28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 TEMMUZ 1988 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR ÎSMAİL GÜLGEÇ BtN PPoF Bj ET YtCrNE CUMHURİYET/5 M Paris, yaz aylannda sanata ara vermiyor l&ıkın çekim bir 'Martı' \erdi'nin Ricardo Muti yönetimindeki "Requiem"i NotreDame Kilisesi'nde. Fellini'nin müzikçisi Nino Rota'nın müziğiyle "Hasır Şapka" Puccini, Verdi ve Rafaella Cara'ya takılıyor. Yılmaz Onay'm sahnelediğî "Sanatçtnın Ölümü"nde Ayşe Emel Mesçi oynuyor. Andrey Konçalovski, "Martı"yı, usta sinema işi buluşlarla sahneye getiriyor. AYŞEGÜL YÜKSEL PARİS Turist mevsiminin başlamasıyla nufusu on bir milyonu aşan Paris'e yaz ağustostan önce gelmiyor. Sanatkültur etkinlikleri de olanca hızıyla sürüyor. Böylece yaz başında Paris'e bir haftahk bir gezi yapabilenler, bir dolu önemli sanat etkinhğinden pây alab'iliyorlar. Paris'te her keseye uygun sanat sunuluyor: Görkemli tiyatro yapılartnda, kiliselerde, parklarda, alanlarda, seralarda, "cafe"lerde, sokaklarda... Paris'te sahnelemiş. Çevre tasan mını Metin Deniz'in yaptığı oyunu Ayşe Emel Mesçi, Ragıp Yavuz, Mahmui Gökgoz sergiliyorlar. Sanatçının, kendısıne \e toplumuna olan sorumluluğuyla, onu ">ok" sayan ve "moda" olanın peşinden giden sanat çevresı arasında yaşadığı açmazı dile getiren ve gorselişitsel düzeyde, "grotesk'i kucaklayan" bir "oyunsuzluk" ıçeren yapıtın bu ozelliği Deniz ve Onay tarafından "esprili bir yaklasımla" on duzeye çıkanlmış. Oyunun dilini anlamayana bil< seslenebilen, ozenli bir profesyonel yapım. PtKNİK PtYALEMADRA Y / \ İNSANLA BİRBJUİNE VEPMESI W iyi Bi Nastasya korkunca Paris'te yılın en önemli tiyatro olaylarından biri. Odeon Tiyatrosu'nda sunulan, yoneticiliğini unlu ltalyan tiyatro adamı Giorgio Strehler'in yaptığı "Thealre de L'Europe" yapımı "Martı." Oyunu Tarkovski fılmlerinin ( soz gelimi. "İvan'ın Çocuklugu"nun) senaristi ve kendi yönettiği "Sibirya Destanı", "Bir Solist İçin Diiet", "Maria'nın Aşklan", "Aşkın Kölesi" vb. filmleriyle ülkemizde de unlu Andrey Konçalovski sahnelemiş. Tiyatroyu "denemeye" yeniden "ilk adımını" atan kişi konumuna gelerek kendisini yenilemek amacıyla yönelen Konçalovski işe "Martryla başlamak istemiş. "en zor oyun" olduğu için. İlk tasarılara gore Nastasya Kinski'li bir "Martı" sahnelenecekmış Londra'da. Kinski "korkuverince", Paris'e kaymış tasan ve "Bir Solist İçin Düel" filminin oyuncusu Macha MerriH'in katkılarıyla gerçekleşmiş. (Merrill, Arkadina'yı canlandırıyor). HIZLI G A Z E T E C İ / V E C D E T Ş E J V /..Oh usim 6oi?, 'OKV. çmş, T u/iırep£jffl £ NotreDame'da Verdi Yirmi iki haziran gecesi Paris, bizde Joan Baez konserlerinde yaşanan olaylara kimbilir kaçıncı kez tanık oluyor. Konuk La Scala Orkestra ve Korosu'nun, ünlu şef Riccardo Muli'nin yoneıiminde, onemli solistlerin katılımıyla seslendireceği Verdi'nin "Massa da Requiem"i NotreDame Kilisesi'nde sunulacak. Kılıseye bakan park iki saat öncesinden binlerce biletsiz izleyiciyle dolmuş. Onlar "olay"ı dışardan izleyecekleı. Çevrede yüzlerce polis ve görevli. Bileti olan bin dolaymda kışiden yarısı ("ayakta bilelliler") kilıseye alınmak ıçin iki saat bekletiliyor kapıda. Sonunda, gorkemli Gotik yapının karanlığı içinde dağılıp durabilecek bir yer arıyoruz kendimize. "Müthiş konser" başlıyor. Verdi bu, dinsel muziğin kurallannı ne denli uygulasa da "yaşam coşkusunu" dolduruverir "Requem"e. Riccardo Muti'nin canlı, gösterişli, çok distplinli yönetiminde kusursuz bir yorum. Devleşen dört solist: Genç ltalyan soprano Daniela Dessi, Yugoslav mezzosoprano Dolores Zajic, buyuk tenor Chris Merritt ve bas Eugueni Nesterenko. Dakikalar, saatler geçiyor. Hugo'nun "romantik" kamburu Quasimodo çan kulesin PvieH'* e£~ wL fl/Iı (*1 "SANATÇINM ÖLOMO" PARİS'TE Geçen yıl TOBAV Oyun Yarışması'nda ödül alan ve TOBAV yapımı olarak Ankara'da sahnelenen "Sanatçının Ötümü"nu Yılmaz Onay Pariste sahnetedi. 1982'den bu yana Avrupa'da oyunlar sergıleyen Malk Oyuncuları'nın sunduğu oyunda başlıca rollerı Ayşe Emel Mesçı ve Ragıp Yavuz paylaşıyor Oyunun çevre tasarımını Metın Deniz gerPierLuigi Pizzi yapvnış. İlk kez 1955'te sahnelenen bu çok se\imli muzikal fars ülkemizde sergilense çok tutulur sanıyorum. Ancak yapıtı çarpıcı kılan, rastlantılarla başlayıp rastlantılarla tathya bağlanan ovküsü değil, muziği. "Hasır Şapka" bir müzik parodisı. Temel yaklaşımını Rossini'den alan yapıtta Puccini'ye, Verdiye, sinema muZiğine, Rafaella Carra'ya bile "takılmalar" \ar. Görsel duFellinrden müzikale zeyde de çarpıcı, iyi yorumlanmış Birinci Paris Festıvali etkinlik bir yapım. leri içinde yer alan bir konuk ltal Türk oyunu yan topluluğu (Theatre Municipal Valli de Reggio Emilia) Chatelet Paris "yaz"ında bir de Türk Tiyatrosu'nda Hasır Şapka"yı su oyunu yer alıyor. 1982'den bu yanuyor. Fellini sinemasının muziği na İsveç, Batı Almanya ve Franne unutulmaz katkılan olan Nino sa'da oyun sergıleyen Halk OyunRota'nın (19111979), Eugene La culan'nın çağrısı üstüne, geçen yıl biehe'in aynı adlı güldürusunden TOBAV Oyun Yanşması'nda ödül uyarlayarak bestelediği "Hasır alan ve TOBAV yapımı olarak AnŞapka"nın çevre tasarımını, sah kara'da sahnelenen "Sanatçının ne duzenini ve giysilerini unlü Ölümü"nü, yazar Yılmaz Onay dcn usulca inivermiş, karanlıkta aramızda dolaşarak (Anthony Quinn bakışlarıyla) Esmeralda'sını anyor beiki. Yanımızdan geçerken fark etsek şaşmayız, dahası korkmayız; mimarlıktan muziğe dek uzanıp edebiyatı da kucaklayan, baştan sona insan beyniyle, yüreğiyle, emeğiyle yaratılmış, her şeyi herkese inandırıcı kılan büyiılü bir dunyadayız çünkü. Sinemacı işi Çehov'un "Martı"sı "üstün" düzeyde bir yoruma kavuşmuş Konçalovski'nin elinde Sinemada ve sahnede izlemis. olduğum bir dolu "Martı" içinde Çehov duyarlılığına, seyirciyi bunaltmadan en çok yaklaşan, kişilerin dcğal yaşamm tekduzeliği içinde surüklenip giderken bile yarattıklan görselişitsel çarpıcılığı, usta sinemacı işi buluşlarla tiyatro sahnesine de getiren birinci sınıf bir çalışma. ÇİZGİLtK KÂMİL MASARACI Bravo Konçalovski Konçalovski sahnede bir çeşit "yakın çekim" tekniği uygulamış. Çehov'un da ongordüğu gibi, rolü küçük ya da büyük tüm oyun kişilerini ön düzeye çıkarmış; bir dolu "ikili sahne"de, tek tek \e karşılıklı ilişkileri içinde derinlemesine incelemiş onları; toplu sahnelerde ise tümünün duyarlığının oluşturduğu "mozaik büuın"ü biçimlendirmiş. Kusursuz bir dramaturji çalışmasının desteğiyle, Çehov'un, "değişemedikleri" \e "koşullan değiştiremedikleri" için "yok olmaya tutsak" insanlarının dünyası, kusursuz bir tempo ve uyum içinde (Konçalovski'nin sinemasına ve tiyatrosunda yansıyan müzik duyarlıhğı bir zamanlar Vladimir Aşkenazi'nin piyano öğrencisi olmasıyla açıklanabilir> soluk soluğa dile getiriliyor sahnede. Aynı zamanda yaman bir "oyuncu >önetmeni" olan Konçalovski öyle bir sarıp sarmalıyor ki seyircisini, (birbirini birer ikişer haftahk aralarla izleyen) ilk uç perdede (iki saat boyunca) yerinden kıpırdamasma bile izin vermiyor. "İki yıl sonra"sını anlatan dordüncu perdeden once ise yarım saatlik bir "ara" yapıyor. Sonra da oyun dışında yaşanan iki yılın birikimini koca bir solukta yureğinize ve beyninize boşaltıp noktalayıveriyor her şeyi. Bravo Konçalovski! AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAIS GVRSES ğ dolu Ut3nıyOjçu/n.. ç<ycı bana (af \ d O Federal Almanya nın Bayreuth kentinde her yıl düzenV ? lenen Wagner Opera Festıvali bu yıl ünlu Alman bestecının 'Parsıfal' operasıyla açıldı. Açıhş gecesi, Oanimarka Dışişleri Bakanı Uffe ElemannJensen (soldan birinci) ile F.AImanya Dışişleri Bakanı Hans Dietrıch Genscher'i (soldan ıkinci), VVagner'ın torunlarından Wolfgang VVagner (soldan dördüncü) karısı Gudrun'la (soldan üçüncü) birlikte karşıladı VVagner'in "Parsifal" operası ilk kez 1882de yıne Bayreuttı'ta sahnelenmişti. (Fotoğraf: AP) TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAM 30 Temmuz ISVEÇU DEGIRMENCININ YAPTIĞI TEKNE 1949 'PA SUGUAJ, tst/eçu S/<ç T&KMıS'yeurN yAPr/ğ/ /LG/vç S/IS/WA10A Y£# ALMlÇTr. STTDCKHOLM B OLAN 2.2 Sl/EA/ MELLSmoÇM, S//S 7~EKMES/A/I , PEfZI/AUE 0ÖKIEAJ Ç , ONU O/t , 8L, S,S^Z Ayangil Orkestra ve Korosu'nun "Uyan Ey Gözlerim" kaseti AyangiTden Alî Ufkî ezgîleri Leh astlh Ali Ufki'nin (Albert Bobov/ski) "Mecmuai Sazü Söz" adlı kitabından alman eserler, yalmzca erkek seslerden oluşan koro tarafından yorumlandı. Topluluğun, Ali Ufki ezgileri üzerindeki çalışmalarım sürdürmesi, Türk musikisi için bir kazanç olacak. dan ağıza dolaşa dolaşa değişime BÜLENT AKSOY uğradığı, hatta oîgün biçimlerinAyangil Turk Muziği Orkestra den gitgide uzaklaştığı, notaya ve Korosu'nun Uyan Ey Gözlerim alındığı donemde de ister istemez, (12 Hymns) adıyla çıkardığı kaset en yakın doneme, yanı 19. yüzyı17. yüzyıl Türk dini musikisine ait la özgu beste ve icra uslubunun on bir ilahi ile bir tespihin icrası ortak standartları içinde eritilerek nı kapsıyor. Yalnız erkek seslerden sabitleştirildiği karusına vanlabioluşan koro, ilahileri temiz, sade, lir. Bu durum ise, Turk musikisisahih olmayı amaçlayan bir icra nin tarihi gelişiminin anlaşılması üslubuyla okuyor. Eserler, 4. Murat zamanında tutsak alınarak îstanbul'a getirilen, Sultan Murat İbrahim ve 4. Mehmet donemlerini gören, bazı Turk ve Batı kaynaklarında 17 dil bildiği kaydedilen, Leh asıllı dilci, şair, yazar, çevirmen, besteci, santurî Ali Ufkî'nin (Albert Bobotvski) Mecmuai Sazü Söz adlı kitabından alınmış. Turk klasik ve halk musikisi için birincil kaynak değeri taşıyan bu elyazması eserin en dikkate değer ozelliklerinden biri, içerdiği ezgilerin bestelendikleri yüzyılda notaya alınmış olmasmdadır. Oysa bilindiği gibi, gunumuzde icra edilen klasik eserlerin tamamı değilse bile çok buyuk bir çoğunluve açıklanmasında büyük bir enğu 20. yüzyıl başlarında notaya gel oluşturur. ahnabilmiştir; nota alman reperIşte Ali Ufkî'nin (16101675) bituvar konusundaki en eski kaynak ze uç yuz elli yıl öncesinden sesda 19. yüzyıl ortalarından daha lenen eseri, musikimizin bilinmegeriye gitmez. Bu gerçck goz onu yenlerine ışık serpebılen bırkaç tene alındığında, yuzyılımızda orta mel kaynağından biri niteliğindeya çıkan Turk musikisi repertuva dir. Nitekim, kasttte dinlediğimiz rında yer alan eserlerin notasızlık ilahiler soz konusu donemin muyuzünden yüzyıllar boyunca ağız siki uslupları hakkında bize belirli bir fîkir vermektedir; sözgelimi, günümuzde dinlediğimiz ilahiler ki çoğu 20. yüzyılda notaya geçirilrniştir ile kasette dinlediklerimiz arasındaki ezgi yapısı ya da uslup farklılığı açıkça gorulmektedir. Bu farklılık, Turk musikisinin zaman içinde geçirdiği uslup farklılaşmalarının sanıldığından daha keskin olduğunu düşündürüyor. 1650 ya da 1669'da yazıldığı sonucuna varılan Mecmuai Sazu Söz, yazılışından yuzyıl kadar sonra yurtdışına çıkanlmış ve 1753'te Sir Hans Sloane tarafından Britısh Haydar Sanal, 1964'te Milli Eğitim Bakanlığı'nca bastınlan Mehter Musikisi adlı kitabında Ali Ufkî'den on dört ezginin nota transkripsiyonlarını yayımladı. 1972'de Prof. Giiltekin Oransay doçenlik tezini "Ali Ufkî ve Dinî Türk Musikisi" konusunda verdi. 1976'da eser nihayet Kültür Bakanlığı'nca tıpkı basım olarak yayımlandı. Daha sonra Cafer Ergin ile H. İbrahim Şener de eserin notalar dışında kalan yazılı metnini yeni harflere çevirerek Musiki Mecmuası'nda yayımladılar (19681984). Ancak asıl yapılmas> gereken yapılmadı. Bu, ezgilerin tamamının bugün kullamlan notalama yöntemiyle yazılıp yayımlanmasıdır. Ruhi Ayangil'in girişimi bu değil gerçi, ama bunu ozendirebileek bir çaba. Öyle sanıyorum ki, Ayangil, kitapta notası verilen parçalan icra etme işini geniş olçüde üstlenen ilk musikicidir. 1980'den bu yana yirmi dolayında saz ve soz eserini çeşitli konserlerinde dinleyiciye ,unan Ayangil topluluğunun bu yondeki çalışmalarım bir kasetle bclgelemesi, böylece bu özgün 17. yüzyıl musikisini daha geniş bir dinleyici kesimine ulaştırması, radyo, televizyon ve tstanbul Festıvali programlarında yeni repertuvar arayışlarına ya da belli bir duzeyin ustune çıkabilen bir Turk musikisi icrasına pek az rastlanabilen bir dönemde çok yerinde ve yararlıdır. Bu topluluğun Ali Ufkî ezgileri üzerindeki çalışmalarım surdürmesi ve bunları yeni kasetlerle sunması Turk musikisi için bir kazanç olacaktır. YE&ME, Gl8f, gıü. 50 ÖNC'.E Cumhunyet 30 Temmuz 1938 bulunan sekiz şubesine ılaveten Adana'da birşube açılmasma karar verilmiştir. Hazırlık yapılan bu şube I ağusıosta merasimle açılacaktır. Diğer taraftan mühim şehirlerimizde başka şubeler açılması ve biitün yurda şamil bir teşkilat yapılması için tetkikler yapılmaktadır. Yımatıistanda tnevzii bir isyun hareketi oldıı Atina 29 (Hususı muhabirimizden) Giridde, dün ciddi bir isyan hareketi başgöstermişse de vaktinde alman ledbirlerle kıyamın bastırılması muınkün olnıuştur. Alman haberleregöre, 400 ımisellah asi, Hanyada huküınei dairesine hücum ederek burayı cebren işgal etmek isteınişlerdir. Hadise haber alınır almınaz resmi kuvvetier hukuınet dairesini işgal ederek aşiteri dağıtmış bir kısmını da yakalamışlardır. Başvekil General Meiaksaş, Girid ahalisine hitaben neşreltiği beyuıınaınede müttehid Elen milletinin ordu ile birlikte hareket ederek asileri her tarafta kahredeceğini bildirmiştir. Yerli Mallar [Mizarları artnvr Hiıkumetin ııcuzluk siyasetınin giyecek ve kullanılacak eşyada süralle tatbikını vepiyasada tesirini göstermesi için Süıner Bank Yerli Mallar pazarları vasıtasile yapılan ucuzluk hareketi çok iyi netice verdiğinden bu ucuziuktan yalnız Yerli Mallar Pazarları bulunan şehirlerdeki halkm değil, yurdun her tarafındaki vatandaşlann istifadesi için yeni tertibat alınmakladır. Bu meyanda ilk olarak Yerli Mallar Pazarlarınm şimdiye kadar Filistin nihayet taksinı ediliyvr Londra 29 Mısır Başvekili Muhammed Mahmut Paşa Mustemleke Nazırı tarafından kabul edilıniştir. Sanıldığına göre Mısır Başvekili M. Malcoın Makdonalda Filistin meselesinin tekliflerıni mevzubahs eylenıiştır Bu munasebetle poliıik 19381988 mahfıllerde Filistin meselesi hakkında tebarüz eden hassasiyet şu merkezdedir. İngiltere hukumeti Uç aya kadar Vudhid komisyonunun vereceği praıik teklifleri nazarı dikkate alarak, manda altındaki Filistin arazisinin ınukaddes makamları tngiliz mandasmda kalmak üzere Arab ve Yahudi mınııkalarının taksimi planını tatbika artık azmetıniş buluntnaktadır. Museum'a verilmışti. O tarihten 1948'e kadar kitabın varlığından Türkiye'de kimse haberdar değildi. 1948'de Brıtish Museum'da tarıhçı Çagalay L'luça> tarafından keşfedildikteıı sonra, konujla ilgili kimi araştırmacılarca incelenmeye başladı. Ama eserin musiki dunyasının kullanımına sunulabılmesi için uzun yıllar geçtı. İlkin T.C. TAVAS SULH CEZA MAHKEMESİ ESAS NO: 19867725 KARAR NO: 1988/78 26.6.1986 suç larihinde Gıda Maddeleri Tuzüğu'ne aykırı davranış suçundan sanık Çal Akkent kasabasından Tevfik ve Ayşe'den olma, 1931 doğumlu Sadık Kayrakçı hakkında mahkememize açılan kamu davasınm mahkememizde yapılan açık yargıhaması sonunda; Sanıgın eylemine uyan 2918 sayılı yasa ile değişık TCY'nın 398. maddesi geregince takdiren 3 ay hapis ve 5000 lira agır para cezası ile cezalandırılmasına. Sanığın bu cezasında başkaca arttırım ve indirim yapılmasına takdiren yer olmadığma, sanığa verilen hapis cezası suç tarihi itibarıyla beher günu 300 lir^dan olmak uzere 64? sayılı yasanın 4. maddesi gereğince 27.000 lıra ağır para cezasına çevrılmesine, ^ Sanığa verilen para cezalan aynı neviden olmak la TCY'nin 72. mad ü desi gereğince içtima ettirilerek sanığın neticeten 32.000 lira ağır pa ^ ra cezasma mahkememizin 25.2.1988 tarih ve 1986/725 esas \e ^ 1988/78 karar sayıtı ılamı ile hukumlu olduğu ilan olunur ve ilan uc s retının kendisınden ahnması ılan olunur 21.6 1988 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle