19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 KASIM 1988 • • * * CUMHURİYET/13 Demiryolu otobtisleri ANKARA (ANKA) Yolcu yoğunluğunun fazla olduğu hatlardagelecek yılın başlarından itibaren demiryolu otobüsleri sefere konulacak. Devlet Demıryolları Genel Müduru Birkan Erdal, railbus olarak bilinen demiryolu araçlarının, normal trenlere gore daha hızlı taşımacılık yaptığını ve daha ekonomik olduğunu belirtti. Erdal, "Uygulamada özellikle vagon kullanımının ekonoraik ve verimli olmadığı hallara öncelik verilecektir" dedi. Hhan Erdost anıldı ANKARA (Cumhurivel Bürosu) Sekiz yıl önce Mamak'ta oldurulen yayıncıyazar İlhan Krdost dun Karşıyaka'da mezarı başında anıldı. Burada Mu/affer İlhan Erdost, Vecihi Timuroğlu, Suphi karaman, Akın Birdal, Aladdin Bilgı, Mustafa F.kmekçi konuşmalar vapnlar. Erdost'un dostlarının kaiıldığı loplantıda Prof. Sadun Aren, Aykut Goker. SHP Diyarbakır Millet\ekili Fuat Atalay, Yahya Kanbolat, Binali Seferoğlu ile Haidun Özen, Özcan Kesgeç, Aslan Alp, Hüsnıi Çuhadar, Yavuz Önen, thsan Atar, Oktay Ekinci, Seyhan Erdoğdu ve Şekibe Çelenk de bulundular. Daha sonra Kürsat Timuroğlu, Enver Gökçe, Atilla Arsoy, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Huseyin İnan, Necdet Bulut ve Hasan Hiıseyin'in mezarları ziyaret edıldı kınındakı otoyoldan geçen araba sürüculeri, uzaktan baktıklannda tarih öncesı çağlarda yaşayan dınozor adlı korkunç hayvanın kendilerini gözledığinı sanıyortar Ancak yakından bakıldığında canavarı andıran bu nesnenin aslında son zamanlardaki şıddetii kasırgalarla yıkılan bır ağaç olduğu anlaşılıyor Isvıçre yetkilileri beş metre uzunluğundaki bu ilginç görünumlu ağaç gövdesını çocuk bahçesine yerleştirmeyı düşünüyorlar. gutıuyuı C Köyu.9nun ya. .u Cossau Genel Mudür Erdal, railbusların kendinden çekişli ve tek \agonlu olduğunu belirterek yolcu talebine gore iki railbusun arka arkaya eklenebileceğini söyledi. Erdal railbuslann oncelikle İskendenın, İzmir ve Burdur gibi "köıi hallara" sahip bulunan yorelerde hizmete verileceğini ifade etti. nun Fatsa ilçesi Evkaf mahallesinde bir aydır çekilmeyen sel suları yüzünden vatandaşlar evlerine güçlükle ulaşabiliyorlar. Yöre sakinlennın "Venedık mahallesi" adını verdiği semtte 40 evin sulardan etkılendiğı bıldirildi Her yağmur yağışında zor durumda kaldıktarını kaydeden Mandıra yöresi sakinleri şunları söylediler: "Bir ay önce yağan şıddetiı yağmur yüzünden su altında kaldık. Alt katlarda oturanlar mahalleden taşınıyorlar. Biriken sel sulan yüzünden evlenmize çizmelerte gidebiliyoruz. Küçük çocukları okul yoluna büyükler çıkartıyor. Kanalizasyon olmadığı için bu derdi daha yıllarca çekeceğız. Belediyenın bu konuda acil önlemler almasını bekliyoruz." (Fotoğraf: AA) Fatsâ'da "Venedik" mahallesi;;,; ması Demeği'nın Çukurova Üniversitesı'nde düzenlediği, "Türkiye ve NATO" konulu seminer, öğrencilenn protestosuyla başladı. NATO'nun saldırgan bir örgüt olduğunu ilerı sürerek pankart açan, Filistin halkı için saygı duruşunda bulunan öjjrenciler toplantıyı terk ettiler. Eski Milli Savunma ve Dışişleri Bakanı Umit Haluk Bayülken, "Ûğrenciler kalsalardı Türtdye'nm ne NATO'nun borazanı ne de emperyalizmin bir şeyi olduğunu göreceklerdi" dedi. NATO Seminerinde protesto £ HABERLERİN DEVAMI sağlıkla ilgili her olay gibi, açlık grevleri ve sonuçlan bizleri çok yakından ilgilendinnekte. Ek olarak, bu son açlık grevlerinin bizler ve (Baştarafı 1. Sayfada) temlerini incelemek; eğer olanak açlık grevine girenler doğal ki buvarsa cezaevi koşuUarını düzelt na neden olanlar açısından aynca önemi var. Her şeyden önce adı mektir. Olaya böyle yaklaşmayan yö geçen genelgenin 25. sayfasında, netim ya çağdışıdır ya mahku "...Grevi uzatıcı bal, şeker ve tuz ma karşı yansız değildir ve kin dahil olmak üzere herhangi bir yiguducu bir tutumu benımse yecek maddesi ve doktor tarafından verilmesi zaruri görülen ilaçmektedir. lar dışında ilaç verilmeyecektir" Gelismelere bakarsamz. yöneşeklinde, hekimlik mesleğinin uytimin çeşitli cezaevlerindeki ba gulamasına müdahale anlamını kışını onaylamak çok giiçtur. taşıyacak bir ibare yer almaktadır. Insan Hakları Derneği Genel tkinci bir nokta da 1980'den bu Sekreteri Akın Birdal'm bu ko yana tutuklu olan insanların mevnudaki açıklaması şöyle: "Ceza cut sağlık durumları ile yeni bir evlerindeki sorunlann sekiz ytl açlık grevinde çok büyük sağlık dır çözümlenmemesinin nedeni sorunları ile karşılaşabilecekleri bu alandaki yakınmalara kulak gerçeğidir. verilmemesidir." Sayın Akın Oncelikle ikinci noktadan başBirdal, yönetimin kunuya "siyasi" değil, 'İnsani" açıdan layalım. Açlık sırasında, özellikle uzamış ve tekrarlayan açlık duyaklaşmalarmı önermektedir. Her şeyden önce unutulma rumlannda, vücutta belirli sistemması gereken temel kural, "in ler/organlar önenıli risk altındafaz hukuku " diye bir kurumun dır. Bu risklere geçmeden, aç kavarlığıdır. Anayasa hukuku, ce lan bir insanın iki temel enerji kaynağına (adale proteini ve yağ za hukuku, ticarer hukuku alandokusu trigliseriti) ve üç ana enerlanndan ayrı bir dal oluşturan ji kullanım biçimine (temel olarak "infaz hukuku" cezanın uygu beyinde meydana gelen, glikozun lanmasındaki koşullan saptar. yanması; kanın kırmızı ve beyaz Çağdaş diınyada suçu cezalan hücrelerinde, böbrek medullasıııdırmak, mahkemede karar ver da ve sinirlerde glikolizis; kalp, mekle sonuçlanacak bir eylem böbrek korteksi ve iskelet adaleolmakıan çıkmıştır. Eğer sinde ketonlann kullanımı) sahip "infaz " adaletli, çağdaş ve ya olduğunu belirtelim. sal değilse, o lilkede ceza hukuAçlık durumunda, karbonhidkundan söz açılamaz. ratlann temel maddesi sayüan gliBugün cezaevlerinde sürege kozun sağlanmasının önemi bülen açlık grevınin nedeni, büyük yüktür. 24 saatte, 1800 kalori tüölçüde '7 Ağustos Genelgesi" keten 70 kg!hk normal bir insanın, diye anılan koşullarm uygula iç organlanmn gJikoz tüketimi 180 maya geçirılmesinden sonra baş gr. dolayındadır. (Bunun 144 gralamıştır. Yapılacak iş, bu genel mı beyin ve sinir sistemine ait) üegedeki ağır kuralların düzeltil nel olarak, karaciğerde yapılan, mesi, mahkumlara soluk aldırıl uzayan açlık durumlannda böbmasıdır. Ama eğer siyasal ne rekten de sentez edilen glikozun denlerle cezaevine duşmüş genç 100150 gramlık miktarının lerin hepsini, köküne kibrit su ^0510'luk serum (dekstroz) biçiyu ekilecek anarşist ve terörist minde vücuda verilmesi yaklaşık birer canavar olarak görüyor 5075 gramlık proteinin yıkımını sak, infaz suresinde yok edilrne önler. Ayrıca, bu miktar ile beyin lerıni amaçlıyorsak, sürdurülen ve karaciğerin gereksiz yere vücut politika tutarlıdır. depolannı kuUanmalan engelleneANAP iktidarı, günümüzde rek, bu organlar korunmuş olur. ki cezaevlerini insanlarm yaşam Bu olgunun klinik öneminden söz larını söndürecek birer kurum etmekte yarar var. Açlıktan gıiçolmaktan çıkarmak zorundadır. süz düşmüş insanların çoğu, soYoksa bu işin vebali çok büyük lunum yollarının etkin temizlenememesi nedeniyle, genellikle bronolacaktır. *••¥•• OLÂYLARHN Açlık grevleri yayılırken ARDESDAKI (Baştarafı I. Sayfada) toplumda kopnömoni (zatürree)den ölür. Bu, kas zaafiyetinin bir sonucuBir hekim olarak, Cezaevleri kaynıyor pılan bir açlık grevinın, oldukça vahim sonuçlar doğurabileceğini, üzulerek söyleyebiliriz. Yine de olumsuz sonuçlan önlemek için birtakım somut öneriler yapmakta yarar var. Her şeyden önce vücudun enerji sağlayabilmek için belirli mekanizmaları yaşama geçirebilecek sutuz ve şekerin verilmesi gerekir. Bu miktarlar kesin olmamakla birlikte, tuz için iki çay kaşığı, su için on su bardağı günlük yaklaşık miktarlar olabilir. Tam bu noktada, "meşhur" genelgeye dönelim. Tıp bilimi, resmi görevlilerin "fetva" ları ile değil, gerçekten onu insanlığın yararına uygulayanların dayandığı bilimsel temellerle uygulanır. Bir yöneticı, herhangi bir insan için ahlakla ve insanlıkla bağdaşmayan bir öneride bulunabilir, ama bir hekimin bu öneriyi değerlendirmek için elinde "tıp bilgisinin insanlığın yasalanna aykın biçimde kullanımına izin vermeme" ilkesi vardır. Dolayısıyla tuzbalşeker verilmesinin açlık grevindekilere yasaklan.ması, tıp biliminin ilkelerine aykırı olduğundan, kâğıtta kalmaya mahkumdur. Ayrıca bu "fetva"yı vererek, hekimleri suç işlemeye teşvık ettiklerinden, yetkililer suç işlemektedirler! (Baştarafı 1. Sayfada) kabul etmediğı bıldirıldı. Başbakan Turgul Özal'la goruşmek uzere konutun onune gelen kadınlardan oluşan tutuklu ve hukumlu >akınları, polisler tarafından uzaklaştırıldı. "Cezaevlerinde disiplin sağlanması ve farklı uygulamalann önlenmesi" başhğıyla Adalet Bakanlığı tarafından 1 Ağustos 1988 gunu cezaevlerine gonderilen genelge. tutuklular ve hukumluler arasında buyuk huzursuzluğa neden oldu. Genelgenin kaldırılması istenerek cezaevlerinde bırbıri ardına açlık grevleri ba^laııldı. İnsan Hakları Derneği'nın bıldırdığıne gore, şu anda 1000'den fazla kişi açlık grevıni surduruvor. Genelgeye dayanılarak şekerli su ve tuz verilmeyen, boylece "ölum orucuna" donüşen eylemlere katılanların başlıca ıstekleri şoyle: 1 Ağustos Genelgesi geri çekilsin, Tek tip elbise ıngulaması kaldınlsın. Sevk /inciri takılmasın, Kejfi infaz \akma u>gulamalarına son verilsin, laşe bedellcri gunun koşullarına göre arttırılsın, Her liirlü da>ak ve işkence tuzukle şasaklansın, Ya>ın ve haberieşmede sınırlama kalksın, Anadil ile konuşma serbest olsun. Sağlık sorunlamla ciddi ilgilenilsin, Aramalarda lalan ve vağma vapılmasın. Baskı aracı olarak ke\fi sevkler vapılmasın, Radvo. leyp. daktilo >asağı kaldınlsın, Ailelerin gelirdiği >i>ecekler alınsın, Avukalla vuz yuıe goruşme sağlansın, Kanlindeki fahiş fivatlar, pivasa sevi>esine indirilsiıı. serbesl kalacaksın. Eğer açlık gre>ini surdurursen, disiplin cezası alırsın, infazın vanabilir" dediklen bildırildı. 311 kişinin açlık grevinde olduğu Eskişehir Ozel Tip Cezaevi'nde de 12 hukumlu ve tutukiu, hıpertansıvon, kalp rahatsızlığı, mıde kanaması ve mıde delinmesi tanısıvla devlet hastanesıne kaldınldı. Bunlann kimlikleri şöyle: Durak Soyaslan, Yusuf Dilber. Hamza Yavuz, Hıdır Sevindi, Ergun Keleş, Hasan Cansız. Beytullah Soner, Şaban Kaval, Mustafa Gezgor. Mahmut Barak. Turan Uemirci ve Merdan Demir. Gaziantep Özel Tip Cezaevi'ndeki 256 sol goruşlu tutuklu ve hukümluden 197'si, dun açlık grevi başlattı. Açlık grevindekiler, yakınlan aracılığıyla gönderdikleri mesajda, 1 Ağustos Genelgesi nedeniyle başlatılan diğer cezaevlerindeki açlık grevlerini destekledıklerini ve eyleme suresiz devamedeceklerini bildirdiler. Diyarbakır 1 No'lu Cezaevi'nde 260 tutuklu ve hükrmlünün 21 gun once başlattığı açlık grevine ise dun 10 kişi daha katıldı. Dıyarbakır'da 30'u kadın 35 tutuklu ve hukumlu yakınının SHP binasında surdurduğu açlık grevi de 9. gununu doldurdu. Ailelerin sağlık kontrollerıni yapan DıvarbakırMardinSıirt Tabipler Odası Başkanı Dr. A. Selam Yıicel, "Bunlann çoğu vaşlı insanlar ve viıcul dirençleri çok az. Tansijonlan 89'da se\redi>or. Açlık grevinin 34 gun daha surmesi halinde, kotu sonuçlar doğabilir" dedi. Cezaevinde açlık grevindekilerın göruşe çıkacak kadar guçleri kalmadığını belirten ydkınları, 14 kişinin durumlarının ağırlaştığını ve ağızlanndan kan geldiğinı oğrendiklerinı söylediler. Aıleler. ANAP Mardin Milletvekili Nureltin Yılmaz'dan yardım istediklerini, Yılmaz'ın Divarbakır'a gelerek kendileriyle goruşmeye soz verdığmı sozlerine ekledıler. Bu arada Ankara'da çeşitli temaslarda bulunan SHP Divarbakır ıl temsılcileri, geri donerek Cumhuriyet Savcısı Turhan Korkutan'la göruştuıer. Korkutan, cezaevine giderek savcı, yonetici, tutuklu ve hukümlülerle görüşeceğini açıkladı. Adana E Tipi Cezaevi'nde 33 tutuklu ve hükümlünün açlık grevi 6. gunune gırerken, eylemcilerin hucrelerde tutulmaya devam edildiği oğrenildi. Kalp hastası olduğu bildirilen Halil Kırık ile İsmail Türker'in sağlık durumunun ciddivetıni koruduğu bildirildi. Amasya Cezae\i'nın 10 kadın tutuklusundan PKK ve TİKKO davalannda yargılanan 8'min başlattığı açlık grevi de8. gününe girdi. Bayrampaşa Cezaevi'nde de TİKKO örgütüne üye olmaktan yargılanan 34 tutuklunun açlık Ils grevi 7. gününü, 6. koğuştakı 300 kadar siyasi tutuklu ve hukumlunün açlık grevi de 5. gununu doldurdu. Açlık grevi yapan tutuklu ve hukümlü yakınlarından bir grup, dun Başbakanlık Konutu onünde toplanarak Başbakan Turgut Özal'la goruşmek istedi. Açlık grevindeki yakınlarına kötu muamele ve işkence yapıldığını öne süren kadınlar, yaklaşık yanm saat konut önunde beklediler. 30 dolayındaki kadın, Başbakan Özal'la gorüşemeden siyasi şube ve Başbakanlık koruma polisleri tarafından konuttan uzaklaştırıldı. İnsan Hakları Derneği Cezaevleri Komisyonu tarafından dün yapılan yazılı açıklamada, 1 Ağustos Genelgesi'nin doğurduğu olumsuz sonuçlar sıralandıktan sonra, "Cezaevlerinde kalıcı çözüm sağlamanın yolu, uvgulamaları BM ve Avrupa Konseyi'ne uye ulkelerdeki tutuklu ve hükümlülere uygulanan standart kurallara uygun hale getirmekten geçmekledir" denildi. İHD Genel Sekreteri Akın Birdal da, yetkililerin açlık grevlerine siyasi değil, insani açıdan bakmalan gerektiğini belirterek, " 1 Ağustos Genelgesi kaldırıldığı an, açlık grevleri sona erecektir" dedi. GERÇEK dur. Bundan dolayı, hiç yemek yemeyen bir insana, beyin enerji tüketimi için gerekli glikozu sağlayacak mekanizmayı korumak amacına yetecek miktarda şeker/bal verilmelidir. Bu işlem, günlük idrar miktannı azaltır ve kişinin toplam kalori gereksinimini düşürür. Açbğın uzaması durumunda bir diğer sorun, vucut proteininin korunma gerekliliğidir. Açlıkta, belirli mekanizmalar gereği, toplam vücut proteininin 1/3'ü (75 gr.) bir günde tüketilir. Bu hızla protein tüketiminin sürmesine ise insan yaşamı tahammül edemez. Vucut bu durumda, protein yıkımını azaltmak amacıyla idrarla azot atıhmım azaltır. İdrarla üre olarak atılan azot miktarı önemli ölçüde azalırken, amonyak idrarda en çok gorulen azot urünü haline gelir. \ı miktarda üre atılması, zorunlu su atıhmım da azaltır. Günlük idrar volümü 200 ml!ye düşer. Böylece, aç kalan insan daha az su içme ihtiyacındadır. Açlık sırasında insana asgari idrar, deri ve akciğerlerden buharlaşma ile atılan kadar, su vermek gerekir. Bu nedenle de deri ve akciğerle su atılmasını belirli düzeyde tuSomut önerilere devam edersek; tabilmek için açlık durumunda olan insanı ılık ve nemli bir or açlıkta yaşamsal oneme sahip ortamda bulundurmanın yararı bu ganların (beyin, karaciğer ve böbrek) sık sık kontrol edilmesi, ayyüktür. rıca bu organların dışında kalp, Böbrek, açlık durumunda olan sindirim sistemi, solunum sistenıi insanlar için en önemli organların ve kanın yakın izlemeye alınması başında gelenlerdendir. Yukarıda zorunludur. Açlık grevinde bulubeürtilen işlevlerinin yanı sıra sod nanlar, ılık ve sakin bir ortamda, yum ve potasyum gibi vücut için fiziksel çabaları asgariye indirilhayati önemi olan elektrolitlerin miş koşullarda olmalıdır. Hekimetabolizmasmda ve su dengesin min görevi, bunu sağlamaya çalışde vazgecilmez role sahiptir. Bu maktır. (Birleşmiş MiUetler, Hünedenle açlıktaki insanın tıbbi kümlü ve Tutuklulara Karşı Uyulgözetiminde, en fazla dikkat edil ması Gerekli Asgari Standart Kurallar) mesi gereken organdır böbrek. Burada aynntılı biçimde açıkAyrıca elimizde "Tokyo lamanın gereksiz olduğu, uzayan Bildirgesi" gibi bir kılavuz vardır: açlık durumlannda uygulamaya "Silahlı çatışma ya da sivil kavgakonulan uyum mekanizmaların lar da içinde, hiçbir durumda hedan kısaca söz etmekte yarar var. kim, işkenceyi ve zalimce, insanEnerji olarak yağ asitlerini kulla lık dışı ya da aşağılayıcı hiçbir işnan dokulann glikoz gereksinimi lemi onaylamayacak, hoşgörmeni karşılamaları, ilk u>"um meka yecek vc bunlara katılmayacaktır; nizmasıdır. Ikincisi; çevre dokula suçu her ne olursa olsun, bu işnn gereksinimi için soz konusu lemlerle karşılaşan mağdurun olan Cori Siklusu (glikozu harca inançları ve güduleri ne olursa olyan dokulann glikozu laktat ve pi sun, ister kuşkulanılan kişi, ister ruvata dönüştürmesi, kan dolaşı sanık, isterse suçlu olsun bu dumında serbest kalan bu maddele rum değişmez. Madde: 1". "Herin karaciğer ve böbrekte yeniden kim, tıbbi açıdan sorumlu olduglikoza dönüşmesi) dediğimiz su ğu kişinin bakımıyla ilgili karar reçtir. Üçüncüsu ise belki de en verirken klinik yonden butunuyonemlisi, beynin keto asitleri kul le bağımsız olmalıdır. Hekimin telanarak enerji ihtiyacım sağlama mel gorevi, izlediği kişilerin sıkınsı, böylece glikozu ve vücut pro tısını azaltmaktır; kişısel, toplum(Baştarafı 1. Sayfada) teinini korumasıdır. sal ya da politik hiçbir gudu, bu Türk parasının kıymetini koruma hakkındaki 28 sayılı karara Tum bu süreçler ve mekanizma yuce amaçtan daha üstun sa>ılmailişkin 29 Aralık 1983 tarihli tebliğ şu güvenceyi getiriyor: yacaktır (Madde 4)" lar, Türkiye'ye her turlü yoldan ve cinsten döviz ithali serbest açlıktaki bir insanın yaşamını belirli bir süre uzatır. Ancak Gorülduğu gibi, hekimin temel tir. Hiçbir kayda tabi tutulmaz ve menşei araştınlmaz. bunlann işleyebilmesi için, bu me gore\i kişilerin ükıntısını azaltma. Türkiye'de bu yollarla bazı çevrelere milyarlar kazandırıldı. kanizmalan/süreçleri asgari dü Yöneticilerin sıkıntısını azaltmak Bu uygulamayla varılan sonuçların biri enflasyonun yüzde zeyde ışletebilecek maddeler ge gibi bir gore\i yok! Onlar, sıkın86.4'e tırmanmasıdır. rekmektedir. İkinci ve daha önem tılannı azaltmak için hekimleri Faiz yüzde 85. li bir gereklilik ise, söz konusu or NUİlanmasın... Ülkemizde cezaevEnflasyon yüzde 86. ganlann yeterli sağlıklılıkta olma lerinde yaşayan insanlan açlık greBu koşullarda ezilenler, emeği ile geçinenlerdir. sıdır. Yaklaşık on yıldır cezaevin vine gitmeye zorlayarak, on yıldır Ücretlilerin 1980 yılında ulusal gelirden aldıkları pay, yüzde de bulunan, sık sık açlık grevine tıbbi bakıma gerek duyacak kadar 32. Bu pay, uygulanan ekonomik model ile bugün yüzde 13'e giden, açlık grevleri dışındaki dö hastalanmış bedenleri "tüketme" düşüyor. nemde ise yeterli ve dengeli bes politikası, kurban istiyorsa, bunu Türkiş'in yaptığı bir araştırmaya göre de Türkiye'de yoksul lenmeden nasibini alamamış in bizler olmadan yapsın! Tıbbi inluk sınırı ayda 170 bin liradır. sanların \ukanda belirttiğimiz sis sanlığın hizmetine uygulamakla Ücret ve maaşların ulusal gelırdeki payları düşerken kâr, fa temleri, organlarının bırakın soz yükumlu hekimler, bu politikaya iz ve rantların ulusal gelirdeki payları yükseldikçe yükseliyor. konusu sureçleri yaşama geçirebi alet olmamalıdırlar. Ellerindeki Manzara budur. leceğini, çok ciddi tıbbi bakıma tıp biliminin aydınlatıcı meşalesi, Enflasyonun yüzde doksanlara tırmandığı günlerde Zongul ihtiyacı olması şuphe goturmez. boyle bir politikaya alet olmamak İşte bu koşullarda yapılacak/ya için veterlidir. dak'taki kömür işçilerinin eline ayda ne kadar para geçiyor? Türkiye Taş Kömürü İşletmesi'ne bağlı kömür ocaklarında çalışan kırk bin dolayındaki maden işçisinın ortalama günlük yevmiyesi 4.580 liradır O da brüt rakamdır! Zonguldak'ta kurulan Genel Maden İşçileri Sendikası aylardır işçilerin ücretlerinı arttırmak için çabahyor. İşveren "hayır" diyor ve şu öneriyi getiriyor. Birind altı ayda yüzde 45, ikinci altt ayda yüzde 30. Enflasyonun yüzde doksanlara vardığı bir ülkede işçilere verilen ücretin bir tek adı var; DEGERLt L^FLERİMÎZ "Sefalet ücreti." Sendikanın isteği "sefalet ücreti"rim biraz yukarısıdır, o kaAnayasarun çeşitli maddelerine açıkça aykırı olan ve kamuda çalışanlann tüm sosyal haklarını yok eden sözleşmeli peısoııel uydar. gulaması, bildiğiniz gibi Anayasa Mahkemesi'nde karar aşama En düşük ücret ayda 190 bin, en yüksek ücret 130 bin. smdadır. Mahkeme sonucu kısa süre içinde açîklanacakıır. Maden işçileri, yerin altında kömür çıkartırlarken alıp verdikMahkeme karannın bu>iik bir olasılıkla yasanın iptali yonunleri her nefeste o kömür ocaklarına ciğerlerinden birer parça de olacağını bir kenara bıraksak bile, mahkeme sonucu verilecek bırakıp bırakıp çıkıyorlar. kararı beklemeden sözleşmeli statuye geçişin alelacele çalışanlaBu işçilerin çoğu emekli yaşına varmadan ölüyor. Bir kısmı ra dayatılması hem çok mantıksız, hem de çok anlamlıdır. Bu olay da "göçük" adı verilen o kazalarda can veriyor. sonucunda, çalışanlann hukuksal konumları ve sosyal hakları ço4050 bini bulan işçiye karşı, Zonguldak'taki SSK Hastanezumsuz sorunlar >umağına dönuşecektir. si'nin yatak sayısı 800. Bu uygulama maaslarda önemli bir artış getirmediği gibi, ıleIşçinin yaşamına da sağhğına da verilen değer bu. risi için de hiçbir artış garantısi vermemekte ve iş güvencesi konusu da ortada kalmaktadır. Yapüdığı söylenen artış, aslında sosyal Bütün bu özverilerin karşılığı, ışverene göre enflasyonun yüzyardımların (yemek, elbise, ikramiye vb.) karşıhğıdır. de doksanlara vardığı günlerde, demek ki, en çok ayda 130 bin Uygulamamn diğer bir yönu de çalışanlara "angarya" getırmelira ücrettir. sidir. Sozleşmeliler, hiçbir ücret almadan ve gecegünduz ayrımı Bir yanda kara paraların imparatorlukları, öte yanda kapkayapılmadan fazla mesaiye zorlanacaklardır. ra kömür tozları ile soluk alan maden işçilerinin yürekler acısı Bizim göruşumuze göre imzalanmaması gereken sozleşmeyı, yoksullukları. tüm bunlara rağmen imzalayacak olanların, en azından Anayasa Bir yanda emeklerinin hakkı verilmeyen maden işçileri, öte Mahkemesi'nin kararını beklemelerı uygun olacaktır. yanda devlet soyguncusu hayali ihracat şirketleri. Bu konuda ortaya çıkacak olan tüm hukuki sorunlann, odaVe ulusal gelirdeki payları, her gün yükselen kârlar. mız avukatlannın danışmanlığında çözümlenmesi bakımından geVe rantlar. rekli yardımın odaraızca sağlanacağı da bilinmelidir. Ve faiz Gelirleri. Ve gün geçtikçe yoksullaşan işçiler. TMMOB Sendika işte bu dayanılmaz koşullarda madenlerde grev kaEMO YÖNETİM KLRULU rarı almış. Grev bu ayın 29'unda başlayacak. Dayan ışçi kardeşim, dayan! tl!ii!!1 İz 5 g U C ^ J US <J ı S = K 9« 3 3 23. gün Eskişehir Cezaevi'ndeki ve A>dın'da başlayıp Nazılli"de surdurulen açlık grevleri. 23. gununu doldurdu. "Öliim orucu" haline gelen bu açlık gre\indekı tutuklu ve hukumlulerin buyuk bolümunde mide rahatsızlıkları görüluyor. Nazilli'deki evlemde fenalaşan Adil V ıldızhan, Hadi Doğan. Ferhat Sarıvel. Ahmet Bağcan, Necdet Emgilli, Zeki Bilgin, Ünal Çüldur, Metlut Yaşar Yüce, Hamit Gülebak, Cemal Gursel, Mustafa L'zun \e INezir Ratur'un Nazilli Devlet Hastanesi'ne gotürulduklen, ancak hiçbirinin tedaviyı kabul etmemesi üzerine cezaevine geri döndükleri oğrenildi. Öte yandan, Nazilli Özel Tip Cezaevi yoneticilerinin açlık grevindeki 180 kadar hukümlü ve tutukluyu bolme>e çalıştıklan one suruldü. Cezae\i yoneticilerinin, az cezası kalanlarla ozel göruşmeler vaptıkları ve "Az bir sure sonra G Ö Z L E M UĞUR MUMCU IMF ve Dünya Bankasına (Baştara)ı I. Sayfada) ne\i ve Malıye Musteşarı Gültekin Özdemir var. •'Türkiye'de hukumel değişmedi, yeni bir ivme >ok, alınan kararlar >e kararlan alanlar belli. Bu kadar buvuk bir hevellc V\ ashington'a çıkarma \apmava gerek var mı?" Dunya Bankası ve IMF çevrelerinden bu sorumuza aldığımız yanıtlar şoyle şekilleniyor: 1) Soz konusu çevrelere göre Turkiye'nin onumuzdeki yıl için hem daha fazla tasarrufa hem de daha fazla borç almaya ihtiyacı var. Ancak onumuzde bir de seeım var. Ekonomi kurmavian "secim nedeniyle muslukların açılmayacağı" konusunda güvence \erecek. 2) Hevet alınan tedbırleri olduğu kadar, alınacak tedbirleri de goruşmeye gelıyor. Boyle buyuk bir heyetın oluşmasının nedenlerınden birisi bu. Alınacak onlenıler biraz da IMF \e Dunya Bankası ile damşmalar sonucunda tam olarak şekillenecek. IMF \e Ounya Bankası çevrelen özellikle Vergı 'isul Kanunu değişiklikleri konusunda hayli heyecanlı. Vergi kaçağına daha az müsamaha gösterecek değişiklikler paketi aynntılı olarak ele alınacak ve ilk İcez Berlin'deki göruşmeler sırasında her iki tarafın da üzerinde ciddiyetle durduğu "Ittks tüketim vergilendirilsin mi?" sorusu gündeme gelecek. Bunun hayata geçmesinde Dünya Bankası'nın alacağı tavır, çok etkili olacak. Vergi Yasası'nda yapılacak değişiklikleri Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, Icra Iflas Tasfiye Kanunları'nda yapılacak değişikliklerin izlemesi bekleniyor. 3) Böyle büyük bir heyet oluşmasının tabii diğer nedeni de "markaj". Dunya Bankası çe\relerinden bize yansıyanlara göre, "İ'sl düzeydeki yetkililerin hiçbiri diğerine ekonomist olarak güvenmi)or ve birbirlerine tam saha pres u>gulu>orlar." Heyetin gelişine ilişkin çalışma yaptığımız sırada aynı çevrelerin bize döne döne yonelttiği bazı sorular var. Örneğin Başbakan Turgut Özal'ın ekonominin yonetimine bizzat el koyduğu konusunda kuşkuları var. Sanki Yusuf Özal'ın bazı kararların alınmasına eııgel olduğu yolunda kimi kuşkuları olduğu yönunde imalarda da bulunuluyor. "En biıyük sorunun en kiiçiik kardeş olması" cumlesi, Yusuf Özal ile ilgili sarfedilen sozler arasında. "Bir sürü ulke ile çalışıyoruz. Bunlar ne teşhisle ne tedavide başarılı. Oysa Tıirkiye bazen doğru tedavidcn sapsa dahi doğru teşhisleri koymuş durumda" dedikten sonra sorulan soru ^u: "İş nerede akıyor?" Dünya Bankası çevrelerine göre bunun, son altı yılda 5. istikrar paketi olması "kaçınılmaz olarak" şu duşünceleri akla getirıvor: "Türkiye, tngiltere ile aynı zamanda başladı. Şimdi tngiliz odemeler dengesi fazla verir duruma geldi. Duyduğumuza göre Türklerin 'Türk gibi başla Ingiliz gibi bitir' diye bir atasözü varmış. Tiırkiye'nin içinde bulunduğu durum bu alasözünu doğruluyor." TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI'NDAN DUYURU ^ z os w © x" "* o ijı j f ~ I! §C ,s g I ;: o =0 I B c Z) S" S&
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle