Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 HAZİRAN 1988 * • • • HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/13 Güneydoğu'dan (4) (Baştarafı I. Sayfada) Zaman, zaten kendiliğinden, bu gerçeğin kaçınılmazlığını kanıtlayacaktır Bu yöre insanının, Türk ulusunun eşit ve ayrılmaz bir parçası olduğu. kendisine daha çok hissettirilmelidir. Bunun da yolu sadece ekonomik ve toplumsal değil, aynı zamanda küttürel gelişmede yatmaktadır. • 1984 yılından bu yana yaşanmakta olan olaya gitgide daha nesnel ve serinkanlı yaklaşılmaya başlandığı izlenımini edindik. Soruna ilişkin çözümün askeri, ekonomik, siyasal ve kültürel boyutlarının birlikte ele alındığını gördük. PKK terörünün bölgede 'toplu isyan'a yol açmasının tam bir hayal olduğu haklı oiarak belirtiliyor. Ancak son derece dağınık yerleşim düzeni yüzünden PKK'nın katliamlarının daha süreceği de gözden uzak tutulmuyor. Genel kanı, PKK'nın girtikçe daha çok gerıletildiği yönünde. Bunda gerçek payı var. • Birtakım ayrılıkçı oyunlarla, terörle bu ülkeyi bölebileceklerini sananlar varsa, düş gördüklerini bilmelidirler. Onlar, sadece bazı dış güçlerın piyonlarıdırlar. Tek görevleri ise, o dış odaklar adına Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak ve kalkınma için seferber edeceği enerjisini başka alanlarda harcatmaktır. Türkiye'nin bu gibi oyunların üstesinden gelecek güç ve deneyim birikimi olduğuna inanıyoruz. Bunun gibi, çok sesli uyumu içeren ulusal birliğın ve ülkemizin bütünlüğünün ancak demokrasi potasında korunup güçleneceğine de inanmaktayız. Bu çizgiye aykırı yaklaşımlar, son tahlilde, en istemediğimiz odakların değirmenine su taşıyacaktır. Bu noktayı akhmızdan hiç çıkarmayalım. (BİTTİ) Daha çok yardım değil, daha çok (Baştarafı 1. Sayfada) DenktaşVasiliu zirvesinin de 10 temmuzda Cenevre'de gerçekleşeceğini açıkladı Başbakan Özal, BM silahsızlandırma özel toplantısında yaptığı konuşmada, "Türkiye silahsızlandırmaya önem vermekte, ancak jeopolitik konumu nedeniyle giivenliğinin ciddi şekilde tehdit altında kaldığını da hatırda tutması gerekmektedir" dedi. Başbakan, New York'ta gazetecilerin sorulannı cevaplarken FMS kredileri ve ordunun modernizasyonu ile ilgili oiarak "Daha çok yardım değil, ABD ile daha çok ücaret imkânı istiyoruz" dedi. Özal, toplantıya geldiği sırada kapıda gazetecilerin sorularını yanıtlarken Kıbns Rum lideri Yeorgios Vasiliu ile görüşmeyeceğini söyledi, "Öyle bir göriişme yok" dedi. Özal, BM'deki dünkü toplantı" da yaptığı konuşmada, Türkiye'nin güvenliğiyle ilgili oiarak şunları söyledi: "Silahsızlanmanın önemini değerlendirirken Türkiye, jeopolitik konumu nedeniyle tarihi bakımdan giivenliğine yönelik ciddi lehditlerie karşı karşıya kaldığını da hatırda tutacaktır. Türkiye, Avnıpa ile Asya arasında dünvadaki en büyük askeri güçlerin ve silahlann toplandığı bölgenin bitişiginde bulunmaktadır. Ote yandan Türkiye, maalesef silahlı çatışmalann sürdüğu istikrarsız bir bolge olan Ortadoğu ile de sınırdaşbr. Bu nedenlerle, cografi konumumbzu da dikkate alarak silahlann kontrolü ve silahsızlanma alanında, herhangi bir ülkenin veya ülke gnıbunun tek başına ya da ortak güvenliğini azaltmadan, dengeli ve denetlenebilir onlemlere donüştüriılebilecek girişimleri deslekliyonız." Başbakan, Belgrad'da yapılan Balkan ülkeleri toplantısını örnek gösterip bütün komşu ülkelerle sorunlann diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğine de işaret etti: "Yunanistan'ın yakın zamanda aynı yaklaşımı benimsemiş olması ve iki ülke başbakanının bütün ikili sorunlann çözümü için bir mekanizma kurmayı başarmış olmaları, memnunluk vericidir. TürkBulgar ilişkilerinin normalleştirilmesini engelleyen bazı sorunlann da Belgrad protokolünün imzalanmasından sonra başlatılan benzer bir diyalog süreciyle çöziilebileceğini ümil ediyonız. İkili ilişkilerin geliştirilmesinin ve belirii sorunlann çözülmesinin, ikili ve bölgesel düzeyde çok yonlü bir işbirliğinin geliştirilmesini olumlu şekilde etkileyeceği inancındayız." Türkiye'nin Körfez Savaşı'nın sona ermesini içtenlikle dilediğini söyleyen özal, konuyu daha sonra ABD'nin izlediği bölgesel duzenlemeler anlayışına getirerek bunu eleştirdi. Başbakan, "Akdeniz ile Avrupa'nın güvenligi arasında bir bağlantı bulunduğunu dikkate almakla birlikte, Avnıpa'daki hassas global stratejik dengenin gözden uzak tutulmaması gerekir. Bu denge o kadar hassastır ki bölgesel düzenlemeler peşinde koşmak bu ilişkiye zarar verebilir" ifadesini kullandı. Türkiye'nin konvansiyonel dengesizlikten ciddi biçimde rahatsızlık duyduğunu anlatan Özal, "Şimdi dikkatler, iki ittifak sisleminin konvansiyonel kuvvetleri arasındaki dengesizliklere yönelmektedir. Konvansiyonel dengesizliğin, bolünmi's Avnıpa'daki en belirgin istikrarsızlık unsurlarından biri ve güvenlik endişelerimizin başlıca kaynağı olduğu, kimse için sır değildir. INF Antlaşması'ndan sonra Avnıpa'daki konvansiyonel güç ilişkisini yeniden kurmak, her zamankinden daha hayati hale gelmiştir" dedi. Başbakan, konuşmasının son bolümünde kimyasal silahlan yasaklayacak uluslararası bir sözleşme haarlanması gerektiğini de dile getirdi. Özal dün öğleden sonra Rum Ortodoks Kiliseleri Başpatriği Yakovas ile görüştü. Yakovas bu görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, Türkiye'nin iyi niyet jesti oiarak Atina doruğundan sonra asker çekebileceğini söyledi. Yakovas Özal'ın kendisine görüşmede bundan bahsettiğini söyledi ve "Atina zirvesinden sonra olabilir" dedi. Nüanslı cümlelerle "ama sayıdan bahsedilmedi" diye konuşan Yakovas, bir soru üzerine, DenktaşVasiliu görüşmesinin 10 temmuzda Cenevre'de olacağım açıkladı. Papandreu, Özal, Vasiliu veDenktaş dörtlü zirvesi için de çaba harcadığım da sözlerine ekledi. Özal dün aynca, BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar ile görüştü. Özal, görüşmeden çıktıktan sonra Genel Sekreter'in çabalannı desteklediğinı bildirdi ve "Asker çekilmesi, ancak bir anlaşmaya vanldığında, bu anlaşma gereğince yapılır" dedi. Verilen bilgiye gore, Genel Sekreter, Özal'a, DenktaşVasiliu zirvesinin gerçekleştirilmesi için yardımlarından ötüru teşekkür etti. Turk heyetinden Nabi Şensoy'un açıklamasına göre görüşmede ele alınan diğer konu da IranIrak savaşı idi. Aynca Kıbrısta oldürülen onbaşı ile ilgili Banş Gücü'ne yönelik şikâyetin Genel Sekreter'e iletildiğini, Genel Sekreter'in de arastırma sonuçlanıncaya değin, bu konuda bir tutum almayacağını belirttiği kaydedildi. BM Genel Sekreteri Cuellar, bu görüşmeden önce Yunanistan Dışişleri Bakanı Papulias ile göruştii. Papulias göruşme çıkışında Özal'ın Atina ziyareti sırasında Kıbns'tan askerlerin çekilmesi için bir zaman cetveli konusunun görüşuleceğini belirtti, ancak Nabi Şensoy böyle bir takvimin söz konusu olmadığını söyledi. Başbakan özal, aynca eski Dışişleri Bakanı Alexander Haig ile ve Bulgar Dışişleri Bakanı Peter Mladenov ile görüştü, akşam da iş konseyinin davetiisi oiarak işadamlarıyla yemek yedi. UGUR MUMCU GOZLEM Antrenmana Işçilerin pasif direnîşi (BaşMrafi Sporda) tu... Yıldız futbolcu, Küppers gibi vurdumduymazlıktan girmiyordu cezaevine. Suç açıkça soygundu. Nasıl mı? Kraus, antrenmana gideceği yerde kafası bozuluyor iki arkadaşıyla birlikte Essen'deki bir süpermarketi ellerinde makineli tüfeklerle soymaya kalkışıyordu. Bu soygunda ganimet 3 bin marktı ve tabii sonunda 6 ay hapis. Ama Kraus'a bu ceza yeterli olmamıştı. Cezaevinden çıktıktan hemen sonra bir banka kasasına dikmiş gözlerini. Bu kez ganimet 25 bin marktı tabii cezası da 3 yıl... Otto Rehhagel ve Uwe Klimaschefski'nin yaptıkları, Kraus'kiler yanında gerçi hafif kalıyordu ama yine de bir rezalete yol açıyordu. Lokantada karınlannı doyuran bu iki futbolcu, diğer masalara kuşüzümü atarak biraz eğlenmeyi ummuşlard'ı, ancak dekolte giysili bir bayanın göğüs:rine giren kuşüzümleri, bir anda lokanıanın kanşmasına yetmişti. Ünlü futbolcu Uwe Klimaschefski, antrenörlük yaşamına başladıktan sonra antrenmanda yaptığı bir olay futbol sevmezlerin de kendisini tanımalarına yetiyordu. Antrenmanda saha bekçisine kızan Klimaschefski onu kıskıvrak yakalıyor, kale direğine bağlıyordu. Gerekçesi ise antrenman yapan takımının canlı bir hedefe şut atmasıydı. 100 bin mark karşılığı bir iddia uğruna sakallanm kesen unlü futbolcu Paul Breitner'in ardından "Erkekler gazoz içmez" diyen içkisever hakem Wolf Dieter Ahlenfelder'in yarattığı ilginç bir olayla Alman futbol ligindeki gezimizi noktalayalım: BremenHannover karşılaşmasını yöneten Ahlenfelder, maçın 30. dakikasında çaldığı bir düdükle herkesi şaşırtıyordu. Hakeme göre ilk yarı tamamlanmıştı. (Baştarafı I. Sayfada) in tzmir'de belediye başkanlan ile imzalanmış olan toplusözleşmelerin geri alınmasını istediği öğrenildi. Petroltş'in yabancı şirketlerle olan toplusözleşme uyuşmazlığında kilit olabilecek Shell işvereni ile yapüan görüşme de olumsuz kesildi. lşverenlerin pasif direnişlere son verilmesini isteyen çeşitli girişimleri ise "sorunlar için somut adımfar atılmadıkça yanıt verilmeyeceği" gerekçesi ile geri çevrildi. lşçiler, Petkim'de eyieralerini sürdüreceklerini açıklarken, Aliağa işçileri, gerekirse daha etkin eylemleri bulup yaşama geçireceklerini bildirdiler. Belediyelş Sendikası Başkanı Hüseyin Pala 51 bin işçiyi kapsayan 4 büyük kentin belediyelerindeki uyuşmazuğa ilişkin gelişmelerin olumsuz olduğunu açıkladı. Pala, işveren sendikası TÜHİS ile önceki gün yapılan görüşmede de hiçbir olumlu adım atılamadığına, aksine olumsuz gelişmenin olduğuna işaret etti. TÜHÎS'in Izmir Belediyesi ile yaptıkları anlaşmayı, "standardın üzerinde zam alındığı" gerekçesiyle geri almalarını istediğini belirtti. Öte yandan, tstanbul'da bulunan Devlet Bakanı Kâzıın Oksay, bir soru üzerine direnişe geçici olarak son verilen TPAO'da skala anlaşmazhğı ile ilgili oiarak şunları söyledi: "Bizim arkadaşlanmıza tavsiyemiz şu olmuştu: Ücret skalalannı belirierken asgari iicrel komisyonunun çalışmalannı sonuçlandırmasını bekle>in. Böylece hem sizin yaptığınız işletmeye yarar sağlasın hem de bundan faydalanacak olan insanlar ellerinc geçecek bu ek imkânla o çalışmadan memnun kalsın. Ama bu arada bildiğiniz gelişmeler oldu. Konu tekrar göriişüldiı ve sendikayla mutabakata vanldı. Aliağa'da tzmir Cumhuriyet Ege Bürosu'nun haberinde Aliağa Petkim tesislerinde işçilerin grev yasağına karşı başlattığı eylemlerin sürdüğu belirtildi. Dün de sürekli viziteye çıkan ve fazla mesai yapmayan işçiler, "Gerekirse grevden daha etkin yontemler bulur yaşama geçiririz" dediler. îşçiler ve sendika yöneticileri dünden itibaren Uluslararası Çalışma örgütu'ne mektup ve telgraflar göndermeye başladılar. Batman'da Batman muhabirimizin haberine göre petrol işçilerinin pasif direnişleri gün geçtikçe yoğunlaşırken Shelı işçilerinin Diyarbakır'daki 20 günlük direnişlerinin şirketi 19 milyar liralık zarara uğrattığı acıklandı. Batman'da Tüpraş, Mobil ve TPAO işçilerinin de 4 günden bu yana surdürdükleri direniş sonucu bölgede petrol üretiminin önemli ölçüde düştüğü bildirildi. Ecevit'e saldırı CH1CAGO (Cumhuriyet) Eski başbakanlardan Bülent Ecevit, dün ABD'de bir grup Rum ve Yunan asıllı Amerikalıların saldırısına uğradı, olay sırasında tartaklanan Ecevit ve eşi, yara almadan kurtuldu. Bir süredir ABD'de bulunan Bülent Ecevit, dün Michigan Üniversitesi'nde bir konferans verdi, Rumların gösterisi, Ecevit daha üniversiteye gelmeden başladı. Sayılan 100 kadar olduğu sanılan bir grup gösterici, ellerinde Türkiye aleyhinde pankartlar olduğu halde önce Ecevit'in girmesini engellemek istedi. Bunu başaramayınca içeride bulunan diğer Rumların da Ecevit'e konferans sırasında laf attıklan ve çeşitli sorular yönelttikleri bildirildi. Ecevit, Türkiye'deki politik gelişmeleri anlattığı konuşmasından sonra dışarıya çıktığında yine aynı grubun saldırısı ile karşılaştı. Çeşitli slogan atan Rumlar, bu kez Michigan Üniversitesi'nin Lansing'deki kampusunda Türk grubu cember altına aldı ve itmeye basladı, bu sırada Ecevit'in bulunduğu otomobil de 30 kadar saldır Turiznı bölge valiligî kııruluyor NEW YORK (AA) Başbakan Turgut özal, Antalya'dan Muğlaya uzanan yörenin turizm varlığının korunması ve çalışmaların koordinasyonu için bölge valiliği kurulacağını açıkladı. BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmadan sonra özel salonda gazetecilerle sohbet eden Başbakan, turizm bölge valisinin yakında atanacağını söyledi. gan tarafından kuşatıldı, bunlardan bir kısmı arabaya yüklenirken yumruk ve tekme attı ve sopa fırlattı, ancak Türk öğrencilerin yardımıyla Ecevitler'in otomobili olay yerinden uzaklaştı. Chicago Başkonsolosu Candan Azer, Ecevit'in öğrencilere hitap ettiğini, konuşmasının Kıbrıs ve Yunanistan ile ilgili olmadığını, ancak dinleyiciler arasında bulunan çok sayıda Rum ve Yunan asıllı göstericinin Kıbrıs ve Yunanistan'la ilgili soru sorduklarını bildirdi. Azer, "Özellikle Türkleri işgalci göstermek istemişler, Sayın Ecevil bunlara gereken cevaplan vermiş. Makarios'un 'Kıbns Türklerin değil, Yunan askerinin isgali altındadır' şeklindeki sözlerine atıfla bulunmuş" dedi. Azer, kendisine ulaşan bilgiye gore, Bülent Ecevit'in bu yanıtı üzerine ortalığın gerginleştiğini, soz konusu gençlerin Ecevitler'in üzerine yurüdüğünu, Ecevit ve eşinin daha sonra salondan çıktığım, ancak o sırada çevreden otobüslerle getirilen göstericilerin Ecevit ve eşini tartakladığını bildirdi. (Baştarafı 1. Sayfada) Altaylı bir eski MİT görevlisiydi. MHP'nin yayın organı Hergün Gazetesi'nin Genel Yayın Müdürlüğü ve Başyazarlığını yapan Altaylı'nm Alman İstihbarat Örgütü BND'nin Türkiye sorumlusu Dr. Kannapin ile yakın ilişkiler kurmuştur. Bu ilişkiler, Attaylı'nın Türkeş'e yazdığı mektuplarla kanıtlanmıştır. Altaylı, uzun yıllar Türkiye'de çalıştıktan sonra Bonn'a yerleşen Özbek kökenli CIA görevlisi Ruzi Nazar ile de yakın ilişkiler kurmuştur. Bu ilişkilerin niteliğini ve amacını Attaylı'mn Türkeş'e yazdığı mektuplarda bulmak olasıdır. Bu mektuplar, Ankara Sıkıyönetim Komutanhğı askeri mahkemesinde "MHP ve yan kuruiuşları" ile ilgili dava klasöıieri arasındadır. İsteyen, bu klasörleri açar; bu mektupları bulur ve okur. Enver Altaylı, Frankfurt'ta ticaret ile uğraşıyor. Frankfurt'ta, Eden Str.'de süpermarketi ve öteki şirketleri ile Altaylı, kısa sürede Avruça'daki zengin Türkler arasına katılmıştır. Avrupa Ülkücü Türk Federasyonu'nun eski başkanlarından biri Lokman Kondakçı'du. Kondakçı, bu gorevde bulunduktan sonra ülkücülerden kopmuş ve Ecevit hükümetinin İçişleri Bakanı Guneş'e Türk Federasyonu ve Türkeş ile ilgili ilginç açıklamalarda bulunmuştur. Son yıllarda basında "fındık kralı" oiarak adı geçen Kondakçı'nın açıklamaları, MHP dosyaları arasındadır. Kondakçı, şu anda gece kulüplerinde sık sık görünen zengin bir dışsatımcıdır. Musa Serdar Çelebi, Avrupa'daki ülkücü hareketi toparlamak için Türkiye'den gönderilmiş ve Çelebi kısa sürede bu örgütleme çalışmalarında başarı göstermiştir. Papa suikastı davasına da adı karışan Çelebi, uzunca bir süre italya'da tutuklu kalmış; yargılama sonunda kanıt yetersizliğinden aklanmıştır. Alpaslan Türkeş'in, Federal Almanva'da Ülkücü Türk Federasyonu aracılığı ile üç ayrı bankada açtırdığı özel hesabı bulunmaktadır. Türkeş'in AJmanya'daki özel banka hesap numaraiarını verelim: Commorzbank, Konto nr. 6375828/90 6000 Frankfurt/Main 1. Deutsche Bank, Köln Konto nr. 3673852 BFC (Bank Fur Gemenwirtachaft, Kon nr. 10243246 Türkeş'in Türkiye'deki bütün malvariığına (Ankara Bahçelievler'deki parti binası, İzmir MHP il binası, İstanbul Serencebey'de kat, Yakacık'ta köşk, İstanbul'da arsa, İzmir Gümuldür'de ev, Eskişehir'de bir bina, Ankara'da bir arsa, iki daire, dört araba, 20 milyon para) el konmuştu. Türkeşrın yurtdışındaki paraları tabii bu zoralım dışında tutulmuştu. Çelebi, Papa suikastı davasından salıverildikten sonra Türkeş ile ilişkisini kesti. Geçen aylarda Federal Almanya'ya giden Türkeş'in Çe/eb/yi suçlayan bir demeci de basında yayımlandı. Türkeş'e bir zamanlar "evladınız" diye mektuplar yazan Çelebi, ne olmuş da eski liderinden bu kadar sogumuştu? Ne olmuştu da Çelebi, Ülkücü Türk Federasyonu'ndan ayrılıp "Türkislam Biıiiği" adıyla yeni bir örgüt kurma gereğini duymuştu? Türkeşîn yurtdışındaki mali ilişkilerini yüruten Halil Tirelı ve Necati Uyyuröldürüldüler, Enver Altaylı, iş yaşamına daldı. Lokman Kondakçı, Türkeş ile ilgili açıklamalarda bulunduktan sonra fındık dışsatımında krallığını ilan etti. Çelebi de Papa suikastı davasından sonra Türkeş\en ve Avrupa Ülkücü Türk Federasyonu'ndan ayrıldı. Geçen ay, Türkislam Biriiği Çeteö/'nin başkanlığında toplandı. Bu toplantıya, ANAP içinde "Hareketçiler" diye bilinen "eski ülkücüler" katıldı. MÇP Genel Başkanı Türkeş Avrupa'daki ülkücüleri kendi denetiminde tutabilmek için Belçika'da "Türk Federasyonu'nu topluyor. Eski ülkücüler arasında ilginç bir kapışma sürüyor. Bu kapışmanın nedenleri arasında "mali ilişkiler" de var mıdır? Könunun en can alıcı yanı da budur herhalde... Yere düşene kadar Sabah kahvaltıdasınız. Yumurtanız masadan yuvarlandı. Yere düşünceye kadar ne kadar süre geçer? Çok kısa bir süre. Çoğu kez yakalamaya zamamnız olmaz bile! İşte bu kadar kısa bir sürede bir Türk üniversite görevlisi, IBM tuşlanna basarak Sorbonne Lniversite Kütüphanesi'ndeki ekonomi literatürüne ulaşabilmektedir. IBM'in katkısı ve teknik desteğiyle Türk üniversiteleri, Avrupa ülkelerindeki 20'yi aşkın üniversite ve bilimsel araştırma kurumuna bilgisayar ağıyla bağlanmışlardır. Artık üniversitelerimiz Avrupa'yla bilgi, program, belge alış verişlerini çok kısa bir sürede yapabilmekte, bilgi bankalarına, kütüphanelere, bilimsel uygulamalara ve araştırmalara "anındabir yumurta masadan yere düşerken geçen sürede^ erişebilmektedir. IBM hep daha kısa sürede, daha çok bilgiye erişmeyi ve daha çok bilgi işlemeyi amaçlamıştır. IBM elli yıldır Türkiye'de yaşamımızı kolaylaştırıyor. >.... T u R I •' E » .. ' D E