18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 AĞUSTOS 1987 HABERLER CUMHURÎYET/9 Bülent Ecevit Bozkır'da bazı yazarlan 'Özal kafalı ' olmakla suçladı Nerede bu Özal mucizesi? HASANUYSAL BOZKIR/SEYDtŞEHİR Eski Başbakan lardan Bnteat Ecerft, Başbakan Targat özal'ın kendisinin ve Erbakaa'ın yülar önce temdini atüğı tesiskrin temelini ikinci kez atügmı belirterek, "Affcdenfaı, atanmıyor musun sen ö n l ? " diye sordu ve sol görüşlü yazarlan, "özal kafah" olmakla suçladı. Ecevit; partilerini, demokrasiyi, işçi haklannı ve kendi haklannı yitirdiğinj belirterek, "Her şeye sıfırdan başladık. Bnndan utanç degB, onnr duyuyonun" dedi. Nigde ve Konya'nın ilçelerinde önceki gün başladığı geziyi tamamlayan Bülent Ecevit ile DSP Gcnel Başkanı olan eşi Rahşaa Ecevit, dün ilk olarak saat 11 .OO'de Bozkır ilçesinde halka hitap ettiler. "Sol« bölmeyin" pankartı açüan toplanüda Ecevit, "dogal bder" olarak tanıtüdı. Rahşan Ecevit hiç konuşmadan, "Söztt konugummz Saym Bttkat Ecerlt'e bnkiYoram" diyerek mikrofonu eşine verdi. Bülent Ecevit, bir kamyonun üzerinden konuşmasına baslarken, DYP rozetli bir yurttaşın getirdigi, ayaklanna mavi 'evet' yazıb bir bez bağb 2 beyaz güvercin uçuruldu. 500 kadar yurttaşa hitap eden Ecevit, Başbakan Turgut Ozal'ı elestirdigi konusmasında, düzenin değişmesi gerektiğini anlarü. Halkın yoksulla^ığım, olkenin geri kaldığını anlntmı Ecevit, "Kaflanma k u u n gecca ju yiate 8 oMaJn apktaiMk. öad'a göre bn yd da yiıde 7 otacakmıs. O a l ' a gore, dinya keo«UaiaiM yarattı|ı ba mmörtye h a y n u u f . EfiaJe aylar4İH^P ^L ^^^^^^^^d^^^^B^^B^H J U ^ ^ ^ M I W A M W Sn^nH ft^a^^nn^'HBflBA^B. Vfln^BBtf^v'MHtfflflnAİfl^BM GÜNLERM KÖPİĞİJ AHMET TAA 197S79 yıimda CHP'HIB "yanm iktklar" olduğunu anlatan Ecevit, buna rağmen başta KöyKent olmak üzere önemli projeler başlattıklannı aniattı, düzenin değişmesi için halk iktidannın şart olduğunu vurguladı. Ecevit, sağlı sollu tüm partileri, "ikst katmanlann" yönettiğini, bu kişilerin nt kadar iyi niyetli olursa olsun, halkı bilmediklerini belinerek, şöyle devam etti: "CHP içtode demokrarJk sol hareketi ba&lattık, ama yapıyı ttnden detMfcemedik. Rahfan Ecevit ve arkadaştan, parti örgiitünu knnnak içta bir yerlere gidiyoriar. K«rpl«n«f birUlum Idşiler çıkıyor, 'Burası bizden sorulur' diyorlar. Rahşan Ecevit ise, 'Biz halkı senden özal'a göre dünya kendisinin yarattığı mucizeye hayranmtş. Eşimle aylardır Anadolu'da dolaşıyontz. Bu kalkmma muazesinden en ufak bir eser göremedik. Bmxt jglfjeler tmr: Karşımızda hem engeiier var hem de bazı gölgeler düşüyor. Bir kısım 'özal kafah' solcu yazarlar da göige düşürmeye çalışıyorlar. Ecevit'in hali yürekler acıst, diye yaztyoriar. yimizi, tttn» h«fci«n»ım yiürdik. Partimizi, demokrasiyi, beaim bakanlıcım dnemmde kazanılan işci haklannı ve kendi haklanmı yitirdim. Her şeye sıfırdan başladık. Ve bandan da ntanç defi, onur duvuyorum. Bu kafalann da engellemeleriııi ajıp halk üctidannı gerceklestireceiiz ve diizeıü degiştireceiiz. tste bhieşme de bu anlayışta, bn düşüncede ve bu biçhnde kunüan bir parti çaüsı altında olacak." Ecevitler, beraberlerinde DSP Genel Sekreteri Nuri Korkmaz ile genel başkan yarduncüarı Halok özdalga ve Mortaza ÇeUkd olduğu halde daha sonra Seydişehir'e geldiler. Seydişehir'de ilk konuşmayı yapan Rahşan Ecevit, Seydişehir olaymın özal iktidarında işçinin nasıl sömüruldüğünü, ne tür baskılar altında kaldığını ve ülkemizde nasıl vurgun ve karaborsa yollan açıldığını, iktidar yakınlannm nasıl kayırüıp zengin edildiğini sergileyen bir olay ve oyun olduğunu söyledi. Bülent Ecevit ise, Seydişehir olaymın bir büyük skandal olduğunu belirterek, "Eger bagttn Törkiye'de gercekten demokrasi olsaydı, sadece bu olay bile, Özal'ın sîyasal yaşamuu sona erdirmeye yeterdi" dedi. Konya ovasının, Konya'da yaşayan çiftçilere sorulmadan, NATO atış alanı olarak avnlmasına karşı çıkan Ecevit, "Ben NATO'ya karşı deginm. Hatta NATO'dan pkılmaana taraftar da degilim. Çönkfi NATO'dan çıkarsak dtnya dengesinİB boznlacaiuu bfflyorum. Bnno ben d e p , Soryetler Buügi de blliyor. Hatta yeraltı Komnnbt Partiai SovyetlerTe iUşküidir, TKP Gead Sekreteri de NAIO'dan çüahnamaa gerektitini açddadL Ama NATO'ya karjı olmamak, NATO'ya her tttrlö tavizi «ermek «nlamına gdmcz. Konya'da çiftçiye bunu sormak özal'u kafasua ters geüyorsa, özal'ın kafas bonn almıyorsa, özal daha buyömemis demektir ve bir kaç fınn daha ekmek yemesi gerekir." eanfakbfreaergdraanedik.TelevbYCNidaseTretmifsiııizdir, 1979'da ErefH Şeker Fabrikaa'am teadfad ben atta^ttm. 1976'da da Saym Erbakan, V u Erds Şeker Fabrikaa'ma t a c U afinıstı. Bn fabrikabnn tenelnl özal tekrar ikind kez attı. ŞimU ben Sayn ö z a l ' u kendl diliyle; 'Affedersin, utanmıyor musun Sayın özal?' diye s o r a y o r u " dedi. degü, seni halktan soranz' diyorlar. tfte biz bn titizUgi ve Im ikeyi korudatnmıız için DSP'nin knnüoşn gedkmiftk. DSP, ilk kez köprnbasuu tatanlardaa izin almadaa parti karnyor. Bdylece aalkııı yöMdmde otdutn ve dazemi detfcrtirebilecek parti oimfnyor. Şimdi karsumzda hcm eageOer var hem de bazı götgekr düpiyor. Bir lasun, 'özal kafalı' soku yazarlar da gölge disjinneye caüşıyorlar. 'Ecevit'in hali yürekler acısı, neydi o eski hali, şimdi üç beş arabayla dolasıyorlar' diye yaayorlar. Bİea bnndan ntaaç degfl, knraaç dnyuyonun. Bular bem soknynz diyoriar hem de bu kafayı taşıyoriar. Biz her şe riZAMİYE Referandum ile ilgili kamuoyu yotdamaları birbirini tutmuyor. Uzmanlara gore bunun nedeni, her kesimden yurttaş ile konuşulmamış olması. Bu cumleden olarak ömegin kapalı kapılar, örulu duvarlar arkasında dunyanın en eskj sanaünı icra eden seçmen yurttaşlann nabzı da tutulmalı kJi. Resimde, Ankara Genelevi'nin antresi görulüyor. (rttojı^. ŞCML ERblÇ) Yılmaz: 'Evet demeyen işçi bizden değildir' Arka sokaktaki yoklama "6 Eylül şeyi" için duzenlenen kamuoyu yoklamaları birbirini tutmuyor. Uzmanlar, nedenini, bu yokiamaların toplumun her kesimini kapsamayışı olarak gosteriyor. Sokaktaki adamın görüşü niçin yeterince net yansrtılamıyordu? Bu neden, sokak aralannın ihmali olabilir mi idi? Bu soruyu araştırmak üzere Ankara Büromuzdan Turan Yılmaz ile Şenol Erinç "6 Eylül şeyi" için hayat kadınlannın nabızlannı Ankara Genelevi'nde tutmaya grttiler. Hayat kadınlannın işlerini aksatmamak için arkadaşlarımız görevierini, hayat erkeklerinin pek ortalıkta olmadığı sabah saatlerinde yaptılar. Bu yüzden katılma oranı yüksek olmadı. 46 bayan ankete yanıt verdi. 18 hanım ise "okuma yazma bilmedikleri" ve "hükümet işlerınden" anlamadıklan gerekçesi ile yanıt bile vermediler. Yanıt verenlerden 6'sı "renk vermedi", şu yanıtları verdi: 8 milyon Wet' bizden Yılmaz, Türklş topluluğunun aileleriyle birlikte 8 milyon kişiyi bulduğunu, bunlann çok büyük bölümünün 'evet' oyu kullanacağını söyledi. Türklş Genel Başkanı 'camiamızdan yüzde bir dahi fıre çıksa çok üzulürüm'dedi. ülkede yaşıyoruz. Bundan kurtulmamn yolu, Türklş gibi. söylediğini uygulatnaktan geçiyor tabii. Hür sendikacılıgı benimseyen hiçbir sendikanın kapatılmabnlan camiamızdan fire çıkaca sına evet demem mumkun değil. Suçlar kişileri baglar, s«ndikal gını sanmıyorum. Son haftalarfaalivetten dolayı da kapablmadaki muşahadelerira bunu gosteriyor. Yuzde bir hayırfiresiçık malıdır sendikalar. Türklş olarak DİSK'in açılması konusunsa dahi üzülünim." da ICFTU nezdinde girişimleriTürklş Genel Bakam, kendimiz oldu. Önerilerimizi tartışlerinin Uluslararası Hür İşçi ük." Konfederasyonu ICFTU'ya ve Yılmaz, bu önerilerin ve giriTürkiye'nin de Uluslararası Çaşimlerin neler olduğu ve nasıl sohşma örgütü ILO'ya üye olmanuçlandığı yolundaki sorulara sının mavi oy kullanmalannı zoyanıt vermedi. runlu hale getirdiğini vurgulayaŞevket Yılmaz, toplusözleşmerak şu görüşleri dile getirdi: yi yapacak yetkiü sendikanın belirlenmesi konusunda Hakîş'e "Biz maviyi eskiyeni diye vermeyecegiz. Ortak Pazar'a başvu bağlı sendikalar tarafından öneran bir ülke olduğumuz unutul rilen ve "kestirme yol" olarak ifade edilen "referandum"a, yamasın. Demokrasisi tartışılır sada yeri olmadığı için karşı ololan bir ülkeyi AT'ye almazlar. duğunu belirtti. Yıhnaz, referanBiz propagandamız ile hukıimeti ikaz ediyonız, anlayanı ikaz edi dum önerisini yineleyen Hakİş yöneticilerini "laf etmek"le suçyoruz. ICFTlf ya, ILO'ya boynu bükük gitmeyeceğimize inanıyo layarak "Önemli olan noter aracdıgıyla elde edilmiş belgeleri barum." kanlığa ileterek yetki almak. GiDİSK açümah ~ rişler de istifalar da noterden geTürklş Genel Başkanı, yöne çiyor. Sakatlık, >ani gecikmeler, ticileri suç işlemiş olsa dahi hiç bu belgelere yerli yersiz itiraz bir sendikanın kapatılmasına ra edilmesinden kaynaklanıyor. zı olmayacaklannı, sendikaların Ben arkadaşlanma, işçivi raagkapatılmasını, suç ve cezalann dur etmeyelim diye talimat verşahsıliği prensibine de aykın gör dim. Garantör bir hukuk kunıdüğunü söyledi. Bir işçi konfede mu olan notere neden itiraz edirasyonu başkanı olarak işçilerin liyor ki?" Yılmaz, referandum "hangi nedenle olursa olsun" hangi sendikaya hangi işçinin oy sendikasız bırakılmasını kabulle verdiğini ortaya çıkararak işveren nemeyeceğini belirten Yılmaz, karşısında güç duruma duşürecek bir yönetim olduğu için de şunları söyledi: karşı olduklarını söyledi. "Demokrasisi tartışılır olan bir Halde gözle görülür bir 'referandum suskunhtğu' var. Esnafm çoğu ya tftm var' deyip usaklaşıyor, ya da 'flkrim yok' diyor. Bu yasakları ben migeurdim? ÜMtTOTAN tZMtR Referandum dendiğinde çoğu kez "Özal'a evet" ya da "Özal'a hayır"lı yanıtlar geuyor. lzmir Sebze Hali'nde de aynı yanıtları aldık. Yerleşik hal esnafı her nedense referandum konusunda "Ser verip sır vennemek" için anlaşrnış gibiydiler. Bazıları "Şimdi deşim biz siyaşetle ngraşmıyoruz" diye geçiştirıyordu. Yerleşik esnaftan çoğunlukla da "Yorum yok" yanıtını alıyorduk. Fbtoğraf çekilmesine bile razı olmuyorlardı. Seyyar satıcılar, yük taşıyıcıları ise "Bizim korkumuz yok, canımızı mı alacaklar" yaklaşımıyla referandum için göruşlerini söyluyorlardı. Ancak onlar da konuyu ya bilmiyorlardı ya da içlerinden öyle konuşmak geliyordu. Mardinli Şehmus, önünde kocaman ve bol cepli önlüğü ile bir hal satıcısı görunümündeydi. Oysa son günlerde sıkıntısı çekilen Marlboro sigarası satıyordu. "Var mı Malbuşum yok diyen" diye bağıran Şehmus ile referandumu konuştuk. "Vallah benim oyum Özal'a nayırdır abi" diye söze girdı Şeh6 EYLÜL ÇEKİRDEĞÎ özal yvtdışma kacabilir. Sınır kapüarmın tntnlmasau arz ederim. Ali Ihsan Elgin (DYP Içel Milletvekili) Kosullara, ortama gore renk degiştinnede Özal'la yanşabiiecek tek yarabk bukalemnndıır. Bülent Ecevit Elini vicdanına koy arkadaşım. Bizden ne kötnlök gördün. Hayır oyn verirsen, sonunda içine okde ohır. Suleyman Demirel Kansına, kızına söz geçiremeyen özal, eskıyaya nasıl söz gecirir. Vunın tekmeyi gitsin. Hüsamettin Cindoruk MBHIUIH yok", bazılan da "Kar Arabacı Hüseyin, yükünü boşaltıp usulca yanımıza yaklaşıyor ve soruyor: 'Bu yasakları ben mi getirdim kardeşim de bana soruyorlar? Yasağı kim koymuşsa ona sor. Bana soracaksan, özal kalsın mı gitsin mi diye sor.' mus. "O zaman sen, yasaklann kalkmasından \ana degilsin" dediğimizde, kızgın biçimde, "Kardaşım o iş başka, bu iş başka. Özal bize çok çektirdi. Bir evde beş kişi çalışıp. sekiz nufusa zor bakıyoruz. Tabii Özal'a hayır vereceginı" diye konuştu. Sağdan soldan gülüşmeler geldi. Herkes işin doğrusunu Şehmus'a anlatmaya çauşıyordu. Bazılan da bize laf yetiştiriyordu. Hiç kimse yasaklarla ilgilenmiyordu. "Bn Özal başımızdan gitsin, ister yasaklar kalksın, ister kalkmasu" diyorlardı. El arabacısı Hüseyin, yukünu boşaltıp arabayı yanımıza çekti, "Yaz kardaşım, bizim Anâh'tan başka kimseden korkumuz yok" deyip aniattı: "En kötü yerlerde biz yaşanz, her şeyin en kotıisünü biz yeriz. Kimselere gıkımız çıkmaz. Biraz hakkuu aramaya kalksan başına üşiişnrler. Şimdi de kalkmışlar, 'Bu yasakları kaldıralım mı kaldırmayalım mı' diye bize soruyorlar. Bu yasaklan ben mi getirdim kardaşım. Kim getirdiyse, git ona sor. Bana soracaksan. 'özal kalsın mı gitsin mi' diye sor. Hem öyle sor ki, insanın kafası kanşmasın. İnan, bizim mahalleden kimse neyin ne olduğunu bilmiyor." BALIKEStR (Cumhurr.et) Balıkesir'deki "Demokrasi ve Hür Sendikacdık" paneline katılan Türklş Başkanı Şevket Yılmaz, yasaksız bir demokrasi için yola çıktıklannı belirterek, "Evet venneyen işçi bizden değildir" dedi. Seydişehir grevine de değinen Yılmaz, "Zarar 104 miryar liraya ulaşmıştır. Menfaatçi iktidar yurtdışından alumin\um ithalinde bulunacaktır. tthalat yapan şirketlerin de başında Özal'ın kardeşleri vardır" ıddiasında bulundu. Toplantıya Türkîş Teşkilatlandırma Sekreteri Orhan Balaban ve Harbtş Sendikası Genel Başkanı Kenan Durukanla beraber gelen Yılmaz, Başbakan ÖzaPın Turkiye'de satacak yer bulamadığı için, vergileri yükselteceğini, işçilerin sosyal haklarına el atacağını söyledi. Şevket Yılmaz, referandumda "evet" verilmesi yönundeki çalışmaları örgütlü bir biçimde sürdürduklerini ifade ederek. Türkİş'in, tarihinde bu kampanya döneminde olduğu kadar bütunleşmediğini söyledi. Sadece mavi kampanyası için Adana'da 1000 kişiyi görevlendirdiklerini bildiren Yılmaz, üye sayısı 1 milyon 800 bini bulan Türklş'in "mavi" demeye kararlı olduğunu belirterek şunlan söyledi: "Aileleriyle birlikte 8 milyonu "Kim gelirse gelsin fark etmez." "12 Eylül'den önce de durumumuz aynı idi. Yine aynı olacak. Bu yüzden, bu iş bizi ilgilendirmez.." "Zaten beni yazmadılar ki" "Söylemem" "Ben yanm vizrte parası verirseniz söyterim" (kahkaha...) "Herkese evet demek bizim işimiz. O yüzden bu evet hayır işini tutmadım" "Referandumu ciddiye alan 46 bayandan 24'ü (yüzde 53) oyunun rengini "mavi" olarak açıkladı. 13'ü (yüzde 27) "hayır" diyeceğini bildirdi. 9 bayan da sandtğa giderken karar vereceğini belirtti. Hayat kadınlannın genellikle oylann renkJerini ya bilmedikleri, ya da karıştırdıklan anlaşılıyor. Anketi yanıttayan bir hanım, "Yani turuncu mu?" diye soran arkadaşımıza şöyle çıkıştı: "Ne turupçusu, 'hayır' diyeceğiz dedik ya" Çaylar şirketten renkler Sümeıtankian Porsuk çayının Kütahya tepelerinde başlayan serüveni, öteki akarsulardan farklı değildir. Çıplak vadilerden, başak sansı ovalardan kıvrılarak, yatağının doğal rengi içinde akar gider. Ta ki, Eskişehir'e gelınceye kadar. Porsuk çayı, Eskişehir'in içinden geçerken bir hal olur. Renkten renge gırmeye başlar. Her gün bir başka renkte, bir başka tonda akar. Bir gün zayıf bir kalabalığa seslenmek zorunda kalan bir parti lideri gibi mordur. Ertesi gün, anarşist bir sol yerattı örgütü gibi kıpkızıl. Bir başka hafta çikletleşen renklere bürünür: Mavi ya da turuncu.. "6 Eylül şeyi" çıkıncaya dek kimsenin ilgisini çekmeven Porsuk'un rengi, son haftalarda Eskişehir'i görenlerin tek konusu. Porsuk'un değişip duran renklerinin çok şükür siyasal bir niteliği yok. Yalnızca kerrtin girişindeki Sümerbank Basma Sanayii Müessesesi'nin o hafta aldığı siparişlerle ilgisi var. AĞA CEYLAN 28 Ağustos 1987 Cuma günü, saat 15.00'de temeli Başbakan ımız Sayın TURGUT ÖZAL tarafından atılacak olan "Dışkapı Köprülü Kavşak Duzenlemesı İnşaatı"nda duzenlenen töreni onurlandırmanızı dile nn^^n^^^^Mfci • 1 n» m Tören sevdasının "TC Başbakam"nı "dışkapı kavşağı"na kadar düşürdüğünun davetJyesidir. AMBLEM YOK MU? Köy kahvesinde SHP'Ulerin uzun konuşmalanm dinleyen köylüler sonunda "Partilerin amblemi yok mu?" diye sordular. (Fotoğraf: CUMHURÎYET) soz WashingtorrtJan alhaberi ABD'nin eski İstanbul Başkansolosu Daniel Nevvberry Amerıka'nın Sesi Radyosu'nda yaptığı konuşmada şöyle demiş: Türk halkı, "erkek veya kadın" bir başka kişinin Başbakan olmasını isterse, o kişi ile çalışmaya hazırlıklı olmamız gerekiyor. Ülkemizdekı gelişmeleri yakından izlediği kuşkusuz olan Amenkalı diplomatın soylediklerinde ikı ıstihbarat var: Bir: VVashington Özal'ı göz Liderler nerede? ÖZAL: Ankara (Kocatepe Camisi'nın açıhşı) DEMİREL: Eskişehır (öğleden sonra). İNÖNÜ: Polath, Sivrihisar, Eskişehir, Bozoyük, Inegöl, Bilecik, Bursa (geceleme). TÜRKEŞ: Manısa. YAREM ÖZAL: Kayseri DEMİREL: Samsun. İNÖNÜ: Gemlik, Yalova, Karamürsel, Kocaeli, htanbul Kartal mitingi (SaaU 13.30). ECEVtT. Zonguldak. TEKDAL: Şanlıurfa. Menemen'deki bir köy kahvesinde referandum sohbeti Telefondaki anarşi Cemil Öztürk, Kadıköy Acıbadem, Dörtyol, 2 numarada oturuyor. Telefonundan şikâyetçi. Kendisinin üç yıldan ben kullandığı 339 35 07 numaralı telefonu, başka bir eve bağlanmış.. O numara da Salih Alkan'a ait ve 339 35 07.. Yani Salih'in telefonu aranınca Cemil Bey çıkıyor, Cemil Bey'i arayınca Salih Bey çıkıyor. Bızi arayan Cemil Öztürk, şunları söyledi: "Ben üç yıldır bu telefonumla konuşuyorum. Baktım bizı arayanlar evde olduğumuz halde bulamıyorlar. Sonra denemek için kendi numaramızı başka yerden aradtk. Baktık ki bizim telefon başka bir eve bağlanmış. Telefon arızaya cevap veriyoruz. Pazar olduğu için çalışmıyorlar. Biz şimdi ne yapacağız? Bizim telefonumuzla ya Amerıka ile konuşurlarsa, gelecek hesabı nasıl karşılanz Gelecek fatura beni korkutuyor." Bu kez, aslında Cemil'e ait olan ve Salıh'e bağlı olan telefonu çevırdik: Efendim burası Cumhuriyet. Cemil Bey'i arıyoruz? Efendim Cemil Bey yok, bir yanlışlık var telefonlarda. Onların telefonu bize bağlanmış. Neden bu acaba? Bizim Acıbadem'de yollan tamir ediyorlardı, belki hattı yanlış bağladılar. Biz de tedirginiz, bizim telefonumuzla onlar Avrupa ile konuşurlarsa. faturada çok para gelirse ne yaparız? Ama onlar da sizın dış telefon görüşmesı yapmanızdan endişeli Ne yapalım, onlar Amerika'yı, biz Kanada'yı ararız sonra faturaları gelir ödeşiriz Biz 40 yıldır 'hı hı deriz... yoruz. Suleymanlı Köyü kahvesinde köyluler "particiler"i dikkatle dinlediler. Ancak sonunda bu karmaşık mesajı anlamakta guçluk çeken bir koylü "Yani biz şimdi 'evefi nereye basacağız. Parti amblemleri yok mu" diye sordu. Arkasından yeniden uzun açıklamalar başladı... Elinde bastonu ile konuşmaları başından sonuna dikkatle izleyen Halil Yasak'a ne anladığını sorduğumuzda diğer köyluler kulaklannın duymadığını soylediler. Halil Yasak, yine de, "Ben, 'evet' diyeceğim. Erdal Bey'in babası benim 46'dan beri arkadaşım. O ne isterse onu yaparım" diye bağırdı." Hasan Çetinkaya, Halil Aydın ve Mustafa Yak adlı köylüler "evet, diyeceğiz. Yasaklar kalksın" derken, Ahmet Bulbul adlı köylu "Şimdi diniiyoruz, sandık zamanı gelince karar verecegiz" dedi. 67 Yaşındaki Hasan Bayraktar, once "Demokrasi varsa, herkes konuşur. Ecevit de konuşsun, Demirel de, onları yasakladdarsa ayıp" dedi. Sonra bize SHP'lileri işaret edip sözlerini şöyle sürdürdü: Ben 67 yaşındayım. 40 yıldır böyle gelir giderler. Biz hep "hı hı" deriz. Sonra herkes bildiğini okur... 9 6 7 yastndaki Ege köylüsü Bayraktar, 'evet' propagandası için gelen partilileri işaret ederek, '40 yıldır böyle gelir giderler. Biz hep 'hı hı' deriz. Sonra herkes bildiğini okur' diyor. TÜREY KÖSE İZMİR Menemen'de bir köy kahvesinde SHP'li polıtikacılar referandum propagandası yapıyor. Ancak bu propaganda sırasında verilen mesajlar hiç de net değil: Hislerimize gore davranırsak, once bizim "havır" dememiz lazım. Ecevit meydanlarda bize kufretti. Ama siz demokrasiyi savunmak için "evet" deyin. Biz referandum sonuçlanndan direkt etkileriecek durumda degiiiz ama demokrasiyi savunu Mavi Şiir EVET. Kız Kulesi, balıkçı sandallan, Sinesine sinmişler MAVİ Marmara'mn, Çamhca'da, MAVİ ışık parıldar Mujdecisi, güzel olan yarının... Dr. Lâti/AKÇA den çıkarmaya hazırlanıyor. İki: Müstakbel Başbakanımız için "kadın veya erkek" dediğine bakılırsa, iktidara bir bayanın gelebıleceğı söz konusu. Eğer ikincisi doğru ise, burada da bir ıstihbarat var: Sayın Rahşan Ecevit'in "emaneti" eşine devretmeyeceği. Öyle ya, ortadaki liderler arasında tek bayan o. Semra Hanım'ı saymazsak elbet..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle