18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HAVA DURUMU Meteoroloji Genel MudürlüÖu'nden aJınan bilgiye göre, yurdun doğu kesimleri parçalı bjlutkj Marmara ile yurdun iç kesimlen yer yer stsli, dfğer yerler az bulutlu ve acık geçecek. HAVA SICAKLIĞI: Önemli bir dağişiklik olmayaak. RÜZGÂR: Güney ve doğu yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Kıble ve gündoğusundan 24, yer yer 5 kuvvetinde saatte 416, yer yer 21 dalgalı olacak, uaiga yüksekJiği 0.51.25 yer yer 1.52 deniz mili hızla esecek. DENİZ: km dolayında bulunacak. Hafif çaikanölı, yer yer mutedil A A A S B A HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYEDE BUGÜN 16° B°Oyartakjr » 15° 7°E<*fne A 10° 2°Erancan A 10° 2* Erzunjm B 7° 18°Eski$ehir A 12° 1° Gaaantep A A 17" 10° Gitcsun 18° e°Gufm$ıaneA 9° «•Hattjri A A 18° 6°lspara A 13° 2°istanbul A 10° fizmir B B 4°*° Kare B 4°4° Kastunonu B 2° 0°Kays*r, A 14° 3°KırWare« A M° T'Konyj A K f r Kutahya A M° 6°Malatya I ? Manisa 14° 5°KMaraş 4° 7° Mîran 8° 24°Mu0la 8°1° Muş 8° 11° 2°4° Fto 0° 14°Samsun 10°?>Siın 14° 6°Sinoç 15° 4°Snas 10° 2S°*Hrtl< 8°2° W 0 W 5°3°Tuncei 11° A A A A B A A 8 ŞUBAT 1988 DÜNYA'DA BUGÜN Amslertam Amıron Mna BaflöJt Barcakma V 7" B 1S° B 17° B 17° A 14° Y 5° V 7° K 4° Leningrad K 1° Y 8° Londra B 10° Madnfl Y 12° MHano K 20° Montreal K 2° Mostam K 5° Mun» NaoVtortt A 3° K 3° Oslo Y 6° Paris K 3° Pra« A 22° »y* Y 14° ftoma B 8° Sofy» $ $ A W «Aviv A 18° Inus Y 5° Virçora Y 13" \fcflaSk A 9 MslmgtonB 6° Zürih K 3° A A A A Bokı Burea Ç Çorum DemzJ A A A A A A A 8° 3° ZonguBak A v 11° 4° 10° 2» 16" 9° 15° 4° 4°«° 6° 1° i r 8° 14° 8" 15° 8° 10° 3° IT> e° 2»5° O" 5° W> 7° 3"7° io» r 1°13° 8°2° 15" 8° MEHMED KEMAL POLTTIKA VE OTESI Önce Mareşal'in adamlarının, ardmdan da kimi bağnazların köy enstitülerine daha saidırmadıklan dönemde İsmail Hakkı Tonguç, Adnan Adıvar'ı Hasanoğlan'a götürüyor. Hasanoğlan'a trenîe de gidilebileceği halde arabayla gidiyonar. 1945'li yıflardır. Köy öğretmeni yetiştirmek üzere kurulmuş olan Hasanoğlan Köy Enstrtüsü bir yüksek okuldur. Tıpkı Gazi Eğitim okulu gibi... Okuldaki öğrencıler Tonguça Baba' diyorlar. O da bundan hoşlanıyor. Tonguç bir yandan köy enstitülerini kurarken, bir yandan da İlk Öğretim Genel Müdüru'dür. Adnan Adıvar'a göre Ankara'nın insan yapısı yeşilliğinden kurtularak, Anadolu'nun Tanrı yapısı bozkırına doğru kosturup götüren arabada Tonguç köy enstitülerinın ne olup ne olmadığını üstada bir bir anlatır. Soracak bir şeyler bırakmaz. Hasanoğlan'a vardıkları zaman okulun kısa tarihini, neler yaptığını biliyorlar. Arabadan iner inmez önce yapılar gösteriliyor: Merkez bina, derslikler, yatakhaneler, depolar, ahırlar. bir de yeni bitmiş olan küçük bir tiyatro... Avrupa görmüş, yaşamının büyük bir parçasını uygar ülkelerde geçirmiş, yıllarca Londra'da sürgün kafmış ustat gördükleri karşısında şaşırır. Bir espri yapar: 'Şaşkınlığımla sizi şaşırtmayım.' der. sr Bom Bfukset Bu Okullan Kapattık... Gtneim Caayir Cttfe A ac* B tUuOu K kariı S s s i V yaOmurtu Kahlrem B 18° A 25° A 24° fnpkfurt K 4° B W° K 2° B «° Ktfre Kopenhag K 3" K 4» KNn Y T7° Ljsfltoşa OLAyLABlN Borçyılı ARDINDAKI A TkT\T1k1T\ A T7"f GERCEK » •' (Baftarafi 1. Sayfada) yüzde 40 düzeyinde olacağı belirtildi. 1988 yüı programına göre, 1988 yıhnda yüzde 5'lik büyüme hızınıı, finansmaru ve dış borçlann düzenü biçimde ödenebilmesi için en az 4.5 milyar dolar tutarında yeni dış kredi bulunması gerekiyor. (Baştanfi 1. Sayfada) yonlanndan yansıtılmaktadır. Cazze ve Batı Şeria bölgelerinde yaşanan dram, her ülkede kendine özgü tepkiler yaratmıştır. Amerika'da kamuoyu beklemediği ve alışmadığı tablolarla karşı karşıya kalmıştır. Türkiye1 de halk, lsrail askerlerinin Filistinlilere dayak yöntemlerini izledikçe isyan etmiştir. Mısır'da İsrail aleyhine gösteriler düzenlenmiştir. Işgal altındaki Filistmlilerin başkaldırmalan, televizyonla bütün dünyaya yayıhnca etki gücü kaüanarak büyümüştür. öyle ki Mısır Devlet Başkam Mübarek, geçen ayın son haftasında Batı dünyasmda bir geziye çıkarak, Fılistin sorununa bir çözüm aramak gereğini duyumsamıştır. Sayın Mübarek bu amaçla Türkiye'ye de gelip gitmiştir. Israil'e en yakın Arap devleti olarak Mısır'ın FUistin sorununa bir çare araması olumlu bir yaklaşım olarak değerlendirilmelidir. Ama bir ulus kendi sorunlanna ancak kendi gucüne güvenerek çözüm bulabilir. Dtşardan sağlanacak desteğin sonucu belirlemesi olanaksızdır. Filistinliler, şimdiye kadar lsrail isgaline ne kadar tepki duysalar da kitlesel bir direnişe geçememislerdl Yılların birikimi, nüfus yoğunluğunun artması, kaybedecek hiçbir şeylerinin bulunmaması Filistinlileri topyekun baskaldırmaya doğru itmiştir. Bunu bir dönüm noktası saymak eerekir. Çünkü başlangıçta terörle, ardmdan tsrail kuvvetlerine karşı silahlı çatısmalarla süregelen FUistin kurtulus savasının büyük halk yığınlarınca benimsenmesi, başan yolunda en etkili gücün yaratıldığım gösteriyor. Halklann kıpırdanması tarihte hiçbir zaman kolay olmamıştır. Ama bir halkın sonuna kadar tutsak olarak yaşatılabildiği de tarihte görülmemiştir. Türkiye, Filistin'e dönük politikasmı kısa süreli çıkarlanndan çok bu temel yasaya göre ayarlamasını biiirse (Cezayir konusunda olduğu gibi) gelecekteki mahcubiyetini bugünden engellemiş olacaktır. • * • Programa göre, 1988 yılında 2.8 milyar doları faiz 3.5 milyar doları anapara ve 400 milyon dolar da IMF ödemesi olmak üzere toplam 6.7 milyar dolar dış borç ödemesi yapüacak. 1988 yılında toplam hhalat 16.4 milyar dolar, toplam ihracat 12.3 milyar dolar düzeyinde gerçekleşecek. Programa göre, 1987'de 2 milyar 150 milyon dolar olan işçi dövizi girişi bu yıl 2.3 milyar dolara yükselecek. Aynca, turizmden 1.6 milyar dolar döviz girdisi elde edilecek. Cari işlemler döviz açığmın ise 900 milyon dolar düzeyinde gerçekleşraesi bekleniyor. ödemeler dengesi tahminlerine göre, 1988 yılında bulunması gerekli 4.5 milyar dolarlık yeni dış kredinin 1.2 milyar dolannın işler durumdaki proje kredüerinden karşılanacağı belirtildi. Hazine ve Dış Ticaret Müsıeşarlığı yetkilileri, dış kredi görüşmelerinin sürdüğünü belirterek, 1.2 milyar dolarlık proje kredisine ek olarak 2.3 milyar dolar tutarında program kredisi üzerinde ön anlaşmalann da yapıldığım belirttiler. Geri kalan 1 milyar dolarlık açıgın ise yıl içinde rahatlıkla kapatılabileceği bildirildi. " (Baftarafi 1. Sayfada) larının istilasına uğrayan selzedeler, bir süredir Çiroz kampının bataklığa dönüsen çamurlanyla boğuşuyorlar... Uzaktan gelen denizin sesi pek ilgilendirmiyor onlan. Ustelik su sesi duyduklannda kızıyorlar. Yazlık tesislerde kışı geçirmenin güçlüğü karşısında adeta yaşam savaşı verirken, belediyenin konut vaadini yerine getirmesini bekliyorlar. Standart olarak yapılmış iki odalı evlerde mutfak ve yatak odalan iç içe. Bir motor fabrikasında çalışan Mehmet Çağdaş, iki oğlu, gelinleri ve 5 küçük torunundan oluşan ev halkının geçimini tek basına sağlıyor. Mehmet Çağdaj'ın karısı, "Baştan bize söz vermeselerdi başımızın çaresine bakardık, onlara güvendik, şimdi ev bekliyoruz" diyerek belediyenin tutumundan yakınıyor. Yağmur yağdığında damlardan akan sular, duvarlardaki asın rutubet ve ısınma güçlüğü karşısında hastaJıklann artmasına karşın, dışarıyla haberleşme Çiroz kampında kısıtlı. Bir taşıta ulaşabilmek için yaklaşık yarım saat yürümeleri gerekiyor. Kampta bir tane olan telefon kamp bekçisinin çalışma saatleri olan 09.00 17.00 arasında bekçi izin verdiğinde kullamlabiliyor. Dışardan gelen telefonlar ise genelde bildirilmiyor. Çocukların okula gidip gelmeleri de ayn bir sorun yaratıyor. Çocukların hâlâ "misafir öğrenci" oldukları okullara gidip gelmeleri, ailelerin kendi aralannda tuttuklan servislerle sağlaruyor. llk zamanlar dokunulmayan çöplerin anık haftada bir alındığım söyleyen Çiroz kampı sakinlerinin alı Gazzegibi. Olacak iş değil şamadıklan bir şey de sık sık duymak zorunda kaldıklan uçak sesleri. Selzedeler, kendileri için MerterTozkoparan'da belediye tarafından inşaatına başlanan ve biten 33 daireden 22*sine başkaları yerleşürilince ümitlerini yitirmişler. Bu durum karşısında belediyeye başvuran vatandaşlar, bir yetkilı tarafından yapılan açıklamayla, kendilerine Tozkoparan'dan değil haziranda Alibeyköy Çobançeşme'deki sosyal konutlardan verileceğini öğrenmişler. Aym yetkili, biten dairelere yerleşen 22 ailenın 'kimler' olduğu sorusunu ise yanıtsız bırakmış. Geçen haziran ayında Şişli çevresinde büyük hasara yol açan selden sonra evsiz kalan 97 aile, tstanbul Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan'ın verdiği "29 ekimde teslim edilmek üzere konut verilecek sözünün daha sonra 29 kasıma ertelenmiş olmasına karşın hâlâ gerçekleştirileceğine inanmak istiyorlar. (Bastarafı 1. Sayfada) olanları degil islenilenleri soylemişlerdir" denildi. 256 sayfalık gerekjeli kararda sanıklara yöneltilen "Ürdünlü ögrenci Rafet Şaban'ın Satı'nın öldürülmesini bildiği için bombalı arabayla öldürülmek istenmesi" suçlaması "Böyle bir olay olmamıştır" denilerek boşa çıkartılırken, videolu sorgulamanın "işkence ve baskı yapılmadığını ortaya koyamayacagı" görüşüne vanldı. Gerekçeli kararda, Urdünlü Diplomat Satı'yı 24 Temmuz 1985 tarihinde öldürdükleri iddiasıyla ve ölüm cezası istemiyle yargılanan sanıklar, Nader Haboush, Basem El Ahmad, Sami Wasbah, Naif AlNadi, Adnan Amerin. Selim ElRamadan. Derviş Bedledi ve Ali Kent'in "deiil yelerazliginden" beraat etlikleri vurgulandı. karşı diizenteneıı silahlı saldınnın, ki>isel kırgınhklann ötesinde, ulusiararası daha ciddi siyasi nedenleri olmahdır" denildi. Aynca, samklarla ilgili olarak da "Son derece bilincU yetistirBmiş eykmci oiduklan ve suctannı örtmek için örgütsel laktik kullandıklan, giderek bu yönde egitildikleri iddia olunan sanıklartn ikrarlan, beklenen ve olması gereken davranışlara da aykın düşmektedir" değerlendirmesi yapıldı. Silahtaki şüpheler Gerekçeli kararda, Satı'nın öldürülmesi olayında kullamlan tabancanın sanıklara ne şekilde verildiği konusunda çelişkili beyanlar bulunduğu, aym şekilde silahın imhasının da "mantık dışı" ifadelerle anlatıldığı kaydedilerek şöyle denildi: "Sanık Naif AlNadi ilk ikrannda eylem sonrası tstanbul'a gittigini ve eylemde kullamlan tabancanın yok edilmesi için kendisine verildigini, Ankara'ya donünce silahı Kurtııluş Parkı'ndaki bir boşluga attıgını ifade etmiştir. Eylem sonrası Ankara'dan yola çıkan sanıklar, olay nedeniyle yollann tutulmuş olabilecegini ve arama yapılabilecegini dikkate almadan tabancayı Islanbul'» götünnüşler, yolda bu silahı imha etmemişlerdir. Ancak, sanıklann bu kadar basiretsiz olabilecekleri, yakalanma tehlikesine ragmen, tabancayı beraberlerinde İstanbul'a golürebiletekleri, sanık AlNadi'nin de silahla iki gün İstanbul'da gezdikten sonra, yine aynı tehlikeleri göze alarak tabancayı beraberinde Ankara'ya getirecegi ve uzunca bir siire evinde saklayacagı diişiinülemez ve herhalde sanıklardan beklenemez. lzahı mümkün bulunmayan böyle bir tedbirsizlik sergilenmesine imkan yoktur. Radyasyonlu (Bastarafı 1. Sayfada) mu'nda (TAEK) ölçtüren Şakir Genç, çok yüksek radyasyon belirlenince, Lipton firmasının cezalandınlması için Cumhuriyet Savcılığı'na başvurdu. Zirai Donatım Kurumu Balıkesir Bölge Müdürlüğü'nde çalışan Şakir Genç, kantinlerinden satm aldığı Lipton çaylanndan birini ambalajını açmadan analiz için TAEK'e gönderdi. Yapılan analiz sonucu çayda 15 bin 666 bekerel radyasyon belirlendi. TAEK, radyasyon raporu ile birlikte Şakir Genç'e gönderdiği yazıda, Türkiye Radyasyon Güvenliği Komitesi Başkanhğı'nın belirledigj çaydaki radyasyon ümitinin 3000 bekerel olduğunu, numunesi gönderilen çayların piyasadan toplanması gerektiğini bildirdi. Bunun uzerine Şakir Genç"in avukatlan Necriet Beyhan ve Ekrem Tos, Balıkesir Cumhuriyet Savcılığı'na başvurarak Lipton firmasının cezalandırılmasını istediler. Savcıhğa verilen dilekçede, halk sağlığım ciddi şekilde tehdit eden Lipton çaylannı bilerek piyasaya süren ve satanlar hakkında kamu davası açılması istendi. Satı niçin öldürüldü? Gerekçeli kararda, DGM Savcısı Nusret Demiral ile yardımcısı Tevfik Hancılar'ın hazırladıkları iddianamelerdeki suçlamalar, samkların emniyet, savcılık ve hâkimtik önündeki ifadeleri ve tanık beyanları gibi, dosyada yer alan her unsur tek tek değerlendirilerek suçlamalardaki çelişkiler özetle söyle sıralandı: "Satı'nın öldurulmesiyle ilgili iddia. işkence mahsulü olduklan ileri sürülerek reddedilen ve başkaca hiçbir delil ile teyit olunmayan, görgu tanıklannın anlatımlanca da ters duşen ikrarlara dayanmaktadır. Yine iddianın dayanağım oluşluran ikrarlar arasında bagdaştınlınası mümkün olmayan önemli farklılıklar mevcuttur. Ancak savcılıkça, bu ikrariann farklıhklanna ve çeiişkilerine bakılmaksızın, münferiden ele alınmalan suretiyle iddialara dayanak yapılmış, giderek bu kez iddianamelerde ve mütalaalarda yine bagdaştınlmalan mümkün olamayan degişik görüşler ortaya konmuştur." Gerekçeli kararda Satı'nın öldürülmesiyle ilgili varsayımlar dışında delil bulunmadığı ve sanık Amerin yönünden gösterilen "kişisel nedenlerin" ycterli olmayacagı vurgulanarak, "Herhalde, bir devletin yabbncı bir iilkedeki diplomatına Bütçe açığı 2.2 trilyon (Bastarafı 1. Sayfada) malar ise yüzde 52.8'lik bir çoğalmayla ^2 trilyon 697 milyar liraya ulaştı. Boylece, bütçe açığı 2 trilyon 157 milyar liralık açık vererek 1986 yıhna göre yüzde 86.3 oranında artu. 1986 yıhnda konsolide bütçe gelirleri 7 trilyon 153 milyar lira, harcamaları 8 trilyon 311 milyar lira olarak gerçekleşmişti. Bu arada, 1987 yılı konsolide bütçe gelirlerinin yüzde 86.1'ini temsil eden 9 trilyon 79 milyar liralık bölümünun vergi gelirlerinden oluştuğu öğrenildi. Vergi dışı normal gelirlerin ise 867 milyar, özel gelir ve fonların 594 milyar lira olarak gerçekleştiği belirlendi. Olmayan eylem Gerekçeli kararda sanıklara yöneltilen, "Satı'nın öldünilmesini bilen Ürdünlü ögrenci Rafet Şaban'ın konuşmaması için bombalı bir otomobille öldürülmek istenmesi" suçlaması "Böyle bir olay olmamıştır" denilerek çürütüldü. İddianamede sanıklann yakalanmadan önce güvenlik kuvvetleri tarafından uzun bir süre izlendiğinin yazıldığının hatırlatıldığı kararda, şu görüşlere yer verildi: "Soyleoildiği şekilde bir lakipte bulunalmuş ve adı geçen sanık Naif AlNadi Ue Ziad Satı olayının öteki sanıklannın, bu arada Adnan Amarin ve M. Deoiş Beledi'nin ilgi kurduklan ve birlikte görüldükleri kişiler tespit ettirilmiş ise sanık NaifAI Nadi'nin gözalüna alındıgı larihten "16" gün önce giriştikleri iddia olunan "bombalı oto" eylemi sırasında suçustu yakalanmalannın gerektigi her türlu izahtan varesledir. Sahibinden geçici bir süre abnan tescilli. diger deyisie plakalı otonun bu şekildeki bir eylemde kullandması derfaal yakalanma ile sonuçlanır. Suriyeli ögrenci Zubdi ElDaine ait bulunan ve "bombalı o t o " eyleminde kullanıldıgı iddia olunan Pejo 504 üpi oto, mavibeyaz 06 B 5614 plakalıdır. Kayıtlı bulundugu trafık şube müdürlöğündeki tescil formunda molor ve şase numaralan da dahil olmak üzere. aracın tanıtımı ile ilgili gerekli her türlu bilgi ve kayıtlar mevcuttur. Suçiar gizleıunek, delil ve emareleri ortadan kaklınlmak ve cezadan kortulmak isteniyorsa, eylemde kullanüacak araca, oto tamirhanesinde tahrip kalıbı baglanmaz, plakalar sahteleri ile degiştirilmez. Son derece bilinçli yetiştirilmiş eylemci olduklan iddia olunan sanıklardan, böyle bir davramş sergilemeleri beklenemez. Başansızlıkla sonuçlandıgı iddia olunan bombalı oto eylemini takiben. sanıklann ea kısa süre içinde Rafet Şaban konusunu hallelmeleri ya da en azıudan fırsal varken, ülkeyi terk etmeleri gerekirken, oturup yakalanmalannı beklemeleri de olacak is değildir." Gerekçeli kararda, sanıklann emniyette işkence altında ifade verdiklerini yargılama süresince dile getirdikleri de hatırlatılarak şöyle denildi: "Sanıklar iddiaya dayanarak yapılan ikrarlann işkence mahsulü olduğu, aynen tekrarlanmadıklan takdirde, emniyete geri götürülecekleri yolundaki tehditler karşısında DGM Cumhuriyet Savcılıgı ve tutuklama hâkimliginde dahi aynı şekilde ifade vermek zorunda kalındıgı ısrarlar savunulmaktadır. Bu yönde Ankara Adli Tıp Şube Müdürlügii'nün raporlan da mevcultur. Söz konusu savunma açısından ikrarlann alındıgj ortam Ue video çekimierinin yapıldıgı ortamda herhangi bir degişiklik yoktur. Eger bir baskı söz konusu ise, video çekimi arasında da sanıklann istenildigi şekilde gönınlü sergUemelerinin temin edilmesi her zaman müınkündor. Cezalandınlma endişesi daima mevcul bnlunduguna göre, çok samimi ve inandıncı bir biçimde ortaya konulduklan ileri süriilen ikrarlann, yargılama safhasında da tekrarianmaması için hiçbir sebep mevcul değildir. Kaldı ki. bu dava da çok samimi ve duygulu bir biçimde ortaya konuldugu ifade olunan ikrartann bile gerçekle Ugisinin bulunmadığı bir vakadır. Bu nedenlerle, olayımızda öngörülen en ağır cezalara muhatap olan sanıklann sadece video kasetlerindeki görüntülerine bakılarak mahkuraiyet hukmu verilmesinin mümkün bulunmadığı cihetle, emniyette yapılan video çekimlerinin seyredilmelerine gerek göriUmemiştir." Bütçe açığı (milyar TL) 1964 1965 1986 1987 Mlr Haıcans 3738 2.631 4.476 5 263 7.7153 8311 12.697 10540 «** 907 787 1158 2.157 (Bastarafı 1. Sayfada) dedi. Vuralhan daha sonra Münih'te düzenledigi basın toplantısında da Alman savunma sanayi kuruluşlanyla ortak projelerin geliştirilmesi konusunda yaklaşımlar bulunduğunu belirtti. ABD Savunma Bakanı Carlucci seminerde şunlan söyledi: " N A T O ' B D Ü Uktik hava ve yer savunma füzderi, nükleer silahlann •odenıizasyonu, konvansiyonel ve •tkieer kapasiteti açaklar ve atom bombatan INT Antiasoıası'ndaa batunsa dnşünnlmenMİJdlı. INF, NAT O ' n u bu programfcnnı engeHeyid hiçbir kofol getirmemelrtedir. Bo nedetde NATO NöJdeer Plaırf«ma Grnbn'nun Dmniınarka'da yapdacak Ukbahar toplanbsı büyük ooem Uşınaktadır. 40 yüdır banşı korndugn•ıız Avrupa'da ortak stratejimize ba(b olmrak ve gerektiği sürece üstleDditJmiz görevimizi sttrdürmeye kararlıyız." Milli Savunma Bakanı Vuralhan da Türkiye'nin konvansiyone! guctlnün bölgedeki dengeyi sağlayabilecek dttzeye gelmesi için gerekli teknolojiye ve buna bağlı mali desteğe ihtiyaç duyulduğuna işaret ederek, "Ancak ba şekilde NATO içindeki esnek mukabek görevini yerine gettrmemlz ve banşı n kornnmasına katkımız gerçekleşecektir" dedi. Savunmadaki yeni görev ve bunun getirdiği yuklerin NATO ülkeleri arasında eşit dagıtılmaa önerisinde bulunan Vuralhan şunian ekledi: "F.Almanya ile Fransa arasmdaU son göriişmelerde karariaşbnlan askeri alandaki yakın işbirUgi, Türkiye Ue Ynnanistaa arasındaki ilişkileri haoriatu. Davos'U iki ülke aranada başiabian diyalog yalnızca Ttrldre ve Yananisun için degil, aynı zamaada Baü ittifakı için de olumla bir geüşmedir." Vuralhan daha sonra düzenlediği basın toplantısında Batı Alman Kraus Maffei, Rheinmetall ve MBB gibi şirketlerle Türkiye arasmda ortak savunma sanayi projeleri geliştirilmesi konusunu Alman Savunma Bakarn Manfred Wörner'le görüşmesinde ele aldıklannı belirtti. Vuralhan, transfer edilen teknolojinin hızlı bir üretim safhasına girmesi koşulunu getirdiklerini, bu konuda Alman tarafından da anlayış gördüklerini sözlerine ekledi. Vuralhan &öz konusu projeler arasında, "Alçak irtifa bava savunma sistemi, radar, elektronik araf ve gereç ile bettkopter" bulunduğunu belirtti. Vuralhan bir soru uzerine lspanya'daki F16 uçaklannın Türkiye'ye transferinin söz konusu olmadığını, ABD Savunma Bakanı'yla görüşmelerinde de bu konuya deginilmediğini îfade etti. Seminer, dün 186 delegenin katıldıgı bir ögle yemegiyle sona erdi. Destek (Bastarafı 1. Sayfada) gücü olması gerektiğini belirterek hazırlanan yasa gücü üe çevre teşkilatının denetim ve yaptınm gücünün arttmlacağını söyledi. Atasoy, kurşunsuz benzin üretimi için çalışmalar yapıldığını da kaydetti. Kurşunsuz benzin Enstitülerin sükun veren havasını koklar. Her şey doğal gelir Hiç bir şey benzetme (taklit) değildir. Karşılayan öğretmenlerin hiçbirinin göğsünde özenle katlanmış süs mendili yoktur. Hiçbiri 'iki büklüm' temenna etmez. Her şey rahat ve sadedir. Yüz kadar köy çocuğu dört köşe masaların başına toplanmış... Duvarlarda kendi yaptıkları resimler asılıdır... Boynunda akordiyonu asılı müzik öğretmeni ders verir. Mavi gözlü genç müziK öğretmeninin dilınde Ege kıyılarımn şivesı vardır. Yurdun türlü yörelerinden gelmiş köy çocuklarının gözlerinde sıkılmadan iz yoktur. Konuklara icten bakarlar. Öğretmenin sorduklarına her isteyen sıra ile yanıt verir. Arkadaşlannın yanıtlarını beğenmiyorsa, yanlışlannı özgürce eleştirir. Öğle olur. Çok sade bir sofrada nöbetçi öğrenci konukları ağırlar. Yemekten sonra öğrenciler şarkılar söyler. Bu şarkılar arasında Sarrta Lucia değil, Ankara yöresinin ünlü 'Çakır Beyaz Ayşe'si vardır. Oyunlar ise Fatiş'le Memiş'in iş giysileri ile oynadıklarıdır. Sonra öğrenciler kendi yazdıkları şiirleri okurlar. Bu şiirlerde alışılagelen romantik duygular yoktur. Gördükleri, yaşadıkları ortam ne denli gerçekse onu anlatırlar. Uygulanan program boyunca hiç kimse somurtmaz. Ne denli ciddi durulacaksa o var, ne denli gülünecekse o var... Ne çatık kaş, ne kahkaha... Siyasette, bilimde, her türlü gezide neler görmüş olan Adnan Adıvar şöyle der: "Bu gösteriler seyrederken düşündüm; bu güzel kurumlann başardığı işlerden ülkenin bir milyonu aşkın nüfusu, yani İstanbul halkı haberli değildir. Sonra hayalimde bu gençlere, Taksim Belediye Gazinosu'nda Beyoğlu'nun, Şişli'nin smokinli, dekolteli, yazkış kürklü, inciliboncuklu zengin kalabalığı karşısında bol pantolonlu iş giysileri ile aynı programı gösterdim. Hayal bu ya, tam o sırada, kapı aralığından Batılı bir düşünürü bu gösteriyigörmeye çağırdım. Batılı düşünürün bana' Burası ne tuhaf, operet aktörleri ve aktrisleri seyirci olmuş, gerçek hayat kişileri de oyun oynuyorlar !.. 'der gibi geidi." Gezmeler, görmeler sona ererken üstat öğretmen evlerinden birini görmek ister. Konukları, bir öğretmenin eşi, çaya çağırır. Toprakla yoğrulmuş nasırlı elleriyle öğretmen eşi üstadın elini sıkar. Evin kapısı önündeki sundurmanın altında çay içerter. Içtikleri demli, k.vamı yerinde bir çaydır. Üstat kadm ve ev için şöyle der: "Temiz, kuçücük evini gezdirirken şatosunu gezdtren bir kontes gibiydi Öylesine içtenlikle ve onurla gezdirdi." Adnan Adrvar gördükleri karşısında hayranlığını şöyle belirtir: "Ey, memleketin çocuklarını. ekmeğini toprağından, ya da kendi el emeğinden çıkardıktan sonra köy ağasına kasabanın tefo • cisine baş eğmez, ulusun koyduğu yasalara uyduktan sonra jan'. darmadan, devlete borcunu ödedikten sonra tahsildardan kork' maz gençler sağ olunL." Böyle düşünen devlet adamlarına karşın biz bu okullan kapattık... kete geçirilmesine olanak sağlayacak bir düzenleme yapacaklanm söyledi. Atasoy, Avrupa Ulaştırma Bakanlan Konferansı'nın çevreyi korumak için kurşunsuz benzin kullanılmasına Uişkin kararları bulunduğunu hatırlatarak "Bunun Türkije'de de uygnlanması için çalışacagu. Knrşunsuz benzin üretimi yollarını anyonız" dedi. Atasoy, araçlara filtre takma zorunluluğunu getireceklerini ifade ederek, bu konuda sıkı önlemler alınacağını söyledi. Atasoy, Çevre Teşküat Yasası ile birlikte kurşunsuz benzin ve filtre sistemleri üzerinde somut adımlar atacaklanm da sözlerine ekledi. Devlet Bakanı Veysel Atasoy, Paris'te yapılacak Ekonomik tşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Çevre Bakanları toplantısına katılmak üzere, dün Fransa'ya gitti. Devlet Bakanı Atasoy, hareketinden önce Atatürk Havalimanf nda yaptığı açıklamada, toplantıda, tehlikeli maddelerden doğan kazalann önlenmesi, sınır aşın ve gelişmekte olan ülkelerdeki tehlike yaratabilecek tesislerde alınabilecek önlemler konulannın görüşüleceğini söyledi. Devlet Bakanı Atasoy, 11 şubat perşembe günü Türkiye'ye dönecek. 5 Şubat 1988'den itibaren • Atasoy, çevre sorunlanmn evrensel bir boyut kazandığım belirterek çevre kirliliğine karşı tedbirler alınması için çalışmalar yapıldığını bildirdi. Çevrenin korunması ile ilgili kuruluşlann görev ve yetkilerinin araştınldığım anlatan Atasoy, çevre konusunda bir dağınıkhk olduğunu, denetim yetkisinin çeşitli kuruluşlar arasında dağıldığını kaydetti. Atasoy, çeşitli kuruluşlara çevre ile ilgili görevleri olmasına rağmen yaptınm gücü olmadıgı için çevre denetiminin gerektiği gibi işlemediğine dikkat çekti. Atasoy, çevre teşkilatının yaptırım gücü olması gerektiğini belirterek "Halta bu iş için zabıta teşkilatı olmalı. Çevreyi konımada denetleroe esasür" dedi. Atasoy, çevre denetimi için belediye, orman koruma teşkilatı ile bazı kuruluşlara "denetleme görevi" verilebileceğini belirterek, vatandaşın da yetkili kuruluşlann da hare sağlam adım sağlaıtı faiz 1 yıl vadeli 6 ay vadeli 3 ay vadeli 1 ay vadeli Vadesiz 6 ay vadeli (3'er 1 yıl vadeli (3'er Tasarruf mevduatına Türkiye dengeleri (Bastarafı 1. Sayfada) yalruz Ankara'yı, bu arada Mısır büyükelçiliği yetkililerini değil, kendi uçağındakileri dahi bir sürpriz olarak yakaladığını gösteriyordu. Mısırlüara özgü bir "sovlnmk" görünümünü taşıyan muhabir ekledi: "Ancak düşiinülürse Türkiye'nin başta gezi planına dahil edilmemesi belki bir bataydı. Çünkü Türkiye ülkemizde gerçekten bölgenin Müslüman, ancak laik olan istikrarlı ülkelerinden biri olarak göriilüyor. Ortadogu sahnesinde bugune kadar fazla rol aimamış oimaayla birlikte dengeleri degişbrecek bir ülke konuraunda." Onadoğu'nun karmasık siyasi sahnesinin baş oyunculanndan Mübarek'in Ankara'daki temaslannda öncelikli olarak Ortadoğu sorununa değinmesi, Mısır'ın Türkiye'nin bölgeyi ilgilendiren kararlardaki görüşlerine değer verdiğini gösteriyordu. Bu arada Cumhurbaşkanı Evren'in Mübarek'in vanşından önce "Mübarek planı ve Ortadoğu sorunu hakkında" Dışişleri uzmanlarımn bir brifingine gereksinim duyması Türkiye'nin konudan uzaklığının bir ifadesiydi. Mısır Devlet Başkanı'nın ziyaretinin bir diğer önemli yanı da işgal altındaki Arap topraklanndaki olaylara karşı tavnnı belirlemiş olmasına rağmen bölgedeki siyasi gelişmeleri pek fazla izleme fırsatını bulamayan Türk kamuoyunun bu ziyaret sayesinde en azından ana hatlanyla Mübarek planı hakkında bilgi sahibi olmasıydı. Özal'ın Kahire'ye gitmesine günler kalmışken Mübarek'in Ankara'ya gitme karan Dışişleri çevrelerinde değişik yorumlara neden oluyordu. Kimileri bunu "Nasıl olsa yol ustunde olan Türkiye'ye karşı yapümış bir siyasi jest" olarak degerİendirirlerken diğerleri "Bu bölgede Türkiye'ye atfedilen önemin bir isareti" dıyorlardı. Neticede, Batı Şeria ve Gazze'deki olaylara karşı tavnnı belli eden Ankara, geçen hafta içinde bir yandan FUistin Kurtulus örgütü (FKÖ) lideri Yaser Arafat'ın özel temsilcisi FKÖ Icra Komitesi üyesi Abdülrahim Ahmet'in, diğer yandan Mübarek'in ziyaretleriyle Ortadoğu'da belli bir siyasi şahsiyete sahip olduğunu görüyordu. Cumhurbaşkanı Evren Ue Mübarek'in başkanlığında yapılan görüşmelerde ise taraflar arasında Ortadoğu banşı için gerekli adımlar konusunda görüş aynlığı bulunmadığı ortaya çıkıyordu. Mübarek planının üç ana unsuru, yani işgal altındaki topraklarda olaylara altı ay süreyle moratoryum ilan edilmesi, bu topraklardaki Yahudi yerleşim yerlerinin kurulmasına son verilmesi ve çözüm yollannın bir uluslararası banş konferansında aranması zaten Türkiye1nin geçmişte yaptığı açıklamalardan da görüleceği gibi Ankara tarafından destekleniyordu. Uluslararası konferans denince hep Kıbrıs konusunu akla getiren Ankara yine de ilgili tüm taraflann nzası olması şartını da vurguluyordu. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü lnal Batu'nun cumartesi günü Türk ve Mısır heyetleri arasında yapılan görüşmeler hakkında bilgi verirken "Mübarek pbuıı" ifadesini kullanmayıp sadece uluslararası banş konferansına atıfta bulunması da Ankara1 nın herhangi bir tarafı tutuyor görünümünü vermemek isteğinden kaynaklandıgı gözlemcUerce belirtiliyor. % 65 % 52 % 45 % 40 % 36 ayl.k faiz ödemeli) % 4 8 * aylık faiz ödemeli) /O D JL TÖBANK ^sağlam alternatif n
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle