17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÇUMHURÎYET/8 HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN B r A Y A Y 8 A 28° 14» Manısa B 22° 14° K Maras Y 22° 14° Meran B 20° 6°Mu$la Y 23°11°Mu$ A 29° 15° Nıflde Y 21° 13° Ordu Y 22° 9°Rıa A 21°10°Samsun 2«° 11» Hatttt 27° 14° Ispana Y 24° 11° Sürt 22° 10° IsOnbtf Y 20°M°Sınop A 24° 13° Srvas 20° 13° tanır A 17° 4°>lortaS 24°WKars 2«° ÎT> Kjsömonu Y 21» 9°1>atBDn Y 24° 10° •*)«** 22° 9°K«san 21» 13° KırklareJ B 2 f 13° Uşafc 21°15°Koıva Y 24°W°Van Y 83° 10° Yanjat 23°10°Kut*ya Y 25° 16° ZonguMak 26° 12° Malatya 28° 17° Dıyartaior 20°12°E<*me 28° 15° Erancn 24° 10° Erzurum 16° 5°Estoş«lw 23° TP Gazıafltep 2S°W B B B B B Y Y Y Y A Y Y B Y Y Y A Y Y 26° 12° 27° 14° 28° 19° 27» 14° 25° 10° 24° 11° 20°12° 21° 12° 20° 12° 27° 16° 20° 13° 23° 9° 21° 15° 21° 12° 23° 14° 25°10° 21° 8° 22° 9° 20° 12° HABERLERİN DEVAMI DÜNYA'DA BUGÛN AmstefOam Ajnman Aona Bagdai Barcetona Basd B A Y A B B B Bonn A Brulsel Budapeste B A Cenevre B Cezayır A Cntde A Dubaı Franklurt B A Gime B A Kihıre Kopenrag B B A Lefkosa 23 MAYIS A 19° B 29° B 18° 8 17° Y 22° 8 22° 8 17» B 24° B 18° Muniı New%rk A 24° B 12° Oslo B 22° Pans 8 18° PraO A 41» Ayad B 23° Rofna B 16° Soty. A 29° Şaın A 26° B 25° Iınus Y 15° B 19° B 18° Vıyana Wastang«nA 22° Zur* A 16° Lenıngrad ümdra Madrid Miano 1988 çaJı ycr yer çok Duiuflu. Marmaranın doJusu, Karıdeniz, Iç Ege. GMerBulgesi. iç Anadohı i e Dofrı Anadolunun batsı y«f yer sajanak ve gAk guruttulu saOanak yafrşt geçecek. H M SKAKLIĞI: Ytadun luY 2eybatı kesimlerinde binz aalacak, digef B yerienk degvrayecek. BUZGAft Kuzey ve B Oatı yflnterden haffl a n ara orB huvvene Btook Y yaflıs anmda kuvveflıce esecefc DenıztefNngfl Y de, Marmara ve Karadeno'de poyraz. #• Bîfts Y ğer denizlerde, gunbatsı ve lodostan 24 Bokı Y B 8aD Kaıademz, Ege. MarmarareHuiemz sekttjı 051, Ege ve Akcteru'de 152 metıe dotoynua olacak Van 36 Bursa de aman zaman 56 kuvveDnde saatte lu'nde hava parçalı buluDu geçecek Ruzgar kuzey ve bati yönlercen ÇanıMate B Y 416 Bat Karadeniz, Ege ve Akdenız'de za haffl ara sraorfekuvve» esecek Gfl kucük dalgaiı oıup, göriş uzaMıgı Çanm Oenat Y man zaman 2127 deniz mHİ höa esecek. 10 km. dotaymda bulunacak OENİZ Hafif çaftarmlı Ege veAMenirte yer yer muMil dalgalı olacak Dalga yukA ap« B Dukıtkj K toiı S ss* V yaflmjriu yaurrıurtu •10} »" M leteoroloıı Genel MuduriüOu'ndetı altnan bdgıye aöre butün Mlgelenmc par 21° 30° 21» 17° 17° 17° 19° 18° 18° 16° 24° 39° 40° 18° 30° 13° 28° 18° 18° 3f POLİTtKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Mezarı Anıtlamak Yılmaz Güney'in filmleri ne oldu diye araştırıp dururken 2000'e Doğru dergisinin yaptığı araştırmaya baktık ki, 109 tanesi sıkıyönetimce imha edilmiş, yani yakılmış. Şimdi ararsan bul bakalım. Kamuoyu Yılmaz Güney'in filmleri üstünde de çok duruyor. Atillâ Dorsay'ın 'Yılmaz Güney Kitabı'ndan sonra bu kez Afa Yayınları'ndan Agâh Özgüç'ün 'Yılmaz Güney' kitabt yayımlandı. Agâh Özgüç'e göre Yılmaz Güney'kı tamamı tamamına 111 tane filmi vardır. Senaryosunu Atıf Yılmaz, Yaşar Kemal ve Halit Refiğ'le birlikte yazdığı Karacaoğlan'ın Kara Sevdası, gene Atıf Yılmaz'a yonetmen yardımcılığı (asistanlık) yaptığı ölüm Perdesi, Kızıl Vazo, Seni Kaybedersem bunlann arasında yoktur... Figüran olarak dolandırıcılar Şahı'nda oynamıştır. 111 filmin arasında bu da yoktur. 1961 yılında Tatlı Bela'da küçük bir rolü vardır. Tam bu rolü oynarken sinema setinde tutuklanmıştır. Oyun yarıda kalmıştır. Kalburüstü filmlerinin hepsini sıralayan Agâh özgüç, öteki çalışmalan ve harcanmaları konusunda da şunları söyler: "...Bu filmler, yalnızca 'Yılmaz Güney'in biyografisi için geçerlidir. Kaldı ki 19631965 döneminde boğaz tokluğuna çalakalem yazdığı senaryoları Yılmaz Güney bile hatırlamaz. Çünkü büyük bir çoğunluğu takma adla yazılmış, bazıları da jenerikte başkalarının adını almıştır. Gerçekten sanatçının senaristliğinin ilk yılları bu açıdan son derece karmaşıktır." Yılmaz Güney'i sinemacılar oyuncu, yönetmen, senarist, yapıma olarak sıralarlar. Sinemada hangi dalı kaldırsanız altından bir Yılmaz Güney çıkar. Etkisi ülkesinde duyulduğu gibi dışarı da taşmıştır. Saraybosnalı Yugoslav yönetmen Emir Kusturica, Türk sineması deyince Yılmaz Güney'i biliyor. "Çok önemli bir sinema adamıydı Güney. Son yirmi yılın Tarkovski ile birlikte en önemli sinemacısı" diyor. Arjantinli Fernando Solanas şöyle diyor: "Lemaire sürgününde beni ağıriayan, yüreklendiren bir sinemacı dostumdu. Güney benim için aynı zamanda sürgünde olan Üçüncü Dünya ülkesi sanatçısını simgeliyordu. Elysee Sarayı'nda cumhurbaşkanını ncağrılısı olarak gittiğim bir yemekte tanıştık. Filmlerini görmüştüm, çok takdir ediyordum. Zaten filmimi onun sanatçı yanına adadım. Aramızdaki dostluk, dayanışma için olduğu kadar, halkından, ülkesinden uzakta ölmek gibi acılı sonu için de Güney'e filmimi adamak benim için bir görevdir." Polonyalı sinema yıldızı Malgarzata Pritulak, Ytlmaz'ın Levent1 teki evinde yemekten sonra Onat Kutlar'a "Bu adama âştk oldum galiba" diyor. Sonra da ağlıyor. Yurdundan uzak, Almanya'da oturmak zorunda olan Melike Demirağ ve Şanar Yurdatapan'dan bir mektup aldım. Yılmaz'ın tezelden mezarının yapılmasını sanatçı dostlarına öneriyorlar. Melike ve Şanar, mektuplannda şöyle diyorlar: "Yılmaz Güney'i kaybettiğimiz gün sanki dün gibi; oysa aradan yıllar geçti. Yüzümüzü ağartacak kadar nice eserier yaratabileceği genç bir yaşta onu toprağa verdik. Paris'te, insanlıga hizmet etmiş birçok ünlü insanla birlikte aynı yerde yatması bizler için bir parça tesellidir, ama bir başka görev hepimizi bekliyor: Yılmaz Güney'in anrtını başucuna dikmek! Eşi Fatma Güney ve Güney Film, bunu gerçekleştirmek için kendi olanaklan içinde çabalıyorlar. Oysa bu iş yalnız onlann değil, hepimizin seve seve omuz vereceği bir görevdir. Nazım Hikmet'in anıtmezarını içimiz burkularak ziyaret etmiştik. Bu anıtı kendi yurdunun insanları, hele aydınları, sanatçıları yaptırmış olsaydı ne güzel olurdu! Bu gururu ne yazık ki taşıyamadık. Âma Yılmaz Güney'in anıtını kendi ellerimizle dikmiş olmanın gururunu taşıyabiliriz." İki sanatçı, herkesi Yılmaz Güney'in mezarını anıtlaştırmak için katkıda bulunmaya çağırıyoriar. Bir adres, bir de telefon numarası veriyorlar: Güney Produktions ~ 41, Rue Barrault 75013 Paris FRANCE (Tel. 33AI/43 36 20 67) Kahlrem 'Olmaz Duaya Amiıf (Baftarafı 1. Sayfada) lir ve her tüıiü yayın araçlariyle bütün yurda duyurulur. Hatır için kaleme alınmış, ısmarlama bir yazı da olsa, bu iktidarcılanmızın koltuklarını kabartmaya yeter bir sebeptir. ' Bakınız," denir, "ne iyi çalışıyoruz! Dostlanmız, müttefiklerimiz, hatta yedi kat yabancılar bile bize hayran. Yatırım politikamızın isabetine, imar hamlelerimizin parlaklığına bundan daha kesin bir delil bulunabilir mi? Muhalifler ve sözde bağımsız gazeteler ne kadar yırtınsalar da biz başladığımız eserleri yarım bırakacak değiliz. Türkiye'yi objektif ve dürüst bir açıdan gözliyen yabancı dostlarımız DP iktidarında yapılanlann hakkını veriyor.." Fakat bir başka yabancı gazetede hükümet icraatını şu veya bu noktadan tenkid eden bir yazı basılmaya görsün. Sayın iktidarcıianmız derhal ateş kesilirler. Bu, düpedüz iç işlerimize karışmaktır. Bu, bizi anlamamaktır. Bu, eski kapitülâsyonlar zihniyetini hortlatmaya çalışmaktır. Iktidar gazeteleri ağzını açar, Radyo Gazelesi gözünü yumar, bir gürüllü, bir kıyamettir ortalığı kaplar. Hele yabancı basında çıkan yazılar, bizdeki muhalif ve bağımsız yazarlann düşüncesine azcok uyuyorsa, durum daha da kötü olur. ' Memleketi dışanya jurnal ediyorsunuz, hakkımızdaki bu menfi propagandalara sebep sizsiniz!" diye bağırılır. Yayın yasakları konarak yabancı gazetelerde basılan yazılann Türk halkına duyurulması önlenmek istenir. Bu ilkel davranışın tuhaflığı meydandadır. Bundan asıl zarar görenin de sayın iktidarcıianmız olduğuna hiç şüphe yoktur. Bir gazetenin, yabancı bir hükümet hakkında düşündüklerini yazması, gazete icat edildiği günden beri yapılagelen bir şeydir. Dış pclitika sütunları öteden beri yabancı memleketlerde olan bitenlere ayrılmıştır. Demokrat bir idareden yoksun olan totaliter memleketlerde bu sütunlar yukarının isteğine göre yürütülür. Hükümet, iyi münasebetlerde bulunduğu yabancı devletlere karşı övücü bir dil kullanmalarını gazetelere emreder. Hoşlanmadığı devletleri ise daima tenkid ettirir. Hürriyetsiz bir rejim altında çıkan bir gazetenin dış politika sütununa göz gezdirdiniz mi, o rejimin bütün dış politikasını derhal anlıyabilirsiniz. Çünkü bütün gazeteler aynı konuda her zaman ağızbirliği ederler. Bir gün ağız değişirse, bu sadece rejimin dış politikası değişiyor anlamına gelir. Hür rejimlerde durum çok farkhdır. Çeşitli eğilimler, başka başka gazetelerde her gün ifadesini bulur. Bunlann toplamı ve ortalaması hükümetin değil, fakat halkın düşüncesini anlamaya yarar. Bu itibarla, hürriyet memleketlerinde yayınlanan gazeteleri dikkatle izlemenin hem öğretici, hem de uyarıcı bir faydası vardır. Bundan ötürüdür ki, hür milletler karşılıklı olarak birbirlerinin basınına büyük önem verirler. İktidara geçtiğinden 1954 seçimlerine kadar DP iktidarı hakkında hürriyet cephesi gazeteleri bazan hayranlığa varan takdir edici bir dil kullanıyorlardı. CHP muhalefeti, bütün şiddetiyle Menderes hükümetlerini hırpalamaya çalıştığı halde, Batı gazeteleri DP icraatını hemen hiç tenkid etmiyorlardı. 1954'ten sonra durum yavaş yavaş değişti. İlkin ekonomik tutumumuz ve giderek antidemokratik mevzuatımız, hele basın rejimimiz dozu artan bir dille hücuma uğramaya başladı. Bu duruma sinirlenmek bizce çok yanlıştır. Hürriyet cephesinde yaşıyan insanlann hakkımızdaki düşüncelerine önem verilmese bile, onları tahammülle karşılamaktan başka ne yapılabilir? Fakat bu düşünceler, iktidarcı olmayan Türk vatandaşlarının düşüncelerine uygun düşüyorsa, antidemokratik davranışında biraz fazla ıleri gittiğini hükümet acaba kabul edecek midir? Övüldüğü zaman, "Bakınız, dostlanmız ne diyor..." diye gogsünü kabartan bir iktidardan çöğalan tenkidler karşısında, "sakın haksızlık bende olmasın?" gibi küçük bir şüphe krizine tutulmasını beklemek çok mudur?" • Başyazanmız Nadir Nadi'nin bu satırtan, aradan 28 yıl geçmiş olmasına karşın henüz pek öyle eskimiş değil. İktidarların eleştiri karşısındaki tahammülsüzlüğü bugün de sürmekte... A$HH MZ Çobançeşme'de aşın hız yüzünden bariyerleri aşarak geiiş yönune geçen kamyonet üç otomobili biçti. Kazada. 2 kişi öldü, 5 kişi yaralandı. Tatilden çileli dönüş (Boştarafı 1. Sayfada) işyeri sahipleri de dükkânlannı açmayarak, tatilcilere katıldı^ Tatil yörelerine olan olağanüstü talep yüzünden Kuşadası, Bodrum, Marmaris, Dalyan, Fethiye, Kaş, Kemer, Antalya, Side ve Alanya gibi tatil yörelerine yer ayırtmadan gidenler, geceleri parklarda, diskoteklerde, bina çatılarında ve teknelerde geçirmek zorunda kaldılar. "Çileli" tatilden sonra geri dönüşlerde de "çile" yaşandı. Trenlerde ek sefer ve ek vagon konulmasına, yazıhanelerin buldukları her otobüsü sefere koymalarma ragmen, pek çok kişi bilet bulabilmek için saatlerce beklemek zorunda kaldı. Bu arada, THY de Antalya ve Dalaman'a ek uçak seferleri yaptı. Ancak ek seferlerin saatleri önceden belli olmadığı için yolcular, havaalanlannda beklemek zorunda jıaldı. Karayollarında yer yer görülen sağanak yağışlar da trafığin iyice yoğunlaşmasına neden oldu. Tatil yörelerinden büyuk kentlere giden karayollarında uzun araç konvoyları olujlu. Bölge trafik ekipleri, önemli kavşaklarda tedbir alarak sürücüleri aşın sürat yapmamaları ve kurallara uymaları için uyardılar. bariyerleri aşarak yolun karşı yönüne gecti. Bayır aşağı inmekte olan araçlann arasına dalan kamyonet, önce Mehmet Hatipoglu yönetimindeki 34 L 2598 plakalı otomobili altına alarak parçaladı. Kamyonet daha sonra da içinde yaklaşık 25 yolcu bulunan 34 US 483 plakalı midibüse çarptı. Arkadan gelen Metin Akpolat yönetimindeki 34 EE 643 plakalı taksi de midibüse bindirdi. Kaza sonucu kamyonetin sürücüsü' Ramazan Güvercin (35), parçalanan otomobilin sürücüsü Mehmet Hatipoğlu (61) olay yerinde öldü. Midibüs yolcularmdan Nazlı Taşkıran, Mehmet Selim Yenigün, Mustafa Aldemir, Özel Taşkıran ve Yüksel Çelikten yaralı olarak tstanbul Tıp Fakultesi Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Ankara'dan Istanbul'a gitmekte olan Haşmet Hızma yönetimindeki 34 DUZ 09 plakalı otobus, Kızılcahamam yakınlannda tali yoldan E5 karayoluna çıkan Mustafa Bozok yönetimindeki 06 SS 553 plakalı otomobile çarptı. Kazada Necla Bozak (45) öldü, Mustafa Bozok ile Kezban Baytemir yaralandı. Kazalar Istanbul'da E5 karayolunun Çobançeşme kesiminde aşın hız yüzünden dün saat 12.30 sıralarında Sefaköy yönüne gitmekte olan Ramazan Güvercin ybnetimindeki 34 VU 575 plakalı kamyonet. Aydın Cezaevi'nde Ekonoıııi yol ağzında olaylar dinmiyor Haber Merkezi Aydm E Tipi Cezaevi'nde 51 metre tünel kazan hükümlüler, önceki gece de iki koğuş arasındaki duvan yıktılar. Cezaevi içindeki direnme sırasında 4 hükümlu yaralandı. Adalet Bakanı Sungurlu, cezaevlerinde 24 saat süreyle kapalı devTe TV kontrol sistemi kurulmasının düşünüldüğünü açıkladı. BtLAL ÇETtN ANKARA Yaz sıcaklanyla birlikte ekonomi kurmaylan arasmda da hararetli tartışmalar başladı. Ekonomi yönetimi ilk kez kendi içinde "4 Şubat Kararlan'nı" tartışıyor. Sıkı para ve yuksek faiz politikalanrun ekonomik istikrann sağlanabilmesi için yeterli olup olmayacağı ekonomi kurmaylannda bazı endişeler yarattı. 4 Şubat Kararlan'nın uygulama sonuçlan ve alınacak ek önlemler bu hafta ekonomi kurmaylarının Başbakan Turgut Özal'a verecekleri brifingte ele alınacak. Edjnilen bilgiye göre, ekonomi kunnayları 23 mayıs salı günü önce Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e, ardından da Başbakan Turgut Özal a genel ekonomik durumla ilgili birer brifuıg verecekler. Cumhurbaşkanı Evren'den sonra Başbakan Turgut Özal'a verilecek brifingte, 4 Şubat Kararlan'nın uygulama sonuçlannın değerlendirileceği ve alınacak ek önlemlerin tartışılacağı bildirildi. Söz konusu iki önemli brifingle ilgili hazırlıklar sürerken ekonomi kurmaylan arasında bazı görüş aynlıklan çıktığı öğrenildi. Abnan bilgiye göre, enflasyonun önlenmesi, ekonomik istikrann sağlanması ve dış borçlann düzenîi biçimde geri ödenebilmesi için iç talebi kısmaya dönük para ve faiz politikalan konusunda bazı ekonomi kurmaylan farklı göriişler oluşturmaya başladı. Bu konuda dile getirilen en önemli eleştirinin ise "yüksek faiz nygulamasının ekonomide önemli ' yaralar açabilecegi" biçiminde özetleniyor. Ekonomi yönetiminde son günlerde ortaya çıkan bazı görüş aynlıklan ana başlıklanyla şöyle: 1. Para politikası: Merkez Bankası üst yönetimi, sıkı para politikası uygulamasmdan taviz verilmez ve bu politika mali önlemlerle desteklenirse, önümüzdeki dönemde olumlu sonuçlar alınabileceği görüşünü taşıyor. Ekonominin diğer birimleriride ise uygulanan sıkı para politikasına yönelik eleştiriler, özellikle bayram ödemeleri nedeniyle emisyon hacminin aşın ölçüde arttınlması sonucu yoğunlaşmaya başladı. Konuya ilişkin görüşlerini açıklayan üst düzey bir bürokrat, bayram öncesinde Merkez Bankası'nın piyasaya yaklaşık 700 milyar liraya yakın para surmesinin "böyük bir yanügı" olduğunu öne sürdü. Aynı bürokrat şunları söyledi: "Merkez Bankası'nın sıkı para uygulaması kısa dönemde kur makasının kapatılması açısından başanlı olmuştur. Ancak enflasyonun önlenmesi ve diğer ekonomik dengesizliklerin giderilmesi için tek başına sıkı para uygulaması yeterli olamayacagı gibi, beklenmedik olnmsuz sonuçlar da dogurabilir. Aynca aylardan beri parayı sıkıp sıkıp ondan sonra da üç beş gün içinde piyasaya 700 milyar lira bir Aydın E tipi Cezaevi'nde çıkanlan yangının söndürülmesi sırasında fark edilen 51 metrelik tünelden sonra isyancı hükümlüler iki koğuş arasındaki duvan yıkîılar. Aydjn E Tipi Cezaevi'nde 4 gün önce yangın çıkartılmış, yangının söndürülmesi sırasında çatıdakı kum ve topraklar dikkati çekmişti. Bunun soruşturulması sırasında Diyarbakır Cezaevi'nden buraya nakledilen PKK hükümlulerinin 51 metre uzunluğunda tünel kazdıklan ortaya çıkmıştı. Cezaevindeki olaylarla ve tünellerle ilgili soruşturma için komisyon kurulmuş, cezaevinde güvenlik önlemleri arttırılraıştı. Yangın çıkartan isyancı hükümlüler, önceki gece de iki koğuş arasındaki duvan yıktılar. Cezaevinde bir operasyon düzenleyen güvenlik kuvvetlerine direnen 4 mahkumun yaralandığı, Aydın Devlet Hastanesi'nde tedavi gördükten sonra yeniden cezaevine getirildiği bildirildi. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, dün gazetecilerin Aydın E Tipi Cezaevi'ndeki olaylarla ilgili sorularını yanıtlarken şöyle dedi: "Şöyle düşunmek Iszım. Bu yetenekli eleraanlan cezalannın infazından sonra Devlet Demiryollan ve Karayollan'nın tunel inşaatlannda istihdam etmek acaba mümkün müdur?" MacarLstan (Baftarafı I. Soyj^a) ti baskanı oldu. Yeni Genel Sekreter Grosz, karar açıklandıktan sonra televizyonda yaptığı konuşmada, "Bu konferaas köklü bir değişikliği beliriiyor" dedi. Önde gelen bir KP yetkilisi de karar hakkında şunları söyledi: "Bugün Macaristan için önemli bir gün. Bu değişikliği, nazik bir şekilde yapabUdiğimiz için gururloyuz. Kadar, büyük bir liderdi, ancak iktidan siirdunneye uygun degildi." Merkez koraitesi ve politbüro üyelikleri için yapılan seçimlerde, yaşlı üyeler elcndi. Reform yanlısı ımre Pozsgay 1972'de radikal ekonomik görüşleri nedeniyle politbürodan atılan 1960'h yülann ekonomik mimarı Reszo NyefS, politbüro üyeliklerine getirildiler. AP'nin haberine göre, Merkez Komitesi'nin yeni öyelerinin belirlenmesinden birkaç saat önce kapanış konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen Kadar, fıkralarla, anılarla süslediği esprili bir konuşma yaptı. "Değiştirflmesi güç fıkirlere sahip oldugumu itiraf ediyorum. Çünkü yıllardır bunlar beynimde çakılı" diyen 76 yaşındaki Kadar, bencilliğe, ailevi değerlerin yok olmasına ve toplumsal bölünmelere karşı olduğunu vurguladı. ANKARA?dan YALÇIN DOĞAN (Baştarafi 7. yayjada) politikası izliyor. Kendi tesislerine, kendi elemanlarına üvey evlat davranışına giriyor. Özal hükumetiyle uyum sağlamanın araçlarından biri olarak, bu yöntemi belki daha uygun görüyor. Ama bu arada koskoca tesisler elden çıkma aşamasına gelıyor. Tesislere sahip çıkan orada çalışanlardan başkası değil. Elbette bunun da bir süresi ve sabrı var. Süre ve sabır aşınınca, insanlar kurumlarından ayrılmak zorunda bırakılıyor. Son uç yıldır Turizm Bankası her türlü turizm yatırımını durduruyor. Eldeki projelerin çoğu özel kesime aktarılıyor. Sadece başlamış bulunan yatırımlar itekaka sürüyor. Turizme her alanda öncülük yapması gereken Turizm Bankası yavaş yavaş "turizmi terk ediyor". Türkiye'de turizm, daha yeni adımlar atarken Turizm Bankası devreden çıkıyor. Çok bilinçli bir biçimde kendi özgün alanını dzel kesime devrederek turizmden çekiliyor. Peki, bir günlüğüne tek bir kişiye on bin liraya tatil yapabilme olanağını veren "sosyal turizm tesisleri" ne olacak?.. Onlar özelleştirilmeye itildikten sonra, sokaktaki vatandaş bu kadar ucuz fiyatla tatile gidebilecek mi?.. İster gitsın ister gitmesin, umurunda mı Özal hükümetınin ve onun dümen suyundaki Turizm Bankası'nın?... den para sürmenin mantığını aolamak da son derece güç. Merkez Bankası'nın emisyon konu«unda daha kontrollü ve hesaplı olması gerekir." 2. Yüksek faiz: Bazı ekonomi kurmaylanna göre yüksek mevduat faizi uygulaması döviz, altın, arsa, emlak ve benzeri verimsiz alanlara kayan tasarrufları kısa vadede banka sistemine çekme yönünde etkili oldu. Ancak mevduat faizlerine paralcl olarak kredi faizlerinin de anormal ölçülerde yükselmesi sanayi kesimini olumsuz yönde etkilemektedir. Bugünkü ortamda vadeli mevduat faizlerinin, düşürülmesi önerilmiyor. Ancak bazı ekonomi kurmaylan kredi maliyetlerini düşürücu yönde ek önlemler alınması gerektiğini savunuyorlar. Bu konuda ilk olarak halen yüzde 36 olan vadesiz mevduat faizlerinin düşürülmesi isteniyor. Aynca ilk asamada disponibilite orammn 35 puan, ardından da munzam karşılık oranının bir iki puan aşağı çekilmesi öneriliyor. 3. Yatırımlar ve ihracat: Yüzde 100'ün üzerindeki kredi faizlerinin özel sektör yatırımlannı olumsuz etkilediği de belirtilerek, bunun önümüzdeki dönemde ihracat üzerinde de olumsuz bazı etkiler yaratabileceği kaydedildi. Ekonomide yeniden istikrar sağlanraasına çalışıldığı bu dönemde üretken olmayan konut, altyapı ve benzeri yatınmların daraltılmasımn olumlu olduğunu belirten eko nomi kurmayları, özel imalat sanayii yatırunlanmn ise kısıntı kapsamı dışında tutulması konusunda görüş birliği taşıyorlar. Konuya ilişkin olarak bilgi veren bir DPT yetkilisi ihracatta vergi iadesinin azaltılmasına paralel olarak ihracata dönük üretim sektörlerinde teşviklerin arttınlması gerektiğini söyledi. Aynı yetkili, ihracat artışına paralel olarak son dönemde imalat sanayiinde kapasite kullanımında sınıra gelindiğini belirterek, bundan sonraki dönemde ihracat artışının devam ettirilmesi için imalat sanayiinde yeni kapasiteler yaratılması zorunluluğuna değindi. Bugünkü yüksek faiz ortamında özel sektörün imalat sanayiinde kolay kolay yeni yatınmlara giremeyeceğiııi de beBrten yetkililer, ihracata dönük sektörlerde teşviklerin arttırılması ve kredi faizlerinin düşürülmesinin zorunlu olduğunu ifade ettiler. 4. Yeni vergi düzenlemeleri: Kamu açıklannın giderek büyümesinin yarattığı olumsuz sonuçlan önlemenin tek yolunun da vergi gelüierinin arrtırılarak bütçe açığırun kapatılması oldugu bildiril*. Son dönemde yüzde 60'ın iizerine çıkan iç borçlanma faizlerinin kamunun iç borçlanma gereğini daha da büyüttüğüne dikkat çekilerek, yıhn ikinci yansında yürürlüğe girmek üzere yeni vergi düzenlemelerinin bir an önce yapılması gerektiği kaydedildi. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "Denizlerde 20 yıT Gemi adamlan olarak "Fiili Hizmet Zammı"nı alabilmek için çalmadıgımız kapı kalmadı. Sonunda, kıyısından kösesinden, bize de ufak tefek bir şeyler verildi. Nc . yazık ki bizim gibi denizlerde 20 yıl geçirmiş eski ve kıdemli gemi adamlanna verilenin hiç de yeterli olmadıfı kesindir. Uygulama nasıl yapılacak, ne kadar süre yıpranma kapsamına girecektir? Bu konuda dovurucu bir bilgi edinemedik. tstediğimiz bu konuda aydınlanmakür. Örnegin ben, 1968 yılından bu yana kesintisiz gemi adamı olarak çalışıyorum. Sigorta başlangıcım askerlikten önce ve askerlik suremi de borçlandım. Geriye dönük çalışmalanm borçlanma kapsamı içinde midir ve ben bu durumda en erken ne zaman emekli olabilirim? YANIT: T.C. Emekli Sandığı kapsamında çalışan "gemi ateşçi ve kömürcüleriyle dalgıçlann" denizde geçirdikleri her tariı çalışma yılına karşüık aynca "6 ay" da "fiili" hizmet zammı vcrilmesine ilişkin uygulama 1950 yılından bu yana sürmektedir. SSK sigortalılan ise I987'de bu uvgulamanın kapsamına alındı. "Bir hizmet akdine dayanarak gemide çalışan kaptan, zabit ve tayfalarla diğer kimselere (gemi adamı)" denilmektedir. 1 Temmuz 1987'den sonra SSK kapsamında çalışan gemi adamlannın denizde çalışmaları koşulu ile her tam çalışma yılına karşılık aynca 90 günlük bir fiili hizmet zammı da almalan öngörülmüştür. Buna karşılık TC. Emekli Sandığı kapsamında çalışan gemi adamlanndan yalnızca "Gemi ateşçi ve kömürcüleriyle dalgıçlann" fiili hizmet zammından yararlandınlması söz konusudur. Bunlar dışında kalan gemi adamlan ise kapsam dışı bırakümışnr. Aynı işi yapan "gemi ateşçi ve kömürcüleriyle dalgıçlar"dan Emekli Sandığı'na bağlı olanlara 6 ay (180 gün), SSK'ya bağlı olanlara ise 3 ay (90 gün) fiili hizmet zammı tanınmıştır. Bunun yanı sıra SSK kapsamında çalışan gemi adamlanna bu fiili hizmet zammı bu görevlerde en az 3.600 gün (10 tam yıl) çalışmaları koşulu ile verilmiştir. Bu kısıtlama Emekli Sandığı kapsamında çahşanlar için geçerli değildir. Bir gemi adamı Emekli Sandığı'na bağlı olarak 9 yıl çalıştığında fiili hizmet zammından yararlandınlacak, buna karşılık aynı işi SSK kapsamında yapan bir başka gemi adamı ise 9 yıl çalışma karşılığında (10 tam yılı doldurmadığı için) fiili hizmet zammından yararlandmlmayacaktır. Bu uygulamaların gerek Emekli Sandığı gerekse SSK yönünden haksız ve çelişkili olduğu açıktır. Kısaca, SSK kapsamında çalışan gemi adamlannınfiilihizmet zamlan konusunda geriye dönük bir borçlanma öngörülmediği gibi en az 10 tam yıl çalışmış olmak gibi bir kısıtlama da getirilmiştir. Bu nedenle, 1968 yılından bu yana aralıksız denizlerde çalışan bir gemi adamı bu yasadan yararlanmaksızın 1993 yılında emekli olabilecektir. SORL: Ortadireğe (Baştarnfı 1. Sayfada) di: "Tüm çabalanmn insanlanmızı mutlu yaşatmak içindir. Daha iyi yemek yemesi, daha iyi konutta onırması, tatil yapmıyorsa yapması,yapıyorsa daha iyisini yapması içindir. Hedef bu. Ancak bu hedefler için uygun araçlar ortaya konmalıdır. Yoksa konu ütopya olmaktan öteye gidemez. Bir hükümetin halkına yapabilecegi en büyük kötülük onu hayallerle avutmasıdır. Dolayısıyla kaynagını ortaya koyamadığı, fakat kısa süre içerisinde uzun vadeli olmayan bir takım kaynak transferleriyle ki bunlar uzun vadede kaynak tahribine de yol açabilecektir, bir takım imkânlan sosyal politikalann önune koyması; bu insanlara iyilik değil, kotülüktür. Bugün için Türk insanımn tatil yapması lazımdır diyerek bir yerden kaynak transfer ederek belli bir kesime tatil yaptırabiiirsiniz. Bu uzun vadede hiçbir şey ifade etmez. Eğer tatil yaplırmak istiyorsak bunun kaynağını doğru koymamız lazımdır. Şu an için konuyo şiddetli bir arzu olarak içimizde tutuyoruz." Tınaz Titiz, oyun salonlarının Türklere kapatılması konusunda kamuoyundaki tartışmalann, konmuş kuralların Kültür ve Turizm Bakanlıö tarafından denetlenememiş olması nedeniyle çıktığmı söyledi. Ancak konu ile ilgili yeni bir kararname hazırlandığını ve bu kararname ile Milli Piyango 1daresi'nin bu konuda denetlemeye yetkili kılındığını belirten Titiz, kararnamenin Cumhurbaşkanı'na iletildiğini bildirdi. Titiz, kararname ile talih oyunları ve oyun makinelerinin aynı kategoride değerlendirildiğini; böylece, İdare Mahkemesi'nce verihniş karann gerekçesinin de ortadan kalktığını söyledi. Dalyan lztuzu'ndaki otel inşaauyla ilgili olarak gelişmeier konusundaki bir soruyla ilgili de; buraya yeni bir fonksiyon kazandırılacağını belirten Titiz, "Yurtdışında bu konuda propaganda yapılıyor. Televizyon programlan yapıhyor, ama kaplumbağalan yiyorlar. Biz kaplumbağa yemiyoruz" diyerek şunları söyledi: "1974 yılında burası için, bu bölge için 11 bin yataklık bir proje vardı. 1980'de bitecekti. Yatak sayısı 620'ye indirildi. Böylece 8 yıl içerisinde 10 bin yataktan sağlanabilecek olan 1 milyar dolarlık gelir doğanın korunması için sokaga atılmış oldu. Dünya kamuoyunda bu konudaki tartışmalar bir yana, doğayı koruma konusunda en ciddi adımlar atan milletlerden biriyiz." SOVYET GÖZÜYLE ABD, kendi perestroykasını (Baştarafı 14. Sayfada) Geçen yıl ekim ayındaki borsa krizinden daha iyi bir örnek olamaz. Cumhuriyetçilerin senato çoğunluğunu yitirmesi, tranContra skandalı ve çok daha kısa bir süre önce "Gıinahkâr tmparatorluk" dedikleri SSCB ile zirve anlaşma olanakları arayışları. ABD'nin manevi atmosferinde de önemli değişikh'kler mevcuttur. Servetin azalması ve utanmazca yolsuzluklann çoğalması, para kültürünün düşmesi gibi. Bütün bunlar Amerikalılann kendilerine vaat edilen şeyleri bulamayıp, birçok şeyin de "ödünç" alınmış olduğunu anlamalarına yol açtı. Evet, ödünç ahnmıştı. Bugünün refahı, sonradan gelecek kuşakların ödemesi koşuluyla diğer devletlerden kredi ve yatırım şeklinde ödünç alınmıştı ve bunlar, toplumda yükselen bir kutuplasma doğurdu. Ekonomik alanda yapacaklan tercih açıktır: Daha az tüketmek, daha çok üretmek. Bu basit bir tercih değildir. Daha fazla üretmek için, daha fazla yatırım yapmak gerekir. Ama, tüketimi kısmak, zenginlerle fakirlerin arasındaki servet uçurumunun giderek arttığı bu ülkede neler getirecektir? Önlerindeki mücadele zorlu ve kıran kırana olacaktır. Biz, bunu kendi tecrübemizden biliyoruz. Bazen düşünüyorum da, Amerika'nın kendi Perestroyka'sım ve Glasnost'unu gerçekleştirmekten başka şansı yoktur. Neden Glasnost? Çünkü, ülkenin ciddi bir tarüşmalar serisine ihtiyacı vardır. TV'deki 30 dakikalık seçim tartışmalarından daha fazla. Neden Perestroyka? Çünkü, o kadar çok şey değişmiştir ki, eski düşünce ve politikalar ülkeyi bir çıkmaza sürüklemckte, bu uluslararası durumu da olumsuz yönde etkilemektedir. Sonuç olarak: Bugün her ulusun önde gelen dış politika sorunu, uluslararası sorunların çözümü için gerekli en uygun ortamın oluşturulmasıdır. Bu, nükleer bir felaketi önleme görevinin yanı sıra bir diğer ortak konuda da anlaşması gereken iki ülke, ABD ve SSCB için de geçerlidir. Bu konu da, iç sorunların uluslararası sorunlarla kanştırılmaması ama mümkünse çözümüne yardımcı olunması görevidir. "Keskin dişli" Macaristan Komünist Partisi Genel Sekreterliği'ne getirilen Kaxoly Grosz, yaşıtı sayüan Sovyet li*deri Mihail Gorbaçov gibi, "Tatlı gühimseyişli, ama keskin dişli" birisi olarak tanımlanıyor. Radikal ekonomik görüşlere sahip Grosz, 1972'de radikal görüşleri yüzünden politbürodan atılan Rezsoe Nyers'i kendine ekonomik danışman atadı. 1987 eylülünde sert bir ekonomik programı uygulamaya koyan Grosz, bu yıl için Ingiltere Başbakanı Thatcher'ın ekonomik polhikalanna olan hayranlığını dile getiren sözler etti. Komünist Parti dışı örgütleri bir araya getiren Halk Yurtsever Cephesi Başkanı, radikal bir reformcu olan Imre Pozsgay'la özel bir siyasi ilişki kuran Grasz'ın, bu hafta sonu yapılan parti konferansını da özellikle Kadar'ı görevden aldırmak için düzenlediği bildiriliyor. Yerel seçimde tek Uste anayusayu aykırı ANKARA (Cumhuriyel Biirosu) Anayasa Mahkemesi'nde bulunan iki ayn Yerel Seçim Yasası'ndan ilki raportör tarafından anayasaya aykırı bulundu. Anayasa Mahkemesi Raportörü yerel seçimlerde büyükşehir belediyelerinde tek listeyle seçime gidilmesini anayasaya aykırı buldu. Ancak, ANAP anayasaya aykın bulunan bu hükmün iptal edileceğini daha önceden beklediği için halen Anayasa Mahkemesi'nde bulunan ikinci Yerel Seçim Yasası'nda gerekli düzenlemeleri yapmıştı. Yerel Seçim Yasası'nda değişiklik yapan tasannın TBMM'de yasalaşmasından sonra SHP grubu geçen yıl yasanın anayasaya aykırı hükümler taşıdığı gerekçesiyle iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştu. Büyüksehirlerde belediye başkanlıgı seçimi için tek listeyle seçime gidilmesi, bağımsız adaylarla ilgili düzenlemeler yapılmamış olması nedeniyle yasanın anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali için mahkemeye gidilmişti. Ancak, ANAP tzmir ve Ankara gibi büyükşehirlerde ilçe belediye başkanlannın farklı partilerden seçilmesini engellemeyi hedeflerken, tek liste ile bağımsız adayların adaylıklarının olanaksız hale getirildiğini fark edememişti. Bu nedenle 1988 yılı başlarında TBMM'ye sevk edilen ikinci Yerel Seçim Yasası değişikliğinde yine tek liste aynen korunmuş, ancak bağımsız adaylann da büyükşehirlerde kendilerinin bastıracaklan oy pusulalan ile aday olabilecekleri hükmü getirilmişti. ANAP ilk yasanın Anayasa Mahkemesi'nden dönmesi olasılığını düşünerek, ikinci yasada bu sorunu çözmeyi planlarken, esas amaç yerel seçimlerin ekim ayında yapılmasıydı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle