18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 NİSAN 1988 • • • • HABERLERİN DEVAMI •• CUMHURİYET/13 Halk yeterince sabır gösterdi Hedef çağ allatnak ANKARA Cumhariyet Bürosu "Borç defteri" olarak nitelediği 1988 bütçesini ciddiye almaya olanak bulunmadığını belirten SHP Genel Başkanı Erdal Inönü, dış borçların giderek ülkenin politikasına bir baskı unsuru olmasından kaygj duyduklannı belirtti. Inönü, "Biz bu etldye karşı koymazsak, bağımsız dış politikamızı kaybederiz" dedi. SHP'nin devletçiliği bir amaç değil, araç olarak gördüğünü anlatan Inönü, ülkenin ekonomik sorunlanru çözmek için yaklaşımlannı anlattı. Zedelenmiş banka sistemini devlet denetirnine alacaklannı söyleyen Inönü, "Bankalan kamulaşbracağız demiyorum, yönetimleri devlet kontrolüne alınmalıdır diyonun" dedi ve kurtulabilecek dunımdaki batık şirketlerin faiz yükünün hafifleülmesi gerektiğini savundu. Inönü, kurtulamayacak şirketlerin ise borçlan karşüığında ilgili KİT'lere devrini önerdi. Türkiye'nin güney sınınnın ötesinde bir askeri müdahaleye kesin karşı olduklannı açıklayan SHP lideri, dış borçlarla, yabancı devletlerin Türkiye'yi bir sıcak savaşa çekme baskıları arasındaki ilişkiyi eleştirirken de, "Bu kaygımız, bazı dış kaynaklann Türkiye'nin bu savaşta aküf rol oynaması telkiolerinin yoğunlaşması ile artmaktadır" dedi. SHP adına 1988 bütçesini eleştiren Erdal Inönü, yerel seçimlerle ilgili olarak yapılan son yasa değişikliğine dikkat çekerek, "ANAP'ın haziran ayında yapılması gereken yerel yönetim seçimlerinden kaçtığıru" betinerek, "Bu Mfünden kaçışı perdelemek için de gelecek yıl yapılması gereken yerel yönetim genel seçimlerini öne alarak yerel yönetim seçimlerinin rümünu Ekim 1988'de yapmak ister görünmektedir" dedi. Başbakan Özal'ın yerel seçimlerle ilgili olarak anayasayı "bir defalık" ihlal edeceklerini "tam bir sonımsazluk içinde" söyleyebildiğdni belirten tnönü, bu yakla%f şım ve tutumun devlet adamı sorumluluğu ve ciddiyeti ile bağdaşmadığını söyledi. Inönü bir başbakanın açıkça anayasayı ihlal edeceğinden söz etmesinin son derece vahim bir olay olduğunu belirterek, "Anayasayı bflerek ihlal etmeye teşebbüsün ağır sorumluluklan olduğunu" anımsattı. ANAP'hlara "Haberiniz olsun, vatandaşlar bu çelişkilerin f arkındadır. Bn tutarsu davranışlann her ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak için yapıldığını görüyortar" diye seslenen Inönü konuşmasını şöyle sürdürdü: "Göz boyama ile başan kazanma dönemi artık bitti. Kişi ya da parti çıkarlar. için anayasa ile oynamaktan vazgeçin. Gerçi iktidannızın milletin paresına dayanarak en yeni model arabalar, uçaklar, teknik araçlar gibi pahalı oyuncaklarla oynamayı çok sevdiğini biliyoruz. Ama anayasa oyuncak değildir, değeri de parayla ölçiilemez." tnönü, SHP'nin yalnızca seçim tarihini öne almak için bir anayasa değişikliğinden yana olmadığjnı, öncelikle çalışraa hayatım düzenleyen anayasa maddelerinin değiştirümesi gerektiğini vurgulayarak, DYP ile birlikte bu konuda hazırladıkları anayasa değişikliği önerisine katılması için ANAP'a çağrıda bulundu. Baskı ve işkence iddialarının devam ettiğini, hükümetin bu uygulamalara kesin olarak son vermesi gerektiğini belirten tnönü, çözüm yolu olarak da TBMM'de muhalefet milletvekillerinin de katılacağı ortak komisyonlarda bu konuların incdenmesini önerdi. "Yalan haber vermek yasaklanacak şeklinde başlayan öneri, bir süre hükümet tarafından savunulduktan sonra basının ve muhalefetin karşı çıkması üzerine yasaklama yerine, önce para cezası vermeye dönüşlü, sonra yeniden hazırianmak üzere geri çekildi. Şimdi hükümetin basına nasıl bir sınıriama ve engelleme getirecegi belli değil. Bir taraftan deraokrasimizi kusurlarından anndıracağız, haksızlıklan tamir edeceğiz havasını verirken, öbür taraftan basının çalışmasına sınırlama getirmek tutarsız ve güven venneyen bir davranıştır. Gerçek şu ki, bu hükümet kendi ttibannı azaltacağını sandığı eleştirileri önleyip icraabna övgnleri artnrmak için her çareye başvuruyor. TRT'yi, devletin U n f s u olması gereken yayın organını, yöneticilere baskı yaparak iktidann sürekli propaganda aracı haline getirdi. Basını vönlendirmek için de özellikle mali baskı ve ödullendirmeleri insafsızca, fütursuzca kullanıyor." tnönü, TRT'nin uygulamaJannı da eleştirerek TRT hükümet Uişkilerinin özal hükümeti değişmedikçe tarafsız yayına olanak verecek şekilde değişmesinin zor olduğunu belirtti. Ve "Ama TRT tarafsız karakter kazanmadıkça demokrasimizin en büyük kamburu olmaya devam edecektir" diye konuştu. Erdal tnönü, hükümetin zam Ustüne zam yaptıktan sonra vatandaşlara, "Ne yapalım, devlet zarar ediyor, sizdcn para alamazsam kimden alabilirim" sızlandığına dikkat çekerek, "Üç ay önce icraatını yere göğe sığdıramayan, vatandaşa cennet vaat eden hükümetin, şimdi cehennem sıkıntısına katlanılması gerektiğini" soylediğini bildirdi. lnönu, butçe açığının geçen yıl yapılan seçimlere bağlanmasını "özrü kabahatinden büyük" diye değerlendirdi. tnönü, "Seçim var diye bütün devlet olanaklannı hiç hesap düşunmeden kullanmak şart mıydı? Doğnı muydu? Oy alacağız diye köylerde, kasabalarda göstermelik işlerie halkın gozünü boyamak için sağa sola para ve mal dağıtmak için devlet bütçesini perişan etmeye kim sizi zoriadı?" diye sordu. \^S zerini uygulamaya gjriştiğini belirtti. ANAP iktidannın bir gösteriş ekonomisi kurduğunu, ama bunun yalrüzca bir dekor olduğunu kaydeden tnönü, vitrinlerin dolu olmasına karşın yalnızca kü;ük bir azınlığın alabıldiğini kaydetti. Özal hükümetinin artık halkın karşısına çıkıp yeni süreler isteyemeyeceğini belirten tnönü şöyle konuştu: "Bu hükümet halktan icraatı için anlayış ve yardım da isteyemez. Halk yeterince sabır göstermiş, yeterince yoksullaşmış ve yeterince özveriye katlanmıştır. Basbakanın yapacağı tek şey vardır: Ya vatandaşa daha fazla yüklenmeden halkın merhametine daha fazla sığınraaya çalışmadan cıkış yollan bulur ya da açıkça 'ben bu işi götüremiyorum' der. O zaman gereken yapılır." ANAP iktidannın tüm uyanlara karşın yıllardır içte ve dışta borçlanarak "vur patlasın çal oynasın" dönemi yaşadığını, bu nedenle kimseden anlayış bekleyemeyeceğini bildiren tnönü, iktidara "kendi düşen ağlamaz" diye seslendi. Erdal tnönü, hükümetin pahalıya ürettiği malı ucuza satarak ihracatı sürdürdüğünü, Türkiye'nin "dış ticaret tarihindeki en yeni ve Uginç gelişmenin hükümetin hayali ihracat konusunda takındığı duyarsız ve umursamaz tavır olduğunu" kaydederek, Türkiye'nin dış borçlannın 4 yılda 25 milyar lira arttığını belirtti. Inönü, Türkiye'nin Batı dünyasımn borçlu ülkeleri arasında 5., borç artış hızında 1., ihracatın borcu karşılama oraruna göre ise en borçlu 2. ülke konumunda olduğunu söyledi. Avrupa Ekonomik Topluhığu'na üyelik konusundaki görüşlerini de dile getiren tnönü, Özal'ın tüm yollan açıp "Sen al, beni BaDülaştır" politikası uyguladığını bildirdi ve bunu "teslimiyetçi bir politika olarak" niteledi. sundaki yaklaşımını da anlattı. "SHP'nin devletciliğinin amaç değil, halktan yana devleti gerçekleştirmek için bir araç olduğunu" söyledi. Inönüj para ve kredi politikasında yaklaşımlarının, zedelenmiş banka sistemini devlet denetimine almak olduğunu belirterek, "Bankalan kamulaşııracağız demiyorum, yönetimleri devlet kontrolüne alınmalıdır diyorum" dedi. SHP Gend Başkanı, mali sıkınlüarı banka sisteminden kaynaklanan ve belli sürede kurtulabilecek dunımdaki şirketlerin borçlannın konsolide edilmesi ve faiz yüklerinin hafıfletilmesi gerektiğini kaydederek, "Kurtulma şansı görülmeyen, hatalı yönetilmiş şirketleri ise borçlan karşılığında ilgili KİT'lere devretmek gerekecektir" diye konuştu. İnönü, dış kaynak sıkıntısımn çözümü için de devletin salt ihracat teşviki değil, ithalat kontrolü de yapması gerektiğini belirtti. Inönü, SHP'nin abartmasız ve ayrıcalıksız bir teşvik politikasından devletçe sübvansiyon sağlanan ürünlerin, devlet tarafından ihracından yana olduklannı söyledi. tnönü, döviz kontrolünü Merkez Bankası'na vermek düşüncesinde olduklannı da bildirdi. ANKARA (Cumhuriyet BüroANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Turgut Özal, bütçe üzerindeki eleştirileri yanıtlarken, Türkiye ile Güney Kore ihracat rakamlannı karşılaştırdı. özal, "Güney Kore'ıie diktatöriük idaresi altında insanlann başka ülkelere gönderilerek çalışünldığını, ancak kendi iktidarlan doneminde bu işin demokratik düzen içinde yapıldığım" söyledi. Başbakan Turgut Özal, ANAP programıru uygulamada kararlı olduklannı vurgulayarak, ne pahasına olursa olsun zikzak yapmadıklannı.kısa vadeli hesaplara girmediklerini vurguladı. "Doğnı ne ise onu yapacağız. Aleyhimize olsa bile..." diye konuştu. Özal, Yerel Seçim Yasası'yla ilgili olarak, "Anayasa bir kez çiğnense ne olur" şeklinde bir şey söylemediğini belirterek, 1984 yüında mahalli seçimin 25 martta yapılmasım istediklerini, atamayla gelen belediye başkanlannın başkanhklanmn seçilmiş kişilerin eline geçmesi için bir an önce mahalli seçim yaptıklannı anlattı. Yasanın haziran ayında yerel seçim yapılmasını öngördüğünü belirten Özal, ANAP'ın hazırladığı tasarı ile bu seçimlerin daha uygun bir ay olan ekim ayına alınmasını öngördüklerini anlattı. 4 yıl içinde Turkiye'de çok büyük yapısal değişiklikler olduğunu ifade eden özal, Osmanlı dönemihden bu yana Batı'nın gelişmesi karşısında "bir aşağılık duygusu kompleksine" kapılındığını söyledi. Özal, bu kompleksi yenmek için iktidarlannm birçok yenilik hareketine başvurduğunu kaydetti. Özal, dünyada, tarıma dayalı, ham madde üreten ve ileri sanayi ülkeleri biçiminde 3 çeşit ülke olduğunu belirterek, dünya koşullarının ileri sanayi ülkeleri lehine çahştığını, diğer ülkelerin ise sömürüldüğünü vurguladı. Özal, tanm ülkelerinin sanayi ülkelerine ellerinin mahkum olduğunu belirttikten sonra, petrol üreticisi ülkeleri örnek verdi. özal, 1978 yılında 40 dolara satılan petrolün varilinin şimdi 1516 dolara düştüğünü hatırlaünca DYP'li Abdurrezak Ceylan, " O zaman niye zam yapıyorsunuz" diye bağırdı. Özal, bu sonıya yanıt vermekten kaçındı. SHP'li bazı milletvekillerinin ise 'Türkiye hangi sınıfa giriyor" diye laf attıklan duyuldu. Başbakan Özal da "Tanm ülkelerine girer" diyerek ihracatın arttığını anlattı. tını verince, bazı ANAP'lılar mutını verince, bazı ANAP'lılar muhalefet sıralarına "şiştin mi?" şeklinde bağırdılar. özal daha sonra Güney Kore ile Türkiye'nin ihracat rakamlann! karşılaştırdı. Güney Kore'nin Türkiye'ye göre coğrafi yönden uygun olmadığını, savaş geçirdiğini, toprağımn daha az olduğunu anlatan Özal, buna karşılık Türkiye1 nin 1987'deki 10 milyar dolaruk ihracatına karşılık, Güney Kore'nin 40 milyar dolar ihracat yaptığını kaydetti. özal'ın bu karşılaştırması üzerine SHP'liler, "Güney Kore'ye ABD askeri girdi" şeklinde laf attılar. Süleyman Demirel'in, yanındakilere ise "faşizm var" dediği duyuldu. Başbakan özal ise konuşmasmı şöyle sürdürdü: "Mesele asker meselesi değil. Biz ekonomik açıdan inceliyoruz. Güney Kore bu işi nasıl yapmış uzun süre askeri diktatöriük idaresi ile yönetilmiş. Güney Kore'de bugün sosyal sigorta yok, emeklilik yok, o idare Güney Kore işcisini askere almış, dışanda çalıştırmış. Diyeceksiniz ki bir zorba çıkmış. eline sopayı almış, ülkeyi bir noktaya getirmiş, milleıi çalıştırmış, ama tersini de yapabilirdi. Hiçbir netice elde edemeyebilirdi. Elde etmiş. Önemli olan şöyle veya böyle bu para insanın çahşması sayesinde elde edilmiş. Şimdi bizim yaptıgımız iş hele bizim dönemiraizde 198087 doneminde bunlar demokratik düzen içerisinde yapılnuşür. Böyle giderse Türkiye, Güney Kore'ye yetişecekür." İNÖNÜ ZAL Özal'ın bu sözleri, Başbakaıun konuşmasını televizyondan izleyenlerin tepkisine yol actı. özal'ın konuşmasına sinirlenen SHP'li milletvekilleri ayağa kalkarak bağırdılar. Başbakan konusmasını "Ama Turkiye'de Başbakan olmanın yolu, bizlere rica etmek değil, seçim sandığından çıkmaktır" biçiminde sürdürdü. Başbakan, "Belki şaka yapUğımı sanırsınız. Ama belki siz gelirsiniz diye bir an evvel bu KfT'leri satıyorum da siz gelip sırtımızda kambur çıkannayasınız" dedi. Fikri Sağlar'ın, Başbakana, "Kambur sizsiniz" diye bağırdığı duyuldu. Başbakan Özal konusmasını şöyle sürdürdü: "Türk milleti biüyor ki, enflasyonu aşağı çekse çekse, yine Özal çeker. Millet onlara inansaydı, onlara rey verir, bize rey vermezdi. Bundan sonra hangi seçim geliyorsa orada da gönıniz. Ama Başbakanhk koltuğuna oturmak için 45 sene bekleyeceksiniz. Biz icranmızı nasıl iyiyse öyle yapıyoruz. Vergi ise vergi, fiyat artışı ise fiyat arüşı. Onu korkmadan yapıyoruz. Oy kaybedecek diye asla zikzak yapmayız. Çünku biz kendimizi değil, Türkiye'yi düşünüyoruz. 5 sene içinde inşallah 20 milyar dolan geçecek ihracat, 5 milyar dolan geçecek lurizm geliıieri, otoyollan, tertemiz şehirieri, şirin köyleri, ileri derecede saBayileşmiş merkezleri ile Türkiye ileri ülkeler arasında layık olduğu yeri muhakkak alacaktır." Daha sonra yapılan oylamada ANAP'hlann oylan ile 1988 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasansı'nın tümü kabul edilerek madddere geçilmesi kararlaştmldı. Davos nıhu SHP Genel Başkanı tnönü, "Davos ruhu"nun Türkiye'nin karşılıksız ödüruer vermesine yol açabileceği konusunda ciddi kuşkulannın sürdüğunü belirterek, hükümetin Yunanistan'da yapılan görüşmeler konusunda Mecliste açıklama yapması gerektiğini bildirdi. tnönü, Kıbns konusunda ödün vermez politikasını sürdürdüğü ölçüde hükümeti desteklemeye devam edeceklerini de belirterek, tslam dunyası ile ilişkinin Türkiye'nin bağlı olduğu Batı demokrasi ilkelerine ve özellikle laiklik ilkesine gölge düşürmeyecek biçimde yürütülmesini istedi. tnönü, ABD ile SEÎA ek mektubunun onaylanmasını da eleştirerek, iki ülke arasındaki görüşmelerde kolaylık sağlayabilecek bir olanağın ortadan kaldırıldığını vurguladı. SHP lideri Inönü, 75 sayfalık konuşmasının son bölümünde özal'ın keyfı uygulamalannı eleştirdi. Özal'ın Meclisi dışlayan kanun gücünde karamameleri yasalara tercih eden hiçbir Meclis araştırmasını kabul etmeyen, Bakanlar Kurulu'nu nadiren toplayan, her türlü yönetim düzenlemelerini kişisel etki alanını arttıracak şekilde yaptığını anlatan tnönü, Özal'ın partisd ya da kişisel çıkarlarına uyacak zamanlamalar ve tertipler için anayasayla oynamaktan çekinmediğini de söyledi. Demokrasinin kamburu SHP Genel Başkanı konuşmasında basın sorutüan ve iktidann basınla ilgili yeni düzenlemelerine de geniş yer verdi. tnönü, son haftalarda basının güncel haber verme, yorum ve eleştiri yapma görevlerini zorlaştıracak ya da engelleyecek bazı yasalar hazırlandığına dikkati çekti ve şöyle dedi: Zamlar lıalka zıütim oldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Süleyman Demirel, bütçeyi "Borç bütçesi" olarak niteledi ve '.'Böyle bir biitçe Tflrfciyeyi Ueri götürmez" dedi. Demirel, enflasyonu bir güveye benzeterek, 10 yıl süren bir enflasyonun tahrip etmeyeceği hiçbir ülke olamayacağını söyledi. Demirel, iktidara, "Halk açız diye bağınyor. Bu feryada kulak verin beyler" diye çağrıda bulundu. Demirel, "zamlar vatandaşın sırtında zuliim haline gelmiş" dedi. Maliye ve Gümnik Bakanı Kurtcebe Alptemoçin'in TBMM'de 1988 bütçesini sunuş konuşmasından sonra kursüye gelen DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, bütçelerde her yıl iktidann bir değerledirmesinin yapıldığını anlattı. Yapılan değerlendirme ve eleştirilerin akademik karakterden çok, siyasi karakter taşıdığını belirten Demirel, kendisine ayrılan iki saatlik sürede her şeyi söylemenin de mümkün olmadığını öne sürdü. Anayasanın devletin imkânları içinde ülkeyi yönetenlere istikrar sağlama ödevi verdiğini anlatan Demirel, istikrar sağlanamazsa hedenere varılamayacağını belirtti. Ihtiyaçlann çok, imkânlann az olduğunu ve ihtiyaçların sıraya konması gerektiğini savunan Süleyman Demirel, önemli olanın sosyal sorunlann ortadan kaldırüması olduğunu belirterek, birinci önceliğin bu olduğunu vurguladı. Demirel, ekonominin bir amaç değil araç olduğunu da vurguladığı konuşmasım daha sonra şöyle sürdürdü: "5 yıl için tahmin yapmak o kadar güç değildir. Ancak bazı sürpriz^er olabilir. Bütçeyi sadece yıllık gdir gider dokümanı olarak değil, ülke sorunlarım, ulke hedeflerini içine alan bir belge olarak görmek lazımdır. Vergisiz devlet olmaz. Yalnız anavasaya göre vergi,herkesin takati nispetinde olacakür. Kişinin takatini aşıyorsa vergi, fonksiyonunu yitirraiştir. Bu şekilde uzun siıre para toplamak mümkün değildir. Ancak nzkını tedarik edebüen kişiden almaya kalknğuuz zaman, vatandaşın sofrasından nzkını alıyorsunuz demektir. Vergiyi nereden alıyorsunuz olayı fevkalade önem kesbediyor. Bütçe olayının diğer yanı, devlet mekanizmasının nasıl işlediğidir. Halk günii yaşar; valandaşın adliyede, hasıanede, okulda işleri nasıl görülüyor? 4 Nisan 1988'de Türk vatandaşlan ne kadar memnundur? Şimdi ses çıkarmaym, 10 yıl sonra memnun olacaksınız. 10 yıl önce durumunuz daha kötüydü detnek, bir şey ifade etmez. Açız diyenlerin karnı '10 yıl sonra seni doyuracağım' lafına toktur. Meselelerin bir günde çözülmesini istemek mümkün değildir. Meseleler iyileşme yolunda raı kötüleşme yolunda mı ona bakmak lazım. Bizim vatandaşıraız bıçak kemiğe dayanmadı mı harekete geçmez. Olup bitenlerde vatandaş düzelme görmuyorsa, ona birilerinin 'Her şey iyi gidiyor' demesi yetmeyecektir. 5 yıiını dolduran bir iktidann 'Durun, iki, üç, dört sene daha' demeye haklan yoktur. Bugiin büyük çoğunluk halinden memnun değilse, beş senelik iktidardan sonra 'durun' denirse, vatandaş 'Nereye kadar duralım?' der. 'Herkes mi halinden şikâyetçi?' diyebileceksiniz. Vatandaş her gün işsizlikten, pahalılıktan, yoksulluktan kıvranıyorsa, açız diye bağınlıyorsa, 'Bu hiçbir şey değil' diyemezsiniz. Bunların bugünkü yönetimi kötülemek için denildiğini, yazıldığmı söylemek, fevkalade gülünç olur." DEMIREL "Yönetimleri devlet kontrolüne alınmah" SHP Genel Başkanı tnönü, hükümetin tanm politikasını da eleştirerek bu kesimdeki sıkıntılann temelinin, ANAP iktidannın varlıklı kesim ile bir avuç holding sahibini destekleme yönünde yaptığı siyasi tercih olduğunu bildirdi. Kıtlık ve savurganlığın bir arada yaşandığıru belirten tnönü, "Bu liberalizm değil vahşj kapitalizmdir ve toplumsal gerilimleri patlama noktasına itmektedir. Bunlar gözardı edilerek ülkeye yarar sağlanamaz" dedi. Erdal tnönü konuşmasında SHP'nin sorunlan çözmek konu Reçeteler değişmiyor tnönü enflasyon konusundaki görüşlerini açıklarken de özal'ın bu konuda daha önce yaptığı açıklamalan anımsattı. SHP u'deri geçmişte enflasyonu kötüleyen Özal'ın bugün "Hızla kalkınmak isıiyorsak, yüksek enflasyona katlanmalıyız" diyebildiğini ve 8 yıl önce uyguladığı reçetenin ben tsmet tnönü'nün başbakanlığı doneminde ihracatın 500 milyon doları geçmesi üzerine, "ses duvannı geçtik" dediğini belirten Özal, yıllara göre ihracatrakamlannıverirken, bazı muhalefet milletvekillerinin, "1983'te neoldu" diye sorduklan duyuldu. Özal, bunun üzerine, "5 milyar 827 milyon" yanı Başbakan Özal, gazetemizin Kaş Kalkan'dan yapılan hayali ihracat ile ilgili haberine de atıfta bulunarak "Ocak ayı ihracat rakamının bu haberle 200 milyon dolar azaltıldığuu" söyledi. özal, ocak ayı istatistiklerine böyle bir ihracat kaydı girmediğini ifade ederek "Gerçek dışı haber diye ben buna derim" şeklinde konuştu. Başbakan özal, GAP'ın yüzde 68'inin ANAP iktidan doneminde yüzde 23'ünün askeri hükümet doneminde yüzde 9'unun da daha önceki iktidarlar doneminde yapıldığını ifade etti. özal, daha sonra 1975 yılında tsmail Cem'in TRT Genel Müdürlüğü dönemindeki bir anısım anlatarak "Maliye Bakanı Yılmaz Ergenekon, TRT'de bütçeyi okumak istemiş, okuyamamış. Şimdi bütçeyi herkes dinh'yor, o zaman bakan bütçeyi okuyamamış" şeklinde konuştu. Özal, tnönü'nün sözlerine de değinerek "Sayın tnönü, hakikaten Başbakanlıga hevesleniyor, yeni gerdeğe girecek güvey gibi hazırlanıyor" biçiminde konuştu. Özal'a yanıt SHP Genel Başkanı tnönü, Özal'ın "kendisine rica etmekk iktidara gelemezsiniz" şeklindeki sözlerini yanıtlarken, "Bu ne demek, ben kimseye böyle bir ricada bulunmadım. Ama başbakanın aklına böyle bir şey geldiğine göre, daha önce bazı yerlere bu ricada bulunmuş olmalı" dedi. Özal'ın SHP'nin iktidara gelmesinden korktuğunu vurgulayan tnönü, özal'ın "Gerdeğe giren güvey" benzetmesini "yakışıksız olarak" niteledi ve "inanmayabilirsiniz, ama bundan İS yıl önce bir rakibim tarafından bu sözler aynen söylendi. Ancak o zaman yapılan seçimi ben kazandım" diye konuştu. tnönü, Özal'ın konusmasını "değişik" bulduğunu belirterek, "Adeta korkuyor, son kamuoyu yoklamalanndan korkmuş olmalı ki ne olur ne olmaz, belki iktidara gelirsiniz, diyeitirafta bulundu" dedi. Bütçe sönük geçti CANAN GEDİK FARUK BİLDİRİCİ ANKARA 1988 bütçesi, TBMM'de beklenen heyecanı yaratmadı. Ne SHP lideri Erdal Inönü ne de DYP lideri Süleyman Demirel, ANAP'hlann kararlı umursamazlıklannı aşabildiler. Son yıllarda kürsüye her çıkışında olay yaratan Demirel, bu kez ANAP'lılar "sözle sataşmayınca" bütçe konusmasını "havaya giremeden" tamamladı. Genel seçimlerden bu yana konuşma yöntemini degiştirerek yeni umutlar üreten tnönü'de de beklenen performans görülmedi. tnönü, ANAP'lılara dönüp "Kendi düşen ağlamaz" derken, genel kurul salonunda çıt çıkmıyordu. Nisan aymın 20'sine kadar sürecek bütçe görüşmeleri "sönük" başladı. özal'ın uyarmasına karşı ANAP grubunun büyük bölümü sabah saat 09.00"da Meclise gitmedi. Maliye Bakanı Kurtcebe Alptemoçin kürsüye çıktığında, ANAP sıralannm çoğu boştu. Özal bir uyarıda daha bulunmuştu grup üyelerine: Muhalefet sözcülerine laf atılmayacaktı. Uzun süren suskunluktan sonra Mustafa Taşar kendisini alamadı ve enflasyonun düşürülmesi reçetesini yıllann politikaası Demirel'e, "Nasıl yapılır, sen söyle" diye ince bir üslupla sordu. Demirerin "Onu da bilmiyorsamz niye iktidar oldunuz?" yanıtı, gülüşmelere ve alkışlara neden oldu. Gürültü arasında Demirel, kendisine yöneltilmiş bir soruyu yakaladı. ANAP sıralanndan "Sen ne yapbn?" sorusunu duyunca hırçınlaştı, "O tartışmayı öyle bir yapanm ki, oturduğunuz yerden kalkamayacak hale gelirsiniz" karşılığını verdi. ANAP'lılar, Demird'in bu meydan okuyuşunun gizini çözmeye uğraşırken, özal'ın yüzü bir anda karardı ve eski patronunun hışmından kurtulmak için, eliyle ANAP 1 lılara "susun" buyruğunu verdi. Demirel'in konuşması için genel kurul salonunda mini bakanlar kurulu toplandı. Başbakan Turgut Özal, Demirel'in konusmasını "zayıf', Devlet Bakanı Yusuf Bozkurt Özal "tutarsız" buldu. Hüsnü Doğan ise, Demirel'in sayılarının "yanhş" olduğunu söyledi. Konuşma, Özal ailesince böyle değerlendirilince, hükümetin öteki bakaniarı tarafından da "za>ıf, tutarsız, enteresan" olarak değerlendirildi. Demirel'i dinleyip, bakan arkadaşlanmn ilk değerlendirmelerini alan Turgut Özal, TBMM'den ayrılırken, "Demireli zayıf buldum, hafızası epey zayıflamış, daha siyasi olmuş, teknisyenliği bırakmış gibi, biraz üzüldüm" diye konuştu. Başbakan Özal, gazetecilerin "Niçin üzüldünüz?" sorusuna, "Çünku daha formda olduğunu düşünüyordum" yamtını verdi. özal, "Nasıl bekliyordunuz?" sorusunu ise, "Formda veya formsuz, biz aldırmayız. Ama herhalde yanında iyi çalışanlar yok" diye yanıtladı. Başbakan Özal, gazetecilerin "ANAP çok sessizdi" demeleri üzerine de, "Uslu uslu dinledik., Laf atmamız mı lazım" diye konuştu. Başbakan Özal, konuşma tamamlandıktan sonra içeride uzun süre kalmasına ilişkin olarak da, "Konuşmamızı değiştirdik içerideki konuşmalara göre" dedi. özal, "Ağır eleştirileri tnönü'den mi bekliyorsunuz?" sorusuna ise, "Hepsi aynı klasik eleştiriler, hatta buraya gelip dinkmesek bile ne söyleyeceklerini tahmin etmek kabil" yamtını verdi. Milletvekillerinin ilgisizliğine karşın, dinleyici locaları doluydu. Danışma Meclisi üyeleri, seçilmemiş eski parlamenterler ve çok sayıda bürokrat vardı. Galatasaray Başkanı Ali Tannyar ile görüşmek için Meclise gelen gol krallığının güçlü adayı Tanju Çolak da, Demirel'i kısa bir süre dinledi. Tanju, ANAP kulisinde Beşiktaş Kaptanı Samet Aybaba ve bazı ANAP'lılar ile sohbet etti. tki futbolcu bir anda ANAP kulisinin yıldıa durumuna geldiler. Tanju, "Minervekilliğini düşünüyor musunuz?" sorusuna, "Daha karar vermedim, ama beş sene sonra gelebilirim" dedi. Söze karışan Samet, "Ben sana seçilmen için gerekli taktikleri veririm" diye futbol sahalarından rakibi olan Tanju'ya TBMM kulisinde "koltuk" çıktı. ANAP Grup Başkanvekili Mükerrem Taşcıoğlu, kürsüde her zamanki gibi saldırgan bir üslup kullanınca muhalefetin tepkilerini topladı. Taşcıoğlu, muhalefete sık sık "Yahu" diye hitap etmeyi yeğledi. "Yahu" sözü DYP ve SHP'lilerin sert protestolanru toplayınca Taşcıoğlu, "yahu"nun "Ya Allah" anlamında olduğunu savunarak, muhalefeti yatıştırmaya çalıştı. SHP lideri Erdal İnönü'nün 75 sayfalık konuşma metni Başbakan Özal'a konuşmamn başlamasından 45 dakika once iletildi. ANAP'h Mustafa Taşar, İnönü'nün konuşma metnini ele geçirmiş ve Başbakanlık Konutu'na göndermişti. Erdal tnönü, kürsüde tutuktu, konuşma metnini o kadar monoton bir dille okudu ki basın mensuplan bile çareyi kendilerini kulise atmakta buldular. SHP'li milletvekilleri de genel başkanlannı alkışlayacak nokta bulmakta güçlük çektiler. tnönü'yü belki de en dikkatli izleyen kişi eşi Sevinç Inönü idi. Sevinç tnönü, dinleyici locasından eşinin konusmasını iki saat boyunca yerinden hiç kalkmaksızın izledi. Enflasyon bir güvedir Demirel, konuşmasının büyük bölümünü ayırdığı ekonomik konular arasında enflasyon üzerinde durdu ve enflasyonu güveye benzetti. 10 yıl süren bir enflasyonun tahrip etmeyeceği hiçbir ülke olamayacağını vurgulayan Demirel, tophım içindeki etkilerinin güvenin yaptığı gibi sonradan ortaya çıkacağını söyledi. Hükümetin enflasyonla ilgih" sözlerinden örnekler veren Demirel, enflasyonun komünizme davetiye çıkardığı yolundaki hükümet beyanlan karşısında "Bu doğru mu?" diye sorunca, DYP sıralanndan "Doğnı" sesleri yükseldi. Demirel, "Doğnı olduğunu biliyonım. Bunu iktidann doğnı bulması Uzım" diyerek enflasyonun işçiyi, köylüyü, memuru perişan ettiğini ve ezdiğini anlattı. ANAP sıralanndan laf atılması üzerine Demirel, "Kişiyı oturduğu yerden kalkmayacak dunıma getiririm ama" diye karşıhk verdi ve "Oralan kanşürmayın, orası itibarlıdır, kim kanşünrsa onu akıntıya sokanm" diye konuştu. Başbakan Özal'ın grubundan laf atümamasını istediği gözlendi. DYP Genel Başkanı, Avrupa'nın en kötü vergi kompozisyonunun Turkiye'de olduğunu, takati olandan da olmayandan da vergi alındığını anlattı. Almanya'da benzinin 595 lira, Turkiye'de 535 lira olduğunu kaydeden Demirel, '"Biz ondan ucuzuz' demek aldatıcıdır. Bizim işçimiz 118 bin lira, Alman işçisi 1 milyon lira alıyor" dedi. tşçinin ahm gücünün yıllar itibarıyla nasıl düştüğünü rakamlarla belirten Demirel, 10 yıl içinde ücretlerin on kat, fiyatlann kırk kat arttığını ifade etti. Demirel, şöyle devam etti: "Hükümetin beyanlan ile meydanların beyanlan, balkın feryadı terstir. İktidarla halk arasında çelişki doğmuştur. Bu onu gösterir. Nüfusnn yüzde 80'i gelirin yüzde 44'ünü, yüzde 20'si ise yüzde 56'sını alıyor. Hem zümreler hem de bölgeler arasında uçurum var. Anayasadaki dengeler nerede? tstikrar nerede? 'Biz aldığımızda böyleydi' derseniz. göreviniz aldığınızı sürdürı^jek değil ki, düzeltmekür. 283 lirada aldığınız dolar bugün 1284 lira. Neden Türk Lirası bu hale gelmiş? Enflasyon bir makinenin içine aülmış bir avuç kumdur. Parayı da bu hale getirmişsiniz. Petrol her sabah kalktığımuda zam görmuş. Yeni yasa çıktı, petrole yüzde 60 daha zam gelecek. Zamlar adeta devletin politikası haline gelmiş." i bir dunyamn Bugün 1. kanalda "Televizyonda Sinema"dan sonra, yarın 2. kanalda "Haberler'den sonra başlıyor! Izleyin.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle