19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET.8 6 NİSAN 1988 Perinçetc: Batıdaki 68'in belki bize esin kaynağı olduğu soylenebilir, ama bizim 68'in nedenlerini daha çok kendi içimizdeki gelişmede görmek bence daha doğru olur. Batıda olmasa bile Türkiye, kendi 68'ini yaratacaktı. Çapa'da dövülenleri koruyarak siyasal kavgaya giren Salman Kaya: Hak istemek çok doğaldı 68 Kuşağı'ndan olmak senin için ne ifade ediyor? KAYA 19671968 yılları, dtinyada ve Türkiye'de gençlik hareketlerinin yaygınlaştığı yıllardı. Demokratik haklanndan yoksundu o zamanın gençliği ve dolayısıyla hareketin içinde biz de yer aldık. Ancak resmi güçler ve yandaşlan bu harekete sert bir biçimde karşı koydular. Hele gençliğin talepleri kendininkilerle sınırlı kalmayıp işçilerin, köylülerin kimi hayati taleplerini de kapsar hale gelince, bu güçlerin tepkisi daha da sert oldu. 80"li yıllara bu şiddete dayalı kamplasma ortamı içinde gelindi diye düşünüyorum. Bence, 1968 ve sonrası, hak istemenin çok doğal sayılmaya başladığı yıllar olarak bir dönemeç niteliğindedir. Tabii bu arada sırası gelmeyen istekler ileri sürüldüğü de oldu, bunu da görmek gerekir. Bu 'sırası gelmeyen isteklerle" neyi kastediyorsun? KAYA Bunu daha farkh bir şey için söyledim aslında; kastettiğim şey gençliğin kendine ait olmayan, talep edilmesi kendisinden beklenmeyen şeyleri istemesiydi. Gençlik hareketinin ezilmesinde, Çapa öğretmen Okulu 'nda aylardır kıyasıya bir kapışma yaşanıyordu. Okulda sağsol kampiaşması iyice keskinleşmişti ve sağcılar sayıca çok kalabalıktı. Istanbul Üniversitesi'ninçeşitlifakültelerinde gündüz öğrenim gören solcu öğrenciler, geceyi geçirmek amacıyla Çapa'ya dönüyor, ama her defasmda sopa yiyip yüz geri ediliyorlardı. Derken, günün birinde, Çapalı devrimci Oğrencilerin önderi dunımunda olan tbrahim Kaypakkaya, bulduğu çözüm önerisiyle birlikte FKFyöneticilerinegeldi. Çapa'daki sağcılara karşı dengeyi kurmalannın bir tekyolu vardı. O da, Salman Kaya'yı devrımcilenn yanına çekmek. Kimdi bu Salman Kaya? Şöyle uzaktan bakıldığında kimseninpek bir şeye benzetemeyeceği, zayıf, sağlıksız görünüşlü, akıntı çağanozu gibi yan yan yurüyen, ama müthiş kuvvetli ofkelenince önünde kimsenin duramadığı, Malatyalı bir kuylu çocuğu. Solcu muydu? Hayır. Peki, sağcı mıydı? Hayır, sağcı da değildi, ama bir huyu vardı; haksızlığa dayanamaz, güçsüzlerin ezilmesine nerede olsa karşı çıkardı. FKF'de, Salmanin solcugençlebölünüp zayıflamasında bunun payının olduğu söylenebilir. tlk dönemde sosyalist gençlik hareketi gençliğin kendi taleplerine, kendi özel durumundan doğan sonınlara sahip çıktığı için hem gençlik kesiminden hem de daha geniş çevrelerden yoğun destek gördü. Ama daha sonra "işçi sınıfının taleplerine sahip çıkınca' hem de kendisinden boyle bir şey istenmeden bunu yapınca durum değişti, yenil68 Salman Kaya adliyede Gençlik, kendi talepleri ile sınırlı kalmayıp işçi sınıfı taleplerine de sahip çıkınca resmi güçlerin tepkisi sert oldu. Gençlik hareketinin bölünüp ezilmesinde bunun da payı vardı. Gençlik talepleri daha geniş destek görüyordu. sibini almıştL Bu olay, Çapa'da bir dönüm noktası oldu. Salman Kaya ve arkadaşlan, beklenildiği gibi bu saldırımn hemen* sonrasında Çapalı devrimcilerin safına geçtiler. Bu da, Çapalı sağcılann hegemonyasının sonu oldu. Duzenlenen ilk karşı saldında, devrimci oğrencilerin başına geçen Salman, sağcı militanları okuldan söküp attığı gibi hepsini önüne katıp 500 metre kadar da kovaladı. Bu huruç harekâtı sonrasında, Çapa'nın o yureklere korku salan müsellah sağcı militanlan, aylar boyu, değil okula girebilmek, öğretmen okulunun semtine dahi uğrayamadılar. Ve Salman Kaya efsanesi ya da Çapa'nın tnce Memed'i böyle doğdu.. 88 Artık "kendi halinde" sağcılan, uygulanan taktiklen habersiz, Salman ve arkadaşlannın yatuğı yatakhaneye sığınan devrimci gençlen dısan atmak için her zamanki gibi büyük bir saldınya geçtiler ve solculara kıyasıya bir dayak attılar. Salman Kaya, üzerine oynanan oyundan habersiz, kendisine sığınan gençleri korumak için ilk kez harekete geçmiş ve sağalann sopah saidınsından o da nale böyle bir işe az çok yatkınlığım vardı. Ama şunu söyleyeyim, bu benim ilk tercihim olmadı. 12 Mart yargılamalarından sonra çıktığımda önce öğretmenlik yapüm ya da yapmaya çahştım, ama bırakmadılar ki... Nasıl bırakmadüar ki». KAYA Şöyle, önce küçük bir kasabada öğretmenlik yapıyordum. Yaygın deyişle, efendi efendi işimi yapmaya çalışıyordum. Ama •k * BİR KUŞAK 20 Y1LLIK ÖYKÜYÜ ANLATIYOR 'liler 40 yaşında ALEV ER EV ER 4 * 68, Türkiye gençlik hareketinin doruğu Türkiye'de "başkaldırıya elveda" demek mümkün değil. Tam tersine başkaldırının baharına yeniden giriliyor. Bu kadar kesin çelişmeleri olan bir toplumda şartlara, statükoya boyun eğme mümkün değil. Türkiye insanı kafasını kaldırıyor. 1968de ük fakülte işgallerindcn biri Ankara L'niversitesi Hukuk Fakiiltesi'nde başladı. Siz o sırada fakültede asistandınız. Işgalin o zamanki önderlerinin anlatbgına göre işgalden, bilmeden de olsa, siz de nasibinizi almıssınız. Ogrenciler, asistan olduğunuz için sizi de fakülteden çıkartmışlar... PERİNÇEK Ben FKF Genel Başkanı'ydım o zaman. Tabii o günlerde öğrenci hareketine FKF önderlik ediyordu. Şimdi hocalar fakülteye alınmazken benim alınmam yersiz olurdu, ben de zaten o tutuma uydum ve o uygulamaya karşı bir tavnm olmadı. Yalnız şunu vurgulamak lazım; 1968 hareketi, hocalann, üniversite öğretim kadrosunun büyük çoğunluğunun desteğini alan bir hareketti, orada öğrenci gençlik, öğretim kadrolanndan kopmarruştı. Ve onlan karşısına almamaya da büyük özen gösteriyordu. Evet, örnegin o eylemin bemen ardından yöksek yargı kurumlanndan bile bir dizi telgraf, mesaj alındığı, o kunımlann iıyelerinin bu eylemleri sonuna kadar desteklediklerini bdirttikleri, "lyi ki giriştiniz böyle bir işe, o hukuk yönetmeliklerinden, öğretim sisteminden biz neler çekmiştik" dedikleri söylenir. PERİNÇEK Tabii, tabii. Aslında hareket, toplumda da büyük sempatiyle karşılanmıştı. Ve bence Türkiye'deki gençlik hareketinin doruğuydu 1968. 68 bahan bir doruktur ve ondan sonrakiler bir inişi göstennektedir. Ondan sonra o büyüklükte, o kadar kitlesel ve toplumun öylesine desteğini kazanmış bir hareket yasanmadı. 68'in bir doruk noktası oldn|nnn, daha sonra giderek sönmeye yöneldigini söylediniz. Bunun nedeni neydi? PERİNÇEK Bir kere bunun objektif nedenleri var. Kitle mücadeleleri de yoruluyor, yani tarihte hiçbir zaman bir mücadelenin çok uzun süre hep aynı tempoda gittiği görühnemis. Mesela 197O"te 1516 Haziran yürüyüşleri var ve bu kez de işçi sınıfı açısından bir doruk mücadde söz konusu. Yani sırf maceracüıkla izah edilecek bir şey değil, kitle eylemlerindeki gerileme ya da durulma. Karşı taraftan gelen baskılar da dahil olmak üzere bunun birçok nedeni var. Bence maceracılık işte bu yorgunluk ve durulma ortammda başgösterdL Yani hangisi hangisini doğurdu diye bir soru sorulacaksa, bunun yanıtı, maceracılık kitle eylemini söndürdü değil, kitle eylemii960'lı yıllann ortalannda kurulan ve Türkiye tşçi Partisi'ne kosut çalışma yürüten Fikir Kulüpleri Federasyonu, 1968'in öncesinde önemli bir bölunme yaşadı. FKF'nin "sosyalist devrim" tezine karşılık "mHU demokratik devrim " lezini savunanlar giderek güçlendiler ve FKF'nin mevcut yöneticilerinı pasifızmle, gençliğe yeterince önderlik etmemekle suçlayank etkin bir mucadele başlattılar. Bu mücadele sonunda FKF'nin Ankara'daki merkez yönetimi kısaca MDD'ciler olarak bilinen gruba geçti MDD'cilerin önde gelenlerinden biri de Doğu Perinçek'ti lstanbul'da ise "sosyalist devrimcüer" daha etkindi ve FKF tstanbul Sekreterliği hâiâ onların elindeydi MDD'ciler ise, daha sonra Devrimci öğrenci Birliği'ne (DÖB) dönusecek olan Devrimci Hukukçular Birliği ve öteki yerel yapılarda örgutlenmişlerdi FKF tstanbul Sekreterliği, bünyesınde farklı fikir banndırmamanın rahatlığı içinde Aksaray'daki binasında çalışmalanm sürdürüyordu. Bir gün, birisi, merdivenleri beşer onar çıkarak toplanlı salonuna girdi ve herkesi şaskmüğa uğratan duyuruyu yaptu "Doğu Perinçek geliyor!" * • * FKF'nin ateşli tartışmacısı Doğu Perinçek: rin yanına nasıl çekileceğine ilişkin taktiği belirlemek zor olmadı. Solcu gençler, öğretmen okulu binasına girer girmez doğruca Salman Kaya'mn yatakhanesıne sığınacak ve sağcılann saldırısını orada karşılayacaklardı. Amaç, sağcı militanlann bir hMayapıp Salman'a da saldırmalanm sağlamaktı. Eylem pianı hemen uygulamaya kondu ve beklenen de gerçekleştt Çapa'nın gi başladı... 68'in bazı adı dnynlmnş, sözü dinlenmiş Idşileri, o giın yukandakileraşagıdakiler ayrıraında aşağıdakilerin yanında yer almayı tercih edenlerden bazılan bogiin başanlı işadamlan oldular... KAYA Valla ben onlardan değilim, bugün manifaturacüık yapıyorum. O dönemde fırsat buldukça ağabeyimin benzer bir ticari işine yardımcı oluyordum, bu neden öğretmenlik... Sürgün... Yine sürgün Silahlann gölgesinde sendikacılık.. Salman'm 12 Mart sonrasındaki bu sıkıntılı günleri artık geride kalmıs gibi Salman Kaya, bugün, tstanbui'un en merkezi semtlerinden birinde, voleybol sahası yavrusu genişliğinde ikı katlı bir mağazanm 'ftamilL' Ve burada kendi deyişiyle '•kendi halinde manifaturaahk' yapıyor. kısa süre içinde müthiş bir çember içine girdim. Düşün bir kere, evinin kapısında, çevreslhde küçücük çocuklar, çıkınca beni vurabilmek için gece gündüz nöbet tutuyorlardı. Bu boyle bir iki gün değil, aylarca sürdü. Arkasından sürgüaler geidi. Bir gün oraya, ertesi gün buraya... Dolayısıyla öğretmenlik bitti. Arkadan bir süre de sendikacılık yaptım. 12 Eylül'den sonra da işte böyle, bu işi yapıyorum. FKF yöneticüeri nasıl davranacaklanm kararlaştıramamışlardı ki, Perinçek, tek başına toplantı salonuna girdi ve sanki sıradan bir FKF üyesiymış gibi orta sıralardaki boş sandalyelerden birine oturdu. Herkes merakla, çıkması muhtemel çıngan izlemeye haztrlandı. Derken Doğu, elıni kaldınp söz istedi Komıner olayı dönüm noktasıydı Bir dönem anarşistlikten Marcuse hayranlığına, hippiliğe kadar her şey moda oldu. Derken kent gerillacılığı, kır gerillacılığı geldi. ODTÜ 68'de görece banşcı bir hava yaşadı. Sonraki gelişmeler nasıl oldu? ODABAŞOCLU öğrenci birliği seçimlerini Ortamn Solu grubundan önce, üç yıl flst üste "TopJumcu" gnıp kazanmıştı. öğrencilerin büyük çoğunluğu o dönemde "Toplumcu" grubu, yani sosyalisüeri destekliyordu. Ama durum daha sonra giderek değişti. Onlar hakkında bir şey söylemek istemiyorum, çünkü biz farkh bir yapıdaydık. Toplumcu grup öğrenci sonınlanyla ilgilenmekten ziyade, politize davranmaya başladı. öğrenciler arasında sanki aynm yapar gibi bir hava oldu. Bu bazı öğrenciler arasında rahatsızlığa yol açtı. Nitekim biz Ortanın Solu grubu olarak seçimleri büyük bir farkla kazandık. Biz dönemimizde hangi siyasi düşüncede olursa olsun, öğrenciler arasında, öğrenci birliğinin imkanlanndân yararlanma açısından hiçbir fark gözetmedik. Bunu o arkadaşlan suçlamak için söylemediğimi belirtmek isterim. Belki o zaman bazı asın şeyler ohnuştu. Aslında her dernek zaman zaman öyle tepki çekecek davranışlara girebiliyordu. Nitekim bizim içimizde de böyle şeyler olabilmişti. Derken ABD Elçisi Kommer'in arabasının yakılması olayı geldi. Bu olay bir yol aynmı olabilir. Aslında Kommer olayında bizim derneğimiz de kendi içinde fikir aynhğına düştü. Militan ve etkih' bir grup olan sosyalistlerin, okulu sene başında boykota sokmada gösterdiği başarı ve ondan sonraki öğrenci eylemlerinde daha sürükleyici oluşu bizim aramızda da görüş ayrılıklarına yol açmıştı. Nitekim Kommer'in arabasının yakılmasından sonra ilk tavrı Sosyalist Fikir Kulübü koydu ve eylemi desteklediğini açıkiadı. Daha önceki gelişmeler nedeniyle moral bozukluğu içinde olan bizim arkadaslanmız arasında bu eylemi destekleyenlerin sayısı da hiç de azımsanacak gibi olmadı. Kommer'in ODTÜ'ytt riyaretine siz de karşıydınız, onun prolesto edilmesi gerektiğine siz de inanıyordunuz ama tepki daha farklı olmahydı, öyle mi? ODABAŞOĞLU Evet, zaten açıklamamızı da bu doğrultuda yapmıştık. O dönemde Fikir Kmlnbü'niin TtP'k, sizin davegin de CHP ile ilişkisi ne dözeydeydi? ODABAŞOCLL Sosyalist Fikir Kulübü, ilk dönemlerinde. o dönemdeki TlP'te uyum içinde çalışırken daha sağlıklı, daha olumlu idi gibi geliyor bana. Sonra o etki kaybolunca ortaya çıkan boşluğu başka bir takım görüşler doldurdu. Anarşistlikten, Herbert Marcuse hayranlığına, hippiliğe kadar birçok şey moda oldu. Bunu daha önce de söylediğim gibi Güney Amerika kaynaklı görüşler izledi. Derken kır gerillacüığıkent gerillacılığı geldi. Bize gelince; biz de CHP'ye doğrudan bağlı değildik. Tabii partinin görüşlerinden, özellikle de sosyal demokrat düşüncenin temeli olan ortanın solu hareketinden büyük ölçüde etkileniyorduk, ama partiden de bağımsızdık. Bu arada bizden önceki sosyalist arkadaşlann yönetiminin olumlu deneylerinden yararlanıyor, onların başlattığı ve bizim de yaranna inandığımız bazı çalışmaları, "bunlar bizim değil" diye reddetmeden sürdürüyorduk. Baslamtsken Mustafa Kemal Ynrayüsü'nü de anlabr mısınız? Çünkü ben o vüriivüşün farklı birçok yonımunu dLnledim... ODABAŞOĞLU Mustafa Kemal Bağımsızlık Yürüyüşü, SamsunAnkara arasında yapılan bir yürüyüştü. tyi düşünülmüş bir hareketti. Gençlik, 10 Kasım'da Ankara'da, Anıtkabir'de olacak şekilde Samsun'dan yürüyüşe geçmişti. Demirel'in meşhur "Yollar yunimekle aşınmaz" sözü o Samsun yürüyüşune atfendir. Neyse, tam nasıl geüştiğini hatırlamıyorum, bizim o zaman birçok demokratik örgütle ilişkimiz vardı. Bu arada yürüyüş planlanmıştı ve valilikten izin alınacaktı. Biz de bu bildiriye imza attık. Ama attığımız imzaya rağmen, derslerimiz olduğu için bir süre yürüyüşe katılmadık. Ancak daha sonra böyle davranmanın ayıp olacağını düşünerek yürüyüşe Çorum'dan itibaren katılmaya karar verdik. Yürüyüşe Ortamn Solu grubundan katıİan tek kişi bendim. Ötekiler TMGT'den, Deniz Gezmiş'in başını çektiği ve daha sonra DÖB gnıbunu oluşturacak Milli Demokrat ik Devrimci gençlerden ve FKF'lilerden oluşuyordu. Tabii o sırada onların arasında bir takım tartışmalar oluyordu, ama o gruplarla ideolojik bir yakınhğımız olmadığı için bu tartışmalara biz katılmıyorduk. Ankara'ya doğru yaklaşırken tansiyon biraz yükseldi. Neden yükseldiğini şimdi tam olarak hatırlamıyorum, ama galiba bir takım senaryolar çıkanlrmştı. Gençler Arutkabir'e doğru giderken ya da oradan dönerken Büyük Millet Meclisi Binası'na girecekler, orada mikrofonu kapacaklar ve "Halk savaşı başlamışbr" diye savaşlannı ilan edecekler falan diye. Ama tabii bunlann hepsi boş çıktı. Hatta bu yüzden Ismet Paşa ile sık sık görüşüp kendisini rahatlattım. 68'de Ortanın Solu gençlik grubundan ODTÜ'lü Iskender Odabaşıoğlu anlatıyor 68 Pennçek, Söke'de mahkemede 88 Siyasal kavgaya devam Istanbul FKF yönetiminin basireti bağlanmıstı sanki "Haydi konus" demediler, ama karşı da çıkamadılar. Perinçek, her zamanki rahat, etkili ses tonuyla, uzun uzun Millı Demokratik Devrim tezinden söz etti Neden sonra akıllan başlarına gelen FKFyöneticilerinin sözlü saldınlanna kulak asmaksızın dakikalarca konuştu, konuştu ve geldiği gibi tek başına çıkıp gitti. * * * Doğu Perinçek, herhalde son yirmi beş yılını yerleşik düzene ve yerleşik düşunce sıstemlerine karşı, çoğu zaman da tek başına mücadeleyle geçirdi Ve ne kadannı hak ediyordu, onun tartışılacağı yer burası değil, ama göğüslemek zorunda kaldığı saldırının büyük bölümü, solun kendi içinden kaynaklanıyordu. Doğu Perinçek ve arkadaşlarmtn savunduğu düşünceler hep bir tarafta kaldı, ötekiler başka bir tarafta. Nitekim, Unlü FKF toplantısından çıkışla Perinçek hakkında neler düşundüğünü eski bir FKF üyesi tam yirmi yıl sonra ıttraf edebildi "Evet, cesur adamdı doğnısu. Ve bu cesaret, düsüncelerinin doğruluğuna inanmaktan çok, kisiliğinden kaynaklanıyordu..." nin sönmesi maceracılığı doğurdu olmalı. Başka bir sornm var, Türkiye 68'i iie Batı 68'i arasında nasd bir ilişki kunuabilir? PERİNÇEK Batıdaki 68'in belki bize esin kaynağı olduğu soylenebilir, ama bizim 68'in nedenlerini daha çok kendi içimizdeki gelişmede görmek bence daha doğru olur. Çünkü Türkiye"ye 68 öyle birdenbire gelmedi, onun öncesi var, kaynayan bir Türkiye var, antiemperyalist eylemler var. O mücadele gün gelecek böyle bir doruğa yükselecekti. Yani Batıda 68 olmasa da Türkiye kendi 68'ini yine yaşayacaktı. Tekrar 68'e dönmek istiyorum. 68 bir 'erkek' hareketiydi denebilir mi? PERİNÇEK 68 hareketinin bütününe bakarsak, kadının önemli rol oynadığı, kadını gençlik içinde politize eden ve öne çıkaran bir hareket olduğunu görtlrüz. Oysa 68'in bir anlamda inkân olan ve gençlik kitlelerini pasifize eden kahramanlık ideolojisl 71'de boy gösterdi. Bu kahramanlık ideolojisi, bir erkek ideolojisi, ataerkil ideoloji olduğu için, kadını kenara itiyordu. Dede Korkut masahnda Bamsi Beyrek'in güreşte Banu Çiçeği yenmesi gibi. Bu nedenle kızlar da o harekete erkek ideolojisine teslim olarak, erkekleserek katıldılar. 1971 yargılamalanna falan baküırsa, kadmlar hep 'erkek'tir. örnegin, Sevgi Soysalın romanlannda da bu kadın tipi görülür ve yaygmdır. Bugüne ilişkin son bir sonı sorraak istiyonım, gençliğin içinde buiundngu bugünkü koşullar 19681c karşılastmldığında yeni bir 68 mümkün müdür? PERİNÇEK Geçenlerde ErBaskaldın" adlı bir kitabı çıktı ve çıktığı gün de soldu ve çürüdü. Çünkü gençler o sırada yeniden başkaldırmaya başlamışlardı. Demek ki Türkiye'de 'başkaldırıya elveda' mümkün değil. Tam tersine, başkaldınnın baharına yeniden giriliyor. Bu kadar kesin çelişmeleri olan bir toplumda şartlara, statükoya boyun eğme mümkün değil. 1980'den önce bir kâbus yaşandı, arkasından 12 Eylül geldi ezdi. Dahası, sol, prestijini kaybetmisti, kendi hatalan yüzünden. Bu itibar kaybı ister istemez solda da bir içe çekilme, sinme duygusu yarattı. Bu birkaç yıl sürdü, ama şimdi yeniden bir mücadele başhyor. 1980 öncesinde Türkiye'de 1 milyona yakın insan, ölümü göze alan bir kavgamn içine girdi ve bu kavgarun tarafı oldu. Bu suni olarak yaraolması mümkün olmayan bir şey. Hiçbir toplumda bildiriyle, propagandayla böyle bir suni kavga, 1 milyon kişinin taraf olduğu bir suni kavga yaratılamaz, bu mümkün değil. Hatta bence geçmişte MHP eylemlerine, ülkücü eylemlere katılanlarda bile, temeline baktığıruz zaman, bir statüko dan hoşnut olmamayı görebiKrsiniz. Ama ters bir ideolojiye, düzeni şiddetle koruyan bir ideolojiye kanalize oldu onlar, o başka bir mesele. Türk insanı kafasım kaldırıyor. önümüzdeki dönemde bu çok açık görülecek. "Baba bakıyorum bu yeni cips senin de hoşuna gitti, deminden beri gözlerini televizyondan ayırmıyorsun" Yalan değildi hani Küçük Elifin babası gözlerini televizyona dikm'ış, şaşkın, öylece bakıyordu. Ama Elif babasınm cips paketine değil de paketi tutan elin sahibine bakmakta olduğunu bilemezdi elbette. Ve küçük ekramn evin içine kadar soktuğu adamı babasınm yıllardır aramakta olduğunu da... Evet, işte oydu. Televizyonda yeni mısır cipsi ürününü kendisine sevdirmeye çalışan sevimli çehre, bir zamanlar tsmet Pasa'nın gençlik içindekisağ koluna, ODTÜ'nıin ünlü Iskender Odabaşoğlusu 'na aitti! Ve karşısına geçmiş gulıimsüyordu. O da gülumsedi belli belirsiz, Arkasına yaslandı ve dalıp gitti.. 196O'lı yıllann sonlannda, bir yaz günüydü. ODTÜ olağanustü gunlerinden birini yaşıyordu. Şaka değil, öğrenti birliği seçimi vardı ve yıllardır yönetımi ellerinde tutan sosyalistler devrilmek uzereydiler. öğrenci çoğunluğunun, lertihini bu kez sosyal demokratlardan yana yaptığı apaçık ortadaydı. Sosyalistler durumu nasıl düzelteceklerini düsünüp dururlarken bir 68 Iskender Odabaşıoğlu Inönu ile 88 OdabaşıoOlu bir TV reMamınüa den birilerinin sesli düşıindüğu duyuldu: "Devrimci şiddet uygulayâlım." Ve şiddetin uygu landığı kişilerden birı de Odabaşıoğlu'ydu... • * * "Senden hep özür dilemek istedim" diye mınldandı küçük Elifin babası, "Ama ondan sonra hiç karşılaşmadık ki". Karşılaşamazlardı da. Gerçi bir süre sonra ikisi de aynı tarafa, Ona Doğu 'ya gıtmişlerdi ama Iskender Odabaşoğlu bir müteahhitlik firmasınm mühendisi, Elifin babası ise ElFetih gerillası olarak. Odabaşoğlu yurda döndükten epey sonra DSP saflarındapolilikaya atılmıştı ve ben kendisıyle görüştüğüm sırada purtinin Istanbul il sekreteriydi. Ama bir süre sonra yerini bir başkasına bıraktı. PARISTEN 86 kasımında Paris'te öğrenciler yürüyüşe geçince, 40 yaşlarında bazı kürk mantolu bayanlar ve bond çantalı adamlar onları gözleri dolu dolu izlemeye başladılar. Fransa'nın 68 kuşağı eski bir heyecanı yeniden duyumsamıştı. 86 kasımının ilk günleri, Paris'in | SABETAY VAROL PARİS 1986 yıh sonbahannda Fransa'da patlak veren öğrenci olaylannın 68 gençliği ile 86 gençliği arasında kapsamh kıyaslamalara yol açtığını hepimiz anımsıyoruz. Üzerinden 1.5 yıl bile geçmedi... Tüm dünya basım "uyuşuk kuşak" kavramının genelfcştirmeye ve kendisine mal edilmeye çalışıldığı bir sırada, birdenbire su yüzüne çıkan eylemlere olabildiğince geniş yer ayırdı. "68 ilkbahan" tartışmalarınm şimdi gözlendiği önemde bir ilgi ile gündeme gelmesinde 86 sonrasının büyük etkisi oldu. Sağ eğilimli Başbakan Jacques Chirac'ın kurduğu hükümetin belini büken, Fransız usulü liberalizme ilk darbeyi vuran bu "sürpriz" olaylar, Chirac kabinesinin "dımir Universiteler Bakanı Alain Devaqne('nin adını taşıyan üniversiteler yasa tasansının meclisten geri alınması talebini içeriyor ve yüz binlerce lise ve yüksekokul öğrencisi sokaklara dökülüyordu. Latin Mahallesi'nde turistik 68 bu Fransızlar... 86 rakamından 68'i çıkanrsak geriye kalan 18 rakamı ise günün kahramanlan olan lise son sınıf öğrencilerinin yaşına tekabül ediyordu. Bu gençlerin ana babalarının birçoğu 68 kuşağındandı... nu vurgulamak istiyordu yeniler. Bilinçaltı nedenler bir yana bırakılırsa, yeniden ruh kazanan günümüz Fransız gençlerini kendinden önce gelenlerden bu denli soğutan ne idi? savaş sonrası dönemde gördüğü en büyük gösteriye tanık oldu. Kentin güneydoğusundaki bir meydanda toplanan gençler, öğleden sonra yola çıkarak kentin güneybatısmdaki parlamento binasma doğru yürüyüşe geçtiler. Son öğrenci kafUeleri parlamento binasınm bulunduğu Bourbon Sarayı'nın yakımndaki Invalides Meydam'na girer ken, hava çoktan kararmıştı. Fransa'nın başkenti Paris'in Latin Mahallesi, ünlü ve ünlü olduğu kadar da eski Sorbonne Üniversitesi'nin de bulunduğu mahalle. 68 sonrasındaki ademi merkeziyetçilik uygulamalanna göre Latin Mahallesi öğrenci mahallesi olma özelliğini büyük ölçüde yitirdi, ancak aynı semt 68 ilkbaharı gençlik olaylarının cereyan ettiği yer olarak bütün dünyaya ün şaldı ve Paris'i tanıtan herhangi bir turist rehberi, kentin en eski yapılarını banndıran, tarihi sanatsal özelliklere sahip bu rnahallesınden söz eden sayfalannda, "68 yılı gençlik olaylannın cereyan ettiği yerltr" olarak söz etmeyi ihmal etmez. Oysa bir buçuk yıl öncesinin gösterici gençleri ile yapılan televizyon röportajlarına çıkanlan yeni dönerain gençlik liderlcri, 68 döneminin gençleri ile yapılan kıyaslamalara öfkeleniyor ve bunlar hakkında alaycı ifadeleri elden bırakmıyordu. Küçümseyici "gecikmiş 68'd" tabiri dillerden düşmüyor, babalarmın, ağabeylerinin hayalciliğine ve aşın idealistliğine karşılık, kendilerinin gerçekçi olduğuBir kez, 68 gençlik olayianmn en fazla göze batan sloganları siyasal içerikli "devrimci" sloganlardı. 68 eylemlerinin simgesi haline gelen, günümüze kadar yaptıklarından hiçbir şekilde pişman olmadıklannı açıklayan Daniel CohnBendit'in başını çektiği "anarşist özgürinkçii" akım bir yana bırakılırsa, o günlerin eylemlerine damgasım vuran tüm fraksiyonlar, kaba hatları ile de olsa komünist bir düzen öneriyordu. Bu örgütler içinde sadece Troçkist eğilimde olan bazı kümelenmeler günümüze kadar gelebildi, kendinden çok söz ettiren Maocu topluluklar ise örgütsel varlıklarını yitirdi. Şimdi bir bilgisayar şirketinin yöneticisi olan Alain Geismar ve Fransa'nın önde gelen günlük gazetelerinden "Liberation"un Genel Müdürü Serge July'nin de mensup olduğu 68 sonrasının "Proleter Sol" adlı örgütü, 73 kasımında kendi kendini dağıttı. Bu grup, gerçekte Almanya ve Italya'da gözlenen cinsten, 68 sonrası terörist eylemlere yönelmeye en yatkın kanadı oluşturuyordu. Ancak örgütün bellibaşlı lideri olan Benny Levy gibi Ingrul Ozkökün "Elveda Küçük gruplar halinde kümelenen 16 ila 25 yaslanndaki gençlerin ezici çoğunluğu hayatlannda ilk kez bir khle gösterisine katılıyordu. Biz ise olup bitenleri anlamaya çabalarken, sonbahar soğuğunda kürk mantolarına bürünmüş 40'ının üzerinde bayanların, bond çantalı erkeklerin biraz şaşkın ve gözleri doluaolu ortahkta dolaşmasını gözlüyorduk. Bu insanlann duygularıru yüz ifadelerinden anlamak için özel yeteneklere sahip olmak gerekmiyordu. Yalnızca çoktan geride bıraktıkları bir dönemi başka bir biçimi ile de olsa yeniden yaşamanın heyecanını duyuyorlardı nerede ise olgunluk çağina gelmiş üst düzeyde felsefe öğrenimi görmüş bir aydının gösterdiği basiret, Aldo Moro cinayeti ya da BaaderMeinhoff grubunun "intihan" gibi dramlann yaşanmasma engel oldu. Aynı Benny Levy daha sonra, hayatının son yıllannda gözleri görmeyen ünlü düşünür Jean Panl Sartre'ın özel sekreterliğini üstlendi. Yakın zaman öncesine kadar Strasbourg'da bir Yeşiva'da (Yahudilerin dinsel kitabı olan Talmudun incelendiği okul) Talmud araştırması ile meşgul olduğu haberleri gazetelerde yayıralanıyordu. Halen Almanya'da yaşayan CohnBendit 44 yaşında olmasına rağmen kocaman bir çocuk gibi ve o günlerin heyecanını aynen yaşıyor. 86 ekimkasım aylannda cereyan eden olaylar olurken, 68 yılındaki ilk olaylann, o yılın mart ayı içcrisinde patlak verdiği Nanterre Üniversitesi'ne giderek öğrencileri selamlamak istedi ve 18 yıl önce lider olduğu verde yuhalandı. Kızıl Dany'den başka hayatta kalan 68'ci lider parmakla gösterilecek kadar az. Alain Krivinc, Troçkist eğilimli "Devrimci Komünist Birligi"nin önderi. Diğerlerinin çoğu ya politikanın kenarında köşesinde kaldı ya da 1981'den sonra iktidara gelen sosyalist hükümet zamanında önemli mevkilere geldi. SCIRECEK 68 Parisinde Latin Mahallesi'nden bir göruntu. Yumruklan havada öğrenciler sokağa dökülunce Latin Mahallesi "trans"a geçerdi. 0 günlerden "nostal|i" kaldı Yann: MAfit Ozdeş, Atllla KeskbL, frahri Aral
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle