19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
VMHURİYET/12 ^VASHINGTON ABD başkentindeki fınans kurumlan, sonucu merakla bekliyorlar. Bu bekleyişin "özal'ın en azından bir dönem daha işbaşında kalması'1 anlamıyla yüklü olduğu gözden kaçmıyor. IMF Avrupa Masası elemanlanndan Dr.George Kopits, 198085 yılları arasında Türk ekonomi politikasındaki başarının sımnı, "askerin programa s asılmaktaki kararlılığı ve o dönemdeki r »> siyasi istikrara" bağlıyor. UFUK GÜLDEMİR , WASHDMGTON ABD başkentindeki fınans kunımlao n, IMF ve Dünya Bankası'nda, Türkiye'de yapılacak referandumun sonuçlan merakla beklenirken, bu bekleyişin Başc bakan Turgut özal'ın "ea azndaa bir dönem daha" iş bairt sında kalması anlamıyla yüklü olduğu gözden kaçmıyor. IMF ve Dünya Bankası'nın konuyla iigili çevreleri, bu arzulannı hissettirmekten kaçınmamakla birlikte, kendüeri için sadece özal'h bir Türkiye'nin değil, başlı başına Türkiye'rur nin önem ifade ettiguıi vurgulayarak, açık bir kapı da bırakıyorlar. Washington'daki Türk gözlemdlere göre, gerek finans çevreleri, gerekse ABD Dışişleri Bakanhğı'nda iki yıl önce rastlanmayan "son gttalerdcU açık kapı bırakma ejiHıninin" bir £ nedeni de, başta Süleyman Demirel olmak üzere tüm eski liderlerin, "Amerikaya karfi knvnidclan". Nitekim ABD Dışişleri Bakanlıgı'ndan bir Türkiye gözkmcisi, bu konuda, "Ejer Demirel gttnin bMmle tekrmr isbasma gelirse, bizbn büyükelçiııin eski gttaJerdcki gibi ona kolay ulaşamayacagını ifczJvnm*" divor. j IMF ve Dünya Bankası'nın gözü referandumda Hem evet' hem Özal devam Rvtı'nın 6 Eylül için istediği sonuç "evet." Fakat bu sonucun az bir farkla alınması ve ANAP iktidannın devam etmesi, Batı Avrupa'nın bu aşamada "mükemmel" olarak niteliyebileceği seçenek. HAPİ ULUENGİN BRÜKSEl^" Avrupa 6 Eylül referandumundan nasıl bir sonucun çıkmasıuı istiyor ve halkoylaması ertesindeki perspektiflerini hangi temel üzerine kuruyor?" Bu sorunun cevabı henüz tatil rehavetinde bulunan Brüksel'den araştınldığında o kadar berrak bir biçimde şekillenmiyor. Şüphesiz, "Batı standartlarında demokrasi olmazsa olmaz" şartları arasında yer alan "yasaksız rejim" ilkesi belirleyici ağırlığı teşkil ediyor. Açık yorumlarda, referandum sonucunun "evet" olması isteği dile getiriliyor. Bu eğilim, esas olarak, "baskı grapları" olarak adlandırılan, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi, Uluslararası Hür Işçi Sendikalan Konfederasyonu gibi iktidar ve karar mekanizmalanna nispeten uzak ve nispeten "sorumsuz" kurumlarda mihraklaşıyor. lanmıyor. ancak ikincileri en çok ilgilendiren sorun, referandum sonucundan çok halkoylaması sonrasında Türkiye'de nasıl bir "siyasi durum" ortaya çıkacağında düğümleniyor. Bu odakları, AT hükümetlerinin bir bölümü (Türk kaynaklara göre Yunanisian hariç), Brüksel komisyonu, finans ve banka çevreleri ve bir ölçüde, "baskı gruplannda" yer alıp da iktidar mekanizmalanna yakın olan unsurlar oluşturuyor. Yani bir yandan "ilke" olarak "evef'i savunan Batı, diğer yandan da son tahlilde istikrarlı bir Türkiye istediğinden "12 Eylül öncesi kaos"a zemin hazırlayacak gelişmelerden kaygılanıyor. Diğer bir deyişle, halkoylaması sonucunda eski siyasiler üzerindeki yasağın kalkması arzulanırken, açıkça söylenmese bile, bu siyasile R RUKSEL HABERLER 4 EYLÜL 1987 6 6 9 MUŞERREF HEKİMOGLU ANKARA...ANKA rin yeniden Ankara'da iktidara gelme olasılığı, bir istikrarsızlık faktörü olarak değerlendiriliyor. Brüksel'e yansıyan izleriyle, bu değerlendirmenin en belirgirîleştiği iktidar ve karar merkezlerini, Londra, Bonn, PariS; bir ölçüde Roma, Brüksel, Lahey, AT komisyonunda bu başkentlere yakın olan ve kendilerini "önce gerçekçi" olarak niteleyen teknokratlar, Türkiye ile iş yapan Avrupalı işadamları ve bankalar oluşturuyor. Diğer taraftan, siyasi haklann iadesi sorununa, salt demokrasi ilkeleri açısından yaklaşan Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi gibi kurumlarda da belirli bir tedirginlik hissediliyor. Bu tedirginlik özellikle "hayır" hipotezi üzerine kuruldu. "Demokrasinin ilkesi olan özgürlükler tartışma konusu yapılamaz" denilse bile, "hayır" da son tahlilde halk iradesini yansıtacağmdan, bu kurumlardaki "ahlaki" tavır saptama tercihi güçleşiyor. Üstelik, "hayır" varsayımında "Türk halkının demokratik olgunluğunu", dolayısıyla da AT üyeliğinin "imkânsızhgı" gündeme geleceğinden, burada hem karar mekanizmalannın hem de "baskı gruplarının işi çetrefilleşiyor. Yani "hayır" alternatifmde, "alçak sesle düşünülen şeyin yüksek sesle söylenmesi" gerekeceğinden ve bunu söylemek de "realpolitik" tercihlerle çeliştiğinden sandıktan "hayır" çıkması Avrupa için "ablaki bir kabus" oluşturuyor. Sonucun "hayır" çıkması durumunda ANAP iktidannın pekişmesi ve şu anda Türkiye'de onaylanan istikrarın, süreklilik kazanması ise, karar odaklan da dahil olmak üzere " B a t ı camiasında" fazla rağbet görmüyor. Bunun birinci açıklaması, yukandaki "ahlaki" yaklaşımın hem "ahlaki" yönünden, hem de "alçak sesle düşünülen şeyin yüksek sesle söylenmesi" gerekeceği kaygısından kaynaklanıyor. "Hayır" oylannm ağırlık taşıması durumunda ve özellikle de bundan dolayı, Türkiye'nin yeni bir istikrarsızlık ortamına sürüklenmesi endişesi ise, Avrupa'nın neden bu alternatiften yana olmadığı hakkındaki ikinci açıklamayı getiriyor. Kadıköy Konseri Zafer Bayramı'nı Sıdıka Su'yla kutlâdım bu kez. Kadıköy konserini dinleyerek. Ruhi Su'nun türkülerinde tüm Anadolu'yu scluyarak, geçmişten geleceğe, savaştan barışa köprüler kurarak. Ören'deki evdeyiz, Ruhi Su'nun mutlu günler geçirdiği köşede. Bu yıldönümünde Kadıköy konserini yayımlayacağım, diyor Sıdıka Su, aynca bir plak albümü. Sana onları dinletmek istiyorum. Kadıköy konserinin Zafer Bayramı'na rastlaması ayrıca güzel geldi bana. Yapay törenlerin, inanmadan konuşan kişilerin yozluğunu aşıverdim türkülerle. Dışarda akşam, Kaz dağının ucunda bir yangın, denizde renklerin şöleni, ama ses söleni renkleri bastırıyor. Ruhi Su'nun içten bir seslenişiyle başhyor konser. Neler söyleyeceğini açıklıyor, memleketin iki dönemini anlatan türküler söyleyecek, Osmanlı ve cumhuriyet döneminden türküler ve şiirter demeti sunacak. Önce Sıvastopol marşı, arkadan Yemen türküleri, bitmeyen savaşlar. Sonra Onuncu Yıl marşından bir esintiyle cumhuriyet dönemi. 1987 yılında mavi mi, turuncu mu tartışmaları arasında melodisi hayii soyut geliyor kulağıma. Bir ağıt, sonra "elkapılan" başlıyor. Karadeniz havası esiyor Ören koyunda, uşaklar söylüyorlar: "Almanya gemileri, bir ileri bir geri, Kör olsun Alamanya. Ağlattı gelinleri..." Konser Hasan Hüseyin'in Uzakçıl şiiriyle sürüyor. Ali Yüce^ nin Mürseiekli kadınları ve Dadaloğlu... Gökte hilal ay, belleğimde yıldızlar parlıyor. Ruhi Su ile Dadaloğlu'nu söylediğimiz gecelerin coşkusuyla çarpıyor kalbim. "Bir gün kavga kurulur" diyor Dadaloğlu... Geliyoruz Kurtuluş Savaşına. Atatürk ile sona eriyor Kadıköy konseri. Nâzım Hikmet'in dizeleriyle kocaman bir Atatürk gürlüyor Ruhi'nin sesinde. Kimi Atatürkçüler nasıl yapay kalıyor bu şiiri dinlerken. Kurtuluş Savaşı, kadınlanmız belleğımtzin küllerini eseler gibi. Yitik umutları yeniden diriltiyor Ruhi Su. Büyük sanatçımız 1976 yılında Kadıköy Tiyatrosu'nda veriyor bu konseri. Konser öncesi nasıl calıştı, türküleri, şiirleri kaç kez söyledi kimbilir, konser gecesi de alkışlarla nasıl mutlandı, nasıl umutlandı.. Bu konserin plağını yayımlamak güzel bir olay, Sıdıka Su'yu kutluyorum. Özellikle 1987 yılında böyle bir konser dinlemek gerekir. Kadıköy konseri ülkemizin gerçek öyküsü bence. Yüzyıllardır söylenen türkülerde halkımızın değişmeyen yazgısı tekrarlanıyor. Yemen türküleri bugün de aynı ezgiyle söylenmiyor mu, sokakları kanlı değil mi hâlâ? Pekiyi Erzurum'dakiler, Urfa'dakiler, Gaziantep'tekiler? Barış umudunu soldurrnamak için bir savaş vermiyor mu onlar da? Analar, "Hani benim oğlum?" diye sormuyor mu, mapusane türküleri aynı acıyla söylenmiyor mu? El kapıları da Almanya'dan Libya'ya, Arap ülkelerine, Okyanusu aşarak Avustralya'ya kadar uzamtyor mu? Bir utanç duvarı değil mi o kapılar? O duvarı yıkmak, ınsanın insana kulluğunu yok etmek özlemi de türküler boyunca derinleşmiyor mu? Galibe otuz yıldır dinlerim Ruhi Su'yu. Her dinleyişte düşünürüm. Halkına sevgısini. saygısını, coşkusunu hiç yitirmiyor. Gücü de burdan kaynaklanıyor kuşkusuz. Sazı orkestra gibi, bir dokunuyor, sonsuz sesler veriyor. Sesi de koro gibi, milyonların sesini, coşkusunu yansıtıyor. Kısa bir ara verdik. Yeni bir kaset koydu Sıdıka Su. Duymadığım türküler, dedi. Hiç duymadığım bir Karacaoğlan, güzel semahlarla Ruhi 1 nin genç sesi çınlıyor kulağımda. Sıdıka Su, büyük özenle çalışmış, değişik yıllarda, değişik yerlerde, örneğin bir dost evinde söyleyip de banda alınan türküleri bir bir dinlemiş, onlardan bir albüm hazırlıyor şimdi. Büyük bir sanatçının eşineyaraşır saygın bir çaba. Kocaman bir yürek çarpıntısı ve görev bilinciyle yürüyor bu çaba. Kocasının bıraktığı yerden sürdürüyor eylemini. Ruhi Su, yaşam boyu belli kuruluşlardan, örneğin Kültür Bakanlıgı'ndan ya da TRT'den, konservatuvardan, üniversiteden ilgi ya da destek görmedi hiç. Tek başına bir enstitü gibi çalıştı, dar olanaklarıyla araştırmalar yaptı, halkımızın sesini yeni boyutlara ulaştırmak için büyük özverilere katlandı. Acı bir gerçek, kimi kurutuşlar ötümünden bile ders alamadılar. O görkemli cenaze töreniyle geç de olsa bir yoruma varamadılar. Türk halkının Ruhi Su'ya gönlünde, düşüncesinde nasıl bir yer verdiğini göremediler. Görmezlik hâlâ sürüyor. Beri yanda Sıdıka Su, yeni bir uzunçalar yayımlıyor, duymadığımız türkülerle bir albüm sunuyor. Türkü nasıl söylenir dinlesinler, öğrensinler istedim diyor. Gençlere bir armağan gibi düşünüyor bu albümü. Gençlere bir armağan, kimi uyduruk türkücülere de bir uyarı bence. Kadıköy konseri, arabesk ortamda halkımızın sesini unutanlara bir çağrı olacak doğrusu. Sıdıka Su'yla konuşurken belleğimdeki türkü geceleri de parladı yaprak yaprak. Onları banda almadığım için çok yakınıyorum, ama Ruhi'nin öleceğini düşünebilir miydim? Hâlâ da düşünemiyorum. Ruhi Su ötdü mü, yaşıyor mu karar vermek güç. Sevdiklerimiz ölmüyor, türküleri, coşkuları, soluklanyla bize karışıyorlar. ya da biz onlara... Sıdıka Su'nun güzel çabasında da böyle bir bütünleşme yok mu? Ruhi Su susmuyor, her yıldönümünde yeni türkülerle sesieniyor dünyaya... Bir akşam saatinde Prof. Edip Çelik'in evinde, "İyi ki doğdum" adlı şiirini dinleyişimizi anımsıyorum ve o akşamki gibi sesleniyorum Ruhi Su'ya. "İyi ki doğdun ve ölmedin" diyorum, sonra soruyorum: Kadıköy konserindeki alkışları duyuyor musun?" Konserden sonra Talip Apaydın'lara gittik. Ruhi Su ile kadeh tokuşturduk. Ortak anılan tazeledik. Dağlar, denizler türkülerle çınladı. Kaz dağları, Kozak yaylaları, Asos kıyıları Ruhi'yi selamladı. Sıdıka Su da sevgiyle gülümsedi. Karar verdik, uzun bir söyleşi yapacağız. Türkülerle üreyen güzellikleri konuşacağız. Siyasi durum Buna karşıhk, siyasi karar odaklanna ve Avrupalı teknokratlara yaklaştıkça nüans farklılıkları gün ışığına çıkıyor. Söz konusu farklıhklar, bunların "evet" istememesinden kaynak Sonuç önemli değîl STELYO BERBERAKİS ATtNA 6 Eylül halkoylaması konusunda Yunanistan şimdilik ilgisiz görünüyor. Bu ilgisizliğin yani sıra, siyasi partiler ve Yunan halkının çeşitli kesitleri, Türkiye'deki halkoylamasından çıkacak sonuç ne olursa olsun, demokrasiye geçiş yolunda önemli bir adım atılacağına inanmıyor. Sosyalist PASOK hükümetini destekleyen çevreler, söz konusu halkoylamasını, "Özal hükümetinin dünya kamuoyuna yaptığı bir gösteri" ya da "bir göz boyama" olduğuna inanıyor. Bu konudaki düşüncelerini aldığımız bir yetkili, "Türkiye'de binlerce kişi düşünce suçundan cezaevinde yatarken, Bülent Ecevit ya da Süleyman Demirel gibi (yasaklı) liderler, yeni kurulan partiler adına konuşurken, bu halkoylamasını demokrasiye geçiş olarak yonımlamak oldukça zordur" şeklinde konuştu. Türkiye'nin demokrasiye geçtiğini kamtlaması için, genel af çıkarılmasını ve yalnız dört değil, tüm yasaklı partilerin halkoylamasına dahi gerek kalmadan serbest bırakılması gerektiğine ir.anan aynı yetkili, bu sandıktan çıkacak "evet" ya da "hayır" sonuçlan arasında da özlü bir fark göremiyor. Bu konuda kendisine yönelttiğimiz soruları yanıtlayan aynı yetkili, "Sandıktan 'hayır' çıkarsa bunun Turgut Özal hükümetinin yaranna olacağı, ancak 'evet' çıkarsa çok partili bir sistemin Türkiye'nin yalnız uzun vadede yaranna olabilecegi gibi, demokrasiye geçiş için özlü bir değişiklik olmayacağı" görüşünü savundu. Hükümet çevrelerine yakın olanlar ayrıca, bu halkoylamasının TürkYunan ilişkilerini ne denli etkileyebileceği yolundaki soruları da "hiçbir durumda etkilemez" şeklinde yanıtladılar. Bu konuda Başbakan Turgut Özal'ın, Türk kamuoyuna yaptığı konuşmalarda, Isparta'da evet oy pusulasırun mavi rengini, "Yunan bayrağına benzetmesini ve buna karşı bir kampanya açmış olmasını, Yunanistan'ı son derece üzdüğünü" dile getiren aynı yetkili, "Bu bir bakıma, Saym Özal'ın TürkYunan ilişkileri için sozünü ettiği dostluk ilişkilerinde yeterince içten olmadığmı gösterir" dedi. Aynı şekilde, "adı 1974 Kıbrıs olaylanna kanşmış yasaklı liderierden Bülent lamalanna başvuruluyorsa, o ülkede demokrasinin iyi çaltşmadığı iyice görülür" diyorlar. Halkoylaması sonucunun TürkYunan ilişkilerini ne denli etkileyebileceği yolundaki sorumuza verilen yanıtlar ise, "Son 15 yıl içinde Türkiye'deki çeşitli yönetimierin. Yunanistan karşısında aynı tutum içinde bıılundugundan, sandıktan çıkacak 'evet' ya da 'hayır' sonucunun, Türk Yunan ilişkilerini etkileyemedigi" yolunda bulunuyor. A TİNA Dr. kopits'in sözleri Türkiye, özellikle IMF nezdinde özel bir önem taşıyor. Türkiye'yi gayet yatandan izfcyen bu çevrelere göre, "Türki9 :< ye, IMF'nin önerUerini nygaiayıp da en iyi sonuçlan tlmış olan ttlke". Yani Türkiye'ye desteklerinin tek nedeni, "aynı dtti konuşuyoruz" diye övgüyle andıklan özal'ın bir süre daha işbaşında kalması değil, aynı zamanda Türkiye sayesinde IMF ve Dünya Bankası'nın dünya ekonomik kamuoyuna "işte reçetemizin başansı" diyebilmeleri. Bunu sadece kapah kapılar ardjndan değil, açık konferanslarda da dile getiriyorlar. Nitekim IMF'nin en parlak ekonomistlerinden George Kopits, IMF'de verdili bir konferansta, Türk modelinin başansmı savundu. IMF Avrupa Masası elemanlanndan olan Dr. Kopits, "Tnrkiye'nİB su u d a n irJbaren benimseyecegi her yeni ekonomi potttika 198085 arasında başanlı olandngu gercetfni deüstirmeı" dedi. Komünistler Uygun siyasal iklim Kopits, "Türk başaruuun s ı m " diye niteleyerek şunlan saydı: 1) Politikalann izlenmesindeki kararUlık; 2) Uygun siyasal iklim; 3) Geçişin dış yardımla desteklenmesi. Kopits, "uygun siyasi iklim"den ne kastettiğine ilişkin sorumuza "Askerkrin prognuns asAnaktaU kanridığı ve o dönemdeki siyasi îstikrar" yanıtını verirken, üç maddeden oluşan bu formülü başka ülkelere de öncrdi. Kopits, "Bu formttiii önerirken aynı zamaada sa&r araana sdosnuş bir askcri rejtan de önermis omrayor m n ı ! " sorusuna ise, "Ben sadece bir tespit yapıyonun, bir rejimin iyi veya kötü oldu|nn« söylemiyoranı" lr»ıylıgını verdi. • >ı Kopits, referandum günlerini değerlendirirken, "thracattald daşuşün proMem olahtttcctial" kaydetükten sonra, "Konunaahk duygulannm ranlanımMi teblflusiıw" de dikkat çekti. H'. g Türkiye'ye tolerans Gerek Kopits'in yaklaşımında gerekse diğer IMF yetkilileri ile yapılan görüşmelerde, Türkiye'ye büyük bir hoşgörüyle baktıklan gözden kaçmach. Bu toleransın boyutlannın, kendi deyişleriyle, "Basbakan özal'm bazı knsorlannı kararblıktaki yumuşama gibi förmeziikten gelmeye kadar •zanabilecegi" vurgulandı. Bir yetkili bu konuda şöyle de"Türkiye'den geien yogan propagaadaya karsın Özal'ın KtT'lerl özeOesÜnnede gecfttitmm farkndayız. Oysa dnnun, smnld Türkrye özdkştirmede bası çddyormus gflri snnuluyor. Ama prognunın genel basarua dikkate «hndığında ve başan devam ettiği sürece bunlar dikkate alınmaz." Yunanistan Komünist Partisi çevreleri ise, "Türkiye Komünist Partisi gibi yasaklı olan diğer Yunanistan'da tüm siyasi partilerin de serbest bırakılmadığı ve insan haklannın çignendipartiler ve halk, halkoylamasından çıkacak gi sürece, halkoylamasının hiçbir sonucun demokrasiye geçiş anlamı olmadığına" inanıyor. Çıkacak evet ya da hayır sonuyolunda Önemli bir adım cunun ise demokrasinin tam anolacağma inanmıyor. lamıyla oturmadığı sürece, Türk Yunanlılara göre, Yunan ilişkilerini de etkileme"sandıktan çıkacak sonuç yeceği görüşü bu çevrelerde de hiçbir durumda Türkpaylaşılıyor. Yunan ilişkilerini Öte yandan, Yunan basını da etkilemeyecek." özal'ın, halkoylamasıyla iigili haberleri yorumsuz ve yalın veriyor, Bun"mavi Yunan rengi" lardan ancak, "To Vima" gazedemesi Yunanistan 'ı son tesi, ""EvetK oylann ağır basderece üzdü. ması olasılığında Türkiye'nin erEcevit'in de bugunkü siyasi sah ken seçimlere gidebilecegi ve bu seçimlerden sonra Özal Demineye yeniden çıkması Vunanisrel ilişkisinin koalisy on hükümetan'ı yine de ilgisiz bırakacakbr" !i kurabileceği"ni yazdı. sözlerini ekliyor. Yunan halkının çeşitli kesitleri Yeni demokrasi ise, Türkiye'deki halkoylamasının neleri öngördüğünü öğrendiSosyalist PASOK hükümetine yakın çevrelerin bu görüşleri, di ğinde, "Demokrasi için halkoylaması olur mu?" yanıtını veriğer Yunan siyasi parti çevrelerinyor. Bu sorulara verilen yanıtlade de paylaşılıyor. örneğin sağ nn çoğu, "Demokratik yönetimeğilimli ana muhalefet partisi lerde halkoylamasının, 'seçme ve Yeni Demokrasi (YDP)'yi desseçilme hakkı' için yapılamatekleyen siyasi gözlemciler, bu yacağı" ve "sandıktan çıkacak konuda şöyledüşünüyor: sonucun hiçbir durumda Türk "Seçme ve seçilme hakkı deYunan ilişkilerini mokrasinin temelini oluştunır. etkilemeyeceği" doğrultusunda Eğer bir ülkede bu hakkın özgür bulunuyor. insanlara tanınması için halkoy Evet, ama... Özetlersek, bütün bu faktörlerden dola>ı, referandum sonrasında istikrarın korunması kaydıyla, "Batı camiasının" 6 Eylül için istediği sonuç "evet". Fakat bu sonucun az bir farkla ahnması ve ANAP iktidarının devam etmesi, Batı Avrupa'nın bu aşamada "mükemmel" olarak niteleyebileceği seçenek. Zaten, halkoylaması "evet" ile noktalandığı takdirde, TürkiyeAvrupa ilişkilerinin kısa vadede ve genel olarak nispi bir yumuşama göstereceğine bütün gözlemciler kesin gözüyle bakıyorlar. Yani, Brüksel cephesinden bakıldığında Batı'nın 6 Eylül tercihi, "Demirel ve Ecevit'e evet / Özal sen devam et" le formülleşiyor. ... venihayet! Gidilmeyen yerlere gidildi, toplanıldı, konuşuldu. yazıldı ve çizildi... Artık sonuna geldik Şimdi Nostradamus'un adsız çömezleri kehanet döktürmekle meşgul... Kâhin karga hiç durur mu? ,. ;:<SA KEMALGÖKHAN Demokrasi hep bir bakireyle simgelenir Öyle güzel, öyle işvelidir ki... Meryem gibi o da her Isa'dan sonra gene bakire kalabilseydi keşke... Bir "baba'lık edemedi Özal... 'Affettim sizi be" diyemedi... Bizde aslolan harbiyattır halbuki... ONDRA 38 'ürkiye'deki insan hakları tarbşması i Hükümet yanlısı muhafazakâr Daily Telegraph Şazetesi dünkü başyazısını, Türkiye'de [Yapılacak referanduma ayırdı. Yazıda üluslararası Af örgütü'nün Türkiye'nin hâlâ jistemli ve yaygın biçimde uygulanan işkenceyi Jfnleyemediğini belirttiği hatırlatılıyor. TSDtP EMİL ÖYMEN "LONDRA 6 Eylül referandumu ile iigili olarak değerlendirmeler yapan Ingiliz.basınma göre Başbakan Turgut Özal'ın referanduma gitmekteki amacı "Süleyman Demird'in yasaklılı] gının sürmesini sağlayabilmek." 1 Ingiltere'de yayımlanan hüküi met yanlısı muhafazakâr Daily ! Telegraph gazetesi dünkü basyaJ ^«ını, Türkiye'de yapılacak refera^ıduma ayırdı. '. "Türkiye ile Konuşmak" başHgmı taşıyan yazıda, insan haklarına saygılı bir demokrasi kur1 trfanın, Türkiye'ye ne kadar zor geldi|ine değinilen Uluslararası Af Örgütü'nün eylül ayındaki ; bültenine atıfta bulunuluyor. Ya: zıda, Türkiye'nin geçen nisan I fenda, Ortak Pazar'a başvurdu! |Unda, Batı Avrupa ile demok[ rasi idealini paylastığını savun| «kığunu, oysa Uluslararası Af i Örgütü'nün, Türkiye'nin hâlâ ! iistemli ve yaygın biçimde uygukhan işkenceyi önleyemediğini belirttiği hatırlatılıyor. olan eski Başbakanlardan Süleyman Demirel'in, gelecek seçimden önce siyasi arenaya dönmesini engellemek olduğu kaydedihyor. Yazının son bölümünde ise, Özal'ın Ortak Pazar'ın kapısını çalarken, hem siyasal muhaliflerini haklarından yoksun bırakmakla hem de siyasal tutuklulara işkence yapılmasını önleyememiş olmakla eleştiriyi hak ettiği bildiriliyor. tngiliz Observer gazetesinde aynı konuda yer alan bir yorum haberde, 6 Eylül'de yapılacak referandumda hayır çıkması halinde, Türkiye'nin Avnıpa Topluluğu'na girme şansının azaîacağı öne sürülüyor. Observer gazetesinin haber yorumunda, Demirel ve Ecevit'in demokratik haklannın kısıtlanmasının, ABD'yi memnun edeceği de öne sürülüyor. Ingiliz BBC Radyosu Türkçe Bölümü Yönetmeni Gamon McLellan önceki gece yayımlanan yorumunda da, iş ve bankacılık dünyasının referandum sonucunu merakla beklediğine işaret ederek, iki eski başbakanın, referandum yoluyla da olsa siyaset yapmaktan yasaklanmalarının, hukümetin inandıncılığına gölge düşüreceğini vurguladı. Kibritler, kalemler, tışörtler. kâğıtlar, yer gök evet ve hayıra bulandı. Bütün bunlar parayla olur... Bu referandum turundan zayıflamış olarak çıkan kimdir dersıniz? 7 eylül sabahı güneş yine doğudan doğacak. . Ya evet yahut hayır olarak.. ÇAUŞANLARIN SORULAR1/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL okulu mezıınuyum" SORU: Bea, b e deagi Mfhk oknln (dashmn. 31 yi toaıal9MrünMUkeMUiftettaBİeeaMUIeUMLB«aekadar, HM W deafi nedek okalan çdofk «fauHar î . •eractsaa •oaftadenMafaıdeBymkan çdouMJoriana da kaa ym 4c|ljararlaaafak 1. Imuaaı 4. & Yasaklı milletvekili hayır diyor AP eski Hatay milletvekili Ali Yılmaz'ın turuncu kampanyasını eleştiren DYP'li Sökmenoğlu, "Demirel kötüydü de, neden 3 dönem milletvekilliğini yaptı?" diye sordu. VASİ KÖSE KIRIKHAN AP.'Iİ iki eski milletvekili, Hatay yöresinde referandum çalışmaları yaparken, biri ANAP'lılarla "hayır", diğeri de DYP'lilerle "evel" kampanyasına katıhyor. Eski AP'lilerden ve siyasi yasaklı milletvekili Ali Yılmaz, bir süreden beri ANAP'lılarla birlikte hareket ediyor ve halkın "hayır" oyu kullanmasını sağlamak amacıyla da ilçe ilçe, köy köy dolaşıyor. Ali Yılmaz gibi, yine eski AP ve CHP milletvekili ve siyasi yasaklı olan Mehmet Sait Reşa ise DYP'lilerle birlikte "evet" kampanyasını yürütüyor. DYP Hatay Milletvekili Mural Sökmenoğlu, eski bir milletvekilinin "hayır, eskiler gelmesin" biçiminde propaganda yapmasını hazin bulduğunu söyledi. Sökmenoğlu, şöyle konuştu: "Hayır kampanyasına katılan milletvekili Ali Yılmaz, üç dönem AP milletvekiliği yapmıştır. Acaba, kendi kendisine de •hayır' oyu mu verecek. Yıllarca hizmet ettiği Sayın Başbakana karşı oluşu ibret vericidir. Madem ki Demirel kötüydü, niçin 3 dönem milletvekilliğini yaptı?" "Evet" kampanyasına katılan diğer eski milletvekili Mehmet Sait Reşa da kendisine konulan yasağın hukuk kurallanna, insan haklarına ve vatandaşlık haklarına aykırı olduğunu belirterek, "mavi" kampanyasına katıldığını söyledi. des Meniyona da ek gtetanje otank wM dc§m 3M jjkHuşt Bygnuunyor. Pemirere engel ; P Daily Telegraph'ın yazısında, ! Başbakan Turgut Özal'ın referanduma gitmekteki başlıca jamacının, "en büyük rakibi" YANriiEk gOsterge uygulamasının öğrenim durumuyla bağmtüı olması bir çok yanlış anlamauuın yani sıra deftirilere de neden ohnaktadır. Çeşitli yasal duzenlemelerle Oğrenim durumlanna ğ l d d l memurlara zaman zaman derece yüksdebilme hakkı tanınmiftır. Derece yükseltilmesine ilişkin bu duzenlemeler kapsamına ek gOsterge oygulamalan aunmanuş ve eleştirüere, yanhş anlamalara neden olan bir uygulama ortaya çıkmıştır. örneğin lise çıkışlı bir memur derece yükseltilmelerinden yararİAnarak 1. derecenin 4. VaAm*nnr gdebilmif, ancak 1. dereceye tanınam ek gösterge uygulamasından yararlandınhnamış ve ek göstergesi 3. derccede kalmı$Ur. Böylece ek gösterge eklenmesiyle, hizmet sınıflan arasında ve hizmet sınıflannın da kendi arasında çejitli gOsterge tablosu olusmustur. "Kidrolan, Sağlık Hizmetleri Sınıfına dahil o.lup uzman tabip, Ubip, dis hekimi, eczacı, uzman veteriner hekim, vcteriner hekim vt biyolog unvanuu almış olanlar dışında kalan ebe, hasta bakıcısağhk memuru vbT olanlann öğrenim durumlanna göre gOrev ve emekli ayuklan gösterge tablolan (ilk 4 derece için):
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle