29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 EYLÜL 1987 HABERLER CUMHURİYET/tf. Spor meslek tiselerine okul yok ANKARA (ANKA) Haletı beş ilde öğretim yapan spor meslek liselerine 19871988 öğretim yılı için öğrenci alınmayacağı bildirildi. Bu okuUann yerine, ileride tstanbul ve Ankara'da spor meslek liseleri kurulacağı açıklandı. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Metin Emiroğlu, ANKA muhabirine yaptığı açıklamada, 19841985 öğretim yılında açılan Ankara Hasanoğian, Yozgat, Kahramanmaraş, Çanakkale ve Ağn illerindeki spor meslek liselerinde okuyan öğrencilerin bir kısmının tesis yokluğu ya da yetersizliği nedeniyle öğretimlerini başka okulların binalarında sürdürdüğünü bildirdi. 8 hapishaneyi kapsayan 15 günlük gezinin ortaya çıkardığı tablo: Tutukluların derderi dağ gibi Tılıllı Çok berbat. Yetersiz ve sıcak bölgelerde banyo imkânı bile yok. tutuluyor, hem baskı yapıhyor. Sungurlu: Genel Adalet Bakanı "cezaeyleri ~| tüzüğünü değiştirebiliriz" dedi j FÜSUN ÖZBİLGEN Türkiye'nin doğusundan batısına ve güneydoğusundan guneyine uzanan 15 günlük büyuk bir turda değişik tiplerde 8 ayn hapishanede yaptığımız gözlemler, henuz tutuklu ve mahkumlara insanca koşullar sağlayacak bir aşamaya ulaşamadığımızı ortaya koyuyordu. Tutuklu ve hükumlülenn başlıca yakınma konuları ve gözlediğimiz gerçekler şunlardı: Yemek: Özellikle Adalet Bakanlığı'na bağlı sivfl cezaevlerinde tutuklu ve hukümlülere verilen yemekler bir insanı doyuracak ve besleyecek nitelikte olmaktan uzaktı. Yağlar çck kötü, yemekler yetersiz ve berbattı. Günlük olarak 37S lira iaşe bedelinin içinden 90 liralık ekmek bedeli çıktıkıan sonra kalan 285 lira ile üç öğün ne verilebilirse o veriliyordu. Bu iaşe bedelıni ise Adalet Bakanlığı saptıyordu, cezaevi müdurleri ve yöneticileri isteseler bile daha iyı ve yeterince yemek veremezlerdi. Temidik: Genellikle cezaevlerinde kalan hükümlü ve rutuklulara, ancak 15 günde bir banyo yapabilme olanağı saglanıyordu. Bu banyo da bazı yerlerde soğuk suyla olabiliyor ve 6 ayda ancak 23 kez sıcak su yüzü görebilen pek az kışi bulunuyordu. Bulaşıklar, çamaşırlar da genelde soğuk su ile yıkanmaya çalışılryor, Urfa gibı bazı çok sıcak bölgelerde su ve banyo imkânı dahi bulunmayan yerlerde kalınıyordu. Pislik nedeniyle yaygınlaşan hastalıklar cezaevlerinin önemli bir problemiydi. Havalandırma: Su ve yemekten daha fazla ınsanoğluna gerekli olan hava da mahkum ve tutuklular için büyük bir lüks olmuştu. Koğuşlannın yarubaşında bulunan avlulara çıkıp biraz hava alabilmek bazüan için sorun haline gelmişti. özellikle Mamak Askeri Cezaevi'nde gözlediği affazenün Havalaadmaa: Büyük lüks. Ziyarct: Hem kısa olunca gideriz Kttap, gaaete: Sansür var. örtbas ediliyor. Ttaüfa ve TRABZON (AA) Adalet Bakanı Mahmnt Oltan Snnguta, I bakanhk olarak şu anda genel afla ilgili herhangi bir çahşmalan, olmadığıru tekrarlayarak, Turkiye'de fcad affa zenm oMBgnıda; gidebiüriz. Bir zaman ve mekan ölçüsü yoktur" dedi. ı Sungurlu, bir sure önce basına açUan cezaevlerinde mahkum! 1 lann dile getirdikleri sonınian AA'ya değerlendirdi. Adalet Ba , kanı, cezaevlerini basına açmanın açlık grevleri ile hiç aiakası olj madığmı bildirerek, "Cezaevlcriııi acmaktald maksadmuz, meı seieteıiçokdabadddibirjekiMemünakasaedeou^ıeklçindir"; diye konuştu. j yorumlanıyor. >Uat<TWrlrr Keyfı önemli yakınma konusu. Genel af Sungurlu, öncelikle mahkumlann hepsinin ortak isteği olan af konusuna değinerek, genel affı benimsemediklerine dair seçimlerdcn önce beyanatlar verdiklerini hauılatarak, şöyle dedi; "Tirkiye'de affa zemin oM«|a zaman gideriz. Bir zaman v« mekân ölçüsü yoktnr. Ancak ba konn MecVstea cdacak otan kanundv. Şn aada büim Adalet Bakanhtı olarak böyle Mr çah». maauz yok. Httkimetin de ba mevznda amuuş bir karan yofc; Vtnl Mr poütflu de(isjkiigi orar mn, oimaz mıî B« yaiuzca be> nim karar verecetun bir mesde deffldir. Ama Medise af tekürl gettnce görttştlür." . Evren ile Özal görüştü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Başbakan Turgut özal ile dün haftalık olağan gbrüşmesini yaptı. Evren ile özal'ın olağan görüşmesi 70 dakika sürdü. özal, görüşmeden sonra Cumhurbaşkanhğı Köşku'nden ayrılırken, gazetecilerin sorulannı yanıtlamadı. Itirazda dayak var. vel Kesinlikle Önlenmiş durumda. CanByanm iki dudağı arasmda. PİSLÎKİÇİNDE GeneOikle hükumlü ve tutuklulara ancak 15 günde bir banyo tmkânı sağlanıyor. Aâmkst nkâtml Sancılı konu. mız, coplu askerlerin nezaretinde sadece ileri geri yurumek olarak uygulanan havalandırma, aaklı bir görvinum yansıtıyordu. Cumartesi pazar gunleri Erzincan hariç diğer askeri cezaevlerinde hiç havalandırma yapılmıyordu. Ziyaret: Tüm tutuklu ve hükumlüler zıyaret günlerinin ve surelerinin kısalığından, ziyaret hücrelennin ses ve göruntüyu yeterince yansıtmadığından, telefon aracılığı ile konuşaBu banyo da bazı yerlerde soğuk suyla olabiliyor ve 6 ayda ancak 23 kez sıcak su yüzü görebilen pek az kisi buhmuyor. Bulaşıklar ise daha büyük sorun ve görüldüğü gibi büyük pislik içinde "temizlik yapümaya çalışıhyor." (Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZJ bilen tutuklular da bu telefon sisteminden yakınıyorlardı. Genel görünümu havasız, pis ve küçücuk camlı, demir parmakukh kabınler olan bu görüş yerlerinde bir ziyaret sırasında tutuklunun ailesi ile yeterince görüşmesi ve anlaşraası da mümkün görülmüyordu. Kilap gazete: Siyasi davalardan cezalandınlmı; veya tutuklanmış kişilerin en önemli yakınma konulanndan biri de ıstediklerı kitapların, yasaklı kıtaplar listesinde olmadığı halde kendilerine verilmemesi, bazı dergi ve gazetelerin de sansüre uğramasıydı. Cezaevlerinin yöneticileri bu konuda ellerinde tüzük ve yönetmelikler bulunduğunu, buna göre uygulama yaptıklannı, kurul oluşturup bu kitap ve dergıleri kendileri incelediklerini söylemelerine karşın her cezaevinin uygulaması farklı göztiküyordu. Bu arada Erzincan gibi yasaklı olmayan tum kitapları içen alan bir askeri cezaevinin bulunması, idarecilerin bu konuda tüzük ve yönetmelıkleri kendi istediklerince uygulama çabalarırun göstergesi sayılabilirdi. tşkence ve dayak: Ister sol, ister sağ kesimden veya silah kaçakçılığı gibi suçlardan olsun, göruştuğümuz tüm tutuklu ve hukumluler !980'den 1984 yılına kadar kaldıklan tüm hapishanelerde yoğun ijkence ile karşılaştıklarını anlattılar. Anlatılanlara göre o dönemde çeşitli hapishanelerde yapılan işkenceler sonucu pek çok kişi ölüm, yaralanma, sakatlanma, hastahk gibi sonuçlarla karşı karşıya kalmış ve genellikle bu tür uygulamalan yapan görevliler takip edilip cezalandırılmamıştı. Tutuklular, bu görevlilerın ısim ve görevlerini mahkemelerde de dile getirmişler, ancak görevlilerin suç sayılan bu eylem ve ışlemlerinin örtbas edilmesine çalışılmıştı. askeri hapishanelerın yönetimi, tutuklulara ve hukümlülere davranış biçimleri ile ilgili tuzük ve yönetmeliklerin kurallan 12 Eylul rejıminde çok sıkı bir hale getirilmişti. Bu tuzük ve yönetmelikler uygulamadaki insanlık dışı davranışlann gerekçesi gösteriliyordu. Her cezaevi yönetimi de bu kurallan kendi istediği gibı anlayıp yorumlayarak uygulama yapa, biliyordu. Örneğin bir cezaevine teyp almması yasak iken diğerine serbest, birine radyo yayını djşardan yapılırken bir diğerine hiç yok. • Tthtipetbiüe. Gerekaskengerekse sivil cezaev'.erınde tutuklu ve hukümlülere gıydirilmeye zorlanan tek tip elbiseler de önemli bir yakınma konusu oluşturuyordu. Yönetmelikte bulunduğu için hapishane idarecilei tarafından tutuklulara zorla giyiirilmeye çalışılan tek tip elbise yüzünden çok acılar cekilmişti. özellikle Metris Cezaevi'nde tek tip elbise giymemek için direnen tutuklular mahkemelere götürülmemiş ve bu yuzden savunma haklanndan bile olmuşlardı. Tutuklu olmanın anlamı, henuz suçlu mu yoksa suçsuz mu olduğuna karar verilmemiş ve yargılaması suren kişı demek olduğuna göre, tutuklulara da mahkumlara uygulanan tek tip elbise uygulanmasının, cezayı kesinleşmeden infaza başlamak gibi algılandığını da ortaya koyuyordu. tanbul'da gözlenen bu uygulamada tutuklular, hastane, mahkeme gibi nedenlerle hapishane dışına çıkanlırken önce elleri kelepçeleniyor, sonra bu kelepçelerden kervan gibi bırbirlerine zincirle bağlanıyorlardı. Bu konudaki itırazlar jandarmanın öfkesine ve dayağına yol açıyordu. Bazı yerlerde ise kelepçeler kollar arkaya döndurulerek arkadan kelepceleme biçiminde uygulanıyordu. rinin birbiri ile haberleşmesi kesinlikle önlenmiş durumda. Bir cezaevi ndeki tutuklu veya hükumlü, bir başka cezaevindeki arkadaşına mektup yazamıyor. Hatta arkadaşı değil eşi, ağabeyi, yakını olsa dahi bu tur haberleşmeler engelleniyor. Dışarı ile mektuplaşma da fazlası ile sansür ve kurallara bağlanmış. Bazı yerlerde haftada 23 mektup yazabilme gibi sınırlar konulmuş. Cezaevi yönetımlerinın masum mektuplan sansürden geçirip yerine ulaştırması da bazen haftalar alıyor. tnfaz yakma: Cezaevinde disiplin cezası alraak, hucre, katıksız hapis gibi uygulamalan getiriyor. Birkaç disiplin cezasının sonunda varılan aşama ıse koşullu salıverilme hükumlerinden yararlanamamak, yani fazladan 35 >ıl daha hapıste tutulmak. Disiplin cezası uygulaması da mevcut cezaevi idarecilerinin anlayış ve davranış biçimine gore biçımlenebiliyor. örneğin bir gardiyanın biraz sinırlendiğı bir mahkumu once kışkınıp sonra şikâyetçi olması ve infazıru yaktırabilmesı yakınma konulanndan bin. Özellikle cezaevinin katı kurallanna karşı direnen hükumlü ler için infazlannın yanması işten bile değil. Koşulları protesto etmek için açlık grevi yapmak bile disiplin suçu sayılıyor. Adalet sistemi: Cezaevlerinde atılan bir tur, adalet sistemimizın de sancılarını ortaya koymaya yetiyor. Benzer suçlar karşısında çok farklı ve eşıtsiz ceza almış ki;iler, senelerce tutuklu kaldıktan sonra beraat etmiş olanlar, hem cezaevi müduru hem sıkıyönetim mahkemesi başkanı olabilen subaylar, işkence ıddialarına kulaktan tıkalı mahkemeler, bu sancının uç noktaları. Gerek sivil gerekse askeri cezaevlerinde yaptığımız gorüşmeler ve gözlemler, eğer Avrupa Topluluğu'na uyelik başvurusu yapmış bir ulke olmakla övunuyorsak cezaevlerimizi de Batı uygarlığının ceza sistemi ve anlay\şına yakın ve uygar bir biçime dönuştürmemiz gerektiğini ortaya koyuyordu. Mektup ve haberleşme: CezaevleTüzük ve yönetmelikler: Sivil ve Cezaevleri tüzük ve yönetmeüfci [ Elektrik teknUyenleri yönetmeüği ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Elektrik teknisyenlerinin de binalarda tesisat planı hazırlayabilmelerini ongören yönetmeliğin bugün Resmi Cazete'de yaytmlanarak yürürlüğe girmesi bekleniyor. Edinilen bilgiye gure, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanhğı'nca hazırlanan yönetmelikle açılan kurslar sonucunda "ikinci sımf ehliyet" alan elektrik ve elektronik teknisyenleri binalar için plan yapabilecekler. Elektrik ve elektronik teknisyenlerinin çalışmalarını düzenleyen yönetmelik, daha önce Elektrik Mühendisleri Odası'nm Danıştay'a başvurusu sonucunda iptal edilmişti. Mahkumlanr en çok yakmdıklan konunun cezaevleri tüzük ve yönetmeüği olduğunu kaydeden Sungurlu, mahkumlarla bir pazarhk içersinde olmadığını bildirerek, şöyle devam etti: "Ankara'da cezacvieri 0e BgU Mr ta çahfaa yapüt Detay» çahsma için üst düzey yönetköer mehB istedfler. Zaaaedfyoruı cezaerleri ile Ugfli olarak ba ay içinde dddl cahfaudar rapacağu. Tlıak AUak yapm degl ya, «zettode eaharyoraz, d e ^ M a l «erekine defiftirirlz. Bea Adalet Bakaaı olarak gdmifim, bm cef zaevkrini babonsun. Bvalan en rji hale getlmek İçin bea 4* gayret ederfan. Ancak tüzik ve yoaetmeTu koaamada mahkin> faurta pazarhk Içtede degflim. tmkaniar ve hakok kaidderi M 4 de mesekye bakanz." * Ideoloji mektepleri | Palme cinayetinde PKK bağlantısı Isveç basını temkiııli YAVUZ BAYDAR STOCKHOLM Isveç Başbakanı Olof Palme'nin 6 kişilik bir 'PKK Grubu" tarafından öldürüldüğü yolundaki bir Türk gazetesinde yer alan iddialar, İsveç basın ve yayın organlarınca temkinli biçimde karşılandı. tsveç TV'si 1. kanalırun önceki gece yayımlanan haber bülteninde haberde yer alan bilgiler geniş biçimde aktanlmasına karşın, herhangi bir yorum yapılmadı. 'PKK Grubu' iddialannın resim ve harita ile anlatıldığı TV haberinde aynca eski Stocholm Emniyet Müdüru Hans Holraer ile Suikast Soruşturma Komisyonu Sözcüsu tngvar Eriksson'un görüşlerine de yer verildi. Ülkenin iki büyük sabah gazetesi ise, 'PKK Grubu' iddialarını dün iç sayfalardan aktardı. Yüksek tirajh "Dagens Nyheter", 6. sayfa alt köşede iki sütundan verdiği haberde, 'PKK Grubu' iddtalarını ayrıntılarıyla aktardıktan sonra, "A>nı gaıete Palme suikastından hemen sonra PKK'yı cinayetten sorumlu tutmuştu" derken, muhafazakâr eğilimli "Svenska Dagbladet" olaya iç sayfalarda tek sütun ayırdı. Gazetenin haberinde "iddialan öne siiren Türk gazetesi. PKK'ye karşı dtışmanca tavrı ile tanınmaktadır" cümlesi de yer aldı. Akşam gazeteleri ise, habere dünkü sayılarında geniş yer ayırdı. Ülkenin en çok satan gazetesi olan "Expressen", bir iç sayfayı tümüyle ayırdığı haberde, "PKK Grubu" iddialarıra ayrıntdanyla aktardı. Gazetenin göruşüne başvurduğu lsveç Emniyet Müdürlüğü'nun bir yetkilisi, "Haberde yer alan isimleri biliyoruz. Ama bu cinayet komplosu hakkmda hiçbir fikrimiz yok" derken, bir başka yetkili, iddialan "palavra" olarak nitelendirdi. Suikast soruşturma komisyonundan birkaç kişiyle konuştuğunu bildiren gazetenin muhabiri, komisyonun bilgileri kuşkuyla karşılandığını da belirtiyor. Sosyal demokrat eğilimli Aftonbladet gazetesi de iddialara bir iç sayfasını tümüyle ayırmış bulunuyor. Aftonbladet Soruşturma Komisyonu Sözcüsu Ingvar Eriksson'un "Haberdeki iddialan gözden geçireceğiz. Ama olay gazetede yazıldığı gibi degildir" sozlerine yer verdikten sonra, haberin Turkiye'de pazar günü yapılacak olan referandumda "hayır" oylannın artması için ön plana çıkarılmış olabileceğini öne sürüyor. Sungurlu, mahkumlann "yasak olmayan her yayuun cezaevij ne sokniması" yolundaki isteğiyle ilgili olarak da, meseleyi tek* kik ettiklerini bildirdi. Bakan şöyle konuştu: . «Ba yafauz bizim mescJemk defödir. Daa^tay'dan geçadf Mt mesdedir ve Atatürk ilkrieriae uygunhık esas ahnmaktadır. Cef zacrkrinde iııceleme yapan MecÛs Komisyonu bfle aynı aokta» da tenkitkrini yapü. Cezaevieriade ideolojik eğitim yanddıtuui Atatarkçü isdkametten sapddıtuu ve mahktmlann birbbierinl eftrrükkrini MMinlfler. Yani cezaeviermi Mr ideolo^ mekteMhav line gedrme niyetinde degüiz. Onda mntlaka Mr kmdama o l » caktır.'' : Gazete ve dergüerin, cezaevleri ve mahkumlarla ilgili haberlet kesildikten sonra hukümlülere verilmesı konusunda bilgisi ounajdığını söyleyen Adalet Bakanı Sungurlu, konuyu Ankara'ya d< nüştü değerlendireceklerini kaydetti. Mahkumlann şiddetle karşı çıktıklan tek tip elbise uygulama konusunda ise, hükümlulerin haklı olmadıguıı ifade eden Suı gurlu, bunun bütün dunyada uygulandığmı bildirdi. TC kananlan Adalet Bakanı Sungurlu, her cezaevinin aynı imkflnian iyi ku landığı yolunda tereddütleri bulunduğunu bildirerek, şunla ı söyledi: "DerletumahMmatanıdıgılnıkaıılaneniyisekildeoaakallaamrmayı •« ormda yafayacagı »ire tçfaıde i temin etmeye çabsıyoraz. Elbettdd onn hnr bir uuaa yapauı dammunda detBiz, olaya oalar gibi bakmıyomz. Otdana onya bâlaslan ideolojik. Kendileri de gizlemryorlar. Yaai şftâret ettfkl^HlıerıiM»ekyidtt2eit8enizyiaeayumücadeieyiyapacaUar.a«rtiye cnmhnriyeti kananlan beaim için iakeace) diyealer var. tim degildir mi diyeUm, tatbik etmeybn mi Türkiye cuahnrtyeti kânnnlanm. Mesdenin çok subjeküf oldngnnu takdir eaentaiz.*' Sovyetler'den tankerlerle doğalgaz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Devlet Bakanı Kazım Oksay, Sovyetler Birliği'nden tankerlerle doğal gaz getirileceğini söyledi. Oksay, Cumhuriyet muhabirine yaptığı açıklamada, Sovyetler Birliği'nden getirilecek olan doğal gazın eksi 140 derecede dondurulacağmı ve gereksinim halinde yeniden sıvı hale getirilerek kuilamlacağını belirtti. Oksay, tankerlerle getirilecek doğal gazın "ekonamik bir çözüm" olduğunu kaydederek, depolama için Marmara Ereğli ile Aliağa'da iki merkez inşa edileceğini ifade etti. Köytofeı; Polisleri terörist sandılar SHPyegenelj af hazırhğı i SUP Genel Sekreteri Fikri Sağlar, cezaevlerindeki koşulları eleştirerek,t€ 'kesin çözümün demokraside ve demokrasi mücadelesiyle birlikte gündeme gelecek genel af ile gerçekleşeceğine inanıyoruz. SHP olarak bir genel af için ödünsüz çaba içinde olacağız" dedi. i ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) SHP, siyasi yasaklann kaldırılmasından sonra bir genel af cıkanlması için hazırhk yapıyor. SHP Genel Sekreteri Fikri Saglar, genel affm toplumsal banş ve bütünlük için gerekli olduğunu belirterek, " 6 Eylül halkoylaması Ue yasaklann kalkmasuun geniş kapsamta affın dayanagı olacagını" söyledi. Fikri Sağlar, dün düzenlediği basm toplantısında, bazı mütki amirlerin deviet olanaklanyla "hayv kampanyası" yürüttuklerini bildirerek, bunlann yerinde incelendiğini ve halkoylamasmdan sonra TBMM'ye getirileceğini belirtti. Saglar, bu şekilde d»vranan mülki amirler için savcüıklara suç duyurusunda bulur^acaklannı da kaydederek, "Kendlni kaybedip parti mffitam gibi çalışan devlet görevlilerinden iktidanmızda mntlaka hesap sorulacak" dedi. Uğurcan Ehnas yeniden aramyor ANKARA (AA) tstanbul'da geçen ay yakalanarak Diyarbakır Sıkıyönetim Savcılığı'na teslim edilen, daha sonra ll Jandarma Alay Komutanlığı'nca serbest bırakılan Uğurcan Elmas, hakkmda gıyabi tutuklama kararı bulunduğu anlaşılınca yeniden aranmaya başlandı. Abdullah Canıürk, Nizamettin Cantürk, Yaşar Avni Musullulu, Hazet Cantürk, Halis Cantürk ve Halim Civelek'le birlikte Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 4 Numaralı Askeri Mahkemesi'nde yargılanan, uyuşturucu ntadde imal etmek ve satmak suçlarından hakkmda gıyabi tutuklama kararı çıkartılan Elmas, temmuz ayında tstanbul'da yakalanmıştt. MEHMET YAPICI özeltimle çatışü: 1 ölü YETKÎLİLERE DtLEKÇE 54 yaştndaki Fahriye Kaya, "eşim tarlada çaasırken öldürüldü. 65 yaştndaki bir adam nasıl terörist olabülr?" diyor. Fahriye Kaya iddiaianm birer dilekçe ile yetkilüere duyurdu. Gercüş Cumhuriyet Savcthp yetküUeri dosyanın Diyarbakır DGSfye gönderileceğini söyUdiler. (Fotoğraf: CUMHURİYET) Kelepçesevk zinciri: Özellikle İs ANAP'k başkan yumruklaştı YOZGAT (Cumhuriyet) TMO alım merkezine gelerek ANAP'lı üreticilerin getirdiği üriinlerin sıra beklemeden almması için yetkililerle görüşttiğü ileri sürulen Osmanpaşa kasabasının ANAP'lı Belediye Başkanı Çetin'e, sırada bekleyen üreticilerden Abdullah Yaşar müdahale etti. Kavgaya dönüşen tartışmada yumruklaşmalar da olunca diğer çiftçiler araya girerek tarafları ayırdılar. Olayın jandarmaya duyurulması üzerine ifade vermek üzere giden çiftçi Abdullah Yaşar, yolda, belediye başkanının oğlu Molla Çetin'in kullandığı 66 AS 850 plakalı otomobil tarafından ezilmek istendi. Kazada yaralanan Abdullah Yaşar, hastaneye kaldırıldı. KIZILTEPE Akdoğan köyüne bağlı Büyukboğazı mezrasında güvenlik guçleriyle köylülerin birbirlerini "terörist" sanmaları sonucu çıkan çatışmada bir yurttaş öldü, bir polis memuru da yaralandı. Mardin Emniyet Mudürlüp'ne bağlı ozel tim polis ekibi bir ihban değerlendirerek, operasyon için Kızıltepe ilçesinin Akdoğan köyüne bağlı Türkiye Suriye sınınnın tampon bölgesinde bulunan Büyukboğazı mezrasına gittiler. Önceki gece saat 23.00 sıralarında yöre insanına özgü giysiler içinde köye giren özel tim elemanlarını gören Sabri Karatay, "Teröristlerin baskınına uğradıklannı" sanarak av tüfeğiyle 2 el ateş etti. Açılan ateş sonucu polislerden Meviüt Çavuş, av tufeğinden çıkan sacmalarla boynundan yaralandı. Bunun üzerine operasyon için köye giden ozel tim elemanları da, "teröristlerin pususuna düştüklerini" sanarak ateşe karşılık verdiler. Yoğun ateş altında paniğe kapılan Sabri Karatay, panik halinde çocuklan Emin Karatay, Halil Karatay, Hıdır Karatay, Zehra Karatay ile Sera Karata>'ı evin arkasındaki pencereden kaçırdı. Kendisi de kaçmak isterken özel tim elemanlarınca açılan yaylım ateşinde başına isabet eden iki kurşunla can verdi. Olaydan sonra köy, güvenlik güçlerince kordon altına alınırken, köyde geniş çaplı arama yapıldt, Sabri Karatay'ın cesedi başına da kimse yaklaştınlmadı. Ancak aramalar sonucu koyde kuşkulu kimsenin bulunmadığı saptandı. Olaydan sonra güvenlik güçlerince Sabri Karatay'ın oğulları Abmet Karatay (22) ile Ahmet (18), yakınlan Ibrahim Karata>, Musa Karatay, Vusuf Bozdağ, Abdulkadir Bozdag ve Bedran Bozdağ gözaltına alındı. Gercüş'te "bölücü " diye vurulan 65 yaşındaki Hasan Kaya'nın eşi 'Oldürülen kocanı terörist değildT CENGtZMUMAY GERCÜŞ Süper Valiliğin 9 Ağustos 1987 tarih ve 10 sayilı "CMaganttstü Hal Bölge ValiUgi Genel Sekreterfitl'nden bUdlrUmiştir. 9^.1987 günü saat 0SJM*de Mardin Oinin Gercüş ilçesinin Dere mevkiinde bölöcü eşkıym Uraftndan güvenHk Inrrvcderine ateş f * M « sonucu guişüen silahlı cabşmada 4 böiücü eşkıya ölü olarak ele geçirilmiş ve bir erimiz şefcit olmuştnr" şeklindeki bildirisinin gerceği yansıtmadığını savlayan 54 yaşındaki Fahriye Kaya adlı köylü kadını, 65 yaşındaki kocası Hasan Kaya'nın tarlasmda çalışırken, askerler tarafından vurulduğunu öne sürdü. Mardin'in Gercüş ilçesine bağlı Aydınca köyüne yaya olarak yaklaşık bir saat uzaktaki tarlasında konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Fahriye Kaya olayı kısaca şöyle anlattı: "O gün köyümüzün yakınlannda 3 terörist öldürüidü. Olay yeri köyümüzün üç, kocamın bulunduğu yer ise olay yerinin iki kflometre Derisindeydi, opcrasyonda kaçan birteröristiarayan helikopter, kocamıa çalışOgı tartanın yakuuna indi, kocam bu silaklı askerleri görünce, eUeriai haraya kakiırdı. Ancak askerler, hiçbir uyanda balnnmadan kocamı taradnar. Koltuk altlanndaki knrşun izfcri kocamın nyanlmadan öldürüldügünün en büyük ispabdır." Kocası Hasan Kaya'nın öldürüldükten sonra teröristlerin yanına getirildiğini söyleyen Fahriye Kaya, olay sonrası üsteğmenle arasmda geçen konuşmayı 80 yaşındaki babası Soleyman Akbaş ile birlikte şöyle aktardı: "Subaya 'Bu benim kocamdır, niye vurdunuz' oedim. Üstegmen önce 'Yanıma yaklaşma' dcdi. Ben yaklaşükça 'S r' diyerek kocamın cesedinin yanmdan asker marifetiyle uzaklasürdı bcni. Daha sonra yine üsteimen ve yanmdaki 3 astsabay 'öldürdtlk, ne olacak. Ekmek verirseniz eşkıyaya böyle olur işte" sözleriyle eşimi öldürmekle haklı olduklanıu söylediler." Eşinin askerler tarafından öldürülmesinden sonra Gercüş ilçe yetkililerine "derdini anlatma cesareöni" bulamadığım, bu nedenle korkarak Batman'a geldiğini ve buradan Başbakan Turgut özal, tçişleri Bakanı Yddınm Akbulut, Olağanttstü Hal Bölge Valisi Hayri Kozakçıoghı ve TBMM'de grubu bulunan siyasi parti yetkililerine birer dilekçe yazan Fahriye Kaya, dilekçesinde özetle şu gönlşlere yer verdi: "Kocam snçsoz ve günahsız bir şekilde öldürülmüstar. Ba durnm, güvenlik kuvvetleri tarafından da bflinryor. Güvenlik kuyvetleri kendilerini knrtarmak ve haklarını örtbas etmek için 65 yaıındaki kocamu terörisüere yardun ettigini söyiüyoriar. Ba kadar yaşlı bir adamın bunn yapnaa mümkün degildir." 'Mahkum yakınlanna baskı yapüdı' Sağlar, ceza ve tutukevlerindeki yaşam koşullannı da eleştirerek, bu konuda SHP milletvekilleri ve avukatlann yapüklan incelemenin sonuçlanru açıkladı. Hükumlü ve tutuklu ailekrinin Ankara'daki eylemleri sırasında çeşitli baskı ve işkencelere maruz kaldıklanru bildiren Sağlar, Didar Şensoy'un ölümü olayını kınadı. Sağlar, Didar Şensoy'un TBMM önünde fenalaşmasına karşın görevlilerin doktor çağırmarnalanru eleştirdi. ; SHP Genel Sekreteri, partili milletvekilleri ve avukatlann cezaevlerindeki incelemelerinin sonuçlanru ise şöyle açıkladı: "Ceza ve tutnkevleri İnsanca yaşama koşvHanndaıı yoksandur. tşkence ve innanlık dışı baskılar uygnjanmaktadır. Btr çogunda ruvBİet ve banyo bölümleri yoktnr. Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nin kadın kognşanda fareler cirit atmakta, lagun sulan akmaktadır. Tek Üp elbiselerk tntnkln ve hükümlüler robotlaştınlmaktadır. Cagdışı, ırkçı ve bilimdışı Utapbuin dıauıdald kitap, dergi ve gazetelerin cezaevlerine girmesi yasaklanmışar. Saglık koşnOan elverişsizdir. Kadmlar bir cezaevmden bir başka yere nakledflirken dnsd flişkide bulanup bnlnnmadıklan gibi insanlık, edep ve getenek dısı iakmlere tabi tntolmaktadırlar. Tutuklu ve hükumlü aOeierine baskı yapümıktadv. Tataklu ve hukümlülere verilen iaşe gülünç derecede düşüktür. Birçok hükumlü ve tutuklu gıda yetersizligi yüzünden ölflme terk edümektedirler. Tutnklu ve hükümlulerin yasal doknnnbnazhk güvenceleri yoktnr. Anayasa Mahkemesi'nİa iptal karanna karşın, tntnkln ve hükümlüler istendigi zaman poUsçe gözaltma abnarak, işkenceye tabi tntulmaktadır. Bunun son örnegi Ankara Cezaevi'den ahnıp götürülen ve işkence edilen Mehmet Keskia'm dunımudur. Hükumlü ve tutukluiara cezaevlerinde yaptlan ve incanhit onuruna yakışmayan baskı ve işkenceye karşı tntnkln ve hükumlü ailelerinin insan haklanna dayalı demokratik eylem ve istemlerini destekliyonız. Turukhı ve hükümlulerin çözüm bekleyen ivedl sonınlaruun çöznmü için elimizden gelen her türiü çabayı gösterecegiz. Kesin çözümün demokraside ve demokrasi mücadelesiyle birlikte gündeme gelecek genel af Ue gerçekleşeceğine inanıyoruz. SHP olarak bir genel af için ödünsüz çaba içinde otacagız."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle