19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 TEMMUZ 1988 HABERLER CUMHURİYET/7 SHP'nin yeni genel sekreteri Baykal, Cumhuriyet'in sorularını yanıtladv Önce demokrasi programı YALÇIN POĞAN ANKARA Türkiye'deki sağı "demokrasi yorgnnu" olarak tanımlayan SHP'nin yeni Genel Sekreteri Deoiz Baykal Türkiye'ye SHP açısından iki hedef gösteriyor: Birbirinin içine geçmiş, birbirine göre öncelık sırası bulunmayan iki kavram... Demokratikleşme ve sanayileşme... BaykaJ'la SHP Genel Merkezi'nde sohbet ederken SHP'nin içinde bulunduğu konumu Türkiye'nin yakın geleceğinin süzgecinden geçirdik. SHP'nin içi, Türkiye'nin sonınlan, siyasal gündemin belirlenmesi, SHP'nin hedeflerinde odaklanan sohbetimizde Baykal'a yönelttigimiz sorular ve aldığımız yanıtlar aynen şöyle: SHP'ye iki veya liç yıldır bir eleştiri yönelliliyor. Pnrtinin dışa dönıik olmadıgı, kendi içine kapandıgı, kendi iç sonınlanyla uğraşarak dtşa dönük olmayan bir politika yüriittüğii, bunun bir sonucu olarak kimlik bunalımına düştüğü yolıında. Şimdi siz yeni bir goreve secildiniz, SHP'de 'kimlik bunalımı' oldugnna katıbyor musunuz? Eger varsa. bunu bu kunıttayda siz nasıl aştınız, nasıl aşmayı daşiınuyorsunuz? BAYKAL Türkiye'de siyasaJ yapılaşma 1983'te yeniden başladı. Tabii, bu 1983 öncesinde Türkiye1 de bellı bir siyasal yapılaşmanın uzun bir tarihsel sürecın sonucunda biçimlenip ortaya çıküğını görmenize engel değil. 12 Eylül askeri mudahalesi, Türkiye'dekı siyasal kadroyu yeniden biçimlendirmek amacıyla yola çıktı. Uç yıl siyasal partileri kapattı, parlamentoyu kapattı. 1983'ten itibaren >ine askeri müdahaleye uygun bir bıçimde bir siyasaJ yapılasmayı topluma empoze etme girişiminde bulundu. Bu çalkantılı bir süreçti. Sosyal demokrat hareketin kendi geçmişiyle hesaplaşması gerekiyordu. Siz parti olarak böyle bir hesaplaşma yapünız mı? BAYKAL Ikinci olağan kurultayımızı 10 gün önce yaptık. Fakat beş tane olağanüstu kunıltay toplandı bu arada. Deraek ki, yedi kunıltay toplanmıştır. Her olağanustü kurultay partinin kendi iç sorununu çözmeye dönük bir kunıltaydır. Bu niteliktedir. Yani bugüne kadar parti çeşitli iç oluşumlarla meşgul olmak durumunda kalmıştır. Kendi iç hesaplaşmasını yaparken SHP kimligini mi artyordu? BAYKAL Kimlik butün bu hesaplaşmalann sonucunda ortaya çıkar. Çözmek zorunda olduğu sorunlar vardı. Kendi tarihsel ilişkilerini irdelemek zorundaydı. Halkçı PartiSODEP girişimlerini irdelemek durumundaydı. 2000'e giden 1988'ler Türkiyesi'nde ortaya çıkan gerçek gereksinimlere dönük kendisini biçimlendirmek durumundaydı. Bunlar bir partinin surecinde karşılasacağı sorunlardır. Bugun bu sorunların önemli bir kısmının çözülduğünü düşünmek mümkttndür. Bu irdelemeler sonucunda kimngine kavuştu mu SHP? BAYKAL Partinin kendisini oluşturması hiçbir zaman sona ermez. Parti yaşayan bir organizmadır. Bu bir süreçtir, daima kendisini asar, yeniler; hiçbir zaman 'oldu' denemez. Bu daha önce CHP'de de böyle olmuştu. 192ffnin CHP'siyle Vy\ıa\a farklıdır. âCınkiyle 50'ninki farkhdır. 70'inki farklıdır. Hiçbir parti donmuş bir siyasi parti haline gelmemelidir, geidığı zaman toplumdaki etkinliğini yitirir, kaybolur. Kunıltay sonrasında SHP'nin bulundugu nokta ne sizce? BAYKAL Kurultay iki önemli gerilimle toptandı. Bir önemli konu, bu kurultayda partinin kendi iç bütunluğunü koruyup koruyamayacağı bazi zihinlerde kaygı biçiminde yer aüyordu. Parti) i bugune kadar getirmiş olan yönetici kadrolarla bir süreden beri biçimlenip ortaya çıkan örgütümüzün tercihleri arasmda uyumlu bir ilişkinin, bir kaynaşmanın, bütünleşmenin, birbirine saygı gösteren, birbirinin varlığını esas alan ve birlikte partiyi geliştirmeyi amaçlayan bir çalışma düzeninin oluşturulup oluşturulmayacağı kaygısı vardı. İkinci gerilim neydi? BAYKAL Partinin siyasal doğrultusuyla ilgili tartışmalann yapılacağı ve bu tartışmanın sonucunda partinin siyasal tercihlerinin bir sıkıntı doğurabilecefi kaygısı vardı. Sanırım kurultay bütun bu kaygılan aşan belli çözumleri gerçekleştirdi. Parti liderliği ile örgüt arasında bir uyumlu ilişkinin, kaynaşmanın ortaya çıktığını herkes sevinçle ve hayretle gözlemledi. Ve gerilim ortadan kalktı. Yani, hangi noktaya gelindi sonuçta? BAYKAL Parti doğrultusu bakımından belli bir tercih kunıltay düzeyinde kendisini gösterdi. Partinin siyasi doğrultusu bakımından herhangi bir kaygıya gerek olmadığı, siyasi doğrultuda sapmanın varit olmadıgı, partinin bilinen çağdaş Turkiye koşullannda biçimlenmiş çağdaş bir sosyal demokrat parti olarak bundan sonra da işlevini sorumlulukla yurateceği, kurultaydan sonra bir kez daha ortaya çıktı. Ve bu yönleriyle parti bu kurultaydan, sizin 'kimlik bunalımı' olarak adlandırdığınız sorunu cözerek çıkmayı başardı. tleriye baktığınızda Türkiye1 nin bir numarata sorunu nedir sizce? BAYKAL Türkiye'de sorunlan numaralamak çok tehlikeli bir iş. Işe numerik yaklaşımla eğilmeyelim izin verirseniz. Türkiye'nin önunde iki temel sorun görüyorum. Bunlar, sanayileşme ve demokratikleşmedir. İki sorun birbirinden tam bağımsız değildir. Yakından ilişkilidir. Demokratikleşme sorununu çözemeycn bir ülkenin sanayileşme sorununu çözebileceğine ınanmıyorum. Önce sanayileşme sorunu çözülmüş, sonra demokratikleşme tarıhi bir süreç olarak ortaya çıkmıştır. Ama bugün Türkiye'de demokratikleşmeyi öngörmeyen bir sanayileşmenin gerçekleşebileceğine inanmıyorum. Demokrasinin askıya alınması halinde Türkiye"yi bir koloni rejimine dönuşme tehlikesi etkisi altına alır. Bu GUNLERIN KOPUGU AHMET T4N demokrasiyi huzursuzluk kaynağı olarak algılamaktadır. Sağın kutsal kavramı isükrardır, huzurdur. Bu nedenle içinde bulundugu durumdan memnun olmayanların taleplerinden kaynaklanacak gerilimleri ürküntüyle karşılamaktadır. Sağ, sanayileşme konusunda da bir yorgunluk, pişmanlık içindedir, sıkıntıları göze almak istememektedir. Türkiye'yi bağımsız, kendi ayaklan üzerinde duran bir sanayi toplumu olmaktan alıkoyacak bir durumdur. Ayru şekilde, demokratikleşme programının ciddi bir sanayileşme programı ile desteklenmemesi halinde kendi başına başarıya ulaşabileceğimize inanmıyorum. Topluma SHP olarak iki hedef mi gösleriyorsunuz? BAYKAL Türkiye'nin önünde birbirini destekleyecek, iç içe olan iki ana hedef vardır. Demokratikleşmek zorundayız. Sanayileşmek zonındayız. Her ikisine de sistemli yaklaşmak ihtiyacı vardır. Türkiye'de sağ da hep bu kavramlardan söz ediyor. BAYKAL Türkiye'de sağ hareket her iki konuda da iddiasını kaybetmiştir. Bugun işbaşında Anavatan Partisi var. Türkiye'nin demokratikleşmesine katkı yapan siyasi bir parti olduğunu kesinlikle düşünmuyorum. Bir süreden beri Anavatan Partisi'nde kendini gösteren demokratiklesmenin toplumun kendi bağımsız cünamiğinden, kendi iç süreçlerinden, kendi doğal gelişiminden kaynaklanan bir zorlamanın sonucu olarak ortaya çıkağını düşünüyorum. Iktidann buna bir katkısı olmamıştır. Hatta engelleyici biçimde olmuştur. Belli demokratik adımlar atılmadı mı 1983 sonrasında? BAYKAL tktidar Türkiye'nin toplumsal demokratikleşme açılımının peşinden süruklenmeye mecbur kalmıştır. Bugun demokratikleşmede katedilen mesafe iktidara rağmen sağlanmıştır. O nedenle Anavatan Partisi'ni demokratikleşmenin itici gücü olarak almak mümkün değildir. Örneğin DYP sık sık demokBAYKAL Sanayileşme bakımından da durum bundan farklı değildir. Sağ sanayileşme konusunda da yorgunluk, çekingenlik, pişmanlık içine girmiştir. Çunku sanayileşme de çok sancılı bir süreci başlatmak demektir. Büyük sıkıntıları göze almak demekür. Sağın kafasında pastoral bir Türkiye haritası vardır. Yumusak ilişkilerin egemen olduğu, çobanın kaval çaldığı bir Turkiye tasavvuru içindedir. Sanayileşme; orgutlenme, toplusozleşme, gerilim, çelişki, mucadele, döviz darlığı demektir. Bütün bunlar sağın gözünü korkutmuştur. Ve sağ sanayi leşmeden uzak bir Türkiye arayışı içine girmiştir. Turizmin ağır bastığı, hizmet pazarlamalannın önem kazandığı, tarımın ön plana geçtiği, yumuşak Uişkikre dayalı bir Türkiye. Sağın hedefi budur. Siz SHP olarak demokratikleşme ve sanayileşme diyorsunuz... BAYKAL Gunumuzde Türkiye'nin o sancılı sanayileşmeyi göze almadan, kendi ayaklan üzerinde durmamn güç sürecini gerçekleştirmeye kalkışmadan refahı yakalaması, dilnyada bir yer alması kesinlikle mümkun değildir. Sanayileşmenin getireceği zenginleşmenin sının yok. Türkiye'de tarımsal toprağı kullanmanın sınırına geldik, tumünu kullanıyoruz. llaçla, gıibreyle, tohum değişikliğiyle, teknoloji değişimiyle sağlayabileceğimiz refah elbette dunkünün kat kat üstündedir, ama sınırlıdır. Türkiye'de daha çok insanı tanma çekerek refah getirmek mümkun değildir. Tarım, gelenekse! olarak kendi içinde yaşayan insanı kendi içinden atıyor. Sanayiye atıyor, Avnıpa'ya atıyor. Türkiye sanayileşmeye mecburdur. Kaldı ki sanayileşmeden vazgeçerek sağın amaçladı Sag, demokrasi yorgunu: Sağ, D e m o k r a s i d e temel h a l k a : Demokratikleşme mücadelesi yapan insanlar ne yapacakları sorulduğu zaman 'Anayasayı değiştireceğiz' diyorlardı. Bunun yetmeyeceğini anlamak, demokratikleşme için önemli bir çıkış noktasıdır. Nelerin yeterli olduğu konusunda bir program oluşturmak gerektiği çok açıktır. rasiden söz ediyor... BAYKAL Türkiye sağının, toplumun tüm kesimleriyle bir demokratikleşme programına dönük bir etkinlik göstermesi şu aşamaya kadar mümkun olmamıştır. Örnek vereyım, bir süre önce anayasadaki işçi haklarıyla ilgili antidemokratik uygulamalan aşma niyetindeki partimiz, o konuda bir anayasa değişikliği girişimi yapabilmek için gereken 150 oyu sağlayabilmek amacıyla DYP ile temas kurmuştur. Birlikte bir anayasa değişikliği tasansı hazırlamak istemişizdir. Ama şu ana kadar bunu oluşturmak imkânı bulamamışızdır. Ciddi bir demokratikleşme isteği olan sağ bir partinin işi yeterince önemseyip, bugüne kadar anayasa değişikliği konusunda bir mutabakatı geliştirip, önerisini hazırlama noktasına gelmesi beklenirdi. O zaman acıklamalan, demokrasi sözlerini nasıl yorumluyorsunuz? BAYKAL Sağ, demokrasi yorgunudur. Demokrasiyi huzursuzluk kaynağı olarak algılamaktadır. Sağın kutsal kavramı istikıardır, huzurdur. tçi boş bu iki kavrama dayalı bir anlayış içindedir. Bunun doğal sonucu olarak durumundan memnun olmayan, kendisine daha iyı yer arayan kesimlerin taleplerinden kaynaklanacak gerilimleri, çelişkileri urküntüyle karşılayacak bir anlayısa sahiptir. Bu sağ, demokrasi konusunda çekingen bir tavra sağı sürüklemektedir. O nedenle çağdaş bir toplum olmak için önemli demokratik atılımlar yapacak ise, bunu sağ siyasal düşünceyle değiştirmek düşüncesi tam bir çelişkidir. Sa| ve sanayileşme kldbüan diğer bolümu oluşturuyor. ğı refahı yakalamak mümkün değildir. Çunkü huzur ve istikrar ekonomik bir nitelik taşır. Refahı ongörmeyen, gelecek sunmayan, yeni yetişen insanlanna iş olanakları sağlamayan bir ekonomik modelin orta dönemde huzunı, istikran sağlaması mümkün değildir. Turkiye'de refahı gerçekleştirme, demokratik sol hareketin görevi olarak ortaya çıkmıştır. Demokratikleşme ve sanayileşme} i bu kadar vurguladığınıza göre, bunun bir programı olmalı. BAYKAL Bu iki konuyu bu kadar ısrarla söylüyorsak bunun gereğini yapmak durumundajiz. Demokratikleşme ve sanayileşme konularında sosyal demokrat hareketin Türkiye için katkılan olacaktır. Önerileri olacaktır. Gereken hazırlığı da yapıyoruz. Nedir bu öneriler ana başlıklanyla? BAYKAL Bunlan konuşacak yeterince zamanımız olacak. Ama ben yine de bir iki ana başlık vereyim. Demokratikleşme sadece, 'iktidara geldiğimizde biz anayasayı değiştirelim, sendikalara özgürlük sağlayalım, basın ve kişi hak özgürlüklerıni güvence altına alalım, böylece bu şekilde..! deme imkânı artık yoktur. Bunlar yapılamaz diye söylemiyorum, bunlar yapılabilir. Ama bunlar yapılırken demokratikleşmenin güvence altına ahnmasım sağlamaz. Bunun olamayacağını deneyimle gorduk. 1961 Anayasası oldukça ileri bir anayasaydı. 1961'deki toplumsal ve siyasal yapılaşma oldukça demokratikti. 1961'de o ileri noktadan yola çıktık ve 20 yıl sonra insanlarımız yıllarca cezaevlerinde kaldılar. Yargıç önüne çıkmak imkânı bulamadılar. Parlamentolar ka mektedir. Çunkü, vergiden muaf gelir ortaklıklan, Hazine senetleri vardır. Sayın Özal düşunmektedir ki, devlet vergiden vazgeçer, onlara bırakırsa, onlar bu pqrayı ulkenin kalkınması için daha iyi harcar. Bu yanlıştır. • Sanayileşmenin ana başlıklanna donersek... BAYKAL Türk ekonomisi üretime dönük olarak kurulmamıştır, ranta donük olarak kurulmuştur. Üretimi maksimize etmeye yönelik olarak Türk ekonomisinin potansiyeli işletilmiyor. Tersine, rantı maksimize etmeye yönelik olarak işletiliyor. Bu insanlann vergi sağlayarak elde ettikleri gelirleri üretım için, sapatıldı, sendikalar kapatıldı. De nayileşme için kullanmalarına immokratik kitle örgütleri kapatıldı. kân yoktur. Ranta dönuk olarak Haksızlıklar yapıldı. Butun bunla kullanmaktadırlar. Aşırı debdebeli ra tanık olduk. Ve 61 tablosundan bir yaşamı finanse ediyorlar ve yurtne kadar uzak düşebileceğimizi çok dışına kaçırıyorlar. Türk ekonomiacı deneylerle görduk. Bundan son si kan kaybı içine giriyor. Bu çok raki hedefimizi demokrasiyi sürekli tehlikeli bir oluşumdur. Bu süreci n yaşanan bir gerçek haline dönuştür sonucunda bir koloni ekonomisinin mektir. Mesele, demokratikleşme Türkiye'de şekillenmesi söz kokataloğu hazırlama sorunu değildir. nusudur. O zaman siz nasıl yaklaşıyor Bunlan değiştirmek için SHP sunuz demokralikleşmeye? ne yapacak? BAYKAL Demokratikleşme BAYKAL Türk ekonomisinin mücadelesi yapan insanlar, ne yapa parametrelerini yeniden gözden gecaklan sorulduğu zaman 'anayasa çireceğiz. Türk ekonomisini, üretimi, yı değişlireceğiz' diyorlardı. Bunun kalkınmayı, sanayileşmeyi destekler yetmeyeceğini anlamak, demokra mekanizmalar üe donatacağız. Türk tikleşme için önemli bir çıkış nok ekonomisini kendi kendisini tüketir, tasıdır. Önce bu anlayışı topluma su kanını satar bir ekonomi haline dönuyorum. Nelerin yeterli olduğu ko nuşmekten kurtarıp kendi kendisinusunda bir program oluşturmak ni uretir, yaratır, kendi kendisini gegerektiği çok açıktır. Bunun kültü liştirir hale dönüştüreceğiz. Buna rel, ekonomik, eğitim boyutlan var dönuk" mekanizmalar arayacağız. dır. Televizyon emegre bir demokra Faiz, kur politikası, yatınm teşviki tikleşme süreci içinde çok etkin bir politikası, ithalat politikası gibi, ekoaraç olarak kullanılmalıdır. Enteg nominin bütun parametrelen kalkmre bir kultur programının topluma mayı, sanayileşmeyi maksimize edebütün araçlaria kalıa olarak egemen cek biçimde yeniden kurulacak. kılınması lazımdır. Bu tabii ders Muhalefel, gundemi tayin elprogramlarından tutunuz da anao mek demek. Ama gundemi çoğunkuluna, ortaokula, silahlı kuvvetle lukla ANAP belirledi. Siz şimdi rin ders programına kadar yansıtıl Türkiye'nin siyasal gündemini nasıl malıdır. Boyle demokratikleşme belirleyeceksiniz? programı dünyada ilk kez tarafımızBAYKAL Uzun süreler Türkidan icat edilecek değildir. tkincı ye'de gundemı Özal belirliyordu. Dünya Savaşı sonrasında faşizm de Onun yaptığı açıklama Türkiye'nin neyini yaşayan Almanya'da böylesi ne konuşacağım belirliyordu. Boş ne çok yönlü programlar uygulan konularla Türkiye'yi aylarca meşgul mıştır. etmeyi başarıyordu. Bunun sonuna Tiirkiye böyle bir dönem mi gelinmiştir. Son seçimlerden itibaren yaşıyor ya da boyle bir dönemden mi giderek artan bir şekilde Sayın Özal Türkiye'nin kontrolünü elinden kageçti? BAYKAL 1980'den itibaren çırmıştır. Türkiye'nin ne konuşacaböyle bir sorunumuz olduğu bilini ğına artık Türkiye'nin kendisi karar yordu. 80'de bir kez daha çok ağır veriyor. bir biçimde ortaya çıktı. Türkiye'yi İşadamlanyla vapılan bir loplantıda goruşlerinizi açıkladınız, sermayenin sizi destekledigi, SHP'nin sağ kanadını sizin oluşturduğunuz söylendi. Buna ne diyorsunuz? BAYKAL Bazı yakın dostlarımızın katkısıyla, öyle bir kamuoyu oluşturma çabasının hedefi haline dönuştüruldüğümu biliyorum. O toplantıdan yola çıkarak değerlendirmeler yaparüardan hiçbirisi, öydemokratik bir toplum haline do le samyorum ki, benim o toplantınuştürmek için, dedığim gibi orgut da neler söylediğimi bilmiyor. lenme biçimiyle, ekonomisiyie, eği Söyledikleriniz basında yatimiyle, kültürüyle insan ilişkileriy yımlandı... le pek çok soruna eğilmek lazımdır. BAYKAL Hiçbirinin de oradaToplumun yarısı temel özgürlukler ki konuşmamla ilgilendiğine tanık den yoksun olan bir ülke demokra olmadım. Suçlama konusu olan götik olamaz. lşkence, bir sorgulama rüşlerin ne olduğu ile kimse meşgul yöntemi olmaktan çıkmalıdır. Biz ik değil. Ama o toplantının yapılmış tidardayken de çıkmalıdır, bizim dı olması suçlama nedeni sayılmıştır. şımızdakiler iktidara geldiğinde de Bunu kesinlikle haklı ve doğru bulçıkmalıdır. Ancak öyle demokratik madığırru söylemeliyim. O toplantıtoplum haline dönuşürüz. ya ANAP Genel Başkan Yardımcısı Sanayikşme programınızın ana ile Türkiye'nin ekonomik sorunlannı başlıkuınndan söz edebilir misiniz? tanışmak uzere katıldım. Çağnyı yaBAYKAL Bir örnek verelim, pan bir yayın organıydı. O toplanörneğin vergi politikası... Başbakan tıyı kimlerin ızleyeceğinden haberim 1980'lerin başından beri çok sistemli yoktur. Benim için tatlı bir sürpriz bir vergi azaltılması biçiminde ifa olmuştur. Türkiye'nin önemli isadade edilecek bir tercih içindedir. Bu mı, sanayici, teknokrat, üniversite tercih Friedman'cı ekonominin bir profesörlerini orada bizi dinlemek uzantısı idi. Daha çok kazanandan üzere hazır görmek beni şaşırtmış ve daha az vergi alarak ekonomiye, kal mutlu etmiştir. Şunu düşündüm, nikınmaya, sanayileşmeye daha iyi hiz çin böyle değişik, önemli bir tartışmet vereceğini düşunüyordu. Bunun mayn dinlemeye gelmişler? Bunu mantıgı, 'devletin almadığı vergi fir Turkiye'de iktidar değişikliğinin malarda bırakılırsa, o bunu kendi gündeme geldiğini, ANAP'ın poliyaran için harcayarak o ulkenin eko tikalarının anık aşılması konusunnomisi için de iyilik yapar! Bu, Ame daki bir anlayışın herkes tarafından rika'da hâkim olan bir goruştü. Ka paylasıldığını, iktidan alması muhpitalist düşüncenin, sağcı duşunce temel siyasi partinin, SHP'nin ekonin temel bir anlayışıdır. Bu anlayış nomik göruşlerinin bu çevre tarafınAmerika'da bile sorunlarla karşılaş dan dikkatle izlenir hale geldiğini mışken Sayın Özal bunu Türkiye'ye gösteren bir olay olarak gördum. aktardı ve bir ölçude uyguladı. Bili Boyle bir olanak daha çıksa, yorsunuz, hisse senedi sahipleri (anonim şti) gelirlerinden vergi öde yine gidip konuşur musunuz? BAYKAL Dunyanın her yerinmiyc • l r Vergi kaçakçıhğı yapması•. a na gerek kalmadan vergi vermiyor de sosyal demokratlar, işçi, köylu, lar. 1987 yılında en çok gelir sağla sanayici, aydınla konuşmaktan kayan en büyuk 17 bankanın odedığı çınmazlar. Kaçmak sosyal demokKurumlar Vergisi oram yüzde 7.7'dir. ratlığa sığmaz. Her platformda goKurumlar Vergisi resmi oranda yuz ruşlerimi söylerim. Oradaki goruşde 47*dir. Yani Türkiye'de yüzde 47 lerimi sendıka toplantılannda da olarak belirlenen Kurumlar Vergisi, söylerim. Teşekkur ederim Sayın Bayuygulamada yüzde 7 olarak ödenkal. Uysa da hacı uymasa da U Ben de ferta değilim. (Fotoğraf: Hüseyin Tek) ğnr MnmcD, 40 derece bozkır sıcağında Ankara'da evine kapanıp Kuranı Kerim'i inceledi. Sureler, bir Müslümanın ancak kendi parası ile hacca gidebileceğini ortaya koyuyordu. önceki gunkü Göztem'de bunlan yazdı. özal ise dün Gocek'te gazetecilere şöyle dedi: Şimdi hac farizasının yerine geüp gelmedigini ADah Wlir. O köse yazan kendisini Allah'ın yerine mi koyuyor. "Köse yazarT'na sorduk: Güldü... Knran'da haccın kosullan yazryor. Özal berhalde kanun kuvvetinde kararname çıkanr gibi bu sureleri degiştirecek. Daha sonra telekslerden Demirel'in Bozüytik'teki konuşması geldi. Devtetin parası ile hacı olunmaz. Başka devfetin parası ile de hacı olunmaz. Haram para ile de otanmaz. Kendi kazancıcla hacca gideceksiıı. Yazı işlerinden arkadasunız Cengiz Torfaan iki elini havaya açtı: Desenize özal için hacca giden bütün yollar kapandı. Yani özetle; el frakı ile gerdeğe, devlet parası ile hacca gidilmez. 15 metre engelli B aşbakan Özai'a bundan böyle "tehlikeli madde" muamelesi yapılacak. 15 metreden fazla yaklaşılmayacak. Bu "metraj sınıriaması" gazeteciler için. Durumun ciddi olduğunu DYP lideri de vurguladı. Dün Bilecik'e giderken ptobüste gazetecilere şöyle dedi: ' Aman çocuklar dikkat edin gürultüye gidersiniz. Bir de sizin hakkınızı aramak durumunda kalmayalım." Özetle gazeteciler zor durumda. Bir taraftan fakir fukaranın hakkını aramaktan yorgun düşen Sayın Demirel'in işini arttırmamak, öte yandan da "varife şehidi" olmamak zorundalar. Meslektaslanmızın Başbakan'ı izlerken kalem ve not defteri ile teype ek olarak bir de kurşun geçirmez yelek ve megafon edinmeleri lazım. Nişancılık yeteneklerini Kartal Demirağ Üzerinde kanıtlamış olan korumalara karşı tek önlem çelik yelek. Megafon ise 15 metre uzaktaki Başbakan'a soru sormak için gerek. ÖzaPın yanıtını o uzaklıktan duymak için işitme cihazı da lazım olacak. Ayrıca 15 metrelik de kordon gerekecek. Ancak kordonun ucundaki mikrafonu Başbakan'ın önüne kadar kim uzatacak veya taşıyacak? Bunun için de bu iş için eğitilmiş tekir kediler gerek. Ancak ihtiyaten kedileri de kurşun geçirmez yelek ile sarmalamak icap edecek. Velhasılı bu 15 metre, Başbakan'ı izle>ecek gazeteciler için meslek hayatlannın aşılması en önemli mesafesi. Sıcaktan gelen casus E KAÇAK PETROL VURGUNU Korkut Ozal'ın kanatları altında Doğu ve Güneydoğu pazarı doydu. İç Anadolu'ya servis başladı. En büyük müşteri devlet. Kazanç yüz milyarları buluyor. Hayali Petrol Ofisi bayileri... ANAP içinde petrol mafyası... Petrol Ofisi Gn. Md. Gültekin: "Kaçakçılık için gümrükle, emniyetle ve bir örgütle ilişki lazım." Tanker şoförleri, gümrükçüler, şirket yetkilileri anlatıyor... lindeki Cumhuriyet'i yelpazeleyerek geüp Inmünü geçeriz." Vantilatörü ondan yana çevirdik. masamızın karşısına oturdu: Uçuşan kâğıtları toplamak için yerinden "Merhaba" falan demeye gerek görmeden kalktı, arkadaşlanmız atik davranıp sandalyehemen lafa girdi: "Şimdi size anlatacagım olay, tıpkı bir bi sini aldılar. Koluna girip kapıya doğru alıp gölim kurgu film gibi. Olayı anlattığım pek çok türdüler. insan gibi, inanmayarak, 'kafayı üşütmüş birinin saçmalan' gözüyle bakabilirsiniz belki. Fakat bu anlattıklarım genel bir trajedinin ufak bir parcası ve gerçek. ... MİT ilgili birimi bazı kişilerin yemekleüan bu ya, aslanı ısınvermiş. Vay efendim rinin içine gizüce 'biokimyasal bir madde' kaX nasıl olur?.. Hemen hayvanlarmeclisitopüyor ve yedirtiyor. Bu madde beyin zannın altına yerleşiyor. Bu lanmış. Karar kesin: Yılanın başı uçurulsun! madde aracüıgı ile MİT ilgili servisinin elinBirden, tilki fırlamış ortaya, "Yapmaym deki 'kimyasal bileşim araa = bilgisayar' ile beefendiler" demiş. "Dün>ada ormanunızm yeni yin kontrol ediliyor. Beyine sinyal gönderiüyor. Bu sinyaller anlatılmayacak ölçude karma birimajı var arnk. 'Perestroyka' dedik, 'glasnost' şık otmakla birükte; şekil, ses, algılama, anım dedik. Bu imajı bozmayalım. Gelin kuyrugunu kesejim şunun, basuu degü." satma, riiya gibi oluyor. İnsan bellegı tamamen Hay'vanlar meclisinin aklı yatmış. kontrol altında tutuluyor. Duyulan, göriilen, Yalnız, zürafa tereddüt içindeymiş. Sonunda bilinen ne varsa bu merkeze Uetiliyor. Beyin hem alıcı hem de verici oluyor. Beyi sesini duyurmuş meclise: "lyi de, ne kadannı kene komutlar veriliyor, beyin de viicut organ seceğiz kuyruğunun?" Tilki cevabı yapıştınnış: "Eh, başına kadanlanna komutlar veriyor. nı tabü..." Beyin vasıtasıyla başka insanlann beyinleri (Not: Rivayet odur ki bu bir Yugoslav fıkrasıde kontrol edilip, etkileniyor. Beyninizden gedır.) çenlere yanıt veriyoriar. Bu duygulamanın öznesi olan ben, dünyanın en modern yöntemlerie en çok İŞKENCE görmüş insamyun. Diger yandan da tarihte esine rastlanmamıs bir muhbir, bir ajan, bir kobayım. ... Bu girdaptan nasıl kurtulacağımı bilmiMuzaffer tzgü bir kitap yayımladı: yorum." "Bizim Demokrasimiz Kaç Para Eder?" Noktayı koydu. Beş para etmez... Ancak yeniden lafa giriyordu ki, bu kez onÇünkü yok! dan çevik davranıp "Bir dakika" dedik: "Bunu yayımlayalım. Tepkileri saptadıktan ve havalar biraz serinledikten sonra ikinci bö FIKRA Yılanın başı Fiyat Şinasi Nahit Berker r GERGEDAN~GÖZÜYLE^T • Franşız doğubilimci M.Rodinson: "Okuduğumuz Kur'an derlemedir" • Evren İngiltere'de istenmiyor • Komala: Talabani kolunu ABD'ye kaptırdı • Otorite süiti: Meriç Sümen ve Sait Sökmen bale okuluna alınmıyor • Nasrettin Hoca dış mihrakların elinden kurtarıldı • Belediye işçileri: "Greve üç gün kala satıldık" • Doğu Perinçek: Baykal'ın aritmetiği ve felsefesi • Cemal Süreya'nın kaleminden Mehmet Şevket Eygi. • A N A P MİLLETVEKİLLERİ: "SOSYALİST PARTİ OLMALI" [ÜLI son "Şclırayln" biraz buruk şohrln okumuşyazmışlar •EĞİTİM ŞÛRASI TOPLANIYOR. ÖĞRETMEN YOK I bir tad taşayacak istcr istcmez; keslminin say dercivi elzenı L yaşamına bj ^ T İ P T K P YÖNETİCİSİ SÖYLEMEZOĞLU SBKP ^KONFERANSINI 2000E DOĞRU İÇİN İZLEDİ İşte yırtıklar... • GULGEÇ'IN SANSÜRSÜZ KARIKATURU YİLrtık derginin esrarı temmuz yeni gergedanlar.:' ^ O Z A L ' I N TEMELİNİ ATTIĞI 40 BİN KONUTTA G ergedan ve Şehirbirdergilerininkopuk ol "Gergedan öldü, yaşasınyeni şehirler.!' sayılarını alanlar yaprağın "Şehir yıkıldı, yaşasm duğunu gördüler. Ancak derginin sahibi Gergedan'ı başkala^HEYELAN TEHLİKESİ Söz konusu dergilerin yöneticileri ile dergi n eli ile yaşatmaya, Şehir'i ise başkalanna yö "sonuncu" GERGEDAN GÖZÜYLE'dedergimi^in sadık ökurundan bi^jtuınii ulu<wuk. İlk tayıdAn bu yana, ŞEHİR lerin sahibi Dönemli Yayıncıhk yönetimi arasında bir anlaşmazlık vardı. Bayiler, "Valla biz koparmadık" dediler, "sayfalar yırtılmış geldi." Yırtık sayfalann esrannı soruşturduk. tki derginin yayın kadrosu da tası tarağı toplayıp dergiyi terk etmişti. Terk ederken de okurlara "veda mesajı" yayımlamışlardı. Mesajlann özeti şöyleydi: nettirmeye kararlı idi. Mesajlann bulundugu sayfalan basıldıktan sonra fark ettiği için özel yırtıcılar tutup tek tek yırttırdı, piyasaya öyle dağıttırdı. Aslında yırtıcılar fazla terlememişlerdi. Çünkü olanca kalitelerine rağmen iki derginin okurlan 18.35 Kadıköy vapurunu dolduracak kadardı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle