15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10MAYIS 1988 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR ÎSMAÎL GÜLGEÇ CUMHURÎYET/5 Batı gençliğî Brecht yorgunu Almanya'nın hem doğusunda hem batısında Brechfin 90. doğum yılım kutlamak için yarış var. Batı Almanya'da Brecht, liselerde Goethe, Schiller gibi klasiklerle birlikte işleniyor. Ama Batı'nın genç kuşaklarında bir "Brecht yorgunluğu" var. PİLEK ZAPTÇIOĞLU Almanlann kutlatnalara meraklı oldukları söylenemez. Köln'ün Karnaval'mı ve Münih'in Bira Bayramı'nı bir yana bırakırsanız, Almanlan "anlamlı günlerde" pek bir arada göremezsiniz. Hele hele bugünler kitlesel kutlamalan gerektiriyor, âdet yerini bulsun diye bol masraf ve bol demeçle süslenip püsleniyorsa. Buna karşın Almanya'nın doğu yakasında "sosyalizmin kunıluşu", "emperyalist paylaşım savaşının zaferle sonnçlanması" gibi olaylar gerekli vâkâr ve adap içinde, disiplinli gösterilerle kutlanır öteden beri. Hal böyle olunca, Almanya'nın hem batı hem de doğu yakasında aynı olayın ayıu heyecanla anıldığını görmek de oldukça zorlaşıyor. Kuralın istisnalan yok değil. Dünya bunlardan birine geçen yıl tanık olmuştu. Berlin'in 500. kuruluş yüdönümu 1987'de hem "özgürlükçü demokratik hukuk devleti" Federal Almanya'da ve Müttefiklerin yöneıimindeki Batı Berlin'de hem de "Emekçilerin Cnmhuriyeti" Doğu Almanya'da neredeyse bir yarış havası içinde kutlanmıştı. 1988'de bir başka yanşa tanık oluyoruz. Bertolt Eugen Brecht bu yıl 90 yaşında. I>oğulular Brecht'e tüm olanaklanyla seferber olur, otuzu aşkm yapıtını sahneye koyar, bütün eserlerini yorumlu olarak yayına hazırlarken Batı boş durabilir mi? Batı Almanya'da da sahneler ve sayfalar Brecht'le dolu. Küçük bir farkla: Doğu'nun ttnlü "Berliner Ensemble"ının "Meti"yi sahnelemesine bu yıl bile izin verilmemiş. Nedeni, oyunda Stalin'in Brecht tarafından üstü kapalı bir biçiminde de olsa "katil" olarak nitelenmesi. ethe, Schiller, Lessing gibi klasiklerle birlikte "işlenmekte". Brecht hâlâ Shakespeare'den sonra en çok sahnelenen yazar olma özelliğini koruyor. Hatta gençlerde bir "Brecht yorgunluğu" ndan söz etmek bile mümkün. Örneğin bir üniversite öğrencisi şöyle diyor: "Brecht'ten ögrenebilecegimiz bir şey kaldıgım sanmıvorum. Bugun tiyatroda teknik açısından, içerik ve üslup açılanndan aradığımız her şeyi buluyoruz. Brecht'in yapıtlan gerçekten de hoş, ama dünyanın degişmesini sağlayamadıklan da ortada." Brecht yorgunluğu hiç kuşkusuz günümüzün kuram ve kitap yorgunluğundan ayn düşünülemez. özellikle siyasetin çoktan "demode" olduğu, içe dönüklüğün ve "kendini gerçekleştirme" akımlannın alabildığıne serpildıgi, gnıp terapinin ve gobek dansının kara kaplı kitaplara yeğlendiği Batı'da Brecht artık genç kuşaklara hitap etmiyor. Üstelik hayatı da "yeniden keşfedilmeyi" sağlayacak kadar ilginç değil. Ne bir babaoğul çatışması içinde kıvranıp ruhunun derinlerinde yatan Oedipus kompleksini yapıtlannda açığa vurmuş, ne eşcinsel oldugundan toplumdan dışlanıp yalruzlığa itilmiş, ne de genç yaşta intihar yolunu seçmiş. Hızlı arabalara, purolara ve güzel kadınlara olan düşkünlüğü bile onu "vasatlıktan" kurtaramıyor. Hayatına ilişkin hiç mi ilginç bir olgu yok? örneğin, vasiyeti. "Yanhşhkla 'öldu" teşhisi kontüup diri diri gömulmemek için" oldükten sonra kalbine metal bir çubuk saplanmasını vasiyet eden Brecht'in bir diğer arzusu da, "solucanlara yem olmamak için" çinko bir tabutta defnedilmekti. Brecht'in 90. doğum yüdönümu Batı dünyasında, bütün yorgunluklara karşın yine de saygıyla kutlamyor. 10 şubatta Doğu Berlin'de Brecht'in bir heykelini devlet töreni eşliğinde halka açan Doğu Almanya'daki törenlere baktıgımızda ise onun şu sözlerini hatırlamamak elde değil: "Bana öyle geliyor ki', dedi HCTT Keuner, 'her soroya verecek bir yanıbnuz olduğu için bir sürii adam ögretimizden sogumaya başladı. Propaganda atnaçtanmız doğrultusunda, bize hâlâ tam yanıtlanmamış göziiken sorulann bir Hstesini yapıp halka açıklasak daha iyi olmaz mıydı?" Iki Almanya'da Brechfin 90. yaşını kutlama yarışı PİKNtK PtYALEMADRA HIZLI GAZETECİ SECDET ŞEV AiilAYA OPCAYA ARAP YARlMAPOLAHPl, $Ü\/£YŞ'e. sövet}, şı'MP/ se?iN aei.pi \ sfoKSTe isrifH MEKTÜPVMU TAKP/M &U SON Ştfft/MI PÖNÜ'NCE 1I201ERK BRECHT 1907de Bavyera Krallığı Saray Foto^rafçısı unvanı alan Konrad Ressler'ın fotoğraf atötyesinde bulunan 32 pozluk Brecht diası, 60 yıl sonra gün ışığına çıkartıldı. 1920'li yıllarda Brecht'i göruntuleyen fotoğraflar, albüm olarak yayimlandı. Brecht üyatrosu 1928'de, "Üç Kuraşluk Opera"run Berlin'deki Uk galasıyla bir bomba gibi patlamıştı. Yalnız klasik tiyatroyla değil, burjuva ahlakıyla ve düzenin alışılagelmiş kurallan Ue de hesaplaşan Brecht, oyunlannda izleyiciyi "kahramanı" ile özdeşleşip annmaya çağırmıyordu. "tzkyidlerimiz", diyordu Brecht, "yalmz Promete'nin rincirlerinden nasıl kurtanlacagııu işitmekle kalmaraalı. Onu kurtarmayı canları istemeli. Tiyatromuzla biz bunu ögretmeliyiz onlara." 1968'lerde Brecht bambaşka bir yere oturuyordu. Boykot konuşmaları mutlaka Brecht'ten bir dizeyle başlıyor, şarkılan dilden dile dolaşıyor, sokak gösterileri Brecht'ten bir "Öfcretici Oyun"un spontane sahnelenmesiyle son buluyordu. Brecht yalnız sanatından ötürü, oyunlarındaki ve şiirlerindeki yalın dilden ötürü sevilmiyordu. "Mant'ın Kapital'ini okuduğumda oyunlarımı anladım", diyen yazar, Hitler faşizmine karşı açıkça dİTenen belli sayıda sanatçıdan bıriydi. Hayatının uzun yılları sürgünde geçmiş, "Badanaa"nın kunnak istedigi düzene baştan karşı çıkmıştı. "Hareket" içinde Brecht, yadsınan ve "yoz" tabir edilen "burjuva sanaf'ın karşıtı olarak kutlandı, proletarya saflannda çarpışan organik aydının en somut örneği olarak yüceltildi. "Adım neden anılsın ki" dizesinin yazan Brechfin adı uzun yıllar dillerden düşmedi. Ne 68'lerin öğrenci hareketiyle çalkalanan Batı Avrupasında ne de 70'li yılların daha da çalkantılı Türkiye'sinde... Takvimler 1988'i gösterirken Brecht'in adım ananlann sayısı ne kadar kaldı? Ülkemizle yazarın anavatanı arasındaki fark, yine belirgin bir biçimde ortaya çıkıyor. Türkiye'de Brecht'in kimi yapıtlan hâlâ yasaklar listelerini süslerken, Batı Almanya'da Brecht hselerde Go ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHÂN Cezanne'ın 'karanhk' dönemi Londra'da \t EPÎP EMİL ÖYMEN LONDRA Puü Cezanne (18391906) ilerki yaşlanndaki renk canlıhğı ve hayat doluluğuna erişmeden önce karamsar, öfkeli, yalnız ve kuşkulu bir genç adam. Fransa'nın güneş ve renk diyan AixenProvence'da hayatı karamsar, öfkeli ve kuşkulu sürdürmek. Ama bir sanatçı, baba zoruyla hukuk okursa olacağı bu. Nitekim, hukuktan resme dönünce yavaş yavaş "açılınıs" zaten. Kraliyet Sanat Akademisi salonlannda bu sortaki olgunluk dönemi değil, "karanlık" dönemi sergileniyor şu sıralarda. 20'den 33 yaşına kadarki resimleri bunlar. Babası hali vakti yerinde bir şapkacı. Aix kenarında "Riizgârlı Ev" diye bilinen 17. yüzyıldan kalma bir malikâne almış. Cezanne 20'sinde. O da eline fırçasım alarak evin sağım solunu dekore etmeye başlıyor. Iki yıl sonra da hukuku bırakıp Paris'e, Academie Suisse'de geleceğin empresyonistleri Pissarro ve Guillaumin'le ahbaphk. "Louvre"da yerlere serilerek çizimler. Ama gözü yukseklerde. Güzel Sanatlar Akademisi'ne almıyorlar. Paris'in o dönemde her yıl merak ve heyecanla beklediği ve kısaca "Salon" diye büinen "Büvük Sergi"sine de alınmıyor. Hem de yedi yıl üst üste! Cezanne ile Emile Zola arasında bu dönemde yakın bir dostluk: Zola, yaşadığı toplumun önünde gittiğine inandığı Cezanne ve diğer sanat öncüleri hakkında makaleler yazıyor. Zola'nın evinde yapılan tablolar. "Siyah Saat" (1870), Zola'nın masasında bir deniz kabuğu, saat ve gelişigüzel dağınıklık. Ama bu dostluk, Zola, "L'Oeuvre" romanında Cezanne'ın bastınlmış saldırganlığından açık açık söz edince bitivermiş. Cezanne daha 20'lerindeyken "öncü sanatçı" (avant garde) sayılmış. Çağdaşı Richard Wagner, operalarını alaya alan halka rağmen bunları usanmadan sahnelemeye çalışırken Cezanne, tam bir Wagner hayranı. Marsilya'da "Wagner'i Sevenler Derneği"nin üyesi. Pissarro, Cezanne'ı "adam eden", ona yol gösteren sanatçı. Coşkun ve kabına sığmayan, anlaşılmadığı için de saldırganlaşan yaratıcılığını dizginlemiş. Cezanne, 30'larından sonra durulmuş. Akademi'deki sergi, bu durulma öncesinde bitiyor. Kraliyet Sanat Akademisi'nin üç salonuna yayılan sergide 20 kadar tablo ve deseni ise ışıktan korumak amacıyla salonun bir kenannda soluk aydınlatılmıs bir ndarta «prtrilpnivor. TARİHTE BUGÜN MIMTAZ 10 Mayıs DEMİRATLAR! 1S63'DA 8UGÜN, LEŞÎK DeVLÇTE Ş , "CEHTKAL RACI&C* V£ *UNlON PAOFIC "ADLIKURULUŞIARIN rAPTIKLARl PEMİRVOUARI UTAH'TA St'RLEŞrİ.DÜNYAM O ANA OE&İN yAP/LMlŞ, BİR KITAYt SOYDAN 8OYA KAT£ OEN ,LK DEMİRYOLU OUVJ BU UlASTlftMA UATTINtN İN. $ASlMA OOĞUDAN VB BATI. ÜAN AYNI ZAMAMDA BAŞLAN İUl$TI. /tnSuteAKuoiU TANDA.İKİ YONPEN 8İR.LEÇUE NOKTASIHA GELBH 'JüPITER*lff *113" 3S YAŞINOA KENDİ PORTRESİ Londra'daki Kraliyel Sanat Akademisi'nin üç satonuna yayılan sergıde, Cezanne'ın genç ve karamsar sayılabılecek döneminin yapıtlan yer alıyor. Sanatçının 38 yaşında yaptığı kendi portresı de bunlar arasında. 50 YIL ÖNCE CumhurİYet 10 Mayıs 1938 açılacak olan şehrin büyük arterlen üzeıinde ve bu yollarda bulunan Azabkapıdaki Atatürk köprüsü başile AzabkapıKaraköy güzergâhmı, Istanbulu Beyoğluna bağlayacak olan arteri, stadyom ve hipedromu, Yenikapıda tesisi derpiş edilen liman mahallini ve hinterlandım ve oradan da karşıya geçerek Boğazda açılacak sahil yolu güzergâhmı esaslı şekilde tetkik ettiler. Bu tetkikatm neticesi, kendileri için mucibi memnunivet oldu. Plânın tatbikatı için Meclisten aldığımız bir buçuk milyon liralık istikraz salâhiyetile bu işlerin pek küçük bir kısmımn dahi hayattaki akislerini gösterecek şekilde netice alınamayacağından bunun altı 19381998 milyon liraya kadar yükseltilmesi lâzım geldiğini, bunun için de tstanbul Belediyesine muzaheret edeceklerini emir ve vaid buyurdular." Sinema ve Televizyon Yılı'nda sansür gündemde YAPIKREDIGENÇÜK VE SANAT ŞENÜĞİ Tilm yasaklanıyorsa demokrasi yoktıır' LONDRA (Cumhuriyet) Türkiye"nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi'nin, "Sinema ve Televizyon Yılı" olarak ilan ettiği 1988'de hükümetler, sinema ve televizyonu ne ölçüde denetleyip sansür edebilir? Bu soruya, yüksek düzeyde bir Ingüiz basınyayın uzmanı şöyle cevap veriyor: "Bir demokrasi yönetiminde hükümet sansuni olmamaiıdır." Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Konseyi tarafından ortaklaşa bir girişimle başlaülan "Avnıpa Sinema ve Televizyon Yılı" etkinliklerinde tngiltere Ulusal Komitesi'nin yöneticiliğini yapan BBC Uluslararası llişkiler Bölümü Başkanı Alan Hart, Cumhuriyet'in sorularıru yarutlarken, "Ne yazık ki dünyada çeşitli hükümetler, yayınl^n kontrol etmektedir. Bu, her zaman için hatalı bir tutum sayılmaz: ancak yayın kurumu hükiimetin borazanı olacaksa, hükümetin görüşiinu yayımlayacaksa, bnna da dogru yayınalık dencmez" dedi. Gelişmekte olan ülkelerde sinema ve televizyonun hükümetler tarafından eğitim ve bilginin örgünleştirilmesi amaayla "akılbca" kullanılması durumunda bunun yararlı olacağını kaydeden Hart, aslında bunun da "hükömet denetirainde yayıncılık" olduğuna dikkati çekti. Hart, "Ancak hükümet, sadece kendi siyasal göriişlerini ortaya koyarsa, sansüre giderse, bu kabul edilemez. Böyle bir durum gerçekten demokratik bir ülkede kabul edilemez. Ve gerçekten demokratik bir ülkede olmamalıdır da. tğer bir hükümet siyasal nedenlerle film yasaklıyorsa demokrasiden söz edilemez" dedi. Avrupa Kofnisyonu Kültür tşleri Sorumlusu Carlo Ripa di Meana2nın girişimiyle başlatılan ve Avrupa Parlamentosu eski başkanlanndan Simone Veil'in yönetiminde sürdürülen "Avrupa Sinema ve lelevuyon Yüı"nda Türkiye de dahil 24 ülke Ulusal Komite düzeyinde temsil ediliyor. Etkinlikler daha çok Avrupa Topluluğu ülkelerinde yoğunlaşmakta. "Yıl", geçen ocak ayında, Pariste Grande Halle de la Vilette'te "CineCite" sergisiyle başlatıldı. Önümüzdeki aylarda da birçok ülkede sinema ve televizyon program yapımı, sansür, 1992'de "Avrupa Tek Senedi" yürürlüğe girene kadarki sürede çözülmesi gereken ekonomik, teknik ve kültürel sorunlar çeşitli ülkelerde toplantılarda ele ahnacak. Aynca sergiler, şenlikler, toplu gösterimler yapılacak. BUGÜN FOTOĞRAF KULÜBÜ KARMA SERGİSİ Boğaziçi Ünıversitesi (BÜFOK) Yapı ve Kredt Bankası Genel Müdürlügü, Sermet Çifter Salonu. Beyoğlu ÜNİVERSİTEDE BİR GÜN FOTOĞRAF SERGİSİ Yıldız Üniversitesi Fotoğraf Kolu Yapı ve Kredı Bankası Genel MiKİuriuğü. Sermet Çifter Salonu, Beyoğlu Belgrada giden Başvekilimiz Celal Bayann pazar giinii Valî ile birlikte şehirde bir cevâlan yaparak mütehassıs M. Prost'un imar planı etrafında tetkiklerde bulunduğunu yaznuştık. tstanbulun seyyah celbi noktasından süratle imarını derpiş eden Başvekilimiz, şehrin imarı işine derhal başlandması için emir vermiş ve bu imar işinin kuvveden fiile çıkanlması rnaksadik de milli bankalardan, belediyeye 6 milyon liralık bir istikraz verilmesini emretmiştir. Bu paranın bir buçuk milyon lirası Belediyeler Bankasından alınacaktır. Celal Bayar, gezintisi tstanbulun imarı meselesi esnasında limamn Yenikapıda yapılmasını, biiyiik stadyomun da Yenibahçede inşası hakkmdaki şehircilik mütehassısının noktai nazanm muvafık görmüştür. Vali ve Belediye Reisi Muhiddin Üstündağ, Başvekilin bu tetkikatı hakkında dün kendisile görüşen bir muharririmize şu izahatı vermiştir: ' Sayın Başvekil Celal Bayar, seyahatleri sırasında buradaki pek kısa ve muvakkat ikametlerinden istifade ederek, îstanbulun imarma karşı gösterdikleri samintî ve ciddî alakanm yeni bir delilini vermiş oldular ve imar plânımn zemin üzerindeki vaziyetini mütalea ve tetkik etmek arzusunu izhar buyurdular. Bu plânla Atatürk köprüsünün Almanyada yaptırılan bütün dubalan şehrimize gelmiştir. Bunlardan dokuz tanesinin montaj ameliyesi bitmiş ve yedisi yerlerine konulmuştur. Geriye kalan dubanm üst kısmı yapılıyor. On bir dubanın da montaj ameliyatına devam olunmaktadır. Bunlar da peyderpey denize indirilerek yerlerine konulacaktır. Atatürk köprüsünün dubcdan AÇIK OTURUM/TİYATRODA GENÇ YAZARLAR Seçkin Cılızoğlu, Tuncer Cücenoğlu, Nurhan Karadağ, Ülkü Ayvaz, Tahır Ozçelik. YENİMAHALLE 2. SULH CEZA MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 1988/142 SAN1K AHMCT GÜNER: Salim ve Şerife'den olma, 1949 doğ. Kastamonu ili, Kure kazası, tğdir köyü nüfusunda kayıtlı, halen Şantepe 2. durak Tepebaşı Sok. No: 13'de oturur. SUÇ : GIDA MADDELERİ TÜZÜĞÜNE AYK1RIL1K SUÇTARİHİ : 9.12.1987 Yukarıda açık kimliği yazılı sanığın, üretimini yapıp piyasaya arz ettiği simitlerden alınan örnek üzerinde yapılan analiz sonucu rutubet oranının °7o 24 olması gerekirken, "o 29.06 olduğu saptandığmdan, sanığın tabii olmayan gıda maddesi siraidi tabii diye piyasaya arz etmek sureti ile taklit ve tağşiş edilmiş sayılabilecek simitlerin uretimini yapıp piyasaya arz ettiği anlaşılmış, saruğın suç"u sabit gorü!müş olup TCK'nın 398, 402/1, 647/4. 72, maddeleri gereğince 32.000. lira ağır para cezası, 3 ay süre Ue cürme vasıta kıldığı rneslek ve sanatın ve ticaretinin tatiline, 7 gün süre ile işyerinin kapatılmasına karar verilmiştir. Sanık hakkında verilip kesinleşen karar, TCK'nın 402/2. maddesi gereğince ilan olunur. T.C SANDIKLI SULH ÇEZA MAHKEMESİ Esas: 986/549 • Karar: 988/238 25/2/1986 tarihinde Gıda Maddeleri Tuzuğü'ne muhalefet suçundan sanık: Sandıklı Çakır Mahallesi nufusuna kayıtlı halen aynı yerde mukim, Ali ve Fahriye oğlu 1948 doğumlu İhsan Hopayılmaz'ın Sandıklı Sulh Ceza Mahkemesi'nde yapılan açık yargılaması sonunda: Sanık İhsan Hopayılmaz'ın sağlığa zararlı sucuk imal etmekten eylemme uyan TCK'nın 396. maddesi uyannca 3 ay hapis ve 5000 TL. ağır para cezası ile cezalandırılmasına, 3 ay süre ile cürme vasıta kıldığı sucuk imalatçılığı mesleğinin tatiline, işyerinin 7 gün süre ile kapatılmasına, hukum kesinleştiğinde karar özetinin buyük harflerle yazılmak suretiyle kapatma suresi kadar kalmak üzere kapatılan işyerinm goze çarpan bir yere yapıştırılmasına, Hükum özetinin Ankara, İstanbul, İzmir illerinde yayımlanan, tirajı 100 binin uzerinde bulunan bir gazetede ve suç yerindeki mahalli gazetelerden birinde yayımlanması, 18/3/1988 tarih ve 986/549 esas, 988/238 karar sayılı ilamda huküm altına ahnmış olup işbu karar TCK'nın 402. maddesi uyannca ilan olunur. Basm: 18610 ve HAREKET GÖSTERİSİ Hacettepe Ünıversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü . Yapı ve Kredı Bankası Genel Müdürluğü, Sermet Çifter Salonu. Beyoğlu. Saat 15 00 TÜRK MÜZİĞİ KONSERLERİ Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziğı Korolan Yapı ve Kredı Bankası Genel Müdüriüğü, Sermet Çifter Salonu. Beyoğlu Saat 19 00 YAPI^TKREDi "hızmette sınır yoktur" M
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle