19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 OCAK 1988 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR ÎSMAIL GÜLGEÇ 5EMİN tiZuH CUMHURİYET/5 Balenin yitik Duygu'su Költür Servisi Devlet Opera ve Balesi koregrafı Duygu Aykal'n genç yaşta ölümü, sanat çevrelerinde derin üzüntü yaraıtı. 44 yaşında ölen Duygu Aykal, uzun suredir ABD'de Teksas eyaletinin Lubbock kentinde tedavi edüiyordu. Üç erkek çocuk annesi olan Duygu Aykal, devlet sanatçısı ve orkestra şefı Gürel Avkal'ın eşi, 1976 yüında yitirdiğiraiz öykü ve roman yazarı Sevgi Soysal'ın kızkardeşiydi. Modem koregrafüeriyle yurtiçinde ve dışında tamnan Aykal'ın cenazesi, önümüzdeki günlerde Türkiye'ye getirilecek. Ankara Devlet Opera ve Balesi başkoregraflığı yapan, Devlet Halk Danslan Topluluğu'nun kuruculanndan olan Duygu Aykal'ın ölümüyle ilgili olarak bale dünyamtzın sanatçı ve yöneticileri duygulanru şöyle dile getirdiler: Mostafa Turan (Devlet Halk Dansları Topluluğu MUduru): Duygu Hanım, topluluğumuzun kuruluş aşamasında görev aldı. Kurulduktan sonra da, hastalığı dolayısıyla ABDye gidene kadar sanat yönetmeni oldu. Repcrtuvardaki birçok yörenin koregrafisini bizzat yaptı. Buraya 10 yü hizmet verdi. Toplulukla adeta bütünlesmişti. Topluluğun basansında en büyük pay, elbette ki Duygu Aykal'ın. Herhangi bir karşılık beklemeden kendisini topluluğa adamıştı. Burada birlikte çalıştığı yUzü aşkın kişiye sorun, Duygu Hanım'dan yana herhangi bir incinme, üzülme, kınlma söz konusu değil. tnsani yanı çok kuvvetliydi. Hümanistten de öte, insanlan çok sever, herkesi çocuğu gjbi kollardı Topluluk için "BeDİm çocuklanm var, ama burası da bcnim cocuğunT derdi. En son Amerika turnemizde de birlikte olduk. "Beynimle bn işi ycnecegim. Guçlüyim. Ea kısa zamand» aranızda olacagım" demişti. Şebnem Aluan (Mimar sınan Ünıvereitesi Devlet Konservatuvan Bale Bölümü Ba$kanı): Duygu Aykal, Türkiye'de denenmeyen, dans tiyatrosu olarak nitelendirilebilecek koregrafi çalışmalan yaptı. Balenin geleneksel konulan üzerinden değil de, daha teatral bir yaklaşım getirdi dansa. Çok genç kaybettik. Çok daha gflzel şeyler yapabilirdi. Senede bir iki eser verebilseydi, çok daha iyi yerlere gelecekti. Bu kadar modern bir koregrafın klasik bale topluluklannca kabul edilebilmesi bir aşamaydı. Kendine yakın bir grubu olsaydı çok daha fazla şey yapabilirdi. Hastalığının son günlerine kadar ne yaptığımızı soruyor, ilgiyle izliyordu çahşmalanmızı. Aydıa Teker'in koregraf olarak yetişmesine, dışanya gitmesine önayak oldu. Aydın Teker gerçekten çok yetenekli bir koregraf. Duygu, vardı. Mesleğini çok seviyordu. Evinç Sonal (Ankara Devlet Balesi Bale Başöğretmeni): Şu anda konuşmak o kadar zor ki. Bizim için büyük bir kayıp. Çok iyi bir insandı. Yerine birisinin yetışmesi çok zor. Beraber büyudük, birlikte yasadık. Çok acı bir şey, ama çok savaş verdi. Çok kuvvetli bir insandı. Biz onu değil, o bizi teselli etti. Nevra Batu (tnal Batu'nun eşi): Müthiş üzüldüm, diyecek hiçbir şeyim yok. Böyle büyük bir sanatçının ölumu Türkiye için bir kayıptır. lnci Kurşunlu (HU Devlet Konservatuvan Bale Bölümü Başkanı): O kadar büyük bir acı oldu ki bizim için, ne diyeceğimi bilemiyorum . Çocukluk arkadaşımdı, birlikte büyfldük, çok mücadele verdi, ama başaramadı. Çok üzgünüm, çok aa bir olay. Arkadaşlan, dostlan ve Türkiye için çok büyük bir kayıp. Leda Cenaz: Benim çok yakınımdır. Çok çok üzgünüm. Yeri doldumlamayacak bir sanatçı, mükemmel bir anne. Arkadaşlığının yerine kimseyi koyamayacağım, arkadaştan da öte benim için, çok üzgünüm. Müsemf Hekimotlu <ANKA Haber Ajansı'nın sahibi ve yöneticisi): Türkiye'nin çok guzel bir parçasını, güzel bir sanatçısını, benim için çok iyi bir dostu kaybettik, ama o yaşayacaktır. Ama Duygu gıbi bir kadın sanatçı, anne geçti diye de mutluluk duyuyorum, ama ölümü nedeniyle de mutsuzluk duyuyorum. Bfllent Akmcalı (Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı): Çok üzüldüm. Dün aksam benim bir yemegim vardı, eşim yalnızdı Duygu, Gurer ile bizim müşterek arkadaşınuz olan Engin Eralp ve eşi bize gelmiş. Gittiğim zaman üçü de ağlıyordu. Çok üzüldüm. Geçen hafta Gürer bana uğramışü. lyileşme umudu içindeydi. Demek ki vtlcut, birden direncini kaybetti. Duygu Aykal, yeri zor doldurulacak bir kayıp, gerek insan gerekse sanatçı olarak. Aynca ailesine de gerçekten büyük direnme gerekir, kaybettikleri ikinci kızları. O üzüntüleri nasıl telafi ohır bilemiyonım. Aile olarak çok üzüldük. If ık Yenersu (Devlet Tiyatrosu sanatçısı): Duygu, bir duygu selidir, bir guzellik yumagı, bir direnç simgesi. Dostluğu kıvanç, sanatı övünç kaynağıdır. O bugün, çağdaş Türk balesinin genç anası olarak doğdu ve asla ölmeyecek. Alev Yam«ç (Ankara Devlet Opera ve Balesi Basın Danışmanı): Acım çok büyük. Çok sevgili bir arkadaşımdı. Türk sanatı açısından büyük bir değerdi. Genç yaşta kaybettik. Haberini alınca tarifsiz, büyuk bir aa duydum. KtM KÎME DUM DUMA BEH/C AK 6NCE SEVIİSOMA mnm Duygu Aykal. 1976 yılında yitHtftOimiz Sevgı Soysal'ın (kuçuk fotoöraf) tazkardestydi. Duygu Aykal, tedavi gördugu ABO'de. kendi ardından birinin yetişmesıne de önayak oldu böylece. Duygu, Türkiye için bir başlangıçtı diyebilirim. FOiz Ali (müzik yazan): Yalnızca isyan içındeyım. Duygu, Türkiye'de kolay kolay yetişmeyecek çağdaşhkta bir kafaya sahipti. Dansçı olarak, koregraf olarak değil, total bir sanatçı olarak dört dönlüktü. Ve çok iyi direndi. Alev Yamac (Ankara Devlet Opera ve Balesi Basın Damşmanı): Acım çok büyük. Çok sevgili bir arkadaşımdı. Türk sanatı açısından buyuk bir değerdi. Genç yaşta kaybettik. Haberini alınca tarifsiz, büyük bir aa duvdum. Erhan Ergüler (Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde yönetici): Sanatına, işine, arkadaşlanna son derece bağlı, disiplinli, çok çalışan bir arkadaştı. Türk balesi için birçok projesi PORTRE / DUYGU AYKAL 1944'ta Istanbul'da dogan Duygu Aykal, Devlet Konservatuvan Bale Butümü'nu bıtrdıkten sonra Almanya'da Essen Bale Okulu'nda ünlü Alman dansçı, koregraf ve bale yönetmeni Kurt Jooss ile modem bale çalıştj. AJbrectit Knust'tan, Macar dans kuramcısı Rudolf von Laban tarafmdan geiistjrilen ve kınetografi olarak binen Laban dans notasyonunu (dans yazısı) öflrenen Aykal, Türtaye'ye döndukten sonra 4 yıl sOreyie Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde dansçı olarak çaiıştı 1968'de aWıj)ı devtet bursuyla gıttig'i Ingiltere'de koregrafi öjrenimı gören AykaJ, Leontd Massin'in ogrencısi ve ıkı yıl söreyle de astetanı oldu Çağdaş Bale Okuîu ve Benesh Dans Notasyonu Enstitüsü'ne devam ettHcten sonra koreoloji (dans bılim) diploması alan sanatçının yapıtan aynı dönemde Londra Festival Balesi ve Pans Operasında sahnetendı Türk balesinin kurucuianndan Ingiiz bale yönetmeni ve koregraf Dame Nınette de Vatoisnın çaflnsı uzerine gekjiOi Türkiye'de Ankara Devlet Konservatuvan ve Balesi Baskoregraflıflına getiriten Aykal, Devlet Halk Danslan Topluluğu'nun kuruculanndan ve sanat sorumlusuydu. Aykal'ın ilk koregrafisı, Cengız Tanç'ın muzijıni yaptijı "ÇoğuC'u, "Olusum" ve muzığinı tlhan Usmanbas'ın yaptıjr'Buluöar Nereye Gıder'm toregrafileri izledi. 1962'de Londra Şehır Balesi'nin repertuvanna alınan "Bulutlar Nereye Gtder", Arap ülkelennde de sergilendı. Duygu Aykal'ın otekı koregrafileri arasında "Insan.. Insan", "Bo Siz Onlar", Fmdıkkıran balesının muaöi uzenne "Insan Kıran ", "Uzlasma", "Sanat Uzun Yasam Kısa" sayılabılir Izleyicıyi var oluş ve sevgı temalan uzennde dusundurmeyi amaçlayan Aykal'ın koregrafileri ça$daş mesaı ve yorumlanyla buyuk ilgi gordu. Modern bir koregraf P İ K N t K PtYALE MADRA HIZU GAZETECI \ECDET ŞE\ NE OLA&IUR ? 1987, Sovyet sinemasımn yriıydı Robinson, ticari Hollywood sinemasımn geçen yıl da egemenliğini sürdürdüğü kanısında. 1987'nin tarihe sinemanın en jjayıf yıüanndan biri olarak geçeceğini belirten Robinson, "Glasnost" sonucu toziu raflardan indirilen filmleriyle Sovyet sinemasımn uluslararası şenliklerde aslan payını topladığım vurguluyor. Kttlttr Servisi HoUyvood'un sinema dünyasındaki ticari egemenliğine karşı oluşuyla tamnan, "The Tiın(s"ın sinema yazarı D*TM Robinson, 1987 yılının bir değerlendirmesini yaptı. Değerlendirmesinde, "tn aıından nitelik açısından 19tTnin tmribe, sinamanın en zayıf nUmnndan biri oiarak geçeceğini" belirten Robinson'a göre, "tk*ri Hollywood ", 1987'de esas müşterisi olan on binlerce yeniyetmeyi yine etkisı altında tuttu ve "gözde" tarzlar tekdüzeligini korudu: Sıradan komediler, doğaüstü ve bilimkurgu filmleri, polis melodramlan ve "higb KboO" filmleri! Robinson, bu tutucu seyirci kitlesınin gözünde baş ölçtinün "aşuahk" olduğu kanısında. Nitekim, bu yüzden sürekli "dtvam fUmleri" çekilip duruyor. Ama David Robinson, yine de geçen yılın Amerikan sinemasından birkaç parlak örnek vermeden edemiyor: Jod ve Ethan Coen'in "Raiateg Arizona"sı, Steve Martin'in "Cyrmno" güncelleştinnesi "Roxanne", Robert Altman'm Christopher Dnrang uyarlaması "Beyond Thcnpy" ve George MDkr'ın "Eastwick Cadümn" adlı fılmi. Robinson'un 1987'ye değgin bir gözlemi de "PlatoonMiifreıe" ve Vietnam filmleri üstüne. Robinson, "Ptaloon"un başansı üzerine Vietnam savaşı konusuna yeniden bir " h a c u n " olduğunu vurguluyor ve "Pl«toon"u Stanley Kubrkk'ın stüdyoda çektiği dışavurumcu "Full Metal J»cke<"ından Coppola'mn "Taf Bançderi"ne, John Irvin'in "Hambnrger Tepesi"ne, Lionel Chetwynd'in "Hanoy Hilton"una Robinson, geçen yılın dünya sinemasını değerlendirdi UAVUZA ÂL'NlP &AKM YAPlL ' PENİZ'N TvZU YER.YANı 5&ÇIN JUNE İŞLE/fP YEMEfc PBPf ZA&İT&HSA ÇOK ÇURüK Y OMıZC ÇtZGİLtK KÂMtL MASARAC1 ACAÇ YAŞKEN EĞÎLtR KEMAL GÖKHAN ama alü/ J Wmon» VE " H Ş M M U r * The Tımesm sinema yazan David Robinson'a göre, Nicholas Cage (solda), "Raising Arizona"daki roluyle 1987'nin en iyi güklunj oyuncusuydu. Aralannda Tengiz Abuladze'nin "Pişmanlık"ının (sajjda) da bulunduğu Sovyet filmleri tse çesitli şenlikterde birçok ödul aldı. kadar birçok fılmin izledijpni belirtiyor. David Robinson, kendi ülkesinin sinemasına da şöyle bakıyor: "1987'de İngiliz sioeması Timothy Dalton'la yeni bir James Bond kazandı. GenelUkie !n«flb fUmterinin en hayraahk verici yanı girişim olarak gönindu: Christine Edzanl, 4 yıl ugraşdktan sonra keadi knçük stiidyosunnn dar olanaklanyia 'Küçük Dorritfi gerçeldeştirdi; Richard Attenborough, 'Özgiiriük Çıpgı'>1a ticari sistemi jurekten, liberal bir politik çizgiyle kaynaşnrdı..." Ne var ki ünlü tngiliz sinema yazarı, 1987'nin Sovyet sinemasımn yılı olduğu görtlşünde. Uluslararası şenliklerdeki ödüllerin aslan payını Sovyet sinemasımn aldığını vurgulayan Robinson, Sovyetler Birliği'ndeki seyircilerin "glasnost"la gelen devrimin gerçekliğine inanmak zorunda kaldıklannı öne süruyor: "GCTÇİ yeni dıizende çekilen hiçbir önemli fiim henuz gösterime girmedi, ama baskı yüianndaa sonra raflardan indirilen birçok film insanlann gözlerinin eskisioden çok daha fazla açılmasını safbtdı. Oniarca yıl suren zorunln bir belimzligin ardından Aleksey GerKira Mnratova ve Aleksandr AskoMov gibi yonetmenier befli başh yanhcılar olarak ortaya çıktılar. "Tema" ve "Pişmanlık" gibi filmter, Sovyet seyircisine daha şimdklen yakın tarihi tanımayı ve tartışmayı ögretti. 198Tdcn 1988> gecerken sinena heyecam için Dofu'ya bakmamız gerekecek." Robinson, 1987'nin "isteksizce" seçtiği en iyi 10 fılmini de şöyle sıralıyor: "Hoşçakahn Çocnklar" (Louis MaUe Fransa), "I?ık" (Süleyman Cisse Mali), "YoMaştar" (Bill Douglas tngihere), "Ölnler" (John Huston ABD), "Gönaydın Babil" (Taviani Kardeşler Italya), "Umnt ve Zafer" (John Boorman Ingiltere), "Manrice" (James Ivory tngütere), "Platoon" (Oliver Stone ABD), "Radyo Günleri" (Woody Allen ABD), "Agustos Balinalan" (Lindsay Anderson ABD). Robinson'a göre "yıan sinema kişiligi". Lillian Gish. tngiliz sinema yazan Gish'ın Griffldı'in 1912'de çevirdiğı "Gönınmeyen Dnşman"ından Lindsay Anderson'ın geçen yıl çektiği "Agustos Balinalan "na kadar 75 yıl boyunca kendini sinemaya adadığını beürtiyor. Robinson, yılın en iyi erkek oyuncusunun "Knlak Kabart'taki rolüyle Gary Oldman, en iyi kadın oyuncunun "Keşke Bnrada Oi»ydın"daki rolüyle Emily Iioyd, en iyi güldürü oyuncusunun da "Raising Arizona"daki rolüyle Nicbolas Cage olduğu kanısında. Son olarak, "Yılın en kahramanca kaybedflmif savası" diyor Robinson, "Küçak David"in, (İngiliz yapıması David Puttnam) Hollywood yddtzlanmn, gdeneginin ve acgödiilügnnün GoJyafı Warş»s»nda kaybettigi s«va?ü..." TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAX 10 Ocak KUR7ULU3 SAVAŞI'NIN İLK ZAFfRL 1921'DE BUGUN, KU&TULUŞ SAiTAŞt'NIAl ILJC ZA FE&l îHOMÜ'&E KAZAMLO!. İSyANO ÇERKJES ETEM ÇETESt UZ£R.tNE YOLLANAN BifiUK.LER.ltJ EKSıKUĞım Ff/SSAr SlLEN YUfJANLlLAR, 9 OCAKrA INÖNÜ £/PE/eL£RlAJE DAYANMlÇTt. ÇAfZPlŞMALAR SOMUMOA, ÖZ£LLfKLE GuMEY KAAJATTA £>UŞMAAJ 8UYUÜ. ZAyıAT VE&E/ZEK GEfZl ÇEKlLME£ ZJDfSüNDA tCALMtŞri BÖYLECE', &A77 CEPHESiHDE, ALBAY ıSMET BEY (SON(SA tNÖMÜ SOVADN ALACA} OM MtLL£T MECUSİ KUVt/BTLEG/ X./A/ÖA/Û KAZAUIYOIZ£>U BU SAVAŞ, AYAlt ZAAAAA/M, DUZ£NÜ ASkietZÎ 8ıKL<fO£GıU Ç£T£L£RE GÖfite ÜSTÜULÜGUNU OE KAKItTLAMASl BAlCtMINDAN O SfgALAg ÇOK OM£MLlYPt. ISMET B£y(S7) 8u ZAFEgOEM SOMHA GENE/ZALLlGE TElZFl £TTı/SıLM(ÇTİ .• Genç piyanisU öğrenimini Juilliard'da sürdürüyor Mine Doğantan resitali Koitor Serdsi Mine Doğantan, Istanbul Atatürk Kultür Merkezi'nde 12 ocak salı günü bir piyano resitali verecek. Filarmorü Derneği tarafından duzenlenen rssital, saat 18.30"da gerçekleşecek. Sanatçı, iki bölümden oluşan konser programında Johann Sebastian Bach'ın "PartiU No. 1", Joseph Haydn'ın "Sonat No. 53 Mi Minör", Frcdrich Chopin'in "Scherzo No. 1 Op. 20", Sergey Rahmaninov'un "Etudes Tableaux Op. 39 No. 1, 2, 3 " , Alcksander Skriabin'in "Sol El tçin Prelüd ve Noktüm" ile "Fantazya Op. 28" başlıkh yapıüanru seslendirecek. Halen New York'U JuiUiard Müzik Okulu'nda öğrenimini sürdüren Mine Dogantta fstanbul'da dünyaya gddi. Müzik cabşmalanna 6 yaşında başlayan Dofantan, bir süre Verda Ün'le çalıştıktan sonra Istanbul Belediye Konservatuvan'na girdi. 1981 yüında konservatuvann yüksek bölümünden Tnvana Alton'un sımfından mezun oldu. Konservatuvann ardından piyano çalışmalanm Ann Karanıürsel'le sürdüren Mine DoganUn. Robert Kolej'den sonra 1986 yüında Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü'nü bitirdi. Aynı yıl ön eleme için pönderdiği kasetlerin ardından JuiUiard Müzik Okulu'na çağnlan ve yapılan smav sonucunda okula kabul edilen genç sanatçı, eğitimini burslu ögrencı olarak sürdürüyor. Mine Doğantan, Sovyet piyanist ve egitimci Oxama YaMonskaya ile birlikte çabşıyor. Türkiye'de verdiği konserlerin dışında New York ve New Jersey'de de konser veren Doğantan, 1987 yılının mayıs ayında New York'ta yapılan Uluslararası Abraham Phyllis Katz Piyano Yanşması'nda üçünculük ödülünü kazandı. özellikle yurtdışındaki egitim düzeyini gördükten sonra Türkiye'deki müzik eğitiminin yetersizliği konusunda daha da ciddi kaygılar taşıdığını belirten Mine Doğantan, amacının Türkiye'ye döndukten sonra bilgi ve deneyimlerini gençlere aktarmak olduğunu söylüyor. 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet 10 Ocak 1938 demektir. Arpanm ıslahı için esaslı tedbirİer ahnmaktadır. Atatürk yüksek feragatlerile devlet ziraat işletme kurumuna iltihak etmiş olan bütün müesseseier, 4,800,000 lira kıymetinde bir varlıktır. Sanayi ziraat ve ticaret cephesinde bu çiftliklerde 26 şube vardır. Yüksek Ziraat 19381988 Enstitüsüne girecek gençler, bir senelik stajlanm bu çiftliklerde yapmaktadırlar. Bu itibarla yeni kurulan devlet ziraat işletmeleride iktisadî, ziraî büyük zenginliklerinden başka öğreticilik vasfını da haiz çiftliklerin tuttuğu yoldan aynlmayacak, ziraatimizâe daha yeni ve teknik inkişaf yollan açacakttr. Devlet Ziraat tşletmeleri Kurumu Ankara 9 (Telefonla) Bomonti fabrikasımn işletme mukavelenamesinin müddeti bittiği için memleketin bira ihtiyacını bundan sonra orman çiftliği bira fabrikası karşüayacaktır. Bu müessese umumi ihtiyacı karşılayacak kadar bira yapacaktır. Çıkarılan biralar haricin de takdirine mazhar olmuştur. Bu fabrikamn iş hacmini genişletmesik orta Anadolunun arpa sarflyatma en emin bir mahrec bulunmuş
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle