18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 NİSAN 1988 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 MÜZİK FİLİZ ALİ KİM KİME DUM DUMA Ünlü orkestra şefı Herbert von Karajan seksen yaşında SaMnırgîun harika çocuğu Sportmen adımlarla çıktı sahneye. Sırtmda balıkçı kazağı. Omuzun da gri bir başka kazağı şöyle atıvermiş. Dönüp duran taburesine tek bacağmı yerleştirdi. Gözlerini kapadı, kollarını hafîfçe yukarı kaldırdı. Berlin Filarmoni Orkestrası pür dikkat bekliyor. Sağ elinin belli belirsiz bir hareketiyle orkestradan sanki baraj sularını tutan kapak açılmışçasına oluk oluk ses akmaya başladı. Yıl 1976 ya da 77. Salzburg'da bir seminere katılmıştım. Aynı günlerde Salzburg Paskalya Festivali başlamak üzereydi. Salzburg'a kadar gelmişken, festivalin hiç olmazsa bir konserini dinlemek, Karajan'la da tanışmak arzusuyla içim içimi yiyordu. Oysa konserlerin biletleri bir yıl öncesinden satünuştı, Maestro da kimselerle görüşmüyordu. (Kimselerden kasıt benim gibi "san çizroeli Mehmet Ağalar" tabii) Sonunda araya tanınmış bir Amerikalı müzik kritiğini koyarak Maestro ile iki üç dakika kadar konuştuk, daha doğrusu o konuştu biz dinledik. Açık mavi gözlerini başımın gerisindeId bir noktaya dikerek, yani kesinlikle gözümün içine bakmayarak, halka açık genel provaya gelebüeceğimizi söyledi. Amerikah müzik kritiği dostum Michael Steinberg, Karajan'ın bize büyük lütufta bulunduğu kanısındaydı. Halka açık provaya girme izninin neden böyle büyük bir lütuf olduğunu bir türlü arüayamamıştım. Meğerse, halka açık provanın büetleri de çok önceden satılmışmış; bize özel bir yerler arandı, bulundu. Programda Beethoven'ın 5 numaralı "tmparalor" piyano konçertosu ile Rkhard Stranss'un "Ve Zerdüşt Konuştu" (Also Spracb Zarathustra) Senfonik Şiiri vardı. Karajan sportmen adımlarla çıktı sahneye; sırtında balıkçı yakalı siyah kazağı, omuzuna da gri MOZARTTMI SOHRA KARAJANSeksen yaşına basan ünlü orkestra şefi Herbert von Karajan, Salzburg kentının Mozart'tan sonra yetıştırdığı ıkınci harika çocuk olarak kabul ediliyor. Bu arada, Salzburg kentı, Karajan'ın 22 yıl önce başlattığı Paskalya Festıvalfnden yılda 10 mılyon dolar kazanıyor renkli bir başka kazağı şöyle atıvermiş. Bar iskemlesi gibi yüksek, dönüp duran taburesine tek bâcağını yerleştirdi Maestro. Gözlerini kapadı, kollarını hafîfçe yukan kaldırdı. Berlin Filarmoni Orkestrası pür dikkat ve tıs... bekliyor. Sağ elinin bileğinin belli belirsiz bir hareketiyle orkestradan sanki baraj sulannı tutan kapak açılmışçasına oluk oluk ses akmaya başladı. Piyanoda süklüm püklüm oturan Alexis Weissenberg'in varlığından habersizmiş gibi davranıyordu Karajan. Konçertonun birinci bölümü yağ gibi kaydı gitti. îkinci bölümle birlikte Maestro'nun bir şeylerden memnun olmadığı, havadaki elektriklenmeden sezilmekteydi. Bir iki kez orkestra ve piyanoyu durdurup tekrar ettirdikten sonra kulise doğru yaptığı bir işaretle sahneye iki görevlinin girmesi ve koskoca kuyruklu piyanoyu Weissenberg'in önünden çekivermeleri bir oldu. Taburesinde piyanosuz kalıveren piyanisün durumu karşısında dehşete duşmüştük. Karajan, sol elinin parmaklarını gümüş rengi saçlannın arasından geçirerek halka döndü. Yanında duran mikrofonu eline aldı... Beethoven Konçertoya devam etmeyeceğini, Strauss'a baslamadan önce de Nietzsche ve "Also Sprach Zarathustra''' üzerine birkaç söz r söyle> eceğini ilan etti dinleyenlere. Dinleyici büyülenmişçesine put kesilmişti. Zavallı \Veissenberg, bu ara sahneyi terk etti, farkına bile varmadık. Maestronun egosunun gücüne, büyusüne, otoritesine kapılmış, onun her dediğini hayranhkla kabul edecek bir sürüye dönmüştük. Yıllar sonra yolum yine Salzburg'a, bu kez Yaz Festivali sırasmda düştüğünde artık akıllanmış, bilet meselesini Türkiye'den ayarlamıştım. Karajan, bu arada birkaç ağır ameliyat geçirmişti. Dayanılmaz a n ağnlan çektiği söyleniyordu. O yıl, yine Richard Strauss'un "Der Rosenkavalier" (Güllü Şövalye) operasını sahneye koymuştu Salzburg Festivali için. Orkestra çukurundaki yerine ulaşabilmek için iskemlelere tutunuyor, yüzü acıdan gerilmiş, kamburu çıkmış yurüyordu. Taburesine oturur oturmaz dikleşti, halka dönüp yine gumüş renkli saçlannı eliyle arkaya doğru tarayarak selam verdi. Yer yerinden oynayacaktı sanki, alkışlarla Karajan'ın yüzunun de ışıldadığmı, biraz önceki hasta adamın gidip yerine enerji dolu birinin geldiğini gördük hep birlikte. Saatler surecek olan Gullu Şovalye"yi yönetmek üzere orkestraya döndü Maestro. Önünde partisyon yoktu. Koskoca operayı ezbere yönetiyordu. Yine gözleri kapalıydı çoğu zaman, ama bütün orkestra çalgılanmn ve sahnedeki solistlerin antrelerini belli belirsiz bilek ve parmak hareketleriyle veriyordu. Eserin bitiminde, "artık tistat hastanelik olmuşlur yorgunluktan" demeye kalmadan Karajan'ın sahnenin kadife perdelerine tutunarak alkışları kabul ettiğini görunce, Karajan "mucize"si ya da "sihri"ne ınanmaktan başka çaremiz kalmamıştı. Herbert von Karajan, Mart 1988'de 80 yaşına bastı. T b e Tlmes" gazetesi müzik yazan Brian Jmmes, Salzburg'un Mozart'tan sonra yetiştirdiği ikinci "Vunderkind", yani "harika çocuk" olan Herbert von Karajan'ı 80. yaşgü, nünde Salzburg'da Paskalya Festivali için Puccini'nin "Tosca" operasını sahneye koyarken ziyaret etmiş. Konuyla ilgili yazısından anladığımız kadanyla Karajan artık Salzburglular için bir Tann... Salzburg Belediye Başkanı Joseph Reschen, kentin, Karajan'ın 22 yıl önce başlattığı Paskalya Festivali'nden yılda 10 milyon dolar kazandığını söylüyor. "Amerika'nın en ücra kasabasında bile Salzburg dediniz mi 'Aaa, Salzburg... Karajan... Almanya..' derler. Araerikalılara Salzburg'un Almanya'da degil, Avusturya'da olduğunu anlatmak zahmetine girmeye degmez. Salzburg'u ve Karajan'ı bilraeleri yeler bizim için" diyormuş Belediye Başkanı. Salzburg'un Mozart sayesinde kazandığı prestije, Karajan sayesinde kazandığı prestij ve dolarları ekleyecek olursanız, siz de Karajan'ı Tanrı gibi görürsünüz. Ancak, Karajan'ın "sihirli degnegi" bazılanna göre "demir çubuğa" dönüşüyor zaman zaman. 1969 ile 1975 yıllan arasında Berlin Filarmoni Orkestrası'nda solo flüt çalan ünlü flütçu James Galw«y, Karajan'ın "sihirli degneği" altında çalmayı, bir kadırgada forsa olarak kürek çekmeye benzetiyor örneğin. Onun, orkestra üyeleri ile kahve içtiği hiç görulmemiş, Galway'e göre. Karajan'ın 30 yıldır şefliğini yaptığı ve sözleşmesine göre ölene kadar başında kalacağı Berlin Filarmoni Orkestrası'nın hiçbir üyesini tanımadığına kalıbını basıyor Galway ve "Biz de onu hiç tanımadık" diye ekliyor. "Berlin Filarmoni zaten dünyanın en iyi orkestralanndan biridir. Şempanzeyi getirip şef iskemlesine oturtsanız yine guzel çalar bu orkestra. Ancak, kabul ediyonım ki, Karajan'ın elektrigi ile daha da ilerledi Berlin Filarmoni. Birçok bakımdan lanet olası bir moruktur o. Ama ortaya çıkardığı iş yabana atılamaz, sihir vardır onda gercekten. Sırt ağnlannın dayanılmaz olduğunu hiç kabul etmez.. Herhalde orkestrayı yönetirken ölecek..." James Galway, besbelli bayılmıyor Karajan'a, ne var ki Sezar'ın hakkını Sezar'a vermeden de edemiyor işte... PİKNİK PtYAI.F. M41W I HIZLI GAZETECİ KARAÇİ'den SÖZ EPip ç>£ UER TARAPl R£NK RENK YAZiL&R. ve. REİİMLERLe TAUTA KTASÛLl OTBÜEP£ SÖZ ETMBMSK OLMAl ÇİZGİLİK hİMIL M4SAR4(.I AĞAÇ YAŞKE> EĞİLİR (,<)KH4\ C o c f İ l f O İ İ S e v d a C e n a P A n d M ü z İ K V a k f ı n c a d u 2 e n l e n e n ' 5 UluslararasıAnr C O U V a i l laraSanatFestivah.dünZubınMehta'nınyönettığıMaggıoMıısicale Fiorentino Senfoni Orkestrası'nın konsenyie açıldı Topluluk. konseri bugün de yineleyecek. Festıval yarın saat aÇağılYüc«len(sa0da)JudithUİjğ(soWa)^ Müzik ruhun gıdası ımdır? Ruh sağlığınızı konımak araacıyla siz de can sıkıcı gündelik olaylan görmezden gelme, olumsuz bir tepki vermeden önce 10'a kadar sayma gibi kendi kendinizi aldatma yöntemlerine başvuruyor musunuz? Yanıtımz " e v e l " mi? Peki, basarılı mısınız bu konuda, yani ruh sağlığmızdan hiç mi şikâyetiniz yok? Yani can sıkıa olayİar, daha dofrusu aynntılar dizisf; siz kendinizi korumaya çabalasanız da peşinizi bırakmamakta kararlılar mı? Musluğu açtığıruzda sadece bir gürültü, elektrik düğmesine dokunduğunuzda sadece karanlık, telefon ahizesini kaldırdığınızda sadece çıtırtı, havagazı musluğunu açtığıruzda gaz yerine hava gelmesi sizi etkiliyor mu? Danıştay karanyla gösterime giren, "1900" filmini izlerken birilerinin, fılmin baza sahnelerini sizin görmenizin doğru olmayacağına karar vererek, o sahneleri makaslamış olmalan, kısacası birilerinin sizin yetişkinliğinize güvenmemesi canımzı sıkmıyor mu? örnekler listesi öyle uzun ki... Elif ve Bedii Aran piyano ikilisinin konserine gitmişsiniz... Yıllık programda ikilinin bu konserde Bela Bartok'un "tki Piyano ve Vurmalı Çalgılar İçin Konçerto"sunu çalacağı yaayor. Bartok, 1940 yıhnda ABD'ye, New York'a gittiğinde hayatını kazanmak için eşi piyanist Ditta Pasztory ile iki piyano konserleri vermeye başlamıştı. Konser turnderinde çalmak için 1937 yıhnda, "İki Piyano ve Vurmalı Çalgılar" için besteledıği 4 *Sonat"ını tekrar elden geçirerek, "İki Piyano, Vurmalı Çalgılar ve Orkestra İçin Konçerto" adıyla yeniden duzenledi Bartok. Bu eserin ister sonat, ister konçerto biçiminde olsun, vurmalı çalgı partilerinin nedenli çetin olduğunu müzikle profesyonel olarak ilgili herkes bilir sanıyordum. Meğer bilmiyorlarmış... Bilmiyorlarmış, çünkü konçertonun orkestra materyalinin konser haftasına son anda ya da tstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Müdurlüğü'nün açıklamasına göre " g « ç " gelmesi üzerine vurmalı çalgı çalanlar bir sürprizle karşılaşmışlar, hayretle notalara bakarak, "Aaa, amma da zormuş b ı partiler, iki provayla nasıl çıkannz bu eseri?" diye söylenmişler. Tabii son derece hakhlar, hiç bılmediklerı bir Bartok partisyonunu iki provada çıkarmalan beklenemez. Ancak aklıma bir şey takıldı, bu eserin çalınacağı sezon başından beri biliniyordu, bir Allahın kulu da merak edip, "Yahu, ne menem şeydır acaba bu Bartok denilen adamın konçertosu?" demedi mı? Bir arkadaşıma: "Ben vurmalı çalgılar çahyor olsaydım, kendi branşımın en önemli solo partilerinden biri olan Bartok Konçertoyu, konser olsun olmasın repertuanma ahrdım. Yani, nasıl her başkemancı Rım«ky Korsavkov'un Sehrazad süitindeki ya da Çaykovski'nin Kuğu Gölü'ndeki keman sololan konser olsun olmasın repertuanna almak zorundaysa, Bartok da vurmalı çalgılann Sehrazad'ı degil mi?" filan gibisinden bir şeyler geveledim. Arkadaşım çok güldü. "Sen de hoşsun yani" dedi. "Yahu milletin başka işi mi yok da oturnp yok Bartok, yok bilmem ne çalışacak. Sen şu bolutlarda gezmekten vazgeç de, ayaUannı yere bas artık.." Doğru, milletin işi başından aşkın... Bir de oturup repertuarla mı uğraşacak... Her neyse, sonuçta Elif ve Bedii Aran, müşterileri geri çevirmemek için, orkestra konserinin ilk yansında İki Piyano Resitali vermeye razı olmuşlar. Sahneye iki piyano konmuş. İkinci piyanonun seyirciye bakan yüzü kazadan çıkmışcasına çizik, çentik, parmak ve el izleriyle sırıtmakta... (Şimdi o arkadaşım diyecek ki: "Sen o ikinci piyanonun bulunup sahneye konduğuna şukretsene, kafanı ayrıntılara takmaktan vazgeç artık.") Doğru, tek başına "aynntı", "aynntı"dır. "Aynntdara takıkıp bütünü gözden kaçırmamak gerekir" denebilir. Peki, bütünü, aynntılar oluşturmuyor mu? Milyonlarca lira değeıindeki o konser piyanosunun çiziğini, çentiğini ciddiye almayınca, akordunu, iki piyano arasındaki tını beraberliğini de ciddiye almaya gerek kalmaz. Konser programının değişmiş olması da u kadar önemli değildir. Bartok çalma hazırlığı ve beklentisi içinde olan solistlerin böyle bir sürprizle karşılaşmalannı da büyutmenin âlemi yoktur. tşte, oturdular, pek de guzel Brahms, Rahmaninov, Lutuslawski çaldılar. Daha ne istiyoruz yani? Vallahı, sizi bilmem ama, ben ruh sağhğımı bir gün daha korumak amacıyla konserin ikinci yarısına kalmadan evime döndüm ve Bartok'un "tki Piyano, Vurmalı Çalgılar ve Orkestra İçin Konçerto"sunun plağını pıkaba koydum... Tam o sırada elektrikler kesildi... Birileri ruh sağlığıma kastetmiş besbelli... Çalınamayan Bartok Konçertosu ve kesilen elektrik TARIHTE Nisan l MÜCADELECİ BlR GAZETE.. UA/LÜ 'A//rV AT7UM yAPM/Ş,UL IUS/ ÜEE SABUMDA, NAMlK KEMAL ' ıN PA Yl BUYÜ*£TÜ. KCZ ZT ABDUUMMır 50 YIL ÖNCE CumhurİYet 6 Msan 1938 Buna göre, işlenecek yumurtantn bir sandığınm işçıliği 75 kuruşa ve bir işçınin yevmiyesi de 4 liraya gelmektedir. Halbuki ihracatçılar hariç piyasanın düşüklüğu karşısında bir sandık yumurtadan azami 25 kuruş kâr alarak ihracat yapmayı kabul etmişlerdi. Şimdiki yeni vaziyet karşısında zaranna ihracat yapmak zarureti hasıl olmuşıur. İhracatçılar şımdilik taahhüdleri yerine getirmek için bu zararlara katlanacaklardır. 19391988 Yumurta işçileri işlerine başladılar İhraç olunan yumurtaları işleyen işçilerin ücretlerinin arttınlmasım ısrarla istemeleri üzerine yumurta ihracatçılarile işçiler arasında 'ahaddüs eden vaziyet, dün alakadar makamların da müdalıalesile muvakkaten halledilmiştır. Yumurta ihracatçıları Turkofiste yaptıkları temaslar neticesinde işçilerin işlerine başlamaması yuzünden harice karşı yerine getirilemiyecek taahhıitlerin haricde Türk ihrac ticaretı için çok fena bir teke teşkil edeceğini gözonunde bulundurarak işçilerin istedikleri Ucreti, yani sandık başına 60 kuruşu, taahhüd karşılanıncaya kadar vermeği kararlaştırmışlardır. Bundan sonra Türkofisten bazı raportorler Yemışe gıtmiş, işçiler de yeni karar karştsında işe başlamışlardır. Yaymcılar Birliği KARİKATÜR YARIŞMASI "Sigarayı at kitaba bak." SERGİSİ 616 Nisan 1988 . Açılış ve Ödül Töreni 6 Nisan 1988 Çarşamba Saat 15.00 Yer: Karikatürculer Derneği Galerisi Yerebaıan çıkışı Sultanahmeı/Istanbul ANKARA ASLİYE 6. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN İLAN 1987/382 Davalı: Bağdaı Tırpancı. Turanlar Mahallesi. Öksüzler Sokak, Ağababa Apc. 12/1 HamamonuANKARA. Davacı: Tahir Tırpancı tarafından aleyhinıze "boşanma" davası ıkâme editmiş, verilen karar uyarınca larafların boşanmalarına karar verilmı> adresınızde bulunamadığınızdan kararın lanen tebliğine karar verilmiş olup. iş bu ilanın ilan tarihinden itibaren 15 gun. içerisiode kanuni yollara ba;\urmadığınız (akdirde hukmun kesinleşmiş sayılacağı karar yerine kaim olmak iızere ilanen duyurulur. U bu ilan neşredilip masralı ılgilisinden alınacallır. Basın: 16452 KONÇERTO YERİNE RESİTALOrkestra materyalı "geç" gelınce. Elıfve Bedıı Aran piyano ikılısi. BartoK' un "Ikı Piyano, Vurmalı Çalgılar ve Orkestra İçin Konçertosu" nu seslendıremedı Ancak sonuçta ıkı piyanist, orkestra konsermın ılk yarısında ıkı piyano resıtalı vermeye razı oldu. (Fotojraf: Lale Ftloğlu)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle