28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 MART 1988 HABERLER CUMHURİYET/7 "Diplomatik fiyasko' Hasan Esat Işık: Türkiye, devlet düzeyinde yükümlülük almıştır. ABD'nin yükümlülüğü ise hükümeî düzeyindedir. Eşit devletler arasında böyle anlaşmalar mutad degildir. Buyuranuyan çağrışımı yapar. Maddi sıkıntılardan manevi ödünlerle kurtulmak, iltifat edilebilecek bir poliîika degildir. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) SEİA ek mektubunun askıdan indirilmesi ile ilgili tepkiler si'rerken, eski Dışişleri ve Milli Savunraa bakanlarından Hasan Esat Işık bu konuda "Maddi sıkıntılardan manevi ödünlerie kurtulmak iltifat edilebilecek bir politika degildir" dedi. Işık, ek mektubun yururlüğe girmesi için TBMM tarafından onaylanması gerektiğini vurguladı. SBF eski öğretim üyelerinden Dr. Haluk Gerger ise, SEİA ek mektubunun askıya alınması konusunda, "Zevahiri kurtarmanın Özaicasıydı" dedi. Gerger, ek mektup ile ilgili gelişmeyi, "Türkiye'nin layık olmadıgı bir diplomatik n>asko" olarak tanımlayarak, "Türkiye bu hiikümelin eUode bos blöfler yapan acemi knmarcı durumuna dusunümuştur'' diye konuştu. Hasan Esat Işık ve Haluk Gergerin Cumhuriyet için yaptıklan değerlendirmeleri şöyle: Hasan Esat Işık: 1980 anlaşmasının çok sakıncalı bünyesel bir sakatbgı vardır. Türkiye devtet duzeyinde yukumiüluk almıstır, Amerika'nın yukumlülugu ise sadece hükümet düzeyindedir. O da anlaşma çercevesinde ongorulmuş hususlann ABD Kongresi'nce onajlanmasını sa£lanuk için gerekli gayreti gostermekten ibarettir. Bu şekide Kongre adeta Türkiye Cumhuriyeti Devlcti'nin de üstunde bir makam naline gelmiş olmaktadır. Eşit devletler arasında boyle anlaşmalar mutad degildir. Bu tür anlaşmalar eşitlik degil, buyuranuyan çağnşımı yapar. Oışişleri Bakanı tarafından imzalanmıs. oian soz konusu ek meklubun onaylanması konusunun, Bakaniar Kurulu gündeminden çıkarıldıgını duydugumda, hukumetin de bu sakatlığin farkına varmıs olduğunu düşunmuş ve memnun otmuşium. Şimdi de boyle olmadıgını gorerek uzuntü duyuyorum. Aynca sunu da soylemeli ki, bu arada Amerika'nın Türkiye')e karşı tutumunda hiç de olumlu gelişmder olmamıştır. Tersine tutumu daha da katıiaşmıştır denebüir. O kadar ki SEİA ek mektubunun onaylanmasına tepkiler: DUYDUK/GORDUK YALÇINPEKSEN Müzelik Bir Mtize rnü7esi olur mu?" demeyin. Olmaz, ama bı/ yapmışız, olmuş. Uzun süreden beri Sultanahmet otobus durağının arkasmdaki 46 No'lu binada faaliyet gösteriyor. Turistik bir bölgede bulunmasına karşın turistik değil. "Miize" lafına kanan birkaç turist yanlışlıkla girse bile daha çok Turkler ziyaret ediyor. Alt gelir gruplarına mensup vatandajlarımızın hafta sonu eğlencesi. llkokul ve ortaokul öğrencilerinin, derslerden kurtulma fırsatı verdiği için öğretmenlerinin nezaretinde zevkle ziyaret ettıkleri ve sağlık konusunda yalanyanlış bilgiler edindikleri bir yer. Ana kapıdan girince ortama uygun bir slogan çıkıyor karşınıza; "Her işin başı sağlık." Bu lafa kimsenin bir diyeceği olamaz. Doğru bir laf. Peki, nasıl saglıklı olunacak? Onun yamtı da hazır: "Saglıgın ilk şartı temizlik." Bu doğrulardan sonra bir emir var sırada: "Yerieri kirlelmeyin." Kanser bölumunde kanser olmasanız bile, rahatça vereme yakalanabilirsiniz. Havasız, guneşsiz bir yer. Müzenin genel durumunu da bozmuyor. Aynı şekilde toz toprak, pislik içinde. Sloganlarımız burada da hazır; "Kanseri yenmek modern tedaviyle mümkıindür. Şarlatanlara inanmayın". Yine doğru bir söz. Ne ki, yeri yanlış seçilmiş: TRT'nin kapısına asılmalıydı. Mikroplar bölumunde Pasteur'ün yağlıboya bir resmi ve altında şu sozler okunuyor: "Mikropların tesirini ilk evvel mutalaa eden ve insaniyete bulaşık hastalıklarla mucadele imkânı veren profesör." Bu bolum yapıldığında Pasteur henüz yaşıyordu herhalde. Çünkü "mikrop öldurmek" başlığı altında Pasteur'den bile once kullanıldığı anlaşılan bir yöntem tarif ediliyor: "Dezenfeksiyon (mikrop öldurme) buğu sandıklan ile yspılır. Bugu sandıklan bir ocak üzerine konmuş bir kazan ile üstüne konmuş imtizaçlı bir sandık veya fıçıdan ibarettir. Kazan, su ile ortaya kadar doldurulduktan sonra elbise ve camaşır sandıgın içine tıkılır. Mikroplar böylece olur. Veremlilerin elbiseleri kireçlenir." Peki, hastalıklara yakalanmamak için ne yapacaksınız? Temizlikten sonra ikinci önlem aşı. Örneğin kuduz aşısı. Bir de örnek koymuşlar. Üzerindeki yazı okuyabildiğim kadarıyla (çünku bir bolumunü guveler yemiş) şöyle: "T.C Sıhhat \e İçtimai Muavenet Vekaleti müstahzaratından kuduz aşısı; larih 1939 Kanunievvel." Butün aşıların bu kadar eski tarihli olduğunu sanmayın. Yanında daha yenileri de var. Örneğin verem aşısının tarihi 1940. Bu tarihler beni nostaljik duygulara yöneltiyor. Büyük bir olasılıkla o sıralarda annemle babam flört edıyorlardı. "İçki derllerin anasıdır". "L yuşturucu felaketlerin babasıdır" gibi mahalle bakkalı Rıza Efendinin torununa verebileceği nasihatlerle sürüyor sağlık muzemiz. Bana kalırsa bu müzeyi buradan kaldınp başka bir müzenin içine koymalı. Çunku sağlık müzemiz tam "müzelik." Ben oradayken, bir ortaokulun öğrencileri ortalıkta dolaşıyorlardı. Konuşmalarına kulak verdim: Abovv karacigere bak. Sen onu bırak da gel, şu kalbi gör hele. Bu ne lan ortası delik. Kih.. kih. Annamadın mı lan avradın şs Yok lan. Bak altında ne yazıyor. "Tenasul organında teşekkül etmiş yumuşak şankr tezahüratı..." Fransızca jazmışlar işte. Sonunda dışarı çıkıp temiz havaya ve Kanuni'nin onerdiği "sıhhaüi bir nefese" kavuşuyorsunuz. Oldu olacak kapıya bir görevli koymalı' ve çıkanlara şunları söylemeli: "Sağlık müzesini ziyaret eltiniz... Geçmiş olsun." îî Haluk Gerger: Zevahiri kurtarmanın Özalcası. Türkiye'nin çok yönlü bağımlıhkları düşünüldüğünde şaşırtıcı degildir. Ülkeyi böyle komik bir duruma düşüren hükümetten hesap sorulmalı ve somut olarak neyin değişip de SEİA 'nın askıdan indirildiğinin yamtı aranmalıdır. Amerikan haridyesi Yunan hükumetinin Batı Trakya'da Türklere karşı tutumunu aklarken, Türk bukümeünin Kürt soyundan vatandaşlanmıza karşı tutumunu sert bir şekilde kınamış \e teşhir etmiştir. Türk hükümetinin Güneydogu Anadolu politikasında degişmesi zorunlu yönler muhakkak >ardır. fakat bu belirtilirken bir jandan da Yunan hukumetinin Batı Trakya'daki politikasını aklama çabasına girilirse bu, insancd duşuncelerle izah edilemez. Bu, dogrudan Turkiye'ye karşı siyasi lavır koymak demektir. Boyle bir dunım *e gelişmeler jçinde bulundugumuz bir sıradı hükumelin ek mektubu onaylamasını ve Cumhurbaşkanmın biunetı nedenJerle erteknmiş olan ABD ziyaretine karar verdiginin açıklanmasını ben tatarlı nedenlerle izah tdemiyorum. Bu arada birkaç gun once Rockfeller'in Turkiye'ye gelmiş olduğunu da dikkale alıyor ve "acaba ekonomik zorluklar bükümeti bazı şeyleri görmezliklen gelmeye mi ikna ediyor" diye düşünüyonım. Maddi sıkıntılardan manevi odunleıie kurtulmak, iltifal edilebilecek bir politika degildir. Bir hukuki noktaya da degmmek isterim. 1980 anlaşması MUIi Güvenlik Konseyi tarafından resmen muzakere edilerek onaylanmıştır. Ek mektubun da yünırhıge girebilmesi için kanımca mutlaka TBMM tarafından onaylaıunaltdır. Haluk Gerger: sKİA'nın askıya ahnmast aslında ABD'den çok, iç kamuoyuna yonelik bir yakıştırma nnnevraaydı. Zevahiri kurtarmanın Özalcasıydı, ABD yönetimi de zaten hiç dddiye almamıştı ve hükümetin rahatlaması için buna bir süre göz yummuştu. AnJaşılan artık kamuoyunun yeterince uyutuldugu düşünülmdş ki bu oyun da bitti. Söz konusu tavır zaten ABD'ye bir müeyyide de getirmiyordu ve içi boş bir jestten başka bir şe\ degildi. Sonuç Türkiye'nin layık obnadıgı bir diplomatik fiyaskodur. Türkiye'nin çok yönlü bagımlılıklan düşunüldügnnde şaprtıcı degildir. Ama ülkenia içine düsüriiklügii çaresidik açısından anlamlı ve acıdır. Tabii ülkeyi böyle bir komik duruma düsüren hükometten hesap sorulmalı ve somut otarak neyin degişip de SEİA'nın askıdan indiriM^inin yamtı aranmahdır. O zaman göriilecektir ki yanıt koskocaman bir hiçtir ve böylesi bir gayri ciddiligin ayıbı hukumeündir. Türkiye bn hükümetin dinde boş blöfler yapan acemi kumarcı durumuna düşuriılmiişiür." Eğitimde hedef: Tekli öğretim ADANA (Cumhuriyel Güney Dleri Btrosu) Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakaru Hasan Celal Güzel, okul sayısındaki yetersizlik nedeniyle şu anda ikili ve üçlü yünltülen öğretimin, önümüzdeki 5 yıl içerisinde tekli öğretime dönüştürüleceğini açıkladı. Bakan Güzel, hükümetın en fazla önem verdiği konulann basında eğitimin geldiğini söyledi. Bütçeden ayrılan kaynağın soruna çözüm olmadığını anlatan Güzel, halkın destegine büyük gereksinim duyulduğunu bildirdi. Güzel, hedefleri şöyle açıkladı: "Krtaci hedefimiz, «ğitimde üçıü vc ikili ögretimi tamamen kaldırmaktır. Bugün okul sayısındaki yetersizlik nedeniyle üçlü ve ikili yapılan ejjitimden iyi netice almamız mıimkön degildir. Onun için en geç 5 yıl içerisinde tekli ogretim sistemine kavuşmak istiyoruz. tkinci hedefimiz de dersliklerdeki ögrenci sayısını duşiirmektir. Butün dünyada sınıflardaki ögrenci sayısı 10 ile 30 arasındaki defişirken, Turkiye'de her sırufa diişen ortalama ögrenci sayısı maalesef 65*tir. Buyiık şehiıierde bu sayı 75'in «stüne çıkabilmektedir. tstanbul'nn Bakırköy ilçesinde oldugu gibi 100'ü bile aşan bölgeler vardır. Bu derecede kalabahk sınıfiarda ne şekilde faydalı bir egitim bekleyebiliriz ki?" Fakat dinleyen kim. Kirletmişler işte ve bütün pislikler ortada. Bana kalırsa yukardaki cümle şoyle yazılmalıydı: Milli Eğftim Gençiik ve Spor Bakanı Hasan Celal Guzel, kan bagışında bulunarak. bakanhğında bağış kampanyası başlattı Guzel. "Bizim orrJumuz, sılahlı kuvvetlerden geri kalmaz" dedi Bakanııkta hazırlanan bir salonda kan veren Bakan Guzel, Milli Eflıtım ordusunun 400 bın kışiyi aştıjjım sılahlı kuvvetlerın sayısının da 600 bm cıvarmda oldujunu kaydettı Hasan Celal Guzel. "Bızim 11 milyondan (azla öörencimiz var Camtaya öflrencilenmızı de dahil edersek. Turkıye nın en genış camıasım oluştururuz" diye konuşlu. Bakan Güzel, Milli Ejıtım teşkılatma çağrıda bulunarak "Sıhhatı musaıt tum bakanlık mensuplarımızı tum eğıtımcılerimızi kan bajışı ışbrakme davet edıyorum" dedi Kızılay Genel Başkanı Kemal Oemır. Mıllı Eğıtim'dekı kan bağışı kampanyasmın unda/jjjinı yaptığı için Bakan Guzel'e bir şükran plaketi verdı (Fotoğraf AA) 1 Güzel'den kan bağışı EdirneSHP ve DYP'de huzursuzluk SHP mUletvekilleri Erdal Kalkan ve Fuat Ertekin'in merkez ilçe başkanlığı seçimlerinde ayrı adaylan desteklemeleri parti içindeki çekişmeleri arttırdı. EDtRNE (Cumhuriyet) Edime SHP ve DYP örgütlerindeki huzursuzluk delege secimlerine yapılan itirazlardan sonra doruğa çıktı. SHP merkez ilçe kongresınden önce halen görevde bulunan yönetim kurulunun delege secimlerine naylon Uyelerin oy kullandıgı gerekçesiyle il başkanı Aydın Ertugnıl itiraz etti. Parti genel merkezi tarafından gönderilen bir mufettiş, delege seçimleri ile ilgili olarak yönetici ve bir çok üyenin ifadesini aldı. SHP milletvekilleri Erdal Kalkan ve Fuat Ertekin^ in merkez ilçe başkanlığı seçimlerinde ayrı ayrı adaylan desteklemeleri parti içindeki çekişmeleri arttırdı. lptal edilmesi istenilen delege seçimierini ise SHP'nin aşırı uç olarak nitelendirilen kanadı kazanmıştı. Öte yandan DYP'de daha önce yapılan delege seçimleri de genel merkez tarafından iptal edildi. Belediye başkanlığı için şimdiden aday olduğunu açıklayan Ümran Akkan'ın itiran üzerine iptal edilen delege seçimleri tekrar yapılmaya başlandı. Yapılan 3. secimde de başarısız olan DYP eski il başkanı Naci Üıer'in desteklediği grubun Ümran Akkan tarafından partiye kaydı yapılan üyelerin listesinde yer almadığı belirtiliyor. Delege seçimlerinden sonra DYP'de toplu istifalar bekleniyor. "Yerteri kirletmeyin; çünkü temizleyecek kimse yok." Merdivenlerin başında Kanuni Sullan Suleyman'ın unlu sözü okunuyor: "Olma>a devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi." Acaba Kanuni bu şiiri sağlık müzemizi gördukten sonra mı yazdı? Çünkü burada eksikliği duyulan tek şey "saglıklı bir nefes." Her yan pislik, sigara izmaritleri, çöp ve toz toprak içinde. Merdivenleri çıkınca müzeye giriyorsunuz. Karşınıza ikinci brr emir çıkıyor: "Pano ve vitrinlere el sürmeyiniz." Çevrenize bakınca bu emrin bir tek nedeni olabileceğini anbyorsunuz: Vatandaşlan tehlikeye karşı onceden uyarmak. Çünkü sürerseniz elleriniz kirlenebilir, hatta büyuk bir olasılıkla hastalık kapabilirsiniz Duvarlara asılı istatistiklerden ülkenin sağlık durumunu öğreniyoruz. Çeşitli hastalıklara yakalanan vata^daşlarımızın sayılan, bunlann genel nüfusa oranları vs. Bütün bu bilgılere karşın bir şey öğrendiğinizi sanmayın. Çünku istatistiklerin altında yazılı olan tarih 1962. Söz konusu bilgilerin üzerinden çeyrek asırdan fazla bir zaman geçmiş. Biraz daha gayret edilseydi de Kanuni Sultan Süleyman devrinin istatistikleri verilseydi daha uygun düşerdi diye düşünüyorum. Böylece hem müze adına daha uygun olur hem de Kanuni'nin şu sıralarda guncel oluşundan yararlanılabilirdi. ^^^ İstatistikler çeyrek, tıbbi malzeme'er yarım asırlık. Günümüz insanlartna önerilen birçok yöııtem Pasteur'den önce kullanılan bilgilere dayanıyor. "Her işin başı sağlık" deniyor, ama her şey sağlıksız Sağlık müzemizde sağlığı yitirmek bile olası... Iferel seçim ekımde YENİ YASA ONERİSÎ NE GETtRÎYOR? 1 Tüm belediye başkanlan merkez yoklaması ile belirlenecek. 2* Mahalli adaylardan parti aidatı alınacak. 3 Büyük şehirlerde bağımsız adaylar ayrı oy pusulası ile seçime girecekler. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ANAP Grup başkanvekilleri, geçen hafta geri çektikleri siyasi partiler, seçimlerin temel hukümleri ve seçmen kütükleri ile mahalli idareler yasasında değişiklik yapan Oneriyi yeniden düzenleyeıek, dün TBMM Başkanlığı'na sundular. Anayasa Komisyonu'nda bu hafta görüşülecek olan öneri, yerel seçimin ekim ayında yapılmasını öngörüyor. ANAP'lılar yerel seçim suresinde herhangi bir değişikliğe gitmediler. Ancak, getirilen yeni maddeler ile belediye başkanı, belediye meclis üyesi, il genel meclisi üyesi adaylanndan da milletvekilleri gibi özel aidal alınması, bütün il merkezlerinde adaylann merkez yoklaması ile belirlenmesi, büyük şehirlerde bagımsız adaylann ayn oy pusulası ile seçime girmderi yolunda düzenlemeler yapıldı. Yapılan düzenlemelere göre, oy pusulaları basılırken Yüksek Seçim Kurulu üyeleri yerine il seçim kunılu başkanı veya onlann tayin edeceği hâkimler bekleyecek. Yapılan bir başka değişiklik ile cumhuriyet savcılanna mahalli seçimlerde kamu kurum ve kuruluşlannın araç ve gereçlerinden yararlanmaJarı olanağı tanındı. ANAP'ın yeni yerelseçirn yasa önergesi TBMM'ye verildi Gerekçe Önerinin daha önce anayasaya aykın olduğu öne sürülen gerekçesi de yeniden düzenlendi. Gerekçede, milletvekili genel seçimleri ile mahalli idareler seçimlerini tarih olarak yaklaşürmak gerektiği belirtilerek, "Clkemizde iş gtfç itiban ile en yogun bir dbnem olan haziran ayı yerine mahalli idare seçimleri ve mOletvekili genel seçimlerinin ekim ayı içinde yapılması için" şu göruşlere yer \erildi: "Vatandaşın buyiık olçude seçime iştirakini sagiayarak, mahalli idarelerin guçlenmesmi temin bakımından teklifin kanunbşmasının memlekete buyiık yarar getireceği kuşkusuzdur. Kaldı ki çok partili demokratik hayala geçtigimizden bu yana yapılan genel ve mahalli idare seçimleri daha ziyade sonbahar aylannda yapdmıştır. Bu da genellikle ekim ayıdır. Türk deınokrasisindeki bu genel egilime uymak ihtiyacı dogmuştnr. Özeüikle demokrasinin ara ara kesintiye uğradıgı ulkemizde demokrasiyi yerieştirmek ve onun organlanna sahip çıkmak hepimizin başta gelen görevidir. 6 Kaam seçimleri ile işlemeye başlayan pariamenter rejimin saglıklı bir vapıya kavuşması için kabul edilen yeni anayasanın ve kanunlann uygulanması sırasında ortaya çıkabilen aksaklıklan gidermek, boşluklan doMurmak, yani hukuki rejimi lesis etmek yine hukuk çerçevesi içerisinde yasama organının görevidir." çslışan yaklaşık 8 bın ışç ücretlerının yetersızlıği ve çalışma koşullanmn ağırlıflını protesto etmek ıçın dün öğle yemeklcrını yemedıler. Ortalama ücreöerinın 100 bin lira olduğunu söyleyen lETT Topkapı garajı ışçıleri. ücreöerinın pahalılık karşısında yetersız kaldığını belirttıler Yemekhanenın dışında kuru ekmekle karınlarını doyuran ışcıler beş kişının ışinı bir ışçıye yukledıklennı ve hastalık anında SSK hastanelerinden kendılerme rapor venlmedığım açıklayarak İşte bu koşullan yemek boykotu yaparak protesto ediyoruz" dediler Beledıyelş Sendıkası yetkılıleri yemek boykotunun bılgileri dışında gerçekleştığinı ve onaylamadıklanm bıldırdıler (Fotoğraf Beynem Uran) ANAPTA KONGRE KULİSİ bir parti. Ben de muhafazakânm, ben de milliyetçiyim. Ama sizin partideki bazı yöneticiler kadar muhafazakâr olmadıgınız soylenebiür mi? Sizin Keçeciler ile aranızdaki fark ne? TLNCER Aramızda küçük farklar var. Herkes aynı kalıptan çıkmadığına göre, bu farklar olacak. Farkı, yaşantılan kontrol ederek; formasyonu, politikalan, bir de Türkiye genelinde oy kulanan şahıslan göz önune getirip kim nereye daha yakın, onları kontrol ederek bulabilirsiniz. Sizce büyük kongrenin anlamı ne? TUNCER Şu veya bu kazanıyor haberieri yanlış. Netice olarak Sayın Başbakanımızla oturup konuşacağız. tl başkanları ile de yapılacak göruşmeler çerçevesinde dengeli bir liste ortaya çıkacak. Bu kongre geçen kongreden farklı olmayacak. Millet kendi kendine havalar veriyorT 1988yılında hiçbir kooperatife yeni kredi açılmayacak KOOPERATİFLER DARBOĞAZDA FVSUNOZBtLGEN Tiıncer: Mîllet kendine hava verîyor ANAP Teşkilat Başkanı Cengiz Tuncer, "Keçeciler kongrelerde kazanıyor" sorusuna "O kazandı bu kazandı haberleh yanlış. Kazanan ANAP. Bazı arkadaşlarımız kendilerini güçlü göstermek için hava basıyor. Bu kongre geçen kongreden farklı olmayacak" dedi. ANKARA (Cumhuriyel Bürosu) ANAP Teşkilat Başkanı Cengiz ftıncer, ANAP 2. Buyuk Kongresi'nin ilkinden farklı olmayacağını savunarak, "Kongre| e n J e ş u v e j a b u 2 Inşaat nıalzeıııeleri sanayiine kredi Kahveci: Konut için 2.5 milyar lira ayırırsak sorun çözülür, ama o zaman da ekonomide başka dengeler bozulur. 56 kefesi olan bir teraziyi dengelemeye çatışıyoruz. mesini önermekle yetiniyoruz. Bu alandaki iki üç şirketin nasıl kartel oluşturdukları şimdiye dek aynntılan ile çok yazıldı, ama herhalde sayın bakanın gözıinden kaçmış. Konut fonunda çeşitli alanlara aynlacak miktarlan yavaş yavaş dilşerek kooperatiflere ne kaldı diye soruşturuyoruz. Bu arada yuzde 10 civannda bir payın da ferdi kredi için ayrıldığını öğrenip, tahmini 50 milyar da buna aurdıktan sonra kalan rakamı 320 milyar lira olarak belirliyoru? Sıra geldi bu 320 milyar liranın nasıl paylaşılacağına. Devlet Bakanı Adnan Kahveci, bu paylaşmanın nasıl yapıldığını tartışmasız bir biçimde açıklıyor: "Bu yıl yeni bir kredi açmayacağır, detam etmekte olan 500 bin konul için açılmış olan kredileri işletmekle yetinecegiz." Haydi yine hesap makinesi sıfırlar atılıyor, bölmeler yapılıyor. Hesap doğru. Bu yıl konut fonundan açılacak 320 milyar lira şu anda devam etmekte olan 500 bin konut için kredi olarak ayrıldığında konut başına 640 bin lira kredi duşuyor. Inşaat maliyetlerinin 1517 milyon liralarda dolaştığı bir dönemde bir yılda verilecek 640 bin liralık kredi zaten soruna çözum değil. Bunun çözum olamayacağının devlet de farkında kı şöyle bir ilke koymuşlar. Inşaatının yuzde 75'ini tamamlamış olan kooperatiflere kredıde öncelik lanıvıp bu yıl hiçdegilse onlara bitirmek. Yani devam eden kooperatif inşaatları da eğer sonuca yaklaşamadılarsa krediden pek fazla yararlanamayacaklar. Ya konut fonunun kapısına dizilmiş yeni yılda kredi açılması ümidi ile bekleşen kooperatif üyeleri ne yapacakiar? lnşaalçı şirketlerden borçlanarak konut satın alıp yapımcı kredisi ile konutlarının lamamlanacağmı bekleyen kişiler ne yapacakiar? Devlet Bakanı Kahveci, 3 milyon kooperatif ortağı ve konut alıcısının durumu için şu hesabı yapıyor: "Bu uç milyonun 1 milyonu mukerrer konut için başvunıda 1988 yılı içinde kredi almak umidi ile para yatırmakta olan kooperatif üyeleri ne olacak? Toplu Konut Fonu Yasası'na guvenerek kredi desteğı ile konut sahibi olmak çabasına girişmiş kişiler, bu yıl kredi alabilecekler mi? Eger kredi açılmayacaksa bu insanlara devlet ne öneriyor? Toplu Konut Fonu 1988 yılı içinde nasıl kullanılacak? Tüm bu sorulan Konut Fonu tdaresi'nin uygulamalarından sorumlu Devlet Bakanı Adnan Kahveci ile konuşuyoruz. Bakanın verdiği bilgiye göre, 1988 yılında fonda 750 milyar lira birikmesi bekleniyor. Peki, bu 750 roilyar lira kooperatiflere ve toplu konut yapımcılanna kredi olarak aktarılacak mı? "Hayir, biliyorsunuz yasaya göre yüzde 30'unu devlet bütçesine aktaracagız" diyor bakan. Bir yandan konuşurken bir yandan da hesap makinemizle hesaplıyoruz. 750 milyar liranın yüzde 30'u 225 milyar, bütçeye gidecek. Adnan Kahveci dağıtılacak kredi miklarını 450 milyar lira olarak belirtiyor. Demek ki bir 75 milyar lıralık bolüm de başka işler için öngörulüyor. 450 milyar liradan büyük şirketlerin ve toplu konut yapımcılan ile kooperatif birliklerinin altyapı için alacaklan kredi miktan da 40 milyar civannda ayrılıyor. Sonra Kahveci yeni bir paydan söz ediyor: "Inşaat malzemeleri sanayii için kredi." Hani şu her gün enflasyonun kat kat üstünde hızla yükselen inşaat malzemelerini üreten sanayici de fondan 40 milyar lira kadar kredi alacakmış. Bize göre fondan dağıtılan kredilerin tümüniln inşaat aşamasmda yaunldığı bu sektör kredi desteği yerine fona kredi açabilir, ama nedense kredilendirilmesi öngörülmüş. Toplu Konut Fonu'ndan bu kesime kredi açılarak inşaat malzemelerindeki aşırı fiyat artışlarının önlenmesi düşuıülüyormuş. Şöyle anlatıyor bakan bu sektöre açılacak kredi ^hiktarım: "Konut inşaat sanayiinde malzeme fiyatlannın artmasım önlemek için üretimi arttırmanız lazım. Konut malzemesi üreten sektöre kredi verecegiz. Kapı tokmagından tutun da tugla, kiremit, dograma için kredi açacagız, talebe baglı olarak tabii... Toplam 3040 milyar civannda. Piyasadaki fıyallara bakıyoruz, mesela tugla fiyatı çok hızlı artarsa demek ki tugla üretimi yelersiz. O konuyu birez daha fazla desteklememiz gerekiyor..." Bu fıyat anışlanrun genellikle inşaat malzemesi üreten firmalar arasında oluşturulmuş karteller tarafından spekülasyon amacıyla ve daha fazla kâr hırsı ile arttırıldığı şimdiye dek çok söylendi. Bunu hatırlatıyoruz bakana, ancak aynı görüşte olmadıgı belli: "Yok, hayır, spekülasyon için artmıyor, çünkü orada gerçekte tam bir serbest piyasa var.." yanıtını alıyoruz. Ne diyelim, sadece şu fayans, banyo, tuvalet takımı sektörünü incele Konut Fonu 1988 Gelir tahmini: 750 milyar TL. Bütçeye yardım: 225 milyar TL. (yüzde 30) Dağıtılacak kredi miktan: 450 milyar TL İnşaat malzemeleri sanayiine: 40 milyar TL. Altyapı için büyük yatınmlara:40 milyar TL. Ferdi kredi olarak: 50 milyar TL. (yüzde 10 kadar) Konut üstyapı kredisi: 320 milyar TL Devam etmekte olan 500 bin konut başına duşen üstyapı kredisi: 640.000 TL bulunan, yani evsiz olup da konut için kredi bekleyen 2 milyon kişi vtr. Bunlann hepsinc kredi açmamız mümkün degil. Ekonomik baskı yaratır, ama önümüzdeki 45 yılda bunlardan bir milyonunun kredi işini çözeriz." Kredi sorununu çözmek için öncelikle müracaatların, fona yapılan başvuru taleplerinin kaydedilmesi gerekiyor, uygunluk belgeleri fılan alınıyor. Ancak konut fonu bu yönde yapılan başvuruları dahi kabul etmiyor. Acaba neden? "Ben şimdi bu başvunılan kaydetsem umut dagıtmış olunım. Çünkü elimdeki kaynagı biliyorum, elimdeki kaynak iki milyon insana bir senede konut yapacak bir kaynak degil. Benint elimdeki kaynak sadece şu anda mevcut, devam eden konutlara zar zor yetişiyor." Bu durumda umutsuz kooperatifçiler, daha doğrusu daba şimdiden kooperatifzede olmuş sayılan vatandaşlar adına Kahveci'ye son bir soru yöneltiyoruz. Acaba devletin çıkardığı yasaya guvenerek Toplu Konut Fonu'ndan kredi alacağı umuduna duşmüş, bu umudunun söndüğu de kendisine açıklanmamış kooperatif ortakları, yani önümüzdeki birkaç yıl içinde kredi alamayacak olan kooperatif ortakları için ne gibi tavsiyelerde bulunuyor? Ne öneriyor? "Onlar için yapabildigim şey şu: Mevctıl kaynaklann dışında yeni kaynaklan zoriamak. Ekonomiye girmeyen kaynaklan, mesela arsa spekülasyonundan dogan kaynaklan, arsa üretimini ucuzlatarak aktarmak duşunülebilir. Evi olmayan 2 milyonun 1 milyonunun kredisini önümüzdeki 5 yılda hallederiz. Digerierine de işte yeni kıynaklar..." Eveı, anlayana sivrisinek saz.. St*R£CEK Tuncer kazanıyor haberieri yanlış. .Netice olarak Sayın Başbakanla konuşarak bir lisle çıkaracağız" dedi. Tuncer. "Keçeciler ile aramızdaki farkı, yaşantılarımızı kontrol ederek bnlabilirsiniz" diye konuştu. ANAP'ta liberallerin önde gelen isimlerinden Cengiz Tuncer, ANAP kongrelerinde "tarafsızlığını" muhafaza ettiğini ve kor.grelere mudahale etmediğini söyledi. Tuncer, Cumhuriyet muhabirinin, '"Keçeciler kongrelerde kazanıyor' haberieri dogru mu?" sorusuna, "O kazandı, bu kazandı haberieri yanlış. Kazanan ANAP" yanıtını verdi. "Herkes kendine göre el altından bazı bilgileri sızdınyor, bazı arkadaşlanmız kendilerini güçlu gostermek için hava basıyor'' diyen Tuncer'e yoneltilen sorular ve yanıtları şöyle: • ANAP'ta liberallerin lideri olduğunuz doğru mu? TLNCER ANAP'm tüzuğu ortada. ANAP milliyetci, muhafazakâr serbest piyasa ekonomisini savunan Tekirdağ Kıran kırana mucadele ERDAL ÖZCAN 6 mart pazar giinü yapılacak olan ANAP Tekirdag Kongresi öncesi Tekirdag örgü'U kaynıyor. Daha önce tek aday olarak Eczacı Tufan Yıldınm açıklanırken, bu kez ilçe örgutleri ve belediye başkanlan Tekirdağ"da bir araya gelerek yaptıklan toplantıda, ANAP Tekirdag örgütü kurucularından, kapatılan Adalet Partili Avukat Sebahattin Eral'ı destekleme kararı aldılar. 29 Kasım seçimlerinde ANAP'dan milletvekilliğine adaylığını koymuş bulunan Eczacı Tufan Yıldırım'ı eski Devlet Bakanı ve Tekirdag Milletvekili Ahmel Karaevlı ile grubu destekliyor. Avukat Sebahattin Eral'ın adaylığını ise, Çorlu, Çerkezköy, Saray, Muratlı, Marmara Ereğli ve Tekirdağ merkez ilçe örgutleri ile çok sayıda ANAP'lı belediye başkanının desteklediği açıklandı. Aynca Avukat Sebahattin Eral'ın listesinde Tekirdağ politikasında etkili kişiliği üe tanınan eski müftulerden Adalet Parti'den Balıkesır milletvekilliği yapmış olan H«snü yılmaz'ın vr>r alacağı da açıklandı ANAP'tan ^hmet Karaevli'nın ısrarlı tutumu sonucu ihraç edilen eski il başkanlarından Engin Bilge ve grubu da Avukat Sebahattin Eral'ı destekleyeceklerini açıkladılar. Bu gelişmeler yuzunden ANAP Tekirdağ ile kongresinin kıran kırana geçmesi bekleniyor. BURSA (Cumhuriyet Bürosu) 13 martta yapılacak ANAP Bursa Kongresi öncesinde ilçe başkanları tek isim üzerinde birleşti. Dun il binasında j saat suren toplantı sonunda ilçe başkanlan daha önce aday olaeağım açıklayan 11 Başkanı Ziya Hısımcıl'ı destekleme kararı aldılar. İlçe başkanları adına açıklama yapan Mudanya tlçe Başkanı Erol Demirhisar, "Tek vucul halinde kongreye gidecegiz. tl Başkanumz Ziya Hısımcıl'ı destekleme konusunda oy birli Bursa: Çekişme olmayacak gi ile karar aldık" dedi. ANAP İlçe Başkanlan Ziya Hısımcıl'a 25 kişilik yönetim kurulunu belirleme konusunda da yetki verdiklerini söylediler. Ziya Hısımal, bir soru üzerine, "Bursa örgütu liberaldir. Öyle de kalacaktır. Temaslanm soounda il yönetim kurulunu oluşturacagım" diye konuştu. 13 marttakı Bursa il kongresinde divan başkanlığı için ilçe başkanlannın Maliye ve Gumruk Bakanı Alplemocin'i önerecekleri dc oğrınıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle