19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER doktor 1. Hekim. 2. Bir fakülteyi veya (ya da) bir yüksek okulu bitirdikten sonra belli bir biiim dalında en yüksek ögrenim basamagına (aşamasına) vardıgını, geçirdigi özel sınavla ve başanlı bir eserle (yapıtla) gösterenlere verilen unvan (san). ortam: Canlı bir variıgın içinde bulunduğu dogal veya (ya da) maddi şartlann (koşullann) biitiinü (tümü). örnegin: zf. (bc) söz gdişi, söz gelimi (sözgelişi, sözgelimi), örnek olarak. Sorunsal: 1. Çözıimü belli olmayan. 2. Dognı olma ihtimali (olasılığı) bulunmakla birlikte şuphe (kuşku) uyandıran, kesin olmayan, problematik. ya da: bag. Ayn olmakla birlikte aynı degerde tutulan iki şeyi anlatan sözlerden ikincisinin önüne getirilir. "Sen, ben ya da başka bir arkadaş." zarf: ...4. gr. (dilb.) Bir fiilin (eylemin), bir sıfaün veya (ya da) bir başka zarfın (belirtecin) anlamını zaman, yer, ölçü, nitelik, sonı kavramlan bakımından etkileyen kelime (sözcük), belirteç. Geçirmek 14.: Bir ibtiyacı (gereksinmeyi) eldeki imkânlarla (olanakla) karşılamak. Bu örneklerde görüldüğu gibi, "Yeni baskı" sözlükte eski Türkçe Sözlük'ün tanımlanndaki kimi Türkçe sözcükler değiştirilmiş, yerlerine Osmanlıcalan konulmuştur. Yukandaki tanım ömeklerinde ayraç içine aldığımız Türkçe sözcükler, eski Dil Kurumu'nun Türkçe Sözlük'ünde kullanılan sözcüklerdir; bunlar yerine Osmanlıcaları konulmuş; "ya da" yerine "veya", "sözcük" yerine, "kelime", "yapıt" yerine "eser", "koşul" yerine "şart", "gereksinme" yerine "ihtiyaç", "olasılık" yerine "ihtimal", "olanak" yerine "imkân", "kuşku" yerine "şüphe", "belirteç" kısaltması olan, " b e . " yerine, "zarf" kısaltması olan "zf.", "dilbilgisi" kısaltması olan "dilb." yerine, "gramer" kısaltması olan "gr." kullanılmıştır. "Yeni baskı"yı hazırlayanlann Arapçada ne denli yaya olduklarını gösteren örneklerden birini daha buraya ekleyelim: Madde başı olan "tesraiye" sözcüğünün Arapça aslının ve söylenişinin "tesmiyye" olduğu belirtilmiş. Oysa aslı ve doğru söylenişi "tesmiye"dir. Bu bölümde yer alması gereken bir gözlemimiz daha var: "Yeni baskı", Türkçe Sözlük'teki tanımları, çoğu kez orada göterilen kullanış örnekleriyle birlikte almış. Ancak bu örnekler arasında bulunan Aziz Nesin, Ilhan Selçuk, Oktay Akbal, Yaşar Kemal gibi Türkçenin usta yazarlanndan alınmış örneklere yer vermemiştir. (Kış, el, geçerli, baş, boğum maddeleri.) Sözlük (!)•! "Yeni Baskı" Türkçe PENCERE 12 Eylülcüler Kına Yaksınlar... / KASIM 1988 Yeni Dil Kurumu, kendisinin çalışma ürünü olmayan "Türkçe Sözlük'% kimi sözcüklerini değişürip "Yeni baskı"diye yayımlayarak eskisinin yeni biçimi imiş gibi göstermekle bilim ahlakına uymayan bir iş yapmıştır. Üstelik yaptığı değiştirmelerde pek çok yanlışlar ve çelişkiler vardır. Bileşik Sözcükler Yeni Dil Kurumu, lmlâ Kılavuzu'nda olduğu gibi "Yeni baskı"da da eski Dil Kurumu'nca bileşik yazılan birçok sözcüğü ayırmış, böylece 5060 yıllık uygulamalarla yerleşmiş yazınımızda yeni bir kargaşanın gelismesine yol açrmştır. Ömeğin aşağıdaki •sözcükler şimdiye değin bitişik yaalııken ve bu yolda bir yazım geleneği sağlanmışken "yeni baskı"da aynlmıştır: "ak kor, ak knynık, anne anne, Ayşe Kadın, bal mumu, basım evi, baş alü, bilinç altı, bin dallı. boyun bagı, boz dogan, can erigi, çalı kuşu, çam sakızı. Çifte telli, çörek otu, demir yolu, dış işleri, dört nal, diiz taban, gök kuşağı, iç yagı, kara ciger, kara fatma, kör dügüm, saman yolu, semiz otu, soy.adı, tert yagı, bilir kişi, Demir Kazık, çavuş kuşHgiller... "Yeni baskı", kimi bileşik sözcüklerde ayırma yoluna gitmemiş, örneğin aşağıdaki sözcükleri bitişik göstermiştir: Aslanağzı, başıbozuk, başıboş, bozkır, çöpcatan, degerbilir. kadıngöbeği, saçkıran, levkifhane, bilgisayar, danaburnu, devleüerarası, gecekondu, ısıölçer, mirasyedi. Birbirine benzeyen bileşik sözcükler den kimisini bitiştirip kimisini ayırdığı da görülmektedir: "ağrıkesen" bitişik, " b o z d o ğ a n " ayn, "kabadayı" bitişik, "kaba kulak" ayn, "çeribaşı" bitişik, "can eriği" ayrı, "başörtülü" bitişik, "baş örtüsü" ayn, "kırkayak" bitişik, "sivri sinek" ayrı, "değerbilir" bitişik, "uyur gezer" ayn, "sağduyu" bitişik" "ön sezi" ayn, "sağgörü" bitişik, "iç güdü" ayn, "çobanaldatangiller" bitişik, "çoban püskülügiller" ayn. (Bir fasulye adı olan "Ayşe Kadın" sözcüğündeki "Ayşe", özel adı sayılıp büyük harfle başlatılmış da bir böcek adı olan "kara fatma"nın "fatma"sı için böyle düşünülmemiş!) Bu durum, bileşik sözcükleri bitişik ya da ayrı yazmak için belli bir ölçü kullanılmadıgını göstermektedir. Ancak 5060 yıldır bileşik yazılmakta olan bu sözcükleri, özellikle terimleri ayn ayn yazmak, "eski hayratı berbat etmek"ten başka bir şey değildir. (Yöntem tutarsızlıklanm ve örneklerini, gelecek haftadaki yazımda sürdüreceğim.) ÖMER ASIM AKSOY Bilindiği gibi, Atatürk'ün resmi kimlik taşımasını doğru bulmayıp bir dernek olarak kurduğu ve çabşmasını bu kimlikle sürdilrebilmesi için gelir vasiyet ettiği Türk Dil Kurumu, 1982 Anayasası'nın 134. maddesi ve 2876 sayılı yasa ile ortadan kaldırıldı ve başbakanhğa bağlı olarak "Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu" içinde "Türk Dil Kurumu" adı ile yeni bir örgüt oluşturuldu. Bu yeni Türk Dil Kurumu, Eylül 1988 içinde bir Türkçe Sözlük yayımladı. "Türkçe Sözlük" adı, Atatürk'ün kurduğu Dil Kurumunca, 1983'te yedinci baskısı yapılan yapıtın adıdır. Yeni Dil Kurumu, kendisini eski DU Kurumu'nun "devamı" saydığından, piyasada tükenen bu kitabı yeniden basma gereğini duymuş, bunu yaparken yedinci baskının kapağındaki yaa karekterini koruduğu gibi eski Dil Kurumu'nun belirtkesini (amblemini) de kullanmıştır. Ancak bu baskıyı "Sekizinci baskı" diye değil, "Yeni baskı" diye adlandırmıştır. önce şunu belirteyim ki yeni Dil Kurumu, tüzel açıdan da, bağlı bulunduğu dil siyasası açısından da eski Dil Kurumu'nun "devamı" değil, yeni kurulmuş bir devlet dairesidir. Kendisinin bir sözlük çalışması varsa onu ortaya koyması gerekir. Kendisinin çalışma ürünü olmayan Türkçe Sözlük'ü sahiplenmeye ve kimi yerlerinde değişiklik yaparak yedinci baskı Türkçe Sözlük'ün yeni biçimi imiş gibi yayımlamaya hakkı yoktur. Bu nedenle eski Türkçe Sözlük'te sorumluluk payı bulunan bir kişi olarak yeni Dil Kurumu'nun bu davranışını bilim törelerine aykın bulduğum gibi, değiştirmelerinde de yanlışlar ve çelişkiler bulunduğunu göstermek istiyorum. şı sözcükleri tümüyle almıştır. Böylece yeni Dil Kurumu, izlediği dil siyasasına aykın olan, tutucuların yanlış diye damgalayıp yermekte oldukları yeni sözcüklerin dile mal olduğunu kabul etmek zorunda kalmıştır. Bunlardan örnekler görelim: Koşul, olanak, uygar, özgiir, örnegin, yapıt, ilginç, ortara, birim, yapay, bireysel, sorunsal, bilinç, boynt, toplum, genelge, örgüt, olasılık, besin, göıüntii, kamtlamak, yadsımak, yinelemek, kapsarnak, saptamak, önennek, öncül, giincd, denge, doğa, ödenek, tutanak, süreç, görece, özdeş, önem, ödün, uzay, uzman, sayman, yüklem, diizlem, iletişim, eylemli, kentkşme, süningen, sarkaç, kılcal, artçı, konum, yöriinge, kumul, dikit, sarkıt, mercek, önsel, öznel. imgelem, alyuvar, içgüdii, sağduyu, öngörii, varsayım, gensoru, nedensellik... Yeni Dil Kurumu'nun bu ve benzeri sözcükleri sözlükten çıkarmaması, onlan benimsediğinden değil, yayıhp tutunmuş olmaları kadar eski sözlüğü değiştirmedıği izlenimini vermek düşüncesine dayanmış olmalıdır. Tanımlar "Yeni baskı", eski Türkçe Sözlük'teki tanımları da orada gösterilmiş olan kullanış örnekleriyle birlikte, çoğu kez, aktarmıştır. Bunlardan da birkaç örnek görelim: "Agmak, (nsz) 1. Sartunak, aşagıya inmek, egilmek, meyletmek... Hiç konuşmadan güneş batıya agıncaya dek çalıstılar." R. N. Güntekin. 2. Yiikselmek, yukan çıkmak. "Gönülsüz •lamaz göklere ağmaz" Atasözü "Ay oldum âleme dogdum, bulut oldum göge agdım" Y. Emre. bireysel: Bireyle ilgili olan, bireye özgii olan, ferdi. 'Madde başlan "Yeni baskı", eski Türkçe Sözlük'teki madde ba HESAPLAŞMA BURHANARPAD OKURLARDAN TCDD'den açıklama Gazetenizm 9.10.1988 tarihU nüshasında "Mavi Tren Ankara'ya kaç saatte gider?" bafhğı altında yayunlanan yau konusu tetkik edihnişttr. Mavi Tren 'in seyir süresi Ankara H.Paşa ve H. PaşaA nkara arası 8.S saattir. 30.9.1988tarihinde Ankara'dan kalkan gece Mavi Treni ise H.Paşa'ya 85 dakika gecikme ile varmıştır. BilecikAriflye arası yol yenileme çalışmalan nedeniyle trenler gecikmett olarak çalışmaktadırlar. Bu gecikme dolayuıyla trenlerin seyirleri bozulmakta, ayrtca tek hat ifletmeciliğinin sonucu olarak buluşma ve öne geçmelerden dolayı da geakmeler obnaktadır. Gecikmelerin önlenmesi için gerekli her türlü çaba sarfedilmektedir. TCDD Genel Müdüriuğü birimlerinden geçerek ve olumiu olarak 4.5.1988 günü 220/24 sayı ile baskanm önüne geldi Aradan zaman geçince islemlerimin durumu hakkında sözlü olarak bilgi aldun. O zamandan beri sürektt olarak takip edtyorum. Bugüne kadar belediye başkanından olumiu veya olumsuz bir cevap Ben Üsküdar'ın Burhaniye verilmedi Maddi ve manevi MahaüesVnin Kâğıtçıbaşı yönden zarara uğradım. Sokağı'nda oturuyorunu Yurtdtfinda uzun süre çalifarak Avrupa'da çaastığun için ve ordaki uygulamayt para biriktirdim. Üsküdar gördüğümden bu durumu çok Şemsipaşa Mahallesi Kavaklı yadırgadım. Demokrasinin ve tskele Sokak'ta bir taşmmaa hukuk devletinin mevcut satın aldvn. Sattn aldtğım olduğu bir çağda insanlann zaman mevcut taşuvnazm üstünde iki katlı bir bina vardu hak ve hukukunun hiçe sayıldığı bir durum Kanal açılması nedeniyle görülmemiştir. yıkıldu Kanal islemi tamamlandıktan sonra, Üsküdar Belediye Baskanüğt'na Seçüen kişi ve organlann basvurdum. Yapı seçenin iradesini ve hukukunu ruhsatnamesini istedim. Bu böyle bertaraf etmesi mümkün başvurum belediyenin ilgili değildir. Avrupa'daki durumu görünce hayrete düşüyoruz. tlgüi makamlara sikuyette buhındum. Olumiu veya olumsuz bir sonucun aünması çok zor. Bir memlekette demokratik kurum ve kuraUar islemez ise, o memlekette yalnız bir kişinin sözlü idaresi egemen olursa daha çok çekeceğimiz ' muhakkaktır. Seçmek demokrasi için yeterli değildir. Seçilenin yasalara, hukuka, hak ve adalete uygun ve çağdas hareket edip etmediğini takip etmesi de insan olmanın, vatandas olmanın, seçmen olmanın görevi ve gereğidir. Üsküdar Belediye Başkanı hakkı ve hukuku bertaraf ederek beni perişan etmiştir. Bu durumun kamuoyunda bifinmesini istiyorum. ,.LAHMETKURT Üsküdar Polltika Yazılan IV Cumhurbaşkanı Evren'in "Türkiye'de bir komünist parösi üzerine söylediklerı tartışmalara yol açtı. Oysa, Marksist doktrinden yana bilinen çok sayıda aydının cezaevlerini doldurduğu bir ülkede, Cumhurbaşkanı daha ölçülü konuşmalıydı. Türkiye'de komünist partisi kurulmalı gibi laffarı, kimi yöneticiler arada bir yineler! i940'lı yılların Ankara Valisi Nevzat Tandoğan'ın: "Bu memlekete komünist partisi gerekirse onu da bizter kurarız!" sözleri bir örnektir. 7 Mayıs 1960 değişiminin başkanı Cemal Gürsel'in söylediklerini ve Kurtuluş Savaşı yıllarında Sovyetler Birliği'yle yakınlaşma gereği Bayar ve aradaşlarının karakalpaklarına kırmızı kurdela koyduklarını da unutmamalıyız. 1923'ten başlayarak ülkeyi tek parti disipliniyte yonetmiş CHR 'Birleşmiş Milletler' ve 'İnsan Hakları' anlaşmalarını imzalamış olmanın getirdiği zorunlukla. 'çok partili düzene geçiş'i kendi eliyle getirmek istiyordu. Ne var ki 1946 seçimlerine sadece Demokrat Parti'nin ve Millet Partisi'nin katılmasına izin verildi. Öte yandan, yeni kurulmuş olan Türkiye Köylü ve Emekçi Partisi', Türkiye Sosyalist Partisi' "sıkıyönetim" buyruğuyla kapatıldı. Her iki partinin kurucuları ve çok sayıda üyesi tutuklandı. Emekçi partinin başkanı Or. Şefik Hüsnü Deymer ve Sosyalist Parti'nin başkanı avukat Esat Adil'di. Her iki partinin sıkıyonetimde yargılanmasını, ilk oturumunun kimlik S=4jtanması bölümünü Memleket Gazetesi'nin muhabiri olarak izlemiştirn. O sırada yayımladığım haberi, yazımın kısa bir bölümünü aktarıyorum: "Arkadaşlar arasında fırıncı Deli Nuri diye tanındığını sonradan öğrendiğim sanık, yargıcın sorusuna kısa ve keskin bir karşılık vermişti: "Fabrikada çalışıyordum. Bu paraya geçinemiyoruz diye konuştuğum için komünistiikten hüküm giydim." Bugün de değışmemiş bürokratasker yöneticilerin politika anlayışını böylesine kestirmeden alaşağı ediveren fınncı Nuri, Türkiye'de bir türlü gerçekleşemeyen halk devrimini kimlerin engellediğini birkaç sözle ortaya koymustu. Sayısı kabank sanıkların kimlik saptaması sona erince, askersavcı, Osmanlıca'nın şimdi pek^ullanılmayan İmdi' deyimiyle başlamış ve özetle şoyle demişti. "Sanıklar, tutanağa geçmiş ifadelerinden de anlaşılacağı üzere, dafıa önce komünistlik suçlarından çeşitli cezalara çarptırılmıştı. Sanıkların bu durumları ve komünistlerın zorla rejim değiştirmek ilkesi göz önünde bulundurularak 141 ve 142. maddelere göre yargılanmalarını ve duaışmanın gizii yapılmasını isterim" İstek kabul edildi ve gazeteciler dışarı çıkarıldı. 'Yargılamalar uzun sürdü. Gizli oturumlar sonunda her iki sol partinin kurucuları ve ileri gelen yöneticiler 910 yıl arasında cezalara çarptırıldı. Oysa her iki partinin ne tüzüğünde, ne de kısa süren çalışmalarında askersavcının ileri sürdüğü "komünistlik" suçu bulunmuştu. Evet, suç bulunamamıştı, amma bir' İmdi! yetmişti. Tek parti döneminin bir başka gülünçlüacıklı örrteğini de anlatayım: Tan Basımevi ve kimi kitapevlerini gençlere yıktırtmış CHP'nin, olay sırasında Istanbul parti müfettişliğini yapan Alaettin Tiritoğlu, 27 Mayıs 1960'tan kısa bir süre sonra Türkiye Sosyalist Partisi'ni kurmaya kalkıştı. Haberi okuyunca V^tan'da Günügününe köşemde bunun olmazlığını belirtmiştim. Tiritoğlu ertesi gün telefon edip geldi. Bir süre tartıştık. Tiritoğlu, sosyalist parti girişimini kotarıp gençlere bırakmak istediğini söylüyordu. Tan olayının geçtiği saatlerde Ankara Caddesi'ndeydim. Tan Basımevi'nin pencerelerinden fırlatılan kâğıt bobinleri Sirkeci'ye doğru birkaç saniye havada uçuyor, sonra düşüp yuvarlana yuvarlaia uzaklaşıyordu. Bastmevinden balyoz sesleri geliyordu. Baslc makineleri parçalanıyordu. Yokuşu koşarak geçen gençler bağırarak uzaklaşıyordu. Aralarından biri, yumrukJaştırdığı elini sallayarak: "Sıra sana da gelecek!" diye haykırdı. Sıra bana gelmedi, amma sonradan avukat olan o genç 'ortanın solu' sloganının ateşli bir savunucusu oldu. Öcüllendirildi de. CHP'den milletvekili oldu. Hak ve hukukun hiçe sayılması İNİ EZGIN1N GINLIGI vC Geçenlerde yazı işleri odasındaydım, arkadaşlarla konuşuyorduk, Kerem Çalışkan sordu: Abi, ne oluyor?.. Haklı çıkmanın hüznünü yaşıyorum... Nasıl? Türkiye 1980'lerin sonuna doğru ekonomide az çok duze çıkabilseydi, bizim öngörülerimiz iflas etmiş olacaktı. Biz haklı çıktık; ama ekonomi iflas etti. Sonuç insanı hüzne boğuyor. Keşke haksız çıksaydık... Gerçeği görmek her zaman hoş değildir. İnsan kimi zaman rüyada sevdiklerini bir tehlikeye karşı uyarmak ister; bağırmak için ağzını açar, sesi soluğu çıkmaz; hep birlikte uçuruma doğru sürüklenirler. Tarihte ve günümüzde çoğu ülkede yaşanan bir olaydır bu; Türkiye'de yineienmiştir. Ancak bizim tarihimizde bir Osmanlı deneyimi var; 19'uncu yüzyılın ikinci yarısında borçlanarak, yabancı sermayeye teslim olarak, liberal ekonomiden medet umarak kurtulmaya çabalayan Osmanlı batmadı mı? Nasıl oluyor da tarihimizi unutuyoruz? Alabildiğine borçlanarak çıkmaza saplanmış bunca devlet de günümüzde birer örnek gibi önümuzde dururken ders almıyoruz? * Başında ABD'nin bulunduğu sistemde dış borç nasıl verilryor? Temel koşul açık ve kesin. Yeryüzündeki finans kapitalin temsilcileri şart koşuyorlar: Sen benim istediğim ekonomik modeii uygularsan, ben de kesenin ağzını açarım... Açıyor da... 12 Eylül'den bu yana Türkiye'ye açılan kredinin haddi hesabı yok. Özal, bu işin bayraktarı. Artık dış borcun hesabını kitabını tutmak da olanaksız; bankalar, belediyeler, özel şirketler, kamu kurumları, holdingler, hükümet kesiminde borçlanan borçlanana... Dış finans kapital dünyasında Türkiye'deki "müşterilenj' borç vermek için kaç "konsorsiyum" oluşturuldu? Sayısını bilen var mı? Konsorsiyum ne demek? Türkiye'deki "muşteri"ye tek yabancı banka kredi açmıyor; dışarıdaki bankalar alacaklannı sağlama bağlamak için dayanışıyorlar, işbırliği yapıyorlar, uç beş bankanın oluşturduğu bir kurulda borç bağlanıyor. Konsorsiyumların çoğalması, artık uzmanlık isteyen bir alanda ayrıntılar yumağını oluşturuyor; sonuçta Türkiye, kapitalizmin tekelci düzeninde örümcek ağı gibi örülen bir tuzağın içine itiliyor. Denebilir ki: Canım, sistemin gereğidir bu; dış dürryanın finans pazarına çıkmak zorundaytz. Ne var ki parası dış pazarda geçmeyen, enflasyonu yüzde 100'e tırmanan, sanayi devrimini daha gerçekleştirememiş, 55 milyar dolar ulusal geliri olan, 55 milyon nüfuslu bir ülkenin dış borç toplamı 50 milyar dolara dayanırsa, ortada sistemle mistemle açıklanamayacak bir olgu vardır Bir ülkenin ekonomisi dış borçlarının faizlerini bile ödeyemeyecek kadar tekliyorsa, yalnız ekonomik değil, siyasal bunalım da kapıya dayanır. • İsmet Paşa'nın her ölüm yıldönümünde^osterilen bir filmi vardır. inönü, Lozan'daki ünlü anısını ömrünün son yıllarında kamera karşısında yineledi. Lord Gurzon demiş ki: Paşa, sen bu işi (Türkiye'nin bağımsızlığını ve bütünlOğünü) krvıramayacaksın, para (sermaye) bir bende (İngiltere'de) bir de Amerika'da var. Şimdi sen gideceksin, sonra yine bana geleceksin. Ben de şimdi verdiklerimi teker teker geri alacağım. Lord cenaplan sözcüğü sözcüğüne böyle dememiş; ama anlamı yuzde yüz böyle... 1980'lerde Türkiye bir yandan borçlanırken, öte yandan Sevr Antlaşması'nın yeniden ısıtılarak sofraya sürülmesi elbette bir raslantı değil... ^ Sevr Antlaşması Battda hortlatılıyor. •".1 Ortadoğu'da Türkiye'yi parçalamak isteyen güçler, Amerika da Sevr'i tazelemek istiyorlar. Neden olmasın? Ulusal gelirinin bütünü kadar borçlanmış bir ülke yabancıların iştahlı gözleri önünde neden sofraya sürülmesin? İş bu kerteye gelince 12 Eylülcülerin kına yakması gerekir; çünkü onlar olmasaydı, Türkiye'nin bu ekonomik modele oturtulması çok zordu. ^# bahçedeki sandal BAYİLERDE DUYURU KristaMş Sendikası Paşabahçe Şubesi 10. Genel Kurulu 4 Aralık 1988 Pazar günü saat 10.00'da toplanacaktır. Sayın delegelere duyurulur. GUNDEM: Açılış ve saygı duruşu. Divan seçimi. Şube baskanımn açış konuşması. Konuklann tanıtılması ve konuşması. Raporlann okunması ve müzakeresi. Kurulların ibrası. Seçimler (Şube Yönetim Kurulu, Denetim Kurulu. Disiplin Kurulu asil yedek uyeleriyle üst kurul delegeleri seçimi). Kapanış. Yer: Paşabahçe Cam Sanayii A.Ş. İşçi Yemekhanesi. G N L DüfilTlft MAJÖO PLAKÇILIK 512 58 32 E E OZGÜ MÜZİK YAPIMDAN "DEYİ5 SEVENLERE.. MUJDE MUTLU GÜLER'in "SEVINGAYRI,, HASANKAPlAMıaplı. !Ç î 3tck Arkası« nr Kıtm Şık bir restaurantta öğle servisinde çahşmak isteyen sorumluluk sahibi genç bayanlar, sizi bekliyoruz. 168 66 6061 tLAN Silivri Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1987/315 esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere ve Silivri Pirimehmetpaşa Mahallesi Mescit sokakta kain 35 ada 13 parsel sayılı taşınmazda malik gözüken Izzet Pehlivan ile Şahinde Pehlivan'ın tüm haklannı korumak üzere Süleyman Reşat oğlu, IIlvi Dondurmacıoğlu'nun kayyım olarak tayinine karar verildiği ilan olunur. 12.7.1988 Basın: 11153 İsimli kaseti CA^ Bütün kasetcilerde ısrarla ısteyiniz. Uikajar:!st33üi Tet 513 05 5 r KRİSTALİŞ SENDİKASI PAŞABAHÇE ŞUBESİ YÖNETİM KURULU ç Emeklilere ve üniversite öğrencilerine MÜFETrîŞ YARDMCHIĞI SINAVI Bankarmza müfettiş yardımcılan alınacak olup, yazılı sınavlar 3 v e 4 Aralık 1988 tarihlerinde Istanbul'da yapılacaktır. SINAVA KATILACAKLARIN: • • • • • T.C. vatandaşı ve erkek olması. 3 Aralık 1988 yazıb sınav tarihinde 30 yaşını doldurmamış. bulunması, Askerlik görevini yapmış veya erteletmiş olması. Sağlık ve beden durumunun yurdun her yerinde görev yapmaya ve yolculuklara elverişli olması. Hukuk, İktisat, Maliye, işletme ve iş idaresi ile ilgili öğretim yapan üniversite. akademi ve yüksek okullar ya da bunlara eşjtliği Bakanlıkça onaylanmış yurt içi ve yurt dışındaki benzeri öğretim kurumlarından mezun olması. Daha önce Bankamızın açmış olduğu müfettiş yardımcıhğı sınavına bir defadan fazla girmemiş bulunması. A Ğ R ı Çevresinde tanınmış, saygın ve sevilen emeklıler ve üniversite öğrencileri ile ikinci bir gelir ya da parttime uğraş arayanlar... T. GENEL SİGORTA A.Ş. "Yeni" sigortacıhr arıyor. T. GENEL SİGORTA A.Ş.'nin, özel sigorta hizmetlerinden olan Paket Poliçeleri pazarlamakla görevlendirilecek en az lise mezunu adaylar 2 hafta "Sigortacıbk Eğitimi" görecektir. "Yeni" sigortacılanmız "Prim" esasına göre calışacak ve başansı oranmda ek gelir elde edecektir. İş yeri İstanbul'dadır. "Yeni" bir mesleğe ilk adımı T. GENEL SİGORTA A.Ş.'de atmak isteyenlerinl8 Kasım 1988 tarihine kadar TÜRKİYE GENEL SİGORTA A.Ş. Personel Bölümü Meclisi Mebusan Cad. 487493 Salıpazan 80040 İstanbul adresine basvTjmıalarını dileriz. KARS I. ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ 985/386 İLAN: Davacı BağKur Genel Müdürlüğü tarafından davalı YalçınTemelli aleyhine açıtmış tazminat davasının duruşması sonunda davalı adresinde bulunmadıguıdan, mahkememiz 28.3.1988 tarihli karar ve 01.04.1988 tarihli temyiz dilekçe suretinin gazete ile ilanına karar vermiş, davalı Yalçın Temelli bir ay içinde Kars 1. Asliye Hukul Mahkemesi'nin 985/386 sayıb dosyaya itirazda bulunmadığı takdirie mahkeme kararı ve temyiz dilekçesi kendisine tebliğ edilmiş saylacağı ilanen tebliğ olunur. Basın: 32057 • • Bankarmz dışında bir kurum veya teşekküle hizmet yükümlülüğünün olmaması, gereklidir. BERFİN EZGİ ŞİRİP dünyaya geldi. Sevincimizi tüm dostlarımıza duyururuz. CANANHÜSNÜ ŞİRİP MERHABA NOT: Adaylar sınav ve mülakatla seçileceklerdir. DEME SAKIN m !MÇ 6B!Ok651Q Unkapan IV Tel 5209669 GENEL SIGORTA 10 yaşındaki kız çocuğuna ablalık, annesine arkadaşlık yapacak üniversiteli bayanlar, arayın görüşelim. Çalışma saatlerinde: 175 48 42 43 ngiltere'de AUPAİRLİK oıganizasyonu TEK 362 39 59 362 40 96 (İstanbul) DENİZBANK DENİZCİLİK BANKASI T. A.Ş. BAŞVURU: Sınav konulannı ve gerekli diğer bilgileri içeren açıklama yazısı istanbul'da Teftiş Kurulu Başkanlığından ve İstanbul dışında bütün şubelenmizden sağlanabilir. istekjiler.in; DENIZCILIK ÇANKASI T.A.Ş. TEFTİŞ KURULU BAŞKANLIĞI EMINÖNÜ İSTANBUL adresine en geç 25 Kasım 1988 Cuma günü Saat 18 00 e kadar şahsen veya yazılı başvuru ile istenen belgeleri vermeleri gerekmektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle