19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ŞUBAT 1988 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 Burgaz Adada bir ressam Bir kış günü, ama Sait Faik'in anlattığı lodos ve bulutların tersine, güneşle birlikte Burgaz Ada'ya geliyoruz. Bu sıcak kış gününde köşkler "hayatsız" görünmesine karşın, adada bir canlılık yaşanıyor. Süreyya Duru'nun yönettiği, Türkân Şoray ve Rutkay Aziz'in oynadıkları "Ada"ntn çekimi Burgaz'da yapüıyor çünkü. LALE FİLOCLU "Katpazanlar KayasTnın lislünden lodos aştığı zaman, adanın poyraz tarabndaki evlerinde sessiz bir bayat baslardı... Göçltr gitmiş olurdu... Köskler kiiskiin ve hayatsız dururdu. İste, bahk zamanı, bu zamandı". Yaşamının bir bölümünü Burgaz Ada'da geçiren ve öykülerinde de ada yaşantısından kesitler sunan Sait fUk, lodoslarla gelen kı$ın, adayı ses sizliğe terk edişini böyle anlatıyordu. Yine bir kış günü, ama Sait Faik'in anlattığı lodosun ve bulutlann tersine güneşle birlikte Burgaz Ada'ya geliyoruz. Bu sıcak kış gününde köşkler "hayalsız" görünmesine karşın adada her zamankinden ayrı bir canlılık yaşanıyor. Ada sakinlerinin dilinde olan bir filmin, Söreyya Daru'nun yönettiği, Tttrkfin Şoray ve Ratkay Aziz'in rol aldığı "Ada" adlı filmin çekimleri burada yapılıyor çünkü. öğleye doğru çekimlere ara verildiğinde oyuncular ile gazeteciler adanın tek açık lokantasında bir araya geliyorlar. 27 yılhk sinema oyuncusu Türkân Şoray'ın yanında tecrübeli tiyatrocu, "genç" sinemacı Rutkay Aziz oturuyor. Ajka raasalarda oturan Süreyya Duru'nun bütün acelesine karşın masadaki konuşmalar uzayıp gidiyor. llk olarak, Peride Cehd'in aynı adlı öyküsünden beyazperdeye uyarlanan "Ada"yı filmin oyunculanndan dinlemek istiyoruz. Rutkay Aziz alıyor sozü: "Kocasından dokuz yd once ayTrinus bir kaduun, kocasuun yaRutkay Aziz'de? "İnsanlann gerçekten etkileyici bir sıcaklıgı var. Adanın yerlileriyle konuşup sorunlannı tartışmak istiyoruz. Filmde ressamın Burgazuiarla sohbeti de yer alacak". Söz "Yer Demir, Gök Bakır"dan açılmışken Rutkay Aziz'in filmle ilgili eleştirileri nasıl karşıladığmı da öğrenmek istiyoruz. Aziz, "Bazı arkadaşbnn eteştirilerini kesinlikle art niyetli buluyorum. Fakat seste çok ciddi hatalar var. Bu da deneysizligimizden kaynaklanıyor. Ama bunun dtşında Türk sinemasıııın özgün, saygın bir çaitşması olduguna inanıyonım. Sanınm /.ulfu'yle (Livaneli) yine çauşmaya başlayacagız" diyor. "Ada"mn yalmz kadını Türkân Şoray iki yıl sinemasız yaşadıktan sonra peş peşe dört film çevirdi. Sanatçı besinci filmin çekimleri sırasında bu temponun oldukça yorucu olduğunu söylüyor. Bu arada söz dönüp dolasıp Şoray'ın dokuz kadını canlandırdığı "On Kadın" adlı filme geliyor. Filmde "ferninist kadın", "gazeteci kadın" ve "yesil kadın"da oynayan Şoray'ın Türkiye'deki kadın hareketleri için neler düşündüğünü öğrenmek istiyoruz. Şoray, "Feminizmi yakın buluyorum kendime, kadın haklanyla ilgili her konuda destek veririm, kaolınm" diyor. Bunun üzerine sözü alan Rutkay Aziz soruyor: "Ya erkek sorunlanî" Şoray'ın yanıtı "Siz de yap»n yürayusünüzö" oluyor. Son olarak uzun bir aradan sonra "Ad«" adlı filmle yönetmenliğe dönen Süreyya Duru'yla konuşuyoruz. Peride Celal'in öyküsünden Macit Kopcr'in senaryolaştırdığı "Ada"nın çekim öncesi çalışmalannı soruyoruz. Sinemaya "Malkocoglu'" filmleriyle başlayan daha sonra toplumsal filmlere yönelen ve kırktan fazla film yöneten Duru, şöyle yamt veriyor: "Mümkiın olduğu kadar hikiyenin anlattıgını anlatmaya çalısıyonız. Eserin yorumu bakımından Peride Hanım'la anbsmış durumdayız. Biz tüm yonımlanmızı eser seçme ve senary o secme aşamasında yapıyoruz. Ancak oyunculann katmak istediklerinden de azami dereced* yaraıianmaya çahşıyonız. lyi bir film yapmak için çaba gösteriyoruz." Süreyya Duru'nun Peride Celal uyarlaması "Ada" Burgaz'da çekiliyor P İ K N İ K PtYALE MADRA HIZLI GAZETECİ SECDET ŞE\ Giaerec; ARKAPAŞ KlÇ TARHFTA YA&ANÜ 8&6ABA. UYANIM.. FAftKLIDÛNttUR PerideCelalın romanındansinemayaaktanlan "Ada'da, başrolteri 27 yıllık sinema sanatçısı Türkân Şoray ile deneyimli tiyatro adamı "rjenç" sinema oyuncusu Rutkay Aziz paylasıyor Aziz, fılmi farklı dunyaların çarpışması olarak yorumiuyor. "Ada", Şoray'ın iki yıllık bir aradan sonra art arda çevirdifli beşinci fılm şadığı adaya gelisi ve (ekrar dönüşii. Ressamın kendi yaşantısından, insan flişkilerinden kaçarak adaya kapanması. Farklı dünyalann çarpışması, bir günün hikâyesi bir bakıma." Filmde bir ressamı canlandıracak olan Rutkay Aziz'in resimlerle arası nasıl? Filmdeki ressamın resimleri nasıl bir dünya kuruyor? Aziz 'in söyledikleri şunlar: "Resme bir yatkınlığım var. İnsan 17 yılda kırkın üstünde oyun sahnderse resmi biraz anlamak zorundadır. Filmdeki ressamımız hep insansız resimlerin peşinde. Aslında birey olarak insansttlıgın peşinde olmak aykın bana. İnsansız doganın bir işt yaramayacağına inanıyonım." Peki, Erzincan'ın karlı soğuğunda oynadığı "Yer Demir, Gök Bakır"dan sonra, adada bir film çevirmek ne tür duygular uyandınyor ÇİZGİLtK K4MİI. MASARACI Marcoslar '32. Gün'de ANKARA (AA) Gazeteci Mehmet Ali Birand, 25 şubat perşembe günü TVl'de yayımlanacak "32. Gün"de "Filipinler özel programı"yia Marcoslan ekrana getirecek. Fılipinler'de Marcos'un devrilip, Corazon Aquino'nun iktidan devralışının ikinci yıldönümü olan 25 şubatta yayımlanacak program, Filipinler ve Hawai'de çekildi. Alınan bilgiye göre, programın ağırlığıru kankoca Marcoslarla yapılan özel röportaj oluşturacak. Filipinlerin devrik başkanı Ferdinand Marcos ile eşi İmelda Marcos, sürgünde yasadıklan Honolulu'd^ 32. GOn ekibiyle görüşürken, ilk kez bir yabancı televizyona, Ulkelerini terk ettikleri 25 şubat gününü anlatacaklar. Marcoslar, Mehmet Ali Birand'a Hawai'de maddi sıkıntı içinde olduklanm belirterek, balayını geçirdikleri tstanbul ile ilgili anılannı da anlatacaklar. Programın Filipinler'de çekilen bölümlerinde, 32. Gün ekibinden Coşkun Aral'ın Manila'da tespit ettiği izlenimler de yer alacak. Programda ayrıca, 32. GUn kameramanlarının Filipinler'de ve başkent Manila'da görüntüledikleri ünlü çöp mahallesi ekrana gelecek. AĞAÇ YAŞKEN EĞtLİR • Aunı bey,Rica efcdîp4i KEMAL GÖKHAN öylfi. TARİHTE BUGUN MLMTAZ ARIKA* 20 Şubat VATANA UIZMET TERT/BINDEN AYLIK.. 1366"DE BUGÜN, ÎSTi/CLAL MADALYASI VE&tLMiŞ 8üLJJA/AM KİŞiLEKE \SATAKIt HfZMET Tf/STrBİMDEN ŞE&EF AYLIĞt BAĞLANMASI HAfCfCINDAKı YASA (A/O:{OO5) TBMM Ünlü seramik sanatçımız Alev Ebüzziya. daha önce 1. Uluslararası Çağdaş Sanat Sergileri kapsamında Askeri Muze'de sergilediğrçanaklarım bu kez istanbul Urart Takı ve Heykel Galerisi'nde sanatseverlere sunuyor Çalışmalannı uzun yıllardır yurtdışında sürdüren Alev Ebuzzıya'nın yeni sergisi 18 mart gününe kadar görülebilecek Sanatçı, jlkemizdeki ilk kişisel sergisini 1987 aralık ayında Ankara Galeri Nevde acmıştı (Fotoğraf Jesper Höm) 1 Alev Ebüzziya'mn çanakları Berlin Film Şenliği'ne Türk fılmlerini seçen Probst: Sizde organizasyon yok BATI BERLİN 700'ün üzerinde yapıtın yer aldığı Berlin Film Festivali'nde Türkiye bu yıl bir tek filmle temsil ediliyor. Bunun nedeni üzerine festival yöneticileri herhangi bir açıklama yapmak istemediler ve sonılanmıza, "Beili bir nedeni yok. Her ülkenin verimsiz yülan olabilir" şeklinde kaçamak cevaplar verdiler. Oysa 1987, Türk sineması açısından hiç de verimsiz değikü. Dünyanın dört bir yöresinden 75O*den fazla filmin yer aldığı ve Türk sinema yapımcılan ile yönetmenlerinin yakından tanıdığı bir festivalde sadece bir fılmimizin bulunması normal karşılanamazdı ve bunun mutlaka belli nedenleri olmalıydı. Nedenleri öğrenmek, hiç olmazsa meseleye biraz açıklık kazandırmak amacıyla bu yıl festivalin "Film Market" bölümünün yönetimine getırilen Beki Probsi'la bir konuşma yaptık. Beki Probst festival adına yıllardır Türkiye'ye gidip gelen ve festivale almacak Türk filmlerini seçen oldukça önemli bir kişi bizim için. Isviçre'nin Bern kentinde yaşayan ve eşiyle birlikte iki sinema sahibi olan Beki Probst'a, "Senelere fazla dokunmayın" demesi üzerine yaşını soramıyoruz. Fakat SO civannda olduğunu, Türkiye'de doğup büyüdüğünü, bir ara İstanbul Hukuk Fakültesi'ne devam ettiğitıi ve hatta 50'li yılların sonlannda Türkiye'de gazetecilik bile yaptığıru biliyonız. "O zamanlar bize gazeteci lisanında Beyoglu muhabiri derlerdi. İşimiz otelleri dolaşmak, mıihim insanlaria röportajlar yapmaktı. Sonra Cannes Festivali'ne de gittim gazeteci olarak. Festivalden haberlcr yazdım. O sırada şimdiki eşimle tarustım ve evlenerek tsvicre'ye yeıieştim. O gün bugündiir lsvicre'deyim. Bern ve Baselde sinemalanmız var. Bu sinemalann programı. reklamı gibi günlıık işleriyle ve 8 yıldır da festival işleriyle Bğrasıyonım." Yaklaşık 30 yıldır Isviçre'de yaşayan Beki Probst bu ara, meramım anlatıyor, ama Türkçeyi biraz unutmuşa benziyor. Konuştuğu Türkçe ve kullandığı kelimeler bıraktığı yıllardan kalma. Ama yine de anlaşmamız güç olmuyor ve kendisine Türk sinemasındaki gelişmeyi nasıl değerlendirdiğini soruyorum: "Bence Türkiye'de çok büyük bir potansiyel var sinema olarak. Çok kıymetli reiisörlerimiz var. Fakat bu rejisörler para yönünden büyük güçlük içindeler ve ıstediklerini tam anlamıyla gercekleştiremiyorlar. Sanatlarını istedikleri gibi yapamıyorlar. Piyasamn şartlanna uymak zorunda kalıyorlar. Ve geçinebilmek için çok film çeviriyorlar. Bir de Türk sinemasımn en büyük sonınu bir organizasyonun bulunmayışı. Oysa Türk sinemasının gelişebilmesi ve kendini dışanda tanıtabilmesi için güçlü bir organizasyon şart. Mesela, hemen her ülkenin olduğu gibi Fransızlann da bir devlet organizasyonu vardır. Evet, ben 8 yıldır Türki>e]ye gidip geliyorum, ama nasıl onu siz bir de bana sorun. Allahtan, Türkiye'de yakından tanıdığım çok değerli sinemaa arkadaşlanm var. Onlar olmasa bir tek Türk filmi seyredemeden geri döneceğim. Bazen film seyredecek bir oda bulmamız bile zor oluyor. Filmlerin peşinden koşmak gerekiyor. Sanki benim fibnim festivale katılacak. Halbuki baska ülkelere gittiğinizde bahsettiğim organizasyon sayesinde çoktan fılmler seçilmiş, sinema salonu hazırlanmıştır bile. lşler çok daha resmi ve ciddi yürüyebilmektedir. Türkiye'de ise öyle değil. Neredeyse binbirrica,binbir zahmetle film getiriyoruz festivale. Ama bunun suçlusu yapımcılar, yönetmenler dcğil. Organizasyon yok da ondan!' Bu yıl festivalde Türkiye'nin bir tek filmle temsil edilmesinin nedeni de bu olsa gerek. "EJbette, baska ne olabilir" diyor Beki Probst ve yeni görevinden dolayı bu yıl Türkiye'ye gidemediğini belirttikten sonra şunlan söylüyor: "Ben gidemedim, ama daha geçen kasım ayında telefon ederek Berlin'e film gönderilmesinı istedim. Bugüne dek bir tek film gelmedi Türkiye'den. Erden Kıral ise 'Av Zamanı'nın montajını Berlin'de yaptı ve daha sonra bu film yanşmaya alındı. Yani benim bir ilgim olmadı Erden Kıral'ın filmiyle. Oysa Türkiye1 ye gittiğim yıllarda en azından Panorama'ya bir iki Türk filmi sokardım ben. Ama bu yıl olmadı. Ben gitmedijim için film de gelmedi Türkiye1 den. Kaset gönderilerek de hallolabilir bu işler. Ama kimse bu işi üstlenmediği için yürümüyor. Dediğim gibi, kimseyi suçlayamazsınız, organizasyon şarl" Lyubîmov Israîl'e yerleşiyor Kültür Senisi "Yuri Lyubimov'nn başına gelenler bir sanatçının trajcdisidir. Bir Rus sanatçının baska ülkelerde uyum saglaması çok zor. Yasaklanan oyunlanndan bazılan oynanıyor, bir tanesi de prograrra alındı. Pek çok kez geri çağnldı Lyubimov. İsterse dönebilir." Aleksandr Gelman'ın "Biz Aşagıda İmzası Olanlar" adlı oyununu sahneye koymak uzere tstanbul'a gelen Sovyet tiyatro adamı Kalyagin, 15 şubat günü gazetemizde yayımlanan söyleşide, Komünist Partisi'nden ve yurttaşlıktan çıkanlan Lyubimov'la ilgili olarak bunları söylüyordu. İki gün önce "The Observer'Ma çıkan haberde, "ünlü Rus tiyatro yönetmeni Lynbimov'un Kudüs'e yerlesip İsrail uyruguna geçmeye karar verdifi" bildirildi. Aslında Lyubimov, Rus Ortodoks Kilisesi'ne bağh, ancak Macar asıllı kansı Katina Yahudi. Lyubimov, 1983'te Dostoyevski uyarlaması "Soç ve Ceza"yı sahnelemek üzere Londra'ya gittiğinde "Moskova'daki kültür bürokrallan"nı eleştiren bir demeç vermiş, bunun üzerine gelişen tartışmalar sonucu üç buçuk yıl kadar önce Parti'den ve yurttaşlıktan çıkanlmıştı. Ancak "glasnost" sonrası Kalyagin'in gazetemizde çıkan konuşmasında Lyubimov'un ülkesine dönebileceğini söylemesi, ünlü yönetmenin Batı Avrupa'daki "tiyatro sürgünlüğii"nün sona ereceği izlenimi uyandırmıştı. Lyubimov, konuyla ilgili görüşlerini şöyle açıklıyor: "1986'da Gorbaçov Taganka Tiyatrosu'nu ziyaret etmiş ve 'Neden Lyubimov'un yapımlannı oynamıyorsunuz?' diye sormuş. Nitekim, son birkaç aydır Taganka Tiyatrosu'nun bu yapımlan lıenim adımı kullanmadan yeniden saknelemesine izin verilmiş. Ama 'glasnost' döneminde bile, öyle anlasılıyor ki, saygınlıgınızı geri vermeleri için 'ölmüş' olmanız gerekiyor. Iten 70 yaşındayım. Saygınlığımın mezarda değil, saghğıında geri veril mesini isterim." MiUF MÜCAOELEYE KAT/LAN, BU NEDENLE İSTİKLAL MADALYASt ALM/Ç OLAU TÜ/StC VATAMDAÇLARiNA 3SO.TV AYL/k: BAGLANMtÇTl. gu AGADA/ 19SOS3 gA&LAAIAM SÖZ. &ONUSU AYLfKLAK, N/Ç gıe. BİÇİMOE HACZ.EDİLEA/TİYECSICTİ.. y'aınc!al hir grup muUartp gazı 'NOE OKIAYLANMIŞTI GÜNER YÜREKLÎK 50 YIL ÖNCE Bugün 42 Halkevi daha açıhyor Memleketimizin kültür hayatmda çok mühim bir rol oynıyan Halkevleri, bugün, kuruluşlannm yıldönümünü kutlayacaklardır. Gitgide, verimleri artmakta olan bu temiz kültür ocaklanna, bugün yeniden 42 ocak daha ilave edilmektedir. Bayram, Türkiyenin her tarafında, aynı saatte kutlanacak ve Ankara Halkevinde yapılacak törende Parti namına Dahiliye Vekili ve Parti Genel Sekreteri Şükrü Kaya, mühim bir nutuk irad edecektir. Elde mevcud istatistiğe müstenid malumata göre, Halkevlerinin bu yıl daha kuvvetli bir programla çalıştıklan, ve bilhassa daha verimli olduklan neticesine varılmıştır. Halkevlerinin bilhassa, konuşma ve konuşturma mevzuu üzenin üzerinde esaslı 20 Şubat 1938 muvaffakiyetler elde ettiği gö'rülmektedir. Halkevleri, tarihi araştırmalara da bilhassa kuvvet vermiş ve esaslı metodlu bir çalışma ile, tarihin karanlık dehlizlerini aydınlatacak bir çok eserler ortaya koymuştur. Halkevlerinin içtimai yardım hususunda da şükranlara değer gayretleri görülmektedir. Yoksul aile ve talebelere, taraf taraf yardımlar yapıldığı gibi, köylere de bandolar göndermek, ara sıra temsiller vermek gibi, muhtelif vasıtalarla halkımıztn zevk ve kültür seviyesini yükseltecek tedbirlere başvurmaktan geri kalınmamıştır. Bundan başka, radyonun kültür yayımındaki kudreti gözönünde tutularak köylünün bu medeni vasıtadan da istifade etmesi imkânlanmn taraf taraf teminine çalışılmaktadır. Halkevleri, icap ettikçe muhtelif mevzular üzerinde broşürler hazırlamakta ve sporlan teşvik için faaliyet sarfetmektedirler. Halkevlerinin teşebbüsü ile birçok yerlerde müzeler kurulmuş köylerde okuma odaları açılmıştır. Halkevleri bundan başka, lüzum gördüğü yerlerde, alakayı celbedecek müsabakalar da tertib etmekte, halkımızı, kendi Evlerine bağlamak için, hiçbir fırsatı kaçırmamaktadır. Bilhassa köy odalarında meccanen gösterilen talimler, halkımız için çok faydalı olmaktadır. Bu sene çok müsbet faaliyet gösteren Halkevleri arasında, Ankara, Adana, Artvin, Balıkesir, Bartın, Bursa, 19381988 Beyoğlu, Denizli, Diyarbakır, Elazığ, tnönü, tnegöl, Manisa, Mersin, Samsun, Zonguldak başta gelmektedir. Geçen sene Halkevlerine kayıtlı olan üyelerin ededi 90 bini geçmiş bulunuyordu. Yeni açılan Halkevlerile bu rakam önümüzdeki sene içinde biraz daha artacaktır. Geçen sene konferans dinlemek, temsil ve film seyretmek, şpor yapmak, kitap okumak gibi muhtelif vesilelerle Halkevlerine devam eden vatandaşların sayısının 6 milyondan fazla olduğu tesbit edilmiştir. "I "PHıLiPS. LAMBALARI • • •" p, FESTtVAL TOMETİCİLERİ Yıllardır Türkiyeye geltp Berlin Feslivali'ne katılacak TurV filmlerini seçen Beki Probst (ortada), bu yıl şenliğm Film Market bölümunün yönetıo si Probst, şenlığin basın toplantısında Festival Başkanı Moritz de Hadeln (sağda) ve Panorama bölümu yöneticisi Salzgeber'le birlikte Yapım ve Genel Dağıtım: ADA Yayıncılık ve Müzik Tic Ltd. Şti. S.S.K. işhanı, 2. Çarşı rio: 12 KızılayANKARA Tel: 1324272
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle