23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HAVA DURUML ITleteorotaj Senel Mudurtuflu ndw alınart Npye gfrt buun M&enns parçat ya yer çoktaMkı. Utsmm, Ege. MDeniz. i, M a dokı. M KndMiiı le Orb Karaknizin ic kemur. zsnaflı Trakya U B * w OrB Kjıade nirtı Iç l u M a r i M Iç AMdota'nuı kuaymde yüistttnli M i l o n j * *0mı» w lor srtSnde oiac*. HAW SttMtLIÖ: Vürtun fcua* tutı hoiınlefMı b^tamık uara Mtun yurt•H M f u tatBak. RÛZ6AR: Yurdun Dao I n M n ı d l luay v» doOu. m» yerlenle oüney M dofiu tUtrit halif. ara ara o m kuvvMe. nman zanan taımtfce, yuriun bat te • r t e r i n * ytt ı w taa surel ftrtna «etfnde c s a c * Dmnknfc A M o t t f e loMe « guv dojusund»ı« Marman. E g ı « Bat Ğra dmjz 1 * a m a ı zaman Mtaıwt*ndea m m aman 3340 toıtz ıraii hub ««csk KNİZ: Y Y Y Y B Y Y Y B Y HABET? TÛRKIYE'DE BUGUN 16° 10° Oyarbafc B 10° 3° Manısa 6" 3°Eüırne K 4° 0°KMaraş 12° 3°Erzincan B 1° 10°Mefsn 6° 2°£rzwum S 5° 22'MuJla 7° •22ttEskiş«f«' Y 6» 2°Mu» 7° 2"GaâanBp B 11» 7°Nı0d« B 12° 7»0rou 15" 9»&fesun 17° 10° GumuşlMoe B 4» 10°Rae ffC Haldıâri B 2° 10°Samsun M° 8°lspana Y 9° 3°&ırf 5» yjsttnbıjl Y 6° 3°Sinop p 5' 2°İ2mr V 13° 7°Sıws *>•& Kars (P KfKasamonu Y 6° T°Kayseri Y 5°3° İjnce* 6° ytırtiartk K 4° 0°U$a* 6» 3°Kon»a Y 8° 5° 2° Kutatıya Y 7° ç Y 10° 5°Maatya B 6° 3° Zongulflak Y 12° 6° Y 11° 5° Y 17° 10° iiLVAMI DÜNYA'DA BUGÜN 15 ŞUBA T 1988 POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Y 9° 4° 7» 1° 10° 6° 10° 6° 12° 6° 8° 0° 7° 5° 5° 2° 13° 6° 2°7° 7» 3° 6° 0° 6° 4° &lecık MuMil yer ytr kaba da.cılı ve çok kaba daiga: oıacak g y j 24 jarnan aman. 6 metrt 36015 uaktıj!10 km yajış amnda 25 wn dotyında bufanacak. Vio 96 }nde hava. parçdı Duiıîit geçecek Rfegfc gun e y « doOu y*nlen)Bi haf ara sra orta kuvvene tsece» GAI muBtfi dalgalı ofccak. gfrus uoKkJ 1C k.<r yafe anmda 25 km dolayında Munacak ' yajmuriı. Balıtasif B.ng« BıUis 6okı Bufsa Çanakkale Cofum Dena Y 8 B B B Y K Y B B Y B Y Y 2°e° Mercimeğin Erdemleri Televizyon ve radyolarda bir süredir bir mercimektir gidiyor. İyi beslenmek için mercimek yemeliymiş. Mercimeğin neleri olmazmış... Çorbası, pilavı, çevirmesi, kavurması, sarması, dolması, böreği, çöreği; kıyma yerine kullanırsanız kamıyarığı, kabaklısı, patlıcanlısı, havuçlusu, salatası... Belki tatlısı bile var. Tanınmış bir besin uzmanı daha neler söylemiyor. Diyeceğim, televizyonu açiınız mı mercimeğin erdemlerinden geçilmiyor. Birkaç yıl önce mercimek bulunmuyordu. Son bir yılda ise gırla. Mercimek fakir fukara için bcylesi erdemli de öteki besinler ne oluyor? Biftek, bonfile, pirzoia, külbastı, şiş kebabı, kıymadan yapılmış her türlü yiyecekler... Bunlar niye anlatılmıyor? Av etleri, sülun, bıldırcın, tavşan, ördek vb. Kumestekiler; tavuk, hindi, kaz, ördek... Balıklardan uskumru, palamut, torik (yıllardır gördüğümuz yok) lufer, kalkan, kılıç, barbunya, tekir, mezgit, kırlangıç vb. Varsa da mercimek yoksa da mercimek... Gına geldi son günlerde... "Acaba neden?" diye soruyoruz. Türlü söylerrtiler var: "Dışanya satacağız diye çok ektiler, çok biçtiler... Dışan satamadılar, ellerinde kaldı. Şimdi içeriye satmaya çalışıyoriar" Mercimek havası televizyonda başlayınca bir dostum; "Yahu, bunlar bizimle alay mı ediyorlar?" diye sordu: "Kimler?" "Televizyon ve radyodakiler?" "Bir bildikleri vardır" "Bildikleri ne olacak, alt tarafı mercimek..." "Mercimek dedin de aklıma geldi. Bir zamanlar sarmısağı gelin etmişler, kırk yıl kokusu çıkmamış. Şimdi de mercimeği gelin ediyorlar, bakalım dınltısı kaç yıl sürecek?" "Bir dönem bu, akıllarına ne esiyorsa onu tutturuyorlar. Birkaç yıl önce nohut, fasulye bulunmuyordu." "Bir yıl kavun karpuz ektiler?' "Araplara gönderecekleri elde kaldı." "Soğan?" "Patates?" "O da." Elde ne kalırsa, akmasın kokmasın diye mi böyle kılıklara sokup yedirmeye çalışıyoriar?.. "Yemezsen?" "O da bir başka yönü." "Geçende biri taskebabını soruyordu: "Nasıl yapılırdı?" "Kuşbaşı etleri alırsın, koyun eti olacak. Küçük bir tasa kapatırsın. Onun etrafında tepside pirinç, pilavlık hazırianmış serpilir. Yağı, ötesi berisi konur. Kömürde yavaş yavaş pişmeye bırakırsın. Etin suyunu, yağını hem et çeker hem pirinç çeker. İkisi birlikte belli bir kıvamda pişer. "Ne zaman açılır?" "Hele ikisi bir pişmeye koyulsun. Bu teskebabı bugün yapılanlara benzemez. Bugünküler kuşbaşı eti bir yerde pişiriyorlar. Sonra pilavın üstüne dökerek taskebabı diye öne koyuyorlar. Oysa gerçek taskebabında her ikisi, etle pirinci birlikte pişer Ondan sonra tas yavaşça kaldınlır, etler pilavın üstüne düşer." "Mercimekten başlayıp, teskebabmda işi bağlayacak mıyız?" "Bağlayacağız, çünkü her şey aslanın ağzında." "Eh ne yaparsın, dönem böyle..." "Mercimeği kaynatırım, kaynamaz." "Kaynat bakalım." "Oynatırım oynamaz?" "Yersen!." |ss» A aciK B DUIUÎHJ K kart S ssk V Ekonomide Bunalım... (Baftarafı 1. Sayfada) 141,142 ve 163'tin 8 yıllık faturası: 70 bin Neden? Çünkü enflasyonun dizginlenebileceğine, düşürülebileceğine dönük bir beklentiyi hükümet kamuoyunda yaratabilmiş değildir. Enflasyonun bu ytl içinde yüzde 60'ların altına inebileceği samlmıyor. "4 Şubat" karartarı kısa vadelidir; temel hedefi, Merkez Bankası'nın kullanabileceği dövizi arttırmaktır denilebilir; bu arada faizleri yukarı çekip tasarrufu özendirmek, parayı da sıkarak, enflasyonu kontrol altına alabilmektir. Ancak bazı çevrelere göre, "4 Şubat" kararlannın tek başlarına derde deva olması söz konusu değildir; tamamlayıcı önlemler radikal biçimde alınmalıdır. Bu çizgiyi savunan çevreler, geniş kitlelerin ikinci bir "şok" un getireceği darbeye nasıl dayanabileceğini ise her zamanki gibi göz ardı etmektedirler. Türk ekonomisi bunalımdadır Neden? Çünkü Başbakan Özal'ın ekonomi yönetimine ilişkin güven duygusu, kendisine hâlâ en çok güvenen odaklarda bile aşınmıştır, aşınmaktadır. Genel oiarak da Başbakan özal'a karşı ekonomi konusunda güven kalmamıştır. Zira başlangıçtan beri savunageldiği iki alanda başarısızlığa uğramıştır. Enflasyondakı performans kesin bir yenilgidir. Dış ödemeler dengesi ise ihracattaki zıplamalara karşın, hâlâ bıçak sırtındadır; Türkiye dış borç kıskacında bunalmaya devam etmektedir. Kısacası tablo parlak değildir. Başbakan Özal'ın ekonomiye attığı dikişler bir türlü tutmamaktadır; tutabileceğine ilişkin inanç da gitgide azalmaktadır. Bu durumun iç ve dış politikada yaratabileceği olası sonuçlar üzerinde herkesin, en başta muhalefetin ciddiyetle düşünmesini dileriz. (Baftarafı 1. Sayfada) Sıkıyönetim yargılamalarıyla ilgili son veriler saptanamadığı halde, 1987 yılında yapılan bir açıklamada, 19781987 yılları arasında sıkıyOnetim mahkemelerine 46 bin 196 dava dosyası geldiği belirtilmişti. Açıklamaya göre, bu dosyalardan 45 bin 388 'i sonuçlandı. Tutuklanan 76 bin 316 kişiden 47 bin 988'i cezaJandınldı. Açıklamada 480 kişinin ölüm, 683 kişinin ömür boyu, 973 kişinin 20 yıldan fazla, iki bin 502 kişinin 1020 yıl arasında, kalanlannın da çeşitli hapis vezalanna mahkum edildiği de belirtilmişti. Sıkıyönetim mahkemelerinde 1986'dan bu yana davalann birçoğu sonuçlarurken, TCY'nin 141. 142. ve 163. maddelerinden sıkıyönetim mahkemelerinde yargüanan sanık sayısının 50 bini aştığı belirtiliyor. Sıkıyönetim mahkemelerinin yani sıra aynı dönemde sivil mahkemelerdede 141. 142. ve 163. maddelerle ilgili davalar açıldı. 1980'den bu yana sivil mahkemelerde TCY'nin 141. ve 142. maddelerine aykırı davrandıkları savıyla, 1392 davada 3614 kişi yargılandı. Aynı dönemde y\ne sivil mahkemelerde açılan 8116 davada 11 bin 241 sanık "taiklige aykın propaganda yapmak" suçundan 163. maddeye göre yargıç karşısına çıkarıldı. Yine 141. ve 142. maddelere aykırı davrandıklan savıyla 3142 kişi, 163. maddeye aykırı davranmaktan da 18 kişi hakkında zaman aşımına kadar izlenmesi gereken soruşturma açıldı. Sivil mahkemelerde açılan davalar genellikle bireysel eylemleri kapsarken özellikle 163. maddeden dolayı yargılananlann büyük çoğunluğu beraat etti, 141. ve 142!den açılan davalarda ise mahkumiyet kararları verildi. Sivil mahkemelerdeki davalar kişisel suçlamalarla ilgiliyken, sıkıyönetim mahkemelerinde açılan davalarda ise örgüt ya da dernek gibi kuruluşlann yöneticileri ve üyeleri toplu oiarak yargılandı. 12 Eylül'den sonra kapatılan demeklerin birçoğunun yöneticileri TCY'nin 141. 142. maddelerinden yargılanırken, 163. maddeden yargılananlar arasında en kalabalık grubu kapatılan Milli Selamet Partisi yöneticileri oluşturdu. 163. maddeden yargılananlar arasında MSP Genel Başkanı Necmeltin Erbakan ile bakanlar, mitletveküleri ve parti yöneticilerinin adlanna rastlanırken, aynı maddeden yargılananlardan bazılan şöyle sıralanabilir: • Eski Devlet Bakanı Hasan Aksa>, İstanbul DGM'de 163. maddeye aykın davranmaktan yargılandı ve beraat etti. • Milli Gazete yazan Sadık Albayrak, bir yazısında Iaikliğe aykırı propaganda yapmaktan yargılandı. • Eski dansöz Leyla Sayar, tövbekâr olduktan sonra "tekkesinde hastalan şifalı elleriyle ledavi elmeye" başlayınca 163. maddeden yargılandı ve mahkum oldu. • Adnan Hoca, "aşın poranoyak" bulunarak Bakırköy Akıl Hastanesine yatırılsa da Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine "Iaikliğe aykın propaganda yapmaktan" dolayı 163. maddeden yargılanmaktan kunulamadı. Adnan Hoca, Bulvar'da çıkan bir söyleşiden dolayı da 1 yıl ceza aldı. • Vahdetül İslam adlı din: örgüt kurdukları savıyla yargılanan İmam Hatip Lisesi öğrencileri yargılama, sonucunda kanıt yetersizliğinden beraat ettiler. • Ali Rıza Demircan, "İslamda Cinsel Hayal" adlı kitabından yargılandı ve beraat etti. 163. maddeyle ilgili yargılamalarda sanıklann yüzde 70'i kanıt yetersizliğinden beraat ederken, DGM'lerin kurulmasından sonra 141. 142. ve 163. maddelerle ilgili suçlar bu mahkemelerde görülmeye başlandı. 163. maddeyle ilgili açılan davalann yüzde 70'i beraatle sonuçlanırken 141. 142. maddelerden dolayı sanıklann da yüzde 70'i cezalandınldı. özellikle sıkıyönetim mahkemelerinde açılan davalann yüzde 80'ine yakın bölümü 141. 142 ve bunlan izleyen maddelere aykın davranıldığı suçlamalanyla açıldı. "Sosyal bir sınıfın, diger sosyal anıflar üzerinde tahakkiimünii" diye başiayan ve "komünistlik" suçlamasıyla yargıç önüne çıkartılan insanlar arasında, yasal oiarak kurulmuş birçok dernek, sendika, birlik ve oda yöneticisi yer aldı. DİSK gibi Türkiye'nin en büyük işçi sendikalanndan biri, Tabipler Birliği gibi doktorların meslek odalan, KÖYKOOP gibi kooperatifler hakkında 141. 142. maddelerden dolayı dava açılırken, Mecliste temsil edilen TİP gibi birçok siyasal parti ve yöneticileri de aynı suçİamalardan 'nasiplerini" aldılar. • Kapatılan TİP Genel Baskanı Behice Boraa ve parti yöneticileri, Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi'nde yargılandılar Behice Boran sekiz yıl dokuz ay hapse mahkum edildi. • Türkiye İşçi Köylü Partisi (TİKP) Genei Başkanı Dogu Perinçek ve 24 arkadaşı sıkıyönetim askeri mahkemesinde yargılandılar ve çeşitli cezalar aldılar. • TÖBDER Genel Başkanı Gültekia GazlogJu'nun da aralannda bulundugu 58 sanık, Ankara'da yargılandılar ve mahkum oldular. • KÖYKOOP davasında Genel Başkan Nedim Tarhan Ue birlikte yedi sanık askeri mahkemede yargılandılar. • CHP hükümetinin bakanlanndan Şerafettin Elçi, Ankara'da 141/3 maddesi gereğince yargılandı ve cezalandınldı. • 1477 sanıklı DtSK davasında Genel Başkan Abdullah Başturk, Genel Sekreter Fehmi Işıklar ile yürütme kurulu üyelerinin de bulundugu 264 sanık tstanbul Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi'nde 141. maddeye aykırı davrandıklan savıyla 115 yıl arasında hapis cezalarına çarptınldılar. • Banş Derneği davası beş yıl sonra sonuçlandı ve 71 sanıktan 31'i beraat etti. Genel Başkanı Mahmat Dikerdem ve Reha tsvan dörder yıl ikişer aya mahkum oldular. Aynı davada Erdal Atabek, Ali Sirmen, Jülide Gülizar, Vedat Türkali, Genco Erkal, Halit Çelenk, Sadun Aren, Erkan Oyal, Ataman Tangör ve Targcl Kazan gibi çok sayıda sanatçı, yazar, gazeted, bilirn adarnı, doktor, avukat, öğretim görevlisi de yargılandı. Tabipler Birliği davasında Genel Başkanı Erdal Atabek'le birlikte çok sayıda yönetici 141. 142!den dolayı yargıç önüne çıkanldı. • TKP, TDKP, THKP, MLSPB gibi birçok yasal olmayaıi örgüt yöneticileri ve üyeleriyle binlerce sanık yargılandı ve mahkum oldu. • Politika Gazetesi Sorumlu Y'azı Işleri Müdürü Tamer Kayaş, 142.'den 7.5 yılı 1980'den sonra olmak üzere toplam 13 yıl hapse mahkum edildi. 5 yıl 7 ay cezaevinde kaldı. • Doç. Ismail Beşikçi de 141. 142.'den nasibini aldı ve yıllarca cezaevinde kaldı. Yıllardır TCVden çıkartılması tartışılan ve düşünce özgürlüğünü mahkum ettiği sav unulan, anayasaya aykın olduğu öne sürülen 141. 142. ve 163. maddelerin kaldınlması son günlerde TCY'de yapılacak değişiklik calışmalan sırasında yeniden gündeme geldi. Sol partilerle biı likle sağdaki parti yöneticileri de örneğin Süleyman Demirel, "Komünizmle mücadele için var olduklannı söyleyen" Alpasian Türkeş ve Necmettin Erbakan'a vanncaya kadar tüm siyasal parti yöneticileri 141. 142. ve 163. maddelerin Ceza Yasası'ndan çıkartılması konusunda görüş birliğinde olduklannı açıkladılar. Başbakan Turgut Özal da bu maddelerin kaldınlmasından yanaydı. Ancak Özal'a göre "Türk loplumu henüz bu maddelerin kaldınlacagı düzeye gelmemişti. Kumıiııist parti dt kurulabilirdi, ama daha vakit vardı." SHP Genel Başkanı Erdal İnönü ise demokrasinin yasaksız olması gerektiğini belirterek. her türlü düşüncenin serbestçe örgütlenmesinden yana olduklannı açıklamıştı. D T Genel Başkanı Süieyman DeY> mirel ise genel seçimler ve referandum sırasında yaptığı konuşmalarda "Yasaksız Türkiye">i anlatırken bu maddelerin kalkabileceğini, komünist partisi kurulabileceğini herkesin istemesı halinde kendilerinin karşı çıkmayacaklarını söylemişti. RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan ile MÇP Genel Başkanı Alpaslan Türkeş de aynı doğrultuda konuşmalar yapmışlardı. Hukukçuların büyük çoğunluğu ise "Düşüncenin cezclmadınlamaracagım" vurgulayarak bu maddelerin kaldınlması gerektiğini belirtiyorlar. Hukukçular, üyesi olmaya hazırlandığımız AT ülkelerinde bu tür yasaklann bulunmadığına dikkat çekerek, Almanya'da komünist pariisi yasağı olduğunu anımsatıp "Ama prensipte hiçbir AT ülkesinde böyle yasaklar söz konusu değil. AT'ye üye olmak istiyorsak ekonominin yanında yasalanmızı da AT ölçükrine uydurmalıyız" diyor lar. Nitekim yüzde 65'lik faiz oranlan, enflasyon patlamasının, özal hükümetince de kabullen Imesinin açık bir göstergesidir. Türk ekonomisi bunalımdadır. Neden? Çünkü dış borç kıskacı ekonomiyi bunattmaktadır. Toplam dış borç 37 milyar dolardır. Yalnız bu yıl sonuna değin, anapara ve faiz oiarak ödenmesi gereken miktar tam 7 milyar 265 milyon dolardır. Bunun içinde, faiz miktar 1 2 milyar 950 milyon doları bulmaktadır. Nisan, temmuz ve aralık, dış borç ödemeleri açısından krttik aylardır. Nisan taksidi için, nisan ortalarına kadar bulunması gereken miktar 15 milyar doların biraz üstündedir. Bu paranın nasıl sağlanabileceği, Ankara'daki bazı ekonomi kurmaylannı fena halde düşündürüyor olmalıdır. Bu yılki dış borcu ödeyebilmek için de en iyimser hesapla 3 milyar dolar yeni borç bulmak gerekmektedir. Türk ekonomisi bunalımdadır Neden? Çünkü deylet, bütçesine sahip gözükmüyor; yani gelir ve giderler konusunda dizginler pek elinde degil. Bütçe dışı fonlar ise bir başka talihsiz hikâyedir. 1988 Bütçe ve Programı'na dönük değerlendirmeler de bu konuda şimdilik iyimserliğe yol açabilecek özellikler taşımıyor. Yeni zam ve vergi paketleri gündemdedir. Bütçe harcamalarını kısmak, belediyeleri ve fon kullanımlannı disipline etmek, öngörülen önlemler arasındadır. Ancak bütün bunlann hangi ölçülerde yapılabileceğine ilişkin kuşkular vardır. Türk ekonomisi bunalımdadır. "Ûyle oldu." 7 r»nr»likll1 Bankalara • V^VrV/ M J V J L %JL Evren: Ben hep televizyonda konuşuyorum. Aman nüfus artışını biraz kısalım, fazla çocuk sahibi olmayalım diye.Sen bunları dinlemedinmi? Köylü: Sen geç geldin Paşam. Daha evvel gelseydin belki yapmazdım. MEHMET'GÜLTEKİN ARDAHA.N Kars'ın ilçelerinde incelemelerde bulunmak ve TSK'nın "Kış ' M " tatbikatının bir bölümünü izlemek üzere önceki gun Kars'a gelen Cumhurbaşkanı Kenan Evren, dün karayoluyia Kars'tan Ardahan'a gittı. Kars'ın bir kö>ündc kendisinden su ve onaokul isteyen köylülere kaç (ocukian olduğunu soran Evren, 7 çocuğu olduğunu belirten bir köylCye, "Ben hep televizyonda konuşayorum. Aman nüfus artışını biraz kısalım fazla çocuk sahibi olmayaliBi diye. Sen bunlan dinlemcdin mi?" deyince köylu de "Sen gef geldin paşam. Daha evvel gelseydin belki yapmazdım" diye yanıt verdi. Kars'ın Susuz ilçesinde 90 yasındaki Eyüp Yalpn'la sohbet eden Evren, daha sonra Ardahan'ın Hasköyü'nde vatandaşlarla konuştu. Gübrenin pahalıhğından ve bu nedenle ekim yapamadıklanndan yakınan köylülere Evren, "Gübre pabalı ise üriınleriniz de pahaulamyor" dedi. Köylülerin lise istemeleri üzerine Evren, "An keşke her köye lise yapsak. Okul yapmak bir sey degil, ama öğrelmen bulunmuyor. Çocuklan okulup memur mu yapmak isliyorsunnz? Memurun fazla maaş aldığını mı düşünüyorsunuz? Biliyor musunuz memur ne yapıyor.' ' dedi. Döşeli köyünde kız çocuklarıyla fotoğraf çektiren Evren'in rnakam otomobili daha sonra köylülerce durduruldu. Bir köylü "Köyiimüze gelen doktor birkaç giin sonra Ardaban'a layin yaptınyor" deyince Evren'in yanıtı ilginç oldu: "O doktoru köydeki direge iple baglayıo." Bu sırada Dursun Ali Bilican adındaki bir yuntaş Cumhurbaşkanı Evren'e iki atı olduğunu ve geçim sıkıntısı çektiğini belirterek, "Paşam, fakiriz, bizi çalıştınn, sırtımıza taş koyun çekeriz. Yüz bin kere elinizi öpüyonız, köyumuzü başka yere nakledin. Ormanlan kesip satıyonız. Ben her yıl 100 ağaç kesip 100 cinayel işliyonım. Açız, peynirimiz de kalmadı. Ekaıekten başka yiyecek hiçbir seyimiz yok" şeklinde konustu. Cumhurbaşkanı Evren'i, Ardahan'a girişinde binlerce yurttaş hükümet binasının önünde 30 derecede saatierce bekledi. Soğukîa "sıcak karşılama" görünümiınde olan bu bekleyişten sonra Cumhurbaşkanı Evren kaymakamlık binasından halka hitaben bir konuşma yaplı. Ardahan'daki konuşmasından sonra 4 kilometre uzaklığındaki Kars et enıegre tesislerinin açılısını yapan Cumhurbaşkanı Evren, burada yapuğı konuşmada "Bu tiir tesislerin yurt çapında czellikle Doğu'da yaygınlaştınlması lazım" dedi. Cumhurbaskanı Kenan Evren, Ardahan'dan Kars'a gelirken Susuz llköğretmen Okuiu'nu gezdi ve okulu çok beğendiğini söyledi. Evren, edebiyaı sınıfını gezerken müdürün kullandığı 'dersük' kelımesıni eleştirdi ve "Dilimize dersane kelimesini bir türlü sokamadık. Kahvelik, eczalık, kıraatlık diye bir şey yok" dedi. Okulun çok hoşuna gittiğini kaydeden Evren'e, resim öğretmeni tarafından yapılan kendisinin yağhboya bir portresi armağan edildi. Cumhurbaşkam Kenan Evren, Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyesi Nurettin Ersin, İçi$leri Bakaru Muslafa Kalemli, geceyi Kars'ta geçirdiler. Bugün de Arpaçay ilçesine gidecekler. köylüyü azarladı dayalı aynntılı bilgilere yer verildi. Bir özel lıcari banlta için hazırlanan raporda, bu büyük bankanın yürürlükteki kambiyo mevzuatını "hiçe sayarak döviz spekülasyomınu ve devalüasyon beklenlisini körükleyici bir tutum içinde bulundugu" beîirtildi. Söz konusu rapora göre, bu banka, Türk parası kıymetini koruma hakkında 30 sayılı karar ve buna ilişkin tebliğ ve genelgelere aykırı hareket etmekteydi. Yasal oiarak döviz tevdiat hesaplannın en az yüzde 5O'sinin döviz kredisi oiarak verilmesi gerekirken, bu banka lopladığı dövizi kasasında tutuyor ve yüzde 50 oranında kredi açma zorunluluğuna uymuyordu. Likidite durumu, özkaynaklan ve genelde mali yapısı da çok güçlü olan bu banka, Merkez Bankası para arzını ne kadar kısmaya çaiışırsa çaijşsın, nakit sıkıntısı içine girmiyor ve dolayısıyla da dövizini bozdurmuyordu. Rapora göre, bu bankanın yaptığı işlemler genelde "liberal ekonomi anlayışı ve bankacılık prensiplerine" uygun düşüyordu. Sadece Hazine ve Merkez Bankası'nın "döviz tevdiat hesaplarının asgari yüzde 50'si döviz kredisi oiarak kullanılrr" hükmünü öngören genelge ve tebliglerine aykırı davranıyordu. Uiayın hukuki yönü dışında ülkede büyük bir döviz spekülasyonu ve Merkez Bankası'nın nispi bir döviz sıkıntısı bulunurken, bu banka yaklaşık 800 milyon dolarlık dövizin üzerinde oturuyor ve hiçbir şekilde de bu dövizi piyasaya vermeye yanaşmıyordu. (Baflora/t 1. Sayfada) ÇAL1ŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL SORU: NE NEDİR? Madde 141 1) Sosyal bir sınıfın diger sosyal sıruflar Uzerindeki tahakkamCnfl tesis etmeye veya sosyal bir sınıfı ortadan kaldırmaya veya memleket içinde müesses iktisadi veya sosyal ternel nLzamlardan herhangi birini devirtneye matuf cemiyetleri her ne suret ve nam altında oluru olsun kurmaya tevessül edenler ve veya kuranlar veya bunlann faaliyetlerini lanzim veya sevk ve idare edenJer veya bu hususlarda yol gösterenler sekiz yıldan on beş yıla kadar agır hapis rrv>" ile cazalandıniırlar. Bu kabil cemiyetlerin birkaçını veya hepsini sevk ve idare edenler hakkında ölüm cezası hokmolunur. 2) Devletin siyası ve hukuki nizamlanru topyekun yok etmek gayesini güden cemiyetieri her ne suret ve nam alonda olursa olsun kurmaya tevessül edenJer veya kuranlar veya bunlann faaliyetlerini tanzim veya sevk ve idare edenler veya bu hususlarda yol gösterenler sekiz yüdan on beş yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandırüırlar. "lapabileceğim hir şey var mı?" Ankara'da mesleğim gereji oiarak toplusözleşme Ue Sosyal Sigortalara baglanıp emekli olma bakkı kazandım. Yasa bize 10 yıllık borçlanmafaakkıda tammjştı. Ben de intibaka göre primlerimi yabrdun ve yaş haddioden *!% 70ttzerindenemekli oldnm. Emekli aybjnn ise 2. derece 9. kademe ve 864 göstergeden batfandı. (1.1.1988'den önce) Buna göre 1988'den önce de 99.660 TL. alıyordum. Arkadaslarun 1. derecenin 9. kademesinden emekli oiurken ben aradaki farkın azb|ı nedeniyle ugrasmadun. Şimdi ise fark çok bayük. Siz de siiper emeklilikten ancak 1. derecedekiler )«rarianır diye yazduuz. Ancak gazetelere baktı|ıında 2. derecenin 10. kademesinde olanlann da söper emeklilikten yararlandığını gördiim. Yoksa bu bak yainızca çaltşanlan mı kapsıyor? Sormaya karar verdim. 11988 öncesinde aldıgtm 99.660 TL. emekli aylıgı doğnı mudur? 2 Sttper emekli olabüir miyim? Olamazsam 2. kademe için bu hakkın tanınmaması doğnı mu? Yapabilecegim bir şey var mı? Başvunna, borçlanma ve benzeri gibi. . A N K A R A ö Madde 142 Sosyal bir sınıfın diğcr sosyal sıruflar üzerinde tahakkümunü tesis etmek veya sosyal bir sınıfı ortadan kaldırmak yahut memleket içinde müesses iktisadi sosyal temel nizamlardan herhangi birini devirmek veya devlet sıyasi ve hukuki nizamlannı topyekun yok etmek için her ne surette olursa olsun propaganda yapan kimse beş yıldan oo yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandınlır. Fıkralarda yazıü rüller neşir vasıtasıyia islenirse ceza yan nisbeünde artunlır. Karatahta BeyaztahtaJann özel okullarda ve dershaneierde yaygın oiarak kullanımına karşın devlet okullan ancak okul koruma dernekleri ve aile birliklerinin katkjlanyla yeni sisteme geçiyorlar. Istanbul Miili Egitim Müdürü Şener Birsöz, beyazıahıalan "Saglıklı ve gayet güzel buldugunu, ancak maIryetlerinin ve kalemlerinin pahalı olduğuna" değinerek, "Beya/tahla nygulaması resmen başlamadı. Devlet okullan kendi imkânlanyla bu sisteme gecivorlar" diyor. Özel okullann tamamına yakın bir bölümünün beyaztahta kullandığını ancak yaklaşık 50 devlet okulunun yeni sisteme geçebüdiğini belirten Birsöz, "Devlet okullan bizden beyaztahta isterlerse veremiyoruz" diyor. 196O'lı yıllaıda Anadolu'da görev yaparken boya bulamamaları ve soba kurumu ile yumurta akını kanşünp sınıflanndaki karaıahlalara sil.düklenni anlatan bir resmi okul müdürü, ellerindeki gazlı kalcmlerle beyaz tahta üzerinde, yazı yazan öğrencilere bakarken, "Buyük kolayhk oJdu, çocuklar da çok sevindiler" diyor. Yeni sistemle ilgili tek şikâyet, maJiyetinin ve mürekkebinin pahalı olması üzerinde yoğunlaşıyor. Karatahtaların beyaza dönmesinde tebeşir kullanımının kaldınlması da solunum yollan hastalığı olan ögrencilerin eğitimlerini daha saglıklı bir şekilde" sürdürmelerini sağlıyor. Çapa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı uzmanlarından aJınan bilgiye gdre "Tebeşir lozunun doğrudan yaraltıgı patolojik bir etki yok. Herhangi bir zararsız tozun bronşlan tahriş ettiği kadar etki yaratan tebeşir tozu ancak bronşiti olan hastalann sorunlannı fazlalastınyor." Uzmanlar aynca "Tıbbi açıdan tebeşir toznnun insan bedeninde yapbğı etkileri küçümsediklerini" belirtmekie bareber "tebeşirin kaJdınlraasını olnmkı buMuklanaı" da söylüyorlar. (Baştanfi U Sayfada) Tahtakale'ye giden bankalar Raporlarda, bazı bankaların da tıpkı faiz yanşındaki gibi el altından gizlice yüksek faiz verme uygulamasını döviz işlemlerinde de sürdürdükierinin belirlendiği kaydedildi. Raporlara göre, bazı bankalar döviz taahhütlerini yerine getirmede sıkışıkbğa düştükleri için resmi oiarak ilan ettikleri kurların üzerinde fiyatlarla döviz satın alıyorlar. İhracatçılarla pazarlığa giriyorlar ve değişik adlar altında resmi döviz kurunu yüzde 1520 oranlannda yükseltiyorlar. Aynca, birisi kamu bankası olmak üzere son dönemde bazı bankaların da Tahtakale'nin müşterisi haline geldiği belirtiliyor. Hazine ve Merkez Bankası'nca hazırlanan raporlann önümüzdeki günlerde, Başbakan Turgut Özal'a sunulması bekleniyor. Özal'ın görüş ve talimallan alındıktan sonra mevzuat dışma çıkan ve ekonomideki sıkışıklıgj körükleyen bankaların üst yöneticileri ile birer görüşme yapılacağı daha sonra da gerekirse bu bankalara yaptırım uygulaması yoluna gidilebileceği kaydedildi. Madde 163 Laikliğe »ykın oiarak, devletin içümai veya iktisadi veya hukuki temel nizamlannı, kısmen de oisa dini esas ve inançlara uydurmak amaayla cemiyet tesis, teskü, tanzim veya sevk ve idare eden kimse iki yüdan yedi yüa kadar ağır hapis cezasıyla cezalaBdınbr. Laikliğe aykın oiarak, devletin ictimai veya iktisadi veya âyasi veya bukuki temel nizamianru, kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla veya siyasi menfaaı veya sahsi nüfaz temin ve tesis eylemek maksadıyla dini veya dini hissiyati veya dince mukaddes tanınan şeyleri a l « ederek her ne suretle olursa olsun propaganda yapan veya teUciBde bulunan kimse bir yıldan be$ yüa kadar ağır hapis cezasıyla cezalandınlır. Ra yayın vaatasjyla tşlenirse vcrilecek ceza öçte birden yanya kadar anunür. İ (Baştarafı 1. Sayfada) se! araşhrma yapılmamış, olay çok pratik gözlemlerin sonuçlanna dayanıyor. Dünyanın hiçbir yerinde pratik gözjemlere dayanan sonuçlara itibar edilmez. Sayın üzel'in tedavi ederek başarı elde ettiği hastalann oranı yüzde 4 dolayındadır. Bu oran herhangi bir kanser ilacı ile de bugün zaten elde edilmektedir. Yani bu doktor, başarı ve başarısızlık oranı konusunda da kesin veriler sunmuyor. Konuyu büsbütün bir kenara itmeden, üzerinde etraflıca durmak ve araştırma yapmak gerekir. Prof. Celal Köksal: TRT'nin böy le bir yayını yapması her yönüyle sakıncaJı ve bü yayın düşüncesizce yapılmıştır. İlacın etkileri deneylerle kanıtlanmış değildir. Birçok kişi te Kanser ilacı incelenmeli davi sonrasında iyileştiğini söylüyor. Acaba, bunlar hangi tedavileri görerek iyileşmiştir? Aynca bu ilacı kullanıp da ölenlerin sayısının da bilinmesi gerekir. Bakanlığın, bu konu üzerinde hassasiyetle durması gerekir. Sadece Türkiye'den değil, diğer ülkelerden de çağrılacak uzmanlardan oluşan bir komisyon, ilacı incelemeye almaiıdır. Prof. Mithat Çonıh: Elimizde ilaçla ilgili yeterli bilgi yok. Dünyada bugün pek çok kanser ilacı bulunuyor ve bunlann her biri ayn bir kanser türüne karşı etkilidir. Bir ilacın kanserin bütün türlerine iyi geldiği iddiası, bugünkü tıbbın geldiği asamada, elimizde bulunan bilgilere göre ınanılması güç gibi geliyor bana. İlacın verdiği pozitif ve negatif sonuçlann bilinmesi gereklidir. (Baştanfi 1. Sayfada) ğını ileri sürdü. Bu raporun yaklaşık 100 kopyasının çeşitli kişilerde bulunduğunu da söyleyen Perinçek, basın toplantısında Ünığ'Ia göriişmesine de değindi. Görüşmenin Üruğ'un izin verdiği ölçüde dergisinde yer aldığını söyleyen Perinçek, Üruğ'un Şükrü BalcTyı koruduğunu da belirtti. Perinçek'in Üruğ'la görüşmesinin yayımianan bölümünde, eski Genel Kurmay Başkanı'nın tstanbul eski Emniyet Müdürü Şükrü Balcf yı terörle mücadelede gösterdiği başarı nedeniyle koruduğu yer alıyor. Üruğ'un Balcı ile ilgili oiarak yayımianan sözlerinden bazılan şöyle: " Şükrü Balcı'yı terörle mücadelede gösterdiği başan sebebiyle takdir elmisimdir. himaye elmtsimdir. Yalnız Şükrü Balcı'nın değil, o devirdeki İslanbul polisinin fedakârlığı nedeniyle vazifeye şevkle, heyecanla gidebilmeleri icin Sayın Cumhurbaşkanımız da takdirterin'i bildirmişli. Onlara cesaret verici ifadelerde bulunmuşlur. Belli bir kişinin ilhamı olsaydı, üzerine derhal giderdim. Bu Kabakoz'daki birkaç kişi Şükrii'nün isminden bahsetmişler. Belli bir şey söylememişler; 'Şükrii'nün de onunla konuşması vardı' falan gibi. Derhal Sıkıyönetim Savcılığı'nda hakkında sornşturnıa açurmışıındır. Bu, savcılıgın veya 1. Ordn'nnn arsivle MTT raporu' için yeni rinde mevcuııur. takat her defasında savcı bir delil bulamadı. O sırada vazifesini cansiperane yapan ve kendini sababtan akşama kadar bu ise vermiş bir insana rivayetler yüzünden 'Sen artık benim işime yaramıyorsun, git' demek nümkün değildir." Doğu Perinçek, dünkü basın toplantısında da bu görüşmeyı dergide yayımianan biçimiyle açıklayarak, "Bir de Şükrü Balcı'nın bir özelliği var. Ona muhtaçlar. Çünkü hiç arşiv tutmamış. Her şey Balcı'nın kafasında gizli. Polisin Balcı'y» ihliyacı var" biçiminde konuştu. Çok sayıda gazetecinin katıldığı basın toplantısında Perinçek, "MİT nelerle uğraşıyor. Mesela raporun bir yerinde adını veremeyeceğim bir generalin zıihrevi hastalığından ve zührevi haslalıklar hastanesinden alınan raporundan bahsediliyor" dedi. Bu arada Izmir Valisi Nevzat Ayaz'la 2000'e Uoğnı Dergisi arasında yapılan bir görüşmede, Ayaz'ıh yanıtlan yayımlandı. Yanıtlar şöyle: "Ben burada özellikle kendi hakkımda söylenen konulan, yani uzaktan yakından benimk ilgili olmayan konulann böyle bir raporda ciddi bir kunıluşun raporunda yer alabileceğini düşünmedigimden. böyle bir rapor yoktur dedim. Ama şimdi böyle bir belge olduğu anlaşılıyor. Emniyet teşkilatını bilen bazı görevliler tarafından hazırlandıgı anlaşılıyor." m YANITi 11987 yılı 2. yarı için (temmuzaralık 1987) 2. derece 9. kademeden % 70 oranında baglanan yaşlılık aylıgı tutan 34.000 TL. sosyal yardım zammı ile birlikte 99.660 TL. idi. Bu aylık gene aynı gösterge ve aynı oran üzerinden 1988 yılı 1. yarı için (OcakHaziran 1988) 84 katsayı ile 53.00 TL. sosyal yardım zammı ile birlikte 131.792 TL. olmustur. 2 Gazetelerde gördüğünüz iki emekli aylıgı tablosundan biri "normal", diğeri ise "süper" emekb' ayhklanna ilişkindir. Her iki tabloda da 2. derecenin 9. kademesine ait emekli aykklann açıklaması şöyledir: Önceükle normal gösterge tablosunun 1. derecesinin 9. kademesinde yer alanlara "süper" emekli aylıgı hakkı tanınmaktadır. Normal gösterge tablosunun en üst sınırı olan 1. derece 9. kademe ve 1.400 göstergeye ulaşamayanlar için "süper" emekli olabilme hakkı tanınmamıstır. Süper emekli ayhklanna ilişkin tablolarda süper emekli aylığına hak kazanabilmiş olanlann aylıklan hesaplanmıştır. Süper emekli aylıklan için uygulanan "Üst Gösterge Tablosu"ndan yararlanabilmek için normal "Gösterge Tablosu"nun en üst göstergesi olan 1.400'e ulaşabilmek gereklidir. Bugünkü uygulamada yapabilecek bir şey yoktur. Süper emekIilik ile haksızlığın da getirildiği görüşünüze katılıyonız. Zakkuın için sert tartışma (Baştanfi 1. Sayfada) lık ve Sosyal Yardım Bakanı Bülent Akarcalı, maddenin ilaca dönüştürülmesi için uzun bir çalışma yapılması gerektigirvi ve bu konuda uzman kişilerden oluşacak bir teknik komite kurulacağım açıkladı. Prof. Dr. Kâzım Türker de "tlaç başka şeydir, etkili nuıdde başka şeydir. İlacın ilaç haline gelmesi o kadar kolay değildir. Ben bunu tam objekcif ve bilimsel bulmuyorum. Hasta beyanı hiçbir biümsellik ifade etmez. Dönyanın hiçbir yerinde en az on yıl denenraeden iiaç piyasaya sürulemez" dedi ve "Meslektaşımıza bu maddenin ilaç oiarak kullamlmasına kim izln verrnişJir?" diye sordu. Türk Tabipler Birliği Başkanı Prof. Dr. Nusret Fışek. "Hastafaut iyi etmek temel prensibimizdir" diye başladığı konuşmasında şunlan söyledi: "Bu madde öteden beri büinir. Denenmişür, etkisiz olduğu ve zarariı otdugu saptanmıştır. Ancak böyle bir ihtimal karşısında tabii ki araştınnalar başl»y«bilir. Bu araştırmalar doktor Özel'in yöntemine benzemez. Uluslararası bir arafürna yöntemi vardır. Dr. özel buna uymamıştır. Dr. Özel, izinsiz, insanlar üzerinde deney yapmaktan ötürü suçludur. TRT'nin yaptığı program halkın saglıgına büyük zarar veren bir programdır. Halk yamltılmıştır." Dr. Ziya Özel, Prof. Fişek'in kendisine yönelik eleştirisine verdiği yanıtta, ilacını klasik kanser tedavisinin sonuç vermediği hastalar üzerinde deneyerek başarılı olduğunu ve Nusret Fişek'in eleştirilerinin bu yüzden yersiz olduğunu dile getirdi. llaan terkibinin henüz kimse tarafından bilinmediğiru belirten Doktor özel'e, oturumun daha sonraki bölümlerinde Prof.. Kâzım Türker, "İlaç nazırlama konusn derece, teknik ve eczacılık alanında uzmanlığı gerekliren bir husustur. Sizin bu dalda verilmiş bir doktoramz var mı? Veya uzman birisiyle birlikte çahştımz mı?"sorusunu yöneltti. özel, bu soruya doyurucu bir yanıt veremedi. Söz alan Avukat Burhan Apaydın. "Hukukun amacı hizmettir. Tıbbın da böyle. Ben Ziya Bcy'in şahsında hakukun ve tıbbın amacına uygun oiarak insan yaşamım tehdit eden büyük bir tehlikeyle böylesine mucadelc eden bir doktora yardıracı olmanın bir insanlık vazifesi olduğu kanaatine vardım" dedi. Apaydın, şunlan söyledi: "Prof. Dr. Nnsrel Flşek'in. 'Dr. özel insanlar üzerinde izinsiz deney yapmıştır' soçlamasına ben hukukçu oiarak şiddetle karşı çıkıyonım. TRT'nin de insanlık için gbrcvinj yaplığı kanaatiadeyim." Dr. Ziya özel'in 1976 yılında TÜBlTAK'a başvuruda bulunduktan sonra, uzmanlar tarafından başvurusunun reddedilmesiyle ilgili soruyu yanıtlayan TÜBİTAK Başkanı Prof. Mehmet Ergin, başvunınun reddedilmesiyle ilgili geçmişteki gelişmeleri özetleyerek "Uzman bir kurul başvuruyu incelemiş; konunun hiçbir bilimsel dayanağı olmadığı ve aynca toksik etkileri nedeniyle zararlı olabileceği kanısına varilmıştır" dedi. Konuşmacılardan Prof. Dr. Kâzım Türker, yüzyıllarca önce "İnka"lann da kendi üzerlerinde deneyerek kına kına otunun "malarya" hastalığına iyi geldiğini bulduklannı haiırlatarak, "Dr. Ziya Özel'in yöntemi Ue Inkalann yöntemi arasında bir fark yoklur. Bunda da önce insanlar üzerinde deoey yapılnuşur. 21. yüzyddaa lnkalar devrine atlıyoruz bojleUkle" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle