Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 NİSAN 1988 CUMHURİYET/15 Heykel tamamlandı Belçika'nın başkenîi Bruksel'in en buyük parkında bulunan kadın heykelini önceki sabah görenler adamakıllı şaşırdılar. Çünkü yıllardır gördükteri heykel bu kez değişikti. Elinde bir şişe şarap taşıyordu. Bu şakayı yapan muzip Brüksellinin sayesinde heykel fotoğrafçılara konu oldu. Karı koca kavgasında cinayet İSTANBUL (AA) Kartal'da, bir kadın geçimsizlik nedeniyle tartıştığı kocasım bıçaklayarak öldurdü. Alınan bilgiye göre, Kartal Soğanlık Esentepe Toros Caddesi 16 numaralı evde oturan Melahat Gençoğlu ve kocası İsmail Gençoğlu arasında tartışma çıktı. Tartışmanjn kavgaya dönüşmest üzerine, Melahat Gençoğlu tnutfaktan ekmek bıçağını alarak, kocasının sol bacağına sapladı. Yetkililer, Gençoğlu'nun olaydan sonra Kartal Devlet Hastanesi'ne kaldınldığını, ancak çok kan kaybetmesi nedeniyle kurtanlamadığını bildirdiler. Yetkililer, Gençoğlu'nun evinde yakalanarak, soruşturmaya başlandığıru bildirdiler. : ' ı Gazeteciler kan vercü ANTALYA (AA) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı İmren Aykut, Türkiye'nin tanıtımında gazeteci cemiyetlerine önemli görevler düştüğünü bildirdi. İmren Aykut, Antalya Gazeteciler Cemiyeti'nde düzenlenen kan bağışı kampanyasında yaptığı konuşmada, Antalya'ya yurt dışından gelen televLTyon ve film ekiplerine basının yardımcı olması gerektiğini söyledi. Ömür boyu mahkum Bundan 20 ytl önce, minicik bir yavruyken yakalanan ve demırparmaklıklar arkasına konulan Colossus adlı dev goril, uzun bir aradan sonra açık havaya çıktı. Kendisini hapsettikleri için kustügu söylenen Colossus'un insan içine çıkması, "yeniden hayata dönüş" şeklinde nitelendiritdi. (Telefoto: AP/AA) TVyayınları izlenemiyor Milliyetçi Çin'in güzellerî S r solda), Hu Fey Çuy (22, ortada) ve Vu Yi Ning (18) Milliyetçi Çin'de yapılan guzellik yanşmasmda ilk 3 strayı aldılar. Dunya güzelliği yarışmasına 23 yıldır katılmayan Formoza Çinlileri, güzellerinın başanlı olacağına inanıyorlar. (Fotoğraf: AP/AA) ERUH (AA) Sürt'in Eruh ilçesinde, 3 gündür TV yayınlarının izlenemediği bıldirildi. Edinilen bilgiye gore, ilçe yakınlannda bulunan TV yansıtıcısında meydana gelen anza nedeniyle yayınlar izlenemiyor. HABERLERİN DEVAMI Afganistan... (Baştarafı 1. Sayfada) geçen sekiz yılın sonunda ne elde etti sorusunun karşılığının ise Moskova açısından olumlu olduğu söylenemez. Bir zamanlar nasıl ki Vietnam, Amerika için bir süper gücün saplanıp debelendiği bir bataklık oluşturmuşsa, aynı durum Sovyetler için de Afganistan'da ortaya çıktı. Sekiz yılın sonunda Afganistan'ın yüzde 9O'ı, neredeyse kırsal kesimin tümü mücahitlerin denetimine geçti. Afganistan müdahalesi, Moskova'nın dış politikadaki manevra alanını yıllar içinde son derece daralttı. Üçüncü Dünya'da, İslam ülkeleri nezdinde ve BM Genel Kurulu'nda Sovyetter'in saygınltğı ve etkinliği olumsuz yönde etkilendi. Sovyetler, özellikle son bir yılda askeri açıdan da gerilemeye başladılar. Mücahitlerin Amerika'dan Stinger füzeieri almaya başlaması savaşın seyrini değiştirdi. Batılı kaynaklara gore Sovyetler bu yüzden günde ortalama bir savaş uçağı kaybetmeye başladılar Stinger füzelerinin bir yılda düşürdüğü uçak sayısı 300 olarak verilmektedir. Mücahitlere son yıllarda 700 milyon dolara kadar çıkan Amerikan desteği ile Suudi Arabistan ve Çin yardımları da bugün ulaşılan noktada hiç kuşkusuz büyük rol oynadı Sovyet lideri Gorbaçov'un içeride başlattığı prestroika ve glasnost politikalarının da Moskova'nın Afganistan'a bakışını değiştirdiği açıktır. Pakistan'la Afganistan arasında ABD ile Sovyetler'in garantöriüğüyle imzalanan Cenevre Anlaşması'nı Afgan mücahitleri tanımadıklarını açıklamışlardır. Yedi ayrı grup ya da örgütten oluşan Mücahit İttifakı, "ortak düşman" Afganistan'dan çıkarken ne yapacaktır? Bir yandan aralarındaki derin görüş ayrılıkları, öte yandan Kabil'deki Sovyet işbirlikçisi Necibullah yönetimi, ülkeyi bu kez bir iç savaşa yuvarlayacak mıdır? Kabil hükümetinin son dönemde olağanüstü silahlandırıldığına da dikkati çeken gözlemciler, ülkede birjç savaş olasılığını hiç gözardı etmıyorlar. Üzerinde durulabilecek bir başka nokta da şudur: VVashington ile Moskova arasında vartlmış olan uztaşmanın perde arkasında kalan bazı noktalar var mıdır? Yani Amerika ile Sovyetler, bugüne kadar Afganistan'da destekledikleri tarafları, bundan sonra da aynen desteklemeye devam edecekler mi? Yoksa bu konuda daha nüanslı bir politikaya mı yonelecekler? Veya taraflardan bir ya da birkaçı feda mı edilecektir? Örneğin Sovyetler, Afganistan'dan çekilirken, ABD de dünyanın bir başka notctasından elini mi çekecektir? Bunlar, yakın gelecekte anlaşılacak. Ancak ne olursa olsun, Afgan halkının çilesi yine kolay kolay bitmeyecek; bu bir olgudur. Fakat Sovyetler'in Afganistan'dan çekilmesi de DoguBatı ilişkilerinde yumuşamayı olumlu yönde etkileyecek bir başka olgu olarak değerlendirilmelidir. Cenevre Anlaşması, 29 mayısta Moskova'da yapılacak ReaganGorbaçov zirvesi öncesinde iyimserlik verici bir gelişmedir. Zor diyalog (Baştanıfı 1. Sayfada) di hasann tamiri." ABD'de ve Avrupa'da güçlü lobi gruplarına sahip olan Ermeniler ile Türkiye hükümeti arasında çeşitli düzeylerde "gizli diplomasi" temasları ile başareız kalan diyalog girişimlerinin söz konusu olduğu hep söyleniyor. Buna en büyük örnek Avrupa Parlamentosu'ndaki insan hakları oturumlannda karara Ermeni soykmmının eklenmesi tartışmalan sırasında Ermeni siyasi temsilcileri ve Türk diplomatlannın "gayri resmi" temaslarda bulunmalan. Bu tur "gayri resmi" ve "gizli" temaslardan en önemlisi, 1978 eylülunde eski Dışişleri Bakanı lhsan Sabri Çaglayangil ve uç Ermeni siyasi temsilcisinin Cenevre'de yaptıklan, ancak "başlamadan biten" 20 dakikalık buluşma. Bilindiği gibi Çaglayangil ikinci MC hükümetinde (21 Temmuz 775 Ocak 78) Dışişleri Bakanı idL Görüşme on, dan hemen sonra kurulan Ecevit hükümeti (5 Ocak 1978Ekim 1978) dönemine rastlamakta. Yani Çağlayangil'in resmi görevi olmadığı döneme. Buluşma taraflarca yalanlanmakta. "Gizli diplomasi" gereği taraflann "geiişme sağlanamadıgı takdirde geleceğe bırakmak üzere hiçbir şekilde açığa çıkarraama söztt" verdikleri bu toplantıya katılanlardan Taşnak temsücisi Shavarsh Toriqian şu anda Los Angeles'ta. Lavern/AmericanAnnenian College'da Ortadoğu Bölumü Başkanı olan uluslararası hukuk profesörü Toriqian, Cenevre buluşması konusunda yönelttiğimiz soruları şöyle ce\aplandırdı: "Bu konuda hiçbir şey söyleyemem. Ben gizli diplomasiye inanıyorum. Eğer başlan gizlilik karan alınmışsa ve gerçek bir başan sağlanamamışsa taraflardan birinin gizlüiği bozması ileriki temaslara zarar vermekten başka işe yaramaz. Bir sonuç alınmak isteniyorsa sessiz kalınması dogru olur. Bu ayrıca geçmiş bir hikâycdir." Hem Türk tarafının hem de Ermeni tarafının sessiz diplomasi gereklerini yerine getirmeye devam etmekte oluşlannın gelecek açısından ne ifade ettiği sorulduğunda Toriqian cevap vermekten kaçınıyor. "Gizli diplomasi"nin devam edip etmediği sorusunu ise ne olumlu ne de olumsuz cevaplıyor. Cenevre görjlşmesine Taşnak temsücisi olarak Toriqian'ın yanı sıra katılanlardan biri Hınçak, diğeri de Ramgaver Partisi'ni temsil etti. Ermeni kaynakları görüşmenin terör olaylarının artması nedeniyle Türk tarafından gelen talepIe gerçekleştiğini öne sürüyor. Bu kaynaklara göre başlangıçta Türk Dışişleri, Ermeni komandoları ile Taşnak Partisi'nin bağlantısı olduğu inancıyla yalnızca bir Taşnak temsücisi ile görüşmek istedi. Ancak Ermeniler üç ayrı görüşü temsilen üç parti temsücisi yolladılar. Toplantı, Taşnak temsilcisinin lafa girişte toprak talebini getirmesiyle 20 dakika içinde kesildi ve sonuçsuz kaldı. (Baştarafı 1. Sayfada) Taşnak Partisi üyelerinden isminin belirtilmesini istemeyen biri göŞimdi surekli zam yapıyor." İkidarın tükendiğini Bursa'da rüşme konusunda şunlan söylüda yineleyen Demirel, "Böyle hü yor: "Türk tarafı leröriin ardında kümet olmaz. Böyle idare olmaz. partilerin oldugu goriışundeydi anSayın vatandaşlanm, kötüye kö laşılan. Çok kısa görüşüldü. Bizim tü diyemiyorsanız, iyiye iyi di>e parti (Taşnak) hiçbir zaman gonişmiyorsanız, kötunun altında kalır meyi deşifre etmedi. Hınçak ve sınız. Bizim AUah'tan başka kim Ramgavar partileri görüsmeyi yaseden korkumuz yok. Biz sorun yımladıiar. Eğer gelecekte görüşlan apaçık ortaya koyup söylüyo meler için bir zemin bulunması geruz. Size de memleketi bu hale ge rekirse. eğer taraflar bunu gizli tuttirenlerin ardında durmayın maya karar vermişlerse gizli kalır. Karşıhklı güven kurulması için gizdiyoruz" diye konuştu. Demirel'i dinleyen coşkulu ka li kalır. Politik olarak gizli kalması labalık sık sık, "Özal istifa", son derece gerekliydi. Başka bir "Başbakan Demirel" sloganları görüşme Imkânı olmadı. Tabii gelecekte karşıhklı görüşmelerin olattı. ması istenmiyorsa o zaman saklaDünyanın hiçbir ülkesinde bir manın anlamı yok, ancak günün iktidarın 5 ayda böylesine yıpranbirinde görüşmelerin olacağına madığını söyleyen DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, ko inanılıyorsa ve o zaman bir Türk yetkilisi gider de tarihi kayıtlara nuşmasını şoyle surdürdü: bakarsa toplantıdaki gizlilik kara"Bunlar bunalım sayesinde iktidar oldu. 83'te biz katılmadığı rıtıa rağmen bir taraf onu açığa çıkarmışsa o tarafa bir daha güvenuz için, 87'de de Seçim Kanunu sayesinde iktidan tutabUdiler. Ge nilmez." Ailesi Bursalı olan Toriqian, Celin, Türkiye'yi bu içinde bulundunevre'de olduğu sıralarda Büyukelğu durumdan çıkaralım. Buolarçi tlter Tnrkmen ile arada sırada da şefkat, vefa yoktur. Size Özal'a bir araya geldiklerini, Avrupa Paroy verdiğiniz için kızmıyorum. Çünkü TV'de 7 yü boyunca hep yalan söylediler." Bursa Stadı önundeki kalabalı(Baştarafı 1. Sayfada) ğın arasında, "Özal devri Lale Daha önce metresi Devi", "Demirel bayrak açtı, 15.000 liradan satılan flanel kuÖzal'ın key fi kaçtı", "DYP iktidamaşın fıyatı 30 bin liraya yükselra, millet refaha" pankartları dikkati çekiyordu. Bu arada karton tüdi. Bu arada Sümerbank'ın çeşitli tesislerinde ürettiği, takım dan yapılmış büyuk bir papatyaelbise, palto, ceket, gömlek ve nın ortasındaki Thatcher karikatürünün altındaki, "Yeni Papatya çarşaf fiyatları da değişen oranlarda zam gördu. mız Thatcher" yazısı ile uzunca bir kazığın ucuna bağlanan ayakkabıların altındaki "Yediğimiz kazık, Sümerbank 'ın zamlı giydiğimiz çarık. bıktık artık fiyatları bıkbk" yazıları ilginç görüntüler Yeni Zam Cinsi oluşturuyordu. Fiyat (%) Demirel'in konuşması sırasında Kaput bezi 1.050 31.25 Sancak Air'e ait bir helikopterden Geniş hasse 3.600 52.54 video çekimi yapıldı. Bu sırada koPazen 1.700 44.06 nuşmasına bir süre ara veren DeGoblen 4.800 60.00 mirel, "lyidir, iyidir. Burada ne 30.000 100.00 Flanel kumaş olduğunun merak edilmesi güzel 5.600 34.93 bîr şey" dedi. Video çekimini Eras Çarşaf Takım elbise 90.000 63.63 Reklam Şirketi'nin yaptırdığı öğPalto 95.000 90.00 renildi. Ceket 60.000 71.42 Saat 12.15'te konuşmasmı taGömlek 11.000 62.96 mamlayan Demirel, Bursa MilletKösele terlik 14.900 63.73 vekili Cavit Çağlar'ın helikopteriyle Zonguldak'a geçti. lamentosu insan haklan kararında her zaman buyük gurültuler koparan Ermeni soyknamına yönelik paragrafla ilgüi olarak göruştükîerini belirtiyor. "Türkmen her zaman soykınm iddiasının dogru olmadığını söylerdi. Eğer doğru değilse bir zamanlar orada yaşayan Ermenilere ne oldu? Turizm yapmıyorlardı herhalde. tşte bu nedenle bütün diyalog girişimleri başansızlığa uferuyor." New York'ta uzun senelerdir ABD'nin belli başlı Ermeni haftalık gazetelerinden Armenian Reporter'in Yazı Işleri Müdürü Edward Bogosyan da diyalog eksikliğinin TurkErmeni düşmanlığını köruklediği inancında. Bogosyan 1980'de Bütent Ecevit ile yaptığı ve gazetesinde yayımladığı röportajı sık sık hatırlatarak 1980 öncesi dönemde Türkiye hükumetinin yaklaşımının bugüne göre çok daha yumuşak olduğu kanısının yaygın olduğunu vurguluyor. "Terorizm kesinlikle kınanması gereken bir olaydır. Ancak anlaşılması gereken bir şey var, bütun Ermeni lopluluğu kendi içindeki kavgalanna rağmen tarihte kendilerine karşı büyük bir haksızhk yapıldığı göriişünde. Bu görüşün değişmesi imkânsızdır. çünkü istisnasız her ailenin başından tarihteki olaya ilişkin bir şey geçmiştir, her ailenin bir hikâyesi rardır. Bir de tabii şu var: Türkiye'de iken eşi öldurulen maslahatguzann oğlu bana geldi ve dedi ki, 'Hayatında hiç Türk görmemiş 18 yaşındaki bir Ermeni benim annemi neden öldürmek ister?' Bu nedenle ben diyalogdan vanayım. Kin, nefret, karşıhklı sürekli suçlamalar çözüra getirmeyecektir, getirmemiştir, bu da görüldü." Vv'ashington Ermeni Assamblesi Başkanı Ross Vartian ise diyalog anlayışını şöyle dile getiriyor: "Türk hükümeti soykınnu tarudıktan sonra Türk yetkilileri ve Ermeni toplumu temsilcileri karşılıklı oturup ne olacağını goriişmelidirler. ABD'nin soykınmı resmen tanıması, (araflan bunu zorlayıcı başlıca etken olacaktır. Eninde sonunda Kongre soykınm yasasım onaylayacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın." Soykınnı tasarısı (Baştarafı 1. Sayfada) Bu karapanyalar, dünyanın çeşitli yerierinde Ermeni leroristlerce gerçekleştirilen SO'den fazla Türk yurttaşının ölumüne neden olan terörist saldmlan körükledi. Teröristler bu saldınlan 70 yıl önce atalanna yapıldığını iddia ettikleri 'soykınm'ın ocu olarak tanılülar. Adlan ne olursa otsun bu örgütler iki temel bedef ardında birleşmişlerdir: a) Türkiye'yi Birinci Dünya Savaşı sırasında Ermeni yerleşiklere yönelik önceden planlanmış bir soykınmı gerçekleştirmekten suçlu göstermek, b) Türkiye'yi bir Ermeni devletinin kurulması için ki Asala'ya göre bu 'şu anda bağımsızlaşmış' olan Ermenistan Sovyet Sosyalisl Cumhuriyeti ile birleştirilmelidir toprak vermeye zorlamaktır. Batılı ittifakın düşmanlan açısından Türkiye'nin NATO'dan aynlması en önemli hedeflerden biri olmuştur. Ermeni örgütlerinin one sürdükleri, Türkiye'yi NATO'dan ayırmak isteyenler için mükemmel araç olmuştur. Bunlar: '(Türkiye'den kunanlacak topraklarda) Bağımsız bir demokraük ve sosyalist cumhuriyetin kurulması', 'Türkiye'nin Ermeni halkına yönelttiği soykınmın kınanması, işgal bölgelerinin boşaltılması, Ermeni milleti için gerekli maddi karşılamanın yapılması.' Türkiye'yi ayırra? yönünde özellikle en tehlikeli girişimlerden biri, Osmanlı İmparatorluğu'nda 70 yd öncesinde Ermenilere karşı yapıldığı iddia edilen 'soykınm'ın ABD Kongresi'nce tanınması söz konusu olan yasa tasansıdır. Bu gjrişimler, Türk kamuoyu tarafından terörizmi desteklemekle eş degerde görülmektedir. Bu konuda siyasi partiler, gazeteler ve bütün siyasi örgutler aynı tepkiyi göslermektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi; ABD Kongresi'ni böyle bir yasanın onaylanması durumunda, NATO ittifakına zarar verecekleriıü belirterek uyarmıştır. Gerçekte uğraşılması gereken sadece tek bir tarihi sonı mevcuttur. Bir soykınm olmuş mudur, olmamış mıdır? Bu soruya cevap vermek için yapılan uluslararası araştırmalann gösterdiği bilimsel verilere, Osmanlı dönemi tarihçilerine bakmak gerekir. Bu konuda, şimdiye dek 69 saygın Amerikan akademisyeni, Türkiye'de yaptıklan araştırmalara dayanarak, o dönemde yalnızca Osmanlı Ermenilerinin değil, Muslüman ve Muslüman olmayan bütün Osmanlı milletinin, Birinci Dünya Savaşı'ndan ötürii acı çekmiş olduğunu kaydelmekteler. Daha da ötesi, sürecin tarihinin halen ıanlması gereken bir soru olarak kalmaya devam ettiğtni kaydetmekteler. Tarihi arşivler açıldığı zaman dönemin tam anlamıyla aydınlanabileceğini belirtmekteler. Aynı akademisyenler bu nedenlerden ötürii: 1) Kongreye sunulan ve Ermenileri 'soykınm'ın kurbanlan olarak niteiendiren yasanın gerçeklere dayanmadığı ve saptıncı nitelikte olduğunu söylemektedirier, 2) Aynca, yasanın içindeki tarihi olarak sorgulanabilecek varsayımlan göstererek ona> landığı takdirde Amerikan yürutme surecinin güvenilirliğini yitireceğini kaydetmektedirler." BURSA'DAM HİKMET ÇETİNKAYA (Baftarafı 1. Sayfada) nasıl yürüyeceğini sanırız bizim gibi herkes merak ediyor. Balıkesir, izmit ve Adapazan'ndan sonra dün Bursa'da 5 bin kişilik spor salonuna taşan insanlar DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel'e "Kurtar bizi Baba" diye seslenirken kendi yaşamlarından acılı bir kesit sunuyorlar. Yine kasketliler görkemli görüntüler çiziyorlardı. Balıkesir ve Adapazan yöresinde pancar üreticilerinin alacaklan birkaç gün önce ödenmişti. Süleyman Demirel'in gezi programı açıklandığı gün kırsal kesim insanının avucu para görmüştü. Atna bu ağır yaşam koşullarında onlar paradan çok ucuz gübre, mazot, tarım ilacı istiyorlardı. Her hafta artan tarım girdileri karşısında şaşkına dönüyorlardı. Artık zamları her sabah uyandıklarında değil her akşam TV haberlerini dinledikleri zaman öğrenıyorlardı. Süt üreticileri bir süre önce Bursa yöresinde eylem yapmışlardı. Mandıracılar ve süt fabrikalarına kilosunu 100130 liradan satan üreticiler bir şişe suyun 100 liraya satın alındığını söylüyoriardı. Yem fiyatları 230 liraya fırlamış, kepek 200 liradan alınır olmuştu. Köy alanlarına 2 ton süt döken üreticilerın eylemlerinden en fazla rahatsızlık duyan ise ANAP İl Başkanı 2ya Hısımcıl olmuştu. Çünkü il Başkanı Hısımcıl mandıracıydı. Karacabey Ovası'ndaki pancar üreticileri de eyleme geçeceklerdi ki DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel'in gezisi ımdadayetişti. Bir hafta önce pancar üreticilerinin alacaklan ödenmeye başlandı. Soğan üreticileri ise ürünün her geçen gün değer yitirmesinden yakınıyorlardı. Işte bu yüzden alanlara dolusuyor kasketliler. DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel'de umut arıyorlar. O da bunun farkında. Sık sık yinelediği bir tümce var: DYP'yi 1979 yılının Adalet Partisi'ne dönüştürün... Eski Adalet Partisi İl Başkanı AvukatGazeteci Turan Tayz^n, DYP'nin il başkanı adayı. Tek listeyle kongreye giden DYP örgütü parti tabanını gayet iyi politize ediyor. Milletvekilleri Cavit Çağlar ve Abdülkadir Cenkçiler'e karşı yeni kurulan Yıldırım, Osmangazi ve Nilüfer ilçelerinde büyük başarı kazanmış, 2 milletvekili bunun üzerine karşı aday çıkarmaktan vazgeçmişler. Şimdi Cavit Çağlar, Turan Tayan'ı destekliyor gözüküyor. Tek aday olduğu içinde Tayan il başkanı. DYP örgütü bundan sonra önemli getişmetere gebe olabilir. Süleyman Demirel konuşmalarında, sayısal verilerle kitielerin sorunlarına parmak basıyor. Asgari ücretten tarımsal girdilere değin yaşam koşullarının grafiğini çiziyor. Ve diyor ki: Bunlar, vatandaşın bugününü değil yarınını da kararttılar. Onlara söylüyoruz; bu ülke sizin müstemlekeniz değil. Spor salonları ve alanlar dolup taşıyor. Kaç ay oldu genel seçimden çıkah? Bu insanlar niye böyle tepki gösteriyorlar, neyi arıyorlar? Biliyor bu soruların yanıtını Demirel. O yüzden de "Haydi yerel seçime, niye kaçıyorsunuz?" dıye soruyor. Süleyman Demirel, ANAP içindeki son gelişmelere ilişkin görüş belirtmekten kaçıyor. Özellikle muhafazakârlar ve hareketçller birlikteliği liberallerin tepkilehne karşı soru yöneltildiğinde şu yanıt ı veriyor: Bu konuda hiçbir görüşüm yok kardeşim. DYP, ANAP'a yakın markajda mı dersiniz? Demirel AT'de ikili strateji (Baştarafı 1. Sayfada) lık Konseyi'nın önüne bir engel olarak koyarak kısa vadede "tatlı sen" bir yaklaşımı tercih ediyor. Buna rağmen Atina'dan Ankara'ya gonderilen bazı "sinyaller", Konsey konusundaki Yunan tutumunun "fazla ciddiye alınmamasım" ve bunun "Davos ruhuna" golge düşüren bir yaklaşım olarak değerlendirilmemesini istiyor. Üçüncü Türk Yunan zirvesinde Kıbns konusunda ilerleme sağlarursa Yunan diplomasisinin ATTürkiye ilişkilerinde olumlu bir inisiyatif alacağı çağnştmlıyor. Şu anda Atina, diğer on bir üyenin karşı çıkmasına rağmen, 25 Nisan Konseyi'nin gündemine Kıbns sorununun da dahil edilmesi için ısrannı sürdürüyor. Buna karşüık Ankara, bu tür bir girişimi kesinlikle reddediyor. Belçika başkenünde şu anda mevcut tahminler, bir "uzlaşma formülünün" yaratılabilmesi için, Brüksel Bonn Atina Ankara dörtgeninde butün hafta boyunca yoğun diplomatik kulisin devam edeceği yönünde. Bu bağlamda, AT Dönem Başkanlığı'nı yurüten Federal Almanya'nın "uzlaşma fonnülü" için girişimlerini surdüreceği ve çarşamba günü Brüksel'de gerçekleşecek Topluluk " D a i m i Temsilciler Komitesi" oturumunda da "On Birler"in, on ikinci üye Yunanistan ile yeni bir "pazarlık" yapacağı sanılıyor. Buna karşılık, bu "uzlaşma formülü" konusunda kesin bir cevap vermeyen formülü "kabnl edilebilir" nitelikte buluyor. Türk diplomasisi Ankara'ya göre Kıbrıs sorununun açık bir şekilde Ortaklık Konseyi'nin gundemine alınması hiçbir şekilde söz konusu değil. Bu yaklaşımı, "Bizim illa ve her şart alonda Ortaklık Konseyi toplansın diye bir amacımız yok. Eğer Kıbns dayatılacak olursa, Ortakhk Konseyi olmayabüir de" şeklinde ifade eden en üst düzey bir Türk yetkiliyegöre, zaten diğer AT üyelerinin de böyle bir dayatmada bulunması beklenmiyor. Ancak Ankara'nın bu aşamada daha sert bir yaklaşım içine girdiği ve butün üye ülkelerin Yunanistan'ı razı etmesi için ısrarlı olduğu da gozleniyor. Özellikle Türkiye'nin "Davos ruhuna" riayet eden taraf olarak ortaya çıkması ve Yunanistan'ın diğer on bir uyenin muhalefetine rağmen Kıbns konusunu gündeme getirmekte dayatması, Ankara diplomasisinin şu anda daha tavizsiz davranmasındaki olumlu şartlan hazırlıyor. Bu yüzden de AT tşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Bozer, cuma gunu Bruksel Komisyonu Akdeniz Havzası Sorumlusu Claude Cheysson ile yaptığı ikili görüşmede, Ortakhk Konseyi'nin gündemi konusunda hiçbir şekilde "esneklesmemiş" bulunuyor. Bu arada, Atina'dan Türkiye'ye gonderilen birtakım "sinyaller", Yunanistan'ın AT'deki girişiminin Ankara tarafından "çok fazla ciddiye alınmaması" gerektiğini çağrıştırıyor. Yunan hükuroetinin, Ortakhk Konseyi konusundaki tutumun "Davos ruhuna" aykırı olmadığını açıklamış olması ve AT tşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Bozer'in, Yunanistan ziyareti konusunda Atina'dan sızdınlan bazı haberler, bu son olumsuz girişime rağmen, Papandreu hükumetinin kısa vadede tatlı sert, orta \adede ise "duruma göre" bir siyaset izlemek istediği biçiminde yorumlaruyor. Bu ilginç ve orta vadeli Atina stratejisi, bazı Yunan kaynaklardan sızan bügilere göre şöyle şekilleniyor: Başbakan Turgut Özal'ın haziran ayı içinde Atina'ya yapacağı resmi ziyarette Kıbrıs sorunu her halukârda ana gündem maddelerinden birini oluşturacak. Eğer burada bir ilerleme kaydediürse, bizzat Atina, hem Türkiye'ye iyiniyetini göstermek, hem de Kıbrıs'ın temel sorun olduğunu belirtmek için 1 temmuzda başlayacak AT Dönem Başkanlığı sırasında yeni bir Ortakhk Konseyi'nin inisiyatifıni alacak. CUNEYT ARCAYUREK YAZIYOR (Baftarafı I. Sayfada) kaldırıyor, "Çözüm, bu iktidardan kurtulmaktır" diyor. Çözüm yolannı bilen, ancak "şimdilik ayrıntılara girmemeye" özen gösteren bir siyaset adamı, bu konuda kapaiı bir kutu izlenimi vermeye çalışıyor. Akşam yemeğinde konudan konuya atlanırken daha çok dinlemeyi, yorucu gezilerden sonra belki de dinlenmeyi yeğleyen DYP lideri, arada sırada vurucu örneklerle ANAP yönetiminin iskeletini çizen görüntüler veriyor. Devletin, Özal elinde devlet olmaktan nasıl çıktığını anlatıyor: "Bakınız, çayda olsun pancarda olsun üreticinin hükümetten alacağı 600 milyar. Bu hükümet köprü ve benzeri gibi tümüyle iç istikraza dönük numaralarla halka yüzde 65 faiz vererek para topluyor. Topladığı paralar 1.5 trilyona erişiyor, hepsini Savunma Fonu'na yatırıyor. Savunma Fonu: nu hükümet faizciliğe itiyor Devlet bankalarına yatınlan bu parayla yüzde 50 faiz alıyor, yüzde 65 faiz verip bir faizci hükümet görünümüne giriyor. Elindeki parayla üreticinin borcunu ödese hadi neyse, onu da yapmıyor. Bu nasıl kafadır, ne biçim devlet yönetimidir, içinden çıkmak mümkün değil. Işte bu nedenle çözüm; kısa yotdan bir an önce bunlardan kurtulmak" Masada kimisi "Con Ahmet'in devirdaim makinesi gibi" diyor, gülüşmeler. Demirel son mitinglerini TV'de izledikten sonra rahatlamış. TRTnin son yayın tutumundan, alanlarda yükselen tepkisel seslerin ekrana yansıtılmasından memnun. Mitingde yemek sırasında durmadan Özal'ı TV'de açık oturuma çağırıyor, bir türlü olumlu bir yanıt alamıyor ya... Çağrılarını olumlu görmeyen Özal'ı korkaklıkla suçlayacak mı? Doğrudan değil belki, eş anlamlı sayılabilecek sözcüklerle karşılıyor Demirel, "Yüreği varsa diyorum ya"; siyaset sözlüğünde korkak demenin yolu yordamı bu olsa gerek. Kısa sürelerle susan. sonra birden parlayıp konuşan Demirel'in kafasında bugün için çerçevesini vereceği olayın başı da sonu da "Özal'ı hemen iktidardan götürmek". Siyasal yaşamının bugünkü durağında Demirel1 in kafasını, yüreğini. benliğini, sinirlerini, duygulannı işgal eden tek sorun bu. Sanki ötesi kolay dermiş gibi. Devletin Özal döneminden daha kötü yönetilemeyeceğinı söyleyerek, Özal'dan sonra her kim gelirse gelsin, Özal'dan dahatutarlı bir devlet adamı olacağına inanarak şimdilik belki de kafasında biçimlendirdiği çözüm yollarının derinlerine ınmeye yanaşmıyor. Büyük paranın yeni savaş alanı seçtiği Bursa'da birkaç büyük hokling milyariarla çarpışıyor. Işadamları değişik partilerde yer alabilirter Bursa'da, ne var ki karşı partide de siyasal etkinliklerini sağlayacak önlemleri almışlar. Adamlarını yerleştirmişler. Öylesine ki konu olağanüstü yatırımlara, kredilere geldi mi değişik siyasal inanışta da olsalar dayanışmaya örnek veriyor, "birimiz hepimiz için" ilkesini başarıyla uygulayabiliyorlar, hemen birleşiyorlar. Kafaları, paraları, fabrikaları Bursa ovasında yatan bu çevrelerin kulakları baskentte. Erdal İnönü'nün Çankaya'ya sürpriz çıkışının içeriğini burada, bu çevrelerden dinleyebiliyorsunuz. Görüşmedeki asıl amacın ne 19 mayıs gösterileri ne de dış siyasetteki gelişmeler olmadığını, kişiliği söz konusu olduğunda nep ortaya çıkan Cumhurbaşkanımızın duyarlı kişiliğinin bu konuşmada yine gündeme geldiğini, Evrerr in SHP milletvekillerinin bütçe gorüşmelerindeki Çankaya eleştirilerinden yakındığını öğreniyorsunuz. Ya da para piyasasında açıktan at oynatanların yanı stra başkentte onlara güç veren kimi egemen kişilerin geleceğe nasıl hazırlandıklarını anlatan öykülerle şaşırıyorsunuz. Örneğin günü gelir hasta, yorgun yüreğini, kafasını ve kilo atmaz gövdesini dinlendirmek gereksinimi duyacak bir kudretlimizin ABD'de Connecticut'ta şöyle huzur içinde yaşayabilecegi bir "çiftlik" aldığını anlatıyortar. New York'a bir adımlık mesafedeki anılan çiflliği alan kişi adıyla sanıyla açıklansa yer gök depreme uğrayacak. O halde çiftlik "aracı emlak bürosunun üzerine neden kayrtlı" olmasın. Gerçek sahibi şimdilik niçin gizlenmesin. Dün soğuk bir havada Bursa1 da halkımız işçisiyle, köylüsüyle, dar gelirlisiyle DYP il kongresinin yapıldığı kapalı spor salonunda ve önünde toplanmış Demirel'e şöyle bağırtyordu: "Açız babaaaa". Doğrusu ayıp ediyorlardı. Devlete büyük hizmetleri geçenlerin geleceği ile halkın yarına kayacağı kuşkusuz. Bugünkü güncei ıstırabı arasında izin verin de bu kadar fark olsun. Ulusumuzun uygar uluslar düzeyine yetişebilmesi için saçını süpürge ediyor adam. Amerika1 da bir çiftlik çok mu? Nankörlük etmeyelim. SÜRECİK (Baştarafı 1. Sayfada) etti. Cezayirlilerin korsanlar ve Kuveytlüerle görüşmesinden ise henüz olumlu bir sonuç çıkmadı. Kuveyt Havayollan'na ait Boeing747 tipi yolcu uçağında rehin tutulan 31 yolcunun kâbusu dün de sürdü. Korsanlar, Cezayirli yetkililerden dün TSt 13.00'e kadar uçağa yakıt verümesini istediler. Korsanlann yakıt istemesinden sonra Cezayirli bir göriışmeci iki kez uçağa giderek görüşmede bulundu. Son görüşme, sürenin dolmasma beş dakika kala yapıldı. 13.40'ta sona eren bu görüşmeyle Ugili olarak Cezayirli yetkilüer yine hiçbir açıklamada bulunmadılar, Bu arada hava korsanlarınca bekletilen Kuveyt uçağmdaki bir rehine daha konuştu. Radyo aracıhğıyla kontrol kulesi ile konuşun ve adının Avad Douki olduğunu belinen rehine, Kuveyt hukümetinden, bu ülkede tutuklu bulunan 17 kişiyi serbest bırakmasını isteyerek, "Yoksa hepimiz öleceğiz" dedi. Korsanlann veTdiği süre dolduğu halde hiçbir yakıt tankımn uçağa yanaşmadığı gözlendi. Cezayir başkentinin Hayri Bumedyen Havaalanı'nda bulunan çeşitli siyasal kaynaklar, korsanlann isteğinin ultimatoma benzemediğini çünkü uçağa yakıt verilmediği takdirde korsanlann herhangi bir tehdit öne sürmediklerini belirttiler. Korsanîar Stimerbank Demirel Zonguldak'ta DYP Genel Başkanı Demirel, Vali Galip Demirel Alanı'nda toplanan 5 bine yakın Zonguldaklı'ya yağmur altında hitap etti. Demirel, "Parti kongreteri yapıyoruz, hiçbir salona sığmıyoruz. Parti meydanlara t a ş t ı " dedi. Demirel, " H e r gecenin bir sabahı vardır. Bunlar gidecektir, hiç endişeniz olmasın" diye konuştu. "Artık milleti uyutamazlar, çünkü aç insanın uykusn gelmez", "Yüreğimiz yanıyor, millet seni anyor", "ANAP'lı Türkiye'den AN AP'sız Türkiye'ye", "Derdi de çareyi de Demirel bilir" pankartlan altında partililerin coşku gösterileri altında konuşan Demirel, "Yağmurun altında, soğukta bizi bağnnıza bastıgınız için şukran ve ve minnetlerimizi sunarız" dedi. Kâğıda zam (Baştarafı 1. Sayfada) Başbakan Turgut Özal, TBMM'de dün akşam bir gazetecinin "Gazete kâğıdına zam var mı?" şeklindeki sorusunu "Yapridı bik... Yann. Siz, gazete başına 50 lira zam yaptınız, biz 2024 lira zam yaptık" şeklinde cevaplandırdı. Gazete kâğıdına 16 ayda yapılan yüzde 223 orarundaki zamnrun Cinsi 1. Hamur 3. Hamur Gazete kâğıdı Kromo Karton Kuşe Kromo Karton Kraft Torba Kâğıdı Gri Karton başlangıcı 1986 aralık ayında olmuştu. Bu tarihte 266 bin lira olan gazete kâğıdının tonu ekim 1987'de 410 bin 500'e, aralık 1987'de 600 bine, ocak 1988'de 636 bine ve son olarak da 859 bin liraya yükseltümiş oldu. Son yapılan zamlardan sonra kâğıt ve karton türlerinin eski ve yeni fiyatları şöyle: Eskitiyatı Yeni fiyatı Zam oranı (Ton) (Ton) 1.325.000 1590.000 20 636 000 859 000 35 636 000 859 000 35 588.000 677 000 15,1 757.000 871 000 15,1 720.0C0 864.000 20 371.000 520.000 40 (Baştarafı 18. Sayfada) dan diledebiyat konuianndaki görüşlerine uzayıp gidiyor. Biliyorsunuz, diyorum sonunda, bu söyleşiyi özetlemem gerek. Mutlaka almamı istediğiniz bir bölüm var mı? "Dil konusunu alırsanız sevinirim. Bizler öğrenim yıllanmızda Osmanlıcamn dikenli yollanndan geçmek zorunda kaldığımız için Dil Devrimi'ne dört elle sanldık. Atatürk'ün kurdurdugu Turk Dil Kurumu'nun doğal üyesi saydık kendimizi. Bütün devrimler nasıl ortadan kaldınldıysa, Dil Devrimi'ni baltalamak için de Atatürk'ün kanuni mirasçılan olan Dil ve Tarih Kurumlan ozel bir kanunla kapanldı. Onlann yerine başka bir kurum oluşturuldu. Atatürk'ün mirası da Medeni Kanun'un miras hukuku ilkelerine a> kın olarak bu kuruma bağışlandı. Bu kurum, özel bir kanunla kurulduğu için kanuni ise de miras hukuku ilkelerine aykm olduğu için gayri hukukidir. Ömrümün bu son yıllaıında arbk bir tek dileğim var: Gelecek vıllardaki siyasal iktidarlar da açılan bu kapıdan yararlanarak bugünkü durumu yaratanlann miraslanna özel kanunlarla el koyup onlan başka kurum ve kişilerin kullaaınuna versin. Selam, gelecek yılların mirasyedilerine!.." Devrimler