19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ve hafta sonu nöbetlerinde çalıştığı dalın ağır veya hafif oluşuna göre 300400 DM. ek ücret almaktadır. Bu pararun dönte biriyle iyi bir katta oturmak.ta, ucuz bir arabası olabilraekte, her yıl birkaç kez Kanarya adalarına Uzakdoğu'ya giden paket turlarla tatil yapabilmekte, kısacası insanca yaşayabilmektedir. Bu hekim, dünyanın dört bucağında ve ülkesinde yapılan tüm meslekı toplantılara katılmaya can atmakta, konusuyla ilgili tüm kitap ve dergilere rahatça para ödeyebilmektedir. çünkü bilgi ve görgüsünü arttıracak tüm masraflannı yıl sonuııda geri alabilmektedir. İyi çalıştığında, kendisini hem verdiği hizmetle hem de bilimsel olarak kanıtladığında ilerleyebilmekte, giderek daha iyi koşullara kavuşmaktadır. Çevresindeki herkes de aynı sosyal güvenceye ve kendisi gibi ortalama yaşam koşullanna sahip bulunduğundan, yani halkaların her biri kendi içinde tutarlı olduğundan uyumlu bir çalışma ortaya çıkmakta, huzurlu bir ortamda verim en iyiye yaklaşmaktadır. Böyle koşullarda gelişen aksaİdıkların çözümleri ise arüayış ve sorumiuluk sahibi yöneticilerce akılcı şekilde aranmaktadır. Yeryüzünün hiçbir ülkesinde ideal sağlık sıstemi bulunmuş değildir, ancak yine hiçbir yerinde tüm aksaklıklar için hekimin tek başına suçlandığı görülmemiştir. liyorlar mı? Yakın zamanda hekimliğin en az yeğlenen ve en düşük puanlarla öğrenci alınan biç dal olacağmın ayırdındalar mı? Ülkemizde yaşayan herkes bilmelidir ki tıp gibi ağır bir mesleği seçen genç insanın yüreği, insan sevgisi ve hizmet aşkıyla doludur. En ağır dersleri, en yorucu pratikleri, sırtma geçirdiği beyaz önlüğün altında gururla öğrenmeye, bilgi ve becerisini insanlarına aktarnıaya çalışır. Tıp fakultesinden mezun olan hekim, kendisini bekleyen eksikliklerin ve bozuk düzenin içine düştuğunde bile idealinden, hizmet aşkından bir şey kaybetmemiştir, başarmaya, yenmeye ant ıçmiştir. Ancak gerçeklerle karşılaştıkça, bürokrasi çarkma takıldıkça, yann güvencesini yitirdikçe kendini savrulup atılmış, gözden çıkarılmış biri olarak görmeye başlamaktadır. Üstüne üstlük yaşam kaygısı, çoluk çocuk, uzmanlaşma eğitımine girme zorluğu, maddi olanaksızlıklar nedeniyle hiçbir sosyal ve kultürel etkinliğe katılamama gibi olumsuzluklar da ekleninçe genç hekimin verimi elinde olmadan düşer. öbür sağlıkçılann dunımları da bundan farklı değildir. Bugün bütün bu olumsuz koşullara karşm sağlık hizmetlerinin kör topal da olsa yürümesi, başta hekimler olmak iizere tüm sağlık görevlilerinin ellerinden geldiğince çalışmalanna bağlı değil midir? 2 EKİM 1988 Toplımıumuz Hekimine Sahip Çıkmalı Herkes bilmelidir ki, büyüğünden küçüğüne ülkemizdeki tüm hekimlerin ana amacı yarın kaygısından uzak, insanca bir yaşam içinde, köylüsünden kentlisine insammıza en iyi sağlık hizmetini vermektir. Zaman zaman aksayan pek çok şey oluyorsa, bu, hekimin suçu değil, hizmetin genelindeki bozukluğun bir yansımasıdır. Tüm hekimlerin ucuz politikaya alet edilerek karalanması ile bozukluklar düzelmeyeceği gibi hekim topluluğunun zaten var olan küskünlük ve bıkkınlığı da daha ciddi boyutlara gelebilecektir. PENCERE Sencil Sevgi... Sevgi, aşk, tutku üzerine nice fıkra, masal, öykü binlerce yıldan beri kuşaktan kuşağa, dilden dile aktarılmıştır; ama, hiç biri Elzübeyr'inkine benzemez. Elzübeyr, Arap ıllerinden Acemistan'a doğru uzanan çöllerde yaşayan bir bedeviydi. Öyküsü çok eski. O zamanlar Hazreti Muhammet, Çalap'ını kullarma daha tanıtmamıştı; ama yine de her gün çölde Allahın güneşi doğar, şeytanın alacası her akşam çadırların üstüne iner, gece ve gündüz birbiri ardısıra gökte nöbet tutarlardı. Elzübeyr'in gözü, Şebdiz adındaki kısrağından gayrı kimseyi görmüyordu. • Şebdiz kır bir Arap kısrağıydı; yelesinin ve kuyruğunun tüyleri Çin ipeklisi gibi ince ve parlaktı; ayak bilekleri bir gazalinkinden daha narindi; toynakları sedeften parlaktı; gözleri Hıntli bir güzelinki kadar siyah ve süzgündü; rüzgârla yarışırdı. Mağrıptan maşrıka kadar ünü yayılmıştı Şebdiz'in, geçilemez bir kısrak olduğunu dost düşman teslim etmişti Elzübeyr'in yaşamdaki tek mutluluğu Şebdiz'di. Bedevi, kıl çadırını saray, kendisini sultan, Şebdiz'i de gökten inmiş armağan sayardı. Öteki hayvanlarından ayırırdı kısrağını; başka atları da vardı, ama Elzübeyr, Şebdiz'e gözü gibi bakar, onunla sayrılanır, onunla iyileşır. onunla yatar, onunla kalkar, onunla yer, onunla içerdi. Şebdiz'in sırtında Elzübeyr bambaşka bir adam olurdu. * Çevrede Şebdize göz dikenler elbette az değildi. Ne yapıp edip bu eşsiz kısrağa sahip olmak isteyen nice zengin, şeyh, aşiret reisi, Elzübeyr'e avuç dolusu altın vermişler; ancak bedevi, atını satmaya yanaşmamıştı. Gün geçtikçe bir yandan Şebdiz'in ünü, öte yandan kıskanç gözlerde hırs büyüyordu. Bir gece, epey şarap içen Elzübeyr, derin uykuya dalmışken kişneme sesiyle uyandı. Çadırından kendisini dışarı attığında, bir hırsızın Şebdiz'i kaçırdığını hayal meyal görebildi. Hemen bir başka hayvana atlayarak kaçanın ardına düştü O güne kadar Şebdiz'e hiçbir at yetişememişti; hiç geçilmemişti kısrak; ama, hırsız kötü bir biniciydi, Elzübeyr ise tam bir ustaydı. Bimciler arasındaki eşitsizlik bir zaman sonra etkisini gösterdi; ayışığının aydınlattığı çölde hırsıza yaklaşmaya başladı. Ancak yüreğinde bir ıkilem çatallaşıyordu: Eğer hırsıza yetışirse Şebdiz'e kavuşacak, ne var ki kısrağın adı ıkı paralık olacaktı. Sabahla birlikte bütün çöl olayı duyacak; olan bitenleri öğrenenler, gözü gibi sevdıği Şebdiz'i azımsayacaklardı. Kimbilır neler soyfenecek, ne alaylar edilecek, ne yergiler türetilecekti? Birden kararını verdı Elzübeyr ve hırsıza bağırdı: Hayvanın boynuna sarıl ve sol kulağını ısır!.. Hırsız kısrağın sahibinin dediğini yaptı; Elzübeyr, Şebdiz'i tanıyordu. Ok gibi fırladı Şebdiz.. Karanlıkta kayboldu. Elzübeyr mutlu muydu? Belki hüzünlü bir mutluluktu bu; Şebdiz onurunu korumuştu, geçilmemişti. Ama Elzübeyr, Şebdiz'i yitirmisti. Ardından yetışse, yine yitirmeyecek miydi? Üstüne gölge düşecektı kısrağın; bu ayıp bedeviye bir ömür yeter de artardı. Şebdiz için avuç dolusu altın öneren nice şeyhi geri çevırmişti de gözbebeğini kendi elleriyle bir uğursuza armağan etmişti. * Sevgi ille de sahip olmak duygusundan kaynaklanmaz; çağımızda bu tür sevgi aşılıyor; bencillikten sencilliğe giden yolda epey ilerledi insanlık... Eski çöl masallarında bile sevginin çağdaş anlamına ilişkin olanlara rastlanıyor O dönemde kadınlar alınıp satılırken bir bedevınin atına gösterdiğı saygı, kimbılir belki içeriğınde alaylı bir çelişkiyi de taşıyor. , Prof. Dr. Türkân SAYLAN Sağlık hizmetlerimizin büyük eksiklikler içinde olduğu gerçektir. Ana ilkelerden sapılmadan uzun yıllar yürütülecek akıla bir sağlık politikamız olmadıkça da bu karmaşanın düzeleceği yoktur. Düzeltemediğirniz, çözemediğimiz sonınlarda kendimizin dışında suçlu aramak alışılagelmiş bir içgüdüdür. "Kabahaı gelin olmuş, kimse istememiş" diye özdeyişimiz bile vardır. Gerçekten, altında yatan ana nedenleri incelemeden birilerini suçlamak, "vur abalıya" deyip olabildiğince atıp tutmak rahatlatır ilkel tepkilerin esiri kalmış insanoğlunu. kımız da fazla ayırdına varmadan, hekimleri tüm bu aksaklıklann yaratıcısı olarak görmekte, tek çözümün "onları hizaya getirmek (!) olacağı kanısıyla ve içlerinde biriken hıncın etkisiyle bu çeşit laflan edenleri alkışlamaktadırlar. "Eğri oturup doğru konuşalım" der atalarımız. Gelin hep birlikte ciddi ciddi düşunelim. Sağlık hizrnetlerindekı aksaklıklar hekimlerimizin kabahati midir? Onlara yapılacak hakaretler neyi düzeltir? Her gün gazetelerde sorumsuzca verilmiş yasaksavar beyanlarla, muayene ettiği hastasının aşağılayıcı bakışları ve bağınp çağırmalanyla karşılaşan hekimin o günkü verimi nice olur dersiniz? Sağlık hizmetleri, birbirine sıkı sıkıya bağlı birçok halkamn oluşturduğu bir bütündür. Halkalardan birindeki aksama hepsine yansımaktadır. Bizde ise tüm halkalar birbirinden bozuktur. Yıllardır hemen her hastane personeli, dışarda ikinci bir iş yaparak ancak ayakta durabilmekte, esas işinde ise ayakta uyumaktadır. Çocuklarıru nereye bırakacağını bilemeyen hemşire sinir küpii halinde, lanetler yağdırarak çalışmaya çabalamaktadır. Bırçok insan gibi hekim de hekim olduğuna çoktan pişman, yannı için güvensiz, bugününün angarya benzeri işinden en ufak bir mutluluk duymadan oradan oraya savrulmaktadır. Bugün Almanya'da yeni çalışmaya başlayan genç bir asistan hekim, ortalama 3000 DM aylık ile; gece Hekimlerin itildiği çıkmazlar... Geçenlerde eski ve çok çalışkan bir öğrencimden aldığım mektubun özeti şöyle idi: "6 yü önce mezun olup bu kısır kasabaya mecburi hizmetle geldim, arada askerliğimi de yaptım. 4 keredir yapılan merkezi sistem sınavlannda ihtisası kazanamadım, elime geçen para çok kısıtlı, yaptığım günlük işlerle ne çevreme ne de kendime yararlı olraadığımı, yasak savarcasına çalıştığımı gördükçc deliye dönüyorum, hiçbir sosyal yaşamım yok, geleceğe yönelik beklentilerim uçup gitti. Kanada elçiliğine başvurdum, Türk hekimi almıyorlarmış. Avustralya elçiliji de öyle yanıtladı. DSÖ bürosuna gittim,. onlar da hiç umut vermedi. "İş bulsan da en kötü yerler olur ve yıllar sıirer" dediler. Ne yapacağımı şaşırdım. Yeniden bir başka fakulteye başlamaya da utanıyorum. Bunca istek ve idealle bu genç yaşta bu hale mi gelecektik?" Acaba sevgili insanlarınuz her gün yüzlerce hekimin böyle düşünmeye başladığım, onlarcasımn mesleği ni terk ederek ticaret, yöneticilik ya da ilaç firmalarında araştırmaalık vb. işlere atıldığını bi Sonuç Herkes bilmelidir ki, büyüğünden küçüğüne ülkemizdeki tüm hekimlerin ana amacı yann kaygısından uzak, insanca bir yaşam içinde, köylüsünden kentlisine insammıza en iyi sağlık hizmetini vermektir. Zaman zaman aksayan pek çok şey oluyorsa, bu, hekimin suçu değil, hizmetin genelindeki bozukluğun bir yansımasıdır. Tüm hekimlerin ucuz politikaya alet edilerek karalanması ile bozukluklar düzelmeyeceği gibi hekim topluluğunun zaten var olan küskünlük ve bıkkınlığı da daha ciddi boyutlara gelebilecektir. Hekimler kendüerine yapılan haksızlıklar ve içine düştükleri olumsuz koşullar karşısında hastalan olan ya da olacak olan tüm yurttaşlann tepki göstermesini beklemektedirler. En üst düzeyde olmasını istediğimiz sağlık hizmellerinde var olan aksaklıklann duzeitilmesini el birliği ile sağlamaya çalışmak, kanımızca çok daha anlamlı, akılcı ve yapıcı olacaktır. (*) Bu yazı bellı bir kişiyi degil, hekimler için son yıllarda yapılan tüm olumsuz yayın ve demeçleri hedef almakıadır. Hekimleri suçlama haksızlığı Insanlann sabahın köründe hastane kapılarında kuyruk olması, aylar sonraya röntgen randevusu verilmesi, ilaç fıyatlannın yükselip durması, hastalann alım güçlerinin olmayışı, bakım yetersizlikleri, sulann kesilmesi, hamamböceklerinin çekraecelerde cirit atması ve benzeri sağlık hizmetjerindeki tüm olumsuzluklann nedeni olarak bir süredir hekimler ciddi şekilde suçlanır oldu. Ust düzey yetkililer sonınlann nedenlerini inceleyecekleri, bu konuda bilgi birikimi olan yerli yabancı uzmanlann fıkrini alacak ve akılcı çözümler getirecekleri yerde, hekimleri kötüleyip halkımıza boy hedefi gibi göstermekte ve ne yazık ki böylesine duyarlı bir konuyu politik söylevlerinde malzeme olarak kullanmaktadırlar.* Bu tür davranışların sonucu olarak hal EVET/HAYIR OKT4YAKBAL Halka Güven Vermek İçin... İktidarda bir azınlık hükümeti var. Yüzde 36 oyla Meclis'te üçte iki çoğunluğu sağlamış bir parti, bir lider var. Bu yüzde 36, şimdi yüzde 35'e inmiş. Yerel seçimlerde oran biraz daha aşağı inecek Gidiş, o gidiştir. ANAP'ın oylan ne kadar aşağı düşerse düşsün Bay Özal'ın iktidardan ayrılmasını kimse beklemesin! 92ye kadar diyor. Bu dört yılı kimseye kaptıracağabenzemiyor. ANAP içinde de bir patlama beklemek yanlış olur. İktidar partisi ve lideri oylan yüzde ona kadar da inse gidecek değildir! İşte yine zamlar başladı. vergiler artıyor, enflasyon tırmanıyor. Dış, iç politikada ülkemiz boyuna saygınlık yitiriyor. Bir başbakanımız var, 'gereken güvenoyu alamazsam giderim' diyor, sonra da 'fevkalade' buluyor aldığı yüzde 35 oyu!.. Şimdiye dek yüzde 35 oyla bir tek parti Türkiye'de iktidar olamadı. Bir ANAP dışında!.. Hem azınlıkta kalacaksın, kalırsam çekilir giderim, diyeceksin, sonra da yüzde 35'i elde edince o da nelerle ne çıkarlar saglayarak, bütün baskıları yaparak 'halk benden memnun, gitmemi istemiyor' diye koltuğuna kurulacaksın!.. Böylesine verilecek adı ben söylemeyeyim, siz bulun. Ya muhalefet? SHP ana muhalefet partisidir. Bugün bir erken seçim yapılsa yüzde 30'un üstünde oy alacak. Yerel seçimlerde gücünü gösterecek Halkın bilinçli kesimi ister istemez oylarını SHP'de toplayacak. Ama SHP'nin de halk çoğunluğuna güven vermesi gerekmez mi? Nasıl verılir bu güven? İri laflarla, meydan söylevleriyle, ona buna şirin gorunmekle mi? Hayır, kendi programına noktası noktasına sahip çıkmakla... Sosyal demokrat bir parti olmanın bilinciyle... Son kurultay umut vermişti. Parti içinde bir bütünleşmenın kurulacağı sanısını uyandırmıştı. Yeni seçılen parti meclisi, Sağlar'm yennı alan bakanlıklar, genel sekreter yardımcıhklan yapmış Baykal ve onun sectiği yardımcılar partinin bütünlüğüne, programına. sosyal demokrat olmanın gerektirdiği anlayışa, kavrayışa, inanca bağlı kalacakları ızlenimmi yaratacaklardı. Yaratmalıydılar. Ama öyle mi oldu dersıniz? Sol kanat adı verılen kışiler, yani partinin programının eksiksiz savunulmasını, partinin temel ilkelerinin gündemde tutulmasını isteyenler, 12 Eylül'ün getirdiklerine karşı çıkanlar. parti butünlüğünü bozmamak. 'işte huzursuzluğu bunlar yaratıyor' dedırtmemek için yeni yönetime yardımcı oldular. Bugüne dek uygulamadaki yanlışlıkları ılımlı biçimde eleştirmekten öteye geçmediler. Ama yeni yönetim bu bütünlüğü korumak için herhangi bir iyi niyet, iyi davranış gösterdi mi, gösteriyor mu. gosterecek mi? Yeni ilçelere atanan yöneticıler. başkanlar, il yönetimlerine danışılmadan gerçekleştirildı. Koskoca İstanbul'un yeni ilçelerine Baykalcı olarak bilinen yandaşlar atandı. Bu, tatsız bir başlangıç oldu. Parti içı demokrasi bir anda tınutulmuş, CHP içindeki eski hizipçi anlayış yeni yöneticilerce baş tacı edilmiş gibiydi. Partinin iç demokrasiye, barışa, anlayışa, bütünlüğü korumaya en çok özen göstermesi gereKen bir halkoylaması öncesinde, yakın bir yerel seçim öncesinde, yeni yöneticilerin yanlı tutumu üzerinde pek durulmadı. Özal yönetimi bütün gücüyle ayaktayken, Özal daha dört yıl azınlık iktıdarını sürdürmeye kararlıyken SHP içinde huzursuzluk yaratmak elbet doğru değildi. Susulduysa, bu yanlı tutum sineye çekildiyse, bundandır. SHP'de güven uyandıran, halkın saygısını kişilığinde toplayan bir lider var: inönü... Bugün inönü, parti liderliğinden çekilsin, yerini yeni bir yönetici alsın, görün ılk seçimde sonucu! Bugün SHP yüzde otuzlarda bir oy toplayabilecekse bu oran çok çok aşağılara inecektir. Halk güvenilecek, özü sözü doğru insan arıyor. Yıllardır bunu özlüyor. Bu güven vericilik, gerçek devlet adamı niteliğı şu anda Erdal inönüde var. İnönü'yü politikadan uzaklaştırmaya yönelen her tutum sosyat demokrat gücü böl(Arkası IX Sayfada) FRANSIZ KUITÜR MERKEZfNDE FRANSIZCA KURSLARI Birinci dönem kayıtlan: 38 Ekim 88Her gün saat 10.0019.00 arası. Kurs başlangıç tarihi: 10 Ekim 88 Fransa Başkonsolosluğuhtiklal Cad. 8 Taksim Tel: 144 44 95 149 48 95 INGILİZCE VE BİLGİSAYÂR KURS KAYTTLARIMIZ BAŞLAMIŞTIR TMMOB ELEKTRJK MÜHENDtSLERİ ODASI tSTANBUL ŞUBESİ Cumhuriyel Cad. So: 303 K. 2 Harbiyt Tek 14S 50 52 53 ENDER BALOĞLU (BOZKURT) ile ANADOLU LİSELERİ HAZIRLAMA KURSLARI Istanbul Erkek Lisesi Eğitim Vakfı ve Koruma Derneği'nin ortaklaşa düzenlediği Anadolu Liseleri'ne hazırlama kurslarına kayıtlar devam etmektedir. ALPARSLAN BALOĞLU evlendiler. 30 Eykil 1988 Pem PahstSTANBUL ez$HninjHinlügü/bâhçedeKi sandal MAJÖR PLAKÇILIK Ticaret Lisesi mezunu, bayan muhasebeci anyor. 512 58 32 Tıyatroya Gişeci Bayan Aranıyor 147 36 34 .8 EKİM AVRUPA OZEL ÇEKHIŞrNDE T0PLAM17MİLYAR... Bana, Sana, 0'na 2'şer Milyar... ASSOOATİOH iUÜOPeHBE m •\r\r\ 5OOO 7 0 " S !Vi) ıa«r Milli Piyango'nun 8 Ekim Avrupa Özel Çekilişi'nde büyük şans İspanya'dan geliyor: Ülkemizde 3 kişiye 2'şer milyar... 3 kişiye 500'er milyon... Ve toplam ikramiye 17 milyar lira... Bilet alın, Avrupa Özel Çekilişi'ne siz de katüın... Bilet alın, dünyanın parasını kazanın... AVRUPADEVLCT PTYANCOUVR âküfil ASSOCtATKM ajSO=SB«E DES lOTEBlP: n CT5T sert: /l' AVRL'P/. AVRUPADEVIÇT . „ PİYANGOLAR BIRUfil J1000C ' 5S5S0Ü0US2İ Sert: It AVKL'FA Sf'l B U I K R M I I N
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle