19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 KASIM 1988 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR ÎSMAIL GÜLGEÇ CUMHURİYET/5 MSÜ'de üç boyutlu bir çalışma gerçekleştiren Özdemir Altan: Uyum, başımızın derdi özdemir Altan'ın, Mimar Sinan Üniversitesi Osman Hamdi Salonu'nun 30 metre karelik panosu üstünde gerçekleştirdiği üç boyutlu çalışma bu hafta sonuna kadar görülebilecek. Çoksesliliği, birlikte nefes alan farklı seslerin olumlu varlığa dönüşebilmesi olarak gören Altan, uyum ve uyuşmamn sanatta uyuşukluğa ve uyumaya vardığı kanısmda. Doç. TOMUR ATAGÖK~ Türkiye koşullannın garip bir cilvesi olarak bugun dikkatlerden uzaklaşmı$ Istanbul Radyoevi'nde bulunan 24 metre karelik ve Özdemir AJtan'ın kendi deyimiyle "Ne benim ne de başkasımn bir daha yapamayacağı" halılannı 1971'de sergilemiş olduğu Mimar Sinan Üniversitesi'nin Osman Hamdi Salonu'nun 30 metre karelik panosu uzerinde bu kez de Türkiye'de önemli bir sanat olayının, özdemir Altan tarafından geTçekleştirilmesine tanık olduk. 24 Ekim 1988 tarihindeki bu çalışma geniş yüzey (izerine 3 boyutlu bir uygulamaydı. Bilineceği ttzere sanatçı, son yıllarda yoğunlasan bir ısrarla sanat yapıtını meydana getiren öğelerin farklı mantık, köken ve yapılardan oluştuğunu savunmakta; Batı düşünce biçimindeki çoksesliliğin randımanını uyuma değil, birlikte nefes alan farklı seslerin olumlu varlığa dönüşebilmesine bağlamaktadır. Sanatçıya göre "başımızın derdi" olan "uyum", "uyuşma" (mutabık kalma), hatta "uyuşukluk", "uyuma" anlamlarının çağrışımlarıyla yuzeyde boğulup kalınmasına neden olmaktadır. Sanatı oluşturan parçalann bir araya getirilişi anında, P İ K N İ K PÎYALE MADRA AZDBIİR ALTAirni MANİFESTOSU Özdemir Altan son çalışmasını bir manffesto olarak kalabalık bir izleyici topluluğu karşısında gerçekleştirdi. Altan'ın çalışması, bir "happening " olmaktan çok. geniş bir yuzeyde uçuncü boyutu içeren, farklı kukenli nesnelerin sanat yapıö içinde nasıl yer alabileceflini gösteriyordu. "bütün" uyum adına uslulaştınl karşısında, kendisinin hazırladığı, makta, sıradanlaştırılmakta, hat yıllar boyu toplamış olduğu nesta pısırık ilişkiler içinde yok edil neler ve o sabah kendisine getirimektedir. O halde sanat, üçüncu len sanat nesneleri gün boyunca ve dördüncü boyutu, derinliği ku büyük bir içtenlikle daha önce rabilmek için uyuşmayan madde planlanmamış yerlerini aldı. Birlerin uzlaşmaz üişkileriyle bir ara birinden az farklı, hatta birbirinin aynı elemanlarla sanatın yaya getirilebilme hüneridir. özdemir Altan, bu kapsamda pıldığı ortamımızda, böylece bir ki son çalışmasını bir manıfesto sanatçı farklı yapı ve mantığın saolarak kalabalık bir ızleyici kar natın özünü oluşturduğu savını şısında gerçekleştirdi. Çalışmada bizlere canlı olarak örnekledi. her türlü teknik, madde ve düşünÖzel bir anlatımı amaçlamayan ce farkhlığı uygulamrken, Altan "Yaptbmıza zoria anlam yükleyebu kez maddeler arasındaki me meyiz; onun kendi anlamını yasafeyi sınırsızlaştırmak amacıyla ratmasına izin verilmelidir" demaddelerin birbirinden habersiz mektedir. olmaları bir yana, uygulama saBütün bunlann yanı başında bahı 10 genç sanatçının haarlayıp Altan'm savları içinde başlıca getireceği kendisüün bile bilmedi maddeyi oluşturan çok farklı ği sanat nesnelerini büyük bir yü mantıkların kurgusu için gösterizeyin boşluğunda birleştirmekte len kapasite, ön plana geçerken dir. Bir gün önce, 50 yıldır sürekli kendisiyle 11 sanatçının farklı miresim yapan bir elin çevikliğiyle, zacı, Altan'ın kişiliğinin denetiserbest fırça tekniğinde müdaha minde en yüksek performansa le ettiği fon uzerinde, izleyiciler ulaşmaktadır. Çağdaş dünya sanatını yakından izleyenlerin bildiği gibi Dada'dan başlayarak günümüze varan sanat anlayışlan içinde başta, PopArt sanatçılan, olağanı, sanat nesnesi olarak düşünmüş; sanat nesnesinin kutsallığını yok ederken izleyicinin dikkatini günlük nesnelere yöneltmişlerdir. Jasper Johns, Andy V arhol topluV mun tüketimi için uretilmiş nesneleri sanat nesnesi olarak yeniden ortaya koyarken, Rauschenberg iki ve üç boyutu birlikte içeren yapıtlan var etmiştir. Ancak son yıllarda canlı varlık, hatta sanatçının kendisi, sanat eyleminin içinde işlevler ustlenmişken, Altan, farklı bir yaklaşımla insanı sanat öğesi olarak kullanmaktadır. Daha önce kayıtlarda olmayan böyle bir etkinliği gerçekleştiren özdemir Altan, burada, bazılarıjun düşü'nebileceği gibi, bir "bappening"den çok, geniş bir yüzeyde üçuncu boyutu içeren, farklı kökenli nesnelerin sanat yapıtı içinde nasd yer alabileceğini gösteriyordu. Diğer sanatçıların nesne ve yardımlannı birleştiren eylemi bir "happening"ci gibi yasamı ve sanatı yonlendirici ve bütünleştirici değil, değişik diışünce ve estetik yaklaşımlann sanat yapıtı içinde nasıl yer alabileceğini belirlemeye yönelikti. Bu nedenle kendisinin farklı bir boyut olarak değerlendirdigi çok farklı yapıdaki hareket halindeki canlı varîığı, torununu panoya monte etmektedir. Daha sonra yapıtın içinde koşacak olan çocuk, yapıtın nihai (defınitif) olmayıp aksine her an değiştirilebileceğine değinmektedir. Çocuğun koşması "happening"deki gibi bir sanat eylemi olmayıp sanat öğelerinin herhangi bir yerde bulunabileceğinin doğruluğunu göstermektedir. Toplumumuzun her alanda beklediği oncülerden birisine özdemir Altan'ın kişiliğınde kaçıncı kez tanık olmaktayız. Ne mutlu yıllar önce yolları tıkamış kayaları yerinden oynatabilenlere! HIZLI GAZETECİ XECDETŞK\ Ç İ Z G İ L İ K KÂMtL MASARACI AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES met Kısmet'in tek seçiciliğini yaptıği siyahbeyaz baskı dalında iki çalışmasıyla Erdal Yazıcı (yukarıda), birer yapıtlanyia Sedat Doğanalp, Uluç Ûzgüven ve Faruk Akbaş ayın fotoğrafçılan arasına girdiler. llteriş Tezer'in te^ seçiciliğini yapügı saydam dalında Faruk Akbaş, Hakan Kızılcıkoglu, Yüksel Erselter, Celal Deniz ve Şirin Küçük tabak'ın yapıtlan ekim ayinın başanlı yapıöan seçildi. İFSAK her ay çalışmalan arasından ayın İFSAK'ta ayın f otoğrafı raflannı seçiyor.üyeterininiçin yapılan değerlendirmede,fotoğEkim ayı Meh T A R İ H T E BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 8 Kasım MOCTEZUMA'N/N SICAK C/KOMrASL DCSTtKGAM ETTVHÇTT. " \ LA ANILACAK OLAN SU MAPDELe&N AME&KA ' V / AfAYA ILE / /V UYGAZILtC f f Ç MtşT/.BU AĞACtfiJ KtfZPEIOEIZİNDEN &*KAO UKÖeiJ HAM Ü, PES/YOl. CO/BTE2, KfSA SÜ/BE SOMB4 ÇlKOLArAYf AveuPA'YA 6ÖTİJIS.EREK. TANirACAKr/.. (+}Kakao Ukörundekı yağ çıkanlrrsa, kafan kah ye kuru kıstn* öğüttiterek ktıkao tozu cJde edılır. BU6ÜU, AZTEK ISPANYOL HSBAJAM CO&TEZ ÇA KA/efftsVMŞj SICAtC Y T A P 1 K / Y A R E D • T R 0 Haydi çocuklar.. Perdeleri açıyoruz! Yapı Kredi, siz küçük hanımları, küçük beyleri, yeni sezonda Yapı Kredi Çocuk Tiyatrosu'nun yepyeni bir oyununa davet ediyor. Sizleri eğlendirecek, düşündürecek, katkılarınızla sürecek oyunumuzun adı "GÜÇ KİMDE?". Oyunumuzun kahramanı hep güçlü olmak isteyecek; sonunda en güçlünün kim olduğunu sizler söyleyeceksiniz. Davetiyelerinizi İstanbul'daki tüm Yapı Kredi'lerden alabilirsiniz. Gelin, bizlerle birlikte müzikli, danslı, oyunlu güzel bir gün geçirin... eğlenin! 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet Milletler arasında kuvvet muvazenesi Butun mıllellerın elbırlığiie kollektıf bir eınmyeı tesisi fikri ıflâs etti, ve bu i/Jâs beraberinde Milletler Cemiyetını de uçuruma surukleyip giden bir iflâs oldu. Son misallerden birı olarak koca Çin kıl'ası mıistevlı bir kuvvetin hitcumları onunde felâkeılerin en büyuğıle çarpışıyor da heın bu memlekelle hudud birliğıne ve hudud yakınlığma malik, hem Çinde buyuk menfaallere sahib bir takım ilerı buyuk millellerin elleri değil, kılları bıle kırnıldamıyor. Hankeudan sonra geniş Çm ulkesı içerılerıne çekılen ÇanKayŞek yalnız Çı/un esrar dolu kaynaklarma gınenerek nihaı zaferden bahsedebılıyor. Kanton 'un isrilâsile Hongkong'da sıkrşıp kalan İngılterenın. Hındiçınide vaziyeti tehlıke ıhlimallerile ortulen Fransanm ve yarın şark Asyasından uzaklaştırılması leşebbuslerine tnaruz kalabılecek Rusyanın ne münferiden, ne de müçtemian yapabildikleri hıç birşey yoklıır. Şııııa/î Amerika Cumhurıyelleri Birliğıne gelince bu akıllı memleket Amerika harıcmde olııp bıleıı buyuk kuçuk her hadiseye karşı bıraz daha kabuğunun ıçıne çekılmekle mukabele ediyor. Anlaşılan bundan sonra Amerikayı harekete %eiırebilmek için Okyanusları aşarak kendi evinde Yenidıinyanın kapılannı çalmak lâzını gelecektir. Bundan doiayı Şıınaiî Amerika Birlesik Devlellerı buyuk Cumhuriyetini hatta en hafif şeklinde muahaze etmek akhmızdan geçmez. Orast öyle bahıiyar bir memlekettır iki larafında ıkı buyük Okyanustan aşılıp geçilmesi hakıkalen zor kaleler uzanıyor. Milletlerarası hayatında evvelâ her milletın kendi varltğı başlıca düsturu teşkil etmekte olduğuna göre Şimalî Amerikamn insanî tarafı biraz sıis olmaktan kurtulamıyan hakıkl siyasetine denilecek soz yoktur. Ancak Çine çok yakın \e Çinı tehdıd eden tehlikelerın kendilerine de şanııl olduğu muhakkak bazı memlekeılenn kendi vazifelerini ıfa edecek yerde kollektif emniyet malıhulyasıle sağa sola taarruz eımelerindekı garabet mahsus surette zikir ve tesbıl olunmak liyakalindedir. Hiç olmazsa İngıltere ile Fransa kollektif emniyelın iflâsına kanaaı gelirmiş ve nihayeı bunu açıkça söylemeğe başlamış bulunuyorlar. Bu şartlar içinde Milletler Cemıyetınin lasfiyesı arıık bir gun ıneselesı olsa gerektir. Fikrin esasen çok insani olduğunda şuphe olmamakla beraber millellerin haklı veya haksız egoistlikleri bu idealın tahakkukuna mâni olmuşıur. Artık cemiyet uğrunda fikir olarak bir umud zerresi taşımak, onu kör topal yaşatma hesabına da tek santim harcamak cidden haram sayılacak bir ısraf hükmünu haizdır. Müleüer Cemıyetının iflâsından doiayı milletlere matem lutmak yaraşmaz. Bu vahimeyı ortadan kaldırmakla belki milleıler gerek kendi hesablanna, gerek insanlık için en doğru yolda yürümek meziyetim kazanacaklardır. O da kuvvetlerin muvazenestne dayanan hakikı siyasettir. Şimdi bütün dunyada milletlere yeni hayal şartı yaraımak uzere mucadele halinde bulunan muadele işte bundan ıbareıtir. Bu muadeleyi makul sureıte halledebilmek ıçındir ki her millet kendi âletninde varkuvvelile sılâhlanmağa çalışmakla bulunuyor. Kollektif emniyet vahimesinın temin edemediği sulhu ve sukunu hakikî olarak elbeııe kuvvetlerin muvazenesi temin edebilecektir. Son Avrupa buhranının Münih anlaşmasile bertaraf edılmiş olması bu prensipe dayantr. lngiliz devlet adamları yakmda Parıste aynı prensipi daha ziyade kuvveılendırebilmek için Fransız devlel adamlarile göruşeceklerdir. Meseleler sulhan dahı halledelebiimek için yekdiğere hürmet eden adalet ve müsavat fikırlerinin muvazeneli haysiyeline islınad edebılınelıdır. Yoksa bir tarajın zayıflığından kargaşalık ve harb çıkar. Hurmete lâyık kuvvet: İşte sulhun sağlam temeli. Zayıflığın her şekli: İşte harblerin ve felâketlerin kaynağı. Haysiyetli ve sulhsever olmak iddıasında bulunan buyük küçuk her milletin baş vazifesı kuvvetlı olmaklır. tnsanltğın selâmeti ve şerefı işte bu millî kuvvetlerin muvazenesinde dayanabilir ancak. İflâs eden Milletler Cemiyetınin insanlığa bir kere daha öğretmiş olduğu hakikat 8 Kasım 1938 budur. Eğer şiındı dunya yuzünde Çm facıası gibi işler gorulebilıyorsa bu muvazene buhranından doğma bir felâketten başka birşey değildir, ve Japon taarruzu behemehal Çinın aleyhine neticelenecek bir iş de sayılamaz. Çinliler şimdye kadar ınilli şuurla kuvvetli kahramanca ınUdafaalar yaplılar. Bunlar o turiu mukaddes kalkmmalardır ki sebaıla ıleri goturulduklerı zaman neticede muzaffer çıkmamalarına ıhtimal tasavvur edilmez. Avrupada dört buyük devletın anlaşarak el ve işbirliği yapmalarından bugünlerde sıkça bahsolunuyor. Dunya ışlerini dört buyuk devletın ıttifakile idare etmek iddiası, Milletler Cemıyeıi teşebbüsü kadar vâhi bir davadır. İnsanlığa en buyuk, halta yegâne hayrı ancak kuvvetlerin mavazenesi geıırebılecektir, ve bu ışıe buyük, orıa, küçuk her milletin heınen hemen ayni kuvvet ve ktymetıe ehemmıyeti vardır. Dünyaya yeni nizam verecek olan bu muvazene oluşunda memlekelimize düşen vazıfe kayıdsız ve şartsız olarak azamî kuvvetli olmağa çalışmaklan ıbarettır, kı bız bu vazifeyı dun ve bugun anlıyor değiliz, çokıan anladık ve çoktan böylece de yapıvoruz. YAPI^CKREDi Kasım ayı programı: 2 Kasım 1988: 9 Kasım 1988: 12 Eylıil İlkokulu Garantı BloklarıYENİLEVENT Saat 10.30 Özel Kalamış ilkokulu Hamam Sokak No: 90 ERENKÛY Saat 13.30 16 Kasım 1988: Işıfc Lisesi ilk Kıstm Teşvikiye Caddesi No. 152 NİŞANTAŞI Saat. 10.30 23 Kasım 1988: 30 Kasım 1988: Hamdullah Suphı Tannover İlkokulu General Evranos Caddesı No: 59 YEŞİLKÖY Saat: 14.00 Zafer İlkokulu Taşmerdıven Mevkıı Aldoğan Sokak No: 4 ORTAKÛY Saat: 13.30 "hizmette sınır yoktur" YUNUS NADt TOıilık, neçe, hissiyat.. Yapı Kredi Çocuk Tıyatrosu her cumartesı saat 11 'de Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Genel Mudürlük Beyoğlu, Sermet Çifter Salonu'nda ve her çarşamba ilkokullarda. Oyunumuzu okullarında gormek ısteyenlerin 144 37 32 no'lu telefondan Yapı Kredi Reklam ve Halkla İlişkiler Bölumü'ne muracaat etmeleri rıca olunor. Sahibinin Sesi yeni imli ettiği plâklan satı$a çıkanmştır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle