19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CumhurİYet SÜNE İLE MÜCADELE 9/ Sahıbı Cumhurıyet Matbaacılık ve GaMiecılık Turk Anonıın Şırkeıı adına Nadir Nadi 9 Genel Ya>ın Muduru: Hasan Ccmal, Mııess«e Muduru KmiiK l'şakllgil. Y'azı Işlen Muduru Okay Goaensin, 9 Haber Merke7i Mudurıı Yalfia Bajrr, Sayla Du2enı Yonetmenı: Ali Ac»r, 9 Temsıltıler ANkARA Yalcıı Dofcan. İ7MİR Hikmeı Çrtinkaja, ADANA Celal BaşlangK. tstanbul Naberlçri Eritan Akyıldız. Dış Haberler Ergnıı Balcı, hkonomı Osmaıı L lagay, Kulıur Olal Ustcr. Spor Danışmanı Abdulkadir Yucelman, Duzeltme Refik Darbaş. BılımEğılım ^ahta Alpay. IşSendıka !>«kr«n Krltaci, Yurt Haberlerı Nccdtl Dogan. Dm Yazjlar Ktrem (.alışkın. Bursa. Lt>ent Ctnftlli. 9 Koordına lor Ahmel konılsan. # Malı Işier Lrol hrkut. # Muhasebe Baknl Yeıter 9 Bul«,e Planlama Stvji Antn 9Kcklam \>şe Tnrun. fck Vavınlar Hulya Ak>ol 9 Idare Huvyin (riirer, l>lcıme Onder (,elik. Bılgı tşlem Naıl lnal. Banm >» l ı m Lumhurıyei Maıbaacılık vc G u m c ı l ı k I A J Turk O a * Cad 39/4 M' ' V PK 246Htanbul Tel 512 0 ! 05 120 t u ı ) . T d c ı 22246 F u ( I ) 526 « 0 72 9 lurnlur Anfc.ri: /ı>a (.okjlp Blv I n k ı l a p S N o 1 9 ' 4 . Tc] 133 II 4147 Tclt» 4 2 Î 4 4 F u 141 . » ,: »I 428 9 Lnmr H Zıya Bl» 1 3 5 2 S 2 / 3 . T d 13 12 30. Tctex 52359 F»« (51)13 12 30 9 KtmmM I n o n u i a d ! 1 V S No I K a l l . T e l 1145501 19731. T c l n 62155. F u 1 7 1 ) 3 2 8 0 ) 6 TAKVtM 6 HAZİRAN 1988 Imsak: 3.28 Günes: 5.25 öğle: 13.07 tkindi: 17.06 Akşam: 20.39 Yatsı: 22.28 TrakvaVa •/ gökten zehîr yağıyor Ünlü arkeolog Prof. Ekrem Akurgal'a göre kültürel arayış Batı'ya yönelmeli TürkAvrupa sentezi PORTRE: EKREM AKURGAL 191 t'de Istanbul'da doğan Ekrem Akurgal, 19321940 yıllarında Berlin'de arkeoloji öğrenimi yaparak doktorasıru verdi. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü'nde görev aldı (1941), aynı yıl doçent, 1949'da profesör, 1957'de ordinaryus profesör oldu. Avrupa ve Amerika'da birçok arkeoloji enstitüsünün ve akademinin üyeliğine seçilmesinin yanı sıra Princeton, Berlin, Viyana üniversitelerinde de konuk profesör olarak ders verdi. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi dekanlığı minerlerde tartısıyoruz arkadaşlarla. Ama bir vandan da Avrupa'ya gitmek istiyorum. O sıralarda gazelelerde Atatürk'ün tarih tezi yayımlanıyor, onu da okuyorum. Bir gün arkadaşlar bir gazete getirdiler Cumhunyet Gazetesi. Evde de Cumhunyet okunuvor, babamıngazetesi Cumhuriyet." Gazetede Avrupa sınavı için aday gösterilen uç oğrencinin resmi yer almaktadır. En onemlisi, böyle bir sınavın açıldığını öğrenmiştir Ekrera Akurgal. Hemen başvurur. Fransızcası iyidir, edebiyatı da... Ustelik Atatürk'ün tarih tezini de okumuştur. Tarih öğrenimi için altı öğrenci gönderileceğinden ilk branş olarak tarihi yazar, ikinci olarak da bir oğrencinin gönderileceği arkeolojiyi. "Aradan zaman geçti. Bcn hukuk ikinci sınıfa geçmişim. Bir gün kahvaltı ediyorum evde, bir yandan da gazeleye göz atıyorum. Baktım, Avrupa sınavını kazanan Kyzikos antik kenti BANDIRMA (Cumhuriyet) Balıkesir'in Erdek ilçesi sınırları içerisindeki "Kyzikos" antik kentini kurtarmak amacıyla, kazı çalışmalan yapılacak. "Uluslararası 2. Bandırma Kuş Cenneti Kültür ve Turizm Festivali" programı çerçevesinde düzenlenen "Kyzikos'un önemi" konulu panel, dün Bandırma'da ybpıldı. Çeşitli üniversitelerin öğretim üyeleri ve değişik mesleklerden konuşmacılar, yaklaşık 30 bin ytllık bir tarihe sahip olan Kyzikos antik kentinin, Efes gibi önemli şehir devletlerinden birisi olduğunu ve toprak altmdan çıkarılması çalışmalarına derhal başlanmasmı istediler. Biz Anadolu'ya gelince Orta Asya, tran, Arap, eski Anadoiu uygarlıkları ve Bizans yoluyla gelen Yunan ve Roma Trakya'da geçen yıl buğdaya 25 milyar liralık uygarlıklarınm sentezini yaptık. zarar veren süneye karşı bu yıl 1026 ton ilaç kullanılacak. ULV cihazı takılmış 23 uçak, hepsi Bugün bir ktiltür sentezi de zehirli olan bu ilaç\an,Trakya'yayağdıracak. yapacaksak, Doğu sentezi, Islam sentezi yapamayız. Haber Merkezi Trakya, gegeçen yıl Trakya'da TMO'nun alÇünkti 15. yüzyıldan beri çen yıl buğdaya 25 milyar liralık dığı 900 bin ton buğdaydan 700 îran sıfırdır, Arap sıfırdır. zarar veren süneye karşı uçaklarbin ton kadannın süneli çıktığına, 16. yüzyıldan beri biz de la ilaçlanıyor. Uçaklara takılacak bu yüzden ofisin 15 milyar lira dosıfırız. Eğer bugün bir ULV sistemi ile atılacak zehirin layında zarara uğradığını, verim sentez söz konusuysa bu çevreye de zararı olacağı, arıların düşüklüğü nedeniyle uretıcinin de ve sünenin doğal düşmanlan olan zarannın 10 milyar lira dolayında TürkAvrupa sentezi, parazitlerle pradatörlerin de öleceolduğunu soylediler. Atatürk'ün öngördüğü gibi ği öne sürüldü, Toprak Mahsulleri Trakya'da bu yıl devlet desteTürkBatı sentezi olabilir. Ofısi Genel Müdünı Ahmet Özgüneş, doğalgaz karşıbğında Sovyetler Birliği'ne Trakya'da üretilecek buğdayı vermeyi planladıklarını, ancak süne tahribine uğramış buğday istenmediğini, süneye karşı bu yıl 10 milyar liralık mücadele yapılacağını, sünesiz buğday getiren üreticiye prim verileceğini açıkladı. önceki yıllarda Güneydoğu Anadoiu Bölgesi'nde yoğun olarak görülen süne zararhsı, geçen yıl Trakya'ya da sıçramış ve yeterli mücadele yapılamadığı için büyük zarara neden olmuştu. Yetkililer, ğinde süneye karşı geniş çaplı bir mücadele uygulanması kararlaştırıldı. Geçen günlerde Çorlu'nun Ahımehmet Köyü'nde törenle başlatılan mücadelede, karadan ilaçlamanm yam sıra 23 zirai mücadele uçağı da kullanılacak. Uçaklara her biri 35 milyon lira olan ULV sistemi takılarak yapılacak ilaçlamada 1026 ton ilaç kullanılacağı açıklandı. Hepsinin üzerinde "zehir" yazan Hoechst firmasının Decis ilacı 450 ton, ICI firmasının tmparator ilacı 225 ton, Tanm Koruma tlaçları'nın temsilciliğini yaptığı Japon Sumitomo firmasınm Sumithion ilacı 170 ton, Bayer fırmasının Lebaysid ilacı 60 ton, Atabay firmasının Agromethrin ilacı 121 ton kullanılacak. Ayrıca üreticilere daha yüksek prim alabilmeleri için kendi ilaçlarını kendilerinin temin edebilecekleri de bildirildi. Toprak Mahsulleri Ofısi Genel Müdurü Ahmet özgüneş, aylık tarım dergisi Hasad'a yaptığı açıklamada, Sovyetle» Birliği'nin büyük bir buğday açığı bulunduğunu, doğalgaza karşılık olarak Trakya'nın buğdayını vermeyi planladılarını söyledi. (Arkası 13. Sayfada) Arkeolojideki imza (195859), Türk Tarih Kurumu genel sekreterliği (19511%I) de yapan Akurgal'ın yabancı dillerde birkaç kez basılan yapıtlarının başlıcaları şunlardır: Orient und Okzident (Doğu ve Batı, 1966), Treasures of Turkey (Türkiye'nin Hazineleri, 1966), Ancient Civilations and Ruins of Turkey (Türkiye'de Eski Uygarlıklar ve Harabeler, 1%9), The Art and Architecture of Turkey (Türkiye Sanatı ve Mimarisi, 1980). Akurgal'ın yapıtları 'baskı giderleri' yüksek olduğu için Türkiye'deki yayınevleri tarafından yayımlanamıyor. lar belli olmuş, tarihte benim adım >ok. Canım sıkıldı, gazete\i bıraktım. Kahvaltıdan sonra acaba kimler kazanmış deyip yine aldım gazeleyi. Bir de baktım, arkeolojideki o tek kişi benim. Boyle gittim işte Avrupa'ya, Atatürk'ün öngördüğü doğrultuda." Dönuşunde Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü'nde görev alır Ekrem Akurgah Bir süre sonra da askere gider. Ama o askerdeyken Remzi Oguz Ank dekanla anlaşmazlığa duşup ayrılınca, Akurgal'ı göreve çağınp Ankara'ya, Milli Savunma'ya aldırırlar. Her sabah Milli Savunma'ya uğrar önce Akurgal, sonra da gider fakültede ders verir. Boylece 1941'den l<)8l'deemekli oluncaya kadar, kırk yıl sürer hocalığı. Arkeolojik kazılara ise 1948'de başlar. Eski tzmir, Foça, Sinop, Daskyleion, Çandarlı, Erytrai kazılarını yürütür. En önemlisi, Ekrem Akurgal' ATİLLA ÖZKIRIMLI "Şimdi bakın, alaturkaya hayranımdır: Mozart'ı, Beelhoven'ı dinlediğim kadar Dede Efendi'yi de dinlerim. Ama dedeler falan geçmiştir artık. Dede'yi söylemek için frak giyer hazret, saatlerce aynı hareketlerle, kendisi olmasa da çalacak olan orkestrayı yönetir, ama hâlâ 15. yüzyılın havasını 6ttüriir. Neden, aman efendim, Batı'nın IBM'ini alalım, ama kiilturünu almayahm, musikisini almayalım, tek telli sazda kalalım. Tek telli sazda kalırsan tek telli olursun. Sonra birisi de çıkıyor, ben çoksesli Turk musikisi yapıyorum diyor. Çoksesli degil. çok insanlı musiki onun yaptığı. Kısacası kendimizi aldaııyonız." Mayısın biri. Gun, akşama doğru koşturuyor dolu dizgin. Cinnah'taki evinin salonunda, Atina'dan yeni dönen Ekrern Akurgal'ı dinliyorum büyük bir mutlulukla. Onu, böylesine hoşgörülü, açık düşünceli bir bilim adamını; içten, sıcak bir insanı tammanın verdiği mutlulukla... Daha Ekrem Akurgal'la karşılaşır karşılaşmaz keyifli bir söyleşiye dalacağımızı anlamış, ranat Ekrem Akurgal lamıştım aslında. Azıcık korkuyordum çunkü. Arkeoloji, yabancısı olduğum bir konuydu. Ev ödevimi yapmış, Akurgal'ın çalışmalanyla ilgili notlar almıştım gerçi; ama arkeoloji dışındaki konulara nasıl gireceğimi bilmiyordum. Önce ne istediğimi, bu konuşraayla neyi amaçladığımı sordu Ekrem Akurgal. Edebiyatçı olduğumu özellikle belirterek söyledim. Tamam, konuşuruz dedi. Önce ne içersiniz? Çay. kahve gibi bir sey mi, içki mi? Dogrusu, içki daha iyiydi. Yorgundum, üstelik akşam çöküyordu. Nasıl bir içki peki? Konyak? Elbette... Yedi yıldızlı Metaxa'dan da üstun konyağı kadehte görür görmez korku morku kalmadı bende. Karşılıklı konyaklarımızı yudumlarken de teybin düğmesine bastım. "Neden mi arkeolojivi sectim. Nedeni Ataturk. Hukukta okuyorum. Ebululâ gibi degerli hocalanmız var. Hukuku seviyorum. Se Haber Merkezi SUne, genel olarak toprak renginde, yassı, bir santim boyunda, pis kokulu bir böcektir. Özellikle Sovyetler Birliği, Türkiye ve lran'da tahıllara büyük zarar vermektedir. Sünenin ömrü bir yıl sürer. Ergin süne, kışı ağaçlıklarda ve bitki yaprakları al(Arkası 13. Sayfada) Sünenin zararları Üniversiteli Tayfun 21 yaşındaydı Boğaz Köprüsü'nden atladı tstanbul Haber Servisi tstanbul Üniversitesi Işletme Fa! kültesi öğrencisi ı bir genç dün sabaha karşı Bo[ ğaz Köprüsü'nden atlayarak ı yaşamına son verdi. İÜ Işletme Fakültesi 2. sınıf öğrencisi olan 21 yaşındaki Tayfun Baban önceki gece arkadaşlanyla geç vakitlere kadar Kulup Şamdan'da eğlendi ve aşın alkollü bir durumda arkadaşlan tarafından Göztepe'deki evine bırakıldı. Arkadaşlarının aynlmasından sonra evin önündeki 34 CDC 09 plakalı otomobillerini alan Tayfun Baban Boğaz Köprüsü'ne geldi ve aracı köprünün uzerinde durdurdu. Daha sonra korkulukları aşarak guvenlik görevlilerinin gözieri önünde kendisini boşluğa bıraktı. Tayfun Baban'ın, aynı fakültenin mühendislik bölümünde 1972 yılında öğretim görevlisi olarak çalışan babası, tnşaat Yüksek Mühendisi Ertan Baban, oğlunun intiharıyla ilgili olarak Cumhuriyet muhabirine şunlan söyledi: "Tayfun sporcu, neşeli arkadaş gruplan olan, hiçbir sorunu olduğunu sanmadığım bir çocuktu. Dersleri fevkalade iyi idi. Kız arkadaşı vardı. Polis ve görgii tanıklannın söylediğine göre atlayan benim oğlum. Terk edilen otomobil de bizim otomobil. Ama intihar etmesine anlam veremiyorum, böylesine neşeli bir çocuk hayatının bahannda yaşamına nasıl son verir anlamıvorum." Polis, intihar eden üniversite öğrencisinin cesedinin tüm çalışmalara karşın bulunamadığıru, intihar nedeninin ise araştınldığını belirtti. ın arkeolojik verilerden yola çıkarak ilk çağlarda Doğu ve Batı kültürleri arasındaki ılişki ve etkileşimi ortaya koymuş olmasıdır. Hitit, Urartu, Frikya, Lidya sanatlarının, kendi deyişiyle elini, ayağını, gözünu, burnunu yazan odur. Anadoiu sanatının oluşumunu sentezci bir görüşle açıklayan da. "Dünyada hiçbir uygaıiık, hiçbir kültür gökten zembille inmemiştir. Hiçbiri çevresinden ve geçmişinden kopamaz. Bunu yazmanızı rica ederim, dünyanın en büyük sanatı Yunan sanatıdır, kopamamıştır. Yunan sanatı, oranlanırsa, yüzde >etmiş Doğu'dan etkilenmiştir." Ekrem Akurgal'a göre Yunanlıların bilgilerinin çoğu, alfabeleri, felsefeleri, mitolojileri, hatta dinleri Hitit, Fenike etkisinde gelişmiştir. Anadolu'da yetişen Miletli Thales'in eski Mısır'dan, Mezopotamya'dan yararlandığını biliyoruz, ama bir gerçeği de kabul etmek gerek. "Yunanlılar iki üç yüzyıl içinde iki boyutlu Dogu kültüriinü üç boyutlu hale getiriyorlar. Ben hem eski Yunan'ın Doğu'dan aldığı etkileri gösterdim kitaplanmda, hem de onlann yaratıcıiıklannı. Yani ikinci boyuttan uçüncü boyuta geçişi objektif olarak ortaya koydum." Bu konuda Yunan tiyatrosunu örnek veriyor Ekrem Akurgal. Monologtan tragedyaya uzanan evrim sürecini... Plastik sanatlarda golgenin, ışığın, perspektifin bulunuşunu... Özgür düşüncenin, demokrasinin gelişimini... Astrolojinin astronomiye dönüşümünü... Ya biz, diyorum hemen. Bunu sorarken amacım, ev ödevini yapmış bir oğrencinin bilgiçliğıyle Türklslam sentezine, Batılılaşma konusuna getirmek sozü. Ekrem Akurgal'ın bu konudaki düşuncelerini biliyorum çünku. "Biz buraya geldigimiz zaman biı sentez yaptık. Orta Asya ögeleri bir, tran Arap öğeleri iki, eski Anadoiu uygarlıklan'uç; miras olarak önümüzde bulduğumuz, özellikle Bizans yoluyla gelen eski Yunan ve Roma uygarlıkları dört... Biz bunların sentezini yaptık. Aynca Türk Ishm sentezini İslam sanatının, Islam kulturunun en iyi, en parlak döneminde gerçekleştirdik. Ben İslam senlezine karşı değilim. O sentezi zamanında >apıp bitirdigimizi söylüyorum. Bugun bir sentez yapacaksak Doğu sentezi, tslam sentezi yapamayız. Çünku 15. yuzyıldan beri tran sıfırdır, Arap sıfırdır. 16. yüzyıldan beri biz de sıfırız. Biz Araplardan, tranlılardan alacağımızı tam zamaıunda aldık ve buyuk bir uygarlık meydana getirdik. Eğer bugün bir sentez soz konusuysa, bu Türk Avrupa sentezi olabilir. Atatürk'ün öngördüğü gibi Türk Batı sentezi." 1935'lerde şiiri, oyküvu deneyen Ekrem Akurgal, 1940'larda Ulus Gazetesi'nde, Ülkü'de yayımlanan yazılarında bu gorüşleri sa\ unmuş hep. Turk özünu yitirmeden A\rupalılaşmak... Kendi deyişiyle hayatının felsefcsi olmuş bu. Hatta bu yüzden adı Ga>ur Ekrem'e bile çıkmış. "Ataturk'e kadar biz A>rupanın yalnız teknigini almayı marifel saydık, nıhunu almaktan korktuk. Avnıpalılaşacağız, ama nasıl? Ataturk bunu altı ok içine sıkıştırdı. Dogmalar halinde de değil. Daima değişebilecek. gelişebilecek ilkeler halinde. Şimdi hâlâ Doğu Batı, Türklslam sentezi... Bir korku. aman gavur olmayalım. kimilerine göre en(ari>i çıkarıp pantolona donunce gavur olduk. Fesi cıkarip şapkayı gi>ince de. Hiç Hgisi >ok." Daha sonra Konya'daki Selçuklu eserlerine bakılmasını öneriyor Ekrem Akurgal. Pantolonlu. daha doğrusu saKarlı olduğumuz görulectktir orada. Arap etkisidir bize entariyi giydiren. Entariyi çıkarınca neden gavur olalım peki? Bir bakıma eski halimize dönmuş olmuyor muyuz? Hem sonra fesi de Fas'tan almadık mı? Kaldı ki Yunanlıların fes giymesi bizden eskidir. Anadolu'daki kimi kadın başlıkları da fese benzer. Hititlerden gelmedir bu. Kısacası... "Kılık kıyafetle aslımızı kaybetmeyiz biz. Yani şapkayı giyince Türklük elden gitmiyor. Ama Turkluğun elden gideceği >erler var. Eğer iyi çalışmasını bilmezsek Türkluk elden gider." Meta\alı akşam ara sıra çikolatayla tatlandınlarak sürüyor. 1940'lardaki Türk aydınlarının özelliklerini, o yıllarda daha geniş duşunceli olduklannı. kendi uzmanlık alanlannm dışındaki konularla, çeşitli branşlardaki kişilcrle de ilişki kurduklannı anlatnor Ekrem Akurgal. Nurullah Alaç'tan Tamburi Cemil ve Ruşen kam'a, Ahmet Kulsi Tecer'den Orhan Veli. Melih Cevdet \nda\ vo Okta> Rifat'a. Macil Gökberk ve Mazhar Fual İpşiroğlu'ndan Suut Kemal Yetkin ve Selahallin Batu'va amlarıvla bezeyerek bana da yaşatıyor o gunleri. " B e n " diyor bir ara Ekrem Akurgal, "Hiçbir zaman solcu olmadım. Hatta baslangıçla sola karsı bir soğukluğum bile vardı. Sonra zamanla çok güzel ilişkilerim oldu solcularia. Bugün de gerçekle sağ liberalim, ama sola da açığım." Uzaysal yapılar TRABZON (A A) tngiltere Surrey Üniversitesi inşaat mühendisliği öğretim üyesi ve Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Z.S. Makowski, Karadeniz Teknik Üniversitesi 'nde seri konferanslar verecek. KTÜ . Rektörlüğü 'nden yapılan açıklamaya göre, Prof. Makowski, "Uzaysal Yapılarda Yeni Gelişmeler", "Prefabrik Uzaysal Yapılardaki Bağlantı Sistemlerinde Gelişmeler" ve "Kuşaklı Kubbeler ve Yeni Üygulama örnekleri" konulu konferanslarmda, inşaat mühendisliği alanındaki son gelişmeler hakkında bilgi verecek. Konferanslar 67 ve 8 haziran günlerinde gerçekleşecek. Hilton'a 4 bin başvuru ANKARA (ANKA) Ankara'da açılacak Hilton Oteli'nde çahşmak üzere başvuranlann sayısı 4 bini buldu. Otelde çalıştırılacak personel sayısının 350 kişi olmastna karşın başvuru sayısının bu kadar yüksek olması, ücretlerin dolar üzerinden ödenecek olmasıyla açıklamyor. Başvuranlann tümünde tngilizce bilme önkoşulu aranıyor. Otelin açılışı 25 eylulde yapılacak. Ankara'nm Uçüncü beş yıldızlı oteli olacak Ankara Hilton Oteli, yaklaşık 38 milyon dolara mal oldu. Pekin ördekleri MAHMUDİYE (AA) Cumhurbaşkanı Kenan Evren 'e hediye olarak gönderilen, Pekin ördeklerinin deneme üretimi sürüyor. tlk kez Antalya'da Kepez Su Ürunleri tstasyonu 'nda deneme üretimi yapılan Pekin ördekleri, şimdi de Eskişehir 'in Çifteler ilçesindeki "Sakarbaşı Su Urünleri Üretim Merkezi"nde çoğaltılmaya çaltşılıyor. Su Urünleri Üretim Merkezi yetkilileri, üretimi arttırmak için gelecek yıl içinde üreticilere 2 bin 500 adet ördeğin satılmasının planlandığını, aynca bu ördeklerin ciğerlerinin kalp hastahklarına da iyi geldiğini belirttiler. *ÇIIUUrai MASALARI ARTIK YOK Istanbul'dakı, hep çınar'diye bilinen o asırlık kestane ağacının aitında artık masaiar sandalyeler yok. Ancak çay bahçesıni açmayanlara inat, ağacın dibinde, caminin duvarında, merdivenlerde oturup yorgunluk atyor yine insanlar.Tabıı adı seyyar olan.ama aslında epeydır oraları yazlık dükkânlara çevirmiş satıcılardan fırsat bulabilir1erse.(Fotoğraflar Erdoğan Köseoğlu) Oğrencileriıı ^Çınaraltı'na yasak Çınaraltı değişti. Hep çmar diye bilinen kestane ağacı bütün haşmetiyle yine kolkanat geriyor. Ancak üniversite öğrencilerinin geleneksel mekânı "açık hava kahvesi" yok oldu. ŞENAY KALKAN "...Bir akşam üstü/Çınaraltı'nda/bir güvercin/sordu kendi kendineADegişen ne/Sordum kendime/bir de güvercinlere/Çınaraltı'nda/bir akşamüstüADeğişen ne..." Refik Durbaş, yıllar once "yüzünde bembeyaz guvercinlerle" Çınaraltı'nda oturduğunda yazmıştı bu dizeleri. "Değişen ne?" diye soruyordu. O zaman da değişiyordu bir şeyler, şimdi de.. Iyiye ya da kötüye doğru.. İstense de istenmese de... Işte Çınaraltı da değişmişti. Hep çınar diye bilinen kestane ağacı bütun haşmetiyle yine kol kanat geriyordu, yine efil efildi ama "alö"? İşte asıl değişen orasıydı. Üniversite öğrencilerinin geleneksel mekânı "açık hava kahvesi" yok olmuştu. İlk ne zaman, kim düşünmüştü orada, ağaçlann üç beş masa, bir kaç sandalye atıp gelene geçene hep orada olana ya da hep oraya gidene bir rahatlık soluk aldırmayı? Bilinmiyor. Koku, belki Osmanlının ötesine Bizans'a kadar uzanan bir mekânı. Bir zamanlar Beyazıt Camii'nin duvarının dibine konulan kuçük taburclerde Yabya Kemal, Refi Ceval Ulunay, Orhan Kemal, İsmet Zeki Eyuboğlu oturup nargile içer, sanattan, edebiyattan söyleşirlerdi. Sonraları Selim İleri, Hulki Aktunç, Süreyya Berfe, Muzaffer Buyrukçu Çınaraltı'mn müdavimlerinden olmuştu. Cevat Çapan İngiliz Filolojisi'nde doçent, Murat Belge de asistanken kimi günler oğrencileri de ahp Çınaraltı'na gelir orada ders yapardı... Ya şimdi? Şimdi hep çınar diye bilinen o asırlık kestane ağacının altı boş. Boş dediysek masaiar, sandalyeler, yarenlik edenler, ders çalışanlar, sohbet edenler yok. Ama yine tıklım tıklım. Çay bahçesini açmayanlara inat, ağacın dibinde, caminin duvarında, merdivenlerin oturup yorgunluk atıp serinliyor yine de insanlar. Tabii adı seyyar olan ama aslında epeydir oraları yazlık dukkânlarına çevirmiş satıcılardaıı fırsat bulabiürlerse.. İyi hoş da Çınaraltı'nı Çınaraltı yapan bahçesi niye açılmaz, açtırılmaz? Çay bahçesinin işletmesini üç yıl önce eski Eminönu Belediye Başkam Tahir Aktaş'tan devralan Mustafa Karakaya da bilmiyor nedeni. "Belediyeyle aramızda noterde yapılmış bir sözleşme var. Bu sözleşme gereği ayda 2 milyon lira işgal parası ödüyorura. Ne anlaşma>a ters düşecek bir şe> yaptım ne de bir şikâyet var hakkımda. Neden izin vermiyorlar anlamadım" diyor. Eminonu'nün şimdiki Belediye Başkam Hikmet Bozanoğlu, "Ben" diyor, "göreve başladığım gün, 'belediyemiz sınırlarındaki her türlü işgali kaldıracağım' demiştim. Adamlar volu kapalıp para karşılığı oto park yapıyorlardı. Onları kaldırdım. Bu arada Çınaraltı'ndaki ve Ayasofya'nın onündeki çay bahçeleri de bu kajısama girdi. Her yeri vatandaşa açıyoruz. Gelip geçenler rahatça geçsin di>oruz." Mustafa Karakaya, gelip geçenlerin yolunu kesmeyi her şeyden once kendine yakıştıramıyor: "tsterlerse gelip, şu kadar >er yoldan geçenler için aynlacak. gerisini değerlendirin desinler. Ha> ha\. Kimileri de camiyi bahane etti. Camiden de 'ilgili makama' yazılmış memnunivetlerini, ça> bahçesinin açıtmasını istediklerini belirtir yazı var elimde. Çünkii biz çevreyi de kolluyorduk. Temizliğini yapıyorduk. Satıcıların insanlan rahatsız etmesini önlüyorduk. Butün sö>lenenler bahane. Başka bir şey var işin içinde, ama anlayamadık. Yoksa herkes istiyor çay bahçesinin açılmasını." Jenerik ilaca bakanltk karşı AKKARA (ANKA) Sağlık ve Sosyal Yardıın Bakanhğı, ilaç finnalan arasındaki reklama dayalı rekabeti önleyecek, fıyatları duşürecek "jenerik" adlı ilaç uretimine karşı çıktı. SSYB İlaç ve Eczacılık Genel Muduru Rıfat Öktem, bazı ilaç firınalanna gönderdiği yazıda, jenerik adla ilaç satışına bakanlığm karşı olduğunu bildirdi. Yazıda, firınalann jenerik adıyla çıkardıkları iiaçlarına en kısa sürede "ticari ad" bulmaları istendi. Yazıda fırmaya hitaben "ilaanıza konulınasını istediğinizi 5 özel adı oncelik sırasma göre bildiriniz" denildi. KONUK YAZAR Turistik degerler yok ohıyor ORHAN GÜNER (Yük.Mim., Turizm Bakanhğı Planlama Eski Genel Muduru) Son hukumet döneminde belediyelerin hem yetkileri arttı hem de gelirleri. Artık imar planlarını kendileri yapıp kendileri onaylıyor. Çok pratik yöntemler uyguluyorlar. Eskisi gibi uzun araştırmalarla vakit kaybedilmiyor. Mevzii imar planları ile her soruna çözum bulunuyor. İnşaat alanı, yapı yüksekliklerinde de vatandaşa oldukça cömert davranılıyor. Alt yapı hizmetlerinde de (Arkası 13. Sayfada) Yeni açılan tesislerin, diğer tesislerden yüksek maaşla eleman transfer etmesinin turizmi baltalayacağı, hizmet kalitesini düşüreceği belirtildi. B.ECEVİT ANTALYA Turizm sektöründe yatak sayısının artmasıyla eleman açığı da buyüyor. Yeni açılan tesislerin diğer tesislerden fazla maaş vererek yaptığı eleman transferi hızlandı. Bu olayların sonucunda, turizmin baltalanacağı, hizmetin kalitesinin gün geçtikçe azalacağı ve seyahat acentelerinin zor durumda kalacağı belirtildi. Antalya Talya ve Sera otellerinden 2025 kişilik gruplar, yeni kurulan ART Otel'e maaşlarına yüzde 50100 oranında zam alarak geçtiler. Talya Otel'den 25 kişilik ekibiyle yeni açılan ART Otel'e geçen restoran müdür yardımcısı Süleyraan Yarbaş, önceden eline 195 bin Tıırizmde eleman sıkıntısı lira geçtiğini, şimdi ise 400 bin liramn ustünde maaş aldığını belirterek, "Para bir noktada önemli değil. Önemli olan huzurlu bir çalışma ortamı. Buraya gelirken parayı da düşünmedik değil. Örneğin ben iki kat daha fazla para alıyorum. Diğer arkadaşiann da maaşlarına belli oranlarla zam geldi" dedi. Garson Veli Vural da Suleyman Yarbaş'ın ekibiyle transfer olanlardan. Vural'a soruyoruz: "Siz neden aynldınız geldiniz?" "Efendim, ekip olarak gidiyonız dedtter. Aldığımız para da Talya'dan iyi. Aslında parayı düşundüğümden degil de ekibi bozmamak için, arkadaşlan yalnız bırakınayayım diye geldim." Suleyman Yarbaş, özellikle garson olarak çalışanların aldıkları ücretin, çalışmalarının karşılığı olmadığını, maaşların daha da artması gerektiğini sozlerine ekledi. Sera Otel'den 20 kişilik bir ekiple birlikte gelen Güngör Kuru, 7 yıldan beri garsonluk yaptığını bclirterek "Benim maaşıma fazia zam gelmedi. 50 bin lira kadar bir artış oldu. Ancak işyerinde yılbaşında verdikleri sözleri yerine getirmediler. Buradan de teklif gelince düşünmeden geldim" dedi. Talya Oteli Muduru Gunaç Gurkaynak, turizm işkolunun işçisinin bir yasayla belirlenmesi gerektiğini söyledi. Gürkaynak, "Bölgemizde ve Türkiye'de yatak sayısı gunden gune artıyor. Dolayısıyla eleman gereksinimi de artıyor. Ancak eleman açığı abartılıyor. Bence bir insanın özellikle komi ve garson kesiminde guler yüz göstermesi veya 'Buyrun ne ıstediniz?' demesi için okula gitmesine gerek yok" diye konuştu. BAE'den resmi konuk ANKARA (AA) BAE Genelkunnay Başkam Tümgeneral M. Saeed Al Badi Al Dhahri, Genelkurmay Başkam Orgeneral Necip Torumtay'm resmi konuğu olarak dün Ankara'ya geldi. Konuk Genelkurmay Başkam'm Esenboğa Havaalanı'nda Genelkurmay Başkam Orgeneral Necip Torumtay, Ankara Garnizon Komutanı Orgeneral Cemil Mete ve öteki yetkililer karşıladı. Ankara'daki resmi ziyaretlerine bugun başlayacak olan Tümgeneral M. Saeed Al Badi Al Dhahri, Anıtkabir'i zivaret edecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle