19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 TEMMUZ 1988 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 BEHIÇ AK SİNEMA ATtLLA DORSAY KİM KİME DUM DUMA Amatörleriıı sürprizi Yarışmaya sayısal katılım şaşırtıcıydu 219 kişiden gelen tam 230 yapıt. Finale kalan 45 senaryo düşünülecek olursa, belli bir olgunluktan söz edüebilir. Özellikle "amatör"lerin heyecan verici, yenilikçi, "taze" çıkışları, yeni kaynaklara işaret etmesi açısından son derece olumluydu. Yunus Nadi Armağan Yarışması, bence şaşırtıcı bir düzey yüksekliğiyle sonuçlandı. ö n c e sayısal olarak katılım şaşırtıcıydı: 219 kişiden gelen tam 230 yapıt... Bunlardan 26'sının yanşma koşullannı yerine getirmediği için yanşma dışı kalmasından sonra bir Uk inceleraede, 45 yapıt finale kaldı. Bu 45 senaryo üzerinde genel olarak konuşursak, genelde (hele daha önceleri katıldığım kimi senaryo yanşmalarını anımsadığımda) belli bir olgunluktan söz edilebilir. Elbette hemen filme alınabilecek, şu sıralarda bir büyük bunalım yaşamakta olan sinemamızda mumla aranan " i y i senaryo" nitelemesine şıp diye çozüm getirecek yapıtlardan pek söz edilernezdi. Ancak Ugiye değer ve üzerinde biraz (veya çok) çalışılarak iyi birer senaryo haline dönüştürülebilecek yapıtlar az değildi. Dikkati çeken bir diğer öğe de katüan bir avuç ünlü ismin çabalarının, "amatör'Merin çok daha heyecan verici, yenilikçi, "taze" çıkışlan yanında hemen tümüyle geri plana duşmesi oldu. Bu, belki bu tanınmış adlar hesabına ttzüntü vericidir, ama sinemamızın geleceği için var olan bir potansiyeli göstermesi, yeni kaynaklara işaret etmesi açısından da son derece olumludur. YunusNadiArmağanı Senaryo Yarışması'nın ardından ?r<^ P Î K N İ K PÎYALE MADRA / nürF CÜCELEEPEN FCENSES BfRME ÖDÛL VE MARSİYON SAHİPLERİ Bu yıl senaryo :.. a aynlan Yunus Nadi A; .. =. ılk üç ödülü Alper Uygur. Fende Çtçekoğlu ve Askeri Ûver payiaşırlarken, Doğan Ûzkan. Alı Ulvi Hünkar. Süheyla Acar Kalyoncu, Mehmet Tekirdağ ve Ahmet Yiğit de mansiyona değer göruldüler. (Fotoğraf: Uğur Günyüz) "Sessiz Bir Öykü", "Babaannemi Seviyonım", "Kızıltoprak'lı Emin Beyin Gecmiş Sernvenleri", "Yelkovan" vb... Bunlardan özellikle Süheyla Acar Kalyoncu' nun görkemli bir kadın portresi çizen, hafif "feminist" tavrı ve "flashback"lerinin çokluğuyla biraz zedelenmiş "Yıldönümü", AIi Ulvi Hiinkâr'ın "genelev ortamı"na yepyeni duyarlıklarla bakan"Sessiz bir ÖykiT'sü ve Mehmet Atak'ın ilginç bir "bdlek yitinnesi" ve bundan çıkan bir "çifte kişitik" olayını anlattıgı "Alacakaranlık Dununu" bana başarılı gözüktü.. Püren Dinçerin evli bir kadının bir "sonbahar kaçamagı"nı işlediği "tkinci Bahar"ı da derli toplu, ama yetersiz bir çahşmaydı. Ahmet Yigil'in "Ziver Özgür'iin Dede KaraKimi senaryolar, bilinen temalann veya "tiir fîlrnleri"nin güvenine sığınmışlardı: " Kuşlara Bak Kuçlara" veya "Firar" gibi... Kimileriyse (ve bunların sayısı daha çoktu) deneysel, öncü, soyut bir tavrı yeğlemişlerdi: "Kan Sesleri", "Bir Varmış Bir Yokmıış", "Akonsantrik", "Davet", "Ankara 10 Saat", " F o g u e " gibi... Bunların arasında, kendi adıma, oldukça "şizofrenik" nitelikleriyle ısınamadığım "Kan Sesleri", anlamsız bir soyutlamayı sürdüren "Akosantrik", Bunuel'den aşırı esinlenmişe benzeyen "Davel" ve insanı sanki hiçbir tepki gösteremezcesine hayret içinde, donup kalmış bırakan "Fugue"ü bir yana koyarsak, diğer çabaları ilgi çekici bulduğumu belirtmeliyim. Küçük Iskender'in (tstıkları için kutlamak ve bu türde çabalan sürdürmelerini dilemek gerekir. Kimi senaryolann ağırlığı siyasaldı: "Herhangi Bir tnsan", "Anfi 1", "Hayat Kurulurken"... Ancak siyasal, hele tüm ulusa mal olmuş konulara el atan senaryolar konusunda daha titiz olunması gerektiği görüşündeyim. Bu açıdan, Sabahatn'n Ali'nin son günlerini anlatan "Herhangi Bir Insan'Ma 12 Eylül öncesini ve bir öğretim üyesinin öldürülmesini anlatan "Anlî l"de, iyi niyete ve kimi başarılı öğelere karşın, yanlış, eksik ve yetersiz yanların ön plana çıktığı ve ele aldıkları yaşamsal dönem, kişilik ve olgulara sonuç olarak zarar getirdikleri söylenebilir... 10 yıl kadar önce İstanbul sebze halinde gerçek HIZLI GAZETECİ f SECDET ŞEN 'll TANtSTrâ/MA SŞ »İ2İ(İt£ YEMSGS KAlMA? fZ ? iOOO, NB P£I*£K, UtyAHrA A &lR&mRflZ, Pf'i /HiFÜSUN.f) n ^ ^ ^AUrALT ^İPİ MÜMTAZARIKAN TARİHTE BUGÜN 1 Temmuz 17. YÛZYfL ? DAN AJEPİ, A/ASUH PAf/4 IÇİfJ YAZPIĞI &* TEMMUZtYES/lVe, " Y/NE lG.rŞTİ rEMUZ, OLDU C/HAiV PÜG TEFÛ ' AYIHtfJ API,BApo/>, MAU DEVLerADAMt TÜL Se PAfJ ACAYA/4*UJA/A4/f77A? (/hf de jatyjA/mcmca Ju/f^fi^ansr iltefj ıfalyamca Luglt'o, SEZ/*R ZAAA4HINOA DUZ€/VSU A/eOEA/CE TULİYEAJ TEMİAUZ AYI KUZBY yA£lKjÜ&£DE YIUN EN SlCAK AYt OLA&4K g/C/iV//e>. Çagdaş ve tarihsel Senaryolarda kabaca bakıldığında belli temalar ön plana çıkıyordu. örneğin, gelişen dışa açılma ve turizm Uişkileri çerçevesinde, Türk/yabancı kültürler çelişkisi birkaç yapıtta ele alınmıştı. "Baharda 3 Gun", "Hello Kevin", "Zamamn Kıyısında Bekleyenler", "Susam Sokak".. Btx tür üişkilere tarihsel bir perspektif içinde yaklaşan "Harem Gecderi", "Anadolu'da Hekimlik", "Org" gibi senaryolar da yok değildi. Ancak ilk gnıptakiler, kültürel çelişkileri bireysel üişkilere yeterince güçlü biçimde yansıtamamışlardı. Claude Bouerel'nin "Sasam Sokak" ı bu yönde daha başanhydı. Tarihsel perspektifli olanlarda ise "Harem Geceteri", Micbel de Grece'in ünlü "Saray GecesiLa Nuit du Serail" adh çoksatan romanıyla taşıdığı benzerlik (ve bunun getirdiği uyarlama süphesi) dolayısıyla dikkate alınmayan "Anadolu'da Hekimlik" ise, bdki bir tarihsel belgesel dramaya kaynaklık edebilecek, ama bir film senaryosuyla ilgisi olmayan bir çabaydı. Alper Uygur'un "Org"u ise Osmanlı'nın belli bir dönemine çok boyutlu, gözlemci, sogukkanlı bir yaklaşım getirir ve alışılmış "millihamasi" tavırlardan farklı bir tavır ortaya koyarken, dramatik gelişimi de çok iyi hesaplamış ve çeşitli simgekişilere, simge olaylara çok iyi yüklemiş bir çalışmaydı. Baştan beri ön plana çıkan, neredeyse profesyonel düzeydeki bu çabamn birinciliği alması şaşırtıcı olmadı. Alper Uygur Feride Çiçekoğlu Askeri Över Alper Uygur'un birinciliğe TEMMUZ AYf, AOINI, değer görülen "Org" adh 20PO7XMYA I/EA/ML fi. f/H senaryosu, Osmanh'mn belli bir dönemine çok 7Ant su boyutlu, gözlemci, 7OPMĞIN OĞLU SAY/Liepf. HSK YfL SONBAHAKOA ÖLÜP tUC£AHAg.PA DiElsogukkanlı bir yaklaşım Lİ&CH. rAN/Ç/ TTIMMUZ, DAHA getiriyordu. Alışılmış Ç "millihamasi" tavırlardan Htrfr r'N4NÇLAG/MA OA GEUEN TURKÇEYE SügYAMCeO€N kaçınan "Orğ", dramatik MUZ, ABAPÇ/l VE tga4A//C£D£ P£ gelişimi çeşitli simgekişilere, simgeolaylara çok ££>İtEeefCj İL£& SELEAJ iyi yüklemiş bir su çalışmaydı. OAK ten olmuş bir olaya dayandınlan "Hayat Kurnlurken", elbette daha ilginç, daha başarılı. Askeri Över'in iki ayn çıkar grubuymuş gibi koşullandınlan, ama asıl çıkarlannın sonuçta birleşmek olduğunu anlayan sırt hamallan üzerine senaryosu, başvurduğu koyuMehçe kullanımı yüzünden kendi adıma tepki duyduğum bir çaba oldu. (Sinemada aşırı lehçe kullanımma karşıyım). Ama özellikle kimi jüri üyelerinin uyarısı üzerine yeniden eğildiğim bu senaryonun gerçekte sağlam ve dramatik açıdan güçlü bir çaba olduğunu gördüm... Y/L//V YEDİNCfÂrT. a " , özellikle Macit Koper'in uyarısıyla dikkatimizi çeken özgün öğeler içeren, ama bence oldukça denetimsiz ve dağınık bir çalışmaydı. Duygusal/idealist senaryolar Bir diğer grupta, "duygusal/idealist" yanları ağır basan çalışmalar vardı. Kimilerinin kahramanlan hiç "yaşamıyor"du: "Ayla Öğretmen", "ŞebelekogIn", "Kemancı" gibi senaryolarda, söz konusu kişilikleri kolayca yaşar görmek olanaksızdı... Necla Algan'ın "Dönemeç'"inin kadın avukatının ayakları daha hir yerdeydi kuşkusuz... Ama "Sevmek İnanmaktır'ın köylü, "Panayır"ın işçi, "Bir Coşkuluk, Bir Huzurluk Aşk" veya Yeniden Başlamak"ın orta sınıf kahramanlarını veya "Sessizlik"in hastahemşire ilişkisini inandırıcı bulmak kolay değildi. Kimi yapıtlar, benzer ilişkileri, aile ve kadınerkek sorunlarını epik yapıda senaryolarla anlatmayı deniyorlar, ancak böyle bir yapı kurmanın önlenemez güçlüğü dolayısıyla başarılı olamıyorlardı: "Temmuz'da Ayak Sesleri" veya " 2 Adam Sanıklı Senaryo" gibi.. kender Över) "Bir Varmış Bir Yokmus" adh çabası, taze, kıpır kıpır, sürekli ve doğurgan bir fanteziyle beslenmiş, çalışılırsa olgunlaştırılabilecek bir deneme olarak gözüktü bana... Burcu Ankan'ın "Ankara 10 Saal"i ise "trenlere âşık bir adamın" öyküsünü anlatıyordu ve yanşmanın belki en "ham", en olmamış, ama özü ve içerdiği özgünlükler açısından en ilgi çekici çalışmalarından biriydi. "Ankara 10 Saaf'ten ilgi çekici bir film çıkabileceğini ve genç Ankan'ın yazmaya devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet / Temmuz 1938 1959199$ YüzeUUikleri affettik mi? Mizah ve politika Kimi mizahi türde çabalar vardı: Cahit Atay'ın "Seveni Yok Seyfullah'ı nefis bir kısa film konusuydu örneğin... Ama uzun bir film için yetersizdi bu ilginç ve siyasal çağnşımlı yol öyküsü... Yalçın Kaya'nın "Dönüş" ve Nevzat Kerem Kurdoğlu'nun "Bilgin Cemil" adh senaryoları, ortak özelliklere sahip 2 çabaydı: Geleceğe dönük, "futuriste" ve bilimkurgusal özellikleri olan, yer yer pınltılar içeren, ama gereğiııce işlenememiş ve tam kıvamına ulaştırılatnamış iki çaba... Yine de bu iki yazarı sinemamız için böylesine yeni ve "bâkir" bir alana el at Bir "nostalji senaryosu Geriye aynksı türlerdeki birkaç çaba kaldı. Ekonomik agırlıklı (bi'na politikoekonomik de diyebiliriz) iki çalışma vardı: Bitmeztükenmez bir "tanker ahmsatımı" öyküsü anlatan "Tanker" ve bir buyük şirketteki aileiçi çıkar çekişmelerini anlatan "Aslanın Ağzındaki".. Bebruz Kia'nın çabası "Aslanın Ağzındaki", çok iyi çizilmiş tiplerle, bir Amerikan filmi veya TV dizisi havasında, kapitalist ilişkilerin mantığını hallaç pamuğu gibi atan ve bu ilişkilerin ardındaki acımasızlığı gösteıen olgun bir çalışma ve doğrusu, benim yarışmadaki favorilerimden biriydi... Bunlara, kendi türunde "tek" olan bir cabayı, Feride Çiçekoğlu'nun "Nerde O Eski İn»anlar?"ını katmak gerekir. "Nostaljik" türdeki bu küçük, ama ozlu senaryo, Beyoğlu'nda yaşlı bir kadının oturduğu eski bir evde araştırma yaparken, tum bir çökup giden eski dünyayla, yıkılan bir uygarlıkla karşılaşan ve kendi konumlarının hesapIaşmasına bu öğeleri de katan genç insanların öykusüydü. Bu guzel senar>onun bence tek kusuru, daha çok biı kısa veya oria metraj film malzemesiyle kısıtlanmış oluşuydu. Özyaşamsal çabalar Bir diğer grupta, kimi yaşanmış veya iyi tanınmış kişi/olaylardan yola çıkuklan izlenimi veren, hafif özyaşamsalhk sezilen çabalar vardı. "Ikinci Balıar", "Alacakaranlık Darumu", "YıMönümü", Kişisel bir liste Bu genel dökümden sonra, isterseniz bir kişisel ödül listesi verelim. Bana göre, yanşmanın ilk üç derecesi "Org", "Sessiz Bir Öykü" ve "Aslanın Ağzındaki" arasında dağılmalı, çeşitli özelliklcrinden dolayı "Yıldönümü", "Nerde O Eski Insanlar?", "Ha>at Kurulurken". "Bir Varmış Bir Yokmus" ve "Ankara 10 Saat"e de mansiyon verilmeliydi. Ayrıca "Kuşlara Bak Kuşlara", "Seveni Yok Seyfullah", "Alacakaranlık Durumu", "Susam Sokak", "Dönüş", "Donemeç" ve "Bilgin Cemil" adh çabaları da anmak isterim. Ödül yemeğinde keyifli sohbetler Yunus Nadi Armağanı Senaryo Yanşması'nın ödül ye Yılmaz'la yapılan söyleşilenn çevirmenKğini Kutlar üstmeğine gazetemizin MCıessese Müdurü Emine Uşaklı lenmiş. Ancak Yılmaz, hemen her soruyu "Haklı" ya gil (sağda) de katıldı. Jüri üyelerinden Müjde Ar (sol da "Hayır" gibi tek kelimelik yanıBarta karşılıyor, Kutlar da) ve Atıf Yılmaz'ın da bulunduğu yemekte zaman za da ayıp olmasın diye beş dakikalık bir çeviri yapıyorman ilginç hikâyeler de anlatıldı. Bir ara jüri üyelerin muş. Sâyleşi sonunda yabancılar şöyle demışler: "Anden Onat Kuttar, Atıf Yılmaz'dan da bir konuşma yap laşılan Turkçe çok ekonomik bir dil. Atıf Yılmaz'ın tek masını ıstedi Atıf Yılmaz konuşmaya yanaşmayınca, kelımede özetledıği yanıtı, sız Fransızcaya ancak beş Kutlar bir anısını anlattı: Kutlar'la Yılmaz birkaç yıl ön dakikada çevirebiltyorsunuz." ce Cezayir'de bir film şenligine katılmışlar. Şenhkte Atıf (Fotoğraf: Uğur Günyüz) cürmun manevi şaibesı ve mücrimlerile beraber. Çok arda kalmış kimselerdir. hatta maddi külfeti mücrimin yaşamak hakkı hafızaları Düşünüyoruz, düşünüyoruz omuzlarında yapışık kalır. kuvvetli olan milletlerindir. da ne yüzle memlekete Ceza kitaplarında alalade Vatana hıyanet cürmu, dönebileceklerini bir türlü fenalığı sözle anlalılamıyacak havsalamız almıyor. YüzeUUikleri, yani düpedüz cürümler için mevzuu bahsolan bu tefrik keyfıyeti kadar şeni ve menfur bir tşte kanunla müsade Türk milletinin varlığına ve Vatana hıyanet etmiş olmak cürümdür. Eğer XVI ncı olunuyor: Süklüm püklüm Türk vataninin istiklaline alçaklıklarma taalluk ettiği Lui'nin tac ve tahtını gelebilirler ve süt dökmüş suikasd etmiş olan bir takım zaman hatta konuşulmaz, kurtarmak için yabancı kedi korkaklığile köşelerinde adamlan?.. Millet bu suale konuşulamaz bile. Cürümlerin milletlerden istiane ettiği oturabilirler. Suratlarında "Hayır!" cevabını vermekte en şenii budur ve affetmeğe tahakkuk etmemiş olsaydı, ne şeytan melaneti gibi vatan asla tereddüd etmez, tzah hakim milletin bile kudreti Fransız ihtilali o malum olan hıyanetinin müstekreh lekesi edelinv îstiklal Savaşı nihai dehşet derecelerine terakki ve kafalarınm üstünde ise zaferine isal olunduğu zaman yetmez. Çünkü vatan üzerinde şimdiki nesiller eder, ne de belki Kral ve Demokles kılıcı gibi halkın hıyanetlerinin korkunç kadar ve belki daha ziyade Kraliçelerin kafaları kesilirdi. hak olan gazabı asılı olduğu cezalarmdan ürken bu gelecek nesillerin hakkı Vatan aleyhinde yabancılarla halde. mahlukiar soluğu memleket el ve işbirliği etmek, işte Filhakika affolunan bir ceza dışmda almışlardır, başlarında vardır. Cürümle cezanın milletlerin affetmiyecekleri en şeklidir. Cürme gelince onu hain Vahideddin canhavlile ikisini birden kaldırmağa imkan tasavvur edilebilir: ağır cinayet. Sonuncu affetmek imkanı yoktur. O nefıslerini memleket dışma Yalnız vatana karşı hıyanet Osmanlı padişahı yabancı bir cürüm kendilenni ebediyete atmağı kendi hesablarına biricik hal çaresi bilmişlerdî. cürmünün istisnasile. Hiçbir devletin zırhlısıyh kaçmamış teşyi edecektir. Fiili insanın selahiyeti, tarihin malı olsaydı uğrıyacağı akıbet neticelerden bir diğeri olarak Aradan on beş yıl geçti. Bu olan bu cürmü izale etmeğe Onaltıncı Lui'ninkinden başka bu kanun hukümete iki vazife müddet zarfında bunlardan muktedir değildir ve olamaz. olamazdı. tahmil ediyor: Geleceklerin cibilliyetlerinin iktizası Çünkü vatana ihanet hareket ve sekenatına karşı Hakikatte Yüzelliliklerin kurtulmuş vatan aleyhinde daima lakayyüd ve halkın bir çahşmakta devama yeltenenler cürmünü affı kabil olsa sonra vatan harici bırakılmak ortada mukaddes vatan cezaları garib bir ceza idi. Bir gün tuğyan edebilecek hatta fena maksatlarla mefhumu kalmaz da onun vatan halkının cezaları vatan mukaddes hiddetine karşı da memleket dahiline girerek için. onları muhafaza.. İşte bütün dahilinde tertib olunur. köpek gibi öldürülenler ve O halde Yüzelliliklerle diğer Büyük Harblerin sonunda hükümleri ve bütün nihayet kendi kendilerine bazı kimseler hakkında çıkan aktedilen muahedenin af neticelerile son çıkan kanun ölenler oldu. Şimdi bu budur. maddesi yazıltrken Yüzelliliklerin bakiyesini de kanunun hakiki medlülünü YUNUS NADt ihtiva eden ve adı af olmakla iyi kavramaklığımız lazımdır. Yüzelliliklere o zaman Tahsisen Yüzelliliklerden bundan başkasma çare beraber hakikatte bu kabil bulunamayan bir ceza vermek eşhastan geri kalanların eğer bahsedelinv Dahili harici hiçbir tehlikeden mecbuhyetinde kalmıştık. isterlerse yalnız memlekete Onların içinde cesareti olanlar dönebileceklerini söyleyen bir pervası olmıyan rejimin çıkardığı kanuna göre bunlar olsa haklarında bir istiklal kanun çıktı. Şimdi arlık artık memlekete dönebilirler, mahkemesi teşkilile kanun, kanundur. Fakat On gündenberi Yunanistan'da burada oturabilirler, işte o akıbeılerinin orada tayin memleket efkarı umumiyesi bulunan Vali ve Belediye kadar. Cürme gelince o olunmasını ısterlerdi ve hâlâ Reisi Muhiddin Üstundağ ve önünde onun ifade silinmesi imkanstz bir boya ile da tam bir haysiyet iadesi edebileceği mananın hududu refakatindeki zevat dün sabah tarihin sayfalarına için, bundan başka çare iyi çizilmek ve iyi bilinmek Crimani vapurile şehrinüze sahiblerinin suratlarına yoktur. Karışık fıkirli ve lazımdır. donınüş, Galata rıhtımında nakşolunmuşur. Bu curmü karışık fiilli adamlar Oğlumun hakkı var Vatana Vali vekili Hüdai ile belediye \ tarih, canlı bir ibret vesikası memlekette hukuki vaziyet karşı htyanetin muavinleri, polis ınüdürü, Encümeni Daiıııî azaları ve affolunmasmm imkanı yoktur halinde müstakbel nesillerin itibarile de bu kadar gözleri önıinde teşhir ede ede kargaşalığa meydan verıniş diğer zevat tarafından ve cinayetin o nadir şeklini ebediyete doğru sürukleyip oldular. vapurdan çıktıktan sonra affedebilmek salahiyet ve kudreti kimsede yoktur. Onun götürecek ve millet onun acı Türk vataninin şimdi bize çok doğruca evine gitnıiş ve ve menfur hatırasını zaman uzak gorunen dunkü öğleden sonra belediyeye için taalluk ettiği şahıslar zaman tüyleri Urpererek tarihinde adı Hurhyet ve gelmiştir. Yunan hükümeti üzerindeki tesiri itibarile yeni anacaktır. Yalnız mücerred bir İtilaf olan ihtiras kumkuması heyetimize Atina'da kanunun mahiyetini çok iyi mefhum olarak cürüm bir fıkra teşekkül etmişti. bulunduklan müddet zarfındo kavramağa ihtiyaç vardır: halinde değil, şahıs şahıs Hiçbir zaman hükümet candan gelen bir Bütün memlekette ve bütün adları sanları belli misafirperverlik göstermiş, kabiliyeti olmıyan bu fırka milletçe... halk her geçtikleri yerde ancak Büyük Harbin Cezanın nazariyeierinde ve kendılerini sevgi ile mutarekesınde düşmanlarla usullerinde affa taalluk eden karşılamıştır. beraber ve düşmanlara bazı hükümlere göre af dayanarak iktidar mevkiine denilen keyfiyet bazan ceza. geldi. Efradının başlıca ile beraber curmu de ortadan marifeti ise düşmanlarla kaldırdığı halde diğer bazı Sümer Bank beraber vatan ve milet ahvalde af yalnız cezayı aleyhinde çalışmak oldu. ortadan kaldırarük cürmu ve Milletin istiklal ve istikbali onun bilhassa manevi için uğraşanlara dil uzattılar tesirlerini silip süpürüp ve silah çektiler: Hep götüremez. Birçok düşmanlarla birlikte. Şimdi sebeblerden dolayı cezayı haklarında kanun çıkan bertaraf etmeye lüzum kimseler işte hu güruhtan görulmüş olduğu halde \a\i Atinadan dün geldi i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle