19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 KASIM 1988 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURtYET/5 ISMAİL GÜLGEÇ PAPA&AH, , ) BUNU BiiSt MAYMUN J Bil.R... y' SINEMA ATILLA DORSAY HAYVANLAR Düşlerin büyülü kenti Kazablanha (Casablanca) / Yönetmen: Michael Curtiz / Senaryo: Julius Epstein, Philip Epstein, Howard Koch / Görüntü: Arthur Edeson / Müzik: Max Steiner / Oyuncular: Humphrey Bogart, Ingrid Bergman, Paul Henreid, Claude Rains, Sydney Greenstreet, Peter Lorre, S. Z. Sakall, Conrad Veidt, Dooley Wilson, Marcel Dalio, Madeleine LeBeau, Helmut Dantine / 1943 yapımı / 98 dakika. Ölümsüzlerin "Kazablanka"sı bu akşam TV2'de KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK "Kazablanka" ya da düşlerin (düşlerimizin) gerçek olduğu, çok şeyin (her şeyin?) olabileceği bir gerçekdışı kent... Ancak sinemanın yaratabüeceği ve ancak bir Hollyvvood studyosunda kurulabilecek bir dekorkent; yapaylığı alabildiğine sırıtan, ama sinemanın asıl gerçeklikle ilintisi az tululduğu ölçude kendine özgü başka bir gerçeklik, "sinema gerçekliği" kazanan sihirli mekânlanndan biri... Umberto Eco'nun belirttiği gibi, "iyi bir öykü için gerekli" olan bir klişeyi bir yana bırakıp, "klişelerin tumiinü birden bir arada kullanmak" curetini gösteren bir film... Ve onca klişeden, onca yapayhktan, onca sinemasal numaradan kendine özgü bir canlılığm, yaşarlığın, inandırıcılığın fışkırması gibi bir mucize.. Andrew Sarris'in deyişiyle, "Mutlu rastlantılann en matlusu ve 'auteur' kuramını bosa çıkaran kesin örnek"... Evet, •'Kazablanka"...Bir kez, savaş... Perdenin aşk öyküleri için :n dayanılmaz, en romantik mekânlanndan biri ve kuşkusuz birincisi olan savaş... En basit, sıradan şeylerin olanaksız, en çıleınlannın ise olanaklı olduğu, yasam dengelerinin değiştiği, ölüm olasıhğının ve korkusunun insanlan en büyük aşklan, en çılgın serüvenleri, en olmadık ilişkileri ruzla yaşamaya ittiği bir toplu paranoya. Savaşın göbeğinde değil, ama kıyısındayız. Kana bulanmış Avrupa'da, özgürlüğe ve yaşama (yani Amerika kıtasına) uçmak için, savasta (bizirn gibi) yansız kalmış olan Portekiz'in başkenti Lizbon'a gitmek gereklidir. Lizbon'a giden yol ise, Fas'ın başkenti Kazablanka'dan geçer... Eski, yorgun serüvenci Rick'ın barı, bu gizemli kaçış kentinde herkesin, ama herkesin bir araya geldiği yerdir: Nazi subayları, kumarbazlar, serüvenciler, kaçak pasaport arayanlar ve bunları satanlar, tefeciler, rehinciler, direnişçiler, casuslar... Avrupa'da Nazilere karşı savaşan gızli örgıitlerin önde gelen liderlerinden Victor Laszlo ve güzel kansı Ilsa da Rick'in banna duşerler... Laszlo ne yapıp edip Lizbon'a geçmelidir. Bunu da ancak Rick sağlayabilir.. Ama güzel tlsa, aslında Rick'in eski sevgilisi değil midir? HiçUri bayatta de(il Bir Çekoslovak özgürlük savaşçısını eşsiz bir bıçımde canlandıran Paul Henreid. rol aidığı sahnelen tılsımlı bir ışıkla ayrJınlatan Ingnd Bergman, sevımli bir oportünıst olan Louıs Renault'yu son derece ınandıncı oynayan Claude Raıns ve bu filmle beyazperdenin en büyük âşıkları arasına gıren Humphrey Bogart. Artık hiçbın hayatta değil, ama "Kazablanka'yı ölümsuz kılarken kendılerıni de ölümsüzleştırdiler. Paris'le, kentin işgai edildiği günün ertesinde birlikte kaçacaklardır. Ama Ilsa gelmemiştir. Rick'in hayatı işte o gun kaymış, aşka, kadınlara ve yaşama olan inancım o gün yitirmiştir. Ama Ilsa, zenci piyanist Sam'ın ("Pla> It Again, Sam") ">eniden" çaldığı "As Time Goes By"la Rick'in küllenmiş aşkmı yeniden uyandırır. "Kazablanka", bir eleştırmenin dediği gibi, "Orta Avnıpa ironisiyle, soylu bir Broadwa>Hollywood bıüvar sinizmi kanşımı olan" sürekli mizahının gerısinde, melodramın en hasını, sanki özunü simgeler.. Aşk, tutku, vatanseverlik, görev duygusu, özveri, canlanan anılar, geçmişte kalmış bir büyuk aşk, savaşta yaşanan tutku, faşızme karşı "hür dünya". buyuk davalara karşı kişisel tutkular... Tüm bunlar ve daha başka şeyler, aynı potada öy Humphrey Bogart, bufilmdearlesine bir kaynaşmışlardır ki, ar tık sıradan bir gangster değil, pertık filmin çeşitli öğelerini (öyku, denin en büyuk âşıklanndandır, senaryo, yönetim, kamera, ışık kaderli yiızu ve derin anlamlı bagölge, oyun ve oyuncular) birbi kışlanyla... tsveçli Ingrid Bergrinden ayırmak olanaksızlaşmış man, birçok eleştirmenin birleştiği tır... Rick'le Ilsa'nın yıllar sonra bir deyimle, rol aldjğı sahnelen eşRick'in barında karşılaşması, Il siz bir ışıkla aydınlatır... Paul sa'nın yazdığı mektubu garda Henreid, eşsiz bir Çek ozgürluk okuyan Rick ve mektup satırları savaşçısı, Claude Rains, son denın düşen yağmurlarla gitgıde si rece ınandıncı bir Louis Renault' PİKNİK PtYALE MADRA linmesı, Rick'in kendini içkıye dur: lyi yasamayı, şarabı, kadını, verdiği gece Ilsa'nın gelişi, tüm Rick'in kumarhanesınden gelen BENIM6O havaalanı sahnesi, belki çok ye "nişvel"i seven, Almanlardan BİP IrOSuN SAPRA ni, çok özgün şeyleri çok özgün nefret eden, ama onların gucune HVIA 0LMAK biçimde söyledikleri ıcin değil, da de saygı gösteren sevimli bir oporha çok, bilinen şeyleri son derece tünısttir o... Bir dönemin unutulusta işi ve olgun biçimde bir kez maz "şişman adamı" Sidney Gredaha söyledikleri için sanat eseri enstreet, zamammn yansmı sınekkatına yukselirleı. leri kovmakla geçıren karaborsaa Ve oyuncular... Dunyanın dört "senyor" Ferrari'yi, patlak gözbir yanından gelmiş bir dizi ilginç lu ve şüpheli tavırlı Alman Peter oyuncu "Kazablanka"nın kişıle Lorre, üçkâğıtçı Ugarte'yi, zenci rini perdede ebedileştirir... piyanistşarkıcı Dooley VVilson, " As Time Goes By"ı ölumsüz kılan Sam'ı, sevimli şişman Macar S. Z. Sakall, garson Carl'ı, Nazızmden kaçarak Hollywood'a gelmiş buyuk oyuncu Conrad Ve HIZLI GAZETECİ NECDETŞEN idt Gestapo Şefi Albay Strasser'i, Fransız Marcel Dalio krupiyevi, Fransız Madeleine LeBeau, "Marseillaise"i ön planda söyleyen Fransız kızını ustalıkla canlandırırlar. Artık hiçbiri hayatta olmayan bu oyuncular, "Kazablanka"yı ölümsüz kılarken, kendilerini de ölumsuz kılan oyunlarını ve kişiliklerini, bu filmin dokusuna ayrılmaz biçimde katmışlardır. Ve bu filmi her izleyışinizde, onlardan biri bile olmasa bu filmde bir şeylerin eksik kaiacağı duygusunu yeniden yaşarsınız. "Kazablanka", 1943 yılından beri artık yalnızca Kuzey Afrika'nın gizemli ve çekici beyaz kenti değil, sinemasal düşlerimizin de en önemli bir buluşma noktası, içinde her şeyin olabileceği, her türden seruvenin, âşkın ve tehlikenin yaşanabileceği bir " n o man's land", bir büyülu olanaklar ve olanaksızlıklar ülkesidir. Orada bir kez daha buluşmaya ne dersiniz? PERIŞAH OLUÇAK SEHİN YÜZÖNDEH ÇtZGtLtK KÂMtL MASARACl As Time 6oer8y Zencı piyamstşarkıcı Dooley Wilson, "Kazablanka"da, "As Tıme üoes By" adlı parçayı belleklere kazıyan Sam'ı oynamıştı. Filmde Ilsa'nın (Ingnd Bergman). Samln "yeniden çaldığı" Tte Tıme Goes By"la Rick'ın (Humphrey Bogart) küllenmiş aşkını yeniden uyandırdığı sahne artık sinema sanatının unutulmaziarı arasında Sinema, TV l'de üvey evlat FV l'de sinemaya daha ciddi ve kapsamlı bir yer vermek gerekir. Birinci Kanal'ın ciddi bir sinema tarihi saatine kavuşması gerekiyor. Türk sinema tarihine gelince, birçok önemli klasiğimizi görme olanağından yoksunuz. TV 2'de bu tür filmlere yer verilebilir. TV'de Sinema'nın daha sağlıklı bir temele oturması için bizce yapılması gerekli temel değişiklikleri, gecen hafta bu konudaki eleştirilerimizi dile getiren yazımızın bir d:vamı olarak sunmak istiyoruz. Bir kez, Birinci Program'da üvey evlat davramşına uğrayan TV'de Sinema'ya daha ciddi ve kapsamlı bir yer vermek gerekiyor. öncelikle hafta içinde en az bir gecenin düzenli ve sürekli bir sinema saatine kavuşması bizce şart. Bunun için çarşamba geceleri maçlar yüzünden sekteye uğrayan TV'de Sinema saatini yıllar yılı alışmış olduğumuz gibi salı gecelerine kaydırmak yeterli. Macla çakısan saate ise, kimsenin özellikle beklemediği, yayımlanmaması veya geç yayımlanması olay yaratmayacak TV filmleri konabilir. Gece Sineması için ne yapılması gerektiğini geçen yazunızda da belirtmiştik. Zaten aynı doğrultuda dilekler, TV dergilerinde ve okur mektuplarında da dile getiriliyor. Evet, zevkler farkh... Ama akhn yohı yine de bir değil mi? Aynı biçimde Birinci Program'ın ciddi bir sinema tarihi saatine kavuşması da gerekiyor. Bu türden programların tümünun Ikinci Program'a kaydırümış olması doğru mu? Eğer Birinci Program'ın hem ülke çapında daha çok izlendiği kabul ediliyor hem de kendi içinde tutarlı bir yayıncılık mantığına kavuşması isteniyorsa, eskiden perşembe akşanıları yayımlanana benzer bir sinema tarihine dönük program gerekli. Bu illâ da gece olmayabilir. Belki bir gündüz veya akşam saatinde, sinemanın geçmişine dönük bir program şart. Meraklıları nasıl olsa fırsat butup, o saatte de eski filmleri izleyeceklerdir. Birinci Program'da cumartesi öğleden sonraları belki müzikal ShnaaBHa» Masflcteri UlkemızrJe, kendi sınemasının gecmişini hıç bilmeyen bir kuşak yettşıyor Bu yuzden özellikte Höncı Kanal'da Türk sınemasının artık her yerde görme olanağı bulamayacağımız klasıklerıne yer verilebilir 1964 Berlin Film Şenliği'nde büyük ödülü alan, Metin Erksan'ın yönettiği, başrollenni Hülya Koçyiğit'le Ulvı Doğan'ın oynadıklan "Susuz Yaz" da, akla ilk gelen klasiklerımızden biri. veya güldürüye ağırlık veren bir sinema saatinin, pazar sabahları ise artık geleneksel olduğu biçimde, aileye dönuk filmlerin yayımlanması iyi olur. Özellikle pazar sabahı fümleri için Walt Disney şirketinin ünlü canlandırma fılmlerini TV'ye satmama politikası, bu filmleri nasıl olsa satın alıp sinemalarında gostermeyen Türkiye için ne yapıp edip kırılmah ve "Pamuk Prenses", "Bambi", "Fantasia" gibi başyapıtlar TV programlarımızda yer almahdıı. Ikinci Program'dakı fılmlere gelince... Pazar akşamlarına bir film konmasını, kendi adıma çok olumlu sayıyorum. Pazar geceleri, genelde hep evde oturulan ve TV izlenen bir saat... Ancak bu saatte gosterilen ve genelde ilgmç olan filmler belli bir anlayışla seçilmiyor. Onceleri oldukça yenı, değişik Avrupa filmleriyle başlandı, sonraları eskı Houywood yapımlarına kayıldı. "Kraliyet Diigünü" veya "Paris'i Son Gördüğümde" gibi, araya bir "tekrar fılmi" girdi: "İşte Eğlence!" Oysa bu saate daha düzeyli ve ilkeli bir seçim gerekiyor. Aslında TRT'nin Birinci \e tkinci Program'da, sanat açısından değil ama içerdikleri popüler ve nostaljik öğelerle ilgi çekici olan eski ve ilke olarak renkli Hollywood fılmlerine ayrı bir saat ayırması ve unlü muzikalleri, gülduru veya romantik filmleri boyle bir saatte topluca gostermesi yerinde olur: "Hollyvvood Hollywood İken" veya "Renkli Ru>alarımız" türunden bir isim altında... Daha yakın tarihli ve temelde Avrupa kokenli filmler ise, bizce başka bir programda yer almalı. Bu arada, buyuk ilgi gören Oscar Kazanan Filmler toplu gösterisi ise, yıne ilke olarak siyahbeyaz fılmlerin gosterildiği ve belki turlere, AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN GVRSES oyunculara veya yönetmenlere dönük toplu gösterıler bıçiminde devam etmeli. Türk sinema tarihine gelince; işte en önemli sorunlardan biri bu. Sinemamızın gecmişini "Üç Arkadaş"ı, "Snsuz Yaz"ı, "Keşanlı Ali Destanı'nı, "Erkek Ali'yı, "Haremde 4 Kadın"ı vb. önemli klasiklerimizi görmek fırsatından yoksunuz bugün... Hadi, bizim kuşak bu filmleri anımsıyor, ama ya gençler?.. Kendi sinemamızın gecmişini hiç bilmeyen bir kuşak yetişiyor. Bu tür filmler belki çok populer olmayabilir. O nedenle, belki de tkinci Program'da, orneğın bir cumartesi öğ TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN leden sonrasım veya bir geceyi (belki ayda veya 15 gunde bir) es A.£rt*ıhk 19Z3ki, klasik filmlerimize ayırmak ve 1388 bunları belli bir mantıkla göstermek gerekli, hatta şart... Bu, yeni dönemde, ozellik ve ivedilikle ele alınması gerekli, önemli bir konudur bizce... Televizyonda sinema üzerine bazı öneriler *& X f 11 Kasım COK yöNLU BIR SANATCkALMN ERBUIAK VlGMEKLE / AL7XN ESBUL4K, TrrATKO YE S/A/EMAOA DA OroMCU OL4R4K SaruK. UN /HPMIÇ ÇOK YÖNLU B/e SAAIArC'YP' POKMEN r/yAT&OSu'uM y/LLAgC4 SAf/flJEXe ÇtKMfÇ, DAHA OAMETfJ SEGeZU 'YLE ÇEV/SE TTYATBOSU'HU ICUEAAUŞnj. OYüMCULUtrttr KT /SM4IL Dı/MBULUİ ODuLLEISıAjr /aaZ4NA*f?Tf.. 1929'DA 8U6ÜN,UNLU KARKATURCLI VE TİYAT1SO,SİNEMA OYUNCUSU ALTAN E&8UL4K, EIZZUISUM'DA bOĞMUŞTU. 19*4 'DA BASIN PÛNYASfAlA AP/M ATXU E/S&UL4K:, Su luşı&yı OMSU goYuucA süeDüeEcEKri. ÇAUŞTI&l &A2ETE I/E DEgG/LE/S ^tSAS'/A/DA, 77tA// ÇOCUK SESİ, UERSUN, HAFTA, 418UÇUK, 7Af/ VATAU, TEF, OOLMUÇ, AKgABA, YEUt SABAU, a//Z£ıet F/er, MiLU YET SAy/LABiL/fi.KAaKATU£OE,ÖZGÜN KiŞtLıĞıYLE rANlMAN SANATÇI, ÇOĞU KEZ *U/eŞi//V KALEM BİLE KULLAUMAPAN KOLAYCA ÇJ2ERCH &IYASETE PEK AĞI/SUKL 50 Y1L ÖNCE Cumhuriyet 77 Kasım 1938 muhtemeldir. Milli matem ilanı ve büyük cenaze merasimi için Ankarada hazırlanan programın bugün vilayete tebliğ edilmesi beklenmektedir. Büyük Şefimiz Atatürkün yurekler sızlatan olumüne ait kara haber dün sabah, şehir içinde, yıldırım süratıle her tarafa yayılmıştL Saat daha on bire varmadan İslanbul bir anda matem havasına büründü. Yalnız caddelerde değil iç sokaklarda bile, yarıya kadar çekılmış bayraklar taraf taraj goze çarpmaya başladı. İlk ve orta mekteblerın kapıları hıncahınç kalabalıktı. Çocuklar yarıya kadar çekilen bayrakların onünde toplanmışlardı. fçjerinde teessürlerinı zapteSemiyerek hungur hüngur ağlaybnlar çoktu. Duçar olduğumuz büyük zıya karşısmda, bütün ecnebi sefarethaneler, konsoloshaneler ve ecnebi tabiyetinde bulunan müesseseler, bayraklannı yarıya kadar indirerek milli matemimize iştirak etmekte idiler. Büyiik Milli Matemimiz Aziz Cumhurreisimız, Atatürkün olumüne takaddum eden gunlerden itibaren son nefeslerini verdikleri dakikaya kadar bütun Türk mılleti, derin, fakat sakın ve vakur bir ıstırap içinde idi. Saat, sabahın dokuzunu çaldığı zaman, Ataturk son dakikalanm yaşıyordu. Bes dakika sonra herşey bitmiş, Ataturk gözierini kayata kapamıştı. Irtihallerinden bir saat kadar sonra Sıhhi Miize Mudüru Dr. Nurı saraya gelerek Atatürkün yüzünun ve ellerinin mülejlarını alınıştır. Müdavi ve müşavir hekımlermden, yalnız Profesör Neşet Ömer Irdelp sarayda kalmış, diğerlerı, dun oğleden sonra evlerine dönmüslerdir. Hekimler, bu sabah, saat dokuzda, tekrar toplu halde saraya giderek, Atatürkün naaşını usulen son bir muayeneden geçireceklerdir. Bu muayeneyı muteakip naasın tahnit edilmesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle