22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 KASIM 1988 * » • • CUMHURİYET/15 Caroline'in çocukları törende Monaco Prenslıği'nde her yıl düzenlenen geleneksel Ulusal Bayram törenlerinı, bu yıl Prenses Caroline'in 4 yaşındaki oğlu Andrea ile 2 yaşındaki kızı Chartotte de anneleri ile birtikte izlediler Andrea ile Charlotte, ilk kez seyrettikleri törenden çok etkilenmiş görunüyorlar. (Fotograf: AP) Fransada öldürülen PKK üyesi STRASBOURG (AA) Fransa'nın Strasbourg kentınde cumartesi sabaha karşı yatağında uyurken 2 kurşunla öldürülen İlyas Baylan adlı bölücü liderın PKK üyesi olduğu ortaya çıktı. Baylan'ın son zamanlarda orgutle arasının bozuk olduğunu, bu nedenle ideolojik amaçla öldurülmüş olabileceği öne sürüldu. Baylan'ın adam yaralama ve uyuşturucu madde kaçakçılığından sabıkası bulunduğunu da belirten kaynaklar, cinayetin bunlardan ötürü işlenmiş olabileceği uzerinde durulduğunu ve soruşturmanın bu yönden derinleştirildiğini kaydettiler. Baylan'ın eşinin, kocasının öldurulmesiyle ilgili olarak polise vermiş olduğu ifadenin, yetkilileri tatmin etmemesi üzerine, gözaltı suresi uzatıldı. "Doktor Mikelanfa soruşturma KONV A (AA) Ronesans dönemınin unlü ressam ve heykeltıraşı Mikelanj'ın ruhunu taşıdığını iddia eden Konya SSK Zindankale Dispanseri'nde görevlı Ruh ve Sihir Hastalıkları Uzmanı Dr. Mevlut Gul Toran hakkında soruşturma açıldı. Konya SSK Hastanesi Başhekim Vekili Dı. Fikret Büyükkokten bu konuda bir gazetede çıkan haberi ihbar kabul ettiklerini bildirerek, Dr. Toran'a bir yazı gonderdiklerini ve savunmasını isıediklerini soyledi. Büyükkökten, Dr. Toran'ın yazılı savunmasını ve soruşturma evrakını SSK Genel Mudürluğu'ne gondereceklerini, genel müdürluğun alacağı karar doğrultusunda hareket edeceklerini kavdetti. na'da perşembe günü yapılacak oian Avrupa Güzellik Yarışması nedeni ile yaşlı kıtanın en güzel kızları Viyana'da toplanmış durumda. Yanşmanın en ilginç yanlanndan biri de böyle bir yarışmaya ilk kez Sovyet guzelinin de kaölması. Sempatik davranışlan ile büyük ilgi toplayan Sovyet güzeli Inna Suvorova (solda). Avusturya güzeli Christina Toffer ile bir partide şakalaşıyor. (Fotograf: AP) Avrupa'da Sovyet güzeli ünlü Park Avenue'de yaptığı pazar gezıntısi, fotoğrafçının gözünden kaçmamış. (Fotograf: AP) New York'ta köpek meraldısı bir İlginç bir gezinti bayanın tum köpekleri ile birtikte HABERLERIN DEVAMI tür bir tavır takınacakları ve toplantının açış konuşmalarını yapacak olan Danışma Konsevi Başkanı Sakıp Sabancı ile Yönetim (Baştarafı 1. Sayfada) Haik kitlelerini korkutarak Kurulu Başkanı Ömer Dinçkök'u "otorite"nin şemsiyesi altına yalnız bırakıp bırakmayacaklan toplamak için koşulları mı merakla bekleniyor. TÜStAD'ın önemli bir üyesi zorluyor? "Çankaya"da ve "konuf'ta "Biz bu tür bir liberal ekononti 12 Eylül ile simgeleşenlerin or politikasının altına imzamızı altaklığını sürdürmeye çalışmak raıyoruz. Biz bu işte yokuz ve budemokratik açüışı durdurmak nu konsey toplantısında açıkça dile getirecegiz", dedi. "TÜSİAD la eşanlama mı geliyor? artık hükümetin yanında değilBugün Türkiye'de büyük iş dir", diyen bir diğer TÜSİAD çevrelerinden aşağıya doğru uyesi ise, "Vannki (bugünkü) yansıyan "ne olacağız?" sorusu toplanh TÜSİAD'ın tarihindeki nu gerilim politikasına dönüştü çok önemli toplantüardan biri. Bu rerek nereye varılabilir? toplantı Ankara'ya verilecek meHer şeyden önce bugün olan sajdan ziyade, TÜSİAD'ın kendi bitenlerin hepsinin bir bütünün kariyeriyle ilgili. Çiinkii Ankara parçaları olduğu söylenebilir zalen verilen mesajlara kulak asmi? SHP'depatlak veren olay mıyor. Bence TÜSİAD bu konsey lar da senaryonun bir bölümü toplantısında kendi geleceğiyle ilmüdür? gili bir çizgi çekecek" dedi ve şu Soruyu burada gündeme ge fıkrayı anlattı: tirdikten sonra düşünce halka"Lazın biri, biıtün uyarılarına ları birbiri ardına eklenir. rağmen kendisine borcunu ödeSHP'nin genel sekreter yardım meyen hemşerisini mahkemeye cısı SayınAli Topuz, kendi par vermiş. Yargtç onüne çıkmışlar. tisini ihbar edici nitelikte konus Yargıç once borçluya sormuş: malar yapıyor. Bu konuşmalar "Neden borcunu ödemiyorsun?" cumhuriyet savcısına suç duyu diye. . Borçlu Laz, "Benim bu rusudur. Sayın Topuz'un yete adama borcum falan yok. Zaten rince siyasal deneyimi vardır, ben bu adamı ha>atımda ilk defa söylediklehni kanıtlayamadığı goruyorum ve tanımıyorum" detakdirde neler olacağını bilecek miş. Yargıç bu sozler uzerine alacaklıya dönmuş ve "Sen ne diyorkadar görgülüdür. SHPgibi "iktidaraüernatifr sun?" demış. Alacaklı Laz öbüolan bir "ana muhalefet"parti runden aşağı kalır mı! "Öjleyse ben de bu adamı tanımıyorum" sinde yaratılan bufırtına "milli diye yanıt vermiş..." koattsyon" söylentileriyle niçin "zarrum]ama"sını tutturmtıştur? Kıssadan hisse... TÜSİAD üyeHer şeyden önce ana muha len de bugune kadar kendi uyalefet partisinin bütünlüğünü ko nlarına kulak asmayan Özal hürumasında demokrasimiz açısın kumetine artık son uyarıyı yapdan sayısız yararlar bulunduğu maya ve eğer bu son uyarı da işe nu söylemek zorundayız. De yaramazsa "köprüleri atmaya" mokrasi partilerle yaşar, yürür, hazırlanıyorlar. Ama bundan yıne kendileri zararlı çıkmazlar mı? korunur. Ana muhalefet partiBaşbakan Özal'ın kendisini sinin temeline konan dinamit belirsizliklere belirsizlikler kata eleştirenleri "cezalandırdığı" ve caktır. Sonuçta politika yaptık ozel sektörun özelükle Ankara ile larını sanan kimi politikacılar "göbek bağı" olan ağır toplarının bu nedenle seslerini fazla yukda politika yapacakları ortamseltemedikleri hatırlandığinda, dan yoksun kaldıklanm gormek "Ozel sektor boyle bir çıkışı neacısmı yaşayabilirler. den başlattı?" sorusu akıllara taTürkiye'de 1980'Ierin sonuna kılıyor. doğru "destabilizasyon" için elBuyuk sermayenin ağır toplaverişli koşullar var, ama demok rından bir işadamı gerek Odalar rasiyi yaşatmak için yeterli bi Birliği Sanayi Konseyi gerekse linç düzeyi de var. Bunca acı de TÜSİAD'da yani ozel sektörun neyimden sonra kışkırtmalara değişik temsil gruplarında göğüs germek için gerekli sağdu "yükselen" seslerin nedenini şöyyunun ağır basacağma ina le açıklıyor: nıyoruz. "Özal hükumetinin ekonomik • • • politikası arlık lükendi. Aynı re OLAYLARIN Ozal'a uyan eeliyor Daha da acı ilaç doğnı değil, çünkü bizim reçete(Baştamfi Sayfada) ARDINDAKI uyelennın 1.mikrofon önünde ne çeleler defalarca denendiği halde (Baştamfi 1. Sayfada) bunlann çare olmadığı apaçık or nndan çıktığından yakınıyor ve den saptınız" diyorlar. Örneğin Işçinin eylem sancısı anlattı, bazı harcamalann kontrol altında tutulamadığından yakındı ve DÇM'Ierin yarattığı yükten soz etti. Tabii IMF ve Dunya Bankası, DÇM'nin bahane edilmesini ciddi bir argüman olarak saymıyor. Sordukları soru şu: "Enflasyon 83, 84, 85'te yine bu iktidar altında yuzde 30'larda seyrederken, DÇM lafı yoktu da DÇM şimdi mi sorun oldu?" Yusuf Özal'ın buna yanıtı: "Devreli borçların gelip binmesi yükü arttırdı" biçiminde. Dunya Bankası yetkilileri, bu enflasyonda Turkiye'ye yatınm yapmanın güçlüğüne, caydıncılığına dikkat çektiler ve bir Amerikalı yatırımcının, "Enflasyonun yüksekliği nedeniyle Turkiye'ye kaç para yatıracağını hesap edemediği" aktarıldı. IMF yetkilileri ayrıca, "Seçim yaptıkça enflasyonu yerleştiriyorsunuz" dediler ve marttaki yerel seçimlerden sonra da bu yönde beklentileri olduğunu dile getirdiler. Yusuf ÖzaPın sözleriyle, "IMF'nin zihninde enflasyonun yerltştigi mi, yoksa gfçici bir hadise mi olduğu" yönünde çok belirgin bir endişe var. Dunya Bankası'nda bu yılki bütçe için daha doğrusu tüm kamu ekonomisi paketi için telaffuz edilen kelime, "facelifting" yani "cill gerdirme." Bir başka anlatımla, "Kamu ekonomisini hiç gerçekçi bulmuyorlar." Serbest piyasa şartlarının tam olarak uygulanmasının bu yöndeki bazı sakmcaları ortadan kaldıracağını duşünuyorlar. Ekonomi kurmaylan tum bu konuları ayrıntılı konuştu ve gıtti. IMF ve Dunya Bankası'nda, anlatılanlara karsı temkinli bir hava var. Sanki "Söylediklerinize başlayın bakalım, ne yapacaksınız" gibi. (Baştamfi 1. Sayfada) sı ve esKİ Petrol Iş Sendikası Genel Başkanı Cevdel Selvi'nin, "Bugün genel grev koşullan somut biçimde oluştu" açıklamasının ardından, Petrolİş Genel Başkanı Münir Ceylan, aynı şeyleri aylar once gundeme getirdiklerini soyledi. Ceylan, genel grevi Turkİş yapmazsa aynı görüşü paylaşan sendikalarla birlikte başlatacaklarını belirterek, "Genel grevi işçiler ve sendikalar yapar, başka kimse degil" diye konuştu. Cevdet Selvi'nin açıklamasının ardından görüşlerine başvurduğumuz Petrolİş Sendikası Genel Başkanı Munır Ceylan, TurkIş'i eylem kararlan almaya mecbur bırakan işçinin, genel grev için de dayatacağını soyledi. Turkiş içinde genel greve dune kadar kufredenlerin bile artık, "genel grev" demekten çekinmediğini belırten Ceylan, şoyie konuştu: "Aylardır genel grev diye bagırıyoruz. Gerekli mesajı verdik. Turkİş'i zorlamaya yönelik gorevimizi siirdüruyoruz. Bizim gibi düşünen sendikalar da gun geçtikçe arttı. Şu an Türkiye'de sozleşmeleri Özal yapıyor, ortada iş\eren yok, KAMUSEN de hikâye. Türkİş, ıv ır zıvır işleri bıraksın. tşçi bize bakıyor. Genel grevden başka çıkış yolu yoktur. Türkİş'in onderligine ihtiyacımız var, bunun için çabalıyoruz, ancak onlar genel greve yanaşmazsa biz «apanz." Konuştuğumuz diğer sendika genel başkaniarı da kamuda sözleşmesi olan sendika genel başkanfarının toplantısı yerıne Başkanlar Kurulu'nun toplanması gerektiğinde birleştiler ve toplantı için de zaman gecirilmemesinı istediler. Sendika genel başkanlarının göruşleri şoyle: YOL İŞ Genel Başkanı Bayram Meral: Yaşanan sıkıntılan bilmeyen, görmeyen kalmadı. Çeşme topiantısından gorulduğü gibi bir şey çıkmadı. Zaten Çeşme toplantısı bir karar yeri olamazdı. Aynı toplantıyı Ankara'da tekrarlayacaklarına, derhal Başkanlar Kurulu'nu toplasınlar. DERİ İŞ Genel Başkanı Yener Kaya: Bugune kadar yapılması gereken her şey yapılmıştır. Işçi gıttikçe koşeye sıkışmış, hükümetin politikası aynen sürmuştur. Artık eylem kararlan gundemdedir. TLMTİS Genel Başkanı Yurdal Şenol: Tek çıkar yol genel gıevdir. Bugune kadar görüldü ki, Ozal iktidarı, işçinin en büyük duşmanıdır. Buna dur demek mümkündür. Derhal harekete geçilmelidir. TEZKOOP İŞ Genel Başkanı Kenan Gurbuz: Gundemin ana hedefi, grevlerin yaygınlaştırılması. Işçiler birlik içindedir ve bize bakıyor. Artık sorumluluk TurkIş'te. TurkIş, tavnnı açık biçimde ortaya koymalıdır. TES İŞ Genel Başkanı Fanık Barut: Başkanlar Kurulu kararlarının içinde genel grev kararı da var. Sendikalar en kısa zamanda bir araya gelip neyin nasıl yapılacağını belirlemelidir. Hükümetin bu dırencini kırabiliriz, kırmalıyız da. AĞAÇ İŞ Genel Başkanı Güral Erçakır: Bence kamu sözleşmeleri bulunan genel başkanların toplanması yerine Başkanlar Kurulu toplanmalıdır. Bu toplantıda son gelişmeler goruşulmeli ve gereken yapılmalıdır. ÇİMSE İŞ Genel Başkanı Tamer Eralan: Sendikalararası dayanışma şart. Ozal, Türkiye'de demokrasi olduğunu söylüyor boyuna. Topluca çıkılacak grevlerin ardından bakalım ne diyecek? Guçler bırleştirilmelıdir. GERCEK tada. Denenecek yol kalmadı. Hiikümelin çırpınışlan sadece iktidarda kalmak için. Ancak ortada umul ışığı da yok. Çunkü iflas etmiş politikalara rağmen 4 yıl daha seçim yok. İktidann degişecegine ilişkin bir ipucu yok. Asıl umutsuzluk sanınm burada vatıyor. Faizlerin yıikseitilmesi, kurlarla garip bir biçimde oynanmast gibi uygulamalar ve her saal başında degiştirilen kararlar zalen iş âlemine o kadar ağır darbeler indiriyor ki... Kapalı kapılar ardında konuşmayı bırakıp da açık konussalar da bundan beteri olamaz. TÜSİAD sanınm artık buna karar verdi." TÜSİAD'ın bugunku toplantısında altı çizilmek istenen önemli mesajlardan biri, kuşkusuz "piyasa ekonomisi" ile ilgili olacak. Hükümetin yıllardan beri "piyasa ekonomisi izliyorum" goruntusü altında piyasa ekonomisiyle taban tabana zıt uygulamalar içinde bulur.duğu ve devlet müdahaleciliğini aritırdığını dile getirıldikten sonra TÜSİAD kendisini net ve kesin biçimde bu "sozde piyasa ekonomisi'nin dışında tuttuğunu anlatacak. 1979'da gazete ilanlarıyla piyasa ekonomisini savunan ve o günden bu yana liberal ekonominin her zaman ateşli savunucusu olmuş olan TÜSÎAD, "Hükümetin yanlış uygulamalannın faturasının kendiierine çıkanlmasını önlemek", ve gunun biri nde herhangi bir kesimin ortaya çıkıp da "piyasa ekonomisi diye tutturdunuz, buyurun görun eserinizi" diyerek kendilerinf suçlamasını engellemek için şimdıden bir tavır koymaya kararlı görünuyor. "daha acı ilaç" istiyorlar. Bunun gözle görünen iki somut nedeni var: Birincisi enflasyonun giderek yerleştiğini düşünmeleri. tkincisi de "Türkiye'nin başansızlığının IMF'nin ekonomik modelinin başansızlığı sanılmasından" kork maları. Bu konulann tümü ekonomi kurmaylanmn gecen hafta gerçekleşen VVashington çıkarmasında enine boyuna ele alındı. IMF ve Dunya Bankası gözüyle Turk makamları şunları dile getirdi: 1 Bize desteğinizi surdürün. Sorunlar var, ama çözmeye kararlıyız. Bu işi yine biz temizleriz. Kamu harcamalannı duşureceğiz. Bu sene olmasa bile seneye önemli olçude duşureceğiz ve sonuçlan zamanla alacağız. 2 Biz enflasyondan korktuğumuzdan daha fazla stagflasyondan korkuyoruz. Ekonomide kısa bir süre para ledavul etmez hale gelirse ekonomik fonksiyonlar yerine gelmez. Biz borçlu bir ülkeyiz. Borcu ödemek için uretmemiz ve satmanıız lazım. Çarkı döndurmek gerek, o yüzden normal fonksiyonları tehlikeye atamayız. Dolayısıyla yuzde 76 enflasyonu 2, 3 ay içinde yuzde 20'lere çekmek onceliğimiz değil. Uzun vadede sonuç alırız, 1992 seçimine kadar "sorun olmayacak" bir rakama çekeriz. Buna karşılık IMF ve Dünya Bankası'nın son görüşmeler çerçevesinde şekillenen gorüşleri de şöyle: 1 Dev finans kuruluşlarının yetkilileri Türkiye'nin son zamanlarda "olumlu imajını sarsacak şeyler yaptığım" düşunuyor. "Başarısızlığınız bizim reçetenin başarısızlığı sayılabilir. Oysa bu serbest faize geçiş uygulamasımn geciktirilmesi bu "sapma" listesine dahil. Gecikmeyi şiddetle eleştiriyorlar ve döviz fiyatiarımn yükseunesini faiz kararlarının geç alınmasına bağlıyorlar. Hükümetin siyasi kaygılarla geç hareket etmesini eleştiriyorlar ve "Bazı kararlann alınması sırasında amatörce bir gönıntü verildiğini" ileri surüyorlar. Bir bankalar krizi konusunda da "Kurtarmayın demiyoruz, ama kurtarmak zorunda kalınacak ekonomik şartlara gelmeyin diyoruz" diye konuşuyorlar. 2 Uluslararası koşullar açısıudan, Türkiye'de enflasyonu çok etkileyen faktörlerden birisi tamamen Türkiye'nin lehine gelişiyor. Petrol fiyatları geriliyor. Suudi Arabistan ağırlığını koymazsa kasım sonu itibarıyla varil fiyatının 10 doların altına düşmesi bekleniyor. Böylesine olumlu şartların daha iyi değerlendirilmesi gerekir. 3 Ayrıca faiz yüzde 85'e çıktığı zaman toplanan ek mevduat 1 trilyonu bulmamış. Bu gösteriyor ki yuzde 85 faiz de o kadar cazip değil. Bir ara olduğu gibi herkes evini satıp bankaya yatırmamış. Demek ki ilave ınısıyatif lazım. İlacın dozunu arttırın. Hastanın ağırlaşmasına izin verdiğiniz için şimdi dozajı da arttırmanız gerek, vergiye asılın. Kendiliğinden eylemler Golcuk Tersanesi'nde 4 bin 500 işçinin askeri talimatnameyi, baskıları ve subaylardan uğradıklan hakareti protesto eylemleri dörduncu gününe girdi. 4 bin 500 işçi dun de oğle yemeklerini yemediler. Işçiler, kendiierine kufur ettiğini one sürdükleri subay hakkında hiçbir işlem yapılmamasını "tahrik" olarak değerlendirdiler. i SEKA grevi 77. gününü doldururken, Selu!ozİş Sendikası Kocaeli şube yoneticileri, hükümetin tutumunu protesto etmek amacı ile dün sabah iki günlük açlık grevine girdiler. Şube Başkanı Fikri Karakadılar. 9 kışilik yönetim kuruluyla açlık grevine başlarken yaptığı açıklamada, "SEKA işçisinin içinde bulundugu zor koşullan görmezlikten gelen hükümel yetkililerini protesto ettiklerini" soyledi. Ote yandan Selulozİş Başkanı, uluslararası sendika ICEF'in Japonya'da yapılacak genel kuruluna SEKA grevi hakkında bilgi vermek ve konuşma yapmak uzere çağrıldı. Enflasyon Yusuf Özal'ın IMF ve Dünya Bankası'na telaffuz ettiği enfiasyon rakamı "yüzde 76" idi. Banka yetkililerinin buradaki sorusu resmen şuydu: "Bu noktaya gelmesine nasıl müsaade eltiniz?" Bakan bu soru üzerineTürkiye'nin art arda üç seçim vasadıihnı Firmalar kayboldu (Baştarafı 1. Sayfada) memek için direnıyorlar. Hayali ihracat yaptığı kesinlik kazanan 76 firmadan 50'den fazlası ortadan kayboldu. Bazı hayali ıhracatçılar da "yavuz hırsız" örneğı, paralan geri istedi diye idare aleyhinde dava actılar. DPT'de hasıraltı edilen hayali ihracat dosyalarının bu yılın ortalannda yeniden incelemeye alınması sonucu 200'un Ustündeki hayali ihracat firmasından 76'sı ile ilgili bazı hayali ihracat işlemlerinin kesinlik kazanması sonucu söz konusu firmalara ödenen bir kısım vergi iadelerinin geri alınması için DFT Merkez Bankası'na yazı gönderdi. Merkez Bankası da DPT'nin yazısı doğrultusunda 72.4 milyar lirayı 6183 sayılı Amme Alacaklarının'Tahsili Usulü Hakkında Yasa uyarınca cezai faiziyle birlikte geri tahsil edebilmek için bu firmaların adreslerine tebligat çıkardı. Ancak bu firmaların buyuk bölumü adreslerinde bulunamazken, adreslerinde bulunabilen Suzer Elektrik, Top Dış Ticaret, Menteşoğlu Dış Tic. gibi hâlâ ortada olan firmalar da paralan suresi içinde geri odemediler. Bunun üzerine Merkez Bankası da söz konusu firmaların bağlı bulunduğu vergi dairelerine birer yazı gondererek paraların icrai takıple tahsil edilmesini istedi. Ancak bugune kadar vergi daireleri de herhangi bir tahsilat yapamadı. Yetkililer, 76 firmadan istenen 72.4 milyar liranın, 6183 sayılı ya SIZ SEÇMESİNİ BILIRSINIZ. Aksoy'u ağlatan ödül (Baştarafı 16. Sayfada) Aksoy'un eşi Nadire Aksoy'un yanına giderek kendisini tebrik etti. Cumhurbaşkanı Evren, burada Prof. Aksoy ve eşi Nadire Aksoy ile yaptığı sohbette, kendi donemlerinde otlarla tedavi yapıldığııu belirterek. "Zaman öyle hızlı geçiyor ki şimdi neler yapılıyor. eskiden karaciğere dokunulmaz deniliyordu. Şimdi naklediliyor. Bütün organlar degiştirilebiliyor. Yakında kafanın yerine kafa bile koyarlar" dedi. Prof. Aksoy ise "O bir piyeste vardı" şeklinde yanıt verdi. Cumhurbaşkanı Evren, daha sonra diğer ilgililer ile birlikte Ankara Üniversitesi Dekan Yardımcısı Semih Baskan'ın odasına giderken. universite oğrencilerinden Çagla Kılıç, Ev ren'in yanına giderek, "Çalısma yapmak için kadavra bulamıyoruz. kantinde hiçbir şey yok. Sular akmıyordu. Bugün siz geliyorsunuz diye akmaya başladı" diye serzenişte bulundu. Cumhurbaşkanı Evren ise sorunun halli için çaba gostereceğıni belirtti. Daha sonra Evren'ın koruma polısleri 2. sınıf oğrencisı Çağla Kıhç'ın ismıni not aldılar. mundakı etkileri konusunda dış yayınları ve uluslararası katkıları bulunan Aksoy, 1981'de Sedat Simavi Tıp Ödulü'nu, 1984'te Italya'da Ramazzini Ödulu'u aldı. 132'si yurtıçi 120'si Avrupa ve ABD'de yavımlanan toplam 252 araştırması \e yabancı dilde basılmış beş kitabı bulunan Aksoy halen TUBİTAK'ın Tıp Araştırma Grubu'nda bilimsel çalışmalarını surduruyor. saya gore alınması gerekli gecikme faizleri ile birlikte 200250 milyar lirayı bulacağını belirtiyorlar. Bu paralardan bir kısmının 1985 yılında ödendiği belirtilerek, orneğin Uğur Suzer'in 1985 yılında aldığı 3.5 milyar lira tutarındaki haksız vergi iadesinin şimdi cezai faizleriyle birlikte 10 milyar lirayı aştığı kaydedildi. Firmalar ortada yok Vergi iadeleri geri istenen 76 hayali ihracatçı firmadan 50'den fazlasının bugune kadar adreslerinin bile belirlenemediği, hayali ihracatı gerçekleştirip vergi ıadelerıni aldıktan sonra bu firmalann ortadan kaybolduğu belirtildi. Halen incelemesi suren dosyalardaki hayali ihracatçı firma ve kişilerin de bulunmasınm olanaksız olduğu kaydedildi. Ayrıca, bu firma ve kişiler bulunsa dahi ortada para ya da mal olmadığı için tahsilat yapılamayacağı belirtildi. Birçok hayali ihracat firmasımn paravan olduğu da belirtilerek, bu fîrmalarda sonımlu olarak adı geçen kişilerin çoğunun, yapılan işlemlerden habersiz odacı, çaycı, hamal veya işsiz insanlar olduğu ifade edildi. Eczacıbaşı Tıp Ödiilii Nedir? Ataturk'ün doğumunun 100. yılı nedeniyle Eczacıbaşı topluluğu tarafından konulan Cumhuriyet Donemi Tıp ödülü, Tıp Fakultesi dekanlarının isteği uzerine 5 yılda bir verilmek üzere süreklilik kazandı. 1983 yılında verilen 1. Tıp Ödülu'ne beş kişi layık gorüldu. Ord. Prof. Dr. Hulusı Behçet, Dr. Refik Saydam, Ord. Prof. Dr. Tevfik Saydam, Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman Uzman, Ord. Prof. Dr. Akil Muhtar Ozden odülun ilk sahipleri oldular. 2. Tıp Ödülunu ise bu yıl Muzaffer Aksoy aldı. Muzaffer Aksoy kimdir? 1915'te Antalya'da doğan Prof. Muzaffer Akso>, ortaoğrenimıni burada yaptı. Istanbul Erkek Lisesi'ni, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakultesi'ni bitirdi (1940). Şişli Çocıık HaMdiıesi'nde, Vakıf Guraba Kliniği'nde çalışan Aksoy, 1942 yılında iç hastalıkları uzmanı oldu. 19471957 tarihleri arasında Mersin Devlet Hastanesi'ndegorev yaptı. Güney illerinde ve Kıbrıs'ta kalıtımla geçen Akdeniz anenıısi (thalasemi) uzerıneçalıştı. 1957 yılında Beyoğlu İikyardını Hastanesi'ne geçen Aksoy 1961'dedoçent. 1966'daprofesor oldu. Aynı yıl Berlın Unıversitesi'nde talasemi ve alastık anemiler üstüne ders verdi. 1968 yılında aııornıal hemoglobinler alanında bilime yaptığı katkılardan dolayı Aksoy'a ilk TÜBİTAK tıp odulu verildi. Prof. Aksoy: (Baştarafı 16. Sayfada) miş olan insanlann da sisteme mutlaka u;. maları gerekir." Süzer dava açtı DPT, Merkez Bankası ve Maliye yetkilileri, hayali ihracatçıların çoğundan ödenen vergi iadesi ve teşvik primlerinin geri alınmasının olanaksızlığını kabul ederken, unlu hayali ihracatçılardan Uğur Suzer ve Menteşoğlu firmalarından ise paralan geri alabilecekleri umudunu taşıyorlar. Bu arada, DPT Merkez Bankası 'na gönderdiği iki ayrı yazı ile Uğur Suzer'den haksız olarak yapılan toplam 8 miiyar liralık odemenin geri alınmasını istedi. Süzer parayı ödemeyince Merkez Bankası, vergi dairesi kanalıyia tebligat çıkarttı. Süzer bu kez de parayı geri ödemeyeceğini belirterek bölge idare mahkemesinde idare aleyhine dava açtı. Polisiye metotlar Türkiye'nin seçkin vıtrınlenrue >ıerter Fabrika Satış Mağazasında Avcüar'da ve Şubatta Bakırköy'de ADA MÜZÎK MERKEZİ GİTAR • ORG • KEMAN • BAĞLAMA • KAVAL Tel: 160 16 92 ATİKA SAHAF Her türlü Türkçe ve Ingilizce kitaplarınız değerinde alınır. 336 75 57 BAYFORM CLASSIC Aksoy, "Bu kurallar sizce ne olmah" sorusuna şu karşılığı \erdi: "Kurallann en önemlisi. pratisyen doktorla uzmanın yaptığı işleri universite hocalanmn yapmaması gerek. Yani, universite hocası. bilimin uyguliiyıcısı ve onun yaratıcısı olarak bu işlerle meşgul olmamalı. Fedakârlık yapılırken, tam olarak en layığıyla ve bunu yapabilecek olana yapılmalı ve ondan da sorumluluk islenmeli. Ama bunu islemek hiçbir zaman polisiye metotlarla olmaz. Bugün Batıda polisiye metotlarla iiniversile hocası çalıştınlmaz ve konlrol edilmez. Bunun işleyen bir mekanizması vardır>Ama bu, sessiz, Benzen'in kan kanseri oluşu acımasız bir mekanizmadır."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle