18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ŞUBAT 1988 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/S BEHİÇ AK MÜZtK FtLtZ AIİ tstanbuVda 8 Türk piyanist art arda konserler verdi KİM KİME DUM DUMA Sana çok KLR$İK ĞozlUik ctmlı de§ıi onml l kf l l d l ctslmda bu laft yabana atma Türk piyanistleri çoğalıyor OD. 53 "TOüdstcin" Sonatı ile Mendtteohn'un Re minör "Vtriaüons Seıieuse"ü, ikinci yanda İUvel'in Sonatine'i ile Miroirs albumünden "Otseau\ Tristrs". son olarak da Lisztin "Mephisto" Valsi yer alıyordu. Hülya Balçık, bir konser piyanisti için pek de elverişli olmayan yaşam ve calışma koşullanna rağmen nasıl bu kadar sağlam, güvenli ve titiz bir çalışma sürdürüyor, şaşmamak elde değil. Parlak ve güçlü tekniğinin yanı sıra programında yer alan değişik müzik stillerinin hepsine doğru ve içten yaklaşımı ile dikkati cekiyordu sanatçı. Piyanist Hüseyin Sermet'e, hocam Ferhunde Erkin hayrandır. Çok zor beğenen hocamla aynı fikirde olmadığımı hiç cesaret edip söyleyememiştim kendisine. Hüseyin Sennet'in yaman bir tekniği olduğu konusunda hiç kuşkum yoktu, ama bir "şey" eksikti sanki. O önemli şeyin ne olduğunu, ancak o şeyin artık eksik olmadığını duyduğum bu son konserde anlavabUdim. Sıcaklık ve derinlikti o jey. Sermet'in billur gibi berrak, inci taneieri kadar pürüzsüz bir tuşesi var ki, bu tuşe son derece ona özgü. Fbrte (kuvvetli) ile piano (hafif) nüanslan arasındaki alabildiğine geniş tutulabilecek mesafeyi çok ustaca kullanan piyanistin, özdlikle pianissirno (çok hafİO renkleri olağanüstü. Sermet'in, Beethoven yorumunda ulaştığı kendine özgulük, derinlik ve sıcaklık olmasa da Jıklık beni gerçekten çok mutlu kıldı. Çunkü gördüm ki, geçen zaman ve yaşadıklan ona olumlu duyarlıklar kazandırmıs. Sermet'in artık salt "virtuoz piyanist" kimliğine bir de "ırtisl pijunist" nıtelikleri katuğıru görüyoruz. Genç piyanistlerimizin özgeçmişlerini okurken sık sık karşılaştığımız Rana Erksan adı üzerinde durmamız gerek diyorum. Bence, Türk çocuklanna piyano sevgisi aşıladığı, başan kazanan pek çok piyanistin ilk öğretmeni olduğu için Erksan bir ustün başan ödülü hak ediyor artık. Son haftalarda üst üste çok sayıda Türk piyanistı dinledik lstanbulda. Piyanistlerin sayısının artması ne kadar scvindirici. Aralık ve ocak aylannda DBek Vbnat, Haluk Tarcan, EMa GomezaaoTana}, tdü Biret, Ay»e Cdanu, Mi»e Doftantan, Zey•ep YMUatiirk ve Hilya BaJçık, filannoni konserleri kapsamında birer resital verdiler. Hüseyio Sermet ise, 2930 ocak tarihlennde Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde Beethoven'ın Mi Bemol Majör, op. 73, 5 numaraiı "tmparator" başkklı piyano konçenosunu yorumladı. 26 Ocak 1988 salı akşamı resitatini dinlediğimiz Hülya Balçık, piyauoya Raaa ErksanTa başlamış. Genç piyanistlerimizin özgeçmişlerini okurken sık sık karşılaştığımız Rana Erksan adı üzerinde durmamız gerek diyorum. Bence, Türk çocuklanna piyano sevgisi aşıladığı ve ileriki yıllarda başan kazanan pek çok küçük piyanistin ilk öğretmeni olduğu için Sayın Rana Erksan, bir üstün basan ödülü hak ediyor artık. Hülya Balçık, belki de Rîna Hanım sayesinde piyano tiryakisi olduktan sonra Ankara Devlet Konservatuvan'na girmiş. Orada sekız yıl Metin ögat'le, bir yıl da Mitfcat Fen , /Yi BİR£NT£UŞMTV£L 0LM/IK. PR/İR ÖH£MLi 9unvmuz<k, PIKNIK PtYALE MADRA KOCAMAN BIC> BULLJTUN OTURU GC2LERI /VUVIDÎR HAFU H M M H B M E istanbul Devlet Senfonı Ortestrası'nt geçen hafta Fransız şef Jacques Moscato (solda) yönetti Solist ıse piyanist Huseyın Sermet'ti (sajda). Sermet, Beethoven'ın 5. Piyano Koncertosu "imparator"u yorumladı. meBİe calışarak okulun Yüksek Piyano Bölümü'nden mezun olmuş. Daha sonra bir yıllık Macar bursuyla Budapeşte'ye giderek Bartok Konservatuvarı'nda Antal Istvan ile çahşmalannı sürdürmüş. Ardmdan Almanya'ya giden Balçık, Detmold Müzik Akademisi'nde Kertschmar Fbcber'in sınıfından diploma almış. Almanya ve tsviçre'de konserler vermiş. Halen MSÜ Devlet Konservatuvan'nda ögretim görevlisi olan Hülya Balçık'ın resital programı dengeli, dengeli olduğu kadar da zorlu bir programdı. Ük yanda Beethoven'ın Do Majör, HIZLI GAZETECİ ^V NECDET ŞEN UAV AUAU '• ' OTuf?PU< IŞTB • ğan ve laşlıçanrın Polonya başarısı Çellist Ali Dogan, 9 Ekim 1987'de Polonya'nın Opole kentinde orkestra şefî Emin Guven Yafhean'ın yönettiğı Opole Filarnıonı Orkestrası eşlığınde Nevit Kodattı'nın 1983 yılında kendisı için besteledıği Çello Konçertosu'nu çalmıştı. Polonyalı müzik eleştirmeni Boleslaw Banas, konserle ilgili yazısında şöyle diyor: "Türk müziğiyle ilgili bilgimiz o kadar az ki, konser programını okur dkumaz meraklandım. Çağdaş Türk bestecilerinden sadece Ahmet Adnan Saygao'un Piyano Konçertosu'nu Varşova Sonbahar Festivali'nde Gürer Aykal'ın yönettiği Cumhurbaşkanlıf ı Senfoni Orkestrası eşliğinde piyanist Gölsin Onay'dan dinlerruş ve bu mükemmel eserin içindeki Türk müziği öğeleriyle yakından ilgilenmiştım. Nevit Kodallı'mn Çello Konçertosu'nda Türk ya da Doğu karakteristiği pek belirgin değil. Başka bir deyişle belli belirsiz inHisBu' yani süslemeler dışında Turk müziği karakteri eserin bütünü içinde eritilmiş. Renkli ve özgun bir eser. Solist Ali Doğan, orkestranın yoğunseskümelerinin üzerine çıkabilen tonu ve muzikal ustalığı ile dikkatimizi çekti. E.G. Yaşlıcam. Verdi'nin 'Talihin Kodreti' operası uvertürü ve Beftho*e»'ın Re majör 2. Senfonisi'ni, partisycnun bütün aynntılanna inerek, her ikı fsenn de ruhunu ve duygusal inceliklerini açığa çıkararak ezberden yönettı. Dinkyicinin coşkulu alkışlan konserin ve Türk sanatçılannm başansırun kanıtıydı." ÇİZGlLtK KÂMtL MASARACI AĞAÇ YAŞKEN EĞİXtR KEMAL GÖKHAJS I I I V J I I I & p v p y u i d l t f v l l J W l y^ ^ Eskjşenir'de konserler verecek Maya Gılder (klavyefi çakjılar).HamittonLee(davulvevurmalılar),SallyStill(bas),TimWhelan(pryano)veJımlr*inden(voka!)oluşan "Fumiture", "BriHiant Mind" adlı parçasıyla 1986'da ingılLz listelerinde ilk 20 ye gırmiştı Toplu!uk 21 martta İstanbul da Aırport Dtsco'da, 22 martta İstanbul Unıversıtesi'nde, 24 martta Eskişehır Ûnıversıtesınde, 26 martta Ankara da Hacettepe Universitesi'nde çalacak. İ n f l İ I İ 7 IMIItflMlklF flPİİlMıT ' Q n iliz P°P topluluflu "Fumiture" mart sonunda İstanbul, An Japon radyo ve TVsinde gelenekselmüzikyüzde 3 oranında Habersiz çağ nu atladılar? Türk Sanat Müziği (eski deyişle alaturka), Türk Halk Müziği, Arabesk Müzik, özgün Müzik, PiyanistŞantör Müziği, Pölitik Arabesk, TRT denetiminden geçen Müzik, geçmeyen Müzik, çok seslendirilmiş adıyla arulan çok çalgılandırılmış Türk Müziği, Gazino Müzigi, Pop, Rock, Caz Müzikleri, hepsinın kanşımı Müzik, Çağdaş Turk Müziği, Türkçe sözlü Hafif Batı Müziği, vb. Türkiye kadar boJ çeşitli, baharatb, baharatsız ve zengin müzik hazinesine sahip başka Ulke var mıdır acaba? Batı tekniğiyle bestelenmiş Türk Müziği dışmda kalan ve "Türk Mnzigi" başL'ğı altında anılan müzik türleriyle uğraşanlar, kendilerinin uzun yülardır horlandığım, devletin olanaklarından yararlandınlmadıklannj, insanımızın kendi müziğinden uzaklaştınldığını iddia etmekteler oysa. Gerçi ben, Radyo3 de datıl olmak üzere TV'de, dolmuşta, takside, tatil beldelerimizde, restoranlarda başka tür muzik duymuyorum, ama herhalde onların da bir bildiği var! öte yandan, "Türk MirağT eğitimini ulke çapmda örgutleyip yaygınlaştırmak amacıyla sempozvumlar bile düzenleniyor. Orta dereceli okullardaki "Türk Müziği Eğitimi" programı sessiz sedasız uygulamaya konuyor. TRT, Türk Müziği Çocuk Kcrosu kunıyor. Ne var ki bütün bu humrnalı faaüyetlerin bir önemli eksiği var. O da, Turk Müziği'nin belirli bir eğitim programı ve kuramının benüz haarlanmamış olması. Ama bunda telaşlanacak bir şey yok. Nasıl olsa kısa zamanda kuram ürettlir ve biz de "alayb" olmaktan kurtulur, "okullu" oluruz. Zaten TRT Türk Müziği Çocuk Korosu'nun söyeyeceği çocuk şarkılannı Yddırun fMnes besteleyecekmiş. Umanm, kı» zamanda Dünya Çocuk Müziği dağanna değerli katkılan olur. 2128 Aralık 1987 tanhien arasında Japonya'da incelemelerde bulunan Radyo ve Televizyon Yüksek Kurulu üyelerinden Prof. Makerrem Berki in Japonya'daki müzik geleneği ve pmdiki durumu hakkında hazırladığı rapordan bir bölümü yukandaki konuyla yakın ilgisi dolayısıyla ve kendisinin izniyle buraya aynen aJıyorum: "tlk defa 1868 yılında klasik Batı müziğiyle karşdaşan Japonlar, geleneksel Japon müzığinin çok farkJı olması nedeniyle önceleri takdir etmekte guçlük çekmişlerdir. 1926 yılında 'New Symphony Orchestra' adıyla kurulan ve daha sonra 1951'dt 'NhK (Japon Yayın Kuruluşu) Symphony Orchestra' adıru alan orkestra, ünlu yöneticiler sayesinde kısa zamanda uluslararası bir düzeye ulaşmıştır Halen Wolfgang Savalliscb, Horsl Stein ve Herbert Blomstedt gıbi ünlü şeflerin yönettiğı orkestra 110 üyeden oluşmakta ve yılda yaklaşık 150 konser vermektedir. Bu konserlerden 60 adedi abone usulü ile verilmekte ve halen 11 bin kişi bu konserlere abone olarak gitmektedir. Konserlerin hemen hepsi FM Radyo ve TV kanallarından yayımlanmaktadır. Orkestra yaz aylarında Japonya turlanna gkmaktadır. Şimdıye kadar 13 adet yabancı ülkeyi ziyaret ederek konserler veren orkestra, Birleşmiş Milletler'in 40. kuruluş yıldönümü olan 198S yılında, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Salonu'nda özel bir konser vermiştir. NHK, kendi orkestrasına ılave olarak çeşitli zamanlarda Viyana ve Berfin Filarmoni Orkestralan gibi tamnmış orkestralan ve ünlü solisüerin programlannı da sık sık yayımlamaktadır. Aynca, Salzburg Festivali, Berlin Festival Haftalan gibi Avrupa festivallerini Japonlara tanıtmakta ileri derecede başan sağlamış bulunmaktadır. NHK, klasik müzığe ilave olarak FM Radyo ve Genel TV'de caz, rock, pop ve folk şarkılanna da yer vermektedir. Geleneksel Japon müziği, NHK'nin FM ve TV yayınlarının sadece *yüde 3'ünü' oluşturmaktadırT' NHK'nin Genel TV yayınlannda haber programları yüzde 39.4, eğitim programlan yüzde 13.6, kültur programlan yuzde 25.9, eğlence programlan yüzde 21.1 oranında dağılıyor bu rapora göre. Japonya'da durum böyle. Tabii ki biz neyi, nasıl yapacağımızı Japonlardan öğrenecek değiliz, ama ne yalan söyleyeyim berum biraz aklım kanştı bu durum karsısında. Acaba Japonlar geleneklerine neden bizim gibi ateşle sahip çıkmıyorlar? Yoksa onlar bizden daha önce çağ atlayıverdiler de bizim haberimiz mi olmadı? 'Birlikte Müzik \apakm' TARİHTE BUGÜN m MTAZ ARIK 4 \ 3 Şubat AALTO'NUN /$LEV£/ MIMARIS/.. 1898'D£ BUGÜM, ÜNLÜ FtMLİ MÎMAfZ ALVAİS. AALTO POĞİAUÇnJ. IŞLEVSSl. (FOMfCSİyONCU') MIAA4RIHIA] EN YİU SANATXZILj4RtMOfH Bıgi Sf TANfNMfŞLfĞA UlAÇM/Çng.. İLE#J£YEN Y/LLAfSLA S//S.UfCTE, O/S6AM/K B'ÇİM MALZEMEYE ypfJEL£N MİAAAR, ARAZİ HBİtür Servisi Amerikalı ve Sovyet sanatçılar, mart ayında ABD'nin Boston kentinde düzenlenecek "Birlikte Müzk Yapahm" adlı festivalde bir araya gelecekler. Uç hafta sürecek festivalin açılış gecesindeki konseri, ülkemizde de konserler vermiş olan Sovyet şef Cansug Kahidze yönetecek, konsere solist olarak kemancı Maksim Vengerov katılacak. SovyetAmerikan kültür değişiminde kilit rol oynayan kişilerden Boston Operası Sanat Yönetmeni Sarah Caldwell, şenliğe Sovyetler Birliği'nden 285'ten fazla dansçı, müzisyen, besteci ve ozanın katılacağını, Amerikalı sanatçılann sayısının bir o kadar tutacağmı açıkladı. 1989 ekiminde de 200 Amerikalı sanatçı Moskova ve Leningrad'da düzenlenecek şenliklere katılacak. Boston'daki şenliğin en ilginç gösterilerinden bırıni, Sovyet besteci Rodyoo Şçedria'in Gogol'un aynı adlı romanından uyarladığı "Olü Canlar" Operası oluşturacak "ÖHı Canlar"da Bolşoy ve Kirov Operalan'ndan sanatçılar sahneyi Boston Operası'ndan Amerikalı sanatçılarla paylaşacaklar. 11 ınarttaki açılış konserinde, Kahidze'nin yöneteceği festival orkestrası da Sovyet ve Amerikalı muzisyenlerden oluşacak. Vengerov'un, Sovyet besteci Andrey Pelrov'un keman konçenosunu yorumlayacağı gecede aynca Japon şef Seiji Ozawa da Boston Senfoni Orkestrası'm yönetecek. Açılış gccesi Şostakoviç, Şçedrin ve Gr>» Kauçeö'nin yapıllan da seslendirilecek. Festivalin bale bölümünde, Bolşoy Balesi'nin basbalerini Maya Plisetskaya, Tolstoy'un romanından yold çıkarak müziğıni Şçedrin'in yaptığ. "Anna Karaıina"yı sunacak. V£ YE UYUM SIGLAMAYt DA ÇCK OHEMSESEMİŞ77. AALTO, ÖZELL.ttOLE J?. DÜMY/I SAY/KtLAM tCEAjrLERl YEfJıDBM YAPMtŞTt. 1949'da Tek.no/ojri gârufüt/or. •Sağda, loiHrdi 50 YIL ÖNCE Cumhuriyel 3 Şubat 1938 tezahüratı arasmda Merinos fabrikasını şereflendirmişlerdir. Meydanlan dolduran halk, "Var ol, yaşa Atatürk" diye bağınyor, bu ses uğultu halinde Bursa ufuklarına dağılıyordu. Burada Vali Şefik Soyer, Atatürk'ü karşıladı. Atatürk fabrikanm büyük kapısından otomobillerinden inerek doğruca fabrikanın dinlenme salonuna gittiler. Burada bir müddet istirahat buyurdular. Bu sırada Başvekil ve diğer Vekiller balkona çıkarak Bursa Belediye reisi Neşet Kiperin Bursalılann hissiyatına tercüman olan güzel bir nutkunu dinledikten sonra Başvekil Celâl Bayar, gitikçe yükselen bir sesle çok heyecanlı bir nutuk irad etti. Sürekli atkışlarla, "Var ol" seslerile sık sık kesilen bu nutku müteakib Ulu önder, ve Vekillerimizle diğer zevat otomobillerle fabrikanm yun yıkama dairesine gittiler. Atatürk Merinos fabrikasını açtı BURSA 2 (Telefonla) Merinos fabrikasının açılma töreni bugün on binlerce kişinin iştirakile yapılmtştır. Halk erkenden yollara dökülmüş, fabrikaya doğru adeta bir sel halinde akmağa devam ediyordu. Fabrika civarı öğteden sonra insan kalabahğile geçilmez bir hale gelmişti. Vilayet erkânı, komutanlar. Parti, Belediye, Halkevi, S. ner Bank erkânı, Ticaret oda. , bankalar müdürleri, şehrimizdeki bütün fabrikatoriarla tuccarlar, askerî kıt'alar, mektebliler ve muazzam halk kalabahğı hazır bulunuyordu. Saat tam 16'da Ulu önder, refakatlerinde Başvekil, Dahiliye, Nafıa ve iktısad Vekillerile diğer zevat olduğu halde haîkm candan İLANEN TEBLİGAT BALIKESİR 1. İCRA MEMURLUGUNDAN Dosya No: 1987/5248 Alacakh: Mustafa Yolasığmaz, Av. Aysel Cüce, Balıkesir Borçlu: Vedat Apaydın, Bandırma Cad. Köşk Ap. No: 9 Blk. Borç: 250.000 TL. Alacakh Mustafa Yolasığmaz Vekili Av. Aysel Cüce tarafından 20.9.987 tarihli bir adet senet toplamı 250.000 TL. alacağın icra masrafları ile b.rlikte tahsili için yapılan icra takibinde adınıza çıkanlan ödeme emri ile bila tebliğ iade edilmiş, zabıtaca yapılan tahkikattan da adresiniz meçhul kalmış olduğundan 7201 sayılı tebligat kanunun 28'ci maddesı gereğince kanuni süreye 20 gün ilavesi suretıyle ödeme emrinin ilanen tebliğine karar verilmiştir. Yukanda yazılı borç ve masrafları i$ bu ödeme emrinin tebliğ tanhinden itibaren 30 gün içinde ödemeniz, takibin dayanağı senet kambıyo senedi niteliği haiz değilse 25 gün içinde mercie şikayel etmeniz, takip dayanağı senet aıtındaki imza size ait değilse yine bu 25 gün içinde aynca ve açıkca bir dilekçe ile icra dairesine bildirmeniz, aksi takdirde icra takibindeki kambiyo senedi altındaki imzanın sizden sadır sayüacağı, imzaruzı haksız yere inkar ederseniz 100 TL.'dan 5000 TL.'ya kadar para cezası ile mahkum edileceğiniz, borçlu olmadığınız veya borcun itfa veya imhal edildiği veya alacağın zaman aşımına uğradığı hakkında itirazınız varsa bunu sebepleri ile birlikte 25 gün içinde tetkik merciine bir dilekçe ile bildirerek merciden itirazın kabulüne dair bir karar getirmediğıniz takdirde cebri icraya devam olunacağı, itiraz edilmediği veya borç Odenmediği takdirde 30 gün içinde mal beyanında bulunmamz bulunmazsanız hapisle tazyik olunacağınız, hiç mal beyanında bulunmadığımz veya hakikate aykırı beyanda bulunursanız hapisle cezalandınlacağıruz, ödeme emri tebliği yeine kaim olmak üzere ihbar ve ilan olunur. 19.1.1988 Ba«n: 11680
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle