Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 EKONOMİ CUMHURİYET/lî TÜRKİYEUen Bankalar kredi cimrisi ANKARA (ANKA) Kredi kullandırmada bankalann Merkez Bankası 'na göre daha cimri davrandıkları gözleniyor. Resmi veriler, toplam kredi stoku içinde Merkez Bankası kaynakh kredilerin payının giderek yükseldiğini, banka kredilerinin payının azaldığım ortaya koyuyor. Merkez Bankası'mn, reeskont kredileri ile doğnıdan kullandırdığı kredilerin kredi stokuna oranı nisan ayı başı itibarıyla yüzde 21.3'e kadar yükseldi. Bu oran geçen yıl sonunda yüzde 20, 1986 yılı sonunda yüzde 16.4 düzeyinde bulunuyordu. Satışlar düştü, gemi taşıması bırakıldı Ithaloto artık TTR ile geliyor ha önce ihtalatçılar arasında yaşanan seleksiyonun önümüzdeki günlerde devam edebileceği öne sürüldü. Otomobil tthalatçılan Derneği Genel Sekreteri Haşmet Alatan, Türkiye'ye otomobil getirilmesinin hiçbir zaman "sıfırianmadığım" belirte' rek, "Hükümet ithalatı yasaklamıyorum dediği siirece ithalata devam edeceğiz. Ama şartlar öylesine zorlaşır, örnegin yeEkonomı Servisi Otomobil ithalatı ni vergiler gelebilir: Bu dunımda ithalathızla azalıyor. Japon Yeni, ABD Doları ve Batı AJraan Markı'run Türk Lirası kar çılar kurum olarak kalıriar, ama ancak siparişle çalışmak durumuna da gelirler. Bu şısında sürekli değer kazanmasına, bu yıl hükümetin otomobülerden yüzde 12 ek ise bazı mallarda, modeilerde sıkıntı vergi alması eklenince, ithal otomobilier yaratır" dedi. de satışlar buyük miktarda düştü. OtomoAlatan, satış miktannın düşmesiyle kâr bil tthalatçılan Dernegi Genel Sekreteri marjımn giderek düştüğünü ve bunu göHaşmet Alatan, Türkiye'ye yabancı oto ren bazı firmaların artık cazip olmaktan mobilin gelmesimn hiçbir zarıan durma çıkan ithalatı bırakabileceklerini de hatıryacağını belirterek, "Geçen yıl 5000 adet latarak şunları söyledi: "1985'ten bu yaotomobil permili ve permisiz Türkiye'ye na ithal otomobil satışlan aşağıya dogru getirilirken, bu yıl bunun 2500'e duşece gidiyor. Bu, önceki yıl 10 binin uzerindeygini tahmin ediyoruz" dedi. ken, geçen yıl SOOO'e geriledi. Bu yıl da Otomobil ithalatçılan piyasanın durgun 2500 adete geriieyebilir. Bunun başlıca nedeni, surekli Türk parasının değer yitirmesi luğu karşısında, birincisi model sayılanru ve bunun sonucunda yerli otomobil fiyatazaltmak, ikinci ve daha önemlisi artık otomobilleri dev gemilerle değil, "TIR' lanyla ithal otomobil fryatlan arasındaki lann içinde 816'lık partiler halinde" ge fartun giderek açılmasıdır. Bu, müşteriyi tirme yöntemini seçmeye başladılar. Sto bir ölçüde yerli otomobile yönetti. Ama fun maliyetleri oldukça yukseltmesinin fir her zaman için az veya çok lüks otomobimaları bu yola zorladığı belirtilirken, da le talep olacakör." m Türk Lirası'nın yabancı para birimleri karşısında erimesi ve ek vergiler, ithal otoda hızh fıyat artışı yaratınca, bu ürünlere talep yarı yarıya düştü. EAlmanya'dan sanayiye destek ANKARA (ANKA) Federal Almanya, Türkiye'deki sanayileşme çabalanru desteklemek amacıyla 150 milyon mark (yaklaşık 113 milyar lira) yardımda bulunacak. 1988 yılında yürürlüğe girmesi öngörülen bu yardımm kullanımına ilişkin Türkiye'nin nıhai önerileri, halen Hazine ve Dış Tlcaret Müsteşarhğı 'nda hazırlanıyor. Türkiye tarafından daha önce Bonn 'a sunulan öneriler, "yetersiz" bulunmuştu. Iacocca'nın yıllık geliri 23 milyar Ekonomi Servisi Chrysler Yönetim Kurulu Başkanı Lee A. lacocca, geçen yıl 17.9 milyon dolar (yaklaşık 23 milyar lira) gelir sağladı. lacocca bu gelirinin büyük bölümünü, sahibi bulunduğu Chrysler hisselerinden elde etti. 1986 yılında da 20.6 milyon dolar (yaklaşık Tl milyar lira) gelir sağlayan Iacocca'nın 1987 yılı maaş ve prim gelirleri de 1.73 milyon dolar (yaklaşık 2.2 milyar lira) oldu. ABD'nin önde gelen otomotiv gruplanndan Chrysler'i zor durumdan kurtaran adam olarak tanınan Lee A. lacocca, başarısından dolayı ABD'nin en çok kazanan profesyonel yöneticileri arasına girdi. Iacocca'nın geliriyle ilgili açıklama yapan Chrysler'den bir yetkili, "Iacocca'nın gelirlerinin yüzde 75 kadan rırma bisseierinin deger artışından kaynaklandı" dedi ve ekledi: "Biz bu şirketin hisse senedi fiyatlannı duşürraeye çahşmıyoruz ve yükselince de özür dileyecek degiliz." Iacocca'nın 1.73 milyon dolarlık maaş ve prim gelirleri, Ford Yönetim Kurulu Başkanı Donaid Petersen'ın geçen yıl 3.7 milyon dolarlık (yaklaşık 4.8 milyar lira) maaş ve prim gelirlerinin gerisinde kaldı. Lee lacocca ANKARA (ANKA) Dövız tevdiat hesapları, geçen yıl yüzde 58 orarunda, 4 milyar 188 milyon dolarlık çoğalma kaydetti ve 11 milyar 413 milyon dolara ulaştı. Döviz tevdiat hesaplannda önceki yıl meydana gelen artış yüzde 52.5 oranında, 2.5 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. Geçen yıl sonu itibanyla 11.4 milyar dolar olarak belirlenen döviz tevdiat hesaplarının 5 milyar 847 milyon dolarlık bölümü Merkez Bankası adına Federal Alman Dresdmer Bank nezdinde açılan kredi mektuplu döviz tevdiat hesaplarından, 5 milyar 566 railyon dolarlık bölümü ise ticari bankalardaki döviz tevdiat hesaplanndan oluşuyor. Kredi mektuplu döviz tevdiat hesapları geçen yıl yüzde 54.3 oranında, 2 milyar 59 milyon dolar, ticari bankalardaki hesaplar yüzde 61.9 oranında 2 milyar 129 milyon dolarlık artış gösterdi. Merkez Bankası adına Dersdmer Bank nezdinde açılan hesapların 1 milyar 966 milyon dolarlık bölümü kısa vadeli, 3 milyar 881 milyon dolarlık bölümü orta ve uzun vadeli döviz tevdiat hesaplanndan oluşuyor. Ticari bankalardaki döviz tevdiat hesaplannın ise 1 milyar 701 milyon dolarlık kısmı yurtdışmda, 3 milyar 865 milyon dolarlık kısmı Türkiye'de yerleşik kişilere ait bulunuyor. Döviz tevdiat hesaplannın, ticari bankalardaki yurtiçi adresli hesap1 lar dışında kalan bölümü Türkiye nin dış borçlan içerisinde yer alıyor. Dış borçlara dahil edilen döviz tevdiat hesapları geçen yıl 2 milyar 510 milyon dolar çoğalarak 7 milyar 548 milyon dolarlık bir büyüklüğe ulaşmış bulunuyor. Döviz tevdiat hesapları %58 arttı EKONOMİ NOTLAKI OSMAN ULAGAY Sanayide Atılım İçin "Az Pilav" mı. "Az Plaıf mı? Türkiye ekonomisinin karşı karşıya bulunduğu sorunlar içinde : apayrı bir önem taşıyan imalat sanayiindeki yatırım yetersizl ği sorununa geçen haftaki bir yazımızda değinmiştik. Türk Henkel Dergisi tarafından düzenlenen sohbet toplantısının en ilginç bölümünü de bana göre bu konudaki tartışmalar oluşturdu. Kalburüstu işadamlannın izlediği konuşmasında, Özal döneminin genel bir 1 değerlendirmesini yapan SHP Grup Başkanvekili Deniz Baykal ın eleştirilerinin ve karşı önerilerinin odak noktasında bence bu konu vardı.ANAP Genel Başkan Yardımcısı Güneş Taner'in Baykal'a verdiği yanıtlar arasında da en önemlisi bu konudaki yanıtıydı. Sayın Baykal'ın oldukça açık biçimde ortaya koyduğu gibi 1980 sonrasında Türkiye'deki mevcut sanayii kapasitesi (ki büyük ölçüde ithal ikamesi döneminde kurulmuştu) ihracata dönük biçimde işletilmiş, ancak ihracata dönük yeni bir sanayileşme atılımı gerçekleştirilememişti, ekonomide "ihracata yönelik sanayileşme" ilkesine uygun bir yeniden yapılanma olmamıştı. Sekiz yıllık deneyim, bu atılımı piyasa güçlerinin kendiliğinden gerçekleştirmesinin pek kolay olmadığını da ortaya koymuştu. O halde orta vadeli bir perspektifle yeni bir sanayileşme atılımınm yönlendirilmesine, belli hedefler ve tercihli sektörler saptanarak önceliklerin bu sektörlere doğru kaydmlmasına gerek vardı. Japonya ve Güney Kore gibi ihracata yönelik sanayileşmenin en çarpıcı örneğini veren ülkelerde de bu böyle yapılmıştı. Söz konusu hedefleri doğru saptamak, yönlendirmeleri doğru yapmak ıçm ise gerekli bir bilgi altyapısına sahip olmak gerekiyordu ve ilk yapılması gereken şeylerden biri bu altyapıyı hazırlamak olmalıydı Sayın Güneş Taner ise yanıtında Baykal'ın bu önerisine kesinlikle karşı çıkıyor, gelişen dünyada bu modelin tamamen terk edildiğini, kendi riskterini hesap ederek yatırım yapacak olan özel sektörün yatırım karartanna hiçbir şekilde müdahale edilemeyeceğini, yön verilemeyeceğini söylüyordu. Taner, "Ozel sektör ekonotninin en büyük gücüdür, kendi kararını alır, riskini üstlenir, yatırımını yapar; bizim anlayışımız budur ve bu konuda hiç taviz vermeyiz" diyordu. İşadamları ise bir yandan kararlarına fazla müdahale edilmesini istemiyorlar, diğer yandan bugünkü koşullarda imalat sanayiinde yeni yatınmlara girişmenin mümkün olmadığını vurguluyorlardı. Son sekiz yılın rakamları da özel sektörün özellikle imalat sanayiinde yeni bir yatırım atılımına girişmediğıni, ihracata yönelik sektörlerde Türkiye'ye yeni ufuklar açacak yatırımlar yapmadığını ortaya koyuyordu. Sayın Baykal'ın ve Sayın Taner'in o akşamki sohbette değınmedikleri çok önemli bir diğer nokta ise yabancı sermayenin henüz Türkiye'de imalat sanayii yatırımlarına ilgi göstermemesiydi. Bu olgu, başka bir dengesizliği ve kısır döngüyü beraberinde getiriyordu. Türkiye kaynak ve döviz açığını kapatmak için büyük çapta dış kaynak kullanıyor, ancak özellikle son yıllarda daha çok büyük altyapı projeleri için dış kredi bulabiliyordu. Altyapı projeleri doğaları gereği kısa sürede üretime katkı yapmıyor, döviz üretmiyor, buna karşılık enflasyonu besliyordu. Yüksek enflasyon ise ekonominin tüm dengelerini bozuyor, istikran olanaksızlaştırıyor, yerli ve yabancı özel sermayenin yatırım atılımını engelleyen en önemli faktörlerden biri oluyordu. Bu kısır döngüden kurtulmadan Türkiye1 nin iddialı ihracat hedeflerinı tutturması da kolay görünmüyordu. O halde bu kısır döngüyü bir noktasmdan kırmak şarttı, ama bu nasıl yapılacaktı? Ekonomide istikran sağlamadan yabancı sermayeyi yatırım sermayesi olarak imalat sanayiine, Türkiye'nin ihracatına katkıda bulunacak yeni alanlara çekmek mümkün müydü? Türk özel sermayesi, Türk sanayicisi kendi haline bırakıldığında bu atılımı kendi başına nasıl yapacaktı? Bütün teşviklerin üretici sanayiciye değil de ihracatçı tüccara verildiğinin iddia edildiği, "yarınımızı bilemediğimiz bu ortamda yatırım yapmak deliliktir" diyen sanayidlerin çoğunlukta olduğu bir ortamda Turk sanayicisinin dünya çapında rekabet şansı olan yeni sanayilere yönelmesini beklemek gerçekçi miydi? Son sekiz yıllıl; uygulama böyle bir bekleyişin gerçekçi cJmadığı yolunda yeterli ipucu vermiyor muydu? Sanıyorum tüm bu soruları ciddi Türk sanayicisi de kendi kendine soruyor; konan hedeflerle alınan sonuçların birbirini tuttuğu.belirsizlik öğesinin azaldığı, ekonominin yonetiminde keyfiliğin yerini ciddiyetin aldığı bir ortamı özlüyor. Türkiye'nin orta vadeli hedeflerinin, ekonomideki ve sanayileşmedeki önceliklerinin ciddi biçimde tartışılacağı bir ortamda önünü görmek istiyor. Ama biriki burokratın masa başında alacakları kararlarla kendisine yön çizmesini istemiyor Yani akılcı ve katılımcı bir planlama anlayışının nimetlerinden yararlanmak istiyor, ama "planlama" sözcüğünü kuskuyla karşılıyor. Çıkmazdaki "Özal ekonomisi"ne alternatif arayışında, bu noktanın derinlemesine tartışılması, akılcı makro planlamayla iyi işleyen bir piyasa ekonomisinin ve üretken yabancı sermaye yatırımlarının birbirleriyle çelışen şeyler olmadığının anlatılması, sanırım büyük önem taşıyor. İthal otoda bir yıllık fiyat seyri 24 24 Nisan 1987fiyaö(TL) Nisan 1988 fiyatı (TL) Artış orartı {%) 37.777.000 106 18.312.000 67 29.960 000 17.920.000 Nissan Doutte cap 4 x 4 17.422.000 36 12.768.000 Suzufci SA 310GL 22.919.000 66 13.776.000 Suzuk! tentelı jeep 48 23.000.000 34.000.000 Peugeot 205 STI OtomobıHn adı ToyoU Corona GL (•) C) Fıyaüara KOV dahikfir. Toyota 1988 modeldir ve motor. desıgn. motor gücü eski modeie göre degışjniştif. Dış ticarette model arayışı tSTANBUL (AA) Türkiye Dış Ticaret Derneği (TÜRKTRADE) tarafından yayımlanan araştırmada, Türkiye'de kurumsallaştırılacak "Dış Ticaret Sermaye Şirketleri" (DTSŞ) için ülke koşultanna en uygun modelin "Cüney Kore modeli" olduğu görüşü savunuldu. TÜRKTRADE Araştırma Müşaviri Mustafa Ozel tarafından hazırlanan "Dış Ticaret Sermaye Şirketleri: Japonya, Tayvan, Cüney Kore, Türkiye" adlı araştırmada, "Japon modelinin çok fazla, Tayvan modelinin ise çok az gelişmiş oldukları" One sürülerek "bu bakımdan bu iki modelden alınacak dersler, Türkiye için yanıltıa sonuçlar verebilir" denildi. Tek çıkış yolu,dış borçlan ödememek ŞEBNEM ATİYAS BOSTON Türkiye uzerine araştırmalarını sürdüren Türk ve yabancı iktısatçılar hafta sonunda Harvard Universitesi'nde düzenlenen seminerde bir araya gelerek Türkiye'nin ekonomik sorunlannı tartıştılar. Bir buçuk gün süren ve Türkiye üzerine 11 tebliğ sunulan seminerde Dünya Bankası yetkilileri Türkiye'nin halen "borctan sonra bayal"ta bir başan örneği olma şansına sahip olduğunda ısrar ederken Türk iktısatçılar daha karanhk bir tablo çizdiler. "1980'lerde Türkiye'nin ekonomi politik a s " konulu seminerde çoğunluk Türkiye'nin önündeki üç önemli sorunu şöyle tanımladı. "lhracat genişlemesi nasıl sürdürülecek? Kamu açığı nasıl azaltıiacak? Mali sistem nasıl düzeltilecek?" Seminer e katılan iktisatçılar bu temel sorunlan değişik yaldaşımlarla incelediler. Bir süre önce Türkiye'de yankı uyandıran ve şu anda hükümetin onayı beklenen Dünya Bankası "gizli" raporunu hazırlayanlardan biri olan Sweder van VVijnbergen kendi adına sunduğu tebliğde rapora paralel olarak Türkiye için en kötü senaryonun dış sermayenin kesilmesi olacağım söyledi. Wijnbergen, yabancı sermayenin yanı sıra büyümeye dayalı borç stratejisi ile mali politika uyarlamalannın gerekliliğini vurguladı ve Türkiye'nin böylelikle "sıkıntdı dönemi" atlatabileceğini belirterek bir " b a ş a n " örneği olma şansını koruduğunu iddia etti. VVijnbergen şöyle konuştu: "Kamu açıgı bu düzeyde devam edene ya faiz hadleri artar ya da dış açık. Bu da borç ödemesini ve enflasyonu etkiler. Yuzde 20'lik bir enflasyon hedefi, yuzde 6'lık bir buyüme hedefi ile açık gayri safi milli hasıla da 4.8'dir. 1987 için yapüan on hesaplar gercek açıgın yüzde 9'a kadar y ükselebilecegini gösterrnektedir. Makroekonomik lutarlılık açısından gereken kesinti miktan gayri safi milli hasılanın yüzde 4'ü civannda olacaktır. Bu uüyuk kesinti>i kısa dönemde gerçekleştirmek zorunluluğu yoktur. Tutarhlık koşullan daha orta vadeli bir programı kaldırabilir. Mali denge açısından 4 ile 5 yılı içeren bir program uygun olacaktır. Mali düzenlemeler duşuk faiz oranlarını ve daha çok özel yatınmı getirecektir. Hükümet programı halihazınla gercken uyum politikasının yüzde 40'ını 1988'de gerçekleştinneyi öngörntektedir." VVijnbergen yabancı sermayenin kesilmesinin Türkiye için en kötü senaryo olduğunu belirtti ve bu durum için secenekleri şöyle sıraladı: "Bu dunımda Türkiye'nin iki seçenegi var; biri dış transferi etkileycek olan temel kamu açıgını kısmak, diğeri ise borç senetleri çıkararak uyum yükönü özel sektöre devretmek. F.ğer kamu açığındaki töm kesinti, kamu sektörüne yıkılırsa buyürat öngörülenin altına düşecektir. Buna alternatif senaryo, mali duzeltme yapılması yerine, bükümetin, yükü özel sektore yıkması olacaktır. Bu, faiz hadlerinde onemli miktarda bir artışı gerektirecektir. Hiçbir dış banka sisteminin iflas etmtş olduğunu kabıd etmenin zamantdır. Tasarnıflar azalmışür. 1982'den çok daha dertli bir ortam mevcuttnr" şeklinde konuşan Yılmaz Akyüz, mali politikalann neden olduğu sorunlara değindi. Firmaların sağlıklı bir bünyeye kavusması için gerekenin yapılmadığıru, hükümetin etkinlik ve kârhlık ayrımı yapamadığını söyledi. Seminer'e "Yapısal uyum altında dagüımın, stıuf ici ve sımflararası iHskileri" adlı tebliği ile katılan Prof. Dr. Korkut Boratav ise bugun mevcut sorunlar için Türkiye'nin önünde bir çıktş yolu olmadığını söyledi ve radikal bir çözümün dış borçlan ödememek olacağım vurguladı. Prof. Boratav, "Dış yardınt Özal'ın bauçurumun arttığım, çiftçi ile tüccar arasında da çiftçinin kaybeden kesim oiduğunu vurguladı. Prof. Dr. Merih Celasun ise seminere "1980'lerde uyumun mali veçheleri: Türkiye" adlı bir tebliğ sundu. Celasun, sanayi Urünlerinin ihracatının artmasının başarı olarak gösterildiğini, ancak sanayi urünlerinin ithalat içeriğinin daha yüksek olduğuna dikkat çekti ve "Bu nedenle belki geçış dönemlerinde tanm ürünlerinin ihracahna önem vermenin daha uygun olacağım" kaydetti. Celasun, aynca, serbestleştirme diyerek Türkiye'de yapılanın aslında "KİT'lerdeki sübvansiyonu kaldırmak ve ihracaü geliştirmek" olduğunu vurguladı. Celasun büyümenin 1987 ekonomik koşularında yüzyüze olduğu iki önemli unsurun, kamu açığı ve yüksek faiz hadleri olduğunu belirtti. Mevcut politikalann fiyatlar üzerinde baskı yarattığmı ve makroekonomik istikran zayıflattığını belirten Celasun "1980sonrası uyum çabalan sürekli bir sermaye birikimine ve büyüme sürecine dönüştürülemeraiştir. 198890 arasında dış borcun ağır yükü altında, mali politika, bütçe dışı fonlann mali açıgın azaltılması için daha rasyonel kullanıldığı, daha etkin bir merkezi koordinasyon gerektirmektedir" dedi. Semineri düzenleyenlerden Harvard Üniversitesi Kennedy School öğretim görevlilelerinden Tosun Ancanlı, " ö z a l ' ı n cebinin para dolu" oluşunun politik nedenlerine değindi ve Türkiye'ye en çok kredi giren 1979 yılı örneğini vererek Iran İslam Devrimi'nin oynadığı rolü ve Türkiye'nin artan stratejik önemine dikkat çekti. Yine semineri hazırlayanlardan Harvard Kennedy School öğretim görevlilerinden Dani Rodrik ise Türkiye'nin makroekonomik yönetimde karşı karşıya olduğu politik ikilemlere dikkat çekti. Rodrik, Dünya Bankası ve IMF'nin Türkiye'nin mevcut ekonomik sorunlanna yardıma olmak zorunda olduğunu söyledi. Rodrik, Türkiye'nin, bu iki uluslararası mali kuruluş açısından "borç ve büyüme" politikalannın "işlerliğini" kanıtlamak için tek örnek olduğunu, bu nedenle Türkiye'ye yardımı sürdürmeye devam edeceklerini kaydetti. 1980'lerde Türkiye ekonomisi Boston'da tarîışıldı. Prof. Dr. Boratav radikal çözüm önerdu Bürokraside 'alo9 aynnu ANKARA (AA) Başbakanhk tüm kamu kurum ve kuruluşlanyla mahalli idarelere "tasarruf" çağrısmda bulundu. Başbakanlığm dünkü Resmi Cazete'de yayımlanan genelgesiyle, bütün kamu kurum ve kuruluşları ve mahalli idarelere, kendilerine tahsis edilen mali imkan ve kaynakları en iktisadi şekilde kullanma zorunhıluğu getirdi. Geneigede, üst düzey yöneticiler dışındaki memurlann şehirlerarası ve uluslararası telefon görüşmeleri de yasaklandı. Harvard Üniversitesi 'nde düzenlenen seminerde bir tebliğ sunan Prof. Dr. Boratav, "Seçimsiz bir baskı ortamımn özlemi geliştiriliyor" dedi. kredinin gelmemesi ve kamu sektörünün bu dunıma uyum sağlayamaması en kötü senaryodur. Bu senaryo gerçeklerden uzaktır, ancak vabancı sermaye ihtiyacının vurgulanması ve büyümeye dayalı borç stratejisi çerçevesinde mali politikalann gerekliliğini göstermesi açısından faydalıdır." Dünya Bankası yetkilisinin bu "iyimser" bakışına karşın seminere katılan diğer iktisatçılar karanhk bir tablo çizdiler. Seminere "1980'lerde Türkiye'de mali sistemler ve politikalar" başlığıyla bir tebliğ sunan Yılmaz Akyüz, Türkiye'de bugün 1982'ye kıyasla daha sorunlu bir ortam olduğunu söyledi. Akyüz, bu görüşünü, " 1 8 ay içinde çöküş olacak" şeklinde iddiaya dahi girebileceği şakasıyla vurguladı. "Açıl ekonomilerde enflasyon son derece tehlikelidir. Bugün Prof. Dr. Merih Celasun, Türkiye'de mevcut politikalann fiyatlar üzerinde baskı yarattığmı ve makroekonomik istikran zaytflattığını söyledi. şan hikâyesini varatmıştır, bu da dışardan empoze edilen Ortodoks bir yaklaşımı getirmiştir. Özal'ın şansı, yardımı sağlayan gnıplann kendisini çok sıkıştırmamıs olmasıdır" dedi. Boratav, ayrıca, bugun karşılaşılan sorunların derinleşme nedenlerini "seçim ekonomisine" bağlayanlan eleştirdi. "Neredeyse seçimsiz bir baskı ortamımn özlemi geliştiriliyor. Seçim ekonomisi aslında demokratik güçier çatışmasında ders çıkanlması gereken bir örnek" diyen Boratav, sosyal demokrat hareketlerin seçim döneminde izlenen politikalann da dahil edildiği bir iktisat politikası geliştirmesi gerektiği, kanısmda olduğunu kaydetti. Boratav, tebliğinde, 80'lerde gelir dağılımını inceledi ve emekle sermaya arasında Meksika, borç ödemek içîn maden satıyor MEXİCO CITY (AA) Latin Amerika'nın ikinci büyük borçlu ülkesi Meksika'da ülkenin üçüncü büyük bakır maden ocağı, dış borçların ödenmesi için özel sektöre satılıyor. Meksika Nacional Financiera Kalkınma Bankası Direktörü Erneslo Marcos Giacoman, uikenin ABD sınırma yakın kuzeybatı kesimindeki Sonora Eyaleti'nde bulunan Cananea Bakır Madeni tşletmesi'nin Protexa Group adh holdinge 910 milyon dolara satılacağmı açıkladı. Bu bakır madeni ocağının yıllık bakır üretim kapasitesi 160 bin ton dolayında Meksikalı yetkili Giacoman, Amerikan First Chicago başta olmak üzere Meksika'ya kredi sağlayan özel bankalardan oluşan bir konsorsiyumun, söz konusu bakır madeni ocağını satın almada Protexa'yı destekleyeceklerini, transfer işlemlerinin 40 gün içinde tamamlanacağını belirtti. Giacoman, Cananea bakır madenin satışı ile ülkenin dış borçlarının 910 milyon dolarlık kısmının silineceğini kaydetti. Dış borç toplam1105 milyar dolara ulaşan Meksika, dış borcun ülkedeki kamuya ait şirketlerinin hisse senetlerinin satılması yolu ile ödenmesi uygulamasma başvurmuştu. Ancak dış borcunun, 2 milyar dolarlık kısmını bu yolla ödedikten sonra, enflasyonu hızlandırdığı gerekçesıyle uygulamavı durdurmuşıu. Interbank'ta geçen hafta ANKARA (AA) Bankalararası para piyasasmda geçen hafta işlem hacmi yine 2.5 trilyon liranın üzerine çıkarken, faizlerin gerilediği ve hafta sonuna doğru yüzde 60 düzeyine indiği görüldü. Merkez Bankası verilerine göre, Interbank'ta 1822 nisan tarihleri arasında 882 işlem sonunda 2 trilyon 500.4 milyar lira el değiştirdi. Demirdöküm, üretime başladı İNEGÖL (AA) Inegöi Organize Sanayi Bölgesi'nde geçen yıl Başbakan Turgut özal tarafından temeli atuan Koç Holding'e bağlı Demirdöküm tesisleri, tamamlanarak deneme üretimine başladı. Demirdöküm kalorifer radyatörü ile döküm sobalarının yapılacağı fabrikada 350 kişi çalışacak. 320 bin metre kare açık ve 40 bin metre kare kapalı sahası olan fabrikanm 18 milyar liraya mal olduğunu belirten ilgililer, fabrikanm İnegöl ekonomisine biiyük katkısı olacağım söylediler. Teksasldar, OPECi desteklîyor LONDRA (AA) Petrol îhraç Eden Ülkeler Teşküatı (OPEC) ile OPEC dışındaki petrol üreticisi ülkelerin temsilcilerini 26 nisanda Viyana'da bir araya getirecek panel oncesinde, OPECin petrol üretiminin kısılması önerisini destekleyenler giderek artıyor. ABD'nin zengin petrol yataklannın bulunduğu Teksas Eyaleti'nin petrol üretimini düzenleyen Teksas Demiryolları Komisyonu Başkanı Kent Hance, fiyatlann yükselmesine katkıda bulunmak için Teksas Eyaleti'nin petrol üretimini yüzde 10 kısabileceklerini bildirdi. Komisyon Başkanı Kent Hance, 26 nisandaki panele katılacak ABD'deki petrol çevreleri de ham petrolün varil fıyatının Amerikan piyasalarında OPECin dönem toplantısının yapılacağı haziran ayına kadar 18.45 dolar dolaymda seyredeceğini, 26 nisandaki panelde, günlük toplam petrol üretıminin 1 milyon varil kısılması konusunda esaslı bir anlaşma sağlanması ve uyulması halinde, hanı petrolün varil fıyatının 20 dolar ve üzerine de çıkabileceğini tahmin ettiler. Bu arada, Batı Avrupa'nın ikinci büyük petrol üreticisi ve OPEC üyeşi olmayan Norveç, petrol üretiminin gönüllü olarak yüzde 7.5 azaltılması kararını yıl sonuna kadar uzatacağını büdirdi. Metroda kim ne teklif verdi? (milyon dolar) Firma gruplan Eskalasyonsuz fiyat Eskalasyonlu fiyat UTC (Kanada)GamaGuris. Interinfra (Fransa) Enka: Bduygues (Fransa) STFA: Asea (İsveç) Yapı Merkezi *: Siemens (F Almanya) Kuttutaş 440 Yok 438 470 438 458 Yok 345 528 565 * Fıyata 129 milyon dolarlık kıralama (leasong) ve ithalat bedeli ılave edilecek T0PRAKSIZ NE VHMIHZ? Serbest balgenın en çok etkıledığı köy Sarımazı. Köyün toprağınm yarısı bölge içinde yer alıyor. Yüze yakın ailenin elınde hiç toprağı kalmamış. Venlen kamulaştırma bedellerinı ' bir sigara parası" olarak nitelendiren topraksızlar, "Topraksız ne yapanz?" diye soruyorlar. d U l l O U £ VLÜt l l l n n , n çözümü için yapımı öngörülen metro projesinde, Başbakan Turgut Özal'ın teklifieri teknik ve finansman yönlerinin yanı şıra "siyası unsurfar'ı da dikkate alarak son sözü söyleyeceğı öne sünjlüyor. İhaleye katılan firma kaynaklan, konuya ilişkin Hazine'nin görüşünün, henuz alınmadığmı savunurken, belediye yetkilileri, "İşleri Hazine ile koordinasyon içinde yürutuyoruz" dediler. htl*«t 1J3 n •* 1M 03 SS Htanc \M 11 15 I 5 IX c n n « ı İ 7 n 7 a l ' ı n B a ş k e n t i n ulaşım sorunla' BuGÜN • Tetetaş özelleştirme hareketinin ilk zinciri olan Teletas'ın genel kurulu saat 14.30'da htanbul Ümraniye'deki şirket merkezinde başlayacak. • Seminer htanbul ihracatçı Birlikleri ve ÎGEME tarafından ortaklaşa düzenlenen "AT'nin Ortak Tarım Polilikası" konulu seminer saat 13.30'da îhracatçı Birliklpri Merkezi 'nde yapılacak. 'Serbest bölgezedeler' hak anyor tınlan köylüler, ne yapacaklannı bilemez haldeler. Yüzlerce aile kamulaştırmadan sonra düne kadar toprak sahibiyken bugün topraksızlar arasına karıştı. Köylüler aldığı istimlak bedeli ile başka bir yerde elinden çıkan toprağınm dörtte biri oranında bile toprağa sahip olamadılar. Uğradıklarına inandıklan haksızlığm düzeltilmesi için köylüler mahkemelerde arka arkaya dava açıyorlar. Ceyhan ile Dortyol sulh hukuk ve asliyehukuk mahkemelerinde açılan "tezyidi bedel" dava sayısı bu mahkemelerin kısa sürede karar verebilme kapasitesinin çok üzerine çıktı. Serbest bölge ilan edilen 250 bin dekarhk alanın buyuk bır bölümü 30 yıldır kullanılan ta Fotokopi makineleri ba*: a M Sl " 1SM1 ] DOVIZ KURLARI Dövizin Cinsi 1 ABO Doları 1 Avustralya Doları 1 Avusturya Şilini 1 Batı Alman Markı 1 Belçika Frangı 1 Danimarka Kronu 1 Fin Markkası 1 Fransız Frangı 1 Hollanda Flonni 1 İsveç Kronu 1 İsvıçre Frangı 100 Italyan Lireti 100 Japon Yeni 1 Kuveyt Dınan 1 Sterlın 1 S.Arabıstan Rıyalı Döviz Alış 1257.10 952.00 106.99 753.10 35.98 195 93 315 77 221.36 670.10 214.19 910.61 101.22 1008.10 4601.39 2374.03 335.23 Dövız Satış 1263.39 956.76 107.52 756.87 36.16 196.91 317.35 222.47 673.45 215.26 915.16 101.73 1013.14 4624.40 2385.90 336.91 25 NİSAN 1988 Efektif Alış 1257.10 932.96 106.99 753.10 35.26 195.93 309.45 221.36 670.10 214 19 910.61 99.20 987.94 4509.36 2374 03 328.53 Efektif Satış 1275.96 966.28 108.59 764.40 36 52 198 87 320.51 224.68 680.15 217.40 924.27 102.74 1023 22 4670.41 24C9.64 3*0.26 MEHMET YAPICI ADANA Türkiye'nin kurulacak ilk iki serbest uretim bölgesinin buyuğü olan "Yumurtalık serbest iiretim bölgesi"nde toprağı bulunan köylu, "vurgun" yemiş sünger avcısı gibi bugünlerde. Adana'nın Ceyhan ilçesine bağlı Sanmazı, Kurtpınarı, Karatepe ile Hatay'ın Dörtyol ilçesine bağlı Tunınçlu köylülerınin ortak dertleri, topraklarının "yok pahasına" ellerinden çıkmış olması. Serbest üretim bölgesinin üzerinde kurulacak verimli topraklannın metre karesine 300 ile 600 lira arasında değer konulan ve bu değerierle vfjz yıîtardır ekipbçip geçimini sağladikîan toprakları bir sure önce kamulaş nm arazisi olmasına karşın Maliye Bakanlığı'nca Hazine mali olarak kabul ediliyor. Diğerlerine oranla toprağı daha çok serbest bölge alanında kalan Sarımazı'da, köy kahvesinin önündeki ulu çınarın gölgesindeyiz 50'yi aşkm "serbest bölgezede" ile. tki yüz dekar toprağı serbest bölge alanında kalan ve bu 200 dckardan 100 dekarı için tapusuz olduğu gerekçesıyle istimlak bedeli ödenmeyen Mustafa Eren, zeytin bahçelerinin metre karesine de çoğu yerde 300 lira bedel verildiğini anlatıyor ve "devlet vatandaşına böyle davranmamalı. Bu yapılan bize zulümdür ve lopragımızın yok pahasına gasp edilmesidir" diye konuşmasını sürdürüyor.