18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER sayılarak her gösteride olduğu gibi burada da öksüz durumda kalıyoruz. Lausanne Üniversitesi'nin bir hafta süren 450. yıldönümü törenlerinden burada özellikle bir tanesinden söz etmekte ve bazı sonuçlara ulaşmakta yarar görüyoruz. Bu, törenler boyunca sürdürülen ve genel olarak üniversite öğretiminin dünü, bugünü ve yarını ele alınmak sureti ile gelecek için yeni bir insan yaratmak zorunluluğunu ortaya çıkaran paneldir. Yabancı bilim adamlarının da katılması ile güçlendirilmiş bir ekip tarafından yöneltilen ve dinleyicilere de geniş söz hakkı tanınan toplantılar sonunda varılan kararlar şöyle özetlenebilir: 1 Dünya nüfusunun büyük kısmı, bugün beden ve ruh sağlığı açılarından büyük bir çöküntü içindedir. Acele tedbir alınmazsa, açlık, çeşitli hastalıklar ve özellikle uyuşturucu tutkusu, dünya nüfusunu, kapatılması olanaksız ağır kayıplara uğratacaktır. 2 Daha az tehlike göstermeyen manevi çöküntünün başlıca nedenleri ise, inanç bunalımından ve yoğun materyalizmin, insanı ikinci plana iten teknik gelişimin üstünlüğünden kaynaklanmaktadır. 3 Öğretimin her basamağında tek dönem yetersiz kalmakta, hayata atılanlar, bir süre sonra, özellikle teknik gelişim karşısında, edindikleri bilginin yetersizliği içine düşmektedirler. Seminerde ortaya çıkarılan bu aksamalan önlemek amacı ile öngörülen önlemler de kısaca şöyle belirtildi: a) Her dereceden öğretim mutlaka etkin sağlık önlemleri ile güçlendirilmeli ailenin gün geçtikçe yetersiz kaJdığı ahlak, inanç ve terbiye işlevlerinde de bilimin yardımına daha yoğun biçimde başvurulmalıdır. b) Öğretime yön verirken, teknik ve materyalizm üstünlüklerini mutlaka insanlığın geçimişine ışık tutan manevi değerler ve gerçekçi inanç ilkeleri ile güçlendirerek aşılamaya dahi büyük önem tanınmalıdır. c) Öğretimde yaş sınırı olmamalı, hayata atılmış kimselere de bilgilerini tazelemek olanağı sağlanmalıdır. (Örneğin, klasik matematik kurallanna göre yetişmiş, atom fiziğini öğrenememiş kuşaklar için böyle bir bilgi tazelemenin büyük önemi açıktır). ç) Ve bü:ün bu gelişimlerde amaç, dünyamıza daha iyi yarınlar sağlayabilecek güçte, sağlıklı, imanlı ve objektif formasyonlu "yeni insanı" yaratmak olmalıdır. Lausanne Üniversitesi'nce düzenlenen panelde varılan kararlardan, yeni kuşakları yetiştirme sorunumuz açısından çıkarılacak büyük paylar olduğu kuşkusuzdur. Gerçekten, bizim de çocuklarımıza, sağlıklı yaşam, objektif esaslara dayalı inanç ve ahlak ve daha önemlisi, materyalizme hükmedebilecek güçte bilim sağlamamız gerekiyor. Aksi halde, hiçbir alanda üstün düzeye ulaşamayız. Batı'da olsun, Doğu'da olsun, pürüzler, sorunlar sürer gider. Jeopolitik ve stratejik duruma, nüfus yoğunluğuna ve geleneksel askeri gücümüze bakarak avunmaya, geçmişi övmekle yetinmeye asla yer yoktur. Üluslararası forumlarda ön planda olmanın tek yolu, yukanda sıralanan koşullara göre yetişmiş kuşaklara bir an önce kavuşmaktır. Bizi küçültmek, parçalamak ve politik ve ekonomik alanlarda geçmişin "hasta adam"ı haline yeniden getirmek isteyenlerin alçak çabaları ancak böyle saygın kuşakların Türkiyemizi temsil eder güce ulaşması ile alt edilebilir. 5 AĞUSTOS 1987 Yannın Yaratmak En küçük okulundan en yüksek akademisine kadar memleket eğitim mekanizmasını, yannın bu objektif insanını yetiştirecek düzeye ulaştırmamız başta gelen vatan borcudur. Yoksa, uygar dünya düzeyinde yaya kalmaya devam ederiz. Ne lokal ekonomik ve teknik ilerlemeler ne de eskiye dönük din ve gelenek özentileri bizi gerçek hedefe ulaştırabilir. Prof. Dr. REŞAT D. TESAL Isviçre'nin Lausanne kenti, biz Türkler için ayrı önem taşır. Şimdiki Libya'yı oluşturan Trablus ve Bingazi'nin, Italya'ya peşkeş çekilmesini belgeleyen antlaşma, buranın göl kıyısında (Ouchy'de) kararlaşmış, bu acının ardından 12 yıl sonra ise, Türkiye'nin bölünmezlik ve egemenliğini simgeleyen tarihi belgeye (Lozan Antlaşması), dünya devletleri yine bu şehirde imza koymak zorunda kalmışlardı. Aradan geçen 60 yılı aşkın zaman, (Lausanne muahedesi) diye bilinen bu ikinci anılaşmayı eskitememiş, tüm dünya, Türkiyemizi onun koyduğu esaslar çerçevesinde egemen ve saygın bir ülke olarak tanımaya devam eylemiştir. lücüler. Lausanne kentinde evveloe varatılmıs olan Türk sevgi ve saygısını alabildiğine eritmeye rahat rahat devam ediyorlar. Bizden gitme azınlıkların dahi bu ters gelişime katkısı büyük. Bu suretle, başta bizim kayıtsızltğımızdan kaynaklanan bir antipati, tüm kenti ve üniversitesini sarmış durumda. Öyle ki, özel olarak davet edildiğim 450. yıl törenlerınde mutlak bir yalnızlığın hüsranını duymaktan kurtulamadık. Oysa, memlekette bugün dahi Lausanne Üniversitesi'nden, bizim dönemde ya da daha sonra yetişmiş pek çok vatandaşımız vardır. Ve bunların büyük kısmı, üniversite mensubu, gazeteci, işadamı, adliyeci ya da idare görevlisi olarak yüksek mevkilerde bulunup feyz aldıklan kültür ocağı ile ilişkilerini sürdürecek durumdadırlar. Bizim bu ilgisizliğimize karşın, Lausanne'da okuyan öbür yabancılar ve özellikle Almanlar, 2. Cihan Savaşının yarattığı küskünlük ve çekimserliğe karşın, ırklanna özgü birlik ve beraberlik çabası içinde, (Germania) adını taşıyan öğrenci derneklerini yaşatmayı başarmışlar ve üniversitenin 450. yılına paralel günlerde onun 100. yıhnı, tüm akademinin katkısı ile görkemli biçimde kutlamışlardır. Yani, savaşın ve türlü soykırım işlemlerinin yükümlüsü sayılmalarına karşın Cermenler, yine eski itibara kavuşmuş bulunuyor. Biz ise, tasfiye ettiğimiz, hatta cezasını verdiğimiz bir dönemin yılan hikâyesi yapılan sözde soykırımının ve dış odaklann bir hayal oyunu gibi yönlendirdiği bölücü hareketlerin tek taraflı sorumlusu PENCERE El Ele... Bir bayram günüydü sanırım. Alacalı bir anı. Güneşli bir hava. Babam elimden tutmuş, yürüyoruz. İlk kez büyüdüğümü duyumsadım; sıkıldım babamın tutmasından elimi; çektim, koşmaya başladım. Ardımdan bağırdı: Dur oğlum, nereye? Çevre kalabalık. Kaldınmlar dopdolu. Tramvaylar çan çan. Dükkânlar sıra sıra. ötekine berikine çarpıyorum. Yürüyenlerin golgeleri üstümden geçtikçe gözlerim kamaşıyor. Güneşi bir görüyorum, bir yitiriyorum. Bilmiyorum ki gideceğim yeri, yürüyeyim. Babam yetişti, elimden tuttu: Bırakma sakın!.. Yan yana yürümeye başladık yine; ama içimde bir sıkıntı. Çekmek istediğim elimi babam bırakmıyor; huysuzlanıyorum, duruyor babam, bana bakıyor: Ne istiyorsun? Hiç... • Aradan yıllar geçti. Büyüdüm. Liseye gidiyorum. Bir ilkyaz günü... Okul yolunda ağaçlar var. Güneş bir görünüyor, bir saklanıyor ağaçların ardına; benimle saklambaç oynuyor. Çiçek kokusu duydum birden... Başım dönüyor. Kbşmaya başladım... Nereye? İçimden çantayı yere vurmak, okulu asmak, kırtarda yatıp yuvarlanmak geliyor. Birden bir ses duyar gibi oldum: Dur oğlum, nereye? Döndüm baktım, kimse yok. Babam elimi tuttu sanki: Bırakma sakın!.. Kendime geldim, okul yolunda yürümeye başiadım, güneş ağaçların ardında bir görünüyor, bir kayboluyor. • Mahkemedeyim. Sanık sandalyesinde oturuyorum. Tam karşımda bir yargıç... öylesine bir yargıç... Emir kulu, dar gelirli, bürokrat, üstünden emir almış, mahkum edecek beni... Pencereden bakıyorum, masmavi bir gök, bulutlar uçuşuyor; birden tepem atıyor: Kalk ulan, şu herifin ne aşağılık bir böcek olduğunu suratına haykır... Tam kalkacakken, birisi omuzumdan bastırıp soruyor: Nereye? Tutukluyum. Arkama dönüyorum, hiçbir görevli yok. Beni yerime oturtan görevliler değil... Peki, kim? Babam. Uzun yıllar önce öldü babam; ama ne zaman bir çocukluk etmeye kalksam yetişiyor. Belki o her yerde bana yetişen, babam değil, benim; içimdeki ikinci benim. Her insan gibi ben de büyüdükten sonra benliğimde babaoğul yaşıyoruz. Oğul ne zaman bir yaramazlık yapmaya kalksa, baba ise karışıyor: Dur bakalım!.. O zaman elinden tutuyorum, tıpış tıpış, uslu uslu yanında yürümeye başlıyorum. Nereye mi? Nereye? LozarTdaki yalmzlığımız Lausanne'ın bir başka özelliği, bugünlerde 450. yılı kutlanan, sayısal potansiyeli mütevazı, ama bilimsel gücü yüksek üniversitesinde pek çok Türk aydını yetiştirmiş olmasıdır. Bu aydmlann, 1911 'de kurdukları (Turquia) adlı öğ.enci derneği de uzun yıllar verimli faaliyet göstermiş, "Baikan Antantı"na paralel bir Balkan Talebe Birliği oluşturulmasında, bizim de katkımızla, çok aktif rol oynamıştı. Bugün ne yazık ki Lausanne'da Türk öğrenci sayısı pek azalmış, kalanlar da orada okuduğumuz yıllardaki varlığı göstermekten bütünüyle uzak, dağınık ve sessiz yaşıyorlar. Buna karşın, öbür Batı ülkelerinde olduğu gibi, Isviçre'de de bozguncu çabaları sürdüren bö Sonuç En küçük okulundan en yüksek akademisine kadar memleket eğitim mekanizmasını, yannın bu objektif insanını yetiştirecek düzeye ulaştırmamız başta gelen vatan borcudur. Yoksa, uygar dünya düzeyinde yaya kalmaya devam ederiz. Ne lokal ekonomik ve teknik ilerlemeler ne de eskiye dönük din ve gelenek özentileri bizi gerçek hedefe ulaştırabiür. Hele önü alınamayan laf ebeliklerinden, çıkar manevralarından ve bugünlerde akademik alanda yeniden tanığı olmaya başladığımız iskemle kavgalarından hiç mi hiç hayır gelmez. Bu nedenle, aklımızı bir an önce basımıza toplayarak kendimizi sadece ve sadece yurt bilim ve irfanına yararlı çalışmalara yöneltelim. Tek kurtuluş yoiu budur. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Gerçek Bayramlara Doğru... "öyle eskidir ki güzellikleri insan bilebilir mi Kaç çılgın yüzyıl geriye Uzanır gülün tarihi" Gülün tarihini düşünmek!.. Tam şair işi diyeceksiniz. Ama şairler olmasaydı, düş adamları olmasaydı, bugünkü dünya yaratılabilir miydi? Ne olmuş yani, bugünkü dünya çok mu ryi, çok mu insansı, çok mu muttu diye düşünmek de olası... O da doğru, mutlu bir dünya değil bu. Her yanda kan, ölüm, acı kol geziyor. Ama eski çağların vahşeti, acımasızlığını aşan yanları olsa da uygarlığın, kültürün getirdikleri o vahşetle, acımasızlarla savaşıp durmuyor mu? Bugün beyram... Tevfik Rkret'in yazdığı gibi, "Dm şohitistar asuman kurban." Bu yüzden de her yanda kan akıyor. 12 Eylül öncesinin terör dolu günleri geçmişte kaldı dediler, ama görüyorsunuz çok daha kanlı, üstelik de çok daha acımasız bir savaş veriliyor Guneydogu'da. Benim kuşağımın en mutlu günleri 1930'larda yaşandı. Yani Atatürk donemi. O zaman da doguda isyan vardı, ama böylesine uzayıp gitmedi, kısa surede basttnldı. Derierdi ki, 'yabancı ülkelerin parmağı var.' Her zaman böyle bir parmak vardır. Bileceksiniz, ona göre davranacakstnız. Güneydoğu'yu ihmalimizdir en büyük sucumuz... Ne demiş bir Cevdet Sunay: "O bötgeye ne fabrika ne yol ne okul yapmalıyız." Bu anlayış, işte bizi bugünkü kanlı çıkmaza gotürdül.. Bayram günlerinde güzel şeyler konuşmalı, bir mutluluk duyulmalı... Buna koşullanmışız, Kim sorsa, 'iyiyim' deriz ya, bayramınızı kutlasam siz de benim bayramımı kutlarsınız. Teşekkür ederiz, olur biterl Kurbanlık koyununuz varsa nasıl olur bilemem, etin kitosunun üç bin liraya çıkmak üzere olduğu soyleniyor mutlu sayın kendinizil.. Demek paranız var, demek belli bir düzeye yükselmişstniz, bahçenizde kurbanınızı kaser, konu komşuya gururta dağrtırsınız Gider, akrabalan görür, büyüklerin elini, küçüklerin gözünü ftpersiniz. 'Tannya şükür bugünleri de gördük' dersiniz. Küçük dünyanızın bencilliğmde büyüklerimizin sağlığına dua ederek geçinip gidersiniz! Cevat Çapan'ın düzenlediği "Çağdaş ingiliz Şiiri Antotojisi"TVİ&, Walter De La Mare'ın "Geçmişte Kalan" şiirini okurken, şiirin icerigiyle hiç de ilgili olmayan bu tür düşüncelere de kafam takıldı. Öyle insanlar var ki, brtkisel yaşamları içinde öyle mutlu bir görünümleri var kil.. Onlara imrenmeli mi yoksa acımalı mı bilemiyorum? Geçenlerde bir taksiye bindim, babacan bir şoför, elli yaşlarında. Bir oğlu mühendis, bir oğlu subay olmuş. Kızını Ankara'da yüksek görevde biriyie evlendirmiş... 'Tanrı başımızdakini eksik etmesin" dedi, yaşamöyküsünü anlatırken. Başımızdaki?.. Turgut özal'mış! "Bizi kurtardı ölumden, yoksulluktan; neydi o günler, çocuklar bugün yann vuruldu vurvlacak korkusu içindeydik." Ne diyeceksiniz, işini yoluna koymuş, küçük yasamının sınırlanna kendini kapatmış, dünyadan kopmuş biri. Ha bir bitki, ha bir insan! Kurban Bayramı, Şeker Bayramı böylelerine gerçek bir mutluluk getirir. Gelir elini öperler, hatırını sorarlar, kesinlikle bir de kurban keser, çoğunu kendine saklar, ama otesini berisini yoksullara verir bencilliginin gururuyla... Belki hacca gider ya da gitmıştir Gülün tarihi ile ne diye ilgilensin? Dünyada güzellikler varmış; müzik, şiir, sanat varmış, ne umurundal.. De La Mare'ın şiirini okurken bambaşka bir dünyaya grttim. Geçmişte kalan kendi evrenime... özdemir Asaf, "Her şarkının göturdugu yer başka" diye yazmıştı. Her şiir kişiyi, şiiri tatmasını bilen kisiyi, kendi dünunun bugunünün güzelliklerine göturür. En ryisi İngiliz şairi De La Mare'ın (18731956) şiirinin geri kalan bölümünü sunayım, belki sizi de kendi içinizde hâlâ yaşayan bir gizli dünyada yaşatır. Bir anlığına da olsa... "Çok yaşlryız biz insanlar / Düşlerimiz masal olmuş I Havva'nın butbüllen anlabr / Cennetin kararan bahçeterinde I Uyanır fısıldaşınz bir süre / Ama bitmistir gün artik I Ve horoz ibikteriyte dolu bir taria gibi I Uzanır sessizlik ve uyku." Gerçek bayramlarda yaşamak dileğiyle... DÜNYA ÇİÇEKÇİSİ Tüm dost ve müşterilerinin bayrammı kutlar Merkez Güzel Bahçe Sk. No: 9/A Nişantaşıİst. Tel: 141 65 43 131 24 85 Ankara 271 178 İzmir 223 019 Adana 23 351 Samsun 32 329 Bursa 26 163 Sıvas 14 352 Kıbrıs Lefkosa 72 958 rYÖNTEM DERSANESI KURUCULARI Y.Müh. Yaman KARAKOÇ (Fizik öğretmeni) (Matematik öğretmeni) . Hidayet DURUCAN (Biyoloji Öğretmeni) Dr. Necati MUHAFIZ (Matematik Öğretmeni) Mehmet YÜĞÜT Or. Hasan KARA (Matematik Öğretmeni) Süleyman BAYRAM (Matematik Öğretmeni) l GÜRSEL SEZER 19601987 ELBİSTAN ... Çiçek ile Umut dayüarını soruyorlar... ... akjam oldu Gülüş'üm, nerdesin? 19871988 ÖĞRETİM YILI KURS KAYITLARI DEVAM EDİYOR. Can Kaya ÇİL (Müdür) YÖNTEM¥DERSANESÎ KONUS SOK. NO: 18 Tel: \M 31 76 • 117 »2 50 Itl fc 1 • • • ENlŞTEN ABLAN BAYRAMINIZI EN İÇTEN DİLEKLERİMİ2LE KUTLARIZ (ojRESİM ONARIM MERKEZİ Maçka Cad. 73/1 Teşvikiye / İST. Tel.: 146 32 96 ASUBAYER kardeşi OZAN'ın doğumunun sevincini dostlarla paylaşmak istiyor. 15.7.1987 NURANİSMAİL BAYER FARUK CİMOK ^ SELDA BAGCAN Söylüyor Arkadaşımız Canan ve Zafer Gedik'in kızları MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI PERSONEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1Maliye ve Gümrük Bakanlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlügü'nün taşra teşkilatı olan Ankara, Iskendenın, İstanbul, İzmir, tzmit, Mersin *e Trabzon Muhafaza Başmüdürlükleri ile bağlantılarında boş bulunan kaptan, makinist ve gemi adamı kadrolarma sınavla personel ahnacaktır. 2Sınava katılacak adaylarda aranan şartlar; a) 657 Sayıh Devlet Memurları Kanununun deği^k 48. maddesinde yazılı genel şartlara sahip olmak, b) Ortaokul veya lise ve dengi okul mezunu olmak. (Yoksa ilkokul) c) KapUnlarda: En az ona derecede mesleki tahsil görmüş ve Ulaştırma Bakanhğf nca tasdikli deniz ve liman kaptan cüzdanına sahip olmak, d) Makinistlerde: Ulaşurma Bakanlığı'nca tasdikli deniz motor makinist veya deniz motorcusu cüzdanına sahip olmak, e) Gemi adamlannda: Ulaşıırma Bakanlıjı'nca tasdikli usta gemici veya gemici cüzdanına sahip olmak, 0 Sınavın acıldığı tarihte 40 yaşıra doldurmamış bulunmak, g) Ad^yların askerlikle ilişkisi bulunmamak, 3Sınavlara kaülmak isteyenlerin en geç 14.8.1987 günü saat 17.30'a kadar bir dilekçe, 2 adet fotoğraf, öğrenim belgesi örneği, Ulaştırma Bakanlığı'nca verilen tasdikli kaptan, makinist ve gemi adamı cüzdanları ile birlikte İstanbul Gümrükleri Muhafaza Başmüdürlüğü'ne şahsen başvurmaları gerekmektedir. 4Sınav 25.8. J987 günü saat 9.00'da tstanbul'da yapılacak olup, sınav yeri ayrıta adaylara duyurulacaktır. 5Yazılı sınavda başanlı olan adaylar tatbiki sözlu sınava tabi tutulacaklardır. Duyurulur. Basın: 26656 YÜRÜYORUM DİKENLERİN ÜSTÜNDE | Bu Kaseti Aldınız mı? Stüdyo: Değlşlm / Sezer Bağcan Tonmeisterler: Yılmaz Karayalım, Mete Akkuş DENİZ dünyaya geldi. Anne babayı kutlar, bebeğe uzun ömürler dileriz. CUMHURİYET ÇALIŞANLARI TÜRK HAVA YOLLARI A.O. Ortaklığımız, ihtiyacı olarak 60.000 rulo tuvalet kâğıdı (III. nevi) kapalı zarfla teklif alma usulü uygulanmak suretiyle satın alınacaktır. Anılan 60.000 rulo tuvalet kâğtdının toplam tahmini bedeli 10.500.000. TL. olup, konuya ilişkin geçici teminat tutan 420 000 TL.'dir. Kapalı zarfla verilecek teklif mektuplan en geç 31.08.1987 günü saat 17.00'ye kadar istanbul, Şişli Abktei Hürnyet Cad. Vakıf iş Hanı B Blok Kat. 3 adresinde mukim THY A.O. Alım Satım Kurulu Başkanltğı'nda bulundurulacaktır. Anılan gün ve saatten sonra elden verilen veya posta ile gonderilen teklif mektuplan kabul edilmeyecektir. Kooperatiflere, müteahhitlere, ilgilenenlere Tel: 360 46 73 Didim: 1396 HAM CEVHER ÜRETİMÎ YAPTIRILACAKTIR 1. Şirketimizin Kütahya ili hudutlan dahilinde bulunan Beşçam açık manyezit işletmesinde + Vo 30 töleransh 55.000 m 3 dekapaj, 30.000 ton ham cevher üretimi ve üretilen ham cevherin fabrika stok sahamıza nakli işi, şartnamelerimizde belirtilen hükümler dahilinde kapalı zarf usulü teklif alınmak suretiyle ihale edilecektir. 2. Konuya ilişkin şartnameler, Eskişehir Karayolu 9. Km. (Tel: 1297512976 Tlx: 35261 myztr. P.K. 134/KÜTAHYA) adresindeki Genel Müdürlüğümüz Satınalma Servisi'nden 10.000.TL. bedelle temin edilebilir. 3. Isteklilerin istenen belge ve teklif mektuplarını en geç 19.8.1987 günü saat 14.00'e kadar yukarıdaki adreste bulanan Genel Müdürlüğümüzün Muhaberat Servisi'nde bulundurmaları şart olup, postada vaki olacak gecikmeler nazan dikkate alınmayacaktır. 4. Şirketimiz bir Iktisadi Devlet Teşekkülü olan Türkiye Çimento ve Toprak Sanayii T.A.Ş.'nin bağh ortaklığı olup, 2886 sayılı kanuna tabi olmadığından ihaleyi yapıp yapmamakta veya işi dilediğine vermekte serbesttir. ÇtTOSAN KİIMAŞ KÜTAHYA MANYEZtT İŞLETMELERİ A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜCÜ Basın: 26845 DİDIMDE 31 dönüm Arsa BAYRAM GÜNLERİNDE TÜRKİYE'NİN BÜTÜN GAZETE OKUYUCULARINA SESLENEBİLİRSİNİZ! Diğer gazetelerin yayınlanmadığı bayram günlerinde, istanbul Bayram Türkiye baskısı yapan tek gazetedir. Gazetemizdeki üanlarıruz, en geniş okuyucu kitlesine ulaşacaknr. Adıes: Gazeteciler Cemıyeti/CağaloğluIstanbul Tel: 522 12 22 • 522 54 08 526 80 46 Teleks: 23508 yeti tr Ankara Temsücüiği: Te: 230 7C ^4 23C 73 s; Hazırlık ve baskı: 577 91 9ı Konuya ilişkin ihale 01.09.1987 günü saat 14.00'te yukarıdaki adreste yapılacaktır. Tahmini bedeli aşan teklifter değerieodirme dışı bırakılır. Şartnamede istenilen tüm belgelerin aslı veya noterden tasdikli suretlerinin ibrazı gereklidir. Şartnameler yukanda belirtilen adresten temin edilir. Ortakhğımız 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na tabi olmayıp, ihale konusu tuvalet kâğıdım kısrnen veya tamamen satın alıp almamakta veya dilediğinden almakta tamamen serbesttir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle