19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 EKÎM 1988 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Yugoslavyu'da siyusi kriz BELGRAD (AA) Yugoslatya'nın iki uzerk bölgesinden biri olan Voyvodina'nın yönetim merkezi Novi Sad'da yaklaşık 100 bin kişinin katıldığı gösterilerden sonra dün olağanüstü toplanan Sırbistan Komünistler Birliği, göstericileri destekleyen bir bildiri yayımladı. Yugoslav haber ajansı TANJUG'un bildirdiğine göre, Sırbistan yönetimi, "kuzey bölgesindeki durumun iyice kötüleştiğini" ve bundan "emekçilerin ve vatandaşların isteklerine kulak tıkayan Voyvodina yöneticilerinin sorumlu olduğunu" kaydetti. Olaylar üzerine Yugoslavya'mn özerk Voyvodina ili yönetimi ve lideri Nandor Major, istifa etti. İstifa bölge Komünist Partisi Merkez Komitesi'nce kabul edildi. Ayaklanma üzerine sıkıyönetim ilan edildi ve sokağa çıkmayasağı konuldu Cezayir'de isyan büyüyor Görgü tanıkları isyancı topluluklann hükümet merkezi olan "Halk Sarayı"na saldırdıklanm bildirdiler. Askeri birliklerin başkent Cezayir'in birçok kesiminde polisin yanı sıra eylemleri bastırma çabasına girdiği ve füzelerle donatılmış helikopterlerin kent üzerinde devriye uçuşları yaptıkları haber veriliyor. CEZAYtR (AA) Cezayir'de hükümetin aldığı ekonomik istikrar önlemlerini proıesto etmek amacıyla halkın dört gün önce başlattığı protesto eylemlerinin ayaklanmaya dönüşmesi üzerine sıkıyönetim ilan edildi. Ancak hükümetin görevlerini orduya devretmesine karşın, ayaklanmanın yayılarak sürdüğu bildirildi. Bu arada, gece yarısından itibaren 6 saat süreyle sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bu arada, kentın çeşitli kesiralerinde silah sesleri duyulduğu ve havadan karaya füzelerle donatılmış helikopterlerin kent üzerinde devriye uçuşları yaptıkları öğrenildi. Kahire'den telefon aracılığıyla temas kurulan Cezayir'deki kaynaklar, tanklann kentte güvenliği sağlama çabalanna karşın, halkın askerlere silahla karşılık verdiğini ve başkent Cezayir'in gerçek bir savaş alanına dönuştüğünü öne sürüyorlar. Cezayir'deki kaynaklar, ayaklanmanın başkentin dışındaki yerleşim ınerkezlerine de yayıldığını ve çok sayıda kişinin öldüğü yolundaki haberler alındığını bildiriyorlar. AA muhabirinin Cezayir'deki görgü tanıklanndan elde ettiği bilgilere göre, isyancı topluluklar, hükümet merkezi olan "Halk Snrayf'na saldırdılar. Cezayir hükümetinin, halkın bir araya gelmesini önlemek amacıyla bütün futbol maçlarını ertelediği ve butun okulları süresiz kapaıma kararı aldığı öğrenildi. Ancak yarın cuma namazı için bir araya gelecek kalabahklann daha da buyuk olaylara yol açabileceği kaydediliyor. Kentte salı gecesinden berı aevam eden olayfar yüzünden dükkânların açılamaması sonucu yiyecek sıkıntısırun başgösterdiği kaydediliyor. Bu arada, zırhlı birliklerin, Cezayir'in 10 km kadar doğusunda, orta ve alt düzeyde gelire sahip insanların yaşadığı Bakşarra semtini kuşatma altına aldıkları bildirildi. Bölgedeki AFP muhabirlerinin bildirdiğine göre, yüzlerce göstericinin bulunduğu semt, askerler ve tanklar tarafından çember altına alındı. Göstericilerin bazı otomobil ve eşyalan ateşe verdikleri görüldü. Başkentin merkez bölgelerinde de, kamu binalannın ateşe verildiği ve Eğitim Bakanlığı binasında büyük hasar meydana geldiği haber veriliyor. Polonya Havayolları'na ait büroda da önemli hasar meydana geldi. Ayaklanmanın halen Paris'te sürgünde yaşayan Cezayir'in eski lideri Ahmed Bin Bella'nın yandaşlarınca örgütlenmesine calışıldığı da öne sürülüyor. Cezayir'in bağımsızlığını kazanmasından sonraki ilk lideri olan Ahmed Bin Bella, bugunku Devlet Başkanı Şadli bin Cedid'in selefi olan Hüvari Bumedyen tarafından devrilmişti. Öte yandan olaylar üzerine Uluslararası Cezayir Fuarı'na katılacak Türk firmaları bu ülkeye gitmekten vazgeçtiler. DUNYADA BUGUN Demokrasi Anlayışı Hafta başında İstanbul Üniversitesi'nin açılışı sırasında y dana gelen olay, ANAP'ın demokrasi felsefesinın güzel bir ör' neğıni oluşturuyordu. Bilindiği gibi, Sayın Özal'ın da katıldığı açılış töreninde, tıp fakültesi öğrencisi Demet Taşdemir konuşturulmuştu. Bir taşbebek kadar güzel görünüm veren bu hanım kızımız," heı+ıalde "büyüklerının" hazırlayıp eline tutuşturduğu metni okur; ken, büyüklerinin sözünden çıkrnayan ve tüm sorunlarının çözümünü "büyükler"e bırakan, YÖK'ün ve Özal'ın özledıği gençliğin çarpıcı bir örneğini oluşturuyordu. Güzel görüntü veren hanım kızımız, eğer okuduğu metni kendi yazdı ise, o zaman durum gerçekten daha da cıddi demekti. Ama ne olursa olsun, Demet Hanım kızımız, YÖK tornasmdan geçmiş tipin çarpıcı bir örneği. Havlu atmış YÖK Üniversitesi'nin tek yürekli öğesi öğrencilerimizin Demet Hanım kızımıza gösterdiklen tepki, ülkemizin yarınları açısından bir umut ışığıdır. Hiç kuşkunuz olmasın ki Sayın Özal, Demet Hanım kızımızdan çok hoşnut kalmıştır ikı buçuk parti ve iki buçuk gazetelı bir demokrasi savunan Özal'ın, bir zamanlar oğlunu gazete köşesine yerleştırdiği bir gazeteciyi, en büyük tirajlı gazetelerden birine telefon ederek ise yerleştirmesinı de yadırgamamak gerekir. Özal, kendisine karşı olmayan bir basın, etkin muhalefeti olmayan bir rejim ile boyun eğıp susan bir gençlik ve halk istiyor. Bütün bunlar bir kez çeşitli yontemlerle sağlama bağlandı mı, kurnazca manevralar ve her dönemde değışen seçim yasalarıyla halka oy yoluyla onaylatılabilirse, dışarıya karşı da ülkede demokrasi olduğu izlenimi yaratılmış olacak ANAP kurmaylarının akltnca. ANAP'ın ağır toplarından Halil Şıvgın da böyle bir sözde demokrasi görüşünün başka örneğini sergilemekte ve 141,142 ve 163. maddelerin kaldırıhp kaldırılmaması konusunda halkoyuna başvurulmasını savunmaktadır. Şıvgın'ın olaya bakışındakı çarpıklık, demokrasiyi bir türlü anlamamış olmasından kaynaklanıyor ANAP'ın demokrasi anlayışı, "eğer bir azınlık diktasi kuramazsan, bari bir çoğunluk diktası kur" düşüncesine saplanıp kalmış bulunuyor. Türkiye'de 141,142 ve 163. maddelerin olduğu gibi kalması, halkın varsayalım ki % 80'inin oylarıyla kabul edilirse, sorun demokratik bir biçimde çözülmüş mü olacak? Demokrasinin ne olduğunu bilen hiç kimse soruya "evet" ya. nıtını veremez. Çünkü demokrasılerde temel hak ve özgurtükler, çoğunluğun oyuyla bile kısıtlanamaz. Her toplum tabii ki kendi yazgısım saptama özgürlüğüne sahiptir. Hiçbir yabancı toplumun bir ülkeye kendi halkının istemediği iyiliği yapmaya da hakkı yoktur. Bir toplum ister demokrasiyi seçer, ister diktayı. Demokrasiyi seçenler, insanlık ailesi içinde bir yer alırlar, diktayı seçenler de kıyıda köşede layık oldukları yere ilişirler. Ancak, bir toplum kendi oyuyla demokrasinin kurallannı çiğnerse, sonra kalkıp da bütün dünyaya, "beni neden adam yerine koymuyorsunuz" diye diklenme hakkına da sahip değildir. Eğer yarın öbür gün, çeşitli manevralarla, temel hak ve özgürlüklere aykırı maddeleri halkoyu desteği ile TCK'da tutmayı başarırsa ANAP, sorunu demokratik yoldan çözmüş olmayacak, olsa olsa, büyük bir ayıba çoğunluğu ortak etme yolunu tutmuş olacaktır Bu gerçek sürekli söylendi ve yazıldı. Böylesi açık bir.gerçeğin bu denli tartışılmasının nedeni ülkemize egemen olanların demokrasiyi algılama biçiminden doğmaktadır. Ama inancımız odur ki ülkemizin ınsanı büyük bir çoğunlukla ANAP'ın ayıbını ANAP'ın yüzüne vuracaktır. Tıpkı son referandumda olduğu gibi.. AUSIRMEN Nikaragua''da muhalefet MANAGUA (AA) Nikaragua 'da muhalefetteki beş parti, ülkede "yeni siyasi alternatif" oluşturmak amacıyla ittifak kurdu. tttifakta yer alan Hıristiyan Sosyal Parti'nin başkanı Erick Ramirez, Sandinistalarla Contralara karsı üçüncü bir seçenek olmayı amaçlayan ittifakta, Hıristiyan Sosyal Halk Partisi, Bağımsız Liberal Parti, Nikaragua Sosyalist Partisi ve Komünist Parti'nin de yer aldıklannı açıkladı. Gorbaçov, Romanya liderinin politikasının sosyalizmin itibannı düşürebileceğini söyledi Gorbaçov, Çavuşesku'yu uyardı Sovyet lideri, Moskova'yı ziyaret eden Romanya Devlet Başkanı Nikolay Çavuşesku'ya hitaben yaptığı konuşmada, "sosyalist bir ülkenin başarısızhğının bütün sosyalist ülkeler için sorun yaratacağını" belirtti. Gorbaçov, perestroykaya karşıtlığıyla bilinen Çavuşesku'ya Sovyetler'de uygulanan ekonomik, sosyal ve siyasi reformlarıngetirdiğiyararlardan söz etti. Dış Haberler Servisi SSCB Komünist Partisi Genel Sekreteri ve Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov, perestroyka (yeniden yapüatıma) politikasına karşıtlığıyla bilinen Romanya Devlet Başkanı Nikolay Çavnşesku'yu açık bir dille eleştirdi. Gorbaçov, Moskova'yı ziyaret etmekte olan Çavuşesku'ya, "uyguladıgı politikalann sosyalizmin ve butiin sosyalist blokun itibannı düşürebileceji" uyarısını yaptı. Sovyet TASS Ajansı'nın verdiği habere göre Sovyet lideri önceki gün Kremlin'de Çavuşesku ve eşi onunma verdiği yemekte sosyalist bir ülkenin basansızlığının bütün sosyalist ülkeler için sorun yaratacağına değindi. Gorbaçov, sosyalizm kavramının sosyalist ülkelerin edindiği deneyimlerin bütünü üzerinde oluşacağını söyledi. Çavuşeski cevaben yaptığı konuşmada, Sovyetler Birliği ve Romanya arasındaki "işbiriifci geleoegi ve devrimci dayanısmayı" övdükten sonra Romanya'nın Gorbaçov, Romanya liderine hitaben yaptığı konuşmada, istenildiği kadar hızlı yürütülmese de Sovyetler'de ekonomik, siyasi ve sosyal reformların artık yaşamın bir parçası haline geldiği görüşünü savundu. Bilindiği gibi Çavuşesku, Romanya'nın Transilvanya bölgesinde yaşayan Macar azınlığa ait köylerin ortadan kaldınlarak yerlerine tarım sanayi kompleksleri kurulması ve Macar azınlığın başka bölgelere yerleştirilmesi yolundaki kararı nedeniyle Macaristan tarafından ağır biçimde kınanıyor. AP'nin haberine göre Sovyet lideri konuşmasında bu konuya doğnıdan değinmezken, "her vatandaşın özgürlük ve haklarına saygı duyulması gerektiğini" belirtti. Gorbaçov, mayıs 1987'de Romanya'ya yaptığı ziyaret sırasında da Çavuşesku'yu elestirnuşti. Sovyet lideri Romanya televizyonunda yaptığı bir konuşmada Çavuşesku'nun yakınlarına çıkar sağladığı ve iktidarı kişiselleştirdiği imasında bulunmuştu. Mihail Gorbaçov Nikolay Çavuşesku Cemayel gösaltında BEYRUT (AA) Lübnan'da Hıristiyan "Lübnan kuvvetleri" milislerinin, eski Cumhurbaşkam Emin Cemayel'i Doğu Beyrut'taki evinde gözaltına aldıkları ve Cemayel'in Lübnan'dan aynlarak, Bavyera Başbakanı Franz Josef Strauss'un cenazesine katılmak üzere F.Almanya'ya gitmesine izin vermedikleri bildirildi. Lübnan kuvvetleri lideri Semir Caca, milislerin "onu korumak ve halkın evine baskın yapmasım engellemek amacıyla" Cemayel'i evinde gö'z hapsine aldıklannı söyledi. Lübnan kuvvetleri, görev süresi önceki hafta dolan Cemayel'i, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizin ve yolsuzluğun sorumlusu olarak görüyor. kendi siyasi yönünü belirlemeye hakkı olduğunu vurguladı. Çavuşesku, "Devrim sürecinin her ülkede farklı koşullarda gerçekleştigi akıldan çıkarümamalıdır" dedi. Geçen salı günü eşi Elena Çavuşesku ile birlikte Sovyetler Birliği'ne resmi bir ziyaret için gelen Romanya lideri, Sovyetler'de Gorbaçov öncülüğünde uygulanan sosyal ve ekonomik reform programı "perestroyka"nın Doğu Bloku'nda en katı muhalifi olarak biliniyor. Gorbaçov, her sosyalist ülkenin farklı özelliklere sahip olduğunu kaydettikten sonra Sovyetler Birliği ve müttefiklerinin ortak eyleminin de gerekli olduğunu belirtti. Sovyet lideri, uluslararası süreçte sosyalizmin alanını genişletmenin sosyalist ülkelerin hedefı olduğunu vurguladı. Gorbaçov, bu politika doğrultusunda sosyalist ülkelerin ortak eyleminin ve katkılannın gerekli olduğunu söyledi. ABD'deki 'Soykınm MüzesVnde 'Ermeni soykınmı'na da yer verilecekYunanistan 'Ermeni soykırnm' müzede z temeli dün atıldı. Proje yetkilisi, Türkiye'ye 4 gönderme yapılacağını açıkladı. Bunlar: 1) Musa Dağı, 2) ABD elçisi Morgenthau'nun oğlunun tamktığı, 3) Hitler'in "Kim Ermenileri hatırhyor ki" dediği iddiası, 4) "Soykınm" sözcüğünün türetilmesi tartışmalarında Ermenilerin durumunun örnek gösterilmesi. Neden hâlâ üstune nuz." dedi. Müzede Ermeni soykırımına nasıl değinileceğirün şifresi, Meyerhoff'un "Yahudi soykınmına ışık tntan" cümlesinin içinde sakh. Soykınm Konseyi, "Ermeni soykınmının Yabudi soykınmının önünü açügı" gorüşünü beııımsıyor. Baıenbaum, Ermeni konusunun Yahudi soykınmına nerelerde teğet geçtiğini şöyle maddelendiriyor: 1) Polonya Bilostak Gettosu'ndaki Yahudilerin kitle halinde öldürülmesinin "Yahudilerin Musa Dağı" şeklinde tarihe geçtiği iddiası. Musa Dağı, Ermeni tehcirine irtibatlandınlan bir vaka. 2) ABD elçisi Morgenthau'nun oğlunun tanıklığı. Ermeni iddialanmn büyük bir bölümü ABD'nin tstanbul'daki büyükelçisi Morgenthau'nun ABD Dışişleri Bakanlığı ile yazışmalarına dayanıyor. Ikıncı Dünya Savaşı yıllarında Almanya'da basta Yahudıler olmak üzere etnık ya da komünıstler gibi siyasal azınlıklar toplama kamplarına atılmışlar. ozellıkle Yahudıler çesitlı yöntemlerte toplu kıyımdan geçırılmıslerdı Generaüerin "Kıbrıs Dosyası" Yunanistan'da "Kıbrıs Dosyası" olarak tanımlanan ve 1974 Kıbrıs olaylarında Yunanistan'ın sorumluluğunu araştıran komisyon üyeleri arasındaki anlaşmazlıkları bir grup Yunan generali gidermeye çalışıyor. ATtNA (Cumhuriyet) Yunanistan'da "Kıbns Dosyası" olarak tanımlanan ve 1974 Kıbrıs olaylannda Yunanistan'ın sorumluluğunu araştıran komisyon üyeleri arasındaki anlaşmazlıkları, bir grup Yunan generali gidermeye çalışıyor. Komisyonu oluşturan partilerarası milleivekilleri bir süreden bu yana 1974'ün tenımuz ayında albaylar cuntasının Makarios'a karşı düzenledikleri darbe ve bunu izleyen Türkiye'nin askeri operasyonu konulannda dönemin sorumlu kişilerini su yüzüne çıkartmaya çalışıyor. Komisyon üyeleri arasında yer alan bir grup PASOK milletvekili ise, Türkiye'nin Kıbns'a yaptığı ikinci askeri operasyon süresinde Yunanistan Başbakanı Konstantin Karamanlis ve onun Savunma Bakanı Evangelos Averofa "adaya Yunan askeri gönderme'dikleri" gerekçesiyle suçlamalar yöneltiyor. Karamanüs'in adı geçen bu sürtüşmeler son günlerde yaygınlaşırken, Yunan ordusunun fahri generalleri, bu anlaşmazlıklara bir açıkhk getirilmesi amacıyla mıidahale etmek zorunda kaldı. 1974 sonrası Yunanistan'da genelkurmay başkanı, kara, hava ve deniz komutanları gibi toplam 20 general, önceki gun bir rapor hazırladı ve bunu basına açıkladı. Yunanlı generaller, 1974 şartları altında, Yunanistan'ın Kıbns'a 'asker gönderme olanağuıdan yoksun olduğunu "askeri dille" açıklamaya çalıştılar. Sekiz maddelik bu rapora göre, Türkiye'nin ikinci Kıbns harekâtı suresinde Yunan ordusu Kıbns'a asker gönderemezdi. Çünkü adaya ilk çıkan Türk kuv\etlerine çok sayıda zırhlı topçu ve hava desteği vardı. Bu kuvvetler, tüm Kıbns' ı ele geçirecek kadar sayıca yeterliydi. Yunan kuvvetleri Kıbns'a gitmiş olsa hiçbir destek göremeyecekti. Yunan Ordusu'nu en azından bir tümen desteklemeliydi. Bu Yunan birliklerinin Kıbns'a varabilnıesi için ise, deniz ve hava kuvvetlerinin Kıbrıs'a kadar harekete geçmesi gerekecekti. Yunan birlikleri Kıbrıs'a gidecekken büyük bir olasılıkla RodosKıbns yolu arasında (275 mil) Türk ordusunun saldınsına uğrayacaktı. Bu aşamada büyük kayıplar verilebilirdi. Bu gelişmeler karşısnıda çatışmalar Ege ve Trakya bölgelerine sıcraması kaçınılmaz olup, Yunan ordbsunun oldukça yıpranmasına yol açacaktı. Eğer çatışma yalnız Ege ve Tra.cya bölgesinde olsa, Yunan ordusu üstünlük kazanmış olacaktı. D V R A M K o Ğ A N C A N E G R U B E N E M A G A R O Ğ Y H A N T A N Y U R A T Ö Z B A D İ R S A Y D K U U L U E L E V A M UFUK Gİ LDEMİR WASH1NGTON Temeü önceki gün Başkan Ronald Reagan tarafından atılan "Soykınm Miizesi'ode", ABD yönetiminin Türkiye'ye verdiği güvencelere karşın, sözde Ermeni soykınmına dört yerde atıfta bulunulabileceği açıklandı. Soykırım Konseyi Başkanı Harvey Meyerhoff, Ermeni konusunun müzede yer alması yönündeki kararlarının "Vesin" olduğunu söyledi. MUzenin proje direktörü Micheael Berenbaum ise Türkiye'nin Israil üzerinden soykırım konseyine baskı yaptırdığını ima etti ve bu baskılann "fayda etmeyeceğini" söyledi. Ancak türa bu sert tutuma karşın müze yetkililerinin Ermeni soykırırruna ne ölçüde yer ayrılacağı konusunda tam bir fikir birliği içinde olmadıklan da gözlendi. Türkiye'nin en "yakın" müttefiki ABD'nin başkentinin göbeğınde Türklerin Ermenileri nasıl "katlettiğine" değinecek "Soykırım Müzesi" 1992'de açılacak. Müzenin kuruluş öyküsü şöyle gelişti: Hepsi Başkan tarafından atanan, 10'u senatör veya milletvekili olmak üzere 65 üyeden oluşan ve görevleri arasında resmi bir soykırım müzesi düzenlemek de bulunan Yahudi Soykınmını Anma Konseyi, Jimmy Carter döneminde kuruldu. Reagan yönetiminin ilk günlerinde "1915 Ermeni soykınmının 20. yüzydın ilk soykırımı olarak müzede yer almasım" kararlaştıran konseyin bu arnaca dönük faaliyeti, Washington'daki Türk misyonunun E M İ N F I N D I K O Ğ L U O R K E S T R A S I S E L İ M S E L Ç U K H A K A N B E Ş E R EC Irak yeni fiize geliştiriyor BAĞDAT (AA) Irak, çok patlamalı ve benzerlerinden daha uzun menzilli bir föze geliştirdiğini açıkladı. Kimliğinin gizli tutulmasım isteyen Iraklı üst düzeydeki askeri yetkili, Bağdat'taki silah sergisinde yaptığı açıklamada, yeni ürünün IranIrak savaşınm son günlerinde kullamlan Ababil çok patlamalı füzesi gibi kendi yapımlan olacağını söyledi. 50 kilometre menzile sahip Ababil füzesi hedefîn 150 metre üstünde patlayarak hedefe yaklaşık 200 küçük bomba atıyor. 168 6660 Yeni Kaledonya için refemndum PARİS (AA) Fransa'nın denizaşın toprağı olan Yeni Kaledonya ile ilgili referandum yapılması hakkmdaki tasan, Bakanlar Kurulu tarafından benimsendi. Fransa Hükümet Sözcüsü Claude Evin, hükümetin benimsediği tasanmn, 6 kasımda Fransız seçmeninin oyuna sunulacağını belirtti. çabalan sonucunda "doadnruldn", ama durmadı. ABD Başkanı Reagan, geçen yıl Kaliforniya Valisi Dökmeciyan'ı konseyin üyeliğine atadı. Konsey bu tayini, Başkan'ın Ermeni soykınmının müzede yer almasına "vue" verdiği şeklinde algıladı ve bu yönde çalışmalara hız verdi. Aradan kısa bir süre geçtikten sonra, Soykınm Anma Konseyi, Dökmeciyan'ı "bağış toplama komitesi" üyeliğine getirdi. Ermenilerden ahnan bağışlara karşılık "Ermeni soykınmının" müzede yer alacağı konusunda taahhütler verildi. Konseyin diğer Ermeni Uyesi Setrak Mumcuyan, Ermeni soykırımı konusunda belgelerin, müzeye gönderilmesi için bir kampanya yürütürken, konsey de şu açıklamayı yapıyordu: "Osmanlı İmparatorluğn'non Ermeni yurttaşlannın 1915 ile 1923 yıllan arasında soykınmına uğraması olayının, 1990 yılında tamamlanacak olan Soykınm Müzesi ve kütüphane&inde yer alması kararlaşünlnuşür. 20. yüzyılın ilk soy kıfiraı olan Ermeni soykınnu bnndan böyle bu konndaki tüm ;abşmalara ve tarüşmalara dahil edilecektir." Bu karar ahnmakla birlikte, düne kadar, Yahudi ağırlıklı konseyin, biraz da Türk Yahudilerinden gelen baskıyla "Ermeni soykınnu" konusunda fazla heyecanlı davranmayacağı belirtiliyordu. Türk tarafı umudunu hâlâ koruyordu. Hatta Büyükelçi Şükrü Elekdag, önceki günkü temel atma törenirıe davetli olmasına karşın gitmedi, ama Türkiye müsteşar düzeyinde bir diplomat tarafından temsıl edilerek köpriilerin atılmadığı sergilendi. Oysa Soykırım Konseyi Başkanı Harvey Meyerhoff, söyledikleriyle daha farklı bir manzara çiziyordu. Nitekim temel atma töreninden sonraki briFıngin hemen ertesinde bir grup gazeteci ile sıkıştırdığımız Meyerhoff, "Büyükelçi Elekdağ'a da sö>!edik. Karanmız kesindir, Yahudi soykınmına ışık tutan her konu bu müzede yer alacak. Bu kadar kesin. 3) Hitler'in Yahudi soykınmının zamanla unutulacağını ifade ederken sarf ettiği söylenen "Kim Ermenileri habrlıyor ki?" cümlesi. Bu cümlenin sarf edilip sarf edilmediği akademisyenler arasmda tartışma konusu olacak kadar ortada. 4) "Soylunm" sözcüğünün türetilmesi tartışmalan sırasında bu sözcüğün Ermeni olaylannı "tam olarak anlattıgı" yolundaki kayıtlar. Barenbaum bunları anlatmakla birlikte baa rezervleri bulunduğunu da ekliyor: "Ermeni konnsunun baslı başına Ermeni sovkınmı olarak müzede yer alıp almayacağı, ne ölçüde alacağı, nasıl alacağı hep tartışmalar sonucunda ortaya çıkacâk. Ama rehberimiz 'gerçek.' Hem Türk hem Ermeni akademisyenterle temas içindeyiz. Türk yetkililerle toplantılar yaptık, Türk Yahudi cemaati mensuplan ile görüştük. Şimdi de Türk hükümetince gönderilecek akademisyenlerle görUşme hazırlığını yapıyonu. Herkesle konuşarak 'sorumlu' kararlar almaya çalısıyonız. Müze hizmete açılmadan önce de bu kararian almış olacağız." 6 EKİM'DEN SONRA AJANDANIZA E C E B A R BULUŞMALARINIZI DÖRT AYRI YERE NOT EDECEKSİNİZ: Bızı özlediğmızı söyledığınızde olağanüstü ıncelık gösterdığınızı bılıyoruz. Çünkü S'zın oiağanüstu oıduğunuzu bılıyoruz Bız de sızı çok ozledık. Yemhklenmız daha olağanüstü buluşmatar ıçın. Şımdı lütten a/andanza not edm 12.30 ECE'DE ÖĞLE MEVSİMİ Istanbul'un uzun suren guzu gıbı pastel renklerle ınsanı saran bir atmosferde "özel" bir oğle yemeğı Turk mutfağının, kendi aamak zevkırnızın en yaratıcı çeşıtıemelerı. Yoneîımden . servıse kadar sadece nanımelı nın dokunduğu bir özen. Tellerın sadece "hanımelı" ıçın tıtredığı bir oğle muzığı Çok ozel bir yenıhk zevkı. Istanbul'da ilk kez ¥ 168 66 61 17.30 ECE'DE AKŞAMÜSTÜ Bar'ı BLnuel gıbı sevenler ıçın Hızlı bir ışgunu sonrası Bodrum mandalınası tadında bırkaç saat Kafanızı d'nleyeceğımz bir dost buluşması. Muzıksız ama gene de ıçaçıcı. SSCB'de suç oranı artıyor MOSKOVA (AA) Sovyetler Birliği 'nde, her 40 saniyede bir soygun yapıldığı, her saatte bir tecavüz olayı yasandığı, her 90 dakikada bir de bir kişinin öldürüldüğü bildirildi. Sovyet hükümet gazetesi Izvestia'nm, Içişleri Bakanlığı Soruşturma Dairesi'nin 70'inci kuruluş yddönümü dolayısıyla yayımladığı rakamlara göre Sovyetler Birliği'nde bir günde ortalama 2 bin 160 soygun, 24 tecavüz ve 16 cinayet suçu işleniyor. KONUK YAZAR Tahran, görüşmeler konusunda umutlu MICHEL NAUFAL TAHRAN Iran ile Irak arasındaki ateşkes görüşmelerini çevreleyen kuşkuculuk artık pek kalmadı. Ateşkes ve askeri birliklerin uluslararası sırurlara çekilmesini öngören 598 sayıh BM Güvenlik Konseyi kararının uygulanması artık sadece bir zaman sorunu. En azmdan, Tahranda'daki siyasal çevrelerde egemen olan kanaat bu. Siyasal gözJemcilere göre, 598 sayılı kararı ciddiyetle uygulamaya kararlı olduğunu ifade eden tran'ın bu yapıcı tutumu sonucunda Bağdat'ın suyu yokuşa sürme çabalan başansız kaldı. Ama görüşmelerde Irak'ın katı tavnru bükmek için Körfez bölgesinde banşın garantörü durumundaki beş daimi Guvenlik Konseyi üyesi ülkenin de çabalan gerekti. EUe tutulur ilk sonuç, Dışişleri Bakanı Tank Aziz'in başkanlık ettiği Irak heyetinin sonunda sessiz sedasız 598 sayılı karann kapsamına girmeyi kabul etmiş olmasıdır. Ali Ekber Velayeü'nin başkanBöylece Irak 8 yıllık savaşın sonunda Şattülarap'ın ortasından geçen bir hattı İran'la arasındaki uluslararası sınır olarak kabul etmiş oluyor. Bağdat'ın şart koştuğu su yolunda temizleme çahşmaları ise Bağdat'ın dileğinin tersine daha geç bir tarihte başlatıiacak. ' Öte yandan 598 sayılı karann saldırganın saptanmasına ilişkin altıncı maddesinin Iran'ın istediği biçimde karara bağlanması ve Bunun karşılığı olarak tran ta Irak'ın saldırgan taraf olarak ilan rafı da Hürmüz Boğazı'nı geçecek edilmesinin de söz konusu olmakIrak gemılerini durdurmayacak. tan çıktığı beliniliyor. lık ettiği Iran heyetine yakın kaynaklara göre ise Guvenlik Konseyi kararının uygulanmasına yolu açacak bir gelişme, yani tıkanıklığın şiderilmesi artık mümkündür. Aynı kaynağa göre bu, Irak'ın Sattularap Nehri'nin 1975'teki Cezayir Anlaşması'nda belirlenmiş statüsüne ve nehrin ortaya hat ilkesi uyarınca paylaşılmasma saygı göstereceğini dile getiren bir formul sayesinde gerçekleşecek. 21.00 ECE BAR AKŞAMLARI Ûzledığınız sıcak, hareketlı. genç akşam buluşmaları ıçın. ispanyol gıtarları eşliğınde nefıs flamenco geceien. Ece Bar mutfağının en guzel yemeklerı. Neşe TEN SABAHA KADAR GECE BAR... ve gece muzığı Günu muthış bir kahvaltıyla noktalamak ıçın. \ 24.00 Tel 168 66 6 0 1 6 8 66 61
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle