19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 OCAK 1988 CUMHURİYET/7 BrükseVden Akılh düşmanın yapamadığı HADt UUUENGtN BRÜKSEL Muhbir sıfatım paye bellemiş bir Türk "ynrttaşı" tarafından Jurnallenen, "Ermeni propagudas" yapuğı gerekçesiyle dört ay tutuklu kalan, bizzat Başbakan'ın inisiyatifiyle Türkiye'yi terketmesine izin verflen ve nihayet Diyarbakır Askeri Mahkemesi tarafından gıyabtnda beş yıla mahkum edilen FransızrehberMichel Caraminot, salı günü Avrupa Parlamentosu'nun salonlarında bir basın toplantısı düzenledi. Toplanü inisiyatifini alan ve Cararainot'yu Strasbourg'a getinen kimse, "Ermeni lobisinio" temsilcisi durumundaki Fransız sosyalist milletvekili Henry Saby idi. Salon tıklım tıklım doluydu. Gazetecilerden, Ermeni davasının savunucusu militanlardan başka, esas olarak, Avrupa Parlemantosu'nda siyasi gnıbu bulunan bütün eğüimlenkn milletvekilleri oradaydı. Michel Caraminot, gençten, sempatik, tıfıl bir oğlan. Mesleğinin erbabı bir rehber. BeUi ki, herhangi bir siyasi mücadelenin adamı değil. Zaten bastn toplantısında da, ne Ermeni ne Kttn ne de başka bir davanın savunuculuğunu yaptL Yalnızca başından gecenleri anlartı ve işlemediği bir suçtan dolayı cezaya çarptıntmasım kınadı. Beraatini talep etti. Üstelik, bütün bunlan son derece mutedil bir dil kullanarak ve Avrupa Parlamentosu'nda "Türk dostn"' sıfatım taşıyan pek çok milletvekilinden daha fazla Türkiye'yi sahiplenerek yaptı. Caraminot, "muhbir vatandaşın" kendisini "Enneni propagandası" yaptığı gerekçesiyle jurnallerken neleri delil gösterdiğini anlattı. Nemrut dağındaki heykelin Kurtler tarafından inşa edildiğini söylediğinin, lshak Paşa Sarayı'ndaki dal motiflerinın Ermeni mimarisinden esinlendiğini belirttiğinin, "muhbir vatandasın" ihbarnamesinde yer aldığmı anlattı. Sonra savunmaya geçti. Eğer Nemrut dağındaki heykelin Kürtler tarafından inşa edildiğini söylerse kendisinin rehberlikten atılacağını, çünkü bunun gerçek olmadığını belirui. Mahkemede, Nemrut dağındaki açıklamalannın teyp bandımn dinletildiğini ve böyle bir ibarenin yer almadığmın arüaşıldığını duyurdu. tshak Paşa Sarayı'ndaki motiflerden söz edemeyeceğini, çünkü bu motiflerin mevcut olmadığını bildirdi. Askeri savcının en bastan beri beraatini talep ettiğinı, bütün sahitlerin kendi lehinde tamklık yaptığım, fakat yine de beş yıla mahkum olduğunu kaydetti. Hapisten çıkmasını Türk basınırun kedisi lehinde yürüttüğü kampanyaya borçlu olduğunu söyledi. Basma tesekkurünü özellikle vurguladı. Türkıye'nin ve Türklerin "harika" olduğunu, hapishanede kendisüıe çok iyi muamele edildiğini söyledi. TürkiyeMen çıkmasına izin verildiği için bir defa daha teşekkür etti. Nasıl olup da tek bir kişinin şahitliğiyle beş yıla mahkum edildiğini anlayamadığını belirtti. Konuyu deşmek, daha dramatik bir hava vermek için Yunanlı milletvekili Plaskovitis'in yönelttiği, "Peki Tiirkiye'de demoVrasi var mı ki, sizin lehinizde kampanya yıirütuldü?" sorusunu, "Evet, Tiirkiye'de muhakkak bir demokrasi ortamı var. Son secimler de bunun örnegi. Ama bu demokrasi, maalesef Ankara'nın dogusuna gecerken degişiyor" karşılığını verdi. "Neden bu olay sizin başınıza geldi?" sonısuna getirdiği cevap ise bence en mukemmeliydi. Caraminot, "Tiirkiye'de belirli bir yönetici kesim Anadolo topraklannda yaşamıs insanlar tarihinin, resmi tarih kleolojisinden farkh biçfande sorgnlannusnı istemiyor. Herhalde, yabancı bir rebberin bunu rapabilecegi düsunaldü ve temeiden engeDemek Bir 'muhbir vatandaş' tarafından jurnallenen, Ermeni propagandası yaptığı gerekçesiyle 4 ay tutuklu kalan, bizzat başbakanın inisiyatifıyle yurtdışına çıkmasına izin \erilen Michel Caraminot, Avrupa Parlamentosu'nda basın toplantısı yaptı. Ve Türkiye'yi herkesten daha çok sahiplendiği halde, en akıllı düşmanın yapabileceği anti propagandadan çok daha etkili oldu. için de, gözdagı vermek amacıyla ben seçildim" dedi. Michel Caraminot'nun salı günku basın toplantısı, en akıllı ve cevval "Tiirkiye düşmanının" yapabileceği anti propagandadan çok daha etkili oldu. Çünkü Caraminot ne Türkiye düşmaniığı ne de anti propaganda yaptı. Yalnızccrkendi gereeklerini söyledi. Herhangi bir davanın savunucusu değildi. Bir anlamda "apolitikti." Şüphesiz Henry Saby herhangi bir Enneni militanını getirse, Plaskovitis bir Kürt temsilciyi konuştursa, böylesine çarpıcı bir etki yaratamazdı. Çünkü Michel Caraminot, tarafsız, objektif ve samimiydi. Hiçbir slogan hiçbir kurtuluş teorisi tekrarlamadı. Basın toplantısını izleyen ve son tahlilde sivil toplumlarm birer parçası olan "sağ" partilerin temsilcileri de, Michel Caraminot ile dayanışma içinde olduklannı bildirdiler. Tek bir şahitle bir insarun beş yıl hapse mahkum edilemeyeceğini ifade ettiler. Eğer söylenmiş dahi olsa ve yalan dahi olsa, bir heykelin Kürtler tarafından inşa edilmiş olmasının, bir motifin Enneni mimarisinden esinlenmiş olmasının, hiçbir şekilde suç oluşturamayacağını vurguladılar. Carmen Romero. böylesi mutlu aile tablolannda görunse de siyasi dedikodulann taıesi ohnaktan kurtulamıyor Madrid'den First Lady olmak zor ispanya Başbakanı Felipe Gonzalez'in 40 yaşındaki boylu poslu, Endülüs güzeli kansı Carmen Romero 15 gün başını dinlemek için ortadan kaybolunca dedikodular patlayıverdi. 'Acaba Gonzalez karısmdan mı aynlıyor?' NtLGÜN CERRAHOĞLU MADRİD Başbakan hanımı olmak zor. Her hareketıniz izlenecek, her sözünüz tartılacak; her giydiğiniz, saçınız, başınız, dostlannızca tanışılacak. Başbakan hanımı olup, bir de genç ve güzel olunca flaşlar büsbütün üzerinizde toplaruyor. Felipe Gonzalez'in 40 yaşındaki, boylu boslu, esmer, Endülüs güzeli kansı artık bu ilgiye tahammül edemiyor. Bu ilgiden kaçıp, 15 gün başını dinlemek için Roma'daki tspanyol Serafetine sığınan Carmen Romero'nun bu gezisi İspanya'da ortalığı karışürdı. Tam Ponekiz Cumhurbaşkanı ve kansının komşu ülkeyi ziyareti sırasında ortadan yok olan ve hiçbir resmi resepsiyonda görülmeyen Carmen'in esrarengiz gezisi hemen "acaba Felipe Gonzalez kansından mı avnhyor" sorusunu ortaya attı. Gonzalez'in ince hatlı ve hafif melankolik >rüzlu kansının fotoğraflan bir anda ülke basımnın tüm yayın organlannda ılk pla.ıa çıkıverdi. Carmen Romero, sosyalistleri iktidara getiren 1982 zaferinin ilk gününden beri kocasını Lamamlay an bir aksesuar ya da bir dipnot olarak görühnekten hoşlanmadığını açıklamıştı. "Resmi davetlere ve gezilere" demiştı Carmen, "yalnız canım istediği zaman ve nezaket kurallan bunu gerektirdiği zaman katılacagun." Ve kendi kimliği ile bağlannı kopartmamak için de Madrid'de bir edebiyat öğretmeni olarak çalıştığı liseden de aynlmamıstı. Fakat Başbakanlık Sarayı Mondoa'da geçen 5 yılın ardından Carmen Romero bu feminist, anonim lise öğretmeni ile sosyalist militan geçmişinden kalan sendikacı kimliğini ve îspanya'nm "Fırst Lady"si kimliğini bir arada yürütmekte güçluk çekmeye başladı. Carmen Romero, kocası ile yaptığı resmi geziler ve davetler yüzünden sık sık okuldan izin almak zorunda kalıyordu. Sosyalist Parti'nin giderek sağa kayması yüzünden de sosyalist "UGT" sendikası içinde gitgide dışlandı. Hatta arzu etmesine rağmen "Tempo" dergisinde çıkan haberlere göre bu hafta sonu başlayan Sosyalist Parti kongresine delege olarak katılamadı. öte yandan Carmen Romero Gonzalez, genç ve güzel bir kadın olarak katıldığı davetlerde de göz doldurmak istiyordu. Genç tspanyol modacıların giysilerini üzerinde taşıyor, gösterişli giyimi ve kuaföruyle sade bir sosyalist militan olduğu günlerden çok farkb bir imaj ortaya koyuyordu. Öyle ki, "Carmen Romero'nun degişen gönintıisu" birkaç yıldır lspanyol basınının en sevdiği malzemelerden biri haline geldi. Madrid'deki basın İnensuplan arasında, şimdi Carmen Romero'nun Sevillalı bir mimar sevgilisi olduğunu ileri sürenler büe var. Ancak Felipe ile Carmerı'i iyi tamyanlar, tam tspanyol Sosyalist tşçi Partisi'nin (PSOE) kongresi arifesinde ortaya atılan bu dedikodulann asıl amacımn, bir türlu yıpranmak bilmeyen PSOE'yi ve Felipe'yi yıpratmak olduğunu üeri sürüyorlar. Gerçekten de tspanya'da muhalefet birkaç yıldır çaresizlik içinde. tspanyol sağının bir yıllık Endülüslü genç lideri Hernandez Mancha siyasi arenada hiç yok gibi. Son iki üç aydır sağın ileri sürebildiği müstakbel tek lider adayı ise, 40 yaşlarındaki Mario Conde adında bir banker. Öte yandan Demokratik Sosyal Merkez Partisi (CDS) lideri Adolfo Suarez ise, Felipe Gonzalez'in arkasından ülkenin en popüler lideri olarak anılmasına rağmen Gonzalez'e rakip çıkamıyor. Bu nedenle hâlâ sondajlar Gonzalez ve Gonzalez'in "mümkün olan sosyalizmi"ne oyların <Vo4O'ını veriyor. Bu, sosyalistler için 5 yıllık bir iküdardan sonra hâlâ mutlak çogunluğu elde tutmak anlamına geliyor. lşte "yenameı" bir siyasi r.akibi, ancak ozel hayaünı hedef alarak yenmeye çahşmak, muhalefet saflan için tek çıkar yol görünüyor. Fakat Felipe Gonzalez, bütün bunlara rağmen, bir kongreden daha zaferle çıkıyor ve Carmen Romero, Italyanca öğrenmek, müze gezmek ve alışveriş yapmak için gittiği Roma'ya, büyük bir olasüıkla, en kısa tarihte yeniden dönmeye hazırlanıyor. ZufCdan Yazıyorum ve hep yuzacağım Ben Johannes Mario Simmel. tçeriği günümüzün sorunlan olan romanlar yazdım. Adımı herkes duydu. Güçlüler güçsüzleri istedikleri gibi yönetiyorlar, biliyorum, ama ben güçsüzlerleyaşıyorum. Uziemim uluslararası kardeşlik ve ben yazıyorum. Hiç durmadan da yazacağım. AHMET ARPAD ZUG Isviçre'nin güzel köşelerinden biri Zug. Çevre yeşil ve dağlık. Alp'Ier,tepelerikarb. Zürich'e yakın bu kentin yamaçlanna yerleşeli birkaç yıl oldu. Burada yazıyorum, okuyorum, yine yazıyorum. Evimin büyük pencerelerinden doğayı seyrediyor, huzur buluyorum. Göl kıyısında gezintiler yapıyor, dinleniyorum. Berrak sularda yuzen ördeklere, kuğulara ve mamlara ekmek atıyonım. Suzüle süzule uzaklaşan beyaz gemilerin ardından bakıyorum. Yanımdan insanlar gelip geçiyor. Çifüer. VBŞII ve genç. Mutlu, sevinçli ya da benim gibi düşünceli... Viyana'da gddim dünyaya. Gençlik yülanm bu güzel kentte geçti. Savaş sonrası "Üfüncö Adam"ın Viyana'sında Araerikalıların yanında çevirmenlik yapüm. Rus, tngıliz ve Fransız askerleri ile dost oldum. Birlikte yepyeni ve mutlu bir dünya kurduk. Her şeye yeniden baslayacak, her şeyi daha iyi yapacaktık. Sonra Kore savaşı, bu savaşın bende yarattığı ilk büyük düşkınklığı. Gazetecilikmeslegine atılmam, haftahk dergilerde yüzlerce yazunın çıkması, film senaryolan hazırlamam, bütün dünyayı dolaşmam ve de içkiye başlaraara 195O'li yıllara rastlar. O yıllarda çok budalalık yaptığımı sonradan kavradım. Atina'dan Johannes Mario Simmel, kendi dilinde yazdıjı, başka dillere çevrHmis kitaplann ortasında. Kendine ait, kendisinin oluşturduğu bir dünyada, bizim dunyamıza gulüyor. "Yalnız Havyaria Yaşanmaz" romanımla kendimi içkiden ve o yaşamdan kurtardım. tçeriği günümüzün sorunlan olan romanlar yazdım. O sorunlan toplumlara ulaştırmayı kendime görev edindim. Johannes Mario Simmel adını herkes duydu. Güçlulenn güçsüzleri istedikleri gibi yönetüğini biliyorum. Ben güçsüzlerle yaşıyorum. lncil'de yazdığı gibi, tüm toplumların tek bir toplunı olması görüşünu beğeniyorum. Benim özlemim uluslararası kardeşlik. Gölde çalışan gemilerin yanaştığı iskeleden sapıyorum. Kahvelerin ve dükkânlann çevrelediği alan kışm bu soğuk gününde bomboş. Pencerelerden sızan sıcak ışıkta insanlar görüyorum içerde. Birbirleri ile sohbet eden, Zug'un ünlü kiraz paslasım yiyen, "Capuccino"sunu yudumlayan. Dükkânlann önünde duruyorum. Vitrinlerdeki pahalı ve zevkli giysilere bakıyorum. Herkesin alamayacağı şeyler bunlar. Hele kücük insanın hiç. Küçük insan yaşammda mutluluk dolu, banş dolu bir dünyayı düşleyip duruyor. Dünya ise huzursuzluk dolu, savaş dolu, atom başlıklı füzeler dolu. tlk atom bombası bir anda 260.000 insanı öldurmüştü. Gunumüzün atom bombaları ise dünyayı birkaç >11z defa yok edecek güçte. Korunması gereken yok edilir mi? Silahlanma ve savaş bir oyun. Palyaçolann oynadığı, ölüme götüren bir oyun! Palyaçolar, demagoglarla ideologlar ve de askerleT. Oynadıklan oyunun kurallan yok edici. Bu oyunu kazanmanın tek yolu onu hiç oynamamak. Ben yazıyorum. Hiç durmadan da yazacağım. tnsanlar savaştan korkuyor, insanlar banşın özlemini çekiyor. Onlar umutlarını yitirmesin istiyorum. Umudunu yitiren büyük bir günah işler. Ernst Bloch: "tnsanın iimit etmemesi miimkun değildir" der. Leon Blum'un, "İnanıjorum, çünku iimit ediyorum" sözüniı de hiç unutmam. Ben yazıyorum. Okurlarım olup bitenleri kavrasın, her şeyi hemen kabullenmesin ve nedenlerini sorsun di "1 ye. Hep inançlı, hep umutlu olmak ne guzeldir. Umut yaşamdır. Ben yazıyorum. Ben yaşıyorum, yazdığım sürece. Sokağın adı Zalokosta yısındaki Paleon Faliron'a bağlayan geniş Singrou caddea ve bu ana caddeyi diğer sokak ve kavşaklara bağlayan sokak ve caddeleri de belirgin duruyor. önünden de geçer. Ulusal Ekonomi Bakanlığı'nın hemen bitişiğinde ise devlet bakanlığı var. Bu bakanlık da çok önemlidir. özellikle devlet memurlaruun itirazları, en çok bu bakanlığın önünde gösteri şeklini alır. Bu bakanlığın tam karşısında Vasilisis Sofiyas caddesine dek uzanan iki bina yan yanadır. tkisi de Dışişleri Bakanlığı'na aittir. Mısır Elçih'ği'nin tam karşısındaki, Dışişleri'nin resmi kabul ve önemli müzakere ve anlaşmalann yapüdığı yerdir. Yanındaki bina ise klasik mimarisiyle protokol işlemlerini görür. Bu bakanlık eskiden daha sık kullarutırdı. Taa ki Zalokosta sokağımn tam arkasındaki Akademias caddesinin Vasilisis Sofiyas ile kesiştiği köşede kısa bir gökdeleni andıran yenı binasına kavuşana kadar. Ama Zalokosta sokağında başka bir bina daha var ki bu, gerek Türk Dışişleri'ni gerekse Başbakanlığın Türk Yunan ilişkilerine değgin açıklamalannı yaptıran önemli bir bakanlık. Devlet bakanlığjna bağlı Yunan Basın Yayın ve Enformasyon Bakanlığı. Hükümet sözcüsü, devlet bakanı ve hükümet sözcülüğü için hangi yetkili gerekiyorsa tümünün bu binada birer burosu bulunuyor. Cumhuriyet gazetesinin Atina bürosunun da bulunduğu küçük Zalokosta'mn toplam 12 binasımn 7'si "resmi", 5'i de "sivü." Bu sivil binalann içinde de oldukça büyük şirketler barımyor. örneğin Yunanistan1 ın en büyük plak şirketi "Lira" Zalokosta'da. Doktorlar, avukatlar, reklam şirketleri, Teievizyon İzfcyicikrini Koruma Dernegi" vs. gibi bürolann bulunduğu bu sivil binalanndan birinde "Cumhuriyet" gazetesinin Atina bUrosunun yanı sıra, tspanyol haber ajansıru, Alman, lsviçre, Fransız, Amerikalı muhabirleri de barındınyor Zalokosta.. Atina'da bir sokak, Zalokosta sokağı. Zalokosta, Yunanistan'ın bağımsızhk savaşında önemli rol oynamış bir kahraman. Atina'nın on binlerce sokağından birine onun adı verilmiş. Daracık, kısacık bir sokak. STELYO BERBERAKİS ATtNA Atina, Yunanistan'ın en büyük yerieşim merkezi, yüzölçümü en geniş kent ve Yunanistan'ın başkenti. Zaman zaman beliren hava kirAncak Lycabettus'tan sanki tek liliğiyle, sanat dünyasındaki faaliyetgörülmeyen sokak ünlü "Zalokosta leriyle Avrupa başkentlerine > diğer sokagL." Zalokosta, Yunanistan'ın bakentlere oranla en çok uyum sağlağımsızlık savaşında önemli rol oynayan ve son 10 yıl içinde bu yolda bümış bir kahraman. Bu nedenle Atiyük adımlar atan Atina, Yunanlıla • na'nın onbinlerce sokağından birine 1 rın en vazgeçilmez kentidir. Atina de bu isim verilmiş. Zalokosta sanmn düzenli ancak zamanmda öngöki, Yunanistan'ın iç ve dış siyaseti için rülemedığı için bugünkü taşıt sayısıkarar alınan yerlerin kavşağını oluşna gerektiği kadar hizmet veremeyen turuyor. Sokağın uzunluğu 150 metre cadde ve sokaklan, Atina'nın göbecivannda, genişliği ise üç otonun yan ğinde yükselen 990 metre rakımlı yana ancak çok sıkışık bir dunımda Lycabettus tepesinden asağı bakıldıgeçebileceği kadar dar. Yani dar ,ve ğında, bir maket kentteki cadde ve kısa bir sokak Zalokosta.. Atina'nın sokaklan andınr. Lycabettus tepesinen büyük meydanlanndan Syndagden Atina kentine bitişik Pire kenti ma'nın uzantısında, görkemli parlave limamnm alabildiğine uzandığı mento binasının yan duvarlannın görülür. Deniz kıyılan kadar, kentin tam karşısında, hemen kımsenin dikkuzeyinde ve batısında yükselen Parkat edemeyeceğı bir yerde bulunuyor nitha dağı (Mont Parne) ve Hacıdabu sokak.. Ama ola ki bu sokağın en kis ile Theodorakis'in bestelerine kobüyük ana caddelerden Vasilisis Sonu edilen ünlü "Himmettus" tüm fiyas köşesinden içeri girıldıginde, görkemiyle kentin üzerine bir gölge tam köşede Mısır Elçiüği karşılar sigibi düşüyor. Hava kirli olmadığı zi. Sokağın sağ kaldırımı, Mısır Elgünlerde, deniz kıyısındaki Glifada çiliği'nin otolanna ait. Buraya kimsemtinde bulunan Atina havaalanıse park edemez. Elçilik binasının bina inen ve havalanan yolcu uçaklatişiğinde Ulusal Ekonomi Bakanlığınnın, uzun binaların arasında kayrun binası yer abyor. Bu bakanlık Yuboluşlannı ya da aniden peydahlanışnanistan'ın ekonomi siyaseti için çok lannı izlemek mümkün. Parlamenönemli bir bakanlık. lşçiler, memurto binasının kiremitleri yadaazilelar hep bu bakanlıkta tartışır, bu barideki klasik mimarisiyle yükselen kanlığın aidığı kararlara karşı gelir ya Atina Teknik Üniversitesi'nin geniş da destekler. Dolayısryla gelir siyaseti avlusunun en küçük aynntüan, Lycaile ilgili alınan kararlann işvi ve mebettus tepesinden görülüyor. Atina'yı mur gelirlerine aykın düştüğu değerPire ve tstanbullu Rumlann en yolendirmeleri yapılaeaksa, o gün düğun yerieşim merkezi olan deniz kızenlenecek gösteriler, bu bakanlığın Nice'ten YABANCI SERMAYE KOORDİNASYON DERNEĞİ Garip bir otelde MÎNE G. SAULNIER NİCE Geceyarısma bir kıymık kalmış. Marsilya Nice karayolu üstünde garip bir otel. Sağından solundan fışkıran çelik borulanyla, 21. yüzyıl yaşamının bir parçası olduğunu vurgulamakta. Önümüzde boydan boya cam bir kapı. Kapalı. lçerii; in cin top oynuyor. Resepsiyon diye bir köşe dç yok zaten. Her şey plastik ve metal. Duvarlar beyazjcapılar kırmızı, yerler değişik renkli sentetik şeritlerle kapb. Dış bahçenin bir köşesinde, otomatik içecek dağıtıcılannı ammsatan bir kompütür var. Üstunde delikler, işaretler. Bir deliğe manyetik banka kartın; sokuyoruz, diğerinden bir fiş çıkıyor. 0863241 kod numarası altında, otelimizin bir gecelik tarihine işlenmiş, elektronik beynine fışlenmiş bulunuyoruz. Bu numarayı cam kapının kifit yerine geçen klavyesine basınca, kapı tık diye açıhyor. Yerdeki tunıncu şeridi izleyerek gerekli koridora ve turuncu renkli oda kapımıza varıyoruz. Kilit yerinde yine bir klavye. 0863241. Açıl susam açıl. Tık. Içerisi ufak olmakla birlikte biraz daha insanca. Gereksiz hiçbir şey yok, gerekli her şey var. Fransa'nın en ucuz otel zinciri olmakla övunen bu otel odasında, Fransızlara özgü yataklı vagon duzenı hemen göze çarpmakta. Ranzalı yataklar. Alt kaı iki, üst kat tek kişilik. Çarşaflar, ikinci sınıf tren kuşetlerinde olduğu gibi torba biçiminde. Içine girip, battaniyeyi "değmeden" üstünüze çekiyorsunuz. Bir köşede lavabo ve tavana asılı. uzaktan kumandalı teievizyon. Karayoluna bitişik olmamıza karşın, camlar ses geçirmıyor. Havası otomatik olarak değişen odada, ılık bir sessizlik huküm surmekte. Odanın teftişinden sonra, banyoyu aramaya koyuluyoruz. Tüm ucuz oteller gibi burada da banyo onak olmalı. Turuncu şeridi gerisin geriye katedip maviye sapınca karşımıza tepeleri kırmızıyeşil ırafık ışıklı banyo ve tuvalet kabinlerı çıkıyor. Kapıların üstunde bu kez şifreli klavye yerine, bildiğimiz tokmakların uzaktan akrabası birer plastik kulp var. Yeşıl ışıkta içeri giriyor ve alelacele kilitleniyoruz. Çünkü duvardaki kullanma kılavuzunda kapı doğnı dürüst kapatılmadığı takdirde işimizi bitirdiğimizi sanan kompütürün, banyo ya da tuvaletin otomatik temizliğini başlatacagı yazılı. Nitekim banyo kapısını iyi kilitlemeyen bizim oğlan, daha yıkanmaya fırsat bulamadan duvarlardaki küçük deliklerden fışkıran mavi sularla bir güzel dezenfekte oluyor. Soyunma köşesi dahil iki metrekareyı gecmeyen banyonun tamamı yekpare polyester. Havlu, sabun yok. Bir düğmeye basınca sıvı sabun, bir duğmeye basınca tek ısıya ayarlı sıcak su akıyor. Sonuncu düğmenin pusküntüğü sıcak hava da kurutuyor. Her şey plastik, her şey sentetik, sizin için ayarlanmış, sizin yerinize düşünulmüş. Ana karnından değil de kuluçka makinesinden doğnıuş olduğu duygusuna kapıhyor insan. Bur.ca makineleşme karşısmda, enesi sabah kahvaltıda ne yiyeceğimizi düşunerek dehşete kapılıyorum. İNCELEME YARIŞMASI "DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI VE BEKLENTİLER" YARIŞMA TUM ÜNİVERSİTE VE YUKSEK OKUL (LISANSÜSTU ve DOKTORA DAHİL) ÖĞRENCILERİNE AÇIKTIR *• Yanşmaya katılacak çalışmalar 15 dosya kağıdını geçmeyecek uzunlukta dört kopya daktilo edilmiş şekilde, yarışmacmın üniversite ile ilişkisini belirleyen bir belge ile birlikfe en geç 31 Mart 88 akşamına kadar P.K. 76, Teşvikiye, İstanbul adresine ulaşacak şekilde postalanacaktır. # Sonuçlar 19871988 ders yılı sonunda açıklanacaktır. Yanşma BİRİNCİSİ 1.000.000. TL İKİNÇİSİ 500.000. TL ÜÇÜNCÜSÜ 250.000. TL ve birer plaketle öduliendirilecek, mansiyon olarak 10 yarışmacıya da 100.000 er TL ödenecektir. YAİtŞMA JUtlSI Ekonomnt Bulten Gazetesı Gn Yay Mü ı u ınıso' fakuitesı Oörehm Uyesı IU Ifietme fCHjltBSı Oğretrm Uyea Yabancı Sermaye dafkan Marmara U A 1 £nst Mö YASED Boşkan vekılı YASCD Bafkan Durva Gazotou Gn vot Ma YAStD Safkan Yoraması Cumhurryet Gaıotosı Bkonom Böhjm Şsti Sayın Doktor ve Eczacılann Dikkatine! Peptik Ülser Tedavisinde Yeni Gelistirilmis H 2 Reseptör Antagonisti Can AkS'n Prct Dr Irdoğan Alkır Doç Dr Ünc* Bcakuri Di Ibtahım Çaktr Doç Dr rtak* Kaboo'ıoğtu Cnioğon KorakOvunhj AMoKtKİM AlpOçun K*et\met Tanbehı Osmon Ulagay Famodin FamodinR40mg 30 film tablet Famodin" 20mg 60 film tablet Famotidin Ekonomik ve sosyal kalkınmada ulkeler arası işbirliği ve yabancı sermaye hareketierinin yaranna inanan ¥fl5€0> 9&nÇ araştırmacılara başanlar diler. PİYASAYA V E R İ L M İ Ş T İ R İLTAŞ Iltaş A.Ş. ElginkanTopluluğu Sağlık Grubu Kuruluşudur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle