25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/S 8 NİSAN 1988 Sonsuz merakla dünyuya eğildik 68 hareketi bir kitle kabarışıydı ve içinde kızlar da vardı hem de çok sayıda kız vardı. Forumlarda, toplantılarda kızlar hep hazırdılar. Ama önde durma, yönetime katılma gibi bir konumumuz yoktu. Sence 68 nedir? EIİF Panldayan gençlik. 68 dünyaya doğru bir yüruyüştür. O zaman tsmet özel bunu şöyle ifade etmişti: "Ben dünyaya doğru yürümekle meşhunım". Biz böyleydik. Diyelim 67 yılı. Bütünüyle bir protesto yılı olarak hatırlıyorum. Canlanan öğrenci birükleri, yeni kurulan gençlik örgutleri, fikir kulüpleri nerede bir baskı, yıldırma, haksızlık görüyorlarsa itiraz ediyorlar, kabul etmiyorlar, reddediyorlar. Ve sonra 68'e gelirken artık yürüyüş hızlanıyor. Diyarbakır Doğu mitingine katılma, Elmalı toprak işgaline destek, Singer grevine destek, 6. Filo gidene kadar açlık grevi. "Özel okullar devletleşsin' kampanyası ve İstanbulAnkara yürüyüşleri. On binlerce bildiri, on binlerce afiş, hükümete ve halka açık tnektuplar, sergiler, forumlar.açık oturumlar, yürüyüşler, boykot ve işgaller. On binlerce kişiyi kapıp götüren bu ateşli seyrüsefer içinde sonsuz bir merakla kendimize, Türkiye'ye ve dünyaya eğüdığimizi hatırlıyorum. O dönemin bir özelliği de umulmadık bir kilapyayın bombardımanıydı herhalde. Kimsenin yakınmadığı bir bombardıman... EIİF Evet hem de nasıl. Bak yine tsmet özel şöyle diyordu: "Merak bir devrimcinin hazırlığıdır". Fakat bir çocuğun da. Biz her ikisiydik. Ne Yapmalı, Nasıl Yapmau, Toprak MeseJesi, Demir Ökçe, Daşa, hepsi yanyanaydı. Fakat "emper>'«dizm ve devrirnler çagY'nı eleştirel bir gözle öğrendiğimiz sdylenemez. Teoriyi Avrupa 68'inden çok Asya, Afrika ve Latin Amerika'da ve Türkiye'de olup bitenlerin sarsıcı etkisiyle ve büyük bir hüsnükabulle öğrenmeye çalıştık. 1%8'in hemen öncesinde sol eğilimli merkezi gençlik örgütünde, Fıkir Kuliipleri Federasyonu'nda bir aynm oluştu. Fikir Kulüpleri "nin bir böliimii TtP paralelinde "sosyalist devrim"i savunurken bir böliimii de "milli demokratik devrim"ci oldu. Sonuçta bu aynm şekillendi ve FKF merkezi milli demokratik devrimcilerin yönetimine geçerken FKF'nin tstanbul sekreterliği, sosyalist devrim lezinin hâkim olduğu bir yapıda kaldı. Ve bunun içinde olup da milli demokratik devrim tezini savunan ya da gizlice savunan gençler ilk kez 68 hareketiyle birlikte açığa vurdular düşüncelerini. Senin bu dönemdeki tutumun ne oldu? ELİF Evet, dediğin gibi oldu. Gerçi tstanbul'da, daha sonra Devrimci Öğrenci Birliği'ne dönüşecek Devrimci Hukuklular Orgütü oluşmuştu ve onlar baştan beri milli demokratik devrim tezini savunuyorlardı, ama FKF'nin dışındaydılar. Biz de bu tartışmayla birlikte sıkı bir okuma dönemine girdik, okuyoruz, tartışıyoruz ve sonunda bu yeni tez bana da doğru geldi ve birkaç arkadaş bu düşünceyi savunur duruma geidik. Bu arada FKF içinde etkin ban arkadaşlanmız vardı ve onlan ikna edersek bu tezin örgüt içinde daha kolay savunulabilir olacağını düşünüyorduk. Onlardan biri de Yavuz'du (Yıldırımtürk) ve biz onunla, Kars TtP kongresinden döndükten hemen sonra bir gece sabaha kadar konuştuk ve sonunda ikna ettik. Daha sonra Necmi (Demir) ile de konuştuğumuzu hatıriıyorum. Gerçekten de zaten birikmiş olan düşunceler, sosyalist devrinr tezine olan itirazlar, 68 hareketiyle birlikte bir sıçrama yaptı ve tstanbul'da da bu tezi savunanlar kısa bir sure içinde etkin duruma geldiler. Yani 68'in sosyalist devrimmilli demokratik devrim aynşmasının netleşmesinde de tayin edici bir rolü oldu. ELİF Tabii, tabii. Biz o hareket sırasında gördük ki DÖB'lu (Devrimci öğrenci Birliği) arkadaşlar daha mücadeleci bir tutum 68'in devrimci kız militanlarından Elif Öztürk: BİR KUŞAK 20 YILLIK ÖYKÜYÜ ANLATIYOR 58'liler40yaşında ALEV ER 68 İTÛ Hasan Yalçın Istanbul Ankara •özel okullar devletleşsin" yuruyuşünde (Ûnde soMan ikinci) 68'de İTÜöğrencilerinin 'uzunyürüyüşçü'sü Hasan Yalçın: 68 dünyayı değiştirmekti 68Elif Gönul Tolon. Yuruyüşte, işgatde. grevde ve "her eytemde" hazırdı. Aydmlık, seçkin siması, narin endamı ve hafif kibirli duruşuyla tanıdık onu. Elif öztürk, 68'in ElifGönül Tolon'u, Anadotu'nun rengârenk mozayiğinden kopup gelmiş ve kabaran kitle hareketinde eşitlenmiş 47'liler çehresinde aykırı bir çizgiydi. Ama kimsenin aklına "Bu kızın aramıida ne işi var?" türünden bir soru işareti takılamazdı. Çünkü o, insana kırılıverecekmiş hissi veren incecik bedeniyle dikilişi, karşısındakim delip geçen boyun eğmez bakıslarıyla "tercihini çoktandır yapmış olduğunu" hemen belli ederdi. Çoğumuzu ona hayran kılan, sonraki yıllarda giderek daha da büyüyen bu tezattı beiki de. 68 hareketi onun için hareketin kendisinden çok dahafazla şey ifade ediyordu, 68, koca bir dünyayı yeniden yaratma süreci içinde kısacık bir an, 68 gençliği de o dünyayı yaratacak güçler içinde bir güçtii. Çok dahafazla şey istenmeli, çok daha büyuk kanatlar takılmahydı gökyüZünü fethe çtkmak için. Bu yüzdendir ki Singer fabrikasının mavı önlüklü işçi kızları, Istanbul'un yakın çevresindeki köylerin toprak işgalcileri ilk onu tanıdılar "Hakktmızı istiyoruz" diye ayağa kalktıklarında. "Devrimci bactmız" diye onu bildiler. Alibeyköy'ün, Maltepe'nin, Kartal'm pek çok işçi evinde, eminim, onun olduğu hatırlanan birer köşe vardır. •kk * 68'in okuyan, düşünen, tartışan, hayatı var olanlayeıinemeyecek kadar çok seven gençliğinin temsilcilerinden biridir Eiif. Hayat, güzel şeylerdir onun için; müzikür, resimdir, bir solukta okunacak bir roman, üzerinde günlerce düşünülecek iki küçük dizedir. Ve pek çok değerin aşınmaya uğradığı sonraki yıllarda da öyle kalmıştır. Son yirmi yılın üçte birini, hatta daha faziasını cezaevinde geçirmiş, dört yılını Paul Nev/man yaktşıklısı oğlunun açlığıyla yasamıstır. Ama hayal, dün olduğu gibi bugün de bir uzun yüruyüştür onun için. Yaşanılmaya değer bir dünyaya doğru, uzun bir yürüyüş... Türkiye 68'inin Batı'dan esen rüzgârın ürünü olarak değerlendirilm esini doğru bulmuyorum. Bence belirleyici etken Türkiye'nin iç dinamiğidir. 68 hareketi, 68'li olmak sizin için nasıl bir anlam taşıyor? Buna bağlı olarak, Batı 68'inin bizim 68'de nasıl bir payı vardı ya da var mıydı? YALÇIN Bence insanı insan yapan, dünyayı değiştirme ruhudur. Sizin deyişinizle 68'li olmanın, benim deyişimle devrimci olmanın anlamı budur. 68 hareketi içinde bu nedenle yer aldım. Baş reketi ve bilinç düzeyi yükselmesi ka türlü olmasmı düşünemiyorum. görülür. TtP'in kurulup, solu bir Türkiye 68'inin Batı'dan esen çatı altında buieştirmesi; sosyalist riizgânn ürünü olarak değerlendi temel eserlerin Türkçeye kazandırilmesini doğru bulmuyorum. Bu nlması; sosyalizmin saygınlığımn tür görüşlerin tahlü yetersizliğin artması; DtSK'in kuruluşu; işçi den kaynaklandığını düşünttyo hareketindeki canlıhk; köylülerin, nım. Şüphesiz Batı'daki gelişme toprak meselesi başta olmak üzelerin önemli etkisi oldu. Biz o za re acil talepler etrafında giriştikmarüar gençlik mücadelesinin için leri eylemler; Milli Petrol Kamdeydik ve Aİmanya ile Fransa'daki panyası ile başlayıp 6. Filo'yu gençlik liderteriyle mektuplaşıyor protesto eylemleriyle süren antiduk. Bence dikkate alınmayan be emperyalizm dalgası; gençlik örlirleyici etken, Türkiye'nin iç di gütlerinin neredeyse tamamının, namiğidir. Türkiye yüz yılı aşkın ilericüerin, devrimcilerin yönetimibir süredir demokratik devrim sü ne geçmesi, gençliğin ülke sorunrecini yaşıyor. 1960 27 Mayıs'ın larına duyarhhğının hızla artışı, daki demokratik atıhm. kitlele gençlerin diğer halk kitleleriyle birrin politika sahnesinde bağımsız leşme yönündeki çabaları, sosyavarlıklanru duyurmalarına da ola list gençlerin örgütü olan FKF'nin hızla örgütlenip, gençlik eyleminin nak haziTİadı. 6080 arası, 1968'e öncülüğünü yapar konuma gelikadarki dönem açısından inceleşi... Türkiye 68'inin böylesi bir iç nirse, gittikçe yükselen bir halk ha /97i yazının son günlerinden ya da sonbahann ilk günlerinden biriydi. O gün Selimiye Askeri Cezaevi'ndeki yedi koğuşun yedisi de kapalı kalmış, ne havalandırmaya ne de koğuşların önündeki koridora çıkılmasına izin verilmişti. Nedeni? Geçmiş zaman, anımsaması zor. Ama öyle önemli bir nedeni olması da gerekmiyordu zaten. Akşamustüne doğru alt cezaevinin ana demir kapısı şangırtılarla açıldı. Gelen vardı. "Yeni bir tutuklu" diye fısıldaştt koridordaki nöbetçi askerler. Acaba kimdı? Herkes koğuşları koridordan ayıran demir parmaklıkların öntine doluştu. Yaşı otuza yaklaşmış, saçlan dökuk, uzun boylu biriydi yeni gelen. Kamburunu çıkararak yürüyordu. Çevresinı alan eli coplu askerler, sağa sola bakınmasına fırsat tanımadan, yeni tutukluyu en dipleki koğuşa, yedinci koğuşa götürdüter. Ama yine de tanıyanlar oldu. "Hasan bu. Mamak 'tan geliyor". Hasan Yalçın'ı, tstanbul DevGenç davasının ıkı Hasan Yalçın 'ınından tTÜ'lü olanını, davanın ço 88 Hasan Yalçın "hâlâ 68lı." kaynağı ve temeli vardı. Göriiştüğüm hemen her 68'linin belleginde o günlere ilişkin olarak 'sıcak şeyler' kalmış. Sizin için de aynı şeyler söz konusu mu? YALÇIN Bence de o zamanlar daha mutluydu. Türkiye bakımından o zamandan bu zamana kadar çok şey yitİTİldi. 60'lardaki özgürlüğü ortadan kaldırabilmek için iki askeri darbe yapılması gerekti. Fakat bu mutluluk duygusuna, ateşli gençlik anılannın sübjektif bir etken olarak katıldığını reddedemem. Türkiyj'nin sorunlan bugfln daha büyük belki. Ama sorunları çozecek güçler de daha olgun ve tecrübeli. Sorun geçmişe değil, geleceğe bakmaktır. Mutluluk oradadır çünkü. Bizim geçmiş duygusalhğımıza, Şarklı insanın Oblomov'vari nostaljisini ayııt et ğu sanığı işte böyle, yargılamanın başlamasından aylar sonra Selimiye Cezaevi'nde tanıdı. Böyle olması doğaldı, çünkü onun gençlik önderi olarak sivrildiği yıllarda Selimiye konuklanryn önemli bir bölumü henüz lise öğrencisiydi. Onlar birer 'devrimci adayı' olarak üniversiteye gelirken, Hasan Yalçın da 'oradaki görevini tamamlamıs' bir elektrik mühendisi olarak tTÜ'den ayrılıyordu. Ondan sonra da adı o çevrelerde çok sık duyulmadı. Çünkü artık, 'gençlik önderliğinin ötesinde' bir misyon üstlenfnişti. • • • 68'in öğrenci lideri, elektrik mühendisi. Derken 12 Marl. Tutuklanma, yargılanma, tahliye. Sonra Türkiye tşçi Köylü Partisi yöneticisi. Derken I2Eylül. Tutuklanma, yargılanma, tahliye. Afyok. Bu kez haftalık bir dergınin, 20O0'e Doğru'nun Ankara Temsilcisi. 20 yıldır hep aynı çizgi. Hasan Yalçın, kendi deyişiyle "68'den beri 68'li". parçalanmışlık sorunu açısından, feodalmuüakçı ideolojilerin, dogmatizmin büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Türkiye'nin iki süper devletin rekabet alanı içinde bulunuşu, çözüm bekleyen büyük çelişmeleri yaşıyor olması gibi bir sosyal etkenler temelini de unutmamak gerekiyor. Solun kendine özgü bifyük hatalan olduğunu da eklemeliyim. Yeni bir 68 ne kadar miimkündür? YALÇIN Yeni 68'ler... .Türkiye mutlaka yeni devrimci atdımlar yaşayacaktır. Şimdi 68'in problemlerirü yaşamıyoruz. Yeni problemler var. Gençlik de halk da bu problemleri çözme mücadelesinden kaçınamaz. 12 Eylfll sabahı ile uyanan gençliğin son eylemleri bunun kanıtıdır. memek mümkün değil. 68'de olsaydık o zaman yaptıklarımızı gene yapardım; aynı şeyi 68 sonrası yaşamım için de söyleyebilirim. Şüphesiz bunu gend ideolojik doğrultu açısından söylüyorum. Hatalanmızın deştirisi ve muhasebesi ihtiyacını sakh tutuyorum. 70'ten sonra sertleşen siyasal çizgüerde toplumun 'erkek toplumu', dolayısıyia gençlik hareketinin de 'erkek hareketi' olmasımn da roJü olduğu ileri sürülüyor yeni yeni... YALÇIN 1970'den sonra giderek sertelesen, katüaşan çizgüerde erkek toplumu olmamızın rolü inkâr edilemez. Ancka bunu daha genel bir bağlamda, feodal ilişkileri hâlâ yaşayan bir toplum oluşumuz çerçevesinde ele almaktan yanayım. Hem bu bakımdan hem de daha sonraki sorunuzdaki çok 68 aktif bir kuşak yarattı 88Elıl 20 yıl ötesinm oiaylarmı bugün de şSfii bir özlem ve coşkuyla an.yor içindeler ve gençliğin canhlığını onlar temsil ediyor, buna karşılık FKF tstanbul yönetimi, çok kısa süre içinde bu tavraıı değiştirse de örneğin 68'deki üniversite işgaline önce karşı çıkmıştı. O dönemde kadın sorununa bakış nasıldı? Sanıyorum bu konuda vogun bir taruşma yoktu... EIİF Evet, tartışmaların bu noktada yoğunlaşmadığını söyleyebilirim. Daha sonra gündeme geldiğinde de yine sosyalizmin ona verdiği önero ölçüsünde ve o çerçevede konuşuldu bu konu. Ama bunun bugün benim için yeterli olduğunu söyleyemem. » Deniz'in, o dönemüe yaptığınız bir konuşmada sana "Ben bu tür ciddi konuları şimdiye kadar yalnızca iki kız arkadaşla konuştum. Bunlardan biri sensin, öteki de tlkay'dı (Demir)" dediğini söylemiştin. Bundan ve başka şeylerden yola eıkarak. ben durumun sadece DÖB içinde değil, genel olarak bütün sol hareket içinde devrimci kız öğrencilerin sayısının oldukça az olduğu gibi bir sonuca vardım. Zaten o dönemden kalan izlenimlerim de böyle. Acaba yanılıyor muyum? ELİF Bence bir bakıma oyleydi, ama bir bakıma da değildi. Öyleydi çünkü yönetim kademelerinde önde gelen çok az sayıda kız arkadaş vardı. Hem biz çok tutuktuk öne atılma, öneçıkma gibi konularda hem de erkeklerin bu konuda hiç de yüreklendirici olmadıklarını söyleyebilirim. Ama aynı zamanda böyle değildi. Çünkü 68 hareketi bir kitle kabarışıydı ve bu kabarış içinde kızlar da vardı, hem de çok sayıda kız vardı. Forumlarda, toplantılarda kızlar hep hazırdılar. Ama önde durma, yönetime katılma gibi bir konumumuz yoktu. Bir de bugüne ilişkin bir şey sormak istiyorum. 68 tartışmalanmn bugün yoğunlaşmasının nedeni ne olabilir, neden bir yıldönümü kutlaraası gibi ele alınıyor bu konu? Örneğin, bir yıldönümü kutlaması için daha akla yakın hir tarih olan 10. yılda değil de neden 20. yılda gündeme geldi bu konu, hiç Üzerinde düşündün mü? ELİF Bunun 10. yılda, 1978'de olamayacağı bizim bakımımızdan çok açık, çünkü son derece çatışmalı bir donem içindeydik. Bu bakımdan 68'in bir değerlendirmesi o gun mümkun olamazdı, o gün bambaşka şeyler konuşuyor, tartışıyorduk. Bir bundan dolayı 10. yıl atlandı herhalde. Ama bunun dışında bir de şu senelerde devrimcilerin yaşanmış örneklere, tarihe eleştirel bir gozle baktıklarını gorüyoruz. Bu bütün dünyada böyle. İşte Rus orneği, Çin örneği, Arnavutluk orneği, Kuba örneği eleştirel bir gozle yeniden değerlendiriliyor. Bu yüzden böyle bir arayış ve yeniden gözden geçiriş sureci içinde 68'in de gündeme gelmesini doğal buluyorum. Ayru zamanda bir de şu var: Bugün bir durgunluk donemindeyiz. Hiçbir şey sıcak bir donemde, kitle mücadelesinin kabardığı bir dönemde olduğu gibi değil. Bugün düşünmeye, konuşmaya daha fazla vaktimiz var. Böyle bir fırsattan ötürü de geriye dönüp bakabilme imkânının doğduğunu duşunüyorum. Butün bunlardan dolayı 68'in bizde de bir yeniden değerlendirilmesi yapılabilir ve bunun da bize yararı dokunur inancındayım. Gençlik hareketinden sendika avukatlığına yönelen Enver Nalbantoğlu 6 8 hareketi etkileri bugüne kadar gelen o dönemin gençlerinin bugün bile yönünü çizen bir siyasal liberalleşme yarattı. Burası kesin. N ALBANT Günlerdir, bir kısım FKF'liler üniversitede, Hukuk Fakültesi'ndeyiz. Deniz'le falan sürekli tartışmalarımız, konuşmalanmız oluyor. Çünkü o sırada Fransa'da, Almanya'da öğrenci hareketl«ri başlamış. Biz de benzer önerilerde bulunuyoruz. Diyoruz ki, "Böyle bir hareketin Türkiye'de de koşullan var ve bunu birileri başlatacak. Kim başladrsa da gençlik içinde bundan böyle onun etkinliğj olacak." Derken, Ankara'da hareket başladı; önce DTCF'nde, arkasından da hukukta. Henüz bizim burada bir şey yok. Ama bizimkinin de eli kulağuıda. Çünkü öğrencilerin sayüamayacak kadar ders ve sınav sorunu var. Yıllardır gidip geldiği halde bir türlü okulu bitiremeyenler var. Yani kim "haydi" derse öğrenci onun arkasmdan yürüyecek. tşte öyle bir durum. Ve sabah okula geldiniz. NALBANT Evet, geidik ama ortada Deniz, ben ve birkaç kişi daha var, gerisi hep genç genç çocuklar. Sanıyorum aralannda Cavit de var; Cavit Kavak. Neyse bir yerden başlayalım diye dolaşırken bir sınıfa girdik. Sanıyorum üçüncü sınıftı. Deniz kürsüye çıktı ve eylemin başladığını anlattı. Bu sınıfta beklenmedik bir destek görünce, yahu bu iş oluyor deyip doğruca 1. sınıf anfisine gittik. Çünktı o en kalabalık sınıftı, kocaman bir anfide toplanıyorlardı. Derken bir anda sımflan boşalttık ve binayı işgal ettik. 1968 haziranımn, sonradan adı çok sık duyulacak bir günü. 68 başkaldırısı olarak anılacak o uzun sürecin tstanbul'daki ilk saatleri. Deniz Gezmiş adlı bir hukuk 3. sınıf öğrencisinin önderliğinde, fstanbul Üniversitesi öğrencileri, üniversitenin merkez binasmı sabahın erken saatlerinden beri işgal altında tutuyorlar. Bir kişi dışında, öğretim üyelerinin, hocalann hepsi gitmiş. Bu kişi, Ord. Prof. Dr. Ekrem Şerif Egeli. Yanirektör. Sonunda Deniz, öğrencilerin önüne düşüyor ve başlıyorlar rektörlağe doğru ytirümeye. Merkez binayla rektörlük binası arasmda ikiüç yüz metre kadar bir mesafe var. Bir çırpıda alıyorlar yolu ve yüzlerce öğrenci bir anda rektörlük binasının koridorlarmı dolduruyor. Deniz veyanındakiler doğntca Egeli'nin odasıno yöneliyor. Ekrem Şerif, lam karşıda, hiç istifini bozmadan, oylece oturuyor. Besbelli, olacakları kestirip ne yapacağınt önceden planlamış. öğrencileri görür görmez, başltyor vüksek perdeden konuşmava. "Yönetmeiik isini haUedeceğiz, bütün burüan haüetmenin yoliarı var, Bozkurt Nuhoglu bir şey anlattı. Sanıyorum bütün fakültelerdeki işgal yönetimi solculann elinde, ama bir tek edebiyattaki sagcılann elindeymiş. Bunun üzerine işgali destekleyen laflar almak için Üfuk Şehri'yi derdest edip getirmeyi karariaşürmışsınız. NALBANT Evet, böyle bir karar alındı. Bozkurt, Ufuk Şehri'ye randevu verip Koska'run önüne getirtecek ve biz de onu oradan alıp üniversiteye getirecektik. tcra Konseyi Başkanı Kemal Bingöllü de adını şîmdi hatırlamadığım, TMTFIi ve soyadı Kahraman olan birisini ayru ağa düşürecekti. Ama girmek istiyor, ama nafile. Sesi artık hiç duyulmuyor. Bunun üzerine fırlayıp yerinden kalkıyor ve kapıdan dışarı ok gibi fırlıyor. Çıkış o çıkış... . Avukat Enver Nalbant, 68'in tstanbul'daki ilk çünunü böyle anlatıyor. Ona göre, Deniz'in, kendisince de desteklenen o kararlı tavrı ve inisiyatifli tepkisi olmasa 68 işgali daha doğduğu gün ölebilir, en azından epeyce gecikebilirmif. Enver'e göre Deniz'in 68 hareketindeki önderliğini kanıtlamak için, sadece bu olaydan söz etmek bile yeterli. Enver Nalbant'ı tanıdığımda, artık başkaldırtnın öğrenci boyutu epeyce geride kalmıştı. 1971 12 Mart'ını izleyen hemen on yılı yoğun bir biçimde sendikalarda geçirdi Nalbant. Gıdatş'te başlayan bu süreç, alanındaki ilk denemelerinden biri olan Yeraltı Madentş'te, daha sonra da Nakliyattş'te sürdü. Enver ve esi EmeU bugün o kuşağın başanlı iki avukatı olarak tanınıyorlar. Milyarhk davalarm allına girmeyi göze alacak kadar başanlı. htpsine çözüm bulacağız, ama sizin bu yaptığmız suçtur, suç işliyorsunuz, sonra altmdan kalkamazsınız." Bu kararlı tavır, Deniz ile arkasındaki öğrenci kitlesinin arasma yüksek bir duvar gibi giriyor. Öğrenciler hiç beklemedikleri bu karşı çıkış nedeniyle neredeyse yüz geri edecekler. Deniz şöyle bir arkasına bakıyor: Herkebu ikincisini yapamadık. Adam galiba haber almış olacak ki kaçmıştı. tşte Cavit Kavak'ın ilk aktif eylemi o Ufuk Şehri'nin "mevcut1 hı olarak" Istanbul Üniversitesi ne getirilmesi sırasmdadır. Hepimizin dikkatini o zaman çekmişti. Böyle cevval, bir denileni iki etmeyen bir arkadaştı. Evet, demek ki ortaya çıkışında ve öğrenci hareketiyle sınırlı olduğu dönemde. 68 hemen her yerde önemli benzerlikler göstermiş. Çünkü bu anlattıklann, neredeyse bu terimlerle Baü 68'ini anlatan öykülerde de yer alıyor. NALBANT Bence bunun Nalbantoğlu Adliye'de sin yüzünde apaçık bir şaşkınlık ve kaygı. Her şey bitti bitecek. Bir şeyler yapmaİL Birden sıçrayıp rektörün masasının üstüne çıkıyor. Başlıyor Egeli'nin başının üstünden bağıra bağıra konuşmaya. Şaşırma sırası şimdi rektörde. Aklına bile gelmeyecek bir davranış bu. Kekeleyerek Deniz'in söylediklerine cevap vermeye çalıştyor, araya böyle olması çok doğal, bilmiyorum ne kadar dikkatini çekti insanlann, ama gerek Fransa ve Almanya'da, gerekse Türkiye'de 68 hareketinin başlamasında kişisel önderügın büyük payı var diye düşünüyorum. Yani oralarda Kızıl Rudy ve Daniel CohnBendit, burada da Deniz Gezmiş olmasaydı öğrenci hareketi bu kadar yaygın olamazdı. Bu kadar kısa bir sürede bu kadar çok insanı harekete katamazdı. Tabii başka birçok neden var, ama işin bu tarafı da unutulmamalı. » 68 hareketinin Türkiye'ye neler getirdiği çok uzun süre tartışıl 88Nalbantoğlu " 0 kuşaktan" 68'lilerin unutulmaz ismi: Kızıl Rudi ENİS BERBEROĞLU BO.NN "«Doğanın karşıiadığı gereksinimlerimizi aşan gereksiıtimler yaraülması için gönüllü üretim insanlığı iş bolumüne dayanan bir yapıya itmiştir.." Berlin'den, Frankfurt'a kadar çeşitli kentlerdeki öğrenci gösterilerinin beyni, kahramaru, Rudi Dutschke*nin konuşma metinleri, böylesi tümcelerden oluşuyordu. Buna karşın Berlin'deki komünün püriten Alman loplumuna verdiği mesaj, açık olduğu kadar şok ediciydi: Kızlı, erkekli, hatta çocuklu bir grup, çırılçıplak arkalarını topluma dönerek, "sırt çeviriyorlardı." Tarafsız gözlemci ve gazeteler söz konusu tabloda yer alan Porothea Ridder*i "devrimin en güzel popolu kın" seçerek işi matrağa almak isteseler de, 1968 yılının paskalyasına gelindiğinde atılan 3 el silah, meselenin şaka götürur yani olmadığını ortaya koyuyordu. Sağ radikal Josef Envin Bachman'ın, o tarihte 28 yaşındaki "Kızıl Rudi"ye (Rote Rudi) sıktığı kurşunlar başta Berlin olmak uzere hemen her büytık Alman kentinde gençliği sokağa döküyordu. "Ho Ho Ho Şi Min, bir, iki, üç daha fazla Vietnam.." sloganıyla yürüyen gençler, polisle çatışıyor, Hamburglu basın devi Springer yayınevini hedef alıvorlardı. Görülen o ki, Alman toplumu üzerinden 20 yıl geçmesine karş\n, 1968 olaylarının niye o yıl patlak verdiğini kavrayabilmiş değil. Belki de o nedenle "Bunte" dergisi, fotomodellik yaparak devrimin olmasa bile devrimcilerin finansmanını sağlayan Berlin komünü şeflerinden 41 yaşındaki Uschi Obermeir'e aynı soruyu yöneltmiş. Obermeier anlatıyor: "Dünyanın merkezindeydik.. Her yerde devrim vardı. Müziktc gösicrilcrde. birlikte yaşamada. Tnanılmaz zamanlardı. Bir hiçten gelmisü'm. Kapitalizm ve sosyalizm arasındaki farkı bile bilmiyordura. Ama komünde herkes saç uzatıyor ve hep orgazm üzerine konuşuyordu. Mahkemeler onünde hepsi delice küstahtı." Obermeier, sekiz yıldan bu yana ABD'de Hollywood yakınlarında park ettiği Mercedes bir otobüste yaşıyor. Bir köpeği var, ama erkek arkadaşı yok. Geçimini fildişinden hediyelik eşya satarak kazanıyor. 1968'li kuşağın aydınlanmasında "cinsel özgürlük" önemli bir yer tutuyordu. Yası 35'in üzerindekilerin Türk sinemalarından da ammsayacakları "Helga"lı filmler gişe rekorları tanyor, Berlin komününün erkek lideri, Obermeier'in partneri Rainer Langhans, "iki kez aynı kişiyle yatanın sisteme teslim olacağına" inanıyordu. 20 yıl sonra, yine güneşli bir Alman ilkbaharında 1968'in bilançosu yapıldığmda, "devrim çocuklan"nın belli başlı tek şehit verdikleri ortaya çıkıyor. 11 Nisan 1968 günu düzenlenen suikastla yaralanan Doğu Alman multecisi, şiddete karşı, Üçüncü Dunya'ya inanmış sosyoloji doktoru, spor muhabirliğine gönül verrrıiş Rudi DuUchke, 10 yıl sonra aldığı yaraların etkisiyle 38 yaşında bu dünyadan göçtü. Dutsche, "Lenin'i Aynklan Üzerine Olurtmak" adlı kitabı kaleme alarak 68'in sosyalist sistemi sorgulayan özgürlükçü ve pluralist bakış açısına da özgün bir katkıda bulunmuştu. Paris'teki mayıs barikatlarının kahramanı Daniel CohnBendit, aradan geçen yıllarda hafif çark ederek Yeşillere yanaştı. En güzel devrimci çıplak Doroelhea Ridder, şimdi evli ve Berlın BöNN'DAN Rudi Dutschke 68"Yaşastn Devrim' dı, çok şey soylendi bu konuda ve daha da söylenecek. Ben bununla ilgili, ama daha özgül bir şey sormak istiyorum. 68, tek tek insanlara neler katü, yani kişisel özeltik olarak neler getirdi tek tek insanlara? NALBANT Bir kere 68 hareketi insanlara, genç insanlara müthiş inisiyatif kazandırdı. Yani 18 yaşında, 20 yaşında gençler kendi başlanna bir şeyler yapabilmenin, toplumda söz sahibi olabilmenin, söylediklerini dinletebilmenin tadına, zevkine vardılaı. Bu o yaştaki insanlar için çok önemli bir şeydir diyedüşünüyorum ve o hareket, geniş kitleleri kucaklayan demokratik niteliğiyle çeşitli alanlara yönelik bir sürü kaliteli ürün verdi. Kalitenin kime hizmet ettiğini tartışmıyorum, ama gerek sağda gerekse solda böyle niteükli bir sürü insan ortaya çıktı. Ben 810 yıl kadar önce sendikacılık yaptığım zamandan biliyorum, işveren temsilcisi olarak dişe diş mücadele etde doktorluk yapıyor. Sosyalist tiğimiz, işin hukukunu, püf nokÖğrenciler Birliği önderi Karl Ditasını bilen insanlann hepsi bizim etrich Wolff, "sınıf savaşı" üzerikuşaktandı, o hareketin rahlei tedne propaganda yapmak uzere açrisinden geçmişlerdi. Aynca, butığı "Kızıl Yıldız" Kitabe\'i'nde gün hangi noktada, hangi siyasi bastığı "ender" kitaplarla ve 350 konumda olurlarsa olsunlar insanr marka kadar ulaşan fi> at politikası lann siyasi tutumu o hareketin deile Mercedes parası topluyor. Ama mokratik ikliminden etkilenmiştir. VVolff, "karşı kampa geçmediği" Bugün ANAP içinde de yer alsa, kanısında. Aslında hakkı da var. demokrat nitelikli böyle bir sürü insan olduğunu biliyorum. KısacaÇunkü yine 68 kusağının öğrenci sı, 68 hareketi, etkileri bugüne kaliderlerinden Jens Iitten, 20 yıl öndar gelen, o dönemin gençlerinin ce "Springer'i yakın" sloganıyla bugün bile yönünü çizen bir siyayürürken, bugün aynı holdinge sal liberalleşme yarattı, burası kebağlı bir dergi çıkarıyor. Litten'in sin. editörlüğünu yaptığı ve iş dünyasının kreması tarafından okunan Yarın: Cavit Kavak, derginin ismi de "VVinners", yani "Kazananlar..r Hasan Ketenci
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle