19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhu ı>er Matbaaulık ı e Gazeıealık Tıırk Anonım Şırkeıı adına Nadir Nadı # Genel > a>ın Mudi.ru Hasan Cemal. Muesses« Mudurır Emine l^aklıgıl, Y azı Işler: Muduru Oka> donensın. £ Haber Merkezı Muduru \alçın Ba>er. Savla Duzenı Voneımem \ti \c»r, 0 Temuialer \alçın Dogan, IZMIR Hıkmet Çeunka>a. ADANA Celal BaşUngiç. r I anbul Haberkn Erhan Ak>ıldız. Dış Haberler Ergun Balcı, Ekonomı Osman l laga>, Kulur Celal LsCer, Spor Danışmam \Mulkadir Nucelman. Duzeltme Refik Durbaş, BılımEgıîım Ş»hin Mpat. IşSehdıka Şukrsn Krunri, V urı Habcıe'i Necdel Dogan, D.zı > azılar Kcrem Çalışkan, Bursa Le>rn( Gtnçelli, # Kocdınator \hmel Korulsan, 9 Maiı Işler Erol Erkuf. # Reklam \>şe Torun. Ek \a\ınlar Hulja \k>ol 0 Idarc Hu>e>ın Gurer. lşletme Onder Çelik. Bılgı Işlerrr \ail tnal. Buscr B^ro.ar • \e \a\an CLitnhunveı Matbaaabk ve Gazetcalık T A Ş Turk CXa& Cad 39/41 Cajaloftiu PK 246.1slanbul Tîl 512 05 0 5 (20 hat). T c l « 2 2 2 4 6 Fax (1) 526 6 0 72 % \nkmd,,^ G o k a l p BK tnkılap S V o 19 4 Tcl 133 ! 1 4 l 4 \ Telcx 4 2 Î 4 4 Fax tıraır H Z » a B U 1352 S 2 3 Tcl 13 12 30. T c l » 5 2 Î 5 9 Fax (51) 13 12 3 0 ril)328056 1 9 S S o 1 Kat 1 Tcl 1 1 4 5 5 0 . , » " 3 ] Tric< 362155. Fa* }»33 [<ı (4' 133 82 64 # Adana H o r j C a u TAKVIM 24 OCAK 1988 Imsak: 5.46 Güneş: 7.14 Öğle: 12.21 Ikindı: 14.53 Akşam: 17.17 Yatsı: 18.40 Gazetemiz yazarlarından tlhan Selçuk'un yönettiği "Yurttaşlık Hakkı ve Nazım Hikmet Olayı" konulu açıkoturumda Monuşan Mehmet Ali Aybar, "Nazım'ın vasiyeti yerine getirilerek naaşı Türkiye'ye getirilmeli ve isteği üzerine bir köy mezarlığına gömülmeli, başucunda da bir çınar olmalıdır" dedi. "Nazım Türkîye'ye" Kültur Servisi " Nazım Hikmefe Yuıttaşbk Hakkı" kampanyasının ikincı etkinlıği dun Dunya Sıneması'nda gerçekleştirilen "Yurtlaşlık Hakkı ve Nazım Hikmet Olayı" konulu açıkoturuındu. Cumhuriyet Kıtap Kulubu'nun duzenlediği açıkoturuma kalabalık bir ızleyici topluluğu katıldı. Pek çok kişinin ayakta ızlediği toplantıyı tlhan Selçuk yonettı. Mehmet Ali Aybar ve Nazım Hikmet'in kızkardeşı Samiye Yalünm'ın avukatlan HaBt Çelenk, Metin Şekerdoglu ve Atilla Coskun'un konuşmacı olarak katıldığı açık oturumda "Nazım Hikmel'in yurttaşlık bakiannı elinden alan 1951 tarinli bakanlar kunılu kannnın »asalara aykın re haksız bir karar oidugu" konusunda görüş birliğine vanldı. 'Yurttaşlık Hakkı veNazım Hikmet Olayı' açıkotunımu Adile Naşit arnsına gece tSTANBUL (AA) Bir sure önce ölen, sanatçı Adile Naşit'in anısına, 7 mart ta AKM'de bir gece düzenlenecek. Türk Kadımm Güçlendirme ve Tanıtma Vakfı'nm himayesinde yapdacak geceden elde edilecek gelirle, sanatla ilgili öğrenim gören 5 öğrenciye burs verilecek. Geceye katüacak sanatçılardan Gazanfer Özcan, Gönül Ülku ve Haldun Dormen, bugun Harbiye Orduevi'nde Vakıf Başkanı Semra özal'la görüşerek, düzenlenecek geceyle ilgili önerilerini ılettiler. Kişi başına reklam harcaması tSTANBUL (AA) Turkiye'de, kışı başına düşen yıllık reklam harcamastnm 3.5 dolar olduğu bildirildi. Mancjans/Thompson reklam ajansı tarafından hazırlanan raporda, reklam hcrcamalannda çok "hasis" davranıldığı belirtildi. Rapora göre, reklam giderleri îngiltere'de kişi başına 133 dolar, Federal Almanya'da 130 dolar, Italya'da 85 dolar, Yunanistan 'da ise 14 dolar düzeyinde bulunuyor. "HAKSIZ BİR KARAR" llhan Selçuk'un yönettığı "Vatandaşlık Hakkı ve Nazım riıkmet Olayı konulu aciKOtunjma katnaı (soidan sağa) Mehmet AN Aybar. Atlla Coşkun. llhan Selçuk HalıtÇelenk ve Metın Sekercıoğiu Nazım Hikmet ın yurttaş.ık hakla r nnı elınden alan 1951 tanhlı Bakanlar Kurulu karannın yasalara aykın ve haksız olduğunj &ıldırdıle fFotoğra' Uygar Gurkan) nun belli sınıriar içinde yasamasına dayanır. Hal boyleyse suç mıimkun de£ildir. Anadilini kullanma hakkını kimse kimsenin elinden alamaz. Tum emekçiler bu karann kaldınlmasını desleklemelidir ve Nazım'ın vasiyeti yerine getirilerek naaşı Turkiye'ye getirilmeli »e istegi uzerine bir köy mezarlığına gomulmeli başucunda da bir çınar olmalıdır," dedi. Metin Şekercioglu ıse Yurttaşlık Kanunu'nun hukuksal statusunü açıklayarak 1951 yılında çıkartılar. Bakanlar Kurulu karannın ilgili 1302 sayılı yasarun 10 maddesiyle bağdasmadıgını yanı karann yasal olmadığını söyledi. Sekercıoğiu konuşmasını şöyle surdurdu: "10. madde vatandaşlıklan çıkarma için gerekli koşnl 'vabancı bır devletin hizmetini kabul etmektir' der. Ve o kişiyi boyle bir eylemden dolayı yurttashktan çıkarmak için o kişiye konsolosluk aracılıgıyla vazgecmesi bildirimınin yapılmasını ongormuştur. Ama bu bildirim yapılmadığı gibi kararda 'yapılacak tebliğatın fayda vermeyeceğı anlaşıldığından...' denmişlir. Bu haksızlıgın esasını oluşturmaktadır. Çunku yasa bildirimin yapılması gerektigini belirtmiştir. Nazım Hikmet'in yabancı bir devletin hizmetine girdigi aynca Urtışma konusudur. Kendisine yasada belirtildigi gibi bir bildirim yapılsaydı. Nazım kendisini savunacak ve boyle bir hizmeti yapıp yapmadıgı, yapıyorsa vazgecip geçmediği anlaşılacaktı." Şekercioglu, karann kaldınlması yollarını da anlatarak, hukümetin yenı bır kararname ıle karan kaldırabıleceğinı belirttı ve "Turkiye'de tüm demokrasi kurallannın eksiksiz işledigini savunan ANAP hukumetinin yeni bir kararname ile verilen karan kaldınlması 12 Eylul Anaya$as ile dahi yasakiannuumştır" dedı. Metin Şekercioglu, 12 Eylül döneminde, 403 sayılı Vatandaslık Yasası'na yapılan eklemderde, vatandaslık guvencesinin de ortadan kaldırıldığım sözlerine ekledi. Avukat Halit Çelenk ise Nazım'ın çağdışı ve yurürlükteki yasalara aykın bir biçimde yurttaslıktan çıkarıldığını belirterek şunları söyledi: "Nazım bakkında baskı bukuku uygulandı. tşçi ve emekçi sınıflan savunanlann ezilmeleri felsefesi bu hukukun temelidir, Nazım'ın >urttaşhgı, Türkiye'nin tarihine, Turkiye insanının yureğine \e bilincine çelik kalemlerie kazılmıştır. Bunu kimse silemez. O yurttaşlıgını, nufus kaydjyla degil dunya çapında sanatıyla unutulmaz yapıtlanyta ve de yaşamın buyuk bir bolumıinu hapislerde gecirerek ozguriuğü pahasuıa kazannuştır. Atilla Coşkun ıse Nazım Hikmet'in yurttaslıktan çıkanlmasının nedenlerıni anlatarak yurttaşlık hakkı için gırişımlerin anlamına değındi Coşkun "Duşunce ve inançlan nedeniyle 1951 yılında Nazım. 1980li yıllarda ise yine aynı nedenlerie binlerce Turk yurîtaşı suçiandı. Yurttashktan çıkanldı. Ûlkemizin yakın tarihinde gorulen bu yarttaslıktan cıkarma olaylan demokrasinin varlıgı ile yakından ilgilidir. Ülkemizde demoknLsi olsaydı ne Nazım Hikmet ne de binlerce Turk yurttaşı duşıince ve inançlan nedeniyle yurttaşlıktan çıkanlırdı" dedi. Atilla Coşkun konuşmasını şöyle noktaladı. "Demokrasiden, çağdaşlaşmadan, emekten, emekçiden, aydından yana hiçbir bukumet, Nazım Hikmet'in yurttaşlık hakkı konusunu göz ardı edemez. Llusal bağımsızlıktan, ulusal külturun gelişiminden yana olmak, Nazun Hikmet'in yurttaşlık hakkını çözmekten geçer. Çünku Nazım Hikmet olmaksızın ulusal külturden söz edilemez. Ûlkemizin gelecegi aydınhktır. Çocuklanmız Nazım Hikmet'i ders kitaplannda okuyacaklar, mezan başında saygı duruşunda bulunabfleceklerdir." Dunya Sineması fuayesinde, Nazım Hikmet'in özel eşyalan ve kitaplarının ilk baskılarından oluşan bir de sergi açıldı. CMBTUN MOrdan btr kryafet Eşarp yakalı bluz, kabank etekler Vwsac«'den stilize bir saray kıyafetı Etefli kısactk. Sepet etekler tlstü fiyonklu saten iskarpinler, kurdelalarla, dantellerle, güllerle bezeli o kocaman etekli elbiseler Lagerfeld, Dior, Christian Lacrovc bu modayı lanse etmişlerdi, ama insanlar rahata alışmış, köprülerin altından nice sular akmıştı. Nasıl giyilecekti o kıyafetler günümüzde? NECL SEYHUN llk kez bır kış günu gitmiştim Versailles sarayına. Yıllar önceydı. Gri, soğuk bir gün. Avlunun görkemli yaldızjı kapısından geçip sarayı gezmiştik önce. Oymalar, tablolar, kristaller, heykeller, yaldızlar.. Bütün bunlara eşlik eden hemen de tüm saraylann onak öyküsü. Gizli aşklar, ihanetler, ölümler, cinayetler. Işte Marit ADtoinelte ihtilâl gtlnü duvardaki şu gizli kapıdan kaçıp giyotinden kurtalmaya çabalamıştı, ama nafile. Rehberle kıyı köşe gezmiştık o kocaman sarayı. Kral ve kraliçelerin yaşadığı o kuçücük odalar sıkıntılar vermişti içime. Ve sonra bahçe... Vfersailles'ın o uçsuz bucaksız parkı, iç içe bahçelen, s « set havuzlan görür gurmez çarpıyordu insanı. Paris'te «arayın dışındaki agaçlar yaprakianaı dökmüştu. Oysa, Versailles bahçelerinde sanlı, kızılb bir yaprak saltanatı egemendi. Mevsim. sonbahan Versailles bahçelerinde unucmuştu. Ne şiirdi o!.. Kanala doğru kat kat inen bahçeler... O bahçelerın mitoloji kahramanlanru canlandıran heykdlerle bezeli havuzlan, yerlerde kıâllı sanlı bir yaprak halı. Ve iç ıçe bahçelerde, asırlık agaçlarda bir sonbahar senfonisi... Bir bir gezmiştik o iç ıçe bahçeleri. O havuzlann yosunlu sularında yansıyan Afroditier, Neptünler, Baküsler, Panlar... Saaıler ve saatler almıştı VersailJes bahçelerindeki gezı. Küçük müzik sarayım, Marie Antoinette'in sevgilisi ile bu)u$tuğu sflylenen küçük çiftlik evini de gezmiştik. Kraliçe, ırmağın üsründeki o küçü 88 yazında saray kıyafetleri yine gözde % u 1 l'in pullerle bezeli bir modeli cük köpruden eteklerini savura savura geçmiş, bizim oturduğumuz o bankta oturup sevgilisini beklemişti belki de... Dekor o kıyafetlerin dekonıydu, o buyuk aşkların, buytlk mutluluk ve mutsuzluklann dekoru. Günlük, sıradan yajantıya yer yoktu orada. Bu sefer ekim sonunda, Paris moda defilelerinde Fransız sarayının o döneminden esintiler bulunca, defile çıkışı direksiyonu Versailles'a kırdık gene. Bu sefer yaz sonuydu. Sa rayın giriş kapısım geçip yandaki bahçe kapısına yöneldik. Bir sürü araba vardı orada, yaslılar, gençler, çocuklar... Paris, bu yazdan kalma güzel gunü Versailles bahçelerinde yaşıyordu, dolu dizgin. Her yaşın zevkine, sevincine göre... Havuzlarda uzaktan kumandalı yelkenliler, gemiler yüzdUren babalar ogullar vardı, çocukça bir sevinçle, güneslenen uyuklayan ya$hlar, burun buruna oturan sevgililer, asırlık ağaçlann gölgesinde duş kuraruar, kıtap okuyanlar, sohbet edenler... Yer gök yeşiJ ve fuşyaydı.ömrtlmdeböylesine güzel begonya tarlalan görmemiştim hiç. Ne çarpıcı renkti o!.. Ne çok begonyaydı o öyle?.. Yeşil parklann, bahçelerin içinde fuşya rengı "begonya denizleri' vardı. Sagda, solda, her yanda... 88 yazı bu sarayın gözde kıyafeti krimolini (sepet etekleri) yeniden getirmişti moda sahneane. O günlerın havası, kısa eteklerle yeniden gundemdeydi. O üstü fiyonklu saten ıskarpinJer, o üstü kurdelelerle, dantellerle, güllerle bezeli o kocaman etekli elbiseler... Lagerfeld, Dior, Christian Lacroix bu modayı lanse etmişlerdi, ama insanlar rahata auşmıs, köprülerin altından nice sular akıruştı. Nasıl giyilecekti o kıyafetler günümüzde? Versailles bahçelerinde böyle vapur yUzdürülüyor, kitap okunuyor, sohbet ediliyordu artık, rahat giysilerle alabildiğıne... Akşam olunca da küçücük arabalanna atlayıp saraydan evlerine dönüyordu günümttz insanlan. Versa'.lles, geçmişin saraylılanna kalıyordu geceleri. Kim giyebilirdi böylesine "kapris" bir modayı günümüzde?.. Benim bir hanım dostum, dedi geçenlerde Istanbul'a gelen koregraf dostumuz, son günlerde ünü dunyayı tuian Christian Lacrouc'dan böyle bir elbise almış. Ama ne arabaya binebiliyormuş onunla, ne de oturabiliyormuş. Ne demeli?.. Gülü seven dikenine katlanır!.. Mehmet Ali Aybar konuşmasına başlarken. hukukun bır azınlık iktidannın korkuları ve fobileri doğrultusunda kullanılması halınde zavallı olduğunu belirttı ve "Bu karan *erenler meseleye kuşkusuz sınıfsal açıdan baktılar. Onun da otesinde insanı tanımayan, insanı sevmeyen kişilerdi. Dunyanın en önemli atısiklopedilerine baktığınızda Nazım Hikmel maddesinin karşısında "buyuk Turk saırı" der. Bu karan \erenler indinde Nazını. Turk şairi olmaktan çıkmıştı. Oysa o karan verenlerin adı sam çoktaıı unutuldugu halde dunyada Nazım buyuk bir Turk şairi diye anılıyor" dedi. Nazım Hikmet'in yurtdışına çıkış öyküsünü anlatan Mehmet Ali Aybar, konuşmasını şoyle surdurdü: "Nanm'ın seriiveıti ve çalısmalan yeşeren ve buyüyen bir ekin tarlası yarattı. Nazımlar'ı suçlayarak dunyanın >annı olan sosyalizmin önunu tıkamak mumkun degildir. Ne >apılırsa yapılsın emekçüer, Turki\e'de iktidar olacak ve o zaman Nazımın ruhu sad olacaktır. Vatandaşlık ilişkisi anadile dayanır. \e anadüi konuşan insanlar (oplulugu Sarıyer Belediyesi 'nde sigara yusağı htanbul Haber Servisi Sarıyer Belediyesi, bina içinde sigara içilmesini yasakladı. Karann Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'mn sigaraya karşı başlattığı kampanya çerçevesinde alındığı ve pazartesi sabahından iübaren belediyede sigara içilmesinin yasak olduğu bildirildi. Belediye Başkanı Ali Sandıkçı bu kampanyanın yalnız belediye binası içinde kalmaytp tüm Sarıyer için düşünüldüğu'nü, bu konuda çeşitli etkinlikler hazırladıklarmı belirtti. dergisinin Türkiye raporunda Avrupa'ya Iıayal gücü' öneriliyor Fransız dergisinde yayımlanan yazıda Avntpa kapısım çalan Türkiye için şu değerlendirme yapılıyor: "Rejimi laik olmakla birlikte Müslüman bir ülkeden gelen ilk tam üyelik başvurusu oluyor. Dolayısıyla dev bir problemle karşı karşıyayız. Kaba, olumsuz yanıt vermek tehlikeli." SABETAY VAROL PARİS Haftalık L'Express dergisinin son sayısında 8 sayfalık bir Türkiye dosyası verildi. "Turkiye: Avnıpa Rüyaa" başlığım taşıyan yazı, Ankara'nın AT'ye tam üyelik başvurusunun önümuzdeki dönemde Avrupalılar için yanıt bulunması gereken dev bir problem olduğunu ileri süniyor. Fransa'run en çok satan ve sağ iktidara yakınlığıyla bılinen dergisı olan L'Express'in önde gelen politika yazarlarından Yves Cuaunun kalerne aidağı kısa bir gıriş yazısının, genel anlamda Paris'teki iktidara yakın çevrelerin birtakım kay üyelîk dev sorun tehlikelidir. Turkiye, sadık bir müttefık ve tarihiyle iftihar eden buyük bir ulke. Entegrasyonu onundeki engeller apaçık ortada. Ancak ret yanıtı bu ulkeyi önümuzdeki bir gelecekte başka ittifaklara siıriıkleyebilir" şeklinde sözlerinı sürduruyor. Cuau, Türkiye'nin NATO'nun temel direklerinden biri kalması, demokrasisini ve ekonomisini güçlendirmesi konusunda yardımcı olmak üzere Eski Kıta'mn geniş bir hayal gücüne ve hoşgöruye sahıp olması gerektigini de belirtiyor. Türkiye'yi geçen ay içinde ziyaret eden Mkbel Legris ve Alain Louyotnun kaleme aldıkları çok sayıda yazıda ise Türkiye ve AT çevrelennde tam üyelik başvurusu konusunda yapılan tartışmalar, Türkiye'nin Avrupa ile tslam dünyası arasındaki kültürel kimlik sorunlan, Avrupa'daki göçmen işçiler, ulkedeki etnik ve dinsel azınlıklar ele alınıyor. Louyot'nun yazdığı uzun bir yazıda "Onömiizdekj yinni yıl içinde Turkiye ya da AT'den bangisisin diğerine daha fazla ihüyaç duydugnnu söylemek çok guç" denerek, "Ancak Turkiye için bu, bir özlemden çok saplantılı bir myaya benziyor" şeklinde ifadeler kullanıyor. L'Express yazan, Türkiye*nin GSMH'sinin yuzde 53'ü demek olan 34 milyar dolar borcu olduğuna, aktıf nufusun uçte birinin ışsiz olduğuna işaret ettikten sonra son yıllarda gösterdiği başarılan da sıralıyor ve "Bu başan rakamlan ne kadar görkemli olsa da Türkiye'yi gelecegin Japonya'sı vapmaya yetmiyor.. Turkiye kalkınmaku olan ülke karakteristiklerini konıyor ve daha da vahimi kisi başına düşen GSMH'si geriliyor" görüşüne yer veriyor. gılarını dile geurdiğı söylenebılir. Cuau, bu gıriş yazısında, Turk hükümetınin, ülkenin gösterdiği ekonomik dinamizm, demokrasi konusunda meydana gelen ilerlemeler ve ulkenin jeostratejik konumunu göz önüne alarak Avnıpa Topluluğu'nun kapısım çaldığım anımsattıktan sonra, "Rejimi laik olmakla birlikte, bu, Musluman bir ülkeden gelen ilk tam üyelik başvurusu oluyor. DolayısiyIe dev bir problemle karşı karşıyayız" diyor. 12 ülkenin son karan yüz yıl sonunda vereceklerini söyleyen L'Express başyazan, mevcut guçlüklere rajmen "Kaba. olumsuz yanıf vermek Prof. Barnard evlendi Dış Haberler Servisi Güney Afrikalt ünlu kalp cerrahı Prof. Christian Barnard, uzun yıllar arkadaşlık ettiği Karen Setzkorn ile dün Cape Town'da duzenlenen bir törenle evlendi. (Fotoğraf: APJ Çiçek: tki genç ıduorta öpüşürse tasvip etmem Türk olmaktan çtkartz: Toplumun birtakım gelenek ve görenekleri var. Siz Fransız değilsiniz. Bizi Türk milleti olmaktan çıkaracak birtakım davramşları cinsellik adı altında tasvip etmemiz mümkün değildir. TAYFUN GÖNÜLLÜ ANKARA Gençlik sorunlanyla ilgili Devlet Bakanı Cemil Çiçek, gençliğin cinsel problemleriyle ilgili bir sonıya "Bu konn muglak" diyerek gençlerin sokak ortasında öpüşmesini tasvip etmediğim belirtti ve "Siz Fransız depsiniz" dedi. Bakan Çiçek, gençliğin "cok geri" olduğunu öne surerek "12 Eylül de bu yıizden olmoştur zaten" dedi. Devlet Bakanı Cemil Çiçek, ANAP iktidan olarak nası) bir gençlik yetiştirmek istedikleri, gençlığe bakıj açılan, gençliğin sorunları ve Milli Eğitim BakanlıgYna nasıl yardımcı olduklan vb. konularda göriişlerini Cumhuriyet'e anlattı. " Slzin görev alamnız Sosyal Vardımlaşma Fonu (FakFukFon) ve gençlik. Gençliğin hangi alanlannda çalışma yapıyorsunuz? ÇİÇEK Işın baslangıcı muğlak. Ortalama söylersenız, 14 yaş ile 30 yaş arasına gençlik deniliyor. Sonra bunlann ayrımı var. Okullu gençlik, okul dışı gençlik, gecekonduda oturan gençlik, gecekonduda oturmayan gençlik, ortaöğrenim gençlıği, köylü gençlik, üniversıte gençliğı gibi. Meseleye neresinden bakarsamz muğlak bir meseledir. Dolayısıyla bu gençliğin problemlerine eğilmek demek Türkiye'nin önemli bir sorununa eğilmek demektir. Gençlik lafınm edildiği çok kitap var. Beyanatlar ve seçim beyannameleri var. Çok miktarda gençlik lafı geçiyor. Ama bu konuda fazla birşey yapılmamış. Daha once gençlikle ilgili raporlan incelediniz. Size nasıl bir miras kaldıgıu düşünüyorsunuz? ÇİÇEK Valla ortada borca batık bir miras var. \ani terekede bir şey yok. Gençliğin iik önce hangi sorananu ele alacaksınız? ÇİÇEK Şimdı bu dört köse bir hadise degil. Yuvarlak bır hadise. Dört köşe olsa bir numaralı köşeden başlayalım demek mümkün. Ama yuvarlak bir hadise olduğu için bır sıralamaya koyamıyoruz. Elinizde hangi imkân varsa, işe oradan başlarsımz. Gençügi hangi yone kanalize etmek istiyorsunuz? ÇİÇEK Gelenek ve göreneklerimia benimsemiş, toplumda sorumluluk duygusunu taşıyabilecek bır gençlik. Gençligimiz bu belirttiginiz noktaiann nertsinde? ÇİÇEK Henuz çok gerisinde. Zaten 12 Eylül onun için yapılmıştır. Ve nitekim 12 Mart'ta Atatürk ilkelerini tespit komisyonu kuruhnuştur 12 Eylül'den sonra bu konuda çok büyük konuşmalar yapılmıştır. Gençligin cinsel problemleri hakkında ne duşunüyorsunuz? ÇİÇEK Bakın o da muğlak bır sorun. Biraz açın bakalım. Gençlik yeterli cinsel Dflgiye sahip olmadığı için çeşitli bunaiımlan yaşıyorlar. Bu konu da çeşitli yasaklar içinde çıkılmaz bunahmlar dogunıyor. ÇİÇEK Bakın şimdi mesele yine başka istikâmetlere çekılmek isteniyor. Gençliğı sadece maddi ihtiyaçlan olarak görmeye çalışırsanız o zaman herkes istediğim yapsın. Toplumun birtakım gelenek ve görenekleri var. Siz Fransız değilsiniz. Turk olduğunuza göre Türk gibi düşünmek zorundasınız. Bizi Turk milleti olmaktan çıkaracak birtakım davraruşları cinsellik adı altında tasvip etmemiz mümkırı değildir. Bn konuda tasvip etmedigmiz darranı^anı bir iki ornek verir misiniz? ÇtÇEK Meselr iki gencin ulu orta öpüşmesıni tasvip etmem. Kişı ne kadar liberal olursa olsun muhakkak her şahsın özel hayatı vardır. Bizim kanunlanmız da vardır. Saym Bakan, iki gencin dudaktan öpöşmesini kanno yasaklamış mıdır? ÇİÇEK Bunun Turk Ceza Kanunu'nda yeri vardır. Bir Ingiliz gibi bazı şeylere eğilim duyacaktır. Ama her şeyden önce onun adı nasıl Mıcheal ıse Andre ıse berikinin adı da Erkin, Orhun ve Mehmettir. Niye onlann isimleri konmuyor. lşte hep bu meseleden" Devlet Bakanı üe 'gençlik sonınlan' üzerine bir söyleşi 20 bin gıırbetçiye işsizlik tehdidi BONN (Cumhuriyet) 100 bin dolaymda Türk işçisinin çalıştığı Ruhr havzasında başgösteren çelik krizini, kömur sanayisindeki "köru haberler" izledi. Ülkenin en büyuk ureticisi, üretimi 10 milyon ton azaltacak ve 20 bin işyerine mal olacak bir planı benimsedi. Ruhı Kömür Işletmelen tarafından açıklanan plan "sürpriz" olmadı. Geçen aralık ayuıda Bonn'da toplanan hukümet, sendika ve işveren temsilcilerinin katıldığı bir zirvede ulkenin kömür üretiminin kademeli olarak ve 1995 yıüna kadar 13 ila 15 milyon ton azaltılması kararlaştmlraıştı. Bu, kömür sanayisinde 35 bın dolayında işyerinin yitirilmesi anlamına geliyor. Bu bölgede 20 bin kadar Türk işçisinin çalıştığı tahmin ediliyor. Bonn zirvesinin üzerinden bir ay geçmeden Essen'de toplanan Ruhr Kömur Işletmeleri, 1995 yüına kadarkı hedeflerini koydu. Yönetim Kurulu Başkanı Henu Horn tarafından açıklanan bu hedeflere göre Ruhr Işletmeleri, kömür üretimini 1995 yılına kadar 10 milyon ton azaltacak, 20 bin işçisine yol verecek. Plan, mart ayında toplanacak genel kunıldan sonra resmen yürürlüğe konacak. Alman kömür sanayisindeki kriz, ucuz ithalat ve petrol fîyatlanndaki gerilemeye bağlanıyor. Alman kömur sanayisi, büyuk ölçüde devlet sübvansiyonuna dayanıyor. Çelik sanayisinde işını yitirme tehlikesi ile karşı karşı ya kalan 40 bin dolayındaki işçiye, kömür sanayisinde işten çıkanlacaklann da eklenmesi ile Ruhr havzasımn F. Almanya'nın ışsiz oranı en yüksek bölgesi haline geleceğı endışeleri dile getiriliyor. Ruhr Kömür Işletmeleri Yönetim Kurulu Başkanı Horn'un ifadesine göre, kömur sanayisinde yitirilecek F.ALMANYADA KÖMÜR KRİZt GÜIVPEMDE Cicciotina'nm başı dertte MİLANO (AA) Göğüslerini açarak yüruttüğü kampanyayla, Radikal Parti'den ttalyan Parlamentosuna girmeyi başaran "Muzır" MUletvekili Cicciolina, Milano'da yaptığı açıksaçık bir şov yüzunden Milano Savcı Yardımcısının "şimşeklerini" üzerine çektL Savcı Yardımcısı Elzo Lastella, müstehcenlikle suçladığı porno yıldızı Cicciolina'nın bu suçtan yargılanmasına izin verilmesi için parlamentoya başvurdu. Italyan yasalarına göre, parlamento, milletvekilinin yargılanmasım reddetme yetkisine sahip bulunuyor. her işyeri, bu sanayi için calışan alt sektörlerde de bir işyerine mal olacak. Başka bir deyışle, 1995 yüına kadar Ruhr bölgesi işsızlerme 40 bın kışi daha eklenecek. Gerçi Horn, "Hiçbir madencinin işsiı biçimde kapı önune konulmayacağından ve «ygulanacak sosyal planlardan" söz ediyor, ama hemen ardından bu planların, ancak devlet desteğı ıle yürürluğe konabüeceğinin altını çiziyor. Bu devlet desteği, işverene doğmdan verıiecek krediler yoluyla olabileceği gibi, devletin zaten krizdeki çelik sanayünde pahalı yerli kömuriı kullanma zorunluğu getirmesi ile de sağlanabilecek. den 127 mılyon 8 bın lira kazandı Bu paranın kumar makınelerınden şimdiye kadar kazanılan en büyük para olduğu bıldınldi Güngördü beş yıldan bu yana süreklı kumar makınelerınde oynadığmı, birgun önce ruyasında para kazanacağmı gördüğünü. bunun üzerıne ertesı gunü hemen otele geldığinı söyledi Büyuk Sürmelı Otelı'nde 100 jetonla oyuna başlayan Meral Gungördu, son 15 ıetonda 5'lı barı tutturarak 127 mılyon lıranm sahıbı oldu. Ev kadını ve iki çocuk annesı Meral Güngördü'ye nakıt buiunmaması nedeniyle kazandığı paranın 7 milyon lırası ödendı, kalan 120 mılyon lıranm daha sonra venleceğı bildınldi. (Fotofiraf' Berızat Şahin) ,„„bırkadnkumarmakınHesın. ı Istanbul'da Meral Güngördü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle