26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 27 NÎSAN 1988 Kaçak kazı yapan 4 kişi tutuklandı GAZİANTEP (Cumhuriyet Güney tlleri Burosu) Oğuzeli ilçesine bağlı Elbeyli bucağı Çamurlu köyündeki Çamurlu Höyük'te kaçak kazı yapan 4 kişi yakalandı. Kazı yapanların yanında tarihi eşyalar ele geçirildi. Bir ihbarı değerlendiren jandarmalar tarafından höyüğe yapılan baskında Habip Aslan, Servet Tekin, Metımet Sait Kördere ve Mahmut Oktay adlı kişiler kaçak kazı yaparken görüldüler. Toprak altından çıkarılan 33 adet çeşitli büyüklükte toprak küp, 11 tas, 5 ibrik, üç tane 20 santim uzuntuğunda ortası delik madeni şis, bir tane 17 santim uzunluğunda bakır kazma ucu ve bir tane 12 santim uzunluğunda madeni çiviye el konuldu. Gözaltına alınan 4 kişinin sorgulanmasına başlandı. New Orleans'da caz festivali ABD'nin New Orleans kentinde her yıl nısan ayında caz festivali yapılır Bu yıl da 22 nısanda başiayan testjvalde ünlü saksofoncu John Gilbert, caz meraklısı Phip Junron'a saksofon çalmasını öğretiyor. Ptıilip, boyu kadar saksofonu çalmaktan memnun görunüyor. (Fotoğraf: Reuter) Patates yüklü kamyonda 99parça tarihi eser ele geçirildi DÜZCE (Cumhuriyet) Bolu Dağı Kayraşlı mevkiinde devrilen 51 DF 396 plakalı patates yüklü kamyonda tarihi es?r ele geçti. Dün saat 19.30 sıralannda, Kapadokya'dan tstanbul'a papates götüren Hüseyin Zeytinci (39) idaresindeki kamyon frenlerinin patlaması üzerine takla atarak devrudi. Kamyona yüklü patates çuvallarının altında 99 parça tarihi eser ortaya çiktı. Olayda kamyon sürücüsü Hüseyin Zeytinci ağır yaralanırken, kamyonda bulunan ve üzerinde hiçbir kimlik belgesi bulunamayan bir kişi yaşamını yitirdi. Yetkililer tarihi eserlerin Bolu Müzesi'ne gönderildiğini ve değer saptaması çalışmalanna başlandı. İngiliz punklanndan ve ünlu Rock şarkıcısı Matt Belgrano, ABD'ye yaptığı zryarette New Yorkta Miro sergisine de gitti. llginç saç modeli ıle dikkatleri toplayan şarkıcı. Miro'nun bir tablosunu uzun uzun seyretti. (Fotoğraf: AP) 1 PunkveMiro ABO'de Massachussets eyaletjnde baharın ılk günleri yaşanıyor Ama 3 yaşındaki Devin Howell yine de ıhtiyatı elden bırakmıyor. Baharla bırlikte topraktan fışkıran lalelen dıkkatli biçımde mcelerken, bir elinde de ansızın bastırabilecek yağmura karşı şemsiyesıni hazır tutuyor. (Fotoğraf: AP) Lalelerveyağmur, HABERLERİN DEVAMI Ne Ruhu? (Baştaraft 1. Sayfada) de benımsemesiyle Kıbrıs önkoşuluna bağlayınca Ankara, toplantının yapılmasından yerinde bir davranışla vazgeçmiştir. Bu olayın, "oyun içinde oyun" diye nitelenebilecek iki boyutu üzerinde durabiliriz. Birinci boyut, Ankara'nın Avrupa Topluluğu ile ilişkilerine dönüktur. Türkiye'nin tam üyeliğine giden yol, Başbakan Özal'ın deyişiyle gerçekten "ince ve uzun bir yol"dur. Lüksemburg'da bu durum açıkça ortaya çıkmıştır. Öyle anlaşılıyor ki başta Bonn olmak üzere AT başkentleri Türkiye'nin tam üyeliğini geciktirmek, günlük deyişle "çıkmaz ayın son çarşambası"na ertelemek için ellerinden geleni yapacaklardır. Lüksemburg'da oynanan tek perdelik oyunda yalnız Kıbrıs ve Yunanıstan vardı. Türkiye'yi Topluluğun dışında tutmak için daha nice oyunun sahneleneceğinden kuşku duyulmamalıdır. Lüksemburg'daki gelişmenin ikinci boyutu ise Türk Yunan ilişkileriyte ilgilidir. Sayın Özal'la Sayın Papandreu'nun Davos zirvesiyle kendi ülkelerinin kamuoylarında büyük beklentiler oluşturdukları söylenebilir. "Davos ruhu" diye özetlenebilecek bu havanın büyük düş kırıklıklanna zemin hazırlaması da olasıdır. Görüşmeler havanda su dövmek şeklinde geçer ve elle tutulur somut gelışmeler meydana gelmezse, başlangıçtaki beklentılere uygun olarak tepkiler de büyük olabilecektir. Nitekim daha şimdiden Türk kamuoyunda belli bir değişim uç vermektedir: "Davos ruhu"ndan alayiı bir dille söz edilmeye başlanmıştır. Şu aşamada meydana gelen oluşumdan Atina sorumlu tutulabilir. Başbakan Papandreu'nun hem kendi partisinın içinden hem de muhalefet tarafından sıkıştırıldığı doğrudur. 180 derecelik bir dönüşle Davos'a gelen Yunanlı lider, bugün ülkesınde neredeyse yine 180 derece değişmiş olan bir muhalefetle karşı karşıyadır. Bir zamanlar Türkiye ile kayıtsız şartsız diyalogdan yana olan ana muhalefet partisi, bugün iktidan eleştirmektedir. Belki muhalefetin bu tutumunu da kendi pozisyonu lehine kullanan Papandreu'nun Türk tarafından Kıbrıs'ta bir şeyler koparmak istediği ve böylece kamuoyunu tatmin edebileceğini düşündüğü açıktır. Şimdilik gözüken odur ki Atina'nın benimsediği yaklaşım, iki ülke arasında Davos'tan beri oluşturulmak istenen işbiriiği havasını olumsuz yönde etkilemektedir. Ankara buna karşın diyalog takviminin sürdürülmesinden yana gözükmektedir. Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz, Lüksemburg'da verdiği demeçte, Yunanistan'ın "Davos ruhuna indirdiği darbe1' den söz etmiş, fakat aynı zamanda, "Türkiye, Yunanistan ile olan ilişkilerini geliştirme hususunda samimiyetini muhafaza edecek" demiştir. Bir Dışişleri kaynağı, Davos'a gerçekçi bakıldığında şunların söylenebıleceğıni belirtti: "Davos'ta diyalog yolu açıldı. Sadece mekanizmalar oluşturuldu. Henüz bunların tümü de çalışmaya başlamadı. Henüz sorunlann tümü de ele alınıp müzakere edilmeye başlanmadı. O bakımdan gerçekçi olmak gerekiyor. Zamana ihtiyaç var." Türk Yunan sorunlarının karmaşık yapısı göz önünde tutulduğunda, bu sözlerin gerçekçi bir bakış açısını yansıttığı söylenebilir. Ancak bunun gibi gerçekçi bir yaklaşım da Başbakan Özal'ın, haziran ayındaki Atina ziyareti için söz konusu olabilir. Mekanizmalar daha yeni kurulduysa, sorunlann tümü bile henüz ele alınmadıysa, zamana gerek varsa, Türkiye Başbakanı'nın Atina ziyareti için ortamın olgunlaşmış olduğundan rahatça söz edilebilir mi? Bu soruya kolayca "evet" denilebilecegini sanmıyoruz. Kamuoylarında büyük beklentiler yaratan siyaset adamları, başarılı olamazlarsa, çok büyük düş kırıklıklanna da zemin hazırlayabilirler. Hele Türk Yunan ilişkileri söz konusu olunca, son derece gerçekçi olunmasında sonsuz yarar vardır. 'Kıbrısh AT desteği aldık' STELYO BERBERAKİS ATİNA Lüksemburg'da Türkiye AT Ortaklık Konseyi'nin toplanamamasıyla ilgili olarak Yunan hükümetinden yapılan açıkiamada, "AT üyeleri Kıbns sornnunun ne kadar önemli olduğunu şimdi anlamaya başladı" denildi. Yunan gazeteleri de dünkü sayılarında Yunanistan'ın AT içinde büyük zafer kazandığını yazdı. Hükümet Sözcüsü Yannis Rubattis, Başbakan Andreas Papandreu ile birlikte resmi bir ziyaret için Norveç*te olduğu için konuyla ilgili açıklamayı yapan Basın Bakanlığı Genel Sekreteri Soüris Kostopulos şunları söyledi: "Yunan hükümeti, Kıbns gibi ulusal bir boyutu olan sonınun çözümü için uluslararası yasalara saygı cerçevesinde verdiği mucadelcyi aynen sürdürmekte karariıdır. Komşumuz Türkiye ile Davos ve Brüksel'de vanlan 'savasa hayır' karannı temel alarak Kıbns sorununun adil bir biçimde çözulraesi amacıyla bütün yasal haklanmızı kullanarak hareket ediyoruz. AT Bakanlar Konseyi kararlan, Yunan hükümetinin Kıbns konusundaki mücadelesini desteklediğini kanıtlaımştır. Kıbns halkımn Urtışılmaz haklılığı ve haklanna saygı gösterilmesi gereği AT tarafından anlaşılmaya başlanmıştu." 26 mayısta Atina'da bir araya gelecek TürkYunan Siyasi Komite çalı$maları sırasında Kıbrıs sorununun gündeme getirilip getirilmeyeceği ile ilgili bir soruya yanıt verirken de Kostopulos, "Bir gelişme olursa gerekli açıklama yapılacaktır" diye konuştu. Yunan gazeteleri de dünkü sayılarında Yunanistan'ın AT içinde büyük zafer kazandığını yazıyor. Brüksel çıkışlı bu haberlerde "Yunan hükümetinin yıllarca Kıbns sonınuyla ilgili olarak verdiği haklı mücadelenin AT'nin bütün üyeleri tarafından benimsenmesini Yunan diplomasisinin en büyük zaferierinden biri" olarak niteleniyor. tktidar yanlısı Eleftherotipia Gazetesi "AT Türkiye'ye hayır, dedi", Ta Nea Gazetesi "Yunanistan Kıbns konusunda AT'de zafer kazandı" gibi başlıklar attılar. Benzer başlıklar diğer gazetelerde de yer aldı. Bazı haberlerde de Yunanistan1 ın AT işlerinden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Theodoros Pangalos'un Brüksel'deki NATO dışişleri bakanlan toplantısı sırasında ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki görüşmelerin gündemine Kıbns sorununun getirilmesini önerdiği de yer alıyor. Bu haberlere göre Pangalos'un bu yoldaki önerisi konusunda gazetecilerin sorduğu bir soruya ABD Dışişleri Bakanı George Shultz yanıt vermedi. Yunanistan'da hükümet açıklaması D a v o s ÇÖZÜm d e ğ i l d i (Baştarafı 1. Sayfada) konustular: "Sorulması gereken soru. Türk ve Yunan başbakanlannın yapüklan görüşmelerde bu konuya deginip değinmedikleri. Konuşmadılarsa, o zaman birisi, Kıbns konusunun Ortaklık Konseyi'nin gündemine getirilmeyeceğini düşünmekle samimiyetsiz davranmış." Türkiye'nin geçen yıl Ortaklık Konseyi'nin toplanmasını istediğinde dönem başkanı Danimarka'nın buna prensipte karşı olmadığını, ancak üye ülkeler nezdinde bu konuda iyi bir arastırma yapılmasını istediğini kaydeden bu çevreler, "Lüksemburg'daki sonuç bunun yapılmadıgını gösteriyor" diye konustular. Ankara'daki AT üyesi ülkelerin diplomatlannın Ortaklık Konseyi ile ilgili gelişmeler konusundaki görüşlerini maddeler halinde şu şekilde özetlemek mümkün: 1. Yunanistan, Lüksemburg toplantısı öncesinde üye ülkelerin başkenllerinde yoğun diplomatik girişimlerde bulunarak Kıbns konusunun Ortaklık Konseyi'nin gündemine alınmaa için çaba sarfetti. Böylece bu konunun kendisi için çok önemli olduğunu göstermiş oldu. Bu arada dönem başkanı Federal Almanya bir uzlaşma formülü için büyük çabalar harcadı. Ancak vanlan formül Türkiye tarafından kabul edilmedi. Aslında sonuç bizim açımızdan büyük sürpriz değil. 2. Şu aşamada sorulması gereken soru, Turk ve Yunan başbakanlannın yaptıkları görüşmelerde bu konuya değinip değinmedikleri. Konuşmadılarsa, o zaman birisi Kıbns konusunun Ortaklık Konseyi'nin gündemine getirilmeyeceğini düşünmekle samimiyetsiz davranmış. Türkiye geçen yıl Ortaklık Konseyi'nin toplanmasını isterken, dönem başkanı Danimarka buna prensipte karşı olmadığını söylemiş, ancak Konsey'in gündemi ve ortaya çıkabilecek sorunlar konusunda üye ülkeler nezdinde iyi bir araşurma yapılmasım istemişti. Lüksemburg'daki sonuç bunun yapılmad ğını gösteriyor. Bu durumda Ortaklık Konseyi'nin hiç toplanmarraş olması durumundan daha kötü bir sonuç elde edildi. 3. AT üyesi ülkeler olarak, Kıbrıs konusunun TürkAT ilişkilerinin gündemine sokulmasıru istemiyoruz. Yunanistan'ın AT'ye üye olarak kabul edildiğinde ikili sorunları TürkAT ilişkilerine yansıtmayacağına ilişkin bir taahhütte bulunmuş olmasına rağmen, Kıbns konusunun Ankara'nın Topluluk ile ilişkilerinde önemli bir etken olduğu da bir gerçek. Yunanistan konuyu gündeme getirirken iki noktadan hareket ediyor. Bunlardan ilki, adada Türk askerleri bulunduğu sürece Kıbrıs sorununun bir uluslararası boyutu olduğu ve bunun da Topluluğu ilgilendirdiŞ görüşü; ikincisi ise, bu konulann TürkAT ilişkilerinin gündemine getirilmemesine ilişkin taahhüdün önceki Yunan hükümeti tarafından verilmiş olması. 4. Lüksemburg'daki sonuç, Davos ruhunun Türkiye ile Yunanistan arasında temel sorunlar söz konusu olduğunda fazla bir şey getirmediğini gösteriyor. Kaldı ki Yunanistan'ın bundan böyle Türkiye'ye Kıbns konusunda baskı uygulamak için ABD'yi değil, AT'yi kullanacağı açık. ABD'den bugüne kadar bu konuda kesin bir sonuç alamamışken Lüksemburg'da istediği şekilde bir sonucu aldı. 5. Son gelişme aynı zamanda, Türkiye'nin bir iki ulkenin desteğini almak suretiyle Yunanistan'ı susturabileceğini düşünmenin ne kadar hatalı olduğunu gösteriyor. Sonuç olarak Yunanistan AT'nin tam uyesidir ve Topluluk içinde bu konularda kolektif kararlar gerekiyor. 6. Yunanistan'ın haziran ayında AT dönem başkanı olmasından sonra Türkiye'ye baskı uygulama açısından daha iyi bir konumda olduğunu düşünmek de hatalı. Aslında dönem başkanı olmakla daha zayıf duruma düşecek, çünku bu konumunda milli sorunlarını takip ettiği takdirde diğer ülkelerin büyük eleştirilerine uğrayacak. Bu açıdan Kıbrıs konusunda şimdi davranması kendi açısından son derece mantıklı. Davos ruhuna darbe (Baştarafı 1. Sayfada) snre önce BM Genel Sekreten, Kıbns sorunu ile ilgili bir yol gösterdi. Bunu herkes kabul etti. Yunanistan ve Kıbns Rum kesimi dışında. Evirdiler, çevirdiler, sadece Yunanistan'ın istekleri kaldı. Şimdi bunlan kabul etmezseniz, ilişkiler düzelmez havasına getiriyorlar. Başlangıçta sağlıklı. adaletli bir yolda olan AT'nin bu şekilde tam tersi bir yola girmesini hiçbir şekilde kabul edemeyiz. Demek ki Davos ruhu diye başiayan hareket esnasında Dışişlerimizin aynı etkiyi gosterememiş olduğu veya doğmuş olan havanın aleyhimizdeki bir gelişmeyi engellemediği, yapay propaganda havasının aleyhimizdeki gelişmeyi desteklediği ortaya çıkıyor. Bu durumda Davos ruhu denen şey kimin çıkanna çalışıyor? Bundan ne kazanıyonız? Ciddi olarak düşünmek gerekir. Bu toplantının gündemine eğer bu getiriliyorsa, bu Davos nıhundan yararlanılarak yapılıyorsa, Davos ruhuna vurulmuş en büyük darbedir." Dışişleri'nin gelişmeler karşısında Ortaklık Konseyi toplantısına katılmamasını desteklediklerini bildiren İnönü, son gelişmelerden sonra Davos ruhunun nasıl devam edeceği konusunun kuşkulu olduğunu bildirdi. lnönu, gelişmelerin sadece Turkiye'nin aleyhine olduğunu belirterek, "Yapılacak şey, açıkça Davos ruhu denilen seyin sadece ciddi görüşmelerde ele alınması gerektiğini ortaya koymaktir" dedi. Yapay dostluk gösterilerinin bir sonuç vermediğini belirten tnönü, daha sonra şöyle konuştu: "Sayın Özal, Türkiye Başbakanı olarak Atina'ya niçin gidecek? Gitmesinde ne fayda sağlanacak? Bunlan ciddi olarak yeniden düşünmek zonındadır. Aramızdaki görüşmelere fayda sağlayacaksa, ancak o zaman gidebilir. Yoksa dostluk gösterisi yapıyoruz diye ödünler verecekse. o zaman gitmesinde hiçbir fayda yoktur, çok zarartıdır. Bunu ciddi olarak düşünmesi gerekir." SHP Genel Başkanı tnönu, "Başbakan sizce Yunanistan'a gitmeli mi, gitmemeli mi?" sorusuna ise, "Bu şartlar altında gitmesinde anlam ve yarar görmüyonım. Aradaki gizli göriişmeleri bilmiyorum, yeniden duşünmelidir diyonım. Ben olsam bu şartlar altında gitmezdim" yanıtını verdi. lnönu, Davos'ta bir dostluk havası başlatılarak, sorunlann göriişmelerle çözumlenmesi yoluna gidileceğini beklediğini kaydederek, "Yunanistan ile sonınlannızı çözmedikçe AT ile de sorunlannız çözulemez" anlayışını kabul edemeyeceklerini vurguladı. tnönü, Yunamstan'ın bu gidişle Kıbrıs'tan sonra Türkiye ile arasındaki öteki sorunları da TürkiyeAT görüşmelerinde pazarlık konusu yapabileceğine dikkati çekti. Ermeniler konusu Öte yandan Türk Yunan ilişkilerini yakından ilgilendiren diğer bir konu da Ankara'nın önceki gün, Atina'daki Ermenilerin gösterisi sırasında bir Yunanlı bakanın yer almasıru protesto etmesi oldu. Ankara'da Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Ayhan Kamel'in Yunanistan'ın Atina Büyukelçisi'ni davet ederek, Ankara'nın bu konudaki hoşnutsuzluğunu belirtmesi, Yunan gazetelerinde de yer aldı. Basın Bakanı Kostopulos gazetecilerin sorulannı vanıtlarken şöyle dedi: "Yunanistan'da yaşayan Ermeniler vardır. Sayıca fazla olan bu Ermenilerin çoğu Yunan kökenli olup çeşitli gösteriler yapmaktadır. Yunanistan'da yaşayan diğer etnik gruplara da tanınan haklar aynıdır." Atina'daki siyasi gözlemciler ATnin böyle bir karara oybirliğiyle varmasının Yunanistan'da da şaşkmlıkla karşılandığım söylediler. Bu gözlemciler Yunanistan'ın bugüne kadar hem AT içinde, hem de NATO'da Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak Türkiye'ye baskı yapılmasını ne zaman istediyse bu arzusunu düne kadar gerçekleştiremediğini belirttiler. ÂPye Kıbrıs kilidi (Baştarafı 1. Sayfada) bu metin değiştirilmedikçe Ortaklık Konseyi toplantısı yapmamakta kararhyız. Federal Almanya dönem başkanlığı bizim tepkimizi yalnış biçimde değerlendirdi. Şimdi Bonn diplomasisi, haziran ayı sonuna kadar yeni bir Ortaklık Konseyi'nin toplanmasının zeminini araştırıyor" nın Kıbrıs sorununa atıfta bulunan bir ifadeyi kabul etmeyeceğini defalarca bildirmiş olmasına rağmen, Federal Almanya'nın önceden Türkiye'yi razı etmeden ve son anda, böyle bir formülu Türk tarafına AT'nin ortak tutumu olarak sunması, gözlemciler tarafından, Bonn diplomassinın işi en azından "hafıfe aldığı" biçiminde yorumlandı. Ortaklık Konseyi'ne gelen Türk tarafının önüne, "Kıbns sorunu TürkiyeAT ilişkilerini etkilemektedir" deyiminin AT tutumu olarak çıkartılması, Ankara tarafından bir "oldu bitti" olarak değerlendirildi. Oysa guvenilir diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre, son iki haftadır Bonn ve Ankara arasında sürdürulen temaslarda, Alman dönem başkanlığı kendisinin de Ortaklık Konseyi'nde Kıbns'a atıfta bulunulmasına karşı olduğunu bildirdi ve en son ana kadar geçerli olan, Türkiye'nin de kabul ettiği "uzlaşma formulünde", Kjbrıs sadece genel konular arasında bir sorun olarak zikredildi. Gözlemcilere göre, Federal Almanya Dışişleri Bakanı Hans Dietrich Genscher, önceki gün öğleden sonra Yunanistan'ı razı etmek için önerdiği ve Kıbns'ın TürkiyeAT ilişkilerini etkilediği biçiminde formüle edilen ifadeyi, Türkiye'nin her halukârda kabul edeceğini düşündü ve bunu AT'nin ortak tutumu haline gelmeden önce Ankara1 nın onayına sunmadı. Böylelikle de, Türk tarafı son anda bir oldu bittiyle karşüaştı ve geri adım atmamak için ifadeyi reddetti. Bu arada Devlet Bakanı Ali Bozer dün sabah Genscher'le bir görüşme yaptı. Lüksemburg'da önceki akşam gazetecilerle konuşan Federal Almanya Dışişleri Bakanı Hans Dietrich Genscher "Toplantı için başansızhk sözcüğü kullanılamaz. Sadece toplantı yapılmadı, o kadar" dedi. Önceki akşam yemekte Kıbns konusunun gündeme geldiğini söyleyen Genscher, gelecekteki görüşmelerde "Kıbns'tan söz edilmesi gereğinin doğmayabileceğini" ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: "AT bildirisinin kaleme alınış biçiminin değiştirilmesi gerekecektir. Çünkü bu bildiri daha önce meydana gelen olaylara atıfta bulunuyor. Yeni metnin 24 mayıstaki Dışişleri Bakanlan toplanlısına hazır edilmesi gerekecektir. Türkiye AT göriişmeleri Almanya'nın başkanlığı devralacağı 30 hazirandan önce başlayacakbr. Türkiye'yle Ortaklık Anlaşması'na büyük önem veriyoruz." Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz, Lüksemburg'daki son gelişme üzerine dün yurda döndü. Yılmaz, Esenboğa Havaalanı'nda yaptığı açıkiamada Yunanistan'ın takındığı tutumun Davos süreci ile bağdaşmadığını belirterek "Zannediyorum, bu girişim karşısında Türkiye'de hangi hükümet olursa olsun, gösterilmesi gereken tepkiyi gösterdik" dedi. Yılmaz, Ortakhk Konseyi'nin toplanarnamış olmasını Türkiye'nin AT ile ortakhk ilişkilerinin normalizasyonunu da olumsuz şekilde etkileyecek bir gelişme olarak niteledi. "Dolayısıyla hiç kimsenin çıkanna hizmet etme>en ve çeşitli olumsuzluklan beraberinde getiren bir gelişme. Belki tek faydası Türkiye'den baskı yoluyla taviz alınamayacağını ban çevrelere göstermiş olmasıdır" dedi. Dışişleri Bakanı Yılmaz, son olumsuz gelişmenin Yunanistan'a yapüması planlanan üst düzeyli resmi ziyaretleri nasıl etkileyeceğine ilişkin soruya yanıt verirken de "O komıda henüz bir değeriendirme yapmadık. zannediyorum gelişmelere gore böyle bir değerlendirme eerekebilir" diye konuştu. Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz: Pangalos: Biz bunu arzulamıyorduk Öte yandan, fırtınanın bitiminden sonra Cumhuriyei muhabirinin önceki gece özel olarak konuştugu Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AT Işleri Sorumlusu Teodoros Pangalos da şunları söyledi: "Doğnısu, biz ne bu tör bir gelişmeyi bekliyor, özellikle, ne de istiyorduk. Topluluğun Kıbns konusundaki ortak tutumu bizi ancak latmin edebilecek nilelikteydi ve genel bir kavram biçiminde şekillenmişti. Deyim, "Kıbrıs sorunu Türkiye AT ilişkilerini etkilemektedir" ifadesiyle sınırlı kalmıştı. Bu asgari deyimi benitnsedik ve bir jest olarak, TürkiyeAT Uişkilerinin butününe getirmiş oldugumuz genel çekinceyi kaldırdık. Oysa Ankara tarafı. Kıbrıs1 ın Ortaklık Konseyi'nde yer alamayacağını soyleyerek oturuma kalılmadı. Kıbns'ın TürkiyeAT ilişkilerini etkilemediğini söyleyebüir miyiz? Bu mıimkün miidiir? Üstelik. Kıbns Curnhuriyeti AT'nin bir ortak üyesi olduğundan, bunun böyle olduğu daha da sarihtir. Eğer Türkiye Ortaklık Konseyi'ne katılsaydı, sonın hiç şüphesiz bu kadar aleMenmeyecekti. Kıbns konusunda dun yapılan açıklama artık AT'nin ortak tutumu haline gelmiştir. Şimdi bu istense de değiştirilemez. Zaten Yunanistan'ın da buradan geri adım atması söz konusu değildir." Pangalos, Cumhuriyet'e yaptığı açıkiamada, Yunanistan'ın 4. Mali Protokol'ün yeniden işlerlik kazanması için zaten önşart ileri sürdüğünü, dün yapılan bir deklarasyonla duyurulan bu önşartın da, Kıbns'tan Türk askerlerinin çekilmesi ve demokrasi ve insan haklarının pekiştirilmesini içerdiğini belirtti. Atina sözcüsü, Yunanistan'ın söz konusu deklarasyonu Ortaklık Konseyi sırasında yapmamakla da başka olumlu bir jest gerçekleştirdiğini belirtti. Diğer taraftan, önceki günkü Ortakhk Konseyi'nin "fiyaskoyla" sonuçlanması, önemli ölçüde de, Topluluk dönem başkaru sıfatını taşıyan Federal Almanya'nın "basiretsizliğiyle" açıklandı. Ankara ANKARA'dan YALÇIN DOĞAN (Baftarafı 1. Sayfada) başlıyor. Bunun ilk önemli toplantısının önceki gün Lüksemburgda gerçekleşmesi öngörülüyor. "Işte, nihayet fırsat doğuyor" beklentisindeki Türkiye, Lüksemburg'da Yunanistan'ın sürprizi ile karşılaşıyor: "Kıbrıs'tan Türkiye asker çekmediği ve ayrıca insan hakk.rmda bir iyileştirme söz konusu oimadığı sürece Yunanistan dördüncü mali protokolün yürürlüğe girmesine izin vermiyor". Ve böylelikle Türkiye, "ikili bir çıkmaza" itiliyor. Önce TürkiyeV>J ilişkileri açısından, ikincisi de "Davos ruhunun zedelenmesinden" dolayı TürkiyeYunanistan ilişkileri açısından... Tam bir aydır AT üyesi ülkelerin başkentlerinde ve Atina'da önemli bir uluslararası kulis dönüyor. Tüm üyeler Ortaklık Konseyi toplantısı öncesinde Yunanistan'ın olumsuz bir çıkışından kaygı duyuyor. Türkiye^T ilişkilerinin düzenlendiği en üst oirgan olan Ortakhk Konseyi toplantısının Atina tarafından torpilleneceğine dönük işaretleri Türkiye'den alan Bonn ve Londra, Papandreu katında girişimde bulunuyor Bir yandan İngiliz Başbakanı Thatcher, bir yandan Alrnan Başbakanı Kohl, Papandreu'yu telefonla arayarak "herhangi olumsuz bir gelişmeyi" önlemeye çalışıyor. Papandreu'dan gelebılecek bir engelleme karşısında "ne yapılabileceğı" Ankara'da tartışılıyor. Hatta, Türkiye'nin Atina Bü1 yükelçisi Nazmi Akıman Ankara ya çağrılıyor ve çok dar bir toplantı düzenleniyor. Akıman, toplantıda Başbakan Özal'a "Papandreu'dan her an bir sürpriz beklenebilir" tezini işliyor. Atina Büyükelçimize "Davos ruhu" anımsatıldığında Akımanin yanıtı ilginç: "Davos'ta herhangi bir konu halledilmedi Sadece, görüşme yolu açıldı. Aynca, iki ülke arasındaki tırmanmaönlendi. Ama, sorunlarortadaduruyor Papandreu uyum anlaşmasını imzaladı. Bu imza nedeniyle kendisi, hem kendi partisindeki muhalefet kanadı hem de diğer muhalefet partileri tarafından bombardımana tutuluyor Uyum anlaşmasını ımzaladığı için şimdi, Türkiye'den sanırım bir ödün bekleyecek. Bu ödünü Ortaklık Konseyi toplantısı sırasında gündeme getirecek. Ödün denildiğinde, aklına Türkiye'nin Kıbrıs'tan asker çekmesini istemek geliyor". Akımanin bu değerlendirmesi Ankara'yı düşündürüyor ve "o zaman biz ne yapacağız" sorusu akla takılıyor. İşte, "Biz de Ortaklık Konseyi toplantısından çekiliriz" stratejisi bu toplantıda çiziliyor. Yunanistan önceki gece "AT ile Kıbrıs arasında bağlantıyı" vurgulayınca, Türkiye "Ortaklık Konseyi toplantısından çekileceğini" açıklıyor. Ortaklık Konseyi'nde taraflardan biri tüm AT ülkeleri, diğeri de Türkiye... Böylece Türkiye'nin yaklaşık on yıldır beklediği toplantı suya düşüyor. Ancak, Papandreu "Davos ruhu" gölgesinde özel temsilcisini geçen pazar günü aniden Özal'a gönderiyor. Çeşitli kaynakların iddiası "Papandreu,Özal'la başlattığı diyaloğu sürdürmekten yana". O zaman neden böyle bir engelleme?.. Özel temsilcisi ile Özal arasında geçen konuşma tümüyte bu konuyla ilgili. Papandreu Özal'ı yumuşatmak için önceden haber veriyor: "Ben şimdi Ortaklık Konseyi toplantısında gürültü çıkartacağım. Kusura bakmayın, ama imzaladığım uyum anlaşmasından sonra bizim ülkede başım dertte. Karşılıklı diyalogdan hiçbir zaman vazgeçmış değilim. İçe'rde herkes yükleniyor. Böyle bir girişimde bulunmak zorundayım. Anlayış göstereceğinızden ve sonuçlarına birlikte katlanacağımızdan eminim". Özal ise verdiği karşılıkta "diyalogdan yana olduğunu" bir kez daha vurguluyor. ama Türkiye'nin bu gırişım karşısında susmayacağını ve tepki göstereceğini" belirtiyor. Birbirleri aleyhine girişimlerin eksik olmayışına rağmen, iki başbakanın da "kapıları kapatmak istemediği" ortaya çıkıyor. Hatta|( bunun bir göstergesi olmak üzere, mayıs ayı sonlarında Atina'da Mesut Yılmaz'ın katılacağı, Ankara'da Adnan Kahveci'nin başkanlık edeceği alt komite toplantılar takvimi ve gundeminde herhangi bir değişiklik yok. Buna ek olarak, Özal'ın, 1314 haziran tarihlerindeki Atina gezisinin ertelenmesi de "şimdilik söz konusu değil". Bunlara rağmen, ortada bir anlaşmazlık ve Yunanistan'ın bir engellemesi var. Yunanlılara göre, "Uyum anlaşmasının imzalanması Papandreu'yu Atina'da güç durumda bırakıyor". Uyum anlaşması sonucunda Türkiye'nin ürettiği mallar Yunan pazartannda gümrüksüz satılabilecek. İşte, Papandreu bu karanndan dolayı "şimşekleri üstüne çektiği ve bunu hafifletmek amacıyla Özal'ın bir jest yapmasını istediğini, bu jestin de Kıbrıs'tan asker çekilmesiyle mümkün olacağını" bildiriyor. Ozal bu kartı görmüyor. Uyum anlaşmasına "denge olmak üzere" Kıbrıs'ı öne süren Papandreu ile köprüler atılmış değil. Ama, iki ülke arasında şimdi yeni bir sorun doğduğu da ortada. "Davos ruhunu koruyarak" soruna nasıl çözüm bulunacak?.. Önümüzdeki gunlerde, gelışmelerin bu soruya olumlu yanıt verebilmesi için her iki tarafın da "artık görüşmek için görüşmek" aşamasından sıynlıp somut sonuçlar sağlayabilecek bir tutumu benimsemeleri gerekiyor. Çünkü, "biz görüşme kapısını araladık, sorunları sonra ele alacağız" demek, artık yetersiz kalıyor. "Diyaloğu sürdürmek uğruna" sorunlara dokunulmadıkça sorunlar, ülkelerin elini yakıyor. Böyle giderse, "Davos'ta sağlanan tahterevalliden" taraflardan birinin düşeceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. FHistinlUerin meşru hakları tanınmah ANKARA (Cumhuriyet Bürosn) Dışişleri Bakanı Mesnt Yılmaz. Fiiistin halkımn kendi kendini yönetme hakkımn tanınraaması durumunda Ortadoğu sorununa bir çözüm bulunamayacağını söyledi. Mesut Yılmaz önceki gün Brüksel'de yapılan ve ABD Dışişieri Bakanı George Shultz'un Moskova'daki temasları hakkında bilgi verdiği NATO Olağanüstu Konsey toplantısında söz alarak Ortadoğu'daki gelişmelere değindi. Dışişleri Bakanlığı çevrelerinden edinilen bilgiye göre Yılmaz, İsrail'in işgal ettiği Arap topraklannda >'aşayan Filisrinlilere karşı uyguladığı baskı poiitikasını kınadı. Yılmaz, Filistinlilerin meşru haklan tanınmadıkça Ortadoğu sorununa çözüm bulunamayacağını söyledi. Diğer tepkiler Eski dışişleri bakanlan da Kıbrıs sorununun Ortaklık Konseyi gündemine getirilmesi ve konseyin toplanamamasına tepki gösterdiler. thsan Sabri Çağlayangil: Kıbrıs sorunu TurkYunan ilişkilerinin çıban başıdır. Çozülmedikçe bir gelişme kaydedileceğini sanmıyorum. Davos ruhu diye her iki tarafın iç politikaları için bir netice ilan edilmiştir. Değişen bir şey yoktur. Olumlu bir gelişme olmamıştır. Bundan sonra bir oyalama siyaseti izleneceği kanaatindeyim. Hasan Esat Işık: Bu tur olumsuz tutumlar izlemek Yunan hükümetlerince âdet haline getirilmiştir. Kendilerinin Türkiye'den sağlayamayacakları ödünleri diğer Batılı dostlarımızı araya sokarak, zorlayarak almak isterler. Türk hükümetinin tek yanlı politikasında ısrarı da çoğu zaman bunu mümkün kılmıştır. Görülmektedir ki, Yunan hukumeti Kıbrıs konusundaki isteklerini gerçekleştirebilmek için bu defa da AT'yi devreye sokmak istemiştir. Avrupalı dost' lanmız, her zaman, ikili anlaşmazlıklar çok taraflı işbirliği çerçevesinde getirilmemelidir, derler. Sanınm bunu hatırlamalıdırlar ve bizim uzerimize baskı yoluna gitmek yerine aynı şeyi Yunan hükumetine soylemelidirler. Özal hükümeti, bu tertip karşısında direnmekle doğnı hareket etmiştir. Özal hükümetinin bu davranışını tek yanlı ödunlerle bir yere varılamayacağının bilincine vardığı olarak gorüyor ve buna seviniyorum. "Bizans entrıkası" Bu arada Dışişleri çevreleri, Yunanistan'ın TürkAT ortaklık konseyi toplantısı ile ilgili tutumunu "Bizans entrikası" şeklinde değerlendirdiler. Bu çevreler son gelişmeler ile ilgili olarak şu görüşlere yer verdiler: "Papandreu bir yandan özel temsilcisi Maheritsas'ı Ankara'ya gönderip bir yabşdrmak girisiminde bulunuyor. Öbür yandan Lüksemburg'da sert ve uzlaşmaz bir tutum sergiliyor. Genelde Başbakan Özal'dan Atina ziyareti oncesinde Kıbrıs'ta asker çekilmesi konusunda bir jest istiyor ve bunu kendi kamuoyundan gelen güçlüklerle izah etmek istiyor. 'Zor durumdayım, bana yardım et' diyor. Bu arada Yunanlı Çevre Bakanı sözde Ermeni soykınmını anma törenine kaühyor. Bütun bunlar olurken, Atina Davos sürecinin sürdüğü çeşitli yollarla bildiriyor. Tam bir bizans entrikası." Uluslararası sularda da arastırma yapacak f t; • t "Çubuklu" Ege'ye açıhyor ANKARA (AA) Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi'ne bağlı "Çubuklu" arastırma gemisi, yıllık programı çerçevesinde 27 nisan 15 mayıs tarihleri arasında Ege'ye açılacak. Dışişleri Bakanlığı'nca yapılan açıklamaya göre, "Çubuklu" adlı gemi, bu seferi sırasında bazı oşinografîk gözlemler yapacak. Isı ve tuzluluk derecesi ile oksijen yoğunluğu ve akıntı hızı gibi konularda ölçümler yapacak olan gemi, çalışmalarının bir bölumünü 2730 nisan ile 1 mayıs günlcrinde Saros Körfezi ve Bozcaada açıklanndaki uluslararası sularda gerçekleştirecek. Bozer'in sözleri AT işleriyle görevli Devlet Bakanı Ali Bozer de yurda dönerken Frankfurt'taki açıklamasında, "TürkiyeYunanistan ilişkilerinin, Lüksemburg'da gündeme gelmesi AT amacına aykırı düştü. Türk heyeti olarak, ikiti ilişkilerin gündemde yer alamayacağını belirterek, Ortaklık Konseyi toplantısına katılmadık" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle