19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 HAZİRAN 1988 HABERLER CUMHURİYET/11 Kartal Demirağ'ın üzerinden çıkan not ' Ya ben, ya Özal ölecek' Kartal Demirağ'ın üzerinden "Ya ben, ya Özal ölecek"yazılı bir kâğıt çıktı. Kartal'ın not defterindeki isimlerle ilgili soruşturma sürüyor. Adana'daki iki kişi notlara göre gözaltına alındı. ANKARA (Cumhuriytt Bürosn) Başbakan Turgut Özal'a, ANAP Büyük Kongresi'nde tabanca ile ateş ederek öldürme girişiminde bulunan Kartal Demirağ1 ın ilişkilerini gün ışıgına çıkartmak için başlatılan soruşturma yakın tarihin en geniş polis ve savcıhk soruşturmasına dönuştü. Saldırgan Kartal'ın, "KüUhya 2 yıllık Eğitim Enstitüsü"ndeki öğrencilik yıllarından başlayıp memleketi olan Dazkın ilçesini ve daha sonra görev yaptığı ya da çeşitli nedenlerle bulunduğu 10 ayrı ili kapsayan çok geniş çapta emniyet ve savcıhk soruşturması yapılıyor. Her türlü tanık, belge ve dosyanın değerlendirildiği bu illerde ifade ve bilgilerine başvurmak üzere birçok kişi Ankara'ya getirildi. Ankara'daki araştırmalar 'Ikinci silah üçüncü mermi" arayışında ve saldırganın cezaevinden kaçtıktan sonraki yaklaşık beş aylık yaşamı üzerinde yoğunlaşıyor. Bu arada Demirağ'ın banka hesaplarının olup olmadığı da araştırıhyor. Kartal Demirağ'ın sağlık durumunun iyi olduğu belirtilirken olaydan sonra cebinden çıkan bir kâğıt parçasında "Ya Özal, ya ben öleceğiz" sözcüğünün yazılı olduğunun görüldüğü öğrenildi. da bulunmadığını söylediler. Demirağ'ın sağ kplundaki kurşunun bir santim içeride olduğu bildiriliyor. Bu arada dün sabah İçişleri Bakanı Mustafa Kalemli başkanlığında bir değerlendirme toplantısı yapıldi. Toplantıya, Emniyet Genel Müdürü, Ankara Valisi ve diğer ilgililer katıldılar. Vali Bedük, daha sonra Numune Hastanesi'ne geldi ve Başhekim Yakup Ansan ile birlikte suikastcının bulunduğu kata çıktı. Vali çıkarken "DGM karan gereği hiçbir açıklama yapamayacaRinı" söyledi ve sanığı görmediğini ileri sürdu. tlk ifadenin tam metni "Ben Afyon Dazkın ilçesinde siyasi yönii olmayan bir kız meselesinden dolayı 198S yılında adam öldürmeye tam teşebbüs suçundan 10 yıla hüküm giymiştim. Bu cezamı Dalaman Van Açık Cezaevi'nde infaz etmekte iken 56 ay kadar önce cezaevinden firar ettim. Yukanda da söyledi|im gibi bcn eğitim enstitıisü mezunuyum. Çanakkale, Adıyaman'da Muğla ve en son olarak da K»rs ili Ardahan ilçesi Çağlayık köyunde ilkokul öğretmeni olarak görev yaptım. Tabminen 5 yıllık devlet memurlugu görevim vardır. 1985 senesinde bu kız meselesinden dolayı adam öldürmeye teşebbüs olayı olunca memuriyel hayatım kesildi, cezaevine girdim. Öğrenci iken açık söylemem gerekirse Ülkucii hareketlerin içerisinde bolundum. Bende psikolojik yapı olarak olaylann iizerine gitme, öne aülma gibi bir haled ruhiye vardır. Buna engel olmak istememe rağmen fikren ve ruhcn sahip olamadım. Hayat hikâyemi dzetlemem gerekirse 1980 yılında Sayın Kenan Evren'in yönetime el koyması ile olaylar kesildi. Ben de rahatladık düşüncesiyte memuriyet görevime rahathkla devam ediyordum. 1985 yüında Ardahan Çağlayık köyünde görev yaparken görevim gereği bir kısım öğrencileri dövdüğüm nedenle veliler tarafından ve köy halkı tarafından rahatsız edilmeye ve evimde sıkıştırılmaya başladım, fakat aldınş etmiyor, görevirae devam ediyordum. Yaz tatilinde Dazkın'ya geldiğimde bir gece düğüne gitmıştim. Orada Abdullah Şengül isimli bir kişi karşıma çıktı, bana küfür etti. Birbirimizle dövüştük, bıçakla üzerime saldırdı. Bu boğuşma sırasında onun elindeki bıçağı o bana vuracakken ben elime geçirdim. Ona bir yerinden vurdum. Bu olayla ilgili olarak Dinar Ağır Ceza Mahkemesi'nde »argılandım. Söylediğim gibi adam öldürmeye tam teşebbüs suçundan 10 yıla hüküm giydim, onu infaz ediyordum. Dinar Kapalı Cezaevi'nde cezamı infaz ederken, gerek tek tip elbiseler olsun, gerekse içerde idarenin bazı baskıları olsun bundan dolayı ruhen kısmen bozuldum. Sonra talebim üzerine içerdeki iyi hallıliğim de nazara alınarak açık cezaevine gitmeye hak kazandım. Ancak cezaevine girmeden önce mutlak surette cezaevinden kaçmayı kafama koymuştum. Dalaman Cezaevi'nde 3 gece kadar kaldıktan sonra 3. gece saat 21.00 sıralarında Dalaman'dan firar ettim. Fethiye ilçesine geldim. Fethiye'de bir pansiyonda bir gün kaldım, oradan da Antalya'ya geçtim, daha önce yanımda kaçacağımı bildiğim paralar vardı. Tahminen 600.000 lira kadardı. Antalya'da bir gün kaldıktan sonra bir kamyonla tzmir'e geçtim. Izmir'de ismini bilmediğim otelde iki gün kadar kaldım. tzmır'de kafamda öğrenci olayları sırasında edindiğim, ancak hiçbir olayda kullanmadığım silahımı sakladığım yerden almak için geceleyin Dazkın'ya gittim. Dazkın'nın dışında Alaboz mıntıkasında bahçemizde ceviz ağacının dibine sakladığım yerden lngliz Star tabancamı oradan aldım. Hiçbir kimseye görünmeden, ailemi dahi görmemek suretiyle Dazkm'dan sabaha karşı aynldım. Bir otobüsle Burdur'a geçtim. Burdur'da biraz gezdikten sonra yine Antalya'ya geçtim. Antalyada da biraz kaldım. Ne kadar kaldığımı hatırlayamıyorum. Oradan Adana'ya geçtim, Adana'da da otellerde kaldım. Gittikçe param azalıyordu. Adana'da 400.000 liraya yakın param kaldı. Kendim kısmen sinir hastasıydım. Bu, bende devam ediyordu. Vücudumda midemde ulser mevcuttu, boğazım faranjittir. Bacaklanm romatizmalı. Bu psikolojik bunalım içerisindeydim, bunların birikimi bende ruh bozukluğu yarattı, intihar etmeyi kafama koydum. Sakladığım yerden aldığım tabancamla otel odasında kendi kendime intihar etmek istedim. Ancak insan canına kıyamıyor, muvaffak olamadığım bu psikolojik ruh âlemi içerisinde bari biraz Kuran okuyum, Allah'a yalvarayım bana yardımcı olur diye düşündüm. Çıktım dolaşırken gazetelerden okudum ve televizyondan edindiğim intiba ile Ankara'da spor salonunda Anavatan Panisi Kurultayı'nın yapılacağını öğrendim. Ankara'ya gideyim. Anavatan Partisi Grup Toplantısı'na girerim. Kürsüde Başbakan konuşurken, ona doğru ateş edeyim. Bu arada nasıl olsa etraf tedbirlidir, kalabalıktır. Kullandığım silahla o arada öldürebilirsem kendimi öldüreyim, öldüremezsem nasıl olsa etraftan polisler ateş eder beni vurur, öldürürler diye düşündüm. Bu psikoz altında hareketimi gerçekleştirdim. Ancak benim silahım tutukluk yapınca ve ayrıca da ateş eder etmez yan taraftan bana herhalde koluma veya elime kurşun geldi, isabet etti ki, sanki silahı tuttuğum elim felç olmuş vaziyete girdi. Silah elimden düştü. Şayet elimden vurulmasaydım, karşıya ateş ettikten sonra kendimi öldürecektim. Bunu böyle planlamıştım. Cezaevinden firar edip Adana'ya geldikten sonra Balçalı Üniversitesi Hastanesi'ne gittim. Hatta orada kayıtlarım da vardır. Hayati Ipek adında sahte kimlikle röntgenlerimi çektirdim. Bana sonuçta doktorlar sinirsel durumla ilgili ilaçlar verdiler. Ben, doktorlara midemde ülser vardır, bana ilaç vermeyin yutamıyorum diye söyledim. Buna rağmen gelişigüzel ilaçlar veriliyor, bu arada kendi hafızamda da bir gerileme başladı. Kafam bazen gelip gidiyor, bir an başıma bir ağırlık çöküyor. Bu hastalıklardan bir türlü kurtulamadım. En sonunda ölümümün yukanda izah ettiğim ve planladığım senaryo içerisinde olmasını düşiındüm. Yine de muvaffak olamadım. DGM savcılığı ve polis, son yılların en geniş soruşturmasını yapıyor. Kartal'ın firar ettikten sonra kaldığı iller ve öğrenciliğinden itibaren ilişkide bulunduğu herkes incelemeye alındı. di. Keşif sırasında saldırı girişiminin yeniden ranlandınldığı, tabanın kontrol edildiğj ve sıralann altlarına bakıldığı öğrenildi. Ankara DGM Savcısı Nusret Demiral, incelemeden sonra gazetecilere, "Bana bir şey sormayın, normal aramamızı yaptık" dedi. SaJonda "Başbakan Özal'a sıkıldığı söylenen üçüncü kurşunun aranıp aranmadıgını" soran gazetecilere, "Hayır" yanıtını veren Demiral şöyle dedi: "Aramada kurşun izleri ve çekirdeklere baktık. Tatbikatta tüm gazetecilere haber vcrilecek. Her gazeteden bir muhabir, bir foto muhabiri alacağız. Bunlar için de bir yer ayarlanacak." jinin yapabileceği şeyler. 'Ben delıyim' dese inanmam ben. Adam roitim görmüş. Hedefi yok ediyor." Başbakan özal'la önceki akşam filmleri seyTettiklerini anlatan savcı, Demirağ'ı azmettiren olup olmadığını, yurtdışı bağlantısı ve cezaevinden firar ettikten sonra kaldığı yerler ve ilişkide bulunduğu kişileri araştırdıklanm belirtti Demirağ MHP değil Beşiktaş miUtanı ANKARA llCumhuriyet İBürosu) IMÇP Genel I Başkan yardımcılanndan Mehmet Irmak ile Şevket Bulent Yahnici dun düzenledikleri basın toplantısında, Başbakan'a silahlı saldında bulunan Kartal Demirağ'ın, MHP militanı olmadığını, "Beşiktaş militanı" olduğunu söylediler. Yahnici, Demirağ'ın Dazkırı Ülkü Ocakları Derneği 2. başkanhğı da yapmadığını kaydederek 10 yıla hüküm giydiği olayı şöyle anlattr. "BeşiktaşCalatasaray münaka;ası sonucu olay meydana gelmiştir. Kendisi Beşiktaşlı. Asıl ismi Ahmet. Beşiktaş hastası veya Beşiktaş militanı olduğu için adını Kartal diye değiştirmiş. Beşiktaş militanı olduğu için de Galatasaraylıyı vurmuş. Şimdi bunu Beşiktaş militanı diye niye yazraıyorsunuz da MHP militanı diye yazıyorsunuz? Onu Beşiktaş militanı diye degerlendirmeniz lazım." Yahnici, basın mensuplarının "Demirağ'ın Ülkü Ocakları Derneği 2. başkanı olmadığını nasıl belirlediniz? Vurulma olnyını nereden ögrendiniz?" şeklindeki sorulanna "Dazkın'da eşimiz dostumuz var, onlardan" diye karşılık verdi. Yahnici, Dazkırı Ülkü Ocakları 2. başkanının da kim olduğunu bilmediğini söyledi. MÇP'den iddia 3. mermi Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, suikast olayı sırasında TRT tarafından çekilen filmin Savcı Nusret Demiral tarafından defalarca izlendiği, fılmdeki "üçüncü mermi sesi" üzerinde durülduğu bildirildi. DGM Savcılığı'nda izlenen filmde, soruşturmayı yürütenlerin dikkati Özal'a sıkılan ilk iki mermi ile daha sonraki üçüncü mermi arasında geçen zaman üzerinde toplandı. İlk iki mermiden sonra çok zayıf ve değişik çıkan bir ses, değişik bir tabancadan sıkılan mermi sesi olarak yorumlandı. Soruşturmanın önem kazanan bir başka yönünü ise saldırgan Kartal Demirağ'ın Dalaman Cezaevi'nden kaçtığı günden suikast gününe kadar geçen yaklaşık 5 aylık surede ne yaptığının, kimlerle ilişki kurduğunun araştırılması oluşturuyor. Elde edilebilen ilk sonuçlarla iigili olarak verilen bilgiye göre Demirağ, cezaevinden kaçtıktan sonra Dazkın'ya hiç gitmedi. Demirağ'ın babasına bu süre içinde bir mektup yazdığı belirtilirken, mektubun içeriği hakkında herhangi bir bilgi elde edilemedi. Kartal Demirağ'ın suikasttan önceki son altı gunü ile ilgili olarak konuşan kimi polis yetkilileri, Demirağ'ın bu süre içinde en az 150200 bin lira harcamış olması gerektiğini söylüyorlar. Demirağ'ın cebinden çıkan para ve bu harcama için "Fazla bir para değil ama Kartal Demirağ'ın durumunda olan bin için az bir para değil. Nereden, nasıl bulduğu önemli, üzerindeki dolar ve marklar da bir başka araştırma konusu" yorumu yapılıyor. 600 bin liram vardı İzah ettiğim gibi bilinç altım biraz kanşık. Cezaevindeki yaşantılar, cezaevinde egilimleme gibi durumlar bende ruh kanşıklığı yarattı. Sayın Başbakan Turgut Özal Ue en kiicük siyasi yönden bir ilgim ve alakam yoktur. Ben hiçbir kimseden veya kuruluştan bu şekilde bir olay gerçekleştirmek için talimat almış veya görüşmüş değilim. Ben cezaevinden firar ettigimde cebimdeki biriken 600.000 lira kadar parayı yakınlanmın göriişe geldiğinde biriktirdiğim paralardır. Paralar bana açık göruşlerde verildiği için ben onlan saklayarak biriktiriyordum. Bu sebeple paradan idarenin haberi olmadı. Söylediğim gibi cezaevinde iken veya cezaevinden firar ettikten sonra herhangi bir kişi veya kuruluş kesinlikle bana böyle bir eylemi gerçekleştirmem için silah veya para yardımı yapmış degildir. Silahımı 1980 senesinde Dazkın'daki şehir merkezi dışındaki Alaboz mevkiınde bahçedeki ceviz ağacının dibine koyajken güzelce yağladım, bir yağlıboya kutusunun içerisine ona sarmak suretiyle gömmüştüm. Onu da oradan çıkardım, Kutuyu da içinden silah aldıktan sonra kutuyu da attım, cevizin dibine kapattım, silah böylece bana aittir. Anavatan Partisi kongresine girmek üzere Ankara'ya Adana'dan otobüsle geldim. Saat 18.00 sıralanydı. GeMigim otobüs fırnıası Has Turizm firmasıydı. Ankara terminalinde indikten sonra da önceden bilmediğim Numunc Oteli'ne geldim. Kafam arada gelip gidiyor. Yanlış yapmayım. Ben perşembe günü Ankara'ya geldim. Başka otelde kaldım. Onun ismini hatırlamıyorum. Aynı mıntıkada idi. Otel hoşuma gitmedi. Lavabosu yoktu. O sebeple Numune Oteli'ne geçtim. Halen otelde bir valizim vardır. Otelde bıraktım. Mavi saplı spor çantası vardı. Onun içerisinden silahımı aldım, çantayı otelde bıraktım, küçuk çaplı el çantamın içerisine silahımı yerleştirdim. Gazetelerden de kongrenin yapılacağını oğrenmiştim. Savcılar spor salonunda Soruşturmayı yürüten DGM Cumhuriyet Savcısı Nusret Demiral ile yardımcılan thsan Alpman. Tevfik Hanalar ve Ülkü Coşkun dün gece saat 20.40"ta Başbakan'a, suikast girişiminde bulunulan Ataturk Spor Salonu'na gelerek olay yerinde inceleme yaptılar. Ankara Emniyet Müdüru Mehmet Agarın da bulunduğu inceleme sırasında gazeteciler salona alınmadı. Mehmet Ağar gazetecilere, suikastçı Kartal Demirağ'ın da katılacağı tatbikatın Demirağ'ın sağlık durumuna göre bugün ya da yann yaptınlacağını söyledi. Yaklaşık 1.5 saat süren incelemeye TRT ekibi de alındı. TRT ekibinin soruşturmaya yardımcı olmak için "yayımlanmaması kaydıyla" çekim yapacağı bildiril Çemberi daraltacağız Ankara DGM Savcısı Nusret Demiral dun akşam uzeri gazetecilerle konuştu, ancak açık bir bilgi veımedi. Araştırmalarının çok yönlü olarak sürdürülduğünu belirten Demiral, "Ateş eden bir kişi. Bunun yanında azmettiren bir kişi var mı yok mu? Bunu da araştınyoruz. Çember geniş, ama biz onu zamanla daraltacağız" dedi. Saldırganın verdiği ismi bile araştırdıklarını, Demirağ'ın anne ve kardeşinin yüzleştirme için bektetildiğini belirtti. Demiral, "Suikastcının ruhi bunalım geçirip geçirmediği" yolundaki bir soruya şu karşılığı verdi: "Adamı orada görmediniz mi? Nasıl yuvariaıuyor... Bilinçii bir ki Kurşun 1 santim içeride Numune Hastanesi doktorları, suikastcının sağlık dunımunun iyi olduğunu, ileri sürüldüğü gibi üst solunum yollannda bir sorununun Türkeş: İlişkimiz yok Öıe yandan Sabetay Varol'un haberine göre Paris'te bulunan MÇP Genel Başkanı Alpaslan Türkeş, Başbakan özal'a suikast girişiminde bulunan Kartal Demirağ'ın partileriyle bir ilişkisi olmadığını öne sürdu ve "Turkiye ile görüştum. Bu kişinin ne geçmişte ne de şimdi teşkilatımızla ilgisi var. Yapdğımız araştırma sonunda partiraizde ve ilgili kuruluşlarda kaydına rastlanmamıştır" dedi. Avrupa gezisinin Paris durağında bulunan Türkeş, güvenlik gerekçesiyle Paris yakınında bir banliyö evinde duzenlediği basın toplantısında çok sayıda Türk ve Fransız gazetecinin çeşitli sorularına muhatap oldu. Türkeş, bir gazetecinin "Polisin verdiği bilgiye göre Kartal Demirağ Afyon larafında bir ülkü ocağının ikinci başkanı idi ve arkadaşı olan örgüt başkanım bıçaklamaktan hapis yatıyordu" şeklindeki sözleri üzerine şunları söyledi: "Ben araştırttım. Bizle ilgisi yok, ama sağlam bilgi elde etmek için bin memleketine biri de daha önce tutuklu olduğu yere olmak üzere iki heyet gönderdik. Sonucunu daha sonra basına açıklayacağız." Kongre salonunda Kongrenin yapılacağı yere geçen bir taksiyi çevirerek gittim. Kapıda indim. Saat tahminen 11.30 sıralan idi. Nasıl olsa içeriye girişlerde arama sabahleyin yapılmıştı. Şimdi bu saatlerde arama yapılmaz diye rahathkla ytirüdum, artık ben benden çıkmıştım. Bilinçsizce içeriye girdim. Beni kımse aramadı. Zaten çok kalabahktı. Önce tribünlere çıktım. Yeri uygun görmedim. Aşağı indim, Başbakan'ın konustuğu kursuye göre sağ tarafta gençler özal'ı alkışlayıp tezahürat yapıyorlardı. Onların arasına girdim. Yanm saat bir saat kadar durdum. Sayın Özal'ı dinledim. Bir an için vazgeçtim. Çünkü silahı çantadan çıkarmam güçlük arz ediyordu. Kalabahktı, herkes görebilirdi. Bırakıp gitmek de işime gelmedi veya beceremedim. Nasıl olsa kendim intihar edeceğim iyisimi burada bu işi halledeyim dedim. Silahı çıkarıp o gençlerin arasından kürsüye havaya doğru nişan almaksızın özal'ın tarafına doğru, herhalde hatınmda kaldığına göre iki el ateş ettim. Çünkü üçüncüyu kendime sıkacaktım. Tabanca tutukluk yaptı. Oradan meydamn ortasına geldim. Silahta bir bozukluk gördüm, ya kıstırdı veya da bozukluk oldu. Arkasından bana ateş edildi. Böylece gördüğünüz gibi ben sağ kolumdan vuruldum. Halbuki ben kalbime isabet etmesini arzu ediyordum. Esasında Müslümanız o sebeble La tlabi tllallah şeklinde de bağırdığımı hatırlıyorum. Bu bağırmayı vurulduktan sonra veya önce bağırdığımı tam hatırlayamıyorum. İKELEME DGM Savcısı Nusret Demiral, Atatürk Spor Salonu'na giderek incelemede bulundu. (FotoğrafAA) Demiraj'ın fanlama olayı 17 Aflustos 1985 günü Toto ve yem bayıı olan arkadaşı Abdullah Şengül ü bıçakla yuzünden yararlayan ülkücü Kartal Demirağ, firar etmisti. Ancak Kisa süre sonra .akalanarak :ezaevıne konmuş ve 10 yıl hapse mahkiım olmuştu Dazkın'daki olaydan iki gün sonra Abdullah Şengül için Dinar Devlet Hastanesı'nden verilen raporda, durumunun hayati tehlıke arz ettığı bildıriyor Profesyonel koruma İçişleri Bakanı Mustafa Kalemli, gazetecilerin suikast girişimiyle ilgili sorulanru yanıtlarken soruşturmanın DGM savcılığınca yürütüldüğünü, emniyetin de kendi araştırmasını sürdürdüğünü bildirdi. Kalemli, Başbakarun korunması konusunda, "profesyonel koruma" uygulanmasının duşunülebileceğini söyledi. Bakan bir başka soru üzerine de korumaların olay sırasında ateş açması konusundaki soruşturmanın savcılıkça yapılacağını söyledi. Güneyde saklandı Adana Büromuzun haberine göre, saldırgan Kartal Demirağ, 23 ocakta Dalaman Yarı Açık Cezaevi'nden firar ettikten sonraki kaçak gunlerini Adana yöresinde geçirdıği anlaşılıyor. Bölgede yürütülen soruşıurmalar sonunda, bazı kişilerin gözaltına alındığı öğrenildi. Demirağ'ın üzerinden çıkan adres defterinde ismi bulunan Hanın Ersoy ile Akın Uçar adlı kişiler evlerinden alındı. Öğrenildiğine gore, Hatay'ın Kınkhan ilçesinde gözaltına alınan Harun Ersoy'un, suikastcının kardeşi Astsubay Abdurrahman Demirağ'la Geliboluda askerliği sırasında tanıştığı belirtiliyor. Dortyol'da gözaltına alınan Akın Uçar'ın ise Dörtyol Belediyesi'nin müteahhitlerinden olduğu bildirildi. Bu arada Kartal Demirağ'ın, 615 haziran günlerinde Adana'da Obalar Caddesi'ndeki Yeni Derya Oteli'nde kaldığı ve bu arada Çukurova Üniversitesi Nöroloji ve Nöroşirurji polikliniklerinde muayene olduğu ortaya çıktı. Saldırganın, universitenin Balçalı tesislerine giderek, 6 haziranda nöroloji, 7 haziranda da nöroşirurji polikliniğinde tedavi olmasına rağmen, Demirağ'a hangi rahatsızlıktan tanı konduğu öğrenilemedi. Çukurova Üniversitesi Nöroloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yakup Sanca, 'Bu konuda kesinlikle bilgi veremeyeceğini" belirterek, yetkili makamlara ayrıntılı bilgi sunduklangı söyledi. Kartal Demirağ'ın Adana'da bulunduğu 615 haziran günleri arasında kaldığı Obalar Caddesi'ndeki Yeni Derya Oteli'nin Katibi Menmel Aydın (18) dün polis tarafından gözaltına alındı. Niğde Çamardı nüfusuna kayıtlı olan Mehmet Aydın, saldırganla yüzleştirilmek üzere Ankara'ya gotürüldü. Bu otelde "Hayati İpek" kimliğiyle kalan Kartal Demirağ'ı anlatan işletmeci Hasan Er, "müşterisinin çok sakin bir kişi olduğunu" bildirdi ve "Böyle bir şey yapacağı kknin aklına gelinli?" dedi. Kalemli Kececıler Adıgüzel cinayeti Otel cinayeti ile ilgili herhangi bir esinlenmera yoktur. Yani oradaki gibi önce oradakini vurayım ondan sonra da kendimi intihar edeyim diye bir düşünceye kesinlikle sapraam. Onıınia bir bağlantısı ve ilgisi yoktur. Yukanda da söylediğim gibi ben cezaevinde kafama bazı şeyleri koymuştum. Psikolojikman yaşamak istemiyordum. Dinar Cezaevi'nden benim yaşamım araştınhrsa hep tek başıma yaşadım. Çoğunlukla dünyadan umudumu kestim. Bu ruh bozukluğu içerisinde idim. Her ne kadar görunümum sağlam yapılı ise de, doktorlar da benim görüntiimden yanılırlardı. Ben mide ülseri, boğazdaki faranjitin bıiyük etkisi altındaydım. Kafamda da bir ağrıma oluyordu. Psikolojikman bunalıma girdim. İntihar etmek istedim, beceremedim. Yukandaki senar>royu kafamda yarattım. Sonuçta yine kendi ölümume muvaffak olamadım. Benim Sayın Özal'la ilgim yoktur. Daha önceki siyasi görüşumün vesairenin de olaylarla ilgim yoktur. Benim başkaca söyleyeceğim yoktur. Aslında bu benim intihar olayımdı beceremedim. Kaderde bu da varmış, çekecc DAZKIRI'dan HİKMET ÇETİNKAYA Silahı nasıl aldı? DAZKIRl Ülkücü komando Kartal Demirağ, Başbakan Turgut Özal'a suikast girisimi sonrasında kullandığı 7.65 çapındaki Scot Veber marka silahı kimden aldı ya da kim verdi? Önceki gün Çardak ilçesinde 65 ya?ındaki eski bir silah kaçakçısı Dede Acılı özel polis timince gözaltına alınarak Ankara'ya götürüldü. Dün sabah Çardak'ta herkes Kartal Derairağ ile Dede Acıh'nın iiişkisini tartışıyordu. Bir gün önce Ankara'dan dönen ANAP Ilçe Başkanı Hüsem Kocakaya ile konuştuk. Suikastçı Kartal Demirağ'ın öğrencilik yıllannı, Çardak'ta estirdiği terörü çok iyi anımsıyordu. ANAP İlçe Başkanı, "Kartal silahı Dede Acılı'dan aldığını söylemiş" dedi. Ancak silahı yakın bir tarihte mi, yoksa eski yıllarda mı aldığım bilmediğini ekledi. İlçe Başkanı Hüsem Kocakaya, "Kartal bu işi tek başma yapraıştır" diyordu. Gerekçe olarak da suikast girişiminde bulunacak kişinin kötü bir silahla eyleme geçmeyeceğini gösteriyordu. Bir gözü görmeyen silah kaçakçısı Dede Acılı'nın eşi Eşe Acılı, "Kocamı sivil polisler alıp götürdü" derken ağlıyordu. Son yıllarda bastonla yürüyen kocasının ilaçla ayakta durduğunu anlatan Eşe Acılı şöyle konuşuyordu: O, bu işi çoktan bıraktı. Hapse girip çıktı silah kaçakçılığından. Ama yıllardan beri silah kaçakçılıgı yapmıyor. Dazkm'dan Ankara'ya götürüİen Karıal Demirağ'ın babası Ibrahim Demirağ ile kardeşi Mehmet Ali Demirağ'ın dün DGM Savcısı Nusret Demiral tarafından ifadesinin alındığı öğrenildi. Dün sabah Dazkın ve Çardakta yine Kartal Demirağ'ın gençliğinde yaptığı eylemler konuşuluyordu. 197377 yılları arasında Dazkın'da Belediye Başkanhğı yapan Kadir Dogan, işyerinin iki üç kez ülkücü komandolar tarafından kurşunlandığım söylüyordu. Doğan, o yıllarda geceleri sokağa çıkamaz olduklannı vurgularken, "Elbet bunların elebaşları Kartal'dı" diyordu. Kartal Demirağ'ın ortaokul ve lise öğrenimi Çardak ilçesinde geçmişti. Dazkırı'ya 25 kilometre uzaklıkta olan Çardak'ta kime sorsanız tanıyordu Kartal'ı. Ama ona hiç kimse Kartal demiyordu. Kimileri "Kanat", kimileri "Köpekçi" ya da "Ayı Ahmet" olarak tanıyordu. 12 Eylül 1980 öncesi Çardak parkını ülkücü komandoların karargâhı yapan Kartal Demirağ, 19741976 yıllannda pek çok olaya kanşmışu. O tarihlerde Çardak Lisesi'nde öğrenci olan komando Kartal'ın en büyük destekçilerinin lise müdüru Nevzat Küçükpetek, Halk Eğitim Müdürü Muhittin Çelik ile öğretmen Celal Şahin olduğu öne sürülüyor. 1976 yılında lisenin duvarlarına "komünistler giremez" yazısmı yazan Komando Kartal, öğrenci Raşit Yener'e muştayla saldırmıştı. Raşit Yener savcılığa başvurdu. Polis, Komando Kartal'ı yakalayıp gözaltına aldı. Olayı duyan lise müdürü şimdi Denizli tmam Hatip Lisesi'nde öğretmen polise giderek, "Ben Kartal'ı çok iyi tanırım" dedi ve tanık olmak istedi. Polise ifade veren lise müdüru Komando Kartal'ı şöyle savundu: Kartal çalışkan, dürust, arkadaşlanyla iyi geçinen milliyetçi bir öğrencidir. Davacı öğrenci Raşit Yener ise solcudur. Yakasına Lenin rozeti takıp okula gelmektedir. Polis ve savcıhk, Raşit Yener'in yakasındaki rozeti incelediler. Atatürk rozetinden başka bir şey olmadığını gördüler. Kartal Demirağ ilk sorgusunda tutuklandı. Bir hafta sonra serbest bırakıldı. Duruşmaya tutuksuz olarak girdi. Mahkeme Kartal Demirağ'ı 3 ay hapis cezasına çarptırdı. Ancak ceza tecil edildi. Denizli Meydan Gazetesi o tarihte bu olayı şöyle duyurdu: Yakasına Lenin rozetini takmak isteyeni uyaran milliyetçi öğrenciyi mahkeme tulukladı. Kartal Demirağ'ın 1976 yılından bugüne dek eski Çardak Lisesi Müdürü Nevzat Küçükpetek ve eski Halk Eğitim Müdürü Muhittin Çelik ile ilişkisinin sürdüğü Denizli Eğitim Enstitüsü'nü onlann desteğiyle bitirdiği öne sürülüyor. Komando Kartal 1979 yılında \aşar Polat'a silah çekti. Bu olay dan otürü de tutuklandı. Mahkeme daha sonra sanığın tutuksuz yargılanmasına karar verdi. O tarihte Kütahya'da stajyer öğretmen olan Kartal Demirağ bu kez Yusuf Gök adlı bir genci trenden atarak öldürmek istedi. Aynı yıllarda Mehmet Akçetin adh bir başka genci Çardak parkında bıçakla boğazını kesmek isterken yakalanan Komando Kartal yine gözaltına alınmış, daha sonra serbest bırakılmıştı. Pek çok ilerici oğretmenin evini taşlayan, kurşunlayan ülkücü komandoların lideri olan Kartal Demirağ'ın arkasında o zamanlar hep destekçiler olmuştu. Bu kişilerin kimileri bugün ANAP içinde politika yapıyorlar. Komando Kartal'ı tanıyanlar, "O hiçbir zaman tek başına değildi" diyorlar. 1985'te MHP'li arkadaşı Abdullah Şengün'ü öldürmeye teşebbüsten 10 yıl hapis cezasına çarptırılan Kartal Demirağ'ın ANAP içindeki kişilerle ilişkisi olduğunu da öne sürüyorlar... Evet, Komando Kanal Demirağ 7.65 çapındaki Scot Veber marka silahı kimden aldı ya da kimler verdi? Özel polis timlerinin gözaltına aldığı Dede Acılı'nın 12 Eylül 1980 öncesi kimi MHP'lilere silah satıp satmadığı saptanabildi mi? Polis şimdi bu duğumü çozmeye çalışıyor. Komando Kartal Demirağ'ın on yıl önceden başlayarak bugüne değin surdurdüğu ilişkiler aslında bu düğümu çözecek nitelikte. Bu iş de o kadar zor değil. Uğur Mumcu'yu vurmayı düşündüm Ben özellikle Sayın Başbakanı vurmayı diişünmedim. Bnnun yanı sıra daha önce gazeteci yazar Uğur Mumcu'yu vurayım diye düşundum. Hatınmdan geçti. Hatta bu arada sarraf soyayım dedim. Onu da gururuma yediremedim.b Çünkü para için sarrafı soymaya teşebbüs etti veya soydu derler. Soygun yapmayı gururuma yediremedim. Felsefeme ters düşuyordu. Söylediğim gibi en rahat sansasyon olsun diye Anavatan Partisi Kongresini sectim. Söylediğim gibi olayın başından beri tekrar ediyorum, hastayim çok hastanelere gittim. Tedavi göremedim. Cezaevi yaşanüsı bana uygun gelmedi. Keçecîler: Kalemli için hayırlısı olur ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ANAP Genel Başkan Başyardımcısı Mehmet Kececiler, Başbakan Turgut Özal'a karşı girişilen suikast girişimini değerlendirirken. "Biz Anavatan Partisi olarak bu işin peşini bırakmayız. Sonuna kadar takip edeceğiz. Biz Özal'a yapılan bu hareketin peşini kesinlikle bırakmayacağız" şeklinde konuştu. Kececiler, İçişleri Bakanı Mustafa Kalemli'nin olay nedeniyle istifasınm söz konusu olup olmayacağı yolundaki soruya ise, " O zor bir soru, bilemiyornm. Hayırlısı olur" yanıtını verdi. Mehmet Keçeciler'e yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle: " Kürsii olmasa ölüyormuş Sayın BaşbakanKEÇECtLER Kurşun mikrofon direğine çarpmış. Kurşun orada mı? KECECİLER Hayır, önce oraya vurmuş, sonra eline sekmiş. Adam son derece nişancı bir adam. Birisini kalbine, birisini başına nişan almış. Kürsünün önünde mikrofonu tutan o direğe çarpıyor, eline sekiyor. Eline sekince eğiliyor Turgut Bey, ikinci kurşun kafasının üzerinden geçiyor. Bir üçüncü kurşun vardı diyor Turgut Bey dünkü konuşmasında. Televizyon filminde baktım, bir tane daha var gibi geliyor; tak tak sonra bir tane daha tak sesi gelivor. İçişleri Bakanı Kalemli'nin istifası söz konusu olabilir mi? KEÇECtLER O zor bir soru. Bilemiyorum! Yani arama yönünden dikkatsiz olduklan anlaşıhyor. KECECİLER Evet, hayırlısı olur! 65 yaşındaki Dede Acılı, Ankara'ya götürüldü Silahı satan sorgulanıyor ÜMİT OTAN ^>MER YURTSEVEN DAZKIRI/ÇARDAK Saldır gan Kartal Demirağ'ın, Başbakan'a yönelttiği saldında kullandığı 1915 model tngiliz marka tabancayı sağlayanm, Dede Acıh adlı eski bir silah kaçakçısı olduğu anlaşüdı. 65 yaşında olan Dede Acılı, Denizlinin Çardak ilçesinden alınarak Ankara Emniyet Müdürlüğü ekiplerince sorgulanmak üzere Ankara1 ya götürüldü. Silah kaçakçılığından 12 Eylul döneminde iki yıl hapis yatan Dede Acılı'nın evinde konuştuğumuz eşi Acılı, ü/üntiilO bir vkilde şunlan söylcdi: "Kaçakçılık işi çok eskidendi. Arlık bu işleri bıraktı. Hem Kartal Demirağ'ı da tanımıyor. Zaten hasta. Bir gözü görmücü arkadaşlarım ve bazı yakınlannı "takibe" aldı. Çardak'ta şımdı herkesin ağzında Kartal Demirağ'ın eylemleri konuşuluyor. 1980 oncesindeki terörün üzerinden uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen, orta yaş grubuna yaklaşanlar, Kartal Demirağın başını çektiği olayları bir bir sıralıyorlar. Dazkın'nın eski CHP'K Belediye Başkanı Kadir Doğan, dükkânının duvarlannda ve vitrininde ülkücüler tarafından yapılan tahribatın daha yeni giderildiğini belirterek şunları söyluyor: "O yıllarda sık sık saldınya uğruyorduk. Güvenlik güçleri bile bizi koruyaraaz olmuştu. Biz tamirden bıktık, onlar saldırıdan bıkmadı. Kartal Demirağ kollannı iki vana açarak ve her an bir olav çıkartmaya hazır biçimde ortalıkta dolaşırdı. Çoğu kişi de ondan çekinirdi" Oede Acılı 65 yaşında eskı silah kaçakçısı ÖzaPa hakaret Sinop'un Boyabat ilçesinde Arslan Kalkan'a ait kahvehanede oturan Metin Çellikçi'nin TV'de Başbakan Özal'a yapılan suikast girişimiyle ilgili haber verilirken "Hâlâ ölmedi mi?" dediği ve küfrettiği öne süruldü. Yakalanarak adliyeye sevk edilen Metin Çeltikçi, ilk sorgusundan sonra tutuklandı. >or. Kocamın bu olaya kanşması mümkün değil" Dazkın ve Çardak'ta saldırganın bazı yakınları da sorguya çekiliyor. Emniyet güçleri, Demirağın lise ve eğitim enstitüsü yıllarında yakın ilişkide bulunduğu ulkü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle