27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 HAVA DURUMU Adana IVIeteorotojiGenel Mudurluju'nden aiınan bîlgiye g&re yurdn kuzey kesmlen çok butotlıı, Karadeniz. lç Anadolu'nun kuzeydoflusu ile DoOu Anadolu'nun kuzey kesım T leri yajışlı. öteki yerter az bulutlü geçecek , J Yağışiar Karadeniz'in tç kesimlen. İc Ana S% dolu'nun kuzeydoğu ile DoQu Anadolu nun kuzeyınoe karta kanş* yajjrnur ve kar. öteki yerter yağmur şeklınde olacak. HWA SiCAKLIGI Tüm yurtta biraz azalacak. RÛZGÂR: Kuzey ve batı yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette yurdun kuzey kesmlennde la esecek DENİZ Mutedil dalgalı. Karademz'de kaba dalgalı oiacak. kuvvetlice esecek. Dendenrrazde lıava. Dalga yükseklkji 15 ıla 2 m . Karadenızde 35. yef yer 4 m dolayında günbatısı ve karayelden 3 ila 5 kuvvetınde bulunacak.. Van Göiü nde hava Darçalı buluüu geçecek Rüzgar kuzey saatte 1021 deniz milî. Karadenız'de 68 ve baü yö.ilerden fiafif ara sıra orîa kuvvette esecek. Göl hafif çalkankuvvetkıde saatte 2740 deniz milî hiz tılı daJga yuksekNâj 05 ila 1 m dolayında bulunacak. ' yajmuij Adıyaman Alyon Ağrı Ankara Antakya Antaıva Artvin Aydın Bastesir B.NKIK HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE'DE BUGÜN A B A S K S A A S S 17° 7° Diyarbakır 10° fEülrne 12° 2°Erincan 10° 2° Erzurum 0° 10°Esteşehır 7° 1° Gaâanlep 20° 10° Giresun 17° 6° GOmuşhane K 8° 2°Hakkân 17° 3°lsparta A 10° 2°istant>ul S 8° yizmır S 3°i° Kars K 0° Kastamonu k 9° 2° Manisa 4° 2° K Maraş 1° 4° Mersin 4° .12°Muğla 8° 1° Muş 12° 2°Nğde 14° 10° Ordu 3°2°Rize 5° 2° Samsup 10° 2° Siıi 8° 3°Sinop 17° 3°Sıvas 0° 10°Tekırda5 3° 1° Trabzon e 4° 2° Tuncelı 4° 2° Usak e°l° Van 10° 3° Yozga! 2°1° Zonguıdak 28 KASIM 1988 DUNYA'DA BUGUN Amsteröam Amman Auna BaSdad Sarcelona Basel Betgrat Berlın Bonn Bruksel Budapeşte Cenevre Cezayır C.dde Dubai Frankfurt Gıme Helsinkı Katııre Kopennag Köln Lefkosa A 14° S A A S B ! Y Y Y A Y B B Y K S B B Y Bıngol B Bıtı:s B Bolu K 6° 1° Kayseri Bursa A 12° 3° Kırtdarelı Çanakkate B 11° 3°Konya Çorum K 7° 2° Kutahya Derazlı S 16° y M i a l y a A aç* B M u t j s 14° W 15° 11° 13° 9° 9° 3° 10° 7° 4°2° 8° 3° 15° 11° 2°1° 10° 2° 5° 3° 4°3° 4° 1° 15° 714° 2° 18° 9° 12° 1° 4° 0° f? 3 10° B 24° 23° 15° 2° 1° 8° 7° 8° 2° 2° 17° 28° 26° 7° 20° 2° 23° 4° 7° 20° A A B B B B B B 6 Y A A B A Lentngrad Londra Madnd Mılano Montrea' Moskova MCrah New >br1( Oslo Paris Prag Rıyad Roma Sotya Şam K kjrt S S.SI' Y Kahırem K B Y B A Tel Aviv Tunus Varşova «nedik Viyana WasrangtonB Zürih B B B B B K B B K B B A B A B B B K B Y k 2° 10° 2° 9° 7° 2° 5° MEHMED KEMAL POLTITKA VE OTESI 12° 2° 9° 4° 26° 12° 2° 24° 23° 24° Bir Cımbızın Öyküsü. . . 8° 10° 15° 15° 2° Maden İşçileri. Toplu sözleşmeye ilişkin tüm istekleri kabul kelerde maden işçileri, geçerli ortalamanın edilse bile, madene inen işçinin ücreti, kıdebir iki kat üzerinde ücret alırlar. Ama ne ya mi ne olursa olsun, ancak 300 bin liraya çızık ki bizim maden işçilerimiz. özellikle kabilecektir. 1980'den bu yana izlenen ekonomi politikaÖzal hükümetinin, kamu işvereninin, "çok ları sayesinde Türkiye ortalamasının altında yüksek, kabul edilemez, ilke kararlarına kalan gerçek ücretlerle yaşam kavgası ver aykın" diye düne kadar sürekli reddettiği ücme çabasındadır. ret talebi işte bu 300 bin iiradır. Ortalama ücretlerdeki bu düşüklük, ZonKamu işvereniyle sendikanın, bu satırlaguldak kömür işçisı açısından bir başka rın yazılmasından sonra, dün akşam bir araolumsuzluğa daha neden olmaktadır: Orta ya gelmelen beklenıyordu. Sonuç ne olacak, lama ücret esas alınarak yapılacak bir artış. bu satırları kaleme alırken bilemezdik. gerçekte işçi çoğunluğunun ücretinde anDilegimiz, kömür işçilerini hiç olmazsa aslamlı bir sıçramaya yol açmayacaktır. Bu durum, üç aya yakın süredir grevde olan SE gari geçim koşullarına kavuşturacak bir toplu KA işçileri için de geçerlidir. O yüzden, kâ sözleşmenin imzalanmasıdır. Bunu sağlağıt işçileri gibi kömür işçileri de gerçek üc mayacak bir pazarlığın. bölgede gerilimi büsbütün arttıracağını öngörmek, falcılık deretin esas alındığı bir toplu pazarlık ortamı ğildir. istemektedirler. Özal hükümetinin genel olarak "gerilim Zonguldaklı kömür işçisi, son on yıldan beri uğradığı kayıpları bir toplu sözleşme ile te politikası"ndan medet ummaya başladığına lafi edemeyeceğinin bilincindedir. Ücret dü dönük değerlendirmeler gün geçtikçe yayzeyinin hiç olmazsa Türkiye ortalamasını ya gınlaşırken, 45 bin kömür işçisinin durumu kalamasını hakh olarak talep etmektedir. da bu konuda yeni bir gösterge olabılecektir. (Baştarafı 1. Sayfada) krizi' askıda (Baştarafı I. Sayfada) meleri, yerel seçim hazırlıklarını görüştü ve küçük kurultayın değerlendirmesini yaptı. Ancak parti meclisi toplantısı da küçük kurultayda olduğu gibi Topuz krizinin tartışmasıyla geçti. Parti meclisinde söz alan üyelerden yalnızca Aytekin Kotil, Âyhan Arifağaoğlu, Rüştü Kurt ve Erol Köse Genel Sekreter Yardımcısı Topuz'a destek verdi. Başta, Topuz'un açıklamalannda hedef aldığı eski Genel Başkan Aydın Güven Gürkan olmak üzere Kemal Anadol, Eşref Erdem, Ali Şahin, Dogan Taşdelen, Ertuğnıl Günay, Yakup Kepenek, Turgut Atalay. Halil Akyüz. Suat Binici ve Ahmet tsvan olmak üzere öteki parti meclisi üyeleri Topuz'u sert bir dille eleştirerek istifasını istediler. rerek "Topuz partiyi tecavüze açık karşılaştığımız sıkıntıları nasıl hale getirmiştir. Hızla bu yarayı aşacagız" diye konuştu. Baykal, kapatmalıyız. Partinin işgal altın Topuz ile ilgili önergenin oylanda olmadığı, Topuz'un iddialan ınamasını isteyerek, sorunun belnın geçerli olmadığı li bir zaman içinde MYK içinde çözülmesi görüşünü dile getirdi. açıklanmalıdır" dedi. Suat Bilici, Topuz'un kurultayda kendisini eleştiren il başkanlarına karşı tarafsız kalamayacağını ve bu il başkanlarıyla birlikte bir seçim kampanyası yürütemeyeceğini vurgulayarak Genel Başkan Inönü ile Genel Sekreter Baykal'ın bu konudaki düşüncelerini soıdu. Toplantıda, yoğun elestirilere karşın görüşlerinde direnen Ali Topuz. "Hepiniz karşımda olsanız da göriişlerimden vazgeçmeyeceğim. İsüfa etmeyeceğim" dedi. Toplantıya, Topuz'a güvensizlik yönünde oy kullanması beklenen parti meclisi üyelerinden Cüneyt Canver, Fikri Saglar, Mehmet Moğoltay ve Abdullah Baştürk katılmadılar. Bu üyelerin yurtdışında oldukları belirtildi. MYK üyesi Ali Dinçer de toplantıda hazır bulunmadı. Uzun süren tanışmalann ardıııdan Halil Akyüz. Mustafa Timisi, Ertuğnıl Günay gibi parti meclisi üyelerinin de sorunun partiye zarar vermeyecek şekilde MYK yoluyla çözümlenmesi önerisinden yana olmaları karşısında, saat 22.45 sıralarında toplantıya çok kısa bir süre ara verildi. Tüm parti meclisi üyelerinin sinirlerinin gergin ve yüzlerinin asık olduğunun gözlendiği bu ara sırasında, önergede imzası bulunan üyeler önergelerinin oylanmaması için yoğun şekilde iknaya çalışıldı. Önergede imzası bulunan 8 parti meclisi üyesi partinin daha çok tartışılır duruma gelmemesi ve sorunun uzun sürmeyecek bir zaman içinde MYK'da çözülmesi için önergelerini geri çektiler. Önergenin geri çekilmesinden sonra SHP Parti Meclisi saat 23.00'te s^na erdi. 12 saat kadar süren toplantının sonunda konuşmaların basına yansıtılmaması konusunda da karar alındı. Genel Sekreter Yardımcısı Tufan Doğu, toplantıdan sonra yaptığı açıklama sırasında bir soru üzerine, "Ali Topuz görevinin başındadır" dedi. Doğu, toplantıda yalnızca son siyasi gelişmelerin, yerel seçim hazırlıklarının, bazı yönetmeliklerin görüşülüp küçük kurultayın değerlendirilmesinin yapıldığını açıklamakla yetindi. Topuz için güvensizlik önergesi verilmesine dayanak olan SHP tüzüğünün 29. maddesi aynen şöyle: "Genel Sekreter ile Merkez Yüriitme Kurulu üyeleri, Parti Meclisi'nce; Genel Sekreter Vardımcılan ile Genel Sayman Merkı Yürütme Kunılu'nca, üye tam s«yısının salt çoğunluğu ve gizli oy ile teker teker ya da topluca görevden alınabilir. Bu oylamalara görevden alınacaklar katılamaz." Topuz'un katılamayacağı oylamada, güvensizlik önergesinin kabulü için üye tam sayisımn salt çoğunluğu, yani 23 oy gerekiyor. Maden işçîlerine iki £arklı bakış (Boştarafı 1. Sayfada) Toplu iş sözleşmesi göriişmelerinin çek'inbuteklifinideoldukçayeter başlangıç tarihi olan 1 Temmuz siz bulduklan ve grev konusunda 1988 tarihinden 6 ay sonra bizim ki kararlılıklannın sürdüğü be teklifimizle ortalama çıplak ücret, Hrtildi. 363 bin liraya çıkıyor. Giydirilmiş Devlet Bakanı Çiçek, dün Anka ücrel 450580 bin lirayı buluyor. ra'dadüzenlediği basıntoplantısın Bu. birinci yıl içindir. Bunu kabul da, TTK işyerleri ile ilgili toplu iş etmezlerse kendileri bilir. Grevegisözleşmesi görüşmelerinde, işçi debilirier." sendikasına \erdikleri teklifî açıkladı. AA'nın haberine göre Çiçek şöyle konuşiu: Bülent Ecevit, DSP'nin Zongul"TTK işçilerinin halihazır ortalama çıplak iicretleri, 139 bin 410 İi dak'ta Gürol Sineması'nda düzenradır. Kendilerine şu teklifte bulu lediği toplantıda yaptığı konuşmada, TTK işçileri arasında doğabinulmuştur: İşçilerin 30.6.1988 tarihindeki lecek sağsol çatışmasının sorumücretlerine, 1 Temmuz 1988'den ge lusunun Özal ve ANAP iktidarı çerli olmak üzere, birinci altı ay için olacağını söyledi. Ecevit, ANAP 40 bin lira ilave edilmesi, bilahare iktidannın grev nedeniyle üretimin bu zamlı ücrele yuzde 38 oranında durduğu sektörlerdeki madenleri zam yapılması, ikinci altı ay için de "kendi yakını olan bazı işadamlabu zamlarla (eşekkül eden ucrcte, nna ithal ettirdigini" ileri sürdu. 30 bin lira ilave edilmesi ve ilaveli Ankara'dan 30 otomobil ve 5 ücrele yuzde 2* oranında zam yaotobüsten oluşan bir konvoyla pılması onerilmişlir. Zonguldak'a gelen ve sinema saBuna göre işçilerin ikinci altı ay lonunu dolduranların "Halkçı başındaki ortalama çıplak iicretleri Ecevit" sloganları arasında konusözleşmeden evvelki ücretlerine gö şan Ecevit, "Dönemlik maden işre yiizde 154.8 oranında yükseltil çisine bir ayda verilen 28 dolarla mektedir. " ABD'de yeraek bile yenmez. Bu Devlet Bakanı Çiçek, diğer sos. ücret, Türkiye için utanç yal yardım kalemlerinde de yü<:. ücretidir" diye konuştu. de 200'ü bulan artışlar önerildiğini Ecevit, grev aşamasına gelen kaydetti. Önerilen bu hakların iş TTK'ya bağü ocaklarda çalışan işletmeye birinci yıl için getirdiği ek. çiler arasında, "geçmişte sağ frakkülfetin 127.8 milyar lira olduğu siyonların yoğun oldugu illerden nu bildiren Devlet Bakanı Çiçek, işçi gönderildiği" yolundaki iddibugün ödenmekte olan 101.3 mil aları anımsatarak, "Acaba sayın yarla birlikte kurumun ödeyeceği Özal, geçmişin acılanndan hiç miktarın, 229 milyar liraya ulaş ders almaksı/ın cephecilik yıllatığını ifade etti. rında olduğu gibi, yine solu sağa Devlet Bakanı Çiçek, konuya kırdırmak mı istiyor" diye sordu. iyiniyetle yaklaştıklannı da bildir Başbakan Özal'ın, bu işyerlerindi, "Sağhklı bir sonuca ulaşaca deki toplusözleşme göriişmelerigımızı ümit ediyorum" diye nin uzaması üzerine yaptığı açıkkonuştu. lamada, "Buradaki işciler de fraksiyonlar içine giriyorlar" biçimindeki sözlerini ammsatan Ecevit, Başbakan Özal dün Strasbourg'a "İster dolet sektöriinde, ister özel giderken, TTK işletmelerinde alı sektörde olsun. hiçbtr işveren, topnan grev karanyla ilgili olarak şun lusözleşme pazarlığını işçilerin siyasal eğilimleriyle kanştırma hakları söyledi: "Zonguldak Kömür İşletmele kına sahip değildir" dedi. rak, işçileri greve zorladığını ve böylece greve gidilen iş kolunda üretilen maddeleri de "kendi yakını olan bazı işadamlanna ithal ettirdigini" ileri sürdü. Bu durumun hem döviz kaybına hem de Türk işçisinin sömürülmesine yol açtığını söyledi. Ecevit, "ANAP iktidan, Türk işçisini ezebilmek ugruna, Türkiye'yi büsbütün borea batırmayı ve ekonomiyi baltalamayı göze almaktadır" dedi. Zonguldak'taki kömür işçilerinin, Türkiye'de grevlerin en yaygın olduğu yıllarda bile greve gitmediğini kaydeden Ecevit, işçilerin bu dönemde greve gitmeleri halinde, bunun "ANAP iktidannın zoriamasıyla olacağına" dikkati çekti. Ecevit, konuşmasuıın sonunda, hükümeti ve Türkiye Taşkömürü Kurumu yetkililerini uyararak, "maden işçisinin ekmeğiyle oynamak, ateşle oynamaîctır" dedi. Ecevit Zonguldak'ta Uzun süren bu tartışmaların ardından SHP tüzüğünün 29. maddesine göre Topuz için bir güvensizlik önergesi verildi. Topuz'un Merkez Yürütme Kurulu üyeliği görevinden almmaanı öngören bu önergeyi MYK üyesi Cumhur Keskin ile Doğan Taşdelen, Eşref ErTopuz'u eleştirenler, dünkü dem, Turgut Atalay, Suat Binici, Hürriyet Gazetesi'nde yer alan ve Kemal Anadol, Ahmet İsvan ve SHP'nin içinde PKK'cılar olduğu Vedat Altun imzaladılar. nu iddia eden açıklamalarının Parti meclisinde Topuz'un Gepartiye verdiği zararı iyice arttır nel Sekreter Yardımalığından aydığını belirttiler. Topuz'un dünkü rılması için MYK'da güvensizlik açıklamaları, kendisine yöneltilen verilebileceğine ilişkin tüzük hükeleştirilerin dozunu da arttırdı. mü de anımsatılarak bu konuda Gürkan, Topuz'un kendisini sü usul tartışması da yapıldı. Gürrekli hedef göstermek istemesine kan, Topuz'un görevden alınmabir anlam veremediğini bildirerek, sının MYK'da oylanması gerekti"Benden ne istiyorsun?" diye sor ğini bildirerek Genel Başkan Inödu. Gürkan, Topuz'un eleştirdiği nü'nün sorunu çözmek için tavır üye kayıtlarını genel başkan ola koymasını istedi. rak kendisinin yapmadığını, o döParti meclisinde önergenin oya nemde örgütte ve yönetimde bu konulması aşamasına geçilmeden konudan sorumlu birçok partili önce fnönü degörüşlerini açıklaolduğunu da söyledi. dı ve kendisine yöneltilen sorula1 Bu arada toplantıda Gürkan n yanıtladı. Kendisinin Topuz ile ın, daha önce Topuz'u yanıtlarken doğru dürüst konuşmadığını bilyaptığı Güven Partisi benzetmesi diren İnönü, "Size Topuz'un söyve 12 Eylül bütünleşmesi iddiala ledikleri doğru mu diye soruldurı da eleştiri konusu oldu. ğunda ne yapacaksınız" sorusuna Halil Akyüz, Topuz'un açıkla "Doğru söylemiyor diyeceğinı. işgal olmadıgım malarının partiyi zarara uğrattığı Partide nı belirtirken, Kemal Anadol, To açıklay'acağım" karşıhğını verdi. puz'un SHP'yi savaş görüntüsüne Genel Sekreter Baykal ise soktuğunu söyledi. Topuz'a engel SHP'nin bir sıkınlı ile karşı karolunmadığı takdirde partinin ye şıya olduğunu, ancak bunu kenni bir McCartycilik dönemine gi di içinde çözmesi gerektiğini bilreceğini de kaydeden Anadol, To direrek "Varın ülkeyi yöneteceğiz. puz'un suç uydurduğunu, ama Şimdi bu sıkıntıları kendi içimizsuçlu isim gösteremediğini bildi de aşamazsak ülkeyi yönetirken Iferel seçimler, yerel iktidar fırsatıdır A.NKARA (CamhBriyet BSrosu) 2526 kasırö günlerinde toplanan SHP Küçük Kurultayı bitdirisinin tam metni şöyle: "2526 Kasım 1988 tarihinde Ankara'da toplanan SHP Küçük Kurultayı, giderek derinleşen bir ekonomik bunalımla ve ağırlaşan sosyal sonınlarla kuşatılan ülkemizde, sosyal demokrat politikalan en kısa zamanda iktidara geçirmenin mutlak bir zoruniuluk haline geldiğini saptamıştır. Artık kesinlikle ortaya çıkmıştır ki geniş halk kesimlerinin geürlerini kısma politikası ile ne enflasyon kontrol edilebilmiş ne de ekonomik çıkmaz aşılabilmiştir. 1MF ile tazelenen ilişkiler çerçevesinde ha2trlanan yeni ekonomik pakedin halkımıza büyük sıkıntılar getireceği ortaya çıkmaya başlamıştır. tnsanhk onuruna saygıyı siyasal ve topiumsal yaşamımızın temeli sayıyoruz. Cezaevlerindeki koşulların hızla çağdaşlaştırılması bir zoruniuluk haline gelmiştir. Cezaevlerindeki koşullann değişimi, siyasi ya da değil tüm tutuklu ve hükümiüleri ilgilendirdiği kadar, topiumsal yaralann sarılmasında ve sosyal barışın sağlanmasmda da önemli faydalar sağlayacakttr. Açhk grevlerini bir olağan siyasal yönlem olarak yaygınlaştırma e|jlimini sakıncah gören küçük kurultayımız, yürütüimekte olan açlık grevlerine de en kısa zamanda son verilmesini dilemektedir. Parti içi tarüşma ve eleştiri olanaklannı açık tutmayı bir gelenek haline getiren partimiz, bunu demokrasi anlaytşının gereği saymaktadır. Herkes açıkhkla bilmelidiı ki partimizin temd doğrultusu, Batılı anlamda bir sosyal demokrat parti karakterimiz, CHP birikimine.Atatürk ilkelerine, demokrasiye bağlılığımız hiçbir şekilde değişmeyecektir. öütün taruşmalanmız, partimizi halka daha iyi hizmet vermek, halkm beklentilerini daha iyi karşılayarak secimde ve iktidarda başarıya nasıl götüreceğimizi ortaya çıkarmak içindir. Yerel yönetim seçimlerir.i sosyal demokratlar için bir yerel iktidar fırsatı olarak değerlendiriyoruz. Bu seçimier, sosyal demokrat belediyeciiik anlayışını halkm hizmetine sokma açısından önemlidir. Ama halkm, ANAP iktidanm reddetme fırsatı olarak bu seçimier daha da önemlidiı. Önümuzdeki seçimlerde A N A P iktidannın TRT'yi, fonlan, devlet olanaklannı, haksız ve ölçüsüz bir biçimde kulianacak olmast da onu bir süreden beri ertelemeye çalıştığı kaçınılmaz sondan, bütün uzantılarıyla birlikte iktidardan alaşağı edilmekten kurtarmaya yetmeyecektir. SHP Küçük Kurultayı partimizin yetkili orgaıılannın belirlediği politikalar doğrultusunda ve bü[ünlük içinde iktidara ulaşacağına olan inancmı güvenle belirtir." SHP KÜCÜK KURULTAY BİLDİRÎSİ Devietin en yüksek memurlarından olan rahmetli Ahmet Salih Korur hem hemserimiz hem de damadımız olurdu. Bir ya' nıyla Ankaralıydı, bir yanıyla da Hacı Bayram'dan kız almıştı. Kadastro Genel MOdürü İKen iki kadeh atmak istedi mi Karpiç'in barına gelirdi. Kendi gibi genel müdürlerle içer (Mümtaz, Ziya, izzet beyler), bizim gibi gazetecilerle laflardı. Devietin ulu katları'nda birçok yerde bulundu. En son, başbakanlık müsteşarı idi. Bir gün, "Adnan Beyle nereden ahbapsınız?" diye sormuştum. "Ankara Hukuk'tan..." İtfaiye meydanına yakın yerde bir Hukuk Mektebi vardı. Ortaokulu bitirmiş olanlan bile alırlardı. Mezunlarından çoğu ortaokulluydu. O dönemde ülkeye mühendisten çok hukukçu gerekliydi de ondan. Bir yanından doldururlar, bir yanından boşaltırlardı. Bir seçimde Adnan Menderes, Ahmet Salih Korur'u da aday göstermişti. Seçim kampanyasına çıktı. Biz de peşine düştük. Kızılcahamam köylerinden birinde seçim konuşması yaparken köylünün biri sorası oldu: "Sizin için Hacı Bayramı Veli'nin damadı diyorlar, doğru mu?" "Doğru..." "Kimileri de mason diyor!.." Ahmet Salih ne doğru diyebildi, ne eğri... Kürsüde bir süre dondu kaldı. Yola koyulduğumuzda, milletvekilliğini anımsatarak: "Yahu, bu benim işim değil... Adamlar ellerine fırsat geçirmiş, imtihan eder gibi..." Seçimi kazanamadı. Ahmet Salih Bey dobra dobur bir adamdı. Zaten bu yüzden de Yassıada duruşmalarında çok kişinin kızgınlığını üstüne çekmedi mi? Müsteşar ya, Başbakanın örtülü odenek hesabını tutuyor. Başbakan örtülü ödenekten ne aldırmışsa deftere yazıyor. Nereden bilecek, bir 27 Mayıs gecesi gelecekler de, Başbakanlığı basacaklar da, bu defteri ele geçirecekler... Aklının köşesinden bile geçmiyor... Her şey anya manya oluyor Yassıada duruşmaları başlıyor. Eski defterler, eski kitaplar açılıyor. Bu arada örtülü ödenek defteri de ortaya çıkıyor. Bu paradan şunlar, bunlar alınmış, bir de cımbız alınmış... Cımbız ne işe yarar ki? Soruyor yargıç, Ahmet Salih Beye, "Bu cımbız alındı mı?" "Alınmıstır efendim ki yazmışız." Adnan Menderes'e soruyorlar: "Alınmış olabilir." "Haberiniz yok mu?" "Olur da, olmayabilir de..." Eski başbakan, eski müsteşar, büyük bir yargıç, koca bir mahkeme, seçkin dinleyiciler ve gazeteciler... Ortada bir cımbız; alınmış mı alınmamış mı!.. Örtülü ödenekte devietin bunca parası varken, nereye harcandı diye sorulmazken... Cımbız da cımbız... Ahmet Salih kızarır, Adnan Menderes bozarır... Köylünün sorusuna masonluğunu söyleyemeyen müsteşar şimdi bir cımbız uğruna terler döküyor. Darbe marbe diyorlar ya, en kötü yanı burası... İnsan ummadığı bir dönemde fenerslz yakalanıveriyor. Menderes'in özel kasasında külotlar bulunmadı mı? Kimin akhna bir başbakanın özel kasasının aranacağı gelirdi? Celal Bayar da bir Afgan tazısından ötürü yargılanmadı mı? Afgan Kralı, Celal Bayar'a bir tazı armağan ediyor. Tazıyı alıp geliyor, Çankaya'da bakacak değil ya, "Hayvanat bahçesine satın" diyor. Alınan parayla da köyün birine cami yaptıracaklar. Daha köpek satılıp para camiye gitmeden darbe oluyor. "Nerde köpek?" "Bahçeye satıldı." "Nerde parası camiye verilecek." Soru, yanıt; Bayar derdini anlatana kadar Yassıada duruşmaları birti. Cımbızla köpek de unutuldu. Ama unutulmamış olacak^ki, yıllar sonrası anlatılıyor. Tutanaklar taransa duruşmalardan ne öyküler çıkar. Bu dönemin öyküleri de ilerde anlatılır. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "Çalıştığım tş Yıpratıcı" SORU: Ben, 1965 yılında işe girdim ve 1971 yılında askere gidinceye kadar siyanurlü kaplama banyolannda çalıştım. Askeriik dönüşünde yeniden aynı işe girdim ve asitli, siyanurlü işlerde çalışmamı sürdürdüm. 1988'de tutuklandım ve iki yıl tutuklu kaldıktan sonra gene aynı işe döndüm ve şimdi en güçlü zehirlerin içinde çalışmaktayım. 1987 yılında çıkartılan bir yasa ile bazı yıpratıcı işlere aynca her yıl 90 gün eklenmesi öngöriilmüş. Benim de çalıştığım iş yıpratıcı, bu haktan ben de yararlanabilir miyim? E.E. YANIT:1 Eylül 1977'de yürürlüğe giren 2098 sayılı yasa ile bazı işyerleri "Ağır, yıpratıcı ve zehirleyici işyerinden" sayılmış ve bu işlerde 1 tam yıl (36'' gün) çalışanlara aynca 90 günün de "itibari hizmet günü" olarak, sigortalıhk süresinden düşülmesi öngörülmüştür. 3395 sayılı yasa ile kapsam genişletilmiş ve "gemi adamları, gemi ateşçileri, kömürcüler ve dalgıçlar"la "azotlu gübre ve şeker sanayiinde, fabrika, atölye, havuz ve depolarda, trafo binalannda çalışanlar" da her çalışma yJına karşılık 90 günlük itiban hizmet süresinden yararlandırılmıştır. Ağır, yıpratıa ve zehirleyici işyerleri, yalnızca azotlu gübre ve şeker sanayiindeki fabrika, atölye, havuz, depo ve trafo binalan mıdır? Aynı nitelikte, ağır, yıpratıcı ve zehirleyici pek çok işyeri vardır. Bunlardan bir bölümünün ağır, yıpratıcı ve zehirleyici nitelikte bulunması ne derece hakça bir uygulamadır? Ağır ve yıpratıcı nitelikte görülen ve kapsamı da oldukça dar tutulan bu uygulamanın bir başka haksız yönü de uygulamadan yararlanabilmek için bu işlerde en az 10 yıl çalışmış olmak zorunluluğudur. Aynı işte ve aynı koşullarda çalışan iki sigortalıdan biri, çahşmasını 10 yıla tamamladığı için 2 yıl 6 ay erken emekli olabilmekte, diğeri çalışmasını 10 tam yıla (3.600 gün) tamamlayamadığı için bu haktan yararlandınlmamaktadır. Oysa ki, T.C. Emekli Sandığı Yasası'na bağlı çalışanlar için bu kapsam çok daha geniş tutulmuş ve getirilen haktan yararlanabilmek için en az 10 yıl çalışma koşulu da aranmamıştır. Kısaca, yaptığınız işin ağır, yıpratıcı ve zehirleyici olması bugün için bu haktan yararlanmanızı sağlayamamaktadır. Yıpranma hakkı yalnızca "azotlu gübre ve şeker sanayiindeki fabrika, atölye, havuz ve depolarda, trafo binalannda çahşanlann" yararlanabildiği bir haktır. Özal: Kendileri bilir ri'nde halihazırdaki ortalama çıpBülent Ecevit, iktidarın kamu lak ücret 139 bin İiradır. Bunun giy kesimindeki toplusözleşme göriişdirilmiş hali 240250 bin İiradır. melerinde uzlaşmaz tutum takına KALBİNİZİ KORUYUNUZ Esnafın ve serbest meslek mensuplarmın sırtına yeni ve ağır yükler getiren bir vergi yasası çıkarılmak üzeredir. Zam uygulamaları hızlanarak devam etmektedir. SEKA grevi iktidarın anlaşılması imkânsız inadı sonucu üç aydır sürüyor. Petkim direnişi hâlâ bir sonuca bağlanamaniıştır. Maden işçileri yüz elli yıllık tarihleri içinde ük Kez bir greve sürüklenmek üzeredirler. 3uğday, pancar, pamuk, çay, fındik üreten çiftçilerimiz sıkıntılar içinde geçmiş bir yılm sonunda, her gün artan faizler, yükselen girdi fıyatları, devietin tarıma ilgisizliği karşısında, geleceğe umutsuzlukia bakmaktadır. Bu durum karşısında sosyal demokrat programımızın sosyal güvenlik, sağlık ve eğitim politikaları, Türkiye için aciJ bir ihtiyaç haline dönüşmüştür. Yoksullaşan ve çaresizleşen geniş halk kesimleri, ancak bir topiumsal dayanışma politikasıyla hakettikleri insanca yaşama kavuşturulabilirler. Küçük kurultayımız, insan hakları ihlalleri ve yaygınlaşan baskı, sindirme ve işkence şikâyetleri ile cezaevindeki uygulamalarm yarattığı sorunların hâlâ sürüp gitmesi karşısında tepkisini ortaya koymuştur. Barajdan çıkan kamyonda 106 kilo eroin daha bulundu VAN (AA) Van'ın Gürpınar ilçesi yakınlarındaki Zernek Barajı'ndan önceki gün çıkanlan uyuşturucu yüklü kamyonda, 106 kilogram saf eroin daha bulundu. Böylece kamyonda ele geçirilen eroin miktarı 226 kilograma ulaştı. Uyuşturucunun sahibi olduğu bildirilen Başkale nüfusuna kayıtlı Sofi Hamarat (57) adlı kişi de gözaltına alındı. Önceki gün öğle saatlerinde dalgıç yardımıyla baraj gölünden çıkanlan kamyonda, ilk etapta 100, daha sonra da 20 kilogram eroin bulundu. Detaylı aramada ise kamyonun kasasındaki gizli bölmelerde 106 kilogram eroin daha bulundu. Piyasa değeri 35 milyar lira dolayında olan eroinle ilgili olarak daha önce 4 kişi gözaltına alınmıştı. TURK I<ALP VAKFI Muayene, Laboratuvar, Röntgen Tel: 175 12 45 • 148 58 66 Savcının evine bombalı (Baştarafı 1. Sayfada) Emin Öge'nin cezaevi kampusu içinde yer alan ve jandarmaca korunan lojmanına dün akşam saat 20.00 sıralarında silahlı ve bombalı saldın yapıldı. Saldırı sırasında Cezaevi Savcısı Mehmet Emin öge, atılan patlayıcı madde parçalarının isabet etmesiyle sol bacağından yaralandı. Savcı Öge, kaldınldığı Buca Sosyal Sigortalar Kurumu Hastanesi'nde ameüyata alındı. Hastane Başhekimi Dr. Zeki Karasu, yaralımn yaşamsal tehlikesi bulunmadıgım belirterek, çok sayıda patlayıcı madde parçasının isabet ettiğini söyledi. Jandarmamn koruması altında bulunan cezaevi kampusu içindeki lojmanın^ yapılan saldırı sırasında Buca Cezaevi Savcısı'nın eşi Esin Öge de hafif yaralandı. Esin Öge, kaldınldığı Buca SSK Hastanesi'nde ilk tedavisi yapıldıktan sonra taburcu edildi. Öge'nin silahlı ve bombalı saldırı sırasında lojmamnda bulunan iki çocuğu olaydan yara almadan kurtuldu. Görgü tanıklannın bildirimine göre, olay saat 20.00 sıralarında meydana geldi. Saldırganlar, cezaevi giriş kapısına göre binanın sol yanında bulunan sokağa cepheli lojmana yaklaşarak cezaevi duvanndan ellerindeki otomatik silahlarla ateş ettiler. Daha sonra ellerindeki patlayıcı maddeyi atan saldırganlar, olay yerinden yaya olarak kaçtılar. Olay üzerine Buca Cezaevi çevresinde ve tüm kentte olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. Üç kişi oldukları sanılan saldırganlann yakalanması için kentte bir dizi operasyon düzenlendi. Bombalı ve silahlı saldırıdan sonra kaçan saldırganlann yakalanmasına çalışılıyor. Olaydan sonra saldında bulunulan lojmanda yapılan inceleme ve araştırmalar sonunda 9 mm çapında silahtan çıktığı saptanan 6 mermi çekirdeği bulundu. Saldınyı düzenleyenlerin PKK militanları oldukları öne sürülüyor. layında 4hak' savaşı (Baştarafı 16. Sayfada) unutulup gitmesine de yazıklanıyor Osman Karaca: "Sadri Ertem, l lunay, Suat Derviş, İlhan Tarus, Fikrel Adil, bunlar gibi nice önemli yazar... Bir temsilci, izleyeni yoksa, özel çaba harcanmazsa unutulup gidiyor. Herhangi bir istek gelmese de haklan bizde olan yazarlann unutulmamalan için özel çaba harcıyoruz. Yayımlanma olanaklannı araştırmak yapıtlannın filme çekilmesini sağlamak gibi çabalar..." Bugün elliyi aşkın Türk yazar çizerinin, pek çok yabancı firmanın temsilcisi olan ve kitap, basın, tiyatro, radyotelevizyon alanlannda hizmet veren bir ajansı yönetiyor Osman Karaca. Sonuç: "İngiltere'de bir meslektaşımla konuşuyorduk. Çalıştığımız alanlan anlattım, ajansımıza 45 kadar yazar ve çevirmenin baglı olduğunu söyledim. İngiliz dostuın, 'ne kadar zenginsiniz' dedi. 'Kuşkusuz, özel yatlannız, özel uçaklannız vardır.' 'Nereden çıkardınız bunu?' dedim. 'Benim ajansım yalnızca kitap alamnda çalışıyor ve 12 yazann temsilciliğini yapıyor. Doğnısu tngiltere ölçüleriyle zengin sayılınm. Sizin bu kadar yazannız, her alanda hizmet veren servisleriniz olduğuna göre, milyarder olmanız gerekir" dedi. Ekonomik nedenlerle, suyun yuzünde kalabilmek için her alanda çalıştığımızı, Türkiye ölçüleriyle zengin bile sayılamayacağımı zor anlattım." Osman Karaca, lisede başladığı gazetecilik mesleğini uzun yıllar sürdürüyor. Yeni Sabah ve Akşam gazetelerinde genel yayın müdürlüğü yapıyor. Yeni Sabah'tayken Başbakan Adnan Menderes'in hoşuna gitmeyen bir başlık yüzünden, "mecburi izin" veriliyor kendisine. Bunun üzerine, birçok arkadaşıyla birlikte Akşam'a geçiyor. Ama bu "transfer'Mere kızan gazete sahibinin "asker kaçağıdır" diye ihbar etmesi yüzünden, çok şeyler geliyor başına. 195760'ta, Akşam'da çalışır Kalbinizi koruyunuz, İçki ve sigaradan, düzensiz beslenmeden kaçınınız... Muayene ve kontrol için Tel: 175 12 45 • 148 58 66 ken Aziz Nesin'in, Çetin AJtan'ın yazılarından dolayı açılan otuz kadar davada, yazı işleri müdürü sıfatıyla yargılanıyor. Gençliğinde uzun süre basketbol oynayan Osman Karaca uzun boylu, AzizNesin kısacık... Onları adliye koridorlarında, yargıç karşısında "zıt kardeşler" gibi görenler. gülümsemekten kendilerini alamıyorlar. O yıllarda, sık sık yayın yasakları konuluyor, gazeteler sudan gerekçelerle kapatılıyor. Ama yayın organları arasında iyi bir diyalog ve karşılıkh güven var: "Hiç unutmam, Millet Partisi Başkanı Osman Botükbaşı'nın bir konuşması için yayın yasağı konmuştu. Cumhuriyel'te toplandık. Cevat Fehmi (Başkut), Abdi (lpekçi). ben, birkaç arkadaş daha... Bölükbaşı'nın konuşmasını yayımlamaya karar verdik. Ertesi gün konuşma, bütün gazetelerde çıktı. Demokrat Parti iktidan bu olup bittiye göz yummak zorunda kaldı." Yine o dönemde birtakım kara giysili adamların hemen her gün Akşam'a gelmelerini, baskıdan yeni çıkan gazeteden birkaç tane alıp gitmelerini de unutamıyor. "Bu sansürdu. Sivi polislere anayasadan filan söz ederdim. Kavgaya varan tartışmalar olurdu aramızda. Arkadaşlarım, başıma bir iş gelecek diye kaygılanırlardı." İki yönü daha var Osman Karaca'nın. Kendisinin son derece ciddiye aldığı iki uğraş. Uzun yıllar sürdürdüğü tiyatro eleştirmenliği bir. Gazetecilik Enstitüsü'ndeki yirmi iki yıllık hocalığı iki. Birincisini, gerektiği kadar zaman ayıramadığı için bırakmış. Ikincisinden Y.S. (Y'ÖK'ten sonra) istifa etmiş. Bir koltuğa onca karpuz sığdırmış ve başarıyla taşımış olan Osman Karaca, 1935'ten, yani Galatasaray Lisesi'ne ilk adımını attığından bu yana Galatasaray Kulübü taraftan, yarım yüzyıldır kulüp üyesi. Türfc Kalp Vakfı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle