mustafa Koçer, merhum Abdullah Koçer, Güvem Koçer ve Kezban Arıboğan'ın dayıları; İlki ve Yılmaz Kekeç, Mustafa ve İrem Sağlamer'in amcaları; Mehmet Aydaş'ın üvey babası; Fethi ve Güzin Genç'in damatları; Kayhan ve Selmin Suner ile Orhon ve Doris Genç'in enişteleri AOKAYBIMIZ İyi ve kötü günleriyle 25 yıllık beraberliğimizde Değerli gazeteci ve yazar KAYHAN'ı her zaman anacağım GÜLERVAFİ KAYHAN SAĞLAMER 14 Ağustos 1988 pazar günü Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi, 16 ağustos salı günü Şişli Camisi'nde kılınacak öğle namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa veriiecektir. Allah rahmet eylesin AİLESİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle