27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 KASIM 1988 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR ISMAİL GVLGEÇ Û1MHÜR.7BTM fr MALAZGİRT \S1AN8ULUN FBTH; CUMHURÎYET/5 Gurbette ilk romanı 'Gurbet'i yazan şair Nihat Behram: Türkiye'ye gitmiş gîbi oldum Gurbette yazdığı ılk romanı "Gurbet"ten söz ederken Nihat Behram, "Ben kendimi Turkiye sanatının içinde değerlendiriyorum. önemli olan, bir sanatçımn sanatının kaynaklandığı kültürel ölçulerdir" diyor. CAN KARTOĞLU GÜRSES "Esinlendiği şarkının eşliğinde kınkdokuk sozler" ko>Tnuştu şiirinin adını. Yıl, 1980'dı. "Lyandınn anamı, soyleyin gidiyorum, / yolurau gozlemesin, donemem bdki geri; / arkadaşlanm duysun, soylesin gidiyorum / donemem bdki geri, kardeşim bunu bilsin... / İnleyecek kopegim ıslığım kesiliıtce, / guverdnim saçagın boşluguna sinecek; / babama baber salın alnanm onda kalsın / sulaan gunaşın donemem belki geri... / Korulara soyleyin, dağlara, as>malara, / baygın çocukluğumun çınladıgı kıriara / soyleyin gidiyorum donemem belki geri, / gelsin anılanm beni ugurlasın... / Sadece sevdigimden gizleyin. soylemeyin duymasın, / o kadar körpe ki kalbi, bilmiyor yitirmeyi, / soylemeyin bu akşam sevdigim aglamasın" demişti. O yılın ağustosuydu îsvıçre'yegittiğınde. Ordan Fransa'ya gıtmiştı Nihat Behram. Birkaç yıl kalmıştı Paris'te. Iki yıl önce de Heinnch Böll Bursu ile Almanya'ya çağrılmıştı. Boll'un anısına konulan ve kendi ülkesinde yaşama, duşunme olanağı bulamayan yazarlara verilen Böll Bursu'nun ilkı Behram'a verilmişti. Böll'un eşı Annemaria Böll'ün önerisiyle Kultur Bakanhğı'nm bu çağnsı, aynı bölge lcişleri Bakanlığı'nın hoşuna gitmemış olacak kı, ılk uç ay sonra ailesiyle birlikte Almanya'yı terk etmelerini isteyen resmi bır yazıyla uyanlmışlardı. Bu yazıyla .\lmanya'da oturma izınleri de kaldırıİıyordu ustelik. AlmanyaHollanda sınırmda Straelen adlı küçuk bir kasaba vardı. Burda da, H. Böll, Samuel Beckett, Max Frisch gıbı yazarların desteğıyle kurulmuş bir kultur merkezı. Nihat Behram'a zorunlu olarak burada yer göstermiştı Kultur Bakanlığı Ve Behram, Paris'ın yirmi metre karelik bır odasında başladığı "Gurbef'i Straelen'de yazmayı sürdurmuş, Straelen'de bi KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK K1ZIMAVİ İLE Kızı Mavı ile görulen Nihat Behram, 'Gurbef adlı romanının çıkmasıyla birlikte kendını Türkıye'ye gelmış gıbı hıssettığını söylüyor Nihat Behram. •Çiçeklenmı suladım güvercınıme yem verdım sanki "dıyor ların acısina yetişmek ıçın çırpındım Insanlarımıza saldırıyorlar mı, saldırıya karşı saldırma duygusuyla çırpmdım. Yazdığırn şey, beni de tımarlıyor gibi yazdım Yazdıkça hayatın dılıni buluyormuşum gibi yazdım Yazdıkça aşkıma, nefretıme tanım buluyormuşum gibi, bulduğum tanımlarla silahlanıyormuş gıbı yazdım. Gurbettekı olayların bır soğukkanlı gozlemcisı, olaylann tahlilduygular içinde yazmaya başla cisi olarak yazmadım." dım. Bırbinnden can almış surup Acaba Nihat Behram, son gungiden şıirler deolabilırdi. Şıirlerlerde sıkça tartışılan "Goçmen le koprulenmiş kımı öykuler de edebiyatı" ıçın neduşunuyordu? olabilırdi. Gerçı, her şey biraz anı Once, şöyle bır gulumseyecek, bu lardır bu tur sanatta. Ama Gur konuların tartışılmasının yararlı bet, anılar toplamı olamazdı. olduğunu soyleyecek. sonra da Çunku, mudahale edıyordum her "Ama" diyerek şöyle surdurecekşeye. Kendıme de mudahale edı tir sözu: "Ben, neyin edebiyatı olyordum. Belki biraz senaryo ola duğundan önce, bır urunun edecağı eğilimlerim vardı. Paris, taş bıyat olup olmadığı, sanat olup olmuş ustumuze yıkılmıştı sanki. olmadığı, değerli olup olmadığı Yazma duygusu, ayakta durabıl ölçusunde tartışılması gerektiğıne menın bır biçımı olarak doldur inamyorum. Kendime, göçmen du ıçımı. Binlerce, onbınlerce edebiyatçı diye koyduğum bır sıduygu içinde yazmaya başladım nır yok. Bu ka\ramı yanlış buluNe olur, ne olmaz, ne, nasıl olur yorum. Doğru olan, bir edebiyatçı diye hiçbır şey duşünmedim. Oy olarak, göçmenlık koşullarında le bir şeyin kavTamı da yoktu ka yaşıyor oluşum, bu koşullarda famda. Oturayım da gurbettekı edebıyat yapıyor oluşumdur. Yaınsanlann sorunlannı yazayım di •jadığım hayatın, yaptığım sanaye de bir düşüncem yoktu. Her şe ta yansıması doğal bır şeydır. yimi koyarak, hayatla bir çarpış 'Gurbet' yenne, bırikımlenme dama hırsıyla, duygusuyla başladım. yalı olarak babamın çocukluğunu Acı çeken dostlanm mı var, on işleyen bır roman da yazabılırdim tirmiştı "Gurbet", nasıl roman olmuştu? Bunu şoyle anlatıyor Behram: "Gurbel 'ı bır on tespitten hareket edip yanı oturayım, şu konuda şoyle bir roman yazayım diye yazmadım. Sekiz yıldır dışardayım Hayatım, romanda anlatılan olaylann içınJe savrulmuş bir hayattı. Soluduğum hayatı anlatarak, bende derinleşen yanıvla yeniden solumak için karmakarışık Beni nereye koyacaklardı o zaman? Ben, kendimi Turkiye sanatının içinde değerlendiriyorum 'Gurbet'e de böyle bir sanatçımn urunu olarak bakıyorum. Onemh olan, bır sanatçımn sanatının kaynaklandığı kültürel ölçulerdir." Ben, "Gurbef'i çantama ozenle yerleştiriyordum her sabah. Otobüste çıkarıyor, en çok otobuste okuyordum. Hoş bir duvguydu bu; kıpır kıpır. Sankı, Türkıye'ye gelmiştı Nihat Behram, lstanbul'daydık, geziyor PİKNİK PİYALE MADRA duk. Sanki bana, İsvıçre'yı, Almanya'yı, Fransa'yı anlatıyordu. Sabri'yı, Zeyyat'ı, Nuri'yi, Rıza'yı, Nurten'i, Süleyman'ı, Recep'ı, Mehmet'ı, Yugoslav kızı anlatıyordu. Bır Fılm gibi. Yurek yurek anlatıyordu. Şiir şiir anlatıyordu. Aşk gibi. "Sevgili Can Abla" diyordu, "Gurbet ustıine ne guzel mektuplar, kartlar geldi dunyamn çeşitli yörelerinden, Turkiyelilerden. Bana bunlar yetiyor. Övdukleri için değil, duygusunu soluduklan, acısını pavlastıklan, sevincine can koyduklan için. Guzelliğin başka bir lanımı var mı? Kitabın çıkışıyla, Turkiye'ye gitmişim gibi duydum kendimi. HIZLI GAZETECİ \ECDETŞES Türkıye'ye gitmişim gibi. CiçekUAYROLA, KEYİFŞlZâİ0im) lerimi suladım, guvercinime yem verdim sanki. Kıpır kıpır yüreSBN 8EHİ ğim..." TLTKVP'ta bugün Kültür Servisi 7. TUYAP Istanbul Kitap Fuan'mn ilk gununde Yunanlı yazar Dido Sotiriyu konuk edilecek. Tepebaşı TÜYAP Istanbul Sergi Sarayı'nda gerçekleşen kitap fuarı kapsamında geçen yıl da ulkemize gelen Dıdo Sotiriyu bır söyleşı yapacak. Konferans Salonu'nda saat ( İZGİLİK KÂMİL 15.OO'te gerçekleşecek söyleşinin ardından saat 16.00'da Turkiye Yazarlar Sendikası'nın standına geçecek olan Sotıruyu burada da ulkemızde birkaç baskı yapan "Benden Selam Soyle Anadol u ' y a " ve yenı yayımlanan "Buyruk" adlı romanlannı ımzalayacak. Bugun ayrıca saat 14.0018.00 arasında Aziz Çalışlar, Haydar Dumen, Alpay Kabacalı, Mevlut Kaplan, Kerim Korcan, Ülker Köksal, Arif Daraar, Nezibe Meriç, Zeynep Oral, Salim Şengil, Hıfzı Topuz, İrfan Yalçın ve Can Yıicel TYS standında kitaplarını imzalayacaklar. AĞAÇ YAŞKEN &£N HER ŞEYı COŞKUYU Y4Ş<Y0WM?) OYSA 5EM COK SAKİNI/'/\l..' ' leMKİHUVM GVZELİM. ÇUNKÜ d d U£YECANIN(N AŞK OUL VAR • r^u s MASARACI Bulutsuzluk Özlemı, "Şili'ye Özgürlük Şili'ye Özgürlük konseri saat 17.00'de Moda Sıneması'nda verıyor konsennı bugün Neıat Yavaşoğul ları, Kanöz Ozan, Filıp Sümbülkaya, Sına Koloğlu, Tahsın Ünüvar, Akın Eldes ye Kerem Görsev'den oluşan topluluk bugunkü konsennde "Kuturdet Beni Rutubet", "Güneye Giderken" "FTT'nın Ûnünde Taksım'de" gıbı eskı parçalannın yanı sıra "Acil Demokraa" "Şılı'ye Özgürlük" "Cezaevınde Bayram Görüşmesr gıbı parçalarını da seslendırecek EĞİÜR KEMAL GÖKHAIS GURSES Istanbul Devlet Tiyatrosu 'nda Michael Frayn dan "Oyunun Oyunu " f Hayat amansız bir fars olsaydı hepsı de bir oncekı perdede kuliste yaşananların onden çekimıdir, sahneye yansıyışıdır. Oyun ve gerçek iç ıçedır. "Oyunun Oyunu" Londra'da 1982'de sahnelenmış ve ertesi yıl "Yılın Komedisi" ödulunu almıştı. Uzun bir sure kapalı gışe oynayan bu ilgınç guldurüyu ben üçuncu yılında ızlemiş ve o gunden bu yana da hep Haldun Dormen'lık bir fars diye geçirmıştim aklımdan. Devlet Tiyatrosu ekolunun Frayn'la yanşta haylı zorlanacağını duşunuyordum. Yanılmışım... Yazann dil kullanımında Ingilizceye ozgu ınceliklen Turkçeye olabildığince aktaran çevirı rahatlıkla izleniyor. Belki genelde oyunun temposu yer yer duşuyor ve olayların akışı yavaşlar gibi oluyorsa da bu gıderilemeyecek bir aksaklık değil. Kuskusuz çok kısa bir sürede daha dınamik bir denge sağlanacaktır, çunkü yonetmen Chris Harris oyunculara "tempo" ile "telaş" arasındakı o ince çizgıyi aşırmamış. Oyunculann da komik olma kaygısına kapılmadan renklı tonlar gerektiren rollerine var güçleriyle asılmaları Devlet Tiyatrosu'na bu fars denemesinde artı puan kazandırmış. Biraz daha rahatlama daha hızlı tempoyu kendiliğinden getirecektir, ikinci perdede olduğu gibi... Bu arada özellikle surekli gırdılı çıktılı bir trafik içinde olan Meral Oğnz, Metin Belgin, Semra Savaş, Atilla Olgaç ve Nurinisa Yıldınm'ın olumlu çabalarına da ayrıca değinmek istenm. Sanınm sözü fazla uzatmaya gerek yok. Fars seviyorsanız ve düzeyli bır fars izlemek istiyorsanız "Oyunun Oyunu"nu görün. I Oyunun Oyunu I Yazan Michael Frayn / Çeviren: Lale Eren / Yöneten: Chris Harrıs / Dekor: Ethem Özbora / Kostüm: Hale Eren / Oynayanlar: Sadrettin Kılıç, Nurinisa Yıldırım, Metin Belgin, Meral Oğuz, Atilla Olgaç, Semra Savaş, Ertuğrul llgin, İlkay Saran, M. Uzun, Seray Düşenkalkar / tstanbul Devlet Tiyatrosu. DİKMEN GÜRÜN UÇARER Michael Frayn'ı 1986'da Harbiye Şehir Tiyatrosu'nda izlediğımiz "Deli BaP'dan anımsayabıliriz. Çeho\'un "Platonov" adlı oyunundan yaptığı uyarlama Londra'da çok beğenilmişti 1984'te. Frayn için, "Eger yaşam amansu bir fars olarak tammJansaydı, o bunun en başanlı vakandvisi olurdu" demyor. Insan ilişkilerinde yakaladığı ince esprı, Frayn'm hareket noktası. Bir fars ustası olmanın ötesinde ironik bir gözlemci. Sahnede birbiri peşi sıra gelen tersliklerin ve buna bağh komikliklerin ardında belirlenen öncelikle yazarm bu gözlemciliğinden kaynaklanan sağlam bır metin. "OyıiBun Oyunu"nda bir tiyatro topluluğunu bır gece genel provalarda, bir diğer gece oyun sırasında kuliste ve bir üçüncu gece de oyunu oynarken izliyoruz. Her üç bolümde de aynı perdedir ele alınan. Bu aynı perde bize sahne önünden ve sahne gerisinden verilirken oyunculann rolleriyle ger TARİHTE BUGÜN MUMTAZ ARIKAN 1919'PA BU6UAJ, ÇOCUZLAZDAta GŞ k /Ç//V YAP/LMlÇ OZEl. SfU ILAN, 5 Kasım KEPÇE KULMKLARA CARE.. t'L MtŞTt Rf g/)Snf?AM TAKZE, ÇENE ALtkMlŞ &4Ç çevfZSSl ıLE /Kı KULAK MEMESl A&AStNtN OLÇa£U YETSISUY. P: Ay&CA ECZANELEBOE, HAejSOP's, SELSPG'S GıSl MAĞAZALAgM SAnLMAKTAYÖI. &l ÇOCUKLILAMA DUZELMESİhiB ÇOK YAfZAR.1 oUiyo/ZPU ' /SMA&LAMAIC IÇIN, T&M /CULÂIC li£7~UNDEAJ LAS YATAR/<EAJ 50 YIL ONCE Cumhurıyet şirketlerın sermayelerinin de tezyidi muvafık görülmuştur. Bu meyanda Turkiye Yunlu Dokuma ve Yun îpliğı Fabrikalan Anonim Şırketile Yerli Mallar Pazarları Müdurluğunun de mütedavıl sermayelerinin arıiınlması takarrur etmıştır. Bu hususla hukumete teklıf yapılmıştır. Sermaye tezyıdının Sumer Bankın umumî sermaye yekunu üzerine tesir etmesi tabiî göruluyor. Bu şekilde fazlalaşacak olan sermaye ile Sumer Bank müessesatı daha geniş mıkyasta ış yapmak ımkânma malik olacaktır. 5 Kasım 1938 bın beş yuz lıra tazmınat istemıştf. YILIN KOMEDİSİ SEÇİLMİŞTİ Michael Frayn'ın "Oyunun Oyunu" adlı yapıtı, 1383 te Ingıltere'de yılın komedısı seçılmişti Istanbul Devlet Tıyatrosu: nda Chrıs Harns ypnetımınde sahnelenen "Oyunun Oyunu"nda Sadrettin Kılıç ile Ertuğrul İlgin de başlıca rollerı üstlenen oyuncular arasında çek kişilıklen arasında surekh gidıp gelmeler olacaktır. Olayın komiği de tıpik fars mizansenlerinın ötesinde buradan çıkmaktadır. Birinci perdede, "Sonuç Sıfır" adlı oyundaki rollerı tanıtır bize yazar genel provada. Oyunculann soğukkanlı olmaya çalısan yonetmenle ya da kendi aralarında yaptıklan tartışmalarda, bir turlu anlaşılamayan basıt mizansenlerde gerçek kişılikleri ufak çıkışlar yapmaktadır rollenn arkasından. Kuliste yaşanan kıskançlıkları, aşklan, tutkuları, dostlukları, duşmanlıkları, ayyaşlıkları, kısacası tum çarpık hoşluklan olduğu gibi veren ikincı perdede oyunculann kişısel sorunları, ozeİ yaşamlarıdır on planda. Bu arada tabii kı bir yandan da oyun oynanmaktadır akla gelebilecek tum tersliklerle. Uçuncü perdede ızleyicinin önunde roller ve kişiler tamamen birbirının içine girmiştir artık. Oyun laçkadır. Kaçırılan antreler, tekmk arızalar, unutulan replikler, atışmalar... Bunların Sümer Bank daha geniş iş yapacak Şehrımizde bulunmakta olan Sumer Bank Umum Mudüru Nurullah Esad Sümer yarın Ankaraya donecektır. Öğrendiğimıze göre, devlet sermayesıle çalışan muesseselerin murakabesı hakkındakı kanun hükumleri, Sümer Bank'a da teşmil edilırken Bankaya bağlı olarak çalışan muesseselerle senebaşında yeni kanuna uyacak olan şimdikı Müsaadesiz fotoğraf teşhiri Bir muddet evvel Maliha adında genç bir kadtn, Adlıyeye müracaat ederek, 937 senesı Yerli Mallar sergısimn Inhisarlar paviyonunda fotoğrafîsinin müsaade alınamadan teşhir olduğunu iddıa ederek tnhisarlar idaresinden, paviyonun dekoratoninden ve Foto Süreyya müessesesinden
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle